Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli?

Silikon Altılısı, İnternet Üzerinden Yalan ve Komploların Yayılmasına Neden İzin Veriyor? Durdurmak İçin Ne Yapmalı?

16 dakika
5,602
Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli? The Daily Beast
Evrim Ağacı Akademi: Komplo Teorileri Yazı Dizisi

Bu yazı, Komplo Teorileri yazı dizisinin 9 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Skeptikler Kılavuzu: Şüpheciler İçin Kısa Bir Rehber" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Sosyal medya; zorbalar, ırkçılar, bağnazlar, komplocular ve bu sıfatlarla tanımlanabilecek hükümet ve/veya devletler için biçilmiş kaftan. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana birçok "uç fikir", kendi ücra köşesinde hapsolmuş şekilde kalmıştı. Az önce saydığımız sıfatların doruk noktasına ulaştığı savaşın yıkımı sonrasında dünya, tekrardan o günleri yaşamamak için toplumsal savunma mekanizmaları üretmişti. Bu mekanizmalar, abartılı ve uç fikirleri dışlıyor ve ana akım haline gelmesine engel oluyordu.

Bir insan, ırkçı olsa bile bunun "toplumsal olarak yanlış" olduğunu bildiği için, toplum baskısının etkisi altında bu fikirlerini pek fazla gündeme getiremiyordu veya çok dar çevrelerde ifade edebiliyordu. Eğer birine ulusal bir kanalda mikrofon uzatıp, "İnsanlar deri rengine veya doğdukları ülkeye bağlı olarak ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeli mi?" derseniz, her ne kadar ırkçı fikirlere sahip olsalar da, "politik olarak doğru" ifade biçiminin ırkçılıktan uzak durmak olduğunu bildikleri için, "Hayır." cevabını alırdınız; en azından "Evet." cevabını verecekler çok daha azınlıkta olurdu. Halbuki bu insanlar, kendi arkadaş çevrelerinde zorba, ırkçı, bağnaz, komplocu fikirleri özgürce gündeme getirmeye devam ederdi.

Hatta, Karalama Karşıtlığı Birliği (Anti Defamation League) tarafından 2019 yılında sunulan Uluslararası Liderlik Ödülleri'nde muhteşem bir konuşma yaparak bu yazımızın da omurgasını oluşturan Sacha Baron Cohen'in canlandırdığı komedi karakterleri (Ali G, Borat Sagdiyev, Brüno Gehard, Amiral General Alaaddin ve Erran Morad karakterleri) insanların bu toplumsal norm kalkanlarını indirdiklerinde, gerçek fikirlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu tekrar tekrar göstermiştir:

Tüm Reklamları Kapat

  • Kazakistanlı sahte gazeteci Borat karakteriyle, Arizona'daki bir bardaki insanların hepsinin "Yahudi'yi kuyuya at gitsin" gibi sözleri olan bir şarkıya eşlik etmesini sağladığında, insanların antisemitizme yönelik umursamazlığını ortaya koydu.
  • Avusturyalı eşcinsel Brüno karakteriyle, Arkansas'ta bir kafes dövüşü sırasında bir erkekle öpüşmeye kalkması sonucu neredeyse bir isyan/ayaklanma çıkardığında, homofobinin vahşi potansiyelini gözler önüne serdi.
  • "Uyanık" bir müteahhit karakteriyle, Amerika taşrasında bir cami inşa etmeye çalışıp da taşrada yaşayanlardan birinin gururla "Ben Müslümanlara karşı ırkçıyım." demesine neden olduğunda, İslamofobinin giderek yaygınlaştığını gösterdi.

Yani komedi karakterleri bile, insanların gerçek düşüncelerini ortaya çıkarmak konusunda pek zorlanmıyor.

Peki tüm bunların sosyal medya ile ilgisi ne? Gelin buna bir bakalım.

Ancak başlamadan önce hatırlatmak isteriz ki burada belirtilen fikirlerin çoğu, bu yazının kendisi gibi, Sacha Baron Cohen'in konuşmasına ve dolayısıyla fikirlerine dayanmaktadır. Ancak çok isabetli birçok tespit olduğunu düşündüğümüz için, okurlarımıza faydalı olacağı inancıyla temel düzeyde editöryal düzenlemelerle birlikte paylaşıyoruz:

Sosyal Medya: İnsanlık Tarihinin En Güçlü Propaganda Makinası

Günümüzde demagoglar, Dünya'nın dört bir tarafında, insanların en kötü içgüdülerine hitap etme yarışındadır. Bir zamanlar uçlarda yaşayan komplo teorileri, günümüzde ana akım haline gelmektedir. Öyle ki, kanıta dayalı argümanlar üzerine inşa edilen Akıl Çağı'nın sonuna geliyor gibiyiz. Artık bilgi, meşru olmayan bir hal alıyor. Bilimsel konsensüs (görüş birliği) umursanmıyor. Ortak doğrulara dayalı olan demokrasi, hızla düşüşte. Ortak yalanlara dayalı otokrasi ise giderek güçleniyor. Nefret suçları artıyor; dini ve etnik azınlıklara yönelik katliamlar da öyle...

Tüm Reklamları Kapat

Tüm bu gidişatın ortak noktası nedir? Bunun birçok nedeni tespit edilebilir; ancak bunlardan birisi, tüm bu nefret ve vahşetin bir avuç internet firması tarafından mümkün kılınıyor olmasıdır. Bu internet firmaları, insanlık tarihinde görülmüş en güçlü propaganda makinasıdır.

Bir düşünün. Facebook, YouTube ve Google, Twitter ve diğerleri milyarlarca insana ulaşmaktadır. Ürettikleri algoritmalar, kullanıcılarını daha da bağımlı hale getirmeyi sağlayacak türdeki içerikleri maksimize edecek biçimde tasarlanmışlardır. Bu içerikler çoğunlukla daha temel içgüdülerimize hitap eden, öfke ve korkuyu tetikleyen türde içeriklerdir.

İşte tam da bu nedenle YouTube, Alex Jones gibi komplo teorisyenlerinin videoları insanlara milyarlarca defa tavsiye edilmektedir. İşte bu nedenle sahte haberler, gerçek haberlerden daha çok yayılmaktadır. Yapılan araştırmalar (örneğin Science dergisinde yayımlanan bu çalışma), tam da atalarımızın söylediği gibi, "yalanların gerçeklerden çok daha hızlı yayıldığını" göstermektedir.

Gerçeklere Yönelik Algılarımızı Yitirdik!

İnternette her şey eşit derecede geçerli gözükmektedir. Breitbart sitesi, BBC ile eşdeğer gibidir. Sahtebilim siteleri, popüler bilim siteleri ile benzer görünümdedir. Çılgın fikirleri savunan insanların atıp tuttukları, Nobel ödüllü bir bilim insanının bulgularıyla eşit geçerliliğe sahipmiş gibi paylaşılabilmektedir. Yani görünen o ki, demokrasinin ihtiyaç duyduğu temel gerçeklere yönelik algılarımızı yitirmiş vaziyetteyiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Sasha Baron Cohen'in "çakma bir gangster" olan "Ali G" karakteri, astronot Buzz Aldrin ile yaptığı röportajda "Güneş üzerinde yürümek nasıl bir histi?" diye sorduğunda, bu herkese komik geldi; çünkü herkes aynı temel gerçekleri paylaşıyordu. Ama eğer Ay görevlerinin sahte olduğuna inanıyorsanız, bu espri komik değildir.

Borat karakteri, Arizona'daki barda bulunan insanların "Yahudiler tüm parayı kontrol ediyorlar ve asla geri vermiyorlar." iddiasına katılmalarını sağladığında, espri komikti; çünkü izleyenler Yahudiler'e yönelik bu basma kalıp klişenin Orta Çağ'dan kalma bir komplo teorisi olduğunda hemfikirdi. Hatta muhtemelen bu yazının birçok okuru bu paragraftakini "tuhaf bulacak" ve gerçekten de şakanın komik bir tarafı olmadığını, basit bir gerçek olduğunu düşünecek; çünkü Türkiye'de de Yahudiler'e karşı çok güçlü bir önyargı ve bolca komplo teorisi mevcut.

Ama sosyal medya sayesinde komplo teorileri daha da yaygınlaşınca, artık nefret söylemlerini savunan grupların kendilerine yandaş bulması kolaylaştı. Yabancı istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerdeki seçimlere müdahale etmesi basitleşti. Myanmar gibi bir ülkenin, Rohingya'da soykırım yapması mümkün oldu.

RT Virtual Reality

Aslına bakarsanız komplocu düşüncenin vahşete ne kadar kolay dönüşebildiği şaşırtıcıdır. Cohen, "Who is America?" isimli son çalışmasında eğitimli, "normal" denebilecek, iyi bir işi olan bir kişinin; Donald Trump'ın 67 milyon takipçisine paylaştığı 1700'den fazla komplo terosini sosyal medya üzerinden paylaştığını gösteriyor. Amerikan başkanı, aşırı sağcılara karşı yürüyüş yapan antifaşist bir organizasyon olan Antifa'yı bir "terör örgütü" olarak sınıflandırmayı düşündüğünü bile söylemişti!

Buna yönelik bir çalışma yapmak isteyen Cohen, sahte bir anti-terör uzmanı karakteri olan Albay Erran Morad ile San Francisco'da düzenlenen Kadınlar Yürüyüşü'ne katıldı. Orada bulduğu, kadınların yaptığı yürüyüşe karşı olan birine, Antifa'nın bebek bezlerine hormonlar katarak onları "transseküsel yapmayı hedeflediğini" söyledi. Adam, buna inandı.

Sonrasında bu adamın, yürüyüşe katılan masum insanların üzerlerine ufak cihazlar yerleştirmesini sağladı. Eğer bir tuşa basacak olursa, hepsini öldürecek bir patlamaya sebep olacağını söyledi. Elbette cihazlar gerçek patlayıcılar değildi; ancak adam, bunun gerçek olduğuna tamamen inanmıştı.

Tüm Reklamları Kapat

Sizce adam tuşa bastı mı?

Evet. Tuşa bastığı anda 3 kişinin canını aldığını düşündü. Yani Voltaire haklıydı:

Sizi absürtlüklere inandırabilenler, size iğrençlikler yaptırabilirler.

İşte sosyal medya, milyarlarca insanı absürtlüklere inandırmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Sosyal Medya Canavarı Facebook Üzerinden Bir Eleştiri

Elbette sosyal medya şirketleri, platformlarında yayılan nefreti ve komploları azaltmak adına bazı adımlar attı. Ancak bu adımların çoğu, yüzeysel adımlar...

Halbuki sosyal medya firmalarının aldıkları kararlar, çoğulcu demokrasiler tarafından belirlenecek kararları doğrudan etkiliyor. Örneğin İngiltere'de vatandaşlar yakın gelecekte oy sandığına gidecekler. Bu sırada komplo teorisyenleri ,"büyük yer değiştirme" adı verilen iğrenç bir komplo teorisini yayıyorlar: İngiltere'deki Hristiyan nüfusun, gün geçtikçe Müslüman nüfus ile, "bilinçli bir şekilde" yer değiştirildiğini iddia ediyorlar.

Amerikalılar yakında yeni bir başkan seçecekler. Bu sırada troller ve botlar "Hispanik işgal" yalanlarını sosyal medya üzerinden yayıyorlar; yani Meksika gibi ülkelerden gelen kişilerin yavaş yavaş Amerikalılar'ın yerini aldığını ve bunun planlı bir proje olduğu yalanlarını...

Yıllarca YouTube üzerinden yayılan ve iklim değişiminin bir kandırmaca olduğunu iddia eden yalanlardan sonra, Amerika Birleşik Devletleri, tüm dünyayı etkileyen bir karar alarak Paris Antlaşması'ndan resmen çekilecek.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Yani bağnaz ve kepaze bir komplo teorisi lağımı, demokrasimizi ve gezegenimizi tehdit ediyor. İnternetin yaratıcıları, ürettikleri bu teknolojinin bu amaçla kullanılacağını asla öngöremezdi.

E-consultancy

Belki de sosyal medyayı baştan yaratmak gerekiyor. Nefreti, komploları ve yalanları yaymasının önüne geçmenin tek yolu bu olabilir.

Ne var ki Ekim 2019'da Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg çok önemli bir konuşma yaptı. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, yeni yasa ve yönergelerin kendisininki gibi firmalar için tehlikelerinden söz etti. Ama bazı argümanları basitçe absürttü. Gelin bunlara bir bakalım:

İfade Özgürlüğünün Sınırları Nedir?

Zuckerberg, bu konudaki tüm eleştirileri şahsi fikir ve kanaatler olarak değerlendirmeye çalışmaktadır. Yani ifade özgürlüğü üzerine gitmektedir. Ama bu kabul edilebilir değildir.

Burada yapılmak istenen, kişilerin ifade özgürlüğünü kısıtlamak değildir. Buradaki sorun şudur: İnsanlara, hele ki Dünya üzerinde yaşayan bazı iğrenç insanlara, tarihin en büyük platformunu sunarak gezegenin üçte birine erişme imkanı sunmaktayız.

Şunu anlamak gerekmektedir: İfade özgürlüğü, erişim özgürlüğü demek değildir. Ne yazık ki, ne yaparsak yapalım ırkçılar, cinsiyetçiler, Yahudi düşmanları, çocuk tacizcileri var olacaklar. Ancak hemfikir olabiliriz ki, bağnazlara veya pedofillere, kendi görüşlerini yüceltecekleri ve kurbanlarına daha kolay erişim sağlayabilecekleri ücretsiz bir platform vermemeliyiz.

Fortune

Bunu göremeyen Zuckerberg, sosyal medyada neyin paylaşıldığına yönelik sınırlar getirmenin, ifade özgürlüğünü zayıflatacağını iddia etmektedir. Bu da saçmalıktır. Amerika'da yaşayan insanların "ifade özgürlüğü" ile ilgili yasalardan söz ederken temel aldıkları, Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın ifade özgürlüğünü düzenleyen meşhur 1. Ek Maddesi (ya da "1. Düzeltmesi", İng: "First Amendment") şöyle der:

Kongre, dini bir kuruma ilişkin veya serbest ibadeti yasaklayan; ya da ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kısıtlayan; ya da halkın sükûnet içinde toplanma ve şikâyete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümetten talepte bulunma hakkını kısıtlayan herhangi bir yasa yapmayacaktır. 

Burada, ilk kelime önemlidir: Kongre. Kongre (...) herhangi bir yasa yapmayacaktır.

Bu, Facebook gibi özel şirketler için geçerli değildir. Bu şirketlerin toplum genelindeki ifade özgürlüğü sınırlarını belirlemesi talep edilmemektedir. Kendi platformlarında sorumluluk almaları beklenmektedir.

Bir Neo-Nazi bir restorana dalıp, diğer müşterileri tehdit ederse ve Yahudiler'i (veya okurlarımız tarafından daha iyi anlaşılması için, Türkler'i) öldürmek istediğini söylerse, restoran sahibinin ona şatafatlı bir yemek servis etmesini mi bekleriz? Elbette hayır! Bu Nazi'yi kapı dışarı etmek her restoran sahibinin hakkıdır; hatta ahlaki zorunluluğu olduğu bile iddia edilebilir. İşte internet firmaları için de durum budur.

Tüm Reklamları Kapat

Silikon Altılısı, Dünya'nın Geri Kalanına Nasıl İdeolojik Emperyalizm Uyguluyor?

Zuckerberg, kendisininki gibi firmaların faaliyetlerini kısıtlamaya yönelik adımları, "en baskıcı toplumların uygulamalarına" benzetmektedir. İnanılmaz! Bunu söyleyen kişi, Dünya'nın ezici çoğunluğunun neyi gördüğüne karar veren 6 kişiden birinden geliyor: Facebook'tan Zuckerberg, Google'dan Sundar Pinchai, onların üst firması olan Alphabet'ten Larry Page ve Sergey Brin; YouTube'un, Brin'in eski baldızı olan Susan Wojcicki ve Twitter'dan Jack Dorsey.

Dice

İşte size Silikon Altılısı... Hepsi milyarder, hepsi Amerikalı. Hepsinin hedefi aynı: Kendi firmalarının borsa fiyatlarını, demokrasinin korunmasının önüne geçirmek. Bu, ideolojik emperyalizmdir: Seçimle başa gelmemiş, Silikon Vadisi'nde yaşayan 6 birey, kendi dünya görüşlerini Dünya'nın geri kalanına empoze etmektedir. Hiçbir hükümete hesap vermek zorunda değillerdir ve her biri, yasalar karşısında dokunulmazlıkları varmış gibi davranmaktadır. Sanki Roma İmparatorluğu'nda yaşıyoruz ve Mark Zuckerberg de Sezar...

Belki de Silikon Altılısı'nın Dünya'nın kaderini belirlemesine izin vermektense, insanlar tarafından oylanarak başa gelen, Dünya'nın her bir köşesindeki demokratik ülkelerden seçilmiş temsilciler, Dünya'nın sosyal medya temelli kaderi konusunda en azından bir miktar söz sahibi olmasının vakti gelmiştir?

Objektif Gerçekler Vardır ve Bunları Kabul Etmek Zorundayız!

Zuckerberg bu meselelerden söz ederken fikirlerin çeşitliliği konusuna değinmektedir. Örneğin 2018 yılında Yahudi Soykırımı'nı reddeden paylaşımların "fazlasıyla rahatsız edici" olduğunu söyledi; ancak Facebook'un bu paylaşımları silmesinin yanlış olacağını şu sözlerle ifade etti:

Tüm Reklamları Kapat

Benim düşünceme göre herkes bir şeyler konusunda yanlıştır.
Entrepreneur

An itibariyle Facebook üzerinde Yahudi Soykırımı'nı reddeden insanlar var. Google, tek bir tık ile sizleri Yahudi Soykırımı'nı reddeden sitelere götürebiliyor. Google'ın başındaki kişilerden birisi, bu sitelerin "meselenin iki tarafını da görmemizi sağladığını" söylüyor. Bu, çılgınlık! Edward R. Murrow şöyle diyor:

Bir insanın, var olan her bir konu ve her bir argümanın, eşit derecede mantıklı iki tarafı olduğunu kabul etmesi mümkün değildir.

Yahudi Soykırımı (veya iklim değişimi veya evrim veya diğer temel konular) tarihsel gerçeklerdir. Bunları reddetmek rastgele bir fikirden ibaret değildir. Soykırımları reddedenler, yeni soykırımları teşvik etmektedir.

Buna rağmen Zuckerberg "insanların neyin güvenilir bilgi olduğunu seçmesi gerektiğini, teknoloji firmalarının buna karışmaması gerektiğini" söylemektedir. İyi ama; milenyallerin (1980'lerin başından, 1990'ların ortasına kadar geçen sürede doğan kişilerin) 3'te 2'si Auschwitz'in ne olduğunu hiç duymadıklarını söylerken, hangi bilginin "güvenilir" olduğuna nasıl karar verebilirler? Bir yalanın yalan olduğunu nereden bilebilirler?

Wikimedia

Objektif doğrular, gerçekten de vardır. Gerçekler, vardırlar! Eğer internet firmaları gerçekten bir değişim yaratmak istiyorlarsa, daha fazla sayıda moderatörü işe almalı ve güvenilir/bağımsız organizasyonlarla işbirliği yaparak bu yalanları ve komploları platformlarında barındırmamalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Kim Doğruyu Söylüyor: Çizgiyi Nereye Çekeceğiz?

Zuckerberg, içerik kaldırma meslesinden söz ederken hep aynı şeyi söylüyor: Çizgiyi nereye çekeceğiz Evet, çizgiyi çekmek zor olabilir.

Ancak aslında Zuckerberg'ün söylemek istediği şudur: Bu tür yalanları ve komploları silmeye çalışmak, aşırı masraflı bir iştir!

Halbuki bunlar, Dünya'nın en zengin firmaları... Dünya üzerindeki en iyi mühendisleri bünyelerinde barındırıyorlar. İsterlerse, bu problemlerin hepsini çözebilirler. Örneğin Twitter, beyaz ırkçıların nefret söylemlerini gördüğünde bu profilleri kapatacak bir algoritma geliştirebilir; ancak bilerek geliştirmiyorlar. Çünkü Twitter'ın söylediğine göre eğer bunu yapacak olurlarsa, Dünya üzerindeki birçok meşhur politikacı da platformlarından atılacaktır. Belki de bu kötü bir şey değildir?

Gerçek şu: Firmalar köklü değişimler yapmazlar; çünkü iş modelleri daha fazla etkileşim üzerine kuruludur. Ve hiçbir şey, yalanlardan, korkudan ve öfkeden daha fazla etkileşim yaratamaz.

Tüm Reklamları Kapat

İşte bu nedenle bu firmaları artık oldukları gibi kategorize etmek şart: Sosyal medya firmaları, insanlık tarihinde var olmuş en büyük yayın organlarıdır. Bu ne demek? Gazetelerin, dergilerin ve televizyon kanallarının her gün uymak zorunda oldukları kurallara ve pratiklere uymak zorundadırlar!

Televizyonda ve filmlerde aklımıza gelen her şeyi söyleyemeyiz; standartlar vardır. İngiltere'de Cohen'in "Ali G" karakteri, akşam saat 9'dan önce küfürlü bir içeriğe sahip olamaz. ABD'de Amerika Film Derneği (MPAA), görülen her şeyi denetler ve kategorilendirir. Türkiye'de RTÜK aynı göreve sahiptir. Sırf bu nedenlerle birçok film yapımcısı, filmlerinden çeşitli parçaları kesmek zorunda kalmıştır. Eğer sinemalar ve televizyonlar için standartlar varsa, milyarlarca insana yayın yapan firmaların da belirli standart ve pratiklere boyun eğmesi gerekmektedir.

Siyasi reklamlar meselesini ele alın. Neyse ki Twitter bunları yasakladı; Google ise üzerinde çalışıyor. Ama eğer onlara yeterince para öderseniz, Facebook herhangi bir "politik reklamı" yayınlayacaktır; yalan olsa bile! Hatta sizin bu yalanları mikro-hedeflemenize de yardımcı olurlar; yani çok spesifik bir grubun, çok spesifik olarak hazırlanmış bir reklamı (veya yalanı) görmesini sağlayabilirsiniz. Böylece maksimum etkiyi hedeflerler. Bu çarpık zihniyet altında Facebook, eğer 1930'larda var olsaydı, Hitler'in "Yahudi problemine" yönelik 30 saniyelik reklamlar yayınlamasına izin verecekti.

Ellen Cheshire

İşte bu nedenle standartlar ve yönergeler gerekmektedir: Facebook, bir reklamı yayınlamadan önce gerçeklik analizi yapmalıdır. Yalanların mikro-hedeflenmesinin önüne derhal geçilmelidir. Bir reklam yanlışsa, para iadesi yapılmalı ve reklam yayınlanmamalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Hız, Düşmanımız!

Bir diğer problem, hızdır. Cem Yılmaz'ın da dediği gibi, teknolojide hız ne kadar sürekli arzulanan bir faktör olsa da, aslında birçok durumda düşmanımızdır:

Aynı şey, Facebook için de geçerli: Facebook, yavaşlamalı! Her bir paylaşımın anında dolaşıma girmesi şart değil. Oscar Wilde şöyle diyor:

Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, gereksiz olan şeyler, tek gereksinimimiz haline geldi.

Her bir fikrin veya videonun anında internete düşmesi, gerçekten gereksinimimiz olan bir şey mi? Hele ki ırkçı veya kriminal içerikliyse? Elbette değil!

Yeni Zelanda'da Müslümanları katleden katil, yaptığı zulmü Facebook üzerinden canlı yayınladı! Bu video kısa sürede tüm internete yayıldı ve tahminlere göre milyonlarca defa izlendi. Bildiğiniz, gerçek bir katliam! Sosyal medya tarafından evlerinize taşındı!

Tüm Reklamları Kapat

Bu tarz travma tetikleyici iğrençliklerin kontrol edilip ayıklanabilmesine süre tanımak adına, paylaştığımız şeylerin yayına girmesi için birazcık fazladan beklesek ne olur?

Özel Firmalar Kendilerini Denetleyebilir mi?

Zuckerberg'ün sıklıkla dile getirdiği bir diğer nokta, "sosyal medya firmalarının sorumluluklarına özen göstermesi" konusudur. Ancak bu konuda özensizlik olduğunda neler yapılması gerektiği konusunda ses çıkarmaz.

Artık şu mesele nettir: Sosyal medya firmalarının kendi kendilerini denetlemesine güvenemeyiz. Sanayi Devrimi sonrasında da yapılması gerektiği gibi, günümüzde de bu tarz yüksek teknolojiye sahip hırsız baronların açgözlülüğünü dizginlemek için yasal denetim vakti gelmiştir.

Diğer tüm endüstrilerde bir firmanın ürünleri sorunluysa, bunun sorumluluğu firmaya aittir. Bir motor patlarsa veya bir emniyet kemeri düzgün çalışmazsa, araba firmaları on binlerce aracı geri çağırmak zorundadır. Bu, milyarlarca dolara mal olan bir iştir; ama yapmak zorundadırlar. İnsan güvenliği bunu gerektirir.

Tüm Reklamları Kapat

İşte bu nedenle Facebook, YouTube ve Twitter ile ilgili gerçeği görmek zorundayız: Bu firmaların ürünleri defoludur ve her ne fiyata mâl olacaksa olsun, her ne sayıda moderatör işe almaları gerekirse gereksin, bu ürünü düzeltmek ile mükelleftirler.

Diğer bütün endüstrilerde, eğer bir hasara neden olursan, yargılanırsın. Yayıncılar "insan karalama" nedeniyle dava edilebilirler. İnsanlar da iftira nedeniyle mahkemelik olabilirler. Ancak sosyal medya firmaları, kullanıcılarının platformlarında paylaştıkları şeyler konusunda büyük bir dokunulmazlığa sahiptir. İçerikleri ne denli kabul edilemez olursa olsun!

Neyse ki internet firmaları artık platformlarındaki pedofiller çocukları hedef aldığında dava edilebiliyorlar. Aynı kurallar, çocukları da barındıran kitleleri ırk veya din gibi nedenlerle kitlesel olarak katletmeyi isteyen kişi ve gruplar için de geçerli olmalıdır. Belki de sadece para cezaları yeterli değildir; Mark Zuckerberg ve diğer firmaların CEO'larına şunu söylemenin vakti gelmiştir:

Eğer bir kez daha yabancı bir istihbarat ajansının bir diğer ülkenin seçimlerine karışmasına izin verirseniz, eğer bir daha Myanmar'daki gibi bir soykırıma aracılık ederseniz, hapse gideceksiniz. Tek bir kez daha...

Sonuç

Sonuç olarak iş, yaşadığımız Dünya'nın neye benzemesini istediğimizde bitiyor. Zuckerberg, verdiği konuşmada, en temel amaçlarından birinin "ifade özgürlüğünün olabilecek en geniş tanımlarından birini el üstünde tutmak" olduğunu söylemiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak özgürlüklerimiz sadece bir amaç olamazlar; aynı zamanda bir diğer amaca giden yolda bizler için araçtırlar: ABD'de sıklıkla tekrar edildiği ve Bağımsızlık Bildirgesi'nde yer aldığı gibi, o amaç, "yaşama, özgürlük ve refahını arama hakkı"dır. Ne var ki günümüzde bu haklar; nefret, komplo ve yalanlar dolayısıyla tehdit altındadır.

Belki de toplumumuz için başka bir yön seçmemiz gerekmektedir: Toplumun nihai amacı, insanların kim olduklarına, nereden geldiklerine, kimi sevdiklerine, neye dua ettiklerine bağlı olarak hedeflenmedikleri, taciz edilmedikleri ve katledilmedikleri bir ortam yaratmak olmalıdır.

Eğer bunu ana hedefimiz yaparsak; eğer gerçekleri yalanların üzerinde, hoşgörüyü önyargının üzerinde, empatiyi umursamazlığın üzerinde, uzmanları cahillerin üzerinde tutarsak, belki de bir gün insanlık tarihinin gördüğü en büyük propaganda makinasını durdurabiliriz; demokrasiyi kurtarabiliriz ve nihayetinde konuşma özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne sahip olabiliriz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Komplo Teorileri Yazı Dizisi

Bu yazı, Komplo Teorileri yazı dizisinin 9 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Skeptikler Kılavuzu: Şüpheciler İçin Kısa Bir Rehber" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 22
  • Muhteşem! 6
  • Umut Verici! 6
  • Bilim Budur! 4
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • İnanılmaz 2
  • Üzücü! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • Güldürdü 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: Sacha Baron Cohen | Arşiv Bağlantısı
  • S. B. Cohen. Sacha Baron Cohen's Keynote Address At Adl's 2019 Never Is Now Summit On Anti-Semitism And Hate. (21 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 23 Kasım 2019. Alındığı Yer: ADL | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 19:35:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8059

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Gebelik
Yumurta
Veri Bilimi
İspat Yükü
Işık Yılı
Ölüm
Çeviri
Diş Hekimliği
Dilbilim
Dinozorlar
Kanser Tedavisi
Kara Delik
Geometri
Taklit
Hayatta Kalma
Nörobiyoloji
Şempanzeler
Radyasyon
Burun
Arı
Depresyon
Atom
Primat
Sağlık Örgütü
Beslenme Davranışı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli?. (23 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 18 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/8059
Bakırcı, Ç. M. (2019, November 23). Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli?. Evrim Ağacı. Retrieved December 18, 2024. from https://evrimagaci.org/s/8059
Ç. M. Bakırcı. “Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 23 Nov. 2019, https://evrimagaci.org/s/8059.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Gelmiş Geçmiş En Büyük Propaganda Makinası: Sosyal Medya Firmaları, İfade Özgürlüğü Konusunda Sınırları Nasıl Belirlemeli?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 23, 2019. https://evrimagaci.org/s/8059.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close