PSİKOLOJİK SAVUNMA MEKANİZMALARI

- Blog Yazısı
Günlük yaşamda insanlar pek çok uyarım ve dürtüye sahiptir. Bunlar doyurulmadığında organizmaya psikolojik ya da fizyolojik olarak zarar verir. Birey kendini bu zarardan koruyabilmek, ortaya çıkan engelleme, kaygı ve çatışmaları yatıştırmak amacıyla savunma mekanizmaları kullanır.
Bireyin çatışma ve engellemelerle karşılaştığında yaşadığı gerginliği hafifletmek için bilinçli ya da bilinçsiz olarak kullandığı davranış, duygu ve düşünce biçimlerine savunma mekanizmaları denir ve savunma mekanizmaları; toplumsal uyumu sağlamaya yardımcı olur, kişinin benlik saygısını düzenler, semptom oluşumuna neden olmadan çatışmaların çözülmesini sağlar.
Savunma mekanizmalarını herkes kullanır. Bunların makul ve ölçülü biçimde kullanılması normal ve sağlıklı bir durumdur. Ancak ölçüsüz kullanılırlarsa toplumca garip karşılanır ve bireyde bazı uyumsuzluklara, kişilik bozukluklarına ve ruhsal hastalıklara neden olabilir.
BAŞLICA SAVUNMA MEKANİZMALARI
Bastırma (Repression)
En sık kullanılan ve temel savunma mekanizmalarındandır. Anksiyete yaratan isteklerin, eğilimlerin, dürtülerin, duyguların, olayların bilinç dışına itilmesi ve orada tutulmasıdır. Bastırılmış şeyler genelde hoş olmayan ve haz ilkesine dayalı, ahlaki ve dini kurallara göre ayıp ve günah sayılan dürtü ve duygulardır. Yaşam boyunca pek çok dürtü bastırılıp, bilinç dışında her an bilinç yüzeyine çıkmayı bekler. Örneğin Freud'a göre güdüler hiçbir zaman tam anlamıyla baskı altına alınamaz ve bastırılmış şeyler simgesel olarak rüyalar ya da günlük yaşamda bilinç içine sızarak etkisini gösterirler (basit unutkanlıklar, dil sürçmeleri, dalgınlıklar gb.).
Bilinç altından gelen bu etkilerle kişi davranışlarını kontrol etmekte, problemleri çözmekte, kişiler arası ilişkilerde zorluklar yaşayabilir.
Yansıtma (Projection)
Yansıtma insanın kendinde var olan, toplumca onaylanmayan, kabul etmek istemediği dürtü, suç ve hatayı başkalarında görmesidir. İnsanlar kabul edilemeyen id dürtülerine sanki kendisine ait değilmiş gibi tepki gösterirler. Kişinin başkalarında gördüğü ve sürekli eleştirdiği kusurlar genellikle kendi kişilik yapısında görülür ve aslında başkalarının şahsında kendini eleştirir. İnsanın kendine yakıştıramadığı durumları başkasında görmesi ve öfke duyması daha kolaydır.
Sürekli, sağlıksız şekilde yansıtmayı kullanan bir insan yaptıklarının sorumluluklarını üstlenmez, başkalarını suçlar. Bu durum daha çok bazı psikiyatrik rahatsızlıklara sahip bireylerde görülür. Bu kişilerde dış dünyaya bakış açısı ve düşünce bozukluğu vardır, kişiler arası ilişkileri bozulmuştur. Normal günlük yaşamda çok kullanılan bu savunma mekanizması gerçeği değerlendirme yetisi bozulmuş bireyler tarafından kullanıldığında hezeyanlar ortaya çıkar. Yansıtma mekanizmasının en belirgin ve patolojik görüldüğü kişiler paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerdir.
Akılcılaştırma (Rationalization)
Süperego ve toplum tarafından kabul edilmeyen istek, dürtü, eğilim, duygu, düşünce, davranış, yetersizlik, başarısızlık gibi durumlar için anksiyete yaratmayan akla yatkın görünen, mantıklı gerekçeler bulmadır. Acı verici, bunaltıcı bir neden yerine akla yatkın görünen, sıkıntı vermeyecek bir neden ve açıklama bulmak çok sık kullandığımız savunma mekanizmalarındandır. Kişi yetersizliklerini örtmek ister. Bunun için bazen çok doğru ve akla yatkın fakat çoğu zaman doğru olmayan nedenler ileri sürülür.
Bu savunma mekanizması ''kedi ulaşamadığı ciğere mundar der'' atasözüyle de açıklanabilir. Kişi hem kendini hem de karşısındakini aldatır. Kişi sürekli davranışlarını ve inançlarını haklı gösterecek nedenler arar.
Herkes tarafından kullanılan bu savunma mekanizması bir dereceye kadar normaldir. Akılcılaştırmaya yatkın kişiler, durumları ve nedenleri kendileri ve çevreyi aldatıcı açıklamalarla geçiştirmeyi yaşam biçimi haline getirebilirler. Bir süre rahat edebilirler ancak kişi bunu aşırı düzeyde kullanırsa toplumla uyumu ve kişiler arası ilişkileri bozulur.
Gerileme (Regression)
Herhangi bir çatışma durumu karşısında insanın ruhsal gelişim sürecindeki daha gerideki bazı dönemlere doğru gerileme, çocuklaşma, çocukluk yaşantılarına ve düşüncelerine istemsiz olarak geri gitme olarak tanımlanabilir. Örneğin 5-6 yaşlarında tuvaletini söylemeyi öğrenmiş bir çocuğun kardeşi olduğunda yeniden altına ıslatmaya başlaması bir gerileme davranışıdır. Gerileme her dönemde görülebilir. Sıkıntılı bir durumla karşılaşan bir yetişkin; kekeler, kızarır, kendi olgunluk düzeyinin altında bir genç veya çocuk gibi davranır. Eğlenceli vakitlerde çocuklaşmak bile bir gerileme davranışıdır. Bazı yetişkinler sevgiden yoksun kaldıklarında ya da zor bir duygu durumla karşılaştıklarında aşırı yemek yiyerek kişilik gelişim dönemlerindeki oral döneme geri dönebilir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bu savunma mekanizması bizzat Freud tarafından ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Psikanalizde çok önemli bir yeri vardır. Olumlu bir savunma mekanizması değildir. Sistemli olarak kullanıldığında ağır bir psikolojik rahatsızlığın işaretidir ve daha çok psikozlarda görülür.

Özdeşleşme (Identification)
Kişinin kendini bir başkasının yerine koyma ve onun gibi davranma eğilimine denir. Hayatta çeşitli başarısızlıklar, engellemeler ve bıkkınlıklar karşısında birey bazen herhangi bir alanda başarılı kişilerle kendini bir sayma, kendini onlara yakın hissetmeyle biraz doyum sağlayabilir. Örneğin tuttuğumuz takımın şampiyon olması ya da destekledikleri siyasi partilerin başarılı olması kişiyi mutlu eder.
Normal gelişme süreci içinde çocuklar, okulöncesi yıllarda anne-babayı model alarak başlayan özdeşleşme ile onların hareket, tutum, konuşma ve diğer tepkilerini taklit ederler. Bu yüzden çocukların yanında sergilediğimiz davranışlarımız onların karakter gelişimleri için çok önemlidir. Çocuğun taklit etmesi öğrenmenin bir parçası olarak kabul edilir. Daha sonraki yıllarda ebeveynlerin yerini öğretmenler, arkadaşlar, toplumda değer gören sporcular, yıldızlar, bilim insanlar, yazarlar vb. kişinin özdeşim modelinin yerini alır. Bu savunma kişinin egosunun gelişmesinde çok önemlidir. Ancak aşırı özdeşleşme kişiliğin gelişimini olumsuz yönde engeller.
Özdeşleşme patolojik düzeyde en çok kendini başka birisi olarak algılayan psikotik hastalarda görülür.
Karşıt/Zıt Tepki Oluşturma (Reflection Formation)
Suçluluk duygusu yaratan, kabul edilemez istek ve güdüler tam karşıtı biçiminde ifade edilerek veya davranış geliştirerek bu duyguların üstesinden gelinmeye çalışılır. Böylece kişi benliğini korur. Örneğin içindeki kin, nefret ve kabalık eğilimlerine karşı kişi aşırı derecede kibar ve nazik, pislik ve kirlilik eğilimlerine karşı anormal derecede titiz ve temizlik düşkünü olabilir. Zıt tepkiler oluşturma mekanizması obsesif kompulsif bozuklukların ortaya çıkmasında önemli rol oynar.
Yalıtım (Izolation)
Bir düşünce veya anının duygusal yönünün hissedilmeden, bastırılarak anlatılması ya da yaşanması durumudur. Burada izolasyon, bir olayın duygusal içeriğinden yoksun kılınarak fikirmiş gibi ifade edilmesi anlamında kullanılmıştır. Yaşanılan olayların hem duygusal hem mantıksal yanları vardır. Normalde bu anılar hatırlanırken o olaya karşı gösterilen duygusal tepkiler de hatırlanır. Bu savunma mekanizmasında ise bir anı duygularından arındırılmış şekilde hatırlanır. Böylece kişi ilişkilerinde duygusallığa yer vermeyerek hayal kırıklığı ve duygusal zarar görmeye karşı kendini korumaya çalışmış olur. Bu kişiler duygusal olmamayı güçlülük olarak görme eğilimindedirler.
İzolasyon aşırıya kaçmamak şartıyla olumlu bir savunma mekanizmasıdır. Ego kendini saldırgan dürtülerden korur. Kişinin dünya görüşünün duygusal olmaktan çok mantıklı olmasını sağlar. Ancak bazı insanlar bu mekanizmayı kendilerini her türlü acıdan koruyacak bir kabuk gibi kullandıklarından, yaşama etkin ve sağlıklı katılamazlar. İzolasyon obsesif kişilik yapısındaki kişilerde daha sık görülür.
Yadsıma/İnkar (Denial)
Birey bazı durumları ve olayları kendine yakıştıramaz ve bunlarla baş edemez. Baş edemediği, benlik için tehlike oluşturabilecek acı ve sıkıntı veren olayların, uyaranın otomatik ve istemsiz bir biçimde yok sayılması, görmezden gelinmesi veya gerçeğin inkar edilmesidir. Birey inkar ederek bir süre sıkıntılarını azaltabilir ancak bu durumun uzun sürmesi gerçeklerden uzak kalmasına neden olabilir. Örneğin sağlıklı bir birey sevdiği birinin ölümünü bir süre kabul edemez, inanmak istemez ancak daha sonra bu gerçeğe kendini alıştırır ve kabullenir. Sağlıksız yadsıma yaşayan bireyler ise bu durumu hiç kabul etmez ve inkar ederler. Sevilen kişinin ölümü üzerinden uzun yıllar geçmiş de olsa o hala yaşıyormuş gibi davranırlar. Bu durumda kişi gerçekten uzak kalmış olur.
Yadsıma tepkisi çocuklarda, kişiliği güçsüz ya da olgunlaşmamış kişilerde, psikolojik bozuklukları olanlarda daha sık ve uzun süre kullanılır. Çok sık kullanıldığında sanrılar bile görülebilir.

Yüceltme (Sublimation)
Bilinç yüzeyine çıkarılıp doyuma ulaştırılması, süperego tarafından kabul görmeyen, yasaklanmış ya da engellenmiş bazı dürtülerin kabul edilebilir, sosyal değeri yüksek amaçlara yönelik dürtüler halinde değiştirilmesidir. İlkel nitelikteki eğilim ve istekler, doğal amaçlarından çevrilerek toplum tarafından beğenilen etkinliklere dönüştürülür. Örneğin; saldırganlık, cinsellik gibi belli başlı bazı ilkel dürtülerin ortaya çıkmasının uygun olmadığı koşullarda, kişinin bu birikimini güzel sanatlarda, spor ve iş başarıları gibi eylemlere yönelterek, olumlu bir biçimde kullanması bir yüceltme davranışıdır. Böylece içgüdüsel arzu ve ihtiyaçlar, kendilerine uygun bir anlatım ve doyum yolu bulurlar. Kişi çoğunlukla bu ruhsal enerjisinin aslında onu rahatsız eden fikir ve dürtülerden kaynaklandığını fark etmez. Dolayısıyla yüceltme, kişiyi küçültücü düşüncelerden, toplumsal dışlanmalardan korur, ona yaşam zevki ve gururu verir.
Yüceltmenin en önemli noktası egonun süper ego ve toplumla herhangi bir çatışma ve kaygı içine girmemesidir. Bu nedenle ''anormal'' yönü olmayan tek savunma mekanizmasıdır.
Hayal Kurma (Day-Dream, Fantasy, Düşle Doyum)
Gerçekte doyuma ulaştırılması güç ya da olanaksız olan bazı dürtü, istek ve beklentilerin düş gücü ile doyuma ulaştırılmasıdır. Örneğin çok fakir birinin bir piyango bileti alıp, büyük ikramiye çıkarsa neler yapacağını düşünmesi gibi. Çocukluk ve gençlik döneminde çok sık kullanılır ve yaratıcılığı artırır, duygu ve düşüncelerin gelişmesini sağlar. İçe kapanık kişilerde hayal kurma yoğun biçimde bütün yaşam boyunca devam edebilir.
Hayal kurma ölçülü olursa bireyi kısmen teselli etmesi ve temel ihtiyaçlarını giderebileceği yeni yollara teşvik etmesi bakımından yararlı olur. Ancak aşırı hayal kurmada, birey gerçek yaşamı dikkate almadan sadece hayal dünyasında yaşar, gerçekle hayal arasındaki ayrım sağlıklı yapılamaz, kaygı ve çatışmalara çözüm üretmek imkansızlaşır. Gerçekle hayal birbirine girer ve kişinin psikolojisi bozulur.
Yer Değiştirme (Displasement)
Bireyin kabul görmesi zor olan bir duygu ya da dürtüyü asıl hedeftan, kabulü mümkün olan başka bir hedefe yöneltmesidir. Kontrol edilemeyen bir duygu, ait olduğu durumla hiç ilgili olmayan başka bir duruma yöneltilir. Örneğin bir üste karşı geliştirilmiş fakat ortaya konamayan bir öfke, kolaylıkla olaya ilgisi olmayan bir asta karşı uygulanabilir ki bu bir çeşit mobing davranışıdır. Ya da kişi işteki stresi yüzünden eve gelince öfkesini eşi ya da çocuklarından çıkarabilir.
Duygu Dönüşümü (Conversion)
Ruhsal çatışma sonucu, bastırılmış duygu ve düşüncelerin simgesel olarak bedensel belirtiler ve yakınmalarla yansıtılmasıdır. Kişiler zorlama yapan çevre koşullarından kaçabilmek için organik neden olmadan, otomatik ve istemdışı şekilde bedensel rahatsızlıklar gösterir. Örneğin ağır bir kavgada bir tarafın birden bayılması içinde bulunulan stresli ortamdan bir süre uzaklaşmayı ve bir süre herhangi bir algılmanın olmamasını sağlar. Bu durumda kişi stresli durumdan bir anlığına kurtulur ve rahatlar. Yaşanılan anksiyete bedensel tepkiye dönüşür.
Konversiyon bozuklukları toplumda sık görülür. Acil servislere başvuruların önemli bir kısmı konversif hastalardır. Bu hastalar hastalık taklidi yapmazlar çünkü konversiyon yaşanılan stres, kaygı, korku vb. durumlarla baş edilemediğinde otomatik ve istem dışı gelişir.
İçe Atma (Introjection)
Bireyin sevdiği veya nefret ettiği bir nesneyi yok etmek ya da benlik içinde sürekli yaşatmak için kendi iç dünyasına alması ve kişiliğinin bir parçası durumuna getirmesidir. Benliğin ilkel savunma mekanizmalarından biridir. Yansıtma mekanizmasının tam karşıtıdır. Bu mekanizmada nesneler ve kişiler arası ayrım ortadan kalkmıştır, yiyecek ve içecekler gibi kişiler de içe alınabilecek hale getirilmiştir. Örneğin kendini yetersiz hisseden bir birey çevresinde güçlü bulduğu bir başka kişiyi içsel olarak içe atıp onun tasarımını zihninde canlandırdığında, o kişinin fiziksel ve ruhsal gücünün kendisine geçtiğine dair inanç ve duygulara kapılır. Ya da çok sevdiği birinin ölmüş olduğu kişinin onu taklit etmeye başlaması, onun giysilerini giymesi, onun sevdiği yemekleri yemesi, sevdiği müzikleri dinlemesi gibi. Böylece çok sevilen kişinin kaybedilmesinin acısının önüne geçilmiş olur.
Korkulan durum ya da kişinin özellikleri de bunlardan doğan kaygıyı azaltmak için içe alınabilir. Örneğin bir genç agresif nitelikleri ön planda olan bir babayı içine alırsa, babasının kendisine karşı yönelttiği agresyonu ya da şiddeti kontrol altına aldığını düşünerek anksiyeteden kurtulmuş olur.
Birey içine attığı bu tasarımlarla iletişime geçip diyalog kurabilir, konuşabilir, tartışabilir hatta kavga edebilir. Bazen içe atılan kişilik öldürülmek, ondan kurtulunmak istenir. Böyle bir durumda da kişi kendini öldürebilir. Bu savunma mekanizmasıyla sevilen bir objeye karşı bireyin çift değerli (hem sevme, hem sevmeme gb.) duygularının ortaya çıkardığı sıkıntı ve gerginlik azaltılmış olur.

Ket Vurmak (Inhibisyon)
Bireyin kendini yetersiz veya suçlu hissettiği durumlarda, çatışma ve kaygıdan kurtulmak için bir takım aktivitelere katılma konusundaki güdülenmesinin istemsiz ve bilinçsiz biçimde azaltılması ya da yitirilmesine ketlenme denir. Bireyin katılmaktan kaçındığı aktiviteler veya uyarımlara ket vurma nedeni, kendi bilinç dışındaki yasaklanmış zorlamaları anımsatmasıdır. Örneğin bireyin yetersizlik veya suçluluk duygularıyla cinsel dürtülerini bilinçsizce bastırması gibi.
Çözülme (Dissociation)
Bu savunma mekanizmasında bireyin kişiliğinin belli bölümleri arasındaki ilişki, duygusal bir zorlamayla başa çıkabilmek için kopmuş ve çözülmüştür. Diğer savunma mekanizmalarıyla başa çıkılamayan anksiyetenin varlığında devreye girer. Burada savunma mekanizmaları, bilinç ve bellek yetersiz kalır. Kişinin düşünce ve duyguları birbirinden ayrılır ve zihinsel düzensizlik vardır. Sanki bireyin bir parçası öbüründen habersiz ve bağımsızdır. Heyecanlar, davranışlar, düşünceler ve konuşulan dil kişinin kendi kontrolünden çıkmıştır. Bireyin alışılmış kişiliği bozulmuş, yerine hiç bilinmeyen bir kişilik yapısı gelmiştir. İkili ya da çoğul kişilik görülür. Geçici olarak ortaya çıkan çözülme tepkilerinde kişi, böyle bir tepki sırasında yaptıklarını, nerede olduğunu ve ne yaşadığını hatırlamaz.
Aslında bu tip vakalara örnek olarak çok da uzak değil daha sadece 50 yıl önce kiliseler tarafından egzorsizm uygulamasının yapıldığı bireyler örnek verilebilir. Bu olaylarda kişilerin en çok aklını karıştıran şey ''bu kişiler psikiyatrik bir rahatsızlık yaşıyorsa o zaman nasıl konuştukları dil değişebiliyor nasıl başka bir dil konuşuyorlar'' vb. oluyor. Ne yazık ki çözülme tepkisi yaşayan bireylerde kendi kontrolleri dışında lisan değişimleri olabilir.
Sembolleştirme
Bilinç dışı bir uyarının, bir isteğin, kişinin isteğinin dışında biçim değiştirerek sembollerle dışa vurulmasıdır. Bu yolla kabul edilmeyen bir uyarımın veya isteğin gerçek şekliyle dışa vurulması engellenmiş olur. Günlük yaşamda huzur ve şans getirileceğine inanılan, rüyalarda görülen anlamsız ve mantıksız durumlar birer sembolleştirmedir.
Saplanma (Fixation)
Kişinin bir bölümünün veya tamamının gelişim dönemlerinden birinde takılması veya durmasıdır. Bebeklikten yetişkinliğe geçiş süreci kişiliğin duygusal ve zihinsel yönlerinin sürekli gelişmesi ve olgunlaşmasıyla aşılır. Çocukluk döneminde iz bırakan bir gelişim dönemi ile ilgili bir kişiye, nesneye veya duruma bağlı kalınabilir. Saplantı sonucunda çocukluk dönemine özgü duygu, düşünce ve davranışlar ortaya çıkar. Böyle bir kişide entelektüel gelişim normal olmasına rağmen duygusal gelişim olgun bir düzeye ulaşamaz. Örneğin anneye bağımlılığın ileri yaşlarda hatta evlilik sonrası bile devam etmesi, kişinin kendisinin yetişkin olmasına rağmen huy ve davranışlarının çocuksu kalması gibi
Yapma-Bozma (Undoing)
Yapılmış bir davranış veya düşüncenin bozularak bilincin kabul edebileceği düzeyde yeniden yapılmasıdır. Bu savunma mekanizması suçluluk duygularına karşı geliştirilir ve günlük yaşamda çok sık kullanılır. Olumsuz davranışlar için özür dileme, günahlara karşı verilen sadakalar ve pişmanlık duyguları bu mekanizmanın sonucudur.
Yapma-bozma mekanizmasının kökenleri çocuklukta edinilir. Örneğin hata yapan bir çocuğun annesinden özür dilemesi gibi.
Eksikliği Giderme (Compensation)
Kişinin gerçek ya da hayali olarak algıladığı eksiklik duygularına karşı geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır. Üstün olma, beğenilme ihtiyacı doyurulmayan, engellenen ve bedensel yönden engelli olan kişi başka bir alanda aşırı çaba göstermeye başlar. Böylece engelleme sonucu kaygıya düşüp uyumsuzluk gösteren kişi, başka alanda elde ettiği başarıyla kendine saygısını sürdürebilir. Örneğin fiziksel görünümü çekici olmayan bir kişi, çevresinde yaratacağı sıcak ve sempatik bir etkiyle pek çok kişinin ilgisini çeker. Bedensel engeli olan bir kişi bu durumun olumsuz etkilerini silmek için yoğun bir çaba gösterip belirli bir alanda başarılı olabilir (ampute bir gencin yüzme şampiyonu olması).
Kendine Yöneltme (Turning Toward One's Self)
Duygu ve dürtülerin asıl kaynağından koparılıp kişinin kendisi ile bağlantılı hale getirilmesidir. Birey başka bir kişinin sebep olduğu öfke ve saldırganlık davranışını sanki kendi sebep olmuş gibi algılar. Böylece öfke ve saldırganlık kişinin kendisine çevrilir. Örneğin çocuğun evde kırdığı kıymetli bir eşyayı kocasına kendisi yanlışlıkla kırmış gibi aktaran bir annenin tutumu kendine yöneltmedir. Sevdiklerine kızınca kendi canını acıtma, kendine ceza vermek de kendine yöneltme mekanizmasıdır.
Yerine Koyma (Substıtutıon)
Dürtülerin asıl amacına ulaşması engellendiğinde asıl amacın yerine başka bir amaç ya da nesnenin konulup dürtü boşaltımının sağlanması ve gerilimin giderilmesidir. Kişi kendine sıkıntı verecek ve çatışma çıkaracak olaydan kaçar ve onun yerine kendisine sorun çıkarmayacak başka bir hedef seçer. Günlük hayatta çok kullanılan bir savunma mekanizmasıdır. Aslında bütün kültürler kişiyi bu şekilde düşünmeye teşvik eder. Kanaatkar olmak, aç gözlü olmamak, kendisinde olmayan şeye aşırı imrenmemek vb.
SONUÇ
Savunma mekanizmaları gündelik hayatta farkında olarak veya olmayarak çok sık kullandığımız yaygın ve doğal davranışlardır. Amaçları anksiyeteyi azaltmak, kişinin zorlayıcı, travmatik bir durum karşısında ruhsal durumunu korumasına yardımcı olmaktır.
Ancak tabi ki her şeyin fazlasının zararlı oluşu gibi savunma mekanizmaları da tümüyle faydalı veya tümüyle zararlı değildir. Kişiyi kısa vadede rahatlatsa bile uzun vadede uzun süreli geliştirilen ve kullanılan ilkel savunma mekanizmaları kişiyi gerçeklikten uzaklaştırabilir ve kişinin sosyal hayatını, ruhsal sağlık durumunu etkileyebilir ve kişinin daha çok zarar görmesine neden olabilir. Bu yüzden savunma mekanizmalarını ve kendimizi anlamak, kendi iç dünyamızla hesaplaşabilmek ve kendimizi anlayabilmek, gereken noktada terapi almak hayatımızda büyük etki yaratacaktır.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 01/08/2025 17:21:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13727
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.