Evrenin Anlamsızlığı Üzerine
Hayatın Anlamı Nedir?
Herkes ömrünün bir kısmında hayatın anlamının ne olduğu üzerine kafa yormuştur. Kimi insanlar sorgulamalarına dini inançları çevresinde cevap getirir, kimileri ise bunu doğanın kendisiyle cevaplamaya çalışır, bazıları ise sorgulamanın kendilerine hiçbir şey katmayacağını düşünür ve sorgulamama kararı alırlar.
Sahiden, hayatın anlamı nedir?
Evrenin oluşmasının ya da fizik kurallarının bu şekilde işlemesinin bir sebebi var mı? Bütün varlığı evrenin kendisiyle açıklayabilir miyiz? Her şeyin arkasında bir yaratıcı mı var? Çoklu evrenlerin sonsuzluğu içerisinde rastgele bir olasılık mıyız?
Gerçeğin ne olduğunu öğrenemeden yok olmak gerçekten çok üzücü. Tam olarak bu nedenle insanların çoğu ölümden sonrasını mümkün kılan inanç sistemlerine tutunuyor. Yaşam amacımızın tıpkı diğer tüm canlılar gibi hayatta kalmaya ve genlerimizi gelecek nesillere aktarmaya çalışmak olması gerekirdi. Fakat biz insanlar; hayattaki yerimizin bu kadar basit olmasını bir türlü kabullenemiyor, arkasında birçok farklı sebep arıyoruz ve bu arayış bize acıdan başka bir şey getirmiyor. Bazen herhangi bir şeyin bir amacı olması gerekmediği gerçeğini kabullenmekte fayda var. Bunu söylemesi kolay olsa da egomuzun bu fikri benimsemekte direneceğinden eminim.
Varoluşun anlamsızlığını kabullenmek zordur. İstemeden varolduk ve istemeden öleceğiz olduğumuz şeyle olmadığımız şey arasında, hayal ettiğimizle hayatın bizi yaptığı arasında bir boşluktan ibaretiz. İnsanlar, içinde bulundukları yanılsamanın yok olmasını kaldıramayacaklarından doğruyu duymak, gerçekle yüzleşmek istemezler. Oysaki hakikat savaşında galip çıkacak olan düşünceler değil dürüstlüktür. Sorun da budur, dürüstlük bilgeliği sevene acı verir.
Hayat acıdır, kendinizi kandırmanın yollarını bulmalısınız. Kimi metafiziksel inanç sistemleriyle yapar bunu kimiyse kendi doğrularıyla. Her şeyin nededini araştıran meraklı, bitmek bilmez bir enerjiyle bilginin peşinden koşan bir öğrenci ve yeri geldiğinde çok sert davranan doğruları yüze vuran bir öğretmen gibi olun. Cevaplanamayacak soruların peşinden koşun, imkansız olana ulaşmaya, kendinizden öte olanı yaratmaya çalışın. Bir filozof, bir sanatçı, bir bilim insanı olun. İşte bunlar kendinizi kandırma yöntemleri arasında en yüce olanlarıdır. Ancak bu şekilde kendi varlığınıza değer katabilirsiniz ve varolduğunuz şu kısacık zamanda yaratan bir güç olabilirsiniz.
Hayatın amacı, hayat dediğimiz şeye kendi tanımımızı getirmeye çalışmak ve varolduğumuz şu kısacık zaman aralığında huzuru sağlamaya çalışmak olmalıdır. Hayat, yaşamak uğruna kendini kandırma çabasıdır.
İnsan önce etrafındakilere değer biçti, onlara anlam verdi. İnsan anlamı yarattı. Kendine insan demesi de bu yüzdendi, değer biçen demekti bu. Dolayısıyla hayatın anlamlı veya anlamsız olması da insanın yani bilincin meydana getirdiği bir sorun. Anlam nedir ki?
Belki de hayvanlar bazı konularda bizden daha şanslıdır, örneğin ölüm gibi. Onlar bu gerçeğin farkında değildirler. Öleceklerini bilmezler, içgüdüsel olarak kendilerini korurlar ancak ölüm bilincine sahip değiller; bu bilince sahip olmamak bir bakıma ölümsüz yapar onları. Oysa insanın bu anlamda sahip olduğu farkındalık hayatını alt üst etmesi için yeterlidir.
İnsan öldüğü andan itibaren kurtulur ölümden. Çünkü o andan itibaren artık ölmez, zira ölümle yüzleşen o eşiği çoktan geçmiştir. İnsan için asıl ölüm, ölümün farkında olmaktır. Ölen kişi bilmez öldüğünü. Evet, ölüm bir problemdir ancak ölünün problemi değil. Eğer bir gün ölümden çok korkarsanız doğmadan önceki halinizi düşünün, işte ölüm böyle bir şeydir. Yine de gerçekle yüzleşmek istemez insan. Gerçek var mıdır ki?
Peki insan bu yeteneğini nasıl kazandı. Bilinç açıklanabilir mi? Bilincin olmadığı yerde gerçeklikten söz edilebilir mi? Bilim insanları olarak bütün bu acıyı cekmemize sebep olan şeyi bilinci anlamak ve ona hükmetmek mümkün mü? Evren için siyah-beyaz, canlı-cansız, iyi-kötü diye ayrımlar yoktur. Doğa; kör, sağır ve bilinçsiz şekilde işler. Biz de bu bütünün bir parçasıyız. Fakat nasıl olur da farkındalığa sahip oluruz? Bilinç sizi siz yapan şeydir; her şeydir, belki tek şeydir.
..................................................................................
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kafamızın ne kadar karışık olduğunu hissetmişsinizdir. Varoluşun getirdiği acıyı sadece bunu kendine dert edinenler anlar. Belki de bilgelik bir açıdan aptallıktır, cehaletin mutluluk getirdiği yerde doğruları kovalamak huzursuzluktan başka bir şey getirmez. Lakin kendimizi iyi hissettiğimiz sürece bir şeyin doğru olup olmadığını umursamamak ahlaki açıdan cebimiz dolu olduğu sürece paranın nereden geldiğini umursamamak kadar aşağılık bir durumdur. Ya da bilemiyorum belki de olması gereken odur ama bir bilim insanı olarak ne kadar acı olsa da hakikatin sahte mutluluktan daha üstün olduğuna inanıyorum.
Açıkçası bilim de gerçekliğin yanında oldukça ilkel ve çocuksudur fakat yine de sahip olduğumuz en değerli seydir. Bilimi kullanarak hayatı kendimizce anlamlı ve sistemli hale getirmeye çalışırız. Bilim hayatımıza anlam katabilecek "kendimizi kandırma yollarından biri" belki de en makul olanıdır. Hiçbir zaman cevaplayamayacığımızı bilsek de soruların peşinden gitme, kendinen öte olanı var etme çabasıdır bilim. Bir bilim insanı cevaplanamayan soruları sorgulanamayan cevaplara tercih eder. Ayrıca bilim sanılanın aksine bir küstahlık ve iddiadan ziyade bir tevazu içerir. Bilim söz konusu olduğunda iddia edilen her şeyin dünya tarafından aksi kanıtlanabilir.
Aydınlanma ve merakı tatmin etme duygusu, yaşamak için güzel bir sebep sayılabilir. Sanat da benzer olarak duyguları dışa vurma ve yaratmayı sağlar. Varoluşun getirdiği acıdan ancak yaratarak kurtulabiliriz. Dolayısıyla bir insan sahip olabileceği en yüksek değerlere bilim ve sanat ile ulaşır.
Yine de kendini kandırdığını ve ölümüne kadar kendini oyaladığının farkındadır ve bu bir çelişki bir iç savaş durumunu meydana getirir.
Nereden geldiğimizi az çok biliyoruz, hepimiz yıldız tozundan türedik ve şu an kendi varlığımızı düşünebilecek kadar karmaşık yapılardayız. Nereye gideceğimizi de biliyor gibiyiz, hiçliğe. Sonumuzun ne olduğunu bilmemize rağmen yaşama böylesine tutkuyla bağlı olmamız hem ahmakça hem de takdir edilesi bir durum sayılabilir.
Bütün bu anlattıklarımın ne kadar önem ihtiva ettiği de mühim. Bir süre sonra tamamen yok olacak ve bir rüya gibi tamamen silinecek olan ne kadar ciddiye alınabilir ki?
Çünkü hiçlikten ortaya çıkan her şey layıktır hiçliğe dönmeye. Hiç varolmamış olsaydı daha iyi olurdu öyleyse.
..................................................................................
Kendimle çelişki içerisindeyim, bir bilge öncelikle kendi düşüncelerini idrak edebilmeli. Bu açıdan henüz ne kadar yetersiz olduğumu düşünmek içimi ürpertiyor. Ancak böylesine muğlak bir evrende tutarlı olmak ne kadar mümkün ki?
Henüz kat etmem gereken çok yol var. Zira her birimiz gerçek bilgeliğe; hayata, kendimize ve evrene dair ne kadar az kavrayışımız olduğunun farkına vardığımızda ulaşırız.
Başarıya ulaşmak için onu gerçekten hak etmek gerekiyor; bir anlamı olmasa da zorluklar hayatı yaşanmaya değer kılıyor.
..................................................................................
Adım Emir Taha Sezer ve bir hayale sahibim. Aslında hayal yerine amaç demek daha doğru olur. Yaşama amacı. Kendimden öte olanı var etmek, imkansız olana ulaşmaya çalışmak; ancak bu şekilde varlığımı tatmin edebilirim ve bu anlamsız evrende kendimi kandırabilirim. Dolayısıyla bilim ve sanatla uğraşıyorum. Ayrıca yaşamı fizikle açıklamak ve bilinç gibi konular ilgimi çekiyor. Varlığımızın ne kadar önemli olduğu tartışılır lakin bu hayata değer katmak da yine bizim elimizde. Bir gün gerçek bilgeliğe ulaşma ümidiyle...
- 8
- 6
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 11:42:36 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12586
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.