Görünür Olmak, Var Olmaktır: Sanat Eserlerinde LGBTQ+ Temsili
LGBTQ+ Temsili Neden Önemli? Sosyal Medya Neden Queer Karakterlere Karşı?

- Blog Yazısı
Son yıllarda, özellikle youtube gibi platformlarda kendini "aydın" veya "entelektüel" olarak tanımlayan, homofobik olmadığını iddia eden kişilerin sıklıkla dile getirdiği birkaç serzenişle karşılaşıyoruz:
- "Neden artık her filmde LGBTQ+ karakterler gözümüze sokuluyor! İzlediğim şeyin politik mesaj kaygısı taşımasını istemiyorum!"
- "Uyarlama eserlerde karakterlerin ırkı, cinsiyeti veya cinsel yönelimi değiştirilmemeli. Bu, özgün hikâyeye ihanettir!"
Bu itirazlar haklı argümanlar mı, yoksa farkında bile olunmayan bir homofobinin dışa vurumu mu?

Öncelikle ekranda bir erkek ile bir kadının ilişkisi göze sokmak mıdır? Değilse neden iki kadının ilişkisi göze sokmaktır? Cevabı söyleyelim: On yıllardır medyada sadece heteroseksüel ilişki var olduğu için bir LGBTQ+ karakterin varlığı bile "politik" addediliyor. Başka bir deyişle heteroseksüel aşk sahneleri “varsayılan” kabul edildiği için eşcinsel aşk sahneleri “göze sokmak” olarak eleştiriliyor.
Halbuki araştırmalar, 2020'de ABD'de yayınlanan büyük prodüksiyonların sadece %22'sinde LGBTQ+ karakter bulunduğunu gösterdi. Yani ortalama 5 filmden birinde. Bu komik derecesinde az bir rakam! Yani "Gözümüze sokuluyor” ifadesi tamamen çetele tutmamaktan kaynaklı bir algıda seçicilik hatasıdır.
Nüfusumuzun %5 ile %10’unun LGBTQ+ olduğu düşünüldüğünde, en az 20 karakterin bulunduğu bir filmde bir tane eşcinsel çift (hadi en azından bir tane LGBTQ+ kişi) görmeyi beklerdik. Ama görmüyoruz. Eşcinsel veya trans görünce küplere binen “homofobik olmayan” arkadaşlar, neden 50 tane yan karakterin bulunduğu bir dizide kimsenin eşcinsel olmamasına laf etmiyor? LGBTQ+ bireylerin var olduğunu göstermek, "propaganda" değil, gerçekliğin yansımasıdır. Bugün eşcinsel bir karakterin varlığı "politik" sayılıyorsa, bu heteronormatifliğin ne kadar derin olduğunu gösterir.
Aynı şey uyarlama eserler için de geçerli. Adı üzerinde: Uyarlama. İllaki farklılıklar olacak! Oluyor da. Son yıllarda çıkan yüzüklerin efendisini ele alalım. Herkes siyahi bir Elf olduğunu görünce çıldırdı. Niye? Kimse Cüce kadınların sakalı olmadığını görünce çıldırmadı. İkisi de aynı şey. İkisi de orijinal kitapla uyumsuzluk. Ama cüce mevzusu medyada yer bulamazken siyahi Elf meselesini alakalı alakasız herkes kınadı. Bu çifte standart değil de nedir?

Dahası her şey bir kenara, araştırmaları, marjinal grupların medyada pozitif temsilinin (doğal olarak) önyargıyı azalttığını gösteriyor.[1] Yani gerçekten bu bir propaganda (veya göze sokmak) dahi olsaydı, yersiz bir propaganda mı olurdu?
Günümüzde 64 ülkede eşcinsellik suç, çoğu şeriatla yönetilen 11 ülkede cezası idam, bir o kadar ülkede yasalarca yasaklanmasa da toplum hayatında pratik açıdan yasak, hatta eşcinsel evliliğin yasal olduğu 34 ülkede bile LGBTQ+ kişilerin çocuk evlat edinmeleri, eşcinsel çiftlerin çocuklarının heteroseksüel ailelerin çocuklarından daha “farklı” olduğunu gösteren elle tutulur bir araştırma olmamasına rağmen yasaklanmaya çalışılıyor. Evet, geçmiştekine göre medyada kabul oranı daha fazla arttı. Ama bu devletlerin ayrımcılığa son verdiği anlamına gelmiyor, hele insanların ayrımcılığa son verdiği anlamına hiç gelmiyor.
Lincoln köleliğe son verdiğinde, ırkçılık puf diye yok mu oldu? Bir anda siyahiler güllük gülistanlık hayatlar mı yaşamaya başladı? Hayır. Bugün hâlâ, yalnızca deri renkleri farklı olduğu için insanlar eşit haklara sahip olabilmek adına mücadele veriyor. 159 yıl sonra hâlâ…
Ve bilelim, köleliğin aksine birleşmiş milletler eşcinselliğe karşı ayrımcılığı yasaklayan (göstermelik olmayan) bir yasa falan çıkartmadı. Ülkeler hala diledikleri şekilde homofobik yasalar koymak da sonuna kadar özgür. Daha iki yıl önce Uganda eşcinselliğin cezasını müebbet hapis olarak belirledi! Cinayete bile bu denli ceza kesmiyorlar! Bu ortamda propaganda yapmak kadar normal ne var? Evet, She-Ra gibi bazı diziler renkli kişilikleri oldukça öne çıkarıyor. Peki, bunda yanlış olan ne? Neden kimse bir çizgi dizideki herkesin heteroseksüel olmasını sorgulamazken, tam tersi olduğunda yerden yere vuruyor?
Cevap basit: Homofobik olmayı mantıklı bir şekilde savunamadıkları için, alayla, dalgayla, konuyu bulanıklaştırarak homofobiyi sürdürmeye çalışıyorlar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ve son olarak sanat politik olmamalı argümanına cevaben… Aynı şeyi başka şeyler için de söylüyorlar mı? Mesela “Hayat güzeldir” gibi bir mesaj görünce yine küplere biniyorlar mı? Eğer öyleyse, tüm sanat eserlerinden uzak durmanız gerektiğini söylemeliyiz. Çünkü ama az ama çok her sanat eser bir politik görüş barındırır.
Gerçek şu ki, bu tartışmaların asıl nedeni bazılarının rahatlık alanlarının sarsılmasıdır. Tıpkı geçmişte siyahi karakterlerin veya kadın kahramanların 'zorlama' bulunması gibi, bugün de LGBTQ+ karakterler aynı dirençle karşılaşıyor.
Ancak tarih bize gösteriyor ki, toplumun marjinalleştirdiği grupların görünürlüğü zamanla normalleşir. Dünün 'skandal' dedikleri, bugünün normalleri. Bugün tartıştıklarımız da yarının sıradan gerçekleri olacak.

Bu noktada her birimize düşen soru şu: Tarihin yanlış tarafında yer alanlardan mı olacağız, yoksa insanlığın evrensel değerlerini, eşitliği, özgürlüğü ve saygıyı savunanlardan mı?
Unutmayalım: Hiçbir azınlığın hak mücadelesi, çoğunluğun rahatlığından daha önemsiz değildir. Ve bugün birilerinin 'rahatsızlık' diye nitelediği şey, aslında başkalarının hak mücadelesidir.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Sarah Kate Ellis, et al. Lgbtq Inclusion In Advertising & Media. Alındığı Tarih: 31 Mart 2025. Alındığı Yer: GLAAD | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/06/2025 00:24:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20175
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.