DÜNYADAN KORKU HİKAYELERİ
Her Kültürün Hayalet Hikayesi

- Blog Yazısı
Korku hikayeleri ve korku anlatıları, insanların tarih boyunca korkularını, endişelerini ve hayal güçlerini ifade etmek için kullandıkları önemli bir edebi ve kültürel geleneğin bir parçasıdır. En az eskiden olduğu kadar günümüzde de varlığını korumaktadır, tek fark artık genel zihniyet daha seküler olduğu için bunlara inanmıyoruz. Artık korku hikayelerini fantastik edebiyatta ve eğlence sektöründe görüyoruz(masa oyunları, duvar resimleri, Pc oyunları vb.).
Korku hikayelerinin neden ortaya çıktığıyla ilgili çeşitli hipotezler vardır. En kabul gören 3 hipotez, bir canlıyla ya da hiç görülmemiş bir hayvan türüyle karşılaşılıp, bunu abartılı bir şekilde anlatılması sonucu efsaneleştirilmesi en baskın gelen senaryodur. Bir diğeri ise dinlerden gelme bir korku kültürü olarak ele alabiliriz. İslam’da cinler, Hristiyanlık ’ta hayaletler, Yahudilikte periler devler ve diğer olağan üstü yaratıklar buna örnektir. Bunun en kabul gören açıklaması ise dini inanç ve ibadete teşvik, disiplin ve dine gönülden bağlanmak gibi amaçlar doğrultusundan ortaya çıkmış olması çok olası. Son hipotez ise risk değerlendirmesi yapılması ve toplumsal bağlarını güçlendirmesi gibi sosyal anlamda bir ihtiyaç doğrultusunda çıktığı yönünde.
Her ne sebeple olursa olsun insan olarak adrenalinden ve korkmaktan zevk alıyoruz. Bu sebeple ne kadar varlığına inanmasak da bu batıl inançlardan vaz geçemiyoruz. Bu blog yazımda her kültürden geçmişte inanılmış ve bazıları hala inanılmaya devam edilen korku hikayelerini inceleyeceğiz. Şöyle bir dipnot da geçmek isterim, telifsiz çok az resim bulduğum için çoğu yerde resimleri yapay zekaya çizdirdim, kafamızda nasıl bir görüntü oluşacağını kestirmek için.
Türk = Gulyabani

Büyük cüsseli, uzun boylu, vücuduna oranla devasa gözleri, burnu ve ağzı olan, genelde dağlık arazilerde yaşayan devasa vahşi canavardır. Üzerinde yırtık pırtık kıyafetler vardır, uzun sakalı ve etkili bir şekilde kullanabildiği sopası da vardır. Geceleri şehirlere ve köylere iner. Yoldan geçen gezginlere, yolculara ve karavanlara saldırıp yağmalar. İnsanları yer ve insan yapılarını mahveder. Bazı kaynaklarda cinn-i bir varklık olduğu, ayaklarının ters olduğu, pislikten hoşlandığı, kötü koktuğu ve insanları cezalandırmak için dağlardan şehirlere indiği de anlatılır.
Hikayenin ortaya çıkışı nasıl olduğu çok tartışmalı olmakla beraber, bir hipotez Altay-Kafkas efsanelerindeki “Kulbastı” figürünün aynı olduğu ve Anadolu versiyonu olduğunu söyler. “Kul/Gul” kökünden türemiştir. Kullanmak fiili ile aynı kökten gelir. "Gul" sözcüğü vahşi hayvan anlamına da gelir. Benim öğrendiğim kadarıyla ilk kez yazılı kaynaklarda 1912’de Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından yazılan bir romanda adı geçmektedir. O romanda canavardan ziyade saf insanları batıl inançlarla nasıl kandırıldığı işlenmiştir, korku hikayelerine değil bilime inanmamız gerektiğini kitap vurgular. Yukarıdaki resim Osmanlca olan kitabın ilk sayfasıdır. Daha eski kaynaklarda yer almış olabilir ama benim araştırmalarım daha önce yazılı bir şekilde ele alınmadığını söylüyor.
Japon = Kuchisake-Onna

Japon korku kültüründeki en popüler hayalettir. Kuchisake-onna, aslen güzel yüzlü bir kadının ağzının kulaklarına kadar kesilmiş bir yüzü vardır, sadece ağzını kapatan bir maske ile Japonya’daki ıssız yerlerde dolaşır. Bir insanla karşılaşınca “ben güzel miyim?” diye sorar. Eğer kurban “hayır” der ise anında onu orada öldürür. Eğer “evet” der ise hayalet maskesini çıkarır ve kanlı yüzünü gösterir. Tekrar sorar “şimdi güzel miyim?” eğer kurban hayır der ise orada öldürür, eğer evet der ise kurbanın ağzını kulaklarına kadar keser ve sakat bırakır. Gece vakti ıssız yerlerde gezen insanlara hayatının en kötü gününü yaşatır.
Hayaletin geçmişi hakkında 2 farklı teori vardır. Birinci teori, bir samurayın sadakatsiz karısı olduğu söylenir. Samuray görevden erken gelip karısını başka bir adamla yakalayınca çok sinirlenir. Adamı orada öldürür, karısının ağzını ise kulaklarına kadar keser ve ardından karısını lanetler. Karısı ölünce ise kötü ruha yani onryō’ya dönüşür. Bir diğer versiyonunda ise bu güzel kadını kıskanan bir başka kadın ise gecenin bir vakti ona pusu kurarak saldırır. Bıçakla ağzını boylu boyunca keser. Bu çirkin haline kadının kocası dayanamaz ve onu boşar. Zavallı kadın ise hayatı boyunca dışlanır, ölüme yakın yaşadığı bölgeyi lanetler. Öldükten sonra onryō olarak dirilir ve insanlara terör estirir. Her iki versiyonunda da kadınları ne kadar çirkin benzetmeler yapılmış altını çizerim.
Amerika = Koca Ayak

Yeti’nin bir türü olduğuna inanılır. Dağlarda yaşayan ve bölgesine giren insanları öldürdüğü düşünülen yarı insan yarı goril yarı ayı hayali varlıktır. Bir buçuk hayvan nasıl oluyor bende bilmiyorum ama birçok hayvanın karışımı olarak tasvir ediliyor. Amerikan kültüründe önemli yeri vardır. 1900’lerin başından beri koca ayakla ilgili türlü kanıtlar ortaya atılmıştır ama hiçbiri bu efsaneyi kanıtlamamaktadır. Sadece resim, video ve ayak izine rastlanabilmiştir. Ayak izleri ise birbiriyle çelişkili olup 2,3,4 ve 6 parmaklı izler bulunmuştur. Sürekli akraba evliliği yaptığı sonucu buradan çıkartılabilir sanırım.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Efsane Yeti efsanesinin devamı olduğu konusunda genel bir kabul vardır. Yeti efsaneleri Asya'daki Himalaya dağlarında yaşadığı iddia edilen maymun benzeri bir yaratıktır. Amerika halkı ise turist çekmek ya da bazı batıl inançlarını sürdüren insanlar tarafından devam ettirildiği düşünülmektedir. Elde net bir kanıt yoktur, görgü tanıkları net ve birbirleriyle örtüşen şeyler anlatmamaktadır. Popüler kültürde yani filmler, hikayeler ve eğlence sektöründe baya ilgi görmüş ve hakkında türlü sanatsal yapımlar ortaya çıkmıştır.
Arabistan = İfrit

İfrit cinlerden ve şeytanlardan daha güçlü, ateşten yaratılmış varlıktır. İslam öncesi Arap paganizminde bulunmaz. İslam’dan sonra ortaya çıkmıştır. İfrit kelimesi Arapça kökenlidir ve "infar," yani "yanma" anlamına gelir. İfritin iyi mi kötü mü olduğu belli olmayan bir varlıktır. Neml suresinde Hz. Süleyman’la konuşmaları vardır(38-40). Bir hipotez İfritin cehennemde şeytanların kaçmasını engellediği ya da bazı hazineleri koruduğu gibi özellikler de verilir. Bazı hadislerde Hz. Muhammed’in dualarını ve işlerini engellemeye çalıştığı, insanları kaçırdığı da yazılıdır. İrade sahibidir. Kırmızı tenli, devasa cüsseli, çok hızlı hareket edebilen, insanlara görünmeyen ve bulunduğu yere uğursuzluk getiren varlıktır. Hakkınca çok kısıtlı bilgi vardır.
Çin = Jiangshi

Bir tür vampirdirler. Öldükten sonra hayat dönen cesetlerden oluşur. Çince “katı beden” demektir. Soluk gri ten rengi vardır, vücudu yarı çürümüştür, uzağa zıplayabilir, göz bebekleri yoktur ve gözleri tamamen beyazdır. Uzağa zıplayabilirler. Jiangshiler insanların ruhunu yani Qi enerjisini emerek hayatta kalırlar. Klasik Avrupa efsanelerindeki vampirler gibi kan içmezler. Qi enerjisini emmiş olduğu kurban da vampire dönüşür ve aynı hayat döngüsü devam eder. Bazı kaynaklar Çin imparatorlarının bu efsaneye çok inandıklarını da yazar. Qing Hanedanlığı döneminde, evlerinden uzakta çalışırken ölen Çinli işçilerin bedenlerinin doğdukları yere gönderilmeleri için epey çaba sarf edilmişti. Ruhların ev özlemi çekmemesi için cesetlerin nakliye işinde çalışan işçiler vardı. 'Ceset sürücüleri' isimli bu nakliyeciler, bedenleri gece vakti taşıyordu. Çünkü ölü görmenin kötü şans getirileceğine inanıyordu ve gece vakti insanlar pek dışarıda olmuyordu. Huzursuz olan cesetlerin jiangshiye dönüşeceği inancından dolayı baya enerji ve para harcayan imparatorlarda vardı elbette.
Rusya = Chort

Chort, Rus mitolojisinin eski bir yaratığıdır ve kökenleri pagan dönemlere kadar uzanır. Hristiyanlığın Rusya'ya yayılmasından sonra da Chort, Rus halk kültüründe önemli bir figür olarak varlığını sürdürdü. Chort, karanlık ve kötülüğün sembolü olarak kabul edilir ve bu nedenle Hristiyanlık öncesindeki kötü ruhları temsil edebilir. Genelde fiziksel özellikleri kıllı, siyah veya kırmızı renkli bir deriye sahip, bir insandan daha büyük ve iri bir varlık olarak tasvir edilir. Bazı hikayelerde gözleri yeşil veya kırmızı olarak betimlenir. Chort, genellikle insanları aldatır veya onları lanetler. Chort'un kurbanlarına çeşitli şekillerde zarar verdiği hikayeler vardır. Örneğin, Chort insanların rüyalarına girerek onları kandırabilir veya anlaşmalar yaparak onların ruhlarını alabilir. Doğu Avrupa'da Slav halkları arasında farklı farklı betimlemeleri vardır, sabit bir şekilde kalmaz. Sürekli farklı şekillerde kültürden kültüre çeşitli şekillerde betimlenir. Çek, Sloven, Roman ve Ruslar farklı şekillerde efsaneler ve hikayeler ortaya atılmıştır.
Hinsidtan =Pishacha

Hindu ve Budist mitolojilerinde ortaya çıkan, Dharmik dinlerde et yiyen şeytanlardır. Şişkin damarlara ve çıkıntılı kırmızı gözlere sahip oldukları tanımlanmıştır. Yarı hayvan yarı insandır, öfke tanrısının oğludur. Karanlık alışkanlıkları vardır. Ölü yakma töreninde çocukları ve insanları kaçırıp yedikleri efsanelerde anlatılır. Bazen, insanlara sahip olurlar ve düşüncelerini değiştirirler akıl sağlığını bozarlar. Deli damgası yemekle “içine pişak girmiş, musallat olmuş!” demek aynı anlama geliyordu. Akıl sağlığı yerinde olmayan kişiler bu tarz damgalar yiyince ise
İsrail = Dybbuk

Dybbuk, Yahudi mitolojisinde ve korku hikayelerinde önemli bir yaratıktır. Bu terim, efsanelere göre "bağlılık" veya "sarma" anlamına gelir ve genellikle kötücül ruhların bir insanın bedenine girip onu ele geçirdiği veya kontrol ettiği bir varlık olarak tanımlanır. Dybbuklar genellikle fiziksel bir varlık olarak tasvir edilmezler. Bunun yerine, bir insanın içine yerleşen veya onu ele geçiren ruhsal bir varlık olarak düşünülürler. Bu nedenle, dybbuklar halk hikayelerinde ya da korku hikayelerinde genellikle görünmez veya insana dışsal olarak etkisi olan bir varlık olarak betimlenirler.
Dybbuklar, genellikle dünya ile ilişkilerini tamamlamamış veya ölmüş günahkârların ruhları olarak düşünülür. Dybbukların amacı, dünya üzerinde bir görevi tamamlamak veya bir hesabı düzeltmek olabilir. Bu nedenle, dybbukların kurbanlarının bedenlerini ele geçirerek bu amaçlarına ulaşmaya çalıştığına inanılır. Dybbuk terimi, özellikle Orta ve Doğu Avrupa'daki Ashkenazi Yahudi topluluklarının inançlarında yer bulur. 16. yüzyıldan itibaren, özellikle Kabbala geleneği içinde, dybbuklarla ilgili kavramlar gelişmeye başlamıştır. Dybbuk inancı, 17. yüzyılda yazılmış olan "Sha'ar HaGilgulim" adlı eserle daha da yaygınlaştı.
İngiltere = Bloody Marry

Bloody Mary efsanelerinin temel özelliği, genellikle gece bir aynanın önünde üç kez "Bloody Mary" adını söylemenin, hayaletin ortaya çıkmasına ve kişiyi ele geçireceğine yol açacağına inanılmasıdır. Hayaletin kurbanlarına ne yaptığı hikayeden hikayeye değişebilir, ancak genellikle kişinin korkmasına veya zarar görmesine neden olduğu düşünülür. Bloody Mary efsaneleri, genellikle bir hayaletin veya ruhun ölümden sonra dünyaya geri dönmesini veya yaşayanların dünyasına müdahale etmesini anlatır. 20.yy’da bir çok korku filmine ve romana konu olmuştur. Daha önceki dönemlerde benzer efsaneler ve hayalet hikayeleri bulunabilir ama en popüler olduğu zamanlar film kültürüyle gelmiştir.
İngiltere tarihinde "Bloody Mary" olarak bilinen I. Mary, 1553 ile 1558 yılları arasında İngiltere ve İrlanda kraliçesi olarak hüküm sürmüştür. Katolik bir anne ve Protestan bir babanın kızı olarak büyüyen Mary, özellikle İngiltere'de Protestan Reformu'nun başlaması ve Katolik Kilisesi'nden ayrılması sırasında dinî ve siyasi karmaşanın içinde büyümüştür. I. Mary döneminde, Katolik olanlara yönelik ayrımcılık ve zulüm artmış, birçok Protestan reformcu yakılarak öldürülmüştür. Bazı kaynaklar çok tartışmalı olmakla beraber bakire kızları öldürüp kanının havuza doldurtup, içinde uzun süre vakit geçirdiği yazar. Bu dönemde yaşanan bu tarz acımasızlık ve kanlı olaylar nedeniyle I. Mary , "Bloody Mary" olarak anılmıştır.
Almanya = Strzyga

Stryzga, Batı Slav ve germen mitolojisinin bir parçasıdır ve kökenleri çok eski dönemlere dayanır. Bu yaratığın hikayeleri, Slav kültürlerinde ve folklorunda uzun bir geçmişe sahiptir. Stryzga, genellikle genç ve güzel bir kadın olarak betimlenir. Ancak bu güzel görünüm, bu yaratığın asıl korkunçluğunun bir maske olduğunu gösterir. Stryzga'nın gerçek yüzü, daha sonra kurbanlarını emmek için kullanacağı keskin dişlere sahip korkunç bir canavardır. Yarı iblis, yarı vampir dişi bir şeytandır ve kurbanlarının kanını içerek beslenir. Ayrıca Stryzga, insanları kandırarak veya başka yöntemlerle yaklaşarak onları avlar. Şekil değiştirerek insanları ıssız yerlere ya da ormana doğru çeker, ardından uygun vakitte kurbanın üzerine çullanır ve hızlıca insanları parçalara ayırır.
Not: Cornhill'deki Aziz Peter kilisesinin üzerindeki yere bakan şeytan heykelleri yüksek ihtimalle “strzyga” şeytanının heykelleridir. Zaten mimarı alman asıllı mimar Ernest Augustus Runtz tarafından yapılmıştır. Kiliseyle bir anlaşmazlık sonrası Alman mitolojisindeki iblis figürünü buraya yerleştirmek istemiş olması çok olasıdır.
Fransa = Lycanthrope

Kurt adam motifi Avrupa’nın neredeyse her bölgesinde etkinliğini göstermiş bir motiftir. Çok fazla varyasyonu bulunur. Bunun bir lanet olduğu ve dolunayda lanetli insanların yarı kurt, yarı insan bir varlığa dönüştüğünü anlatırlar. Bazı varyasyonlarında kendini kontrol edebilir ve bilinçli bir şekilde gücünü yönlendirebilir. Bazı varyasyonlarında kendini kontrol edemez hatta kendinin kurt adam olduğundan bile haberdar olamaz, bayıldığını zanneder. Durdurmak için ya laneti bozmak ya da gümüşten yapılmış sivri bir cisimle kalbini deşmek gerekir. Nasıl ortaya çıktığı tam bilinmemekle beraber cadı inancıyla birlikte efsane giderek yayılmıştır. Hatta ve hatta bazı cadı avcılığı davalarında bile kayıtlara geçmiştir(tabi ki bunlar iftiradır). Şöyle bir bilgi de vereyim, Güzel ve Çirkin hikayesinde “canavar” olarak tasvir edilen yaratık bir kurt adamdır.
İran = Night hag

Gece uyurken insanların genellikle rüyalarına girer ve onları kabuslarla veya ürkütücü deneyimlerle rüyalarında ziyaret eder. Kurbanlarının üzerine oturur ve onları felç eder veya boğar gibi hissettirir. Bu durum, "uyurgezerlik" veya "uyanık rüya" olarak da adlandırılır. Night Hag genellikle bir kadın olarak tasvir edilir, ancak bu figürün fiziksel görünümü hikayedeki kültüre ve varyasyona bağlı olarak değişebilir. Bazı hikayelerde Night Hag'in yıpranmış ve ürkütücü bir görünüme sahip olduğu anlatılırken, diğerlerinde daha cazibeli ve tuzak kurabilen bir figür olarak betimlenir. Bazı efsanelerde Night Hag'in kurbanlarını ruhsal veya fiziksel olarak zarara uğratma amacı taşıdığına inanılır. Night Hag efsaneleri, farklı kültürlerde ve dönemlerde bulunabilir. Bu tür hikayelerin kökeni tam olarak belirsizdir, ancak çok yüksek ihtimalle “karabasan” olayını efsaneleştirmiş ve bir canavarın geldiğine inanılmış olma ihtimali çok yüksektir.
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 09/05/2025 16:26:06 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15748
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.