Değeri Bilinmemiş Büyük Sanatçı: Orhan Veli Kanık
Hayatı, Eserleri ve Etkileri Üzerine
Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önceydi, tamamen rasgele bir şekilde bir internet haberi görmüştüm. Tam hatırlayamasam da haberin başlığı “dünyada en çok okunan 2. Şiir Türk şaire ait” gibisinden bir şeydi. İlk başta clickbait olduğunu zannetsem de gerçekten de dünyada en fazla okunan ikinci şiir bir Türk şaire aittir, “Anlatamıyorum-Orhan Veli Kanık”. İlk defa oradan gördüm ve bana şiirleri sevdirmiş büyük bir insandır Orhan Veli. Okuduğum her şiirinde hem kendimi görmüş hem de söz sanatlarına hayran kaldığım ve maalesef ki değeri bilinmeden genç yaşında vefat etmiş değerli bir edebiyatçımızdır. Bu yazımda da olabildiğince çok ondan bahsetmeye çalışacağım.
ÇOCUKLUĞU VE GENÇLİĞİ
Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914'te Beykoz'a bağlı Yalıköyü’nde doğdu. Babası İzmirli tüccar Fehmi Bey'in oğlu Mehmet Veli, annesi ise Beykozlu Hacı Ahmet Bey'in kızı Fatma Nigar Hanım'dır. Doğduğu sırada 1.Dünya Savaşı patlak vermiş, Osmanlı büyük ekonomik sıkıntılara girmiştir. Bu yüzden sık sık çeşitli sebeplerden dolayı Beykoz, Beşiktaş ve Beyoğlu gibi semtlerde çocukluğu sıkıntılar içinde geçmiştir. 5 yaşındayken üzerine kızgın yağ düşmüştür ve ilk hayati tehlikesini geçirmiştir. 7 yaşındayken Akaretler’de bulunan Anafartalar İlkokulu’na yazıldı ve 5. Sınıfa kadar burada okudu. Bu yaşlarında okumaya çok hevesli ve meraklı olduğundan bahseder. Bizim küçük Orhan Veli’nin ayrıca ilk kez ilkokula giderken 8 yaşında komşularının kızı “Münevver Abla” dediği kişiye aşık olmuştur. Kendi yazdığına göre mektuplara okuduğu aşk şiirlerini yazıp yollarmış, tabi kendinden yaşça küçük olan birinin yazdığı mektupları gülmekten katılarak okurmuş.
İlkokulun ardından Galatasaray Lisesinde yatılı olarak 1 sene öğrenim gördükten sonra Ankara’ya taşındılar. Ankara Erkek Lisesi’ne yazıldı ve çok da yabancı olmadığımız bir isim, Ahmed Hamdi Tanpınar edebiyat öğretmeni olarak derslerine girdi. Bu yaşlarında okumadan ziyade yazmaya merak salmıştır. Edebiyat ona artık bir uğraş… Hayır daha ötesi bir amaç haline gelmişti. 12 yaşında Oktay Rıfat’ı, 16 yaşında Melih Cevdet ile arkadaş oldu. Oktay Rıfat’ın yazdıklarına göre:
“Orhan’ı mektebin 5. Yaşından beri tanırım ama lise 1. Sınıfta can ciğer arkadaş olduk. Sürekli edebiyat hakkında konuşur, şiirler yazar, kitaplar okurduk. Lisedeyken bana her teneffüs yanıma gelip “hadi Oktay! Teneffüsü gâvur etmeyelim!” derdi. Bu şiirden konuşalım, şiirden bahsedelim demekti. Bir yıl sonra İstanbul’dan Melih geldi. Oda bizim gibi şiir delisiydi. 3 kafadar çocukluktan beri can ciğer olduk, dünya nimetlerini hep beraber tattık.” Yazmıştır.
ÜNİVERSİTE VE EDEBİYAT SEKTÖRÜNE GİRİŞ
1932 yılında, liseden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin felsefe bölümünü kazandı. İstanbul Üniversitesi'ne giderken bir yandan da Galatasaray Lisesi'ndeki öğretmen yardımcısı olarak çalışmıyordu ki İstanbul’da o dönem yaşamak zor olsa gerek ekonomik sıkıntılar çekiyordu. 3 yıl boyunca üniversite eğitimi gördükten sonra maddi sıkıntılardan dolayı üniversiteyi bırakmak zorunda kalmıştır. 1935 yılında Ankara’ya giderek PTT Telgraf İşleri Bürosunda memur olarak çalışmaya başladı. Memur hayatı yaşamak istemeyip edebiyatçı olma isteği ağır bastı.
eski arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet'le tekrar bir araya geldi ve bu üçlü, benzer tarzda şiirler yazmaya başladı. 1936 yılında, Nahid Sırrı Örik'in şiirlerini yayınlatmaları önerisinin ardından, Varlık dergisinde Orhan Veli'nin, Oaristys, Ebabil, Eldorado, Düşüncelerimin Başucunda isimli şiirleri yayınlandı. Genç amatörlere şans yüzlerini güldürmüş ve bir fırsat vermeyi teklif etmişti. Orhan Veli Kanık 1936 - 1942 yılları arasında Varlık'ın yanı sıra İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılâpçı Gençlik dergilerinde şiirleri ve yazıları basıldı. Sabahları küçük işlerde çalışır akşamları ise 3 kafadar buluşup deli gibi şiir ve yorumlamalar yaparlardı. Hayat onlar için çok zordu ama en azından istedikleri yola bir şekilde girmişlerdi. Mutsuz ve karamsar bir hava vardı şiirlerinde. Genelde fakirliği alaylı bir şekilde tarif eder, aşk acılarını sanki güzel bir manzarayı anlatıyormuş gibi betimlerdi. Hatta bu konu yüzünden babasından azar işittiği bile olmuştu. Babası Mehmet Veli Kanık’a göre bu tarz konuların sözü açılmamalıydı, millete söylenmemeliydi. Ama Orhan Veli Kanık tam tersini düşünüyordu, halkın sıkıntılarını, kendi sıkıntılarını ve de diğer her şeyin şiirin konusu olabileceğini savunuyordu.
1942 yılında 2. Dünya Savaşı harbi nedeniyle zorunlu askere alındı. PTT’deki görevinden ise istifa etti. Askerdeyken bile durmadan şiirler yazardı, hatta Hitler için bile. Gene alaycı havasını ve çevresindeki küçük insanların seslerini ve hayat zorluklarını şiirlerine olabildiğince kullandı. 1945 yılında askerliği bittikten sonra Millî Eğitim Bakanlığı'nın Tercüme Bürosu'nda çalışmaya başladı. Fransızcadan yaptığı çeviriler bakanlığın klasikler serisinden yayınlandı. Şair Şubat 1945'te Vazgeçemediğim isimli şiir kitabını, Nisan 1945'te ise Garip'in sadece kendi şiirlerini içeren ikinci baskısını çıkardı. Bu kitapları 1946 yılında yayımlanan Destan Gibi ve 1947'de basılan Yenisi takip etti.
HAYATININ SON YILLARI
1946 yılında anlatmadığı bazı sebeplerden dolayı memurluğa hayatının sonuna kadar veda etti. Bu konuda çeşitli söylentiler vardır. Bir takım insanlar Orhan Veli’nin memurluk hayatından bıktığını, bir kısım insanların ise Hasan Âli Yücel'in Millî Eğitim Bakanlığı görevinden ayrılması sonucunda tercümanlık bürosunun baskıcı sert bir yönetim biçimini uygulamaya çalışmasından dolayı olduğunu söylüyorlar. Ayrılmasının ardından Mehmet Ali Aybar'ın çıkardığı Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerinde denemeler ve eleştiriler yazdı. 1948'de La Fontaine'nin masallarını Türkçeye çevirdi, Ulus gazetesinde Yolcu Notlarını yayınladı.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Sabahları küçük işlerde çalışırken geceleri ise şiir yazmaya devam etti Orhan Veli Kanık. Elinden geldiğince her konuya değinmeye çalışıyor, kendine özgü şiirleri savunuyordu. Arada sırada arkadaşlarıyla Lambo’nun Meyhanesi’ne giderlerdi, hayattan zevk almasını da bilirdi. 1949 yılında ise asıl istediği şey için yeterince para biriktirince edebiyat dünyası yeni bir mücevher kazandı: Yaprak dergisi. Orhan Veli Kanık’ın çıkardığı ilk ve tek dergidir. Ayrıca ilk sayısında can yoldaşları Melih Cevdet ve Oktay Rıfat şiirlerine bol bol yer verdi. Ancak işler istediği gibi gitmedi. Kendi kurdukları Garip Akımı bir takım kesimin tepkisini almıştı. Garip Akımı kafiyenin ve uyağın keyfe göre konulduğu; veciz hece ölçüsü gibi kavramları bir kenara bırakmış, halkın anlayabileceği bir dille sade bir şekilde yazılmış şiirlerdir ki bir takım aydınlar bunlara karşı çıkmıştır. Sanatı sanat yapan şeyin şiirdeki yazım kuralları olduğuna inanan eski şiir tarzını savunan Nazım Hikmet ve Haşim savunucuları Orhan Veli’ye eleştiriler yağdırmıştı.
Yine de aldırmadan inandığı şeylere yazmaya devam etti Orhan Veli. Daha özgürlükçü, daha yenilikçi, daha anlaşılır bir dili olan Türkiye’yi kurmak istiyordu, elinden geldiğince siyasileri, halkın fakirliğini ve kültürü eleştirdi. Ayrıca Nazım Hikmet 1950 yılında hapse atılınca arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’la beraber 3 gün açlık grevine girmiş ve Nazım Hikmet’in hapis dışındaki sesi olmuştur. Yıllar sonrada eleştirdiği Orhan Veli’yi şiirlerinde saygıyla anacaktı. İşi istediği yere yavaş yavaş gelirken sosyal anlamda da büyük bedeller ödüyordu Orhan Veli. O her zaman fakirdi, her zaman çok çalışıyordu ve dergisi istediği maddi durumu sağlayamıyordu. Ayrıca kadınlarla da arası iyi değildi. Kendi deyişiyle “çok aşık oldum ama hiç evlenmedim” derdi. 10 Kasım 1950 yılının akşamında meyhaneden çıktığı sırada belediyenin kazdığı çukura düştü. Beyin kanaması geçiriyordu. Hastaneye kaldırılınca ilk başta yanlış tanı konuldu ve alkol zehirlenmesi tanısı kondu. 13 Kasım 1950 yılında acı içinde Cerrahpaşa Hastane ’sinde can verdi. Öldüğünde 36 yaşındaydı ve cebinde sadece 28 kuruş vardı. Ölmeden önce yazdığı son şiir olan “aşk resmi geçidi” hayatı boyunca aşık olduğu bütün kadınların yazılı olduğu şiiri tamamlanmamış bir şiirdir. Öldükten sonra bu şiir diş fırçasına sarılı bir biçimde bulundu.
SON SÖZ
Yaşadığı dönemde türlü zorluklar çekmiş ve hak ettiği saygıyı ve başarıyı elde edememiştir. Öldükten sonra saygı görmeye ve şiirlerini popüler etmeye başlanmıştır. Belki de hak ettiği değeri kendi döneminde görse, bu kadar çalışmak zorunda olmasa daha fazla sanat üretebilir ve Türk sanatını daha ileriye götürme potansiyeli harcanmış gencecik bir sanatçıdır. Kısacık hayatında, kısıtlı imkânlarında yılmadan çalışmış, sanatçı kişiliğini her defasında elinden geldiğince konuşturmuş, ölümünden 70 yıl sonra bile en çok anılan sanatçılarımızdan biri olmuştur.
Bana sanatı sevdirdiğin için, geçmişte sanatı doğru tarafa yönlendirdiğin için, bütün zorluklara rağmen yılmadan doğru bulduğun yolda çalıştığın için ve yazdığın şiirlerle hala daha günümüz sanatına yön verdiğin için sonsuz teşekkürler Orhan Veli Kanık.
- 9
- 4
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 20:35:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13119
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.