Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

AVRUPA NEDEN GELİŞTİ, MÜSLÜMANLAR NEDEN GERİ KALDI ?

Sorun “İslam” Mı, Yoksa “İnsanlar” Mı ?

11 dakika
84
AVRUPA NEDEN GELİŞTİ, MÜSLÜMANLAR NEDEN GERİ KALDI ? DALL-E
  • Blog Yazısı
Osmanlı'da hesap yapan alimler
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Bu gün benim için yazması, araştırması ve anlatması zor bir konudan bahsedeceğim. Zor çünkü dini konular özellikle Türkiye’de hassas konulardır. O sebeple yazacağım ufacık bir eleştiri bile bazı kişileri hemen öfkelendirecektir. Lakin bazı konuların konuşulması, anlaşılması ve tartışılması gerekiyor. O sebeple daha yazıyı okumadan kafasındaki cevabı koşulsuz kabullenenler bi zahmet benim bu yazımı okumasınlar.

İslam ülkelerinin neredeyse hepsinin ortak bir sorunu var. Tek adamlık, halkın ihtiyaçlarını göz ardı etme, komşuları ile anlaşamama, kültürel sosyal ve ekonomik kargaşa bu sorunların bazılarıdır. Daha çok yakın bir zamanda bile Suudi Arabistan halkının isteklerini göz ardı ederek İsrail’e yardım etmeyi tercih etti. İran’ın, Filistin’e destek için yolladığı füzeler ve İHA’lar Suudi Arabistan tarafından imha edildi. Pakistan ve Afganistan arasında inanılmaz bir gerilim var ve birbirlerine zarar verecek terör gruplarını desteklemeye başladılar. Ve ben ne zaman çevremdeki insanlarla konuşsam hiç kimse bu az önce saydığım ülkelerin İslam anlayışını beğenmiyor, hatta ve hatta bunları Müslümandan saymayanlar dahi var :]

Bu günümüz Müslüman ülkelerinin geri kaldığının ve birbirleriyle uyum içinde olamadıklarının kesin bir göstergesidir. İşin garip yanı eskiden de çok farklı değildi. Ortaçağa kadar giden bu anlaşmazlıklar serüveni Avrupa’nın gerisine götürmüştür. Bir zamanlar tabi böyle değildi, İslamın Altın Çağı adı verilen dönemde Avrupa’dan daha iyi durumdaydı. Peki ne oldu da Müslüman alemi geri kaldı, sanayileşemedi, kriz içine girdi.

Tüm Reklamları Kapat

AVRUPA NASIL KALKINDI ?

Benim tarih bilgime dayanarak söylüyorum ki bu gün Avrupa’yı Avrupa yapan ve diğer ülkelerden daha fazla gelişmesinin, 3 büyük olay vardır:

1- Bankacılık ve Kapitalizm:

Bankacılık ilk olarak İtalya’da “Banca Monte dei Paschi di Siena” ismi ile 1472’de açılmıştı. İlk banka çok ilkel şekilde işliyordu ve faiz ve kredi borçları ile geçimini sağlıyordu. Şöyle ki mesela rasgele bir X kişisi kredi çekmek için bankaya başvuru yapardı. Banka bir “rehin eşya” bırakmasını isterdi. Krediyi vermesi karşılığında belli bir faiz oranı koyardı. Düşük ücretlerde düşün faiz, büyük paralarda büyük faiz konulurdu. X kişisi parayı ödeyememesi durumlarda ilk başta rehin ettiği değerli eşyaları banka el koyardı. Bu ilkel yöntem ile ilk kez tarihte bankacılık ve faiz yöntemleri ile ticaret yapılmaya başlandı.

Tüm Reklamları Kapat

Bu yöntem çok kıymetli idi. Çünkü hem dışarıdan gelen tüccarlar için para dönüşümü, döviz bozmak gibi işlemler artık kazıklanmadan, kolay ve yüklü miktarda para ile işlem yapılabilir olmuştu. Bu sebeple Dış ülkeden gelen tüccarlar daha fazla bankanın olduğu ülkeleri tercih eder olmuştu. Bir diğer önemi ise artık bankalar yatırım yapma ve büyük ticari işler için ortaklaşa iş yapabilir durumda olmuştu. İşyeri açma, ticari işlerde artık paraya erişim imkanı gelmişti Avrupa’ya.

İtalya'da Floransa, Venedik ve Cenova gibi şehirler, erken dönem bankacılık merkezleriydi. Medici ailesinin Floransa'daki bankası, bu dönemde en ünlü bankalardan biriydi. Bu bankalar, ticaretin finansmanı, döviz işlemleri ve kredi verme gibi çeşitli bankacılık hizmetleri sunuyordu. İtalya'daki bankaların başarıları, diğer Avrupa ülkelerinde de bankacılığın gelişimine ilham verdi. 1700’lü yıllarda bankası olmayan bir Avrupa ülkesi dahi yoktu. Bu sayede Avrupa’da kapitalizm, rekabet ve şirketleşme/holdingleşme başladı, Müslüman Doğu’da değil.

2- Rönesans:

Rönesans, 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar süren ve Orta Çağ’ın sonlarından başlayarak Avrupa'da sanatta, bilimde ve düşüncede büyük bir yenilik ve gelişim dönemidir. Bu dönemin en önemli özelliği din adamlarının yetkilerinin sınırlandırılması ve bilimsel düşünceleri ön plana atmasıdır. Rönesans’tan önce okullarda büyük oranda dini eğitim verilirdi ve günün sonunda okumuş kesim hiçbir şey üretemeyen bir sınıfı oluştururdu. 12. Yüzyılda kurulan Oxford Üniversitesi’nin bile ilk açıldığında hukuk ve tıp dışında sadece piskopos ve din adamı yetiştirmek üzere eğitim verdiğini, dini eğitimleri geçemeyenlerin de din dışı hiçbir konuda kendini geliştirmesine izin verilmediğini biliyor muydunuz ?

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Rönesans’ın bir diğer artısı ise kişisel özgürlükleri tanımasıdır. Eskiden din adamların her söylediği mutlak gerçeklik kabul edilirdi. Yani parası olan ya da rütbeli kişiler kendi çıkarları doğrultusunda din adamlarını kullanabilir ve dini bir tiranlık ile fukara halka istediği kararı uygulatabilirdi. Şöyle bir gerçek var ki, kişisel özgürlükleri ve maddi durumları iyi olan ülkeler her zaman yetenekli ve eğitimli insanları kendilerine çekerlerdi. Halkına en iyi davranan ülke her daim gelişmeye en açık olan ülkedir, değişmez kuraldır. Yani Rönesans sayesinde toplumsal huzur bile büyük oranda sağlanmıştır.

Dahası mimari ve sanat din ile bir bütün olmaktan çıkarak, insan hayatını artık doğrudan içinde olan bir uğraş haline gelmişti. Geçen günlerde sanatın insana ve topluma ne kattığı ile ilgili uzun uzun yazılar yazmıştım, eğer onlara da göz atmak isterseniz geçmiş blog yazılarımı okuyabilirsiniz. İşte görüldüğü gibi dini bir oluşumdan her türlü kurum uzaklaşınca Avrupa büyük bir şahlanmaya başladı.

3- Coğrafi Keşifler ve Sömürgecilik:

Coğrafi keşifler, 15. yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle Portekizli ve İspanyol kaşifler tarafından başlatıldı. Amerika’nın keşfi ve Afrika’daki ve Amerika’daki insanların ilkel olduğunu öğrenmeleri ile Avrupalılar arasında sömürü yarışı başlamış oldu. Bu da Avrupa’nın zenginleşmesindeki en büyük etmen oldu. Çünkü bu keşiflerden önce Avrupa büyük oranda fakir bir kıta idi. Ticari anlamda Anadolu ve Doğu ticaret yollarına bakan, genelde dışarıdan hammadde satın alan ülkelerdi.

16. YY ile başlayan sömürgecilik Avrupa’yı artık ticaretin ve paranın merkezi haline getirmişti. Hiç el değmemiş topraklardaki kaynakların Avrupa’ya aktarılması Avrupa’yı 17. YY’dan sonra en zengin kıtaya dönüşmesine yol açtı. Bu kısmın insanlık ve etik kısmını es geçersek, zamanındaki bu uygulamalar sayesinde Avrupa zenginleşirken, ticaret yollarını kaybeden Doğu ülkeleri fakirleşti.

Günün sonunda Avrupa bilim, sanat ve eğitimde dünyada en iyi konuma gelmiş, ticareti kontrol eden, kişisel hak ve özgürlüklere sahip çıkan ve uygun rekabet ortamları yaratarak büyük projeler başlatabilen, gelişmiş şirketleri olan büyük bir güce dönüşmüştü.

Tüm Reklamları Kapat

Peki, bunları neden Müslümanlar yapamadı?

MÜSLÜMANLAR NEDEN KALKINAMADI?

Avrupa’da bunlar olurken Müslüman Doğu bunlara sadece seyirci kalmıştır. Bunun sebeplerinin bazıları dinden kaynaklanırken bazıları da dönemin mevcut siyasi koşulları ile ilşkiliridir. Sıralamak gerekirse:

Tüm Reklamları Kapat

1- Dinin Yapısı Kapitalizme Uygun Değildi:

Gene büyük bir linç edilme riskini göze alarak söylemem gerekiyor ki, İslam dini kapitalizme ve zenginleşmeye uygun değildir. Şöyle ki Şeriat kanunlarına göre faiz haramdır. Faiz olmadan da bankacılık ve buna benzer yapılar ortaya çıkamadı ve kapitalizm batıda ortaya çıktı. İslam ülkelerinde açılan ilk banka Bank-ı Dersaadet 1847 yılında İstanbul’da açıldı. Bu sırada Batı en az 300 yıllık bir banka tecrübesi vardı. Ayrıca İstanbul’daki bu küçük bankadaki bütçe Avrupalı rakipleriyle yarışamayacak kadar da küçüktü. Bunun birkaç sebebi var.

Batıdaki ticaretler daha çok “şirket” üzerinden yönetilirken, Doğuda daha çok “vakıflar” ile yönetiliyordu. Şöyle ki, Osmanlı’da bir esnaf satacağı ürünün fiyatını belirleyemiyordu(spesifik bir ürün olmadığı takdirde). “Ahilik” sisteminin belirlediği fiyatlar üzerinden satış yapılabilirdi. Ayrıca ahilik sistemi esnafa eğitim de verirdi, yani neyi nasıl üreteceği ve hangi fiyata satılacağı ahiliğin belirlediği kurallar ile gerçekleşirdi. Bir de “vakıflar” vardır ki bunlarda sosyal harcama yaparlardı. Vakıflar ahilik ve esnafların bağışlarıyla hayatta kalırdı ve fakirlere yardım eden kurumlardı. Fakire yardım dışında cami, medrese ve sağlık ocağı gibi kuruluşları da düzenlerdi. Eğer ki dükkanı olan bir kişi ölürse taşınamaz mirası ya vakıfa giderdi ya da devlet el koyardı. Yani para bir bölgede toplanmazdı ama günün sonunda daha az fakirliğin olduğu ve eşitliğin olduğu bir toplum ortaya çıkartırdı.

Görüldüğü gibi Batıda şirketleşme ve bankaların aktif bir şekilde çalışması daha beklenen bir sonuç idi. Lakin Müslüman Doğu ise böyle bir sıçrayış ve sosyal yapı kurmayı beceremedi. Bu sebeple Batı daha pahalı projeler yapabildi paranın şirketlerde toplanması sonucunda ya da rekabet ortamının kurulması Batının daha gelişmiş teknolojilere erişmesi için teşvik verdi. Sanayi devriminin(1760) kapitalist ülkelerde ortaya çıkması da bir tesadüf değildir, ekonomik sistemin bir getirisidir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Tıbbi Mucizeler

Modern tıp tarihine genel bir bakış sunan heyecan verici bir kitap. Alanında bir temel eser.
Tıp Tarihinden Yaşamı Değiştiren 100 Gelişme
Dr. Rosalyn S. Yalow, Nobel Tıp Ödülü sahibi
“En temel bilimsel kuralların yeniden tartışıldığı günümüzde, bilimi kutlama amacını taşıyan bir kitap okumak insanın yüreğine su serpiyor. Tıbbi Mucizeler bilimsel anlayışın hayatlarımızı nasıl değiştirdiğini gözler önüne seren oldukça etkileyici bir araştırma. Ayrıca kısa, eğlenceli ve bilgilendirici biyografiler kaleme alma konusunda da çok iyi bir örnek kitap.”
Peter Rothberg, The Nation
“..Olağanüstü bir kitap. Fazlasıyla kolay okunur, bilgilendirici, açık fikirli ve düşündürücü.”
William T. Golden, “American Museum of Natural History” Onursal Başkanı
“Tıbbi Mucizeler, tıptaki gelişmeleri yanyana dizen basit derlemelerden biri olmaktan çok, sağlık, hastalık, tedavi ve hekim kavramlarını sosyal, kültürel ve insani boyutlarıyla ortaya koyan, bugünü daha iyi anlamak için kurgulanmış, sizi düşünmeye itekliyen bir belgesel çalışma.”
Journal of the American Medical Association (JAMA)
Bugün belki farkında olmasak da, torunların düğününü görmek sadece 200 yıl önce bile bir mucizeydi. Bugün ise tıp biliminde yaşanan sürekli gelişim sayesinde biraz şans yeterli.
Tıbbi Mucizeler bilimin insan yaşamı üstünde yarattığı tartışılmaz değişimin ve adım adım bugüne gelişimizin öyküsünü sunuyor. Bizi Hipokrat, Galen, Antonie van Leewenhoek, Gregor Mendel, Lady Mary Wortley Montagu, Louis Pasteur, Florence Nightingale, Oswald Theodore Avery, Harold Varmus gibi insanlık üzerinde etkileri hâlâ hissedilen önemli isimlerle tanıştırırken, modern tıbba yaptıkları mucizevi katkıları ortaya çıkartırken onları motive eden sebepleri araştırıyor. Doktor-hasta ilişkisi, hastalık teorileri, aşı, kök hücreler, immünoloji, genetik tanı ve tedavi gibi önemli buluşlara ışık tutarken bu buluşların altında yatan sanat ve bilimi de mercek altına alıyor.
Kitaptan…
Çiçekten korunma için lezyonlardan alınan kurutlarla yapılan variolasyon yöntemi Avrupa’ya İstanbul’da İngiliz Elçisi olan Lord Montague’nin eşi Lady Mary W. Montague aracılığıyla İstanbul’da gözlediği uygulamalar sonucu getirildi.
El yıkamanın önemini meslektaşlarına bir türlü anlatamayan Semmelweis 1865’te bir akıl hastanesinde hayatını kaybetmiştir. Şimdi ise Viyana’da onun adını taşıyan bir hastane bulunmaktadır.
Galen tıbbında kalbin odacıklarının 3 tane olduğu zannediliyordu, anatomik diseksiyon başlamış olmasına rağmen bu sanının çürümesi 1300 yıl sonunda olabildi. Yüzyıllar boyunca kimse odacıkları saymayı akıl etmedi.

Bilgiler ve Uyarılar:

  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Devamını Göster
₺254.00
Tıbbi Mucizeler
  • Dış Sitelerde Paylaş

2- İslam Bir Rönesans Yaşayamadı:

Buraya özellikle “yaşayamadı” yazıyorum, “yaşamadı” demiyorum. Çünkü ilk yıllarında Altın Çağ adı verilen bir dönem yaşadı. Bu dönemde İslam dünyası, 8. ve 13. yüzyıllar arasında "İslam'ın Altın Çağı" olarak adlandırılan bir dönem yaşadı. Bu dönemde bilim, felsefe, tıp, matematik, astronomi, ve sanat alanlarında büyük ilerlemeler kaydedildi. Genelde Yunan ve Roma İmparatorluğunun felsefi ve mühendislik gibi konuları aynen kopyalayarak en modern bilgiler ile teknolojiyi geliştirdiler.

Lakin sonradan oluşan Ruhban sınıfı bunlardan hoşnut kalmadı. Gazali gibi bazı imamların bilim adamlarına ve filozoflara kafir demesi ve onları tekfir etmesi ile dini baskının arttırdı. Tekfir etmek aforoz etmektir ve evet Müslümanlıkta da aforoz etmek vardır. İmamların din büyüklerinin sözünden çıkıldığı anda insanlar aforoz edilir ve toplumdan dışlanırdı. Önemli İslam alimlerinden bazıları: İbni Rüşd, Farabi ve İbn Sina tekfir edildi, kitapları yakıldı ve sürgüne gönderildi. Gazali’den sonra Müslüman camiada ruhban sınıfı oluştu. Her karar Şeyhülislam grubunun fetvalarına göre şekillenmeye başlandı. Yani bir ara gerçekten büyük bir Rönesans oluşacakken halk ruhban sınıfının yanında olmayı tercih etti. Daha da Müslüman tayfa belini doğrultamadı ve gerici düşünceler daha üste çıktı.

3- İslam Ülkeleri Sömürü Yarışına Girmedi:

Bu sorunun 2 adet cevabı var. İlki girmek istemedi. Çünkü İslam hukukunda fethettiğin yerdeki halka kendi teknolojisini ve adaletini götürme zorunluluğu vardır. Şeriatta sömürü büyük günahtır. Osmanlı gittiği yerlerde sömürü uygulamamıştır. Avrupalıların Afrika ve Asya’ya uyguladığı sömürü ile kıyaslanın Osmanlı melek kalır. Osmanlı’nın da büyük hataları ve zararları olmuştur, kimse olmamıştır diyemez. Balkanların geri kalmasının en büyük sebebi Osmanlı’nın politikalarıdır. Ama sömürü denilecek kadar büyük olaylar yaşanmamıştır. Yani Osmanlı imparatorluğu Balkanları sömürme gücü varken bunu insancıl görmeyerek uygulamamıştır. Vergi bağlamak, asker alımları gibi işler dışında serbest bırakmıştır.

Bir diğer cevap ise Osmanlı Sömürgeciliğe girmek istemiştir ama başarılı olamamıştır. Şöyle ki, Osmanlı daha çok kara bağlantılarına önem veren bir ülke idi. Deniz yollarının kıymetini hiç anlamamıştır. Bu sebeple adam akıllı denizci de çıkaramamıştır. Sömürgecilik başladığında Osmanlı diğer Avrupa devletleri ile denizde savaşacak kadar güçlü bir donanması yoktu. Bir de coğrafi sebepler vardır. Osmanlı’nın okyanusa ulaşmadan koskoca bir Akdeniz’i geçmesi gerekiyordu, Avrupa ise Cebelitarık ile hiç uğraşmadan direkt denize açılabiliyordu. Yani coğrafi olarak Osmanlı, Avrupalılardan daha fazla kaynak harcaması gerekiyordu ki denizaşırı topraklara ulaşsın. Bu tarz sebepler birleşince Osmanlı coğrafi keşiflerle ilgilenmemeyi tercih etmiş, iç karışıklar ile ilgilenmiştir bu dönemlerde.

Sorun İslam’da Mı, Yoksa İnsanlarda Mı ?

Şimdi İslam tarihi ve daha pek çok etken var İslam coğrafyasının gelişmesi ve gelişememesi için. Net bir doğrudan şu suçludur bu haklıdır demek yanlış olur. her olaya dönemin ve kişilerin daha iyi nasıl olurdu ya da nasıl akıl edebilirdi gibi değerlendirmeyi tercih ediyorum. Bu konu için her iki tarafın en iyi argümanını sunacağım.

Sorun İslam’dadır diyenlerin en iyi argümanı: İslam’ın devlet yönetimine çok karışmasıdır. Yani Hristiyanlık ile kıyaslamak gerekirse, Hristiyanlık küçük bir Yahudi tarikatı ile dünya tarihe giriş yapmıştır. Roma’nın Hristiyanlığı Büyük Konstantin’in 313 yılında kabulü ile Roma’nın dini olmuştur. Yani Hristiyanlık insanlar arası ilişkilere daha çok önem vermiştir. Öte yandan Müslümanlık ortaya çıktığı gibi devlet yönetimine geçmiştir ve devlet yönetiminde kesin çizgiler çekmiştir. Bu sebeple bu kesin çizgilerin aşılamaması sebebiyle daha geri kalmış devlet modelini benimsemesine sebep olmuş olabilir.

Sorun İnsanlardadır diyenlerin de çok güçlü argümanları olduğuna inanıyorum. Onların en büyük argümanı dindeki ruhban sınıfının oluşması ve dini otorite uğruna devlet çıkarlarının geri plana atılması örneği verilebilir. Çünkü ruhban sınıfı Kuran’da yazmayan ve sosyal anlamda belirlenmesi gereken kuralları koyan kişilerdi. Fıkıh kuralları Ruhban sınıfına bırakılmasını uygun görmeyenlere şunu kabul etmek zorundalar: Kuran ve Fıkı külliyatı tek başına devlet yönetimine uygun olmadığını ve ekstra yeniliklere ihtiyaç duyulduğudur.

Tüm Reklamları Kapat

Siyasal İslam nereye giderse gitsin, Afganistan’dan Pakistan’a kadar her yerde Kuran ve dini kitaplarla devlet kurmaya çalışıp tek başına bu kitaplar ile devlet kuramayıp diğer ülkelerin kanunlarıyla hareket etmek zorunda kalan ülkelerdir. Buradan şu sonuç çıkıyor: İslam’ın kanunlarıyla devlet yönetilmeye çalışılınca sürekli sorun çıkıyor, diğer devletlerin kanun ve sistemlerini kopyalamak zorunda kalıyor ve çıkmaza giriyor. Yani ruhban sınıfı oluşacak, İslam kurallarıyla devlet yönetmek günün sonunda çuvallamaya gidiyor.

SONUÇ:

Evet görüldüğü gibi hala daha net bir şekilde sonuca varabilmiş değilim. Lakin araştırmalarım sonrası şunu gördüm : laikliğin sağlanmadığı ülkelerin burnunun beladan kurtulmadığıdır. Türkiye’nin çok fazla sorunu var iç ve dış, ama eğer ki laikliği sağlayamamış olsaydık en az 10 kat daha fazla sorunumuz olacağını hatırlatırım. Bu söylediklerimin hepsi sadece İslam için değil, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm vb. her din için de geçerlidir. Yani tek bir inanışa özgü olarak okunmamalıdır. Amacım İslam’a saldırmak değildir, ben insan doğasına aykırı olan sisteme saldırıyorum sadece. O yolun da seküler olmayan bir yerden gittiğini de hiç sanmıyorum.

Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 2
  • Muhteşem! 1
  • Bilim Budur! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Umut Verici! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 14:58:40 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18521

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Taklit
Sars Virüsü
Salgın
Hücre
Göğüs Hastalığı
Gazetecilik
Şiddet
Ribozim
Nükleer Enerji
Kuantum Fiziği
Aminoasit
Afrika
Organ
Periyodik Cetvel
Malzeme
Bilim İnsanı
Fosil
Organizma
Hava
Yörünge
Komplo Teorisi
Yaşanabilir Gezegen
Bilim Tarihi
Kurbağa
Kadın Doğum
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close