Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Josef Stalin, asıl adı Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili olan Gürcü asıllı siyasetçi, asker ve devrimcidir. Lenin’den sonra Sovyetler Birliğinin başına geçmiş ve 1922-1953 yılları arasında ülkeyi yönetmiştir. Stalin, Sovyetler Birliğini süper güce dönüştürmüş, ekonomi ve sanayisini geri kalmış bir ülkeden gelişmiş bir ülke seviyesine çıkarmış ve 2. Dünya Savaşında düşmanı geri püskürtmüştür. Ancak bütün bunları yaparken zorba bir şekilde süreçleri yönettiği için birçok insanın antipati beslemesini sağlamıştır. Hem kendi döneminde, hem öldükten sonra hakkında en çok propaganda yapılan ve en tartışmalı liderler olma unvanını elinde tutmaktadır.

Stalin’in çok zor bir hayatı olmuştur. Her zaman ailevi sıkıntılarla boğuşmuş, hayattaki tek amacı ülkeye hizmet etmek olmuştur. Önünde koyduğu hedeflere her daim ulaşmış, ancak bu uğurda her zaman büyük fedakarlıklara da katlanmak zorunda kalmıştır. Kendisi bir “diktatör” değildir. Yazının ilerleyen kısımlarında detaylıca bahsedeceğim, Stalin demokrasiyle başa geçmiş ve teknokrasiyle ülkesini yönetmiştir. Politikaları başarılı olması sayesinde Sovyetler Birliğini kalkındırmıştır, tarihin en büyük savaşını da onun başarılı taktikleri sayesinde kazanılmıştır. Yani ne kadar onu kusurlu görsek de anlatıldığı gibi “şeytan” değildir.

Not: bu yazıyı Stalin’in en sevdiği şarkı olan Gürcü dilindeki “Souliko” şarkısını arkada dinleyerek okumanız şiddetle tavsiye edilir!

Tüm Reklamları Kapat

Vyaçeslav Molotov, Josef Stalin, Kliment Voroşilov aynı karede
Vyaçeslav Molotov, Josef Stalin, Kliment Voroşilov aynı karede
...

Hayatı

Stalin sıkıntılı bir ülke olan Çarlık Rusya’da zor bir hayat geçirmişti. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalandı ve hayatı boyunca onun izlerini hep üzerinde taşıdı. Düşünün ki çiçek hastalığı yaklaşık 100 yıl önce keşfedilmiş olmasına rağmen Çarlık Rusya’daki yokluk sebebiyle çocuk iken ölümden döndü kalıcı yaralar aldı. Tabi ki o dönem Avrupa’da da çeşitli salgınlar var idi, lakin Rusya kadar hiçbir ülke bu hastalıklar kadar kayıp yaşamamıştı. Stalin 10 yaşında iken ailesinin zoru ile rahiplik ve din okuluna yollandı. İlerleyen yaşlarda Karl Marx ile tanışıp komünist oldu. Ayrıca dini eğitimini sorguladıkça kendi dininden soğudu, kendisi ilerleyen yaşlarda da sert bi Ateizm düşüncesini savundu. Okulda sürekli öğretmenlere karşı çıkmasından ve huzursuzluk çıkartmasından dolayı 21 yaşında okuldan ayırılır.

1899'da Stalin, Tiflis gözlemevinde meteorolog olarak çalışmaya başladı. İş yükü ağır değildi ve ekmek parası da çıkıyordu. Bu yüzden vaktinin büyük çoğunluğunu devrimcilerle vakit geçirmeye ve illegal siyasi partilerdeki görevlere harcamaya başladı. 1 yıl kadar sonra 1900 yılında 1 mayış işçi grevlerine Tiflis’te yaşayan insanları örgütlemeye ikna etti ve ilk defa fiziksel bir şekilde artık olaylara dahil oldu. Sokaklarda sürekli kargaşa çıkartıyor, devrim için insan topluyordu. Tabi ki bu Gürcistan hükümetinin hiç hoşuna gitmiyordu. 1901 yılında ilk kez tutuklandı ve ardından sicili kabarmaya devam etti. Sürekli tutuklanıp sahte isimlerle bir şekilde kurtulmayı başarıyordu.

Bu olaylardan 1 yıl kadar sonra Lenin’in birkaç yazısını okumasıyla Lenin’e karşı büyük sempati duymaya başlar. Marksist bir parti olan Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin (RSDLP) Tiflis Komitesi'ne seçildi. Burada da devrimci hareketleri sebebiyle çok geçmeden hapse atıldı. Önce Batum hapishanesinde 2 yıl, ardından Doğu Sibirya’da 3 yıl sürgün edildi. Her defasından hapisten kaçması sebebiyle kendisine “çelik adam (Stalin)” denildi. Rus hükümeti Stalin ile başa çıkamayacağını anlayınca Sibirya’nın en ücra köşesindeki Turukhansk’a yolladı.

Tüm Reklamları Kapat

1. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte zorunlu askere alındı. Kolundaki sakatlık sebebiyle askere alınmayıp cephe gerisinde kaldı. Lenin 1917’de Rusya’ya gelip devrim fitini ateşleyip, ittifak devletlerinin desteklerini alınca Petrograd’da isyan başladı. Bolşeviklere katılan Stalin Lenin’in önderliğinde şehri ele geçirdi. Geçici hükümet kurulduğu gibi devrim ateşi tüm ülkeye yayıldı ve Rus devrimi 1921 yılına karda kademeli şekilde tamamlandı.

Yani gördüğünüz gibi dönemin koşulları düşünüldüğünde sert bir yapısının olmasının ne kadar normal olduğunu görürsünüz. Hayatta kalabilmek için elbette adam öldürdü ve ülke başına geçtiğinde de aynı şekilde sert olmak zorunda kaldı. Kişisel yaşamından bahsetmek isterim ki onun ne kadar acılar içerisinde kaldığı daha iyi anlaşılsın. İlk eşi Kato Svanidze ile sadece 1 yıl evli kalabildi. Uzun süre flörtleşen çift evliliğe karar verdiklerinde Stalin fikirleri yüzünden aranan bir suçluydu. 1 yıl geçmeden evlerinden ayrılıp önce Bakü’ye sonra Tiflis’e kaçmak zorunda kaldılar. Bu yolculukta hastalanıp sağlık hizmeti alamadan evde ateşli bir ızdırapla vefat etti. Stalin’in ilk çocuğu olan Yakov dünyaya geldiğinde ona iyi babalık edemedi çünkü zamanını hep devrim için harcamak zorunda kaldı.

Yakov’a ne oldu dersiniz peki? Kendisi büyüyünce elektrik mühendisi oldu ama 2. Dünya Savaşı başlayınca işinden ayrılıp Teğmen olarak orduya katıldı. 1941 yılında Naziler tarafından esir düştü. Naziler Stalin’e, oğlunu bırakması karşılığında Sovyet generallerinden bazılarının ismini vererek, onları kandırıp Nazilere teslim etmesini talep etti. Stalin kendi menfaatinden ziyade ülkesini düşündüğü için “benim oğlum Sovyet generallerinden daha değerli değil” diyerek reddetmiştir. Savaşta oğlunu kaybetmiştir, ilk aşkından olan ilk çocuğunu yani.

İkinci evliliğini ise Nadejda Alliluyeva ile yapmıştır. Gene aşk evliliği ile beraber olan çiftin 2 çocuğu oldu. Sorun şu ki Nadejda bipolar bozukluğu vardı ve dengesiz davranışları vardı. O sebeple mutlu bir evlilik yaşayamadılar. Gittikleri yemek davetlerinde genelde kavga ediyor ve büyük geçimsizlikleri vardı. 7 Kasım 1932 tarihinde silah ile kalbine ateş ederek intihar etmiştir. Stalin ne kadar geçinemese de üzüntüsünü derinden hissetmiştir. Onun adına Kızıl Meydan’da bir anıt dahi yapmıştır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Yani kendisi hiçbir zaman tam anlamıyla mutluluğa erişememiştir. Tabi ki bunlar kötülük yapmak için sebep olamaz, lakin düşünce dünyasını anlamak adına çok önemli şeylerdir. Kendisi kişisel yaşamından ziyade ülkesi için hayatını feda etmiştir.

Stalin ile ilgili nereye göz gezdirirsem gezdireyim, “korkunç diktatör, önüne geleni kesen bir kasap” gibi lanse ediliyor lakin işin içine girdiğimizde aslında yapılması gerekeni yaptığını anlıyoruz. Yönetim şekliyle ilgili en fazla eleştirilen 3 olayı inceleyeceğiz. Bunlar: gulaklar, Ukrayna holodomor, büyük temizlik. Tarihsel sırayla gidelim:

Gulaglar

Gulaglar en basit tanımıyla “zorunlu çalışma kampları” idi. Yani suçlular ve suçlu ilan edilenler zorla hapis edilip iş güvenliği ve sağlık koşullarının yetersiz olduğu Rusya’nın zor şartlarında çalışmaya mecbur bırakılıyordu. Gulaglar Lenin’in emriyle 1923 yılında açılmasına rağmen Stalin’e atfedilmiştir. Stalin denildiği zaman gulaglardan ne kadar fazla insan olduğu ve insan ölümlerinin çokluğundan bahsediliyor, lakin bu sayılar abartılıyor. Öncelikle buraya siyasi suçlulardan ziyade Rusya’nın kötü durumundan faydalanan suçlu ve serseri insanlar atılıyordu. Siyasi suçlular ise bu nüfusun en fazla %10’unu oluşturuyordu.

Rakamlardan bahsetmek gerekirse 1923-1961 yani 37 yıllık süreçte en fazla ölen insan sayısı Rus kaynaklara göre 1.1 milyondur. Yani Amerikalı propagandacıların bahsettiği gibi 20 milyon kişi ölmemiştir. Yani 194 milyon nüfusluk Sovyetler Birliğinde %0,515’i gulaglarda öldürülmüştür. Rus tarihçi Viktor Zemskov’un 1993’de kendi yazdığı kaynağa göre toplama kampları dolulukları ise 2 milyon suçlu civarı olduğunu belirtiyor yani nüfusun %1.03’ine tekabül ediyor. Peki aynı dönemdeki Amerika’daki suçlu sayısı kaçtı ? Aynı yıllarda yani 1920-1930 yılları arasında, nerdeyse aynı nüfus sayısına sahip Amerika’da, US nüfus sayım bürosunun verilerine göre, hapishanedeki mahkum kapasitesi 700 binden fazla idi. Şuan hala daha mahkum oranı en fazla olan ülke konumunda olmasına rağmen geçmişteki düşmanlarına iftira atmaktan hiç çekinmiyor.

Peki, 1 milyon kişinin ölmesi de çok büyük bir sayı değil midir? Evet öyledir, hiç kimse bunun küçük bir sayı olduğunu iddia edemez. Ama şunu gözden çıkarmamak gerekir, Sovyetler Birliği kurulmadan önce Rusya fakir bir ülkeydi. Nüfusun %10’u sadece şehirde yaşıyordu, okuma yazma oranı %30’du, sağlık sorunları sağlanamayacak kadar kötü idi, 1. Dünya Savaşı sonrasında kıtlık vardı ve tüm kaynaklar kullanılmıştı. Ardından yapılan devrim dünyada eşi benzeri görülmemiş bir devrimdi ve kimse nerde ne yapılması gerektiğini bilmiyordu. Yani bunun acısız bir şekilde gerçekleşmesini beklemek saçmalık olur. Aynı dönemin Amerika’sı en zengin ülke olmasına rağmen (Sovyetler kadar fazla olmasa da) hapis sayıları da fazla olduğunu hatırlatırım. Yani dönemin şartları gereği bunların olması gerekiyordu. Ayrıca içerideki insanlar da masum değillerdi, en azından çok büyük bir kısmı suç işlediği için oraya konulmuştu, masum insanlara zarar vermek için buralar kurulmadı.

Tüm Reklamları Kapat

Ukrayna Holodomor

Büyük kıtlık olaylarını da incelemek için daha öncesine yani Lenin devrimine ve uygulamalarına gitmemiz gerek. Lenin 1921 yılında devrimden sonra büyük bir yasa değişikliği yaparak “toprak reformlarını” devreye soktu. Şöyle ki: büyük ve zengin ailelerin elinde olan büyük topraklara devlet el koydu ve çiftçilere zorla bedavaya verdi. Bireysellikten öte ortak kullanım olarak çiftçilerin çalışması gerekiyordu ve köylülerin ürettikleri malların kendilerine yetecek bir miktar belirleyip devlet gerisine el koyuyordu. Bu tarım devriminin fiyaskoyla sonuçlanmasına yol açtı çünkü Lenin insanları karınca gibi disiplinli ve komünizme sadık zannediyordu. Çiftçiler ya ürünlerini gizlemeye ya da sadece kedilerine yetecek kadar üretip yılın geri kalanı tembellik yapmayı tercih eder olmuştu. Bu durumda Lenin bu işi halledemeyeceğini anlayıp piyasa sistemine geri döndü ve çiftçilerin artık ürün satıp kar elde etmesi bekler oldu ki bu verimli topraktaki ve bazı eli güçlü ailelerin hiyerarşik olarak güçlenmesini sağladı.

İşte bu şartlarda Komünizme gerçekten geçilemiyor ve piyasa devam ediyor. Stalin döneminde bunun büyük bir başarı olmadığını söyleyip 1. 5 yıllık plana geçiyor. Bu plana göre devlet sanayi ve tarım konusundaki yeterli geliştirmeleri yapmadığı inancıyla şehirleşmenin artması ve sanayinin gelişmesini hedef koyuyor. Köylüler içinse topraklarına el koyuyor ve devletin açtığı kolhozlarda, devletin işçisi gibi maaş vermesi karşılığında belirlenen hedefte ürün çıkartılması bekleniyor. Şimdi burada ipler kopuyor çünkü piyasadan zenginleşenlerin çıkarlarını tehdit etmeye başlamıştı. Bu sebeple Ukrayna’da büyük kıtlığa sebep olacak isyanlar başlamıştı.

Tüm Reklamları Kapat

Akademik görüşler bunun Stalin’in çıkarttığı yapay bir kıtlıktan ziyade insanların isyanları sırasında çıkan tarım alanlarının mahvolması ve bu bölgedeki huzursuzluklardan dolayı tarımın engellenmesi dolayısıyla olduğunu göstermektedir. Tarım alanlarında çıkan isyanları bastırmak için Sovyetler Birliği askeri operasyonlara varacak düzeyde güç kullandı, buna karşılık köylüler çıkarlarını korumak adına tarım alanlarına zarar verdi ve hasatı yapmamasıyla kıtlık meydana geldi. Ki gene bir propagandayı söylemeliyim ki ülkede kıtlık varken Sovyetler Birliği tahıl ihracatını arttırmadı, aksine azalttı ve yurtdışına satılması planlanan tahıllar Ukrayna’ya gönderildi. Yani bu durumdan Stalin’de en az diğer herkes gibi bitmesini istiyordu. J. Arch Getty ve Oleg V. Naumov’e göre sayılar çok değişkenlik göstermekle beraber 700.00-6.000.000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

..
..
..

Bu kıtlığın sebebi Rus halkının komünizme değil daha ziyade piyasa ekonomisine daha yatkın olmasından kaynaklanmaktadır. Stalin’in yönetimi değil yani, dönemin koşulları bu kadar büyük değişimleri kaldıramadığı için bu duruma gelindi.

Büyük Temizlik

Bu olayı da anlamak için geçmişe gitmek gerekiyor. Lenin 1922’de felç geçirip sağlık sorunları yaşamaya başladı ve bu durum Bolşevik Partisi içinde Lenin’in halefinin kim olacağı tartışmalarını tetikledi. Lenin’in hastalığı ve siyasi sahneden çekilmesiyle, partide Stalin, Troçki ve diğer önde gelen Bolşevik liderler arasında liderlik için rekabet kızıştı. Lenin, Stalin ile görüş ayrılığı yaşadığı için ve Troçki ile daha yakın olduğu için olası bir bölünmenin engellenmesi adına Stalin’den ziyade Troçki’yi tavsiye eden bir vasiyet yazar ve çok geçmeden vefateder.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu Yeni Yıl Partisi

Yeni Yıl Partisi
Evrim Ağacı Yılbaşı Partisi 21 Aralık 2024 tarihinde saat 20.00’da başlayacaktır.
Etkinliğimiz 5 saat sürecektir.

Etkinlik Detayları:
Ödüllü kostüm yarışması – en güzel kostüm oylaması yapılarak kazanana ödül verilecektir (kostüm giyilmesi zorunlu değildir)
Ödüllü çekilişler
Ödüllü oyunlar
Ücretsiz 1 şişe içecek
Ücretsiz atıştırmalıklar
Sonraki etkinliklerimize ücretsiz bilet kazanma şansı

Fiyatlandırma Bilgisi
Etkinliğimiz iki fiyat uygulamasına tabiidir.
Tek bilet: 500 Türk Lirası
Çift Bileti: 900 Türk Lirası

(Çift bileti alırken sevgiliniz ile gelmenizi bekliyoruz.)
(1 şişe içecek, atıştırmalıklar, ödüllü yarışmalar sonrasında kazanılan ödüller ücrete dahildir.)


Bankanıza bağlı olarak iyzico üzerinden etkinliklerimize taksit imkânı bulunmaktadır.
Partimiz, 60 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 60 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.

Konum Bilgisi
Etkinlik, Ara Sokak Pub konumunda yapılacaktır.
Adres: Kavaklıdere, Beykoz Sk. No:15, 06680 Çankaya/Ankara

Google Haritalar linki: https://maps.app.goo.gl/mGdDyJN7JzZvpGoG8

Evrim Ağacı bilimseverlerin destekleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir.

Devamını Göster
₺500.00
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu Yeni Yıl Partisi
  • Dış Sitelerde Paylaş

En kaba tabiriyle, Troçki diğer ülkelerdeki devrimcilerin desteklenmesini önerirken Stalin ise ülke içindeki düzeni oturtmak için icraatlar yapılmasını öneriyordu. Çok geçmeden tartışmalar bölünmeye ve ayrışmaya dönüştü. Dahası bu durum sadece Bolşevikler arasında sınırlı kalmayıp, ülkenin tamamına yayıldı. Troçki “sol muhalefet” adını verdiği, genelde gençlerden oluşan kişileri örgütleyerek protesto ve iç karışıklıklara zemin hazırlayan eylemlerde bulundu. Ülkenin tekrar iç savaşa düşme tehlikesinden dolayı Komünist Parti hızlıca karar vererek Stalin’i genel sekreter ilan etti. Yaklaşık 5 yıl boyunca parti içi huzursuzluklar devam etti, ardından 1927’de Troçki ülkeden sürgün edildi.

Bu şartlar altında partinin aksaklık olmadan ilerleyebilmesi ve genel otoritenin sağlanması amacıyla büyük tasfiye hareketi başladı. Şimdi burada kesiyorum çünkü yapılan işleri bende hiç mi hiç onaylamıyorum. KGB’nin dedesi olan “NKVD” aracılığı ile yargısız infazlar ve adalete aykırı cezalar verildi. Troçki tarafları devlet düşmanları ilan edildi ve önceden eyleme karışmış olanlar öncelikli olanlar ile birlikte sayılar değişiklik göstermekle beraber 500.000 – 1.200.000 kadar insanın öldüğünü göstermektedir.

Şimdi asıl soruya geçelim: Stalin neyi amaçlıyordu, istediğini elde etti mi? Kısa vadede Stalin’i mutlak güç sahibi yaptı ve iç karışıklık ihtimalini ortadan kaldırdı. Disiplin ve komünizm zihniyetini insanlara aşıladı, evet bu bakımdan istediği oldu. Lakin bunu yapmak çok maliyetli oldu, uzun vadede Sovyetler Birliği’nin toplumsal, ekonomik ve askeri gücüne büyük zararlar verdi.

PEKİ TÜM BUNLAR STALİN’İ GADDAR YAPMAZ MI ?

Eğer bu soruyu günümüz şartları için düşünürsek evet yapar, bu kadar büyük sayılardan bahsediyoruz ki içlerinde masum insanların olmaması imkansız. Fakat dönemin koşullarını düşünürsek, olması gereken olaylardı. O dönemlerde devletler daha kolay bir şekilde insan ve hayvan öldürüyordu. İdam ve suçlulara idam vermek her ülkede olan bir şeydi. Ayrıca felaketin eşiğinden kurtulmuş bir ülkeye daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik model benimseniyor, geri kalmış bir ülkeyi sanayi devi yapmak gibi hedefler var, yani kaçınılmaz bir şekilde güç kullanımını gerektiren olaylar var. Böyle olması gerekiyormuş ve böyle de olmuş.

Mesela aynı dönemin Amerika’sını inceleyelim: aynı dönemde Amerika’da işçi-patron çatışmaları hat safadaydı. İşçiler ne zaman grev yapmaya kalksa polis ateşi ile karşılaşıyordu. Mesela çok güzel bir örnek vermem gerekirse “Harlan County War 1931” çatışmalar o kadar büyümüştü ki, maden ocaklarına askeri operasyon yapılması gerekti, grevi sonlandırmak için siyasetçiler olaya dahil olmak zorunda kaldı. Daha bir sürü çatışmaya dönüşen işçi-patron anlaşmazlıkları mevcut idi. Ayrıca işçi sendikalarının büyük çoğunluğu mafya ile beraber çalışıyordu. Grevi desteklemektense, grev kırıcı şekilde ilerliyor, grevin başındaki kişiyi işverenlerden aldıkları paralarla öldürüyorlardı. Bunu okuyan okuyucuma sesleniyorum, internete mafya ile ilişkisi bulunan ABD sendikaları 1900-1950 arası ya da aynı tarih arasındaki işçi-patron çatışmaları diye yazarsanız ne demek istediğimi anlarsınız, teker teker yazamayacağım buraya.

Demem o ki, Sovyetler Birliği evet birtakım olaylar yaşandı ama aynı dönemde her ülkede olan şeylerdi bunlar. Sadece bizi Sovyet propagandasına maruz bırakıp diğerleri hakkında hiçbir bilgi verilmediği için, sadece tek taraflı bir bakış açısı ile yaklaştık.

Stalin’in Tarihteki Önemi Nedir ?

Her şeyden önce onu “diktatör” olarak tanımlamamak gerekir. Gerçi diktatör kelimesi anlamı dışına çıkmış ve içi boşaltılmış bir kelime. Stalin başa demokrasiyle gelmiştir. O dönemler Sovyetler Birliğinde “merkezi demokrasi” vardı. Yani halk değil ama Komünist Partinin oylamaları ile seçildi. Meclis üst düzey siyasetçiler, devlet adamları, bakanlıklar ve en önemlisi bilim adamları istekleriyle seçildi. Teknokrasinin ilk örneklerinden birini Sovyetler Birliğinde görmekteyiz. Her zaman projeleri ya da kalkınma planlarını mühendisler ve konusunda uzman kişiler ile birlikte danışarak yürürlüğe sokmuştur. Stalin kendi yazılarını ve yaptıklarını okudukça aslında onun demokrasi düşmanı değil, sınırlı bir demokrasi savunucusu olduğu, bilimden bağımsız iş yapmadığını her daim görmekteyim.

Bir diğer önemli olay ise sürekli gündeme geldiği 2. Dünya Savaşı başarısıdır. Barbarossa Harekâtı ile NAZİ’ler Moskova sınırına kadar dayandığı, hiçbir savaş bildirisi yapmadan başlattıkları bu harekat 1 milyon Sovyet vatandaşının ölmesiyle sonuçlandı. Bu esnada Stalin, savaşın her dakikasını odasından kontrol etmiş, Moskova sınırlarına dayansalar dahi şehri terk etmemiştir. Ardından gerçekleşen Sovyet karşı saldırısıyla ve seferberlik ilan etmesiyle birlikte savaşı kazanmıştır. Bakın Nazilere en büyük darbeyi vuran ülke Sovyetler Birliği olmuştur. Bunun önemi şudur: Nazilerin de nükleer bomba programı vardı! Eğer ki Naziler yeterince zaman kazanmış olsaydı Amerika ile nükleer savaşa girmesi içten bile değildi. Bu nükleer savaş başlasa idi, dünya şuanda radyasyondan dolayı yaşanamaz hale gelebilirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Stalin’in en büyük mirasından bahsetmezsek olmaz. Onun en büyük katkısı, Güçlü Sovyet ekonomisidir. Bakın 1. 5 yıllık plan ile 1500 yeni büyük sanayi tesisi ile sanayi ve makine gibi alanlarda büyük atılımlar yakaladı. 1928'de elektrik üretimi 5 milyar kWh iken, plan sonunda 13 milyar kWh oldu. 2. 5 yıllık plan ile 4500 yeni fabrika kuruldu ve enerji üretimi 36 KWh’a kadar yükseldi. 3. 5 yıllık plan 2. Dünya savaşı yüzünden sekmeye uğradı ve fabrikalar silah fabrikasına dönüştürüldü. Lakin bu 3 adet 5 yıllık plan sonrası Sovyet sanayisi 10 kat büyüdü. 7000 adet fabrika kuruldu, devlet çiftliklerinin %90’ı Sovhoza dönüştürüldü, elektrik üretimi 50 KWh’a kadar yükseldi. 2. Dünya Savaşı sonrası çıkan kıtlık kısa sürede önlendi, 2. Dünya Savaşı sonrası kalkınma planı ise 2 yıl gibi kısa sürede Savaş öncesi sanayi üretimini tekrar yakalayabildi.

Kendi kalkınma planları sayesinde geri kalmış bir ülkeden Avrupa’nın en güçlü ülkesi durumuna yükseldi. Mesela dünyada ilk nükleer santral ile enerji üretimi Stalin emri ile gerçekleşmiştir Obninsk Nükleer Güç Santrali ki maalesef Stalin açılışını göremeden vefat etti. Ardından ilk uzay çalışmaları ve roket sanayisini de dünyada ilk kez test eden ve ilk atılımları yapan ülke de Sovyetler, Stalin emri ile gerçekleştirmiştir. Görüldüğü gibi Stalin ülkesini uçurumun kıyısından kurtarıp, dünyanın o zamanlar Büyük Buran adı verilen büyük ekonomik krizden kendini koruyarak süper güce dönüştürdü.

Sonuç

İşte böyle. Stalin 20. Yüzyıla en fazla damga vuran ve kendi döneminin en dünya siyasetine yön veren kişisiydi. Kendisi hiçbir zaman mutlu bir hayat sürmedi maalesef ki. Kendini ülkesine ve ülküsüne adadı. Maalesef değerini Rus halkı dahi bilemedi. Vefatından sonra Kruşçev’in başa gelmesiyle devlet 180 derece döndü. Kruşçev, Stalin'i acımasızlık, hoşgörüsüzlük ve iktidarı kötüye kullanmakla suçladı. Ardından Anti-Stalinist bir şekilde devleti yönetmeye başladı ki bu yüzden bazı dost ülkelerle arası bozuldu. Ayrıca Stalin’in çocukları hakkında yakalama kararı çıktı. General olan çocuğu Vasili Stalin’in ölümünden sonra hapse atıldı, kızı Svetlana ise ülkeden CIA yardımıyla kaçarak Amerika’ya iltica etti. Yani anlayacağınız iyi adamı kötü göstermek ve ailesi dahil tüm sevdiklerine zarar vermek için düşmanları sürekli fırsat kollamıştır. Hayır, kesinlikle yanlış biliyorsunuz. Stalin bir kahramandı, halkın kahramanıydı, tüm dünya için çok değerli bir isim kendisi.

Сталин настоящий руководитель СССР.НЕ пянствовал, не воровал,не продавал и страну не предавал.

Okundu Olarak İşaretle
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 4
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Muhteşem! 1
  • Bilim Budur! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Umut Verici! 1
  • Üzücü! 1
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 14:34:47 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18773

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Taklit
Sars Virüsü
Salgın
Hücre
Göğüs Hastalığı
Gazetecilik
Şiddet
Ribozim
Nükleer Enerji
Kuantum Fiziği
Aminoasit
Afrika
Organ
Periyodik Cetvel
Malzeme
Bilim İnsanı
Fosil
Organizma
Hava
Yörünge
Komplo Teorisi
Yaşanabilir Gezegen
Bilim Tarihi
Kurbağa
Kadın Doğum
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close