Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Söz
Zəhra Əzizova
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Gözyaşlarımız, ruhun diliyle konuşur; susturulamaz ve yalan söyleyemez.
Kaynak: Divan-e Shams, 13 Yüzyıl
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yunus Sahin
Seslendiren 5 gün önce 5:04
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
10
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ranya Orhan
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Antalya
Antalya Akseki Sarıhacılarda bügün çektim fotoğrafı ilk yusufçuk sanmıştık biraz araştırınca uçurtma böceği olduğunu öğrendik çok narin çok güzel bir canlı
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ece Müker
Ece Müker
505K UP
3 gün önce
Çin’in Tiangong Uzay İstasyonu’nda astronotlar, daha önce bilinmeyen bir bakteri türü keşfetti. Bacillus cereus türüne genetik olarak benzeyen bu yeni bakteri, düşük yerçekimi ve radyasyon gibi uzay ortamına adapte olmuş olabilir. Bilim insanları, bu tür keşiflerin, uzay görevlerindeki mikrobiyal riskleri ve biyogüvenlik önlemlerini anlamak açısından kritik olduğunu belirtiyor. Yeni tür, Dünya’daki benzerlerinden farklı özellikler gösterebilir ve bu durum, uzun süreli uzay yolculuklarında insan sağlığına etkileri bakımından önem taşıyor.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Yazar 2 gün önce 9 dk.

Sinirli Erkek Sendromu (İng: "Irritable Male Syndrome" , IMS) erkeklerde hormon seviyelerindeki dalgalanmalarla ilişkili olarak ortaya çıkan sinirlilik, depresif ruh hali, anksiyete ve genel huzursuzluk belirtileri ile karakterize edilen bir durumdur. Sendromun temelinde testosteron seviyelerindeki ani değişimler ve bu değişimlerin sinir sistemi üzerindeki etkileri yatmaktadır.

Testosteron seviyelerindeki dalgalanmaların erkek bireylerin psikolojik stres tepkileri üzerinde etkili olabileceğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.[34] Bu durum, testosteronla ilişkili semptomların yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda psikososyal faktörlerle de bağlantılı olabileceğine işaret etmektedir. Jed Diamond, IMS'nin yalnızca biyolojik faktörlere değil, aynı zamanda psikososyal etkenlere de bağlı olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:[25]

15
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şule Ölez
Çeviren 24 Ocak 2014 11 dk.

Fizikteki yeni gelişmeleri yakından takip etmiyorsanız bile meşhur fizikçi Stephen Hawking’i duymuşsunuzdur. Fizikle ilgili karmaşık düşüncelerini herkese duyurma ve çok satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Kara Deliklere” isimli kitabını yazma gibi gurur duyulacak işler yapmıştır. Conan O’Brien, “The Simpsons” veya “Star Trek” programlarını seviyorsanız konuklarla söyleşilerde o muhteşem ince zekâsını sergilediğini görmüşsünüzdür.

Akademik çalışmalarını bilseniz bile yine de Hawking hakkında duymadığınız, okul sıralarından gittikçe daha fazla engelli oluşuna ve insan ırkının geleceği hakkındaki düşüncelerine kadar uzanan birçok ilginç gerçek vardır. Örneğin birçokları, toplamdaki etkileyici çalışmalar bütününe rağmen Hawking’in henüz Nobel Ödülü almamasını şaşırtıcı bulur. Biz, aldığı dikkate değer bazı nişanlardan söz edeceğiz yine de.

32
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deha Kaykı
Deha Kaykı
196K UP
Yazar 16 Eylül 2023 25 dk.

Türdiriltimi (İng: "De-extinction") veya "diriltme biyolojisi", soyu tükenmiş türlerin bireylerine (genellikle genetik olarak) benzer canlı organizmaların yeniden oluşturulma sürecini ifade eder. Özellikle kuşlar gibi ekosistemlerde kritik roller üstlenen türlerin neslinin geri döndürülmesi, ekolojik dengeyi sağlama ve doğal yaşamın sürdürülebilirliğini artırma potansiyeli taşımaktadır. Bu çalışmalar, nesli tükenmiş kuş türlerinin genetik materyaliyle modern teknolojinin imkanlarının etkili bir şekilde birleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yaklaşım, daha önce denenmemiş alanlara da adım atmayı ifade eder; çünkü kullanılan yöntemler, geleneksel sınırların dışında tamamen yeni ve yenilikçi yaklaşımları içermektedir. Bu yazımızda, özellikle kuşlar perspektifinden türdiriltimi konusunu ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

Türdiriltimi gerçekleştirilirken yapay seçilim yoluyla geri ıslah (İng: "back breeding"), genom düzenlemesi gibi teknikler kullanılır. Ancak bu noktada başka alternatif bir yolda, klonlama tekniğini tercih etmektir. 1990'lı yıllarda koyun Dolly'i üretmek için somatik hücre nükleer transferi (SCNT) isimli yöntem geliştirilmiş ve türdiriltimi çalışmaları yeni bir soluk kazanmıştır. Yakın süreçte, Kuzey Amerika türü olan karaayaklı gelinciklerin (Mustela nigripes) Elizabeth Ann isimli bireyinde başarılı bir klonlama çalışması yapılmıştır. Klonlanan gelincik, yaklaşık 30 yıl önce ölmüş, Willa isimli bireyin bir klonuydu. Willa öldüğü zaman bilim insanlarınca vücudu dondurulmuş ve bu sayede DNA bilgisi korunabilmişti. Bu ve bunun gibi örneklerden de anlayabileceğimiz gibi klonlama tekniği memeliler üzerinde uygulandığında başarılı sonuçlar vermektedir.[1]

39
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İrem Çakar
İrem Çakar
3,915 UP
Çeviren 26 Ocak 2019 42 dk.

Bu makale, oy verme eyleminin mantığı ve ahlaki boyutu hakkındaki 6 temel soruya odaklanmaktadır:

6. soru, demokratik hükümet seçimine dayalı yönetim biçimlerinin, diğer yönetim biçimlerine göre tercih edilir olup olmadığına dair daha geniş bir soruyu ele almaktadır; konunun uzun bir tartışması için ve demokrasinin temellendirilmesi konusunda Thomas Christiano tarafından yazılan "Demokrasi" makalesine bakılabilir. Hangi oylama yönteminin "grup iradesini" yansıtmakta daha uygun olduğuna dair bir tartışma için Eric Pacuit'in 2011 tarihli "Oy Verme Metotları" makalesi okunabilir. Gizli oylama lehine ve aleyhine görüşler ve tartışmalar içinse Axel Gosseries tarafından 2005 yılında yazılan "Alenilik" makalesi okunabilir.

183
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Analist 19 Ocak 2019 2 dk.

En meşhuru Milliyet gazetesinin Molatik dijital ekindeki bir yazı olmak üzere, birçok kaynakta Antik Mısır'daki bu ilginç gebelik testine yer verilmektedir. Söz konusu hiyeroglif, Danimarka'nın Kopenhag kentindeki Carlsberg koleksiyonunda bulunan 3500 yıllık bir papirüsten aktarılmıştır ve böyle bir gebelik testinin Antik Mısır'da kullanıldığı iddiası doğrudur.

1963 yılında arkeologlar ve diğer bilim insanları, Antik Mısır'da halk arasında yaygın olarak kullanılan bu yöntemin işlevselliğini test etmişlerdir. Yapılan ve sonuçları Medical History jurnalinde yayınlanan deneyde, bu yöntemin %70 isabetlilikle hamileliği tespit edebildiği gösterilmiştir. Araştırmada, erkeklerin veya hamile olmayan kadınların idrarının da bitkilerin çimlenme hızını yavaşlattığı göstermiştir. Makalenin "Sonuçlar" kısmı şöyledir:

168
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 28 Haziran 5 dk.

Davranışlarımızı değiştirmek, eşine az rastlanır bir kendi kendine mühendislik mücadelesidir. Burada bahsettiğimiz, uzun vadeli ve kalıcı bir değişimdendir; gerçek bir değişim yaşanmadan önce giriştiğimiz kısa süreli ve geçici değişimlerden değil.

Yaşanmasını istediğimiz değişim ister diyet, egzersiz, alışkanlıklar, bağımlılıklar veya başka bir şeyle ilgili olsun, davranış değiştirmek bir insanın yapmaya çalışacağı en zor şeylerden biridir. O nedenle bu, iyi araştırılmış bir alandır ve sürekli değişimin neden son derece zor olduğu hakkında oldukça fazla şey bilinmektedir.

59
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Melih Ataç
Melih Ataç
28K UP
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Journal of Vertebrate Paleontology dergisinde yeni yayımlanan bir makale, ankilozorların Kuzey Amerika'da Orta Kretase'de varlığını doğruluyor.

Ankylosauria kladı, otçul, kuş kalçalı (ornithischian), kaplumbağalara benzer kemikli osteodermler şeklinde zırha sahip dinozorları içeren bir gruptur. İlk olarak Orta Jura'da, Kuzey Afrika'da ortaya çıkmışlardır. İsimleri Latince "kavisli kertenkele" anlamına gelir. Bir topuza benzeyen kuyrukları, ankilozorları karakterize ettiği düşünülen oldukça özel yapılardır.

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 9 Nisan 2011 19 dk.

Bilim iletişiminin ve bilim felsefesinin en önemli konularından birisi, bilimsel argümanların seviye ve niteliğini doğru bir şekilde belirleyebilmektir. Burada karşımıza kanun, yasa, olgu, ilke, prensip, gözlem, kanıt, bulgu, veri, hipotez, teori gibi çok sayıda terim çıkmaktadır ve bunların hiçbiri, keskin sınırlarla tanımlanmamış olduğu için, ne anlamlara geldikleri net bir şekilde bilinememektedir. Buna ek olarak, bilim camiasında bir sözcüğün kullanılma biçimiyle, halk arasında bir sözcüğün kullanılma biçimi köklü bir şekilde farklı olabilmektedir (göreceğimiz gibi, kimi durumda zıt anlamlı bile olabilmektedir!). Bunun üstüne bir de, bilimi çarpıtma yoluyla kazanç sağlamayı hedefleyen kötü niyetli tarafların yaydıkları yalanlar da eklenince, halkın bilimsel bilginin nasıl organize edildiğini anlaması iyice zorlaşmaktadır.

Elbette, işin bir de coğrafi problemleri mevcuttur: Eğitim sistemlerinin modern bilim terminolojisini yakından takip etmemesi ve modern çağın geri kalmasından ötürü, aynı eğitim sisteminden geçen kişiler tamamen hatalı yargılara varabilirler. Bunlara bir örnek, ülkemizde uzun süreler öğretilen "Hipotezler kanıtlanınca teori olurlar, teoriler daha da çok kanıtlanıp kabul görünce kanun olurlar." şeklindeki tamamen hatalı bilimsel yaklaşımdır.

146
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Semih Can Aktepe
Semih Can Aktepe
3,385 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 14 dk.

Son 30 yılda biyolojiye olan felsefi ilginin artması, biyolojik bilimlerin aynı dönemde artan önemini yansıtmaktadır. Günümüzde birçok farklı biyoloji konusunda geniş bir literatür vardır ve bu literatürdeki çalışmaların bütününü tek bir kalemde özetlemek imkânsızdır. Bu yüzden bu yazı biyoloji felsefesinin ne olduğunu açıklamayı amaçlamaktadır. Biyoloji neden felsefe için önemlidir ya da tam tersi, felsefe neden biyoloji için önemlidir?

Biyoloji felsefesinin genel başlığı altında üç farklı felsefi sorgulama vardır. İlk olarak bilim felsefesindeki genel tezler biyoloji bağlamında ele alınır. İkinci olarak biyolojinin kendisindeki kavramsal bulmacalar felsefi analize tabi tutulur. Son olarak geleneksel felsefi sorular tartışılırken biyolojiye başvurulur. İlk iki felsefi çalışma sıklıkla gerçek biyolojinin ayrıntılı bilgi bağlamında yürütülür. Üçüncüde bu daha azdır.

77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Orçun Deniz Can
İnceleyen10 1 gün önce
Dizi, insanların ve hayvanların yan yana yaşadığı alternatif bir dünyada geçiyor ve çoğunlukla Hollywoo'da geçiyor (isim D tabelasından çalındıktan sonra değişiyor). BoJack Horseman dizisi ismini aldığı ana karakterimiz olan BoJack Horseman'ın, yetim kalmış üç insan çocuğu yetiştirmeye çalışan genç bir bekar atı merkez alan, 1990'larda yayınlanmış bir sitcom olan Horsin 'Around'un eski yıldızı'nın başarılı oyunculuk günlerini geride bırakmasının ardından girdiği varoluşsal krizle başlar. Ayrıca BoJack içki ve uyuşturucuya olan bağlılığı ve bunun doğurduğu umursamazlıkla hayatına devam eder. Aynı zamanda BoJack'in evindeki kanepesinde bir süredir onunla beraber kalan Todd'la tanışırız, kendisi pek başarılı değildir aynı zamanda hep birilerine yük olmuştur ve BoJackta tam bu sebepten dolayı Todd'a karşı sürekli ileri geri laf eder ama içten içede onsuz yapamaz. Elbette birde hem menajeri hemde sevgilisi aynı zamanda bir kedi olan Prenses Carolyn var, ki oda BoJack'e ne kadar aşık olsada bir yandan da asla BoJack ile bir geleceği olamayacağı gerçeğinin farkındadır, ki öyle ya da böyle bu karakterlerin BoJack'in bu dizide anlatılan hikayesinde çok ama çok büyük rolleri vardır. Hikaye bir gün BoJack'in kendi oto-biyografi kitabını yazma serüveniyle başlıyor. BoJack'in hayatında çok büyük role sahip olacak hayalet yazarı Diane Nguyen ilede bu oto-biyografi vesilesiyle tanışıyor. Zaten tanışıklığı olan aynı zamanda Diane'inde erkek arkadaşı olan Mr.Peanutbutter da var tabi sevimli sempatik bir köpek. Genel hatlarıyla dizi bu karakterler etrafında dönüyor, dolanıyor.

Hepsinden öte benim gibi sık sık hayatın anlamını sorgulayan ve genelde bir anlamı olmadığını ve eninde sonunda ölüm varsa uğraşmanın gereği olmadığını savunan birisine ilaç gibi gelmiş bir dizidir. Ne zaman BoJack'e baksam hep kendimden bir parçamı görürüm, hayattan ve kendinden vazgeçmiş, kendini salmış ve bu düzenden kurtulmayı denesede bir türlü kurtulamamış bir kişidir BoJack Horseman ve bu bana hep kendimi ve olası sonumu hatırlatıyor. Ayrıca bölümlerin başındaki İntro müziğiyle, bölümlerin sonundaki Outro müzikleri dizinin temasını ve tonunu adeta yaşatıyor, o boşluk hissini bölüm sonunda bir anda gelen siyah ekran ve o başlayan mistik outro müziğiyle izleyicilere hissettirebilen nadir eserlerdendir, arada açar dinlerim, hatta Mr.Peanutbutter'ın telefon müziğini kendim kullanmaya başladım diziyi bitirdiğim gün, bu güzel deneyimi asla unutmayayüm diye şahsen ben o derecede seven birisiyim ve sizinde sevebiliceğinize inanıyor ve izlemenizi sonuna kadar öneriyorum.

10/10
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: Amy Winfrey
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Mehmet Emre Demir
Çeviren 17 Şubat 2014
Bu, galaktik mahallede bulunan en büyük ve  karmaşık yıldız oluşum bölgesidir. Samanyolu galaksimizin etrafında dönen küçük bir uydu galaksi olan Büyük Macellan Bulutu'nda bulunan bu bölgenin örümceğimsi görünümü, popüler adı olan Tarantula Bulutsusu'na ilham vermiştir. Ancak bu tarantula yaklaşık 1.000 ışık yılı genişliğindedir. Eğer Samanyolu'nun Orion Bulutsusu'na olan uzaklığına, yani Dünya'ya en yakın yıldız yuvası olan 1.500 ışık yılı mesafeye yerleştirilseydi, gökyüzünde yaklaşık 30 derece (60 dolunay) kadar bir alan kaplardı. Bulutsunun ilgi çekici detayları, yukarıda neredeyse gerçek renklerle gösterilen görüntüde görülebilir.  Tarantula Bulutsusu'nun ince kolları, görüntünün merkezinde mavi renkte görünen ve bilinen en parlak, en büyük yıldızları içeren NGC 2070 yıldız kümesini çevreler.  Büyük yıldızlar hızlı yaşayıp genç öldüğünden, kozmik Tarantula'nın yakınında yakın zamanda gerçekleşmiş bir süpernova bölgesinin bulunması pek de şaşırtıcı değildir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tam Ay Tutulması Tacı

Bu Ay çok tuhaf görünüyor. Yılın bu zamanında gerçekleşen bu dolunay, Çiçek Ay’ı olarak adlandırılıyor. Ancak bu durum onu tuhaf yapmıyor, dolunaylar ayda (ay-da) bir meydana gelir. Bu bir süper Ay’dı. Yani Ay, hafif eliptik olan yörüngesinde ilerlerken Dünya’ya en yakın olan konumunda tam evresine erişti. Biraz tuhaf olan süper Ay, sıradan bir dolunaydan biraz daha büyük ve daha parlak görünür, böylece Süper Çiçek Ay ismini alır. Bu görselde Ay, tam tutulma esnasında çekildi. Tutulan bir Ay, oldukça tuhaf görünebilir. Karanlık, düzensiz aydınlanmış, sıklıkla kırmızı olan Ay kimi zaman da kan kırmızısı olarak adlandırılır. Bu nedenle ince bulutların arasından görülen bu Ay’a, Süper Çiçek Kanlı Ay denebilir. Bu bulutlar, Ay’ın etrafında soluk bir taç oluşturur ve sadece garip değil aynı zamanda renkli görünmesini de sağlar. Bu görselde Samanyolu galaksisinin kalbi sağ alt tarafta görülebiliyor. Bu Ay, bu gölge, bu galaksi ve bu renklerin hepsi, geçen Ay Cassilis, NSW, Avustralya yakınlarında tek bir çekim ile yakalandı. (Daha sonra Samanyolu’nu daha iyi yakalayan iki çekimle birleştirildi.)

9 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Helmut Eder
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 4 gün önce 10 dk.

Yeryüzü biyotasının evrimsel tarihçesi, belirli dönemlerde dev boyutlara ulaşan çok sayıda organizmanın ortaya çıkışına sahne olmuştur. Bu devasa türler arasında özellikle Mezozoik Zaman'da baskın olan Sauropoda kladına ait dinozorlar, ekstrem morfolojik oranları ve dev vücut kütleleriyle öne çıkmaktadır. Uzun servikal omurlar ve kitlesel hacimleriyle Diplodocus, Brachiosaurus ve benzeri sauropodlar kara ekosistemlerinin tarihsel olarak en büyük tetrapodları arasında sayılmaktadır. Bunun yanında, Tyrannosaurus rex ve Spinosaurus gibi yırtıcı türler, hem bilimsel araştırmaların hem de popüler kültürün etkisiyle "devlik" denince zihinlerde yer eden isimler olmuştur.

Ancak devasa canlılar sadece kara ile sınırlı değildir. Günümüz denizlerinde yaşayan ve şimdiye dek var olmuş en büyük hayvan olarak kabul edilen mavi balina (Balaenoptera musculus), bu unvanın yaşayan temsilcisidir. Yine de 2023 yılında keşfedilen ve boyutlarıyla mavi balinayı tahtından edebileceği düşünülen Perucetus colossus gibi türlerin buluntuları, doğanın büyüklük rekorlarının sürekli kırılmasına neden olmaktadır.[1]

11
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 12 Eylül 2021 15:10
Ülkemizde de aralıklarla gündeme gelen bir konu, özellikle de hip hop ve rap gibi şarkı türlerinde geçen sözlerin şiddet, alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı...
43
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Kimya ve Biyokimya konusunda geliştirebilirsin.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close