Süpernova Nedir? Yıldızlar Neden Patlıyor ve Bir Sonraki Nesil Yıldızlar Yakıtını Nereden Buluyor?
Bir Sonraki Süpernova Hangi Yıldızda, Ne Zaman Yaşanacak?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Bir süpernova, büyük yıldızların ömürlerinin sonuna geldiklerinde çok parlak ve enerjik bir şekilde patlamasına verilen isimdir. Bu patlamalar öylesine şiddetlidir ki, uzayda meydana gelen en büyük patlamalardan birisi süpernovalardır. Tipik bir süpernova patlaması sırasında açığa çıkan enerji nedeniyle galaksilerin tamamının saçtığı ışıktan daha parlak bir ışık topu oluşabilir ve Güneş'imizin 8 milyar yıllık toplam ömründe yayacağından daha fazla enerji uzaya savrulur.
Süpernovalar öylesine ani bir şekilde yaşanır ki, sadece birkaç saat önce gökyüzünde olmayan bir nokta, birkaç saat içinde bir deniz feneri gibi parlayabilir! Ancak gökyüzünde görülen süpernovalar, gökteki diğer yıldızlar gibi değildir: Artık ölmüş bir yıldızdan arta kalanlardır...
"Hepimiz yıldız tozuyuz." Carl Sagan, bu sözü söylerken, aslında bir süpernova patlaması sonucunda etrafa saçılan muazzam düzeydeki malzemeden söz ediyordu. Bu malzeme sayesinde Güneş'imiz ve Dünya'mız var olabildi ve en nihayetinde biz bugün buradayız. Kim bilir, belki de bizim bugün burada olabilmemizi sağlayan süpernova, bizden daha önce var olmuş zeki bir medeniyetin sonu oldu. Ve yine... Kim bilir, bizim sonumuzu getirecek olan bir süpernova, bizden sonraki yaşamları mümkün kılabilecek...
Süpernovalar Nerede Bulunur?
Bir süpernovanın çıplak gözle görülebilmesi için 3 temel faktör vardır:
- Süpernova bize yakın olmalıdır.
- Patlama çok güçlü ve parlak olmalıdır.
- Süpernovayla aramızda ışığı kesecek herhangi bir gaz ve toz bulutu olmamalıdır.
Bir süpernovayı çıplak gözle görebilmemiz için bu kriterlerin tamamı veya en azından çoğu sağlanmalıdır.
Süpernovaları genellikle diğer galaksilerde görmekteyiz; çünkü Samanyolu Galaksisi içindeki yoğun toz bulutu dolayısıyla kendi galaksimizdeki süpernovaları nadiren gözleyebilmekteyiz.
RCW 86 Süpernovası
Süpernovalara yönelik en eski gözlem, MS. 185 yılında Çinli astronomlar tarafından yapılmıştır. Bu astronomların gözlediği süpernovanın RCW 86 isimli bir süpernova olduğu düşünülmektedir. Ancak bu tarih ile 17. yüzyıl arasında çok az sayıda süpernova gözlenebilmiştir; çünkü teleskoplar henüz icat edilmemiştir.
SN 1054 Süpernovası
Buna rağmen, bu iki tarih arasında gözlenen en meşhur süpernova, 1054 yılında Çinli ve Koreli astronomların kayıtlarında eş zamanlı olarak kendine yer bulan, günümüzde Yengeç Nebulası olarak bilinen toz bulutunu oluşturan SN 1054 kod adlı süpernovadır. SN 1054 süpernovasından arda kalan Yengeç Nebulası (İng: "Crab Nebula"), bugün bile saatte 4 milyon kilometre hızla genişlemesini sürdürmektedir.
Tarihsel verilere göre Yerli Amerikalılar da bu patlamayı gözleyip kaydetmişlerdir (bunlara dair izlere Arizona ve New Mexico eyaletlerindeki kaya resimlerinde rastlayabiliyoruz). Bu süpernova öylesine şiddetliydi ki, gündüzleri bile gökyüzünde ışığı görmek mümkündü! Ayrıca kayıtlara göre süpernovanın aydınlatması sayesinde geceleri ekstra bir ışık kaynağına ihtiyaç duymaksızın bir kâğıda yazı yazmak mümkündü.
Tycho Brahe ve "Nova"ları
Teleskopların icadından önce gözlenen diğer süpernovalar 393, 1006, 1181, 1572 ve 1604 yıllarında kaydedildi. Bunlardan 1572 yılında olan süpernova, ünlü astronom Tycho Brahe tarafından da yakından incelenmiştir. Brahe, yazdığı kitabına bu "yeni yıldız"ı De nova stella ismiyle kaydetmiştir - ki "süpernova" ismindeki nova sözcüğü de aslında buradan gelmektedir.
Nova ile Süpernova Arasında Ne Fark Var?
Ancak bir nova ile süpernova birbirinden farklı astronomik olaylardır. Her ikisinde de sıcak gazların hızla dışarı doğru patlaması sonucunda parlak ışıklar saçılsa da, süpernova dediğimiz olay son derece yıkıcıdır ve diğer novaların aksine bir yıldızın ölümü anlamına gelir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Süpernova sözcüğü 1930'lu yıllara kadar kullanıma girmemiştir. İlk olarak Walter Baade ve Fritz Zwicky tarafından kullanılan bu sözcük, ikilinin Mount Wilson Gözlemevi'nde gözlediği S Andromedae (ya da SN 1885A) isimli süpernovaya ithafen kullanılmıştır. Bu patlama, Andromeda Galaksisi içinde yaşanmıştır ve bunu gözleyen ikili, gözledikleri olayın bir nötron yıldızına dönüşen sıradan bir yıldızın başından geçen şey olduğunu ileri sürmüşlerdir.
SN 1987A Süpernovası
Daha modern çağlarda gözlenen meşhur süpernovalardan birisi ise SN 1987A isimli süpernovadır. Bu patlamaya yönelik gözlemler 1987 yılından beri devam etmektedir ve bu sayede araştırmacılar, bir süpernova yaşandıktan sonraki ilk birkaç on yılda neler olup bittiğini gözleme fırsatı bulmaktadırlar.
Bu patlama Dünya'dan 168.000 ışık yılı uzakta gerçekleşmiştir. Bir diğer deyişle patlama, aslında (yaklaşık) 168.000 yıl önce yaşanmıştır! Günümüzden 168.000 yıl önce Homo sapiens türü olarak biz, atalarımız olan Homo heidelbergensis türünden sadece birkaç on bin yıl önce ayrılmıştık ve yeni yeni modern evrimsel özelliklerimizi kazanıyorduk.
Bu patlamayı en önemli kılan özelliği ise teleskobun icadından bu yana gözlemlenmiş en yakın süpernova olmasıdır.
Modern Süpernova
1604 yılında Johannes Kepler, Samanyolu Galaksisi'nde gözlenen son süpernovayı keşfetti. NASA’nın Chandra Teleskopu daha güncel zamanda patlamış bir diğer süpernovaya ait kalıntıları gözlemeyi de başardı. Chandra'nın gözlediği bu süpernova, Samanyolu Galaksisi'nde en az 100 yıl önce yaşanmıştı.
Bir Sonraki Süpernova Patlaması Hangi Yıldızda Yaşanacak?
Yaşandı bile! Hatta 30 tane yaşandı bile... Siz bu cümlenin sonuna gelene kadar 50-60 tane daha patlamış olacak! Çünkü istatistiki olarak Evren'de her saniye 30 civarında yıldız, süpernova patlamasıyla içindeki malzemeyi etrafa saçmaktadır.
Tabii ki Evren devasa bir yer. Dolayısıyla hepsi bizi ilgilendirmeyebilir. Eğer sadece Samanyolu Galaksisi'ne odaklanacak olursak, önümüzdeki 50 sene boyunca herhangi bir yıldızın süpernovaya dönüşmesini beklemiyoruz (iki sayı arasındaki farktan da, Evren'in yanında koskoca Samanyolu Galaksisi'nin bile ne kadar ufak kaldığını anlayabilirsiniz).[3]
Ola ki bu patlayan yıldızlardan birisi Betelgeuse veya Eta Carinae olsaydı, kozmos içerisinde görülebilecek en nefes kesici olaylardan birine çıplak gözle tanıklık etmeniz mümkün olabilirdi! Fakat ne yazık ki bu pek muhtemel gözükmemektedir.
Hatta önümüzdeki 20, 30 veya 50 yıl içerisinde bir süpernova yaşansaydı bile, bunu gökyüzümüzde göremeyebilirdik, çünkü ne yazık ki şu anda astronomi ve istatistik dahilinde süpernovaya dönüşmesi en muhtemel olan, patladığında da net bir şekilde görebileceğimiz kadar bize yakın olan yıldız, bizden 240 ışık yılı uzaktaki Spica'dır. Spica, Başak Takımyıldızı içerisindeki en parlak yıldızdır; gökyüzümüzdeki ise en parlak 15. yıldız. Fakat Spica'nın önümüzdeki birkaç milyon yılda patlaması beklenmemektedir.
Bir Süpernova Dünya'nın Sonu Olabilir mi?
Her ne kadar gözleyeceğimiz görüntü güzel olabilecek olsa da şu gerçek asla unutulmamalıdır: Süpernovalar oldukça ölümcül olaylardır ve etrafa bolca (ölümcül derecede enerjik olan) gama ışınları saçarlar. Yakınımızda meydana gelecek bir süpernova, Dünya'yı ve üzerindeki canlılığı ciddi şekilde tehdit edecektir.
Böyle bir durumda gezegenimiz ve canlılık yok olmasa bile patlamadan yayılacak ışınlar canlılarda oldukça zararlı mutasyonlara sebep olacaktır. Bunun sonucunda gelecek nesillerde sakat doğma gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılabilecektir ve birçok türün soyu tükenecektir. Ayrıca bu muazzam radyasyon, Dünya'da hâlihazırda yaşadığımız iklim değişimini daha da kaotik hâle getirebilecektir. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nde kıdemli bir astronom olan Mark Reid, bu konu hakkında şunları söylüyor:
Yaklaşık 30 ışık yılı yakınımızda patlayacak olan bir süpernova; Dünya üzerinde büyük etkilere, muhtemelen kitlesel yok oluşlara yol açardı. Süpernovadan gelen X ışınları ve daha enerjik olan gama ışınları, bizi Güneş'ten gelen ultraviyole ışınlarından koruyan ozon tabakasını yok ederdi, aynı zamanda atmosferdeki azotu ve oksijeni iyonize ederek büyük miktarlarda duman benzeri azot oksit oluşumuna yol açardı.
Ozon tabakasının alacağı hasardan dolayı yer seviyesindeki ultraviyole ışın miktarındaki sadece %10'luk bir artış, okyanus yüzeyine yakın olan fitoplanktonlar ve diğer birçok organizma için öldürücü olurdu. Bu organizmalar, Dünya'daki oksijen üretiminin ve deniz ekosisteminin temelini oluşturduğu için bunlarda meydana gelebilecek herhangi bir önemli bozulma, gezegen çapında büyük bir soruna dönüşebilirdi.
Böyle bir felaketin yaşanmaması için Dünya'nın patlayan yıldızdan en az 50-75 ışık yılı uzakta olması gerekmektedir. Neyse ki bize bu kadar yakın olup kendi içine çökerek patlayacak herhangi bir yıldız yoktur - Güneş'imiz de buna dahildir (Güneş'in süpernovaya dönüşmesi beklenmemektedir).
Dünya Yakınında Meydana Gelen Süpernova Sıklığı
Tahminlere her 15 milyon yılda bir bize yakın bir süpernova gerçekleşmektedir. Yine bazı tahminlere göre her 240 milyon yılda bir Dünya'ya 10 parsek (33 ışık yılı) uzakta bir süpernova meydana gelmektedir. Her türlü durumda da Dünya'nın tarihi boyunca ciddi süpernova patlamalarının etkilerine maruz kaldığı ortadadır.
Öyle ki canlılık tarihinde meydana gelen bazı kitlesel yok oluş olayları süpernovaların radyoaktif etkisinden kaynaklanıyor olabilir. 2.6 milyon önce yaklaşık 150 ışık yılı uzaklıkta gerçekleşen bir/birkaç süpernovanın iyonize radyasyon etkisi, Pliyosen-Pleyistosen Yok Oluşu'na, yani o dönem yaşamış 18 metrelik megalodon gibi büyük deniz canlılarının neslinin tükenmesine neden olmuş olabilir.
Aynı zamanda 2002'de yapılan bir çalışmaya göre 130 ışık yılı uzakta lokal kümede gerçekleşen bir süpernova nedeniyle ozon tabakası zarar görmüş ve Güneş'ten gelen ultraviyole ışınlarının etkisi ile deniz faunasındaki ufak canlılar yok olmuş olabilir.
Süpernova Olayının Sebebi Nedir?
Bir süpernova, bir yıldızın çekirdeğinde veya merkezinde bir değişiklik olduğunda gerçekleşir. Sözünü ettiğimiz süpernovayla sonuçlanan bu değişim, iki farklı şekilde bir değişim meydana gelebilir.
Tip-1 Süpernova
İlk süpernova tipi, ikili yıldız sistemlerinde gerçekleşir. İkili yıldızlar, isimlerinden de anlaşılabileceği gibi, aynı noktanın etrafında dönen iki yıldıza verilen isimdir. Bu ikiliden biri karbon-oksijen yapılı bir beyaz cüce ise, ikizi olan yıldızdan durmaksızın madde çalar. Sonunda, bu beyaz cüce içinde çok fazla madde bikiri ve nihayetinde, aşırı fazla madde birikimi dolayısıyla yıldız şiddetle patlar ve süpernova dediğimiz olay yaşanır.
Oldukça soluk olan bu yıldızların tespit edilmesi zordur, ne zaman patlayacakları pek ön görülemez, beklenmedik bir zamanda komşu yıldızlarından gaz çalmaya başlayabilirler. Muhtemelen Dünya'nın etrafındaki 50 ışık yılı çapında olan bir alanda bunlardan yüzlerce vardır. Fakat patlamaya hazır herhangi bir tanesi bilinmemektedir.
IK Pegasi B, Tip I Süpernova adaylarından birisidir ve yaklaşık 150 ışık yılı uzaktaki bir ikili yıldız sisteminin parçasıdır. Sistemdeki ana yıldız IK Pegasi A, aynı bizim Güneşimiz gibi bir anakol yıldızdır. IK Pegasi B ise A'nın etrafında dönen bir beyaz cücedir. A yıldızı büyümeye başlayıp kırmızı deve dönüştüğünde dış katmanları beyaz cüce olan B'ye yaklaşacak ve B yıldızı, ondan gaz çalarak büyümeye başlayacaktır. Yeterince büyüdüğünde ise kendi üzerine çökerek patlayacaktır. Fakat IK Pegasi A'nın kırmızı dev evresine geçmesine daha milyarlarca yıl bulunmaktadır.
Tip-2 Süpernova
İkinci tip süpernova ise tek bir yıldızın ömrünün sonunda ortaya çıkar. Yıldızlar normalde iki ayrı kuvvetin birbirini dengelemesi sayesinde varlıklarını sürdürebilen gök cisimleridir. Bunlardan birincisi, kütleçekimidir. Yani yıldızı oluşuturan malzeme, kendi üzerine çökmeye çalışır. Zaten nebulalarda (bulutsular içerisinde) yeni yıldız ve gezegenlerin oluşabilmesini sağlayan ana mekanizma, nebulayı oluşturan gaz ve toz parçacıklarının kendi üzerine çökerek bir yığılma, bir birikim oluşturma eğilimidir. Ama yıldızın kendi üzerine çökmesine engel olan, yani ters yönde, dışa doğru etki eden ikinci bir kuvvet mevcuttur: Bu da, yıldızı oluşturan ana malzeme olan hidrojen helyuma dönüşümü; yani füzyon tepkimesidir. Bunlar sayesinde açığa çıkan enerji, kütleçekiminin yıldızın kendi üzerine çökmesi etkisini dengeleyerek, yıldızın stabil bir şekilde yaşamını sürdürebilmesini sağlar.
Popüler bilim sitelerinde şu meşhur lafı duymuşsunuzdur: "Yıldızın yakıtı tükendi." İşte burada kastedilen şey, artık helyuma dönüştürülebilecek kadar hidrojenin kalmaması, dolayısıyla yıldızı denge halinde tutan ikinci kuvvetin ortadan kalkmasıdır. Hidrojen, helyuma dönüşemediği zaman, kütleçekimi baskın hale geçer ve yıldız, kendi üzerine çökmeye başlar.
Yıldızın nükleer yakıtı tükendiğinde, kütlesinin bir kısmı çekirdeğine doğru akar. Sonunda, çekirdek o kadar ağır hale gelir ki kendi kütleçekim kuvvetine dayanamaz. Buna bağlı olarak çekirdek çöker ve bu çöküş sonucunda süpernova dediğimiz patlama yaşanır. Bu patlamadan geriye kalan, aşırı yoğun bir gök cismi olan bir nötron yıldızıdır. Bu yıldızlar bir şehir büyüklüğünde olsa da, Güneş kadar maddeyi bünyelerine barındırırlar!
Ancak Tip-2 bir süpernovanın yaşanabilmesi için bir yıldızın Güneş'ten (tahminlere göre) en az 15 kat büyük olması gerekmektedir (fakat bu aralığa yönelik tahminler, 7-8 Güneş kütlesinden 20 Güneş kütlesine kadar değişebilmektedir). Yani bir yıldızın tam olarak nasıl öleceğine, kütlesi karar vermektedir. Örneğin Güneş'imiz için vaziyeti merak ediyorsanız: Güneş tek bir yıldızdır; ikizi yoktur. Yani ilk tip süpernova yaratması imkansızdır. Fakat ikinci tip süpernova görmeyi de beklemiyoruz; çünkü Güneş'in kütlesi böyle bir patlamaya sebep olmak için fazlasıyla küçüktür.
Süpernovalar Ne Sıklıkta Yaşanır?
Aslında süpernovalar, Evren içerisinde çok sık gerçekleşen doğa olaylarıdır: Her saniye, Evren içerisinde yaklaşık 30 süpernova yaşandığı hesaplanmaktadır. Dolayısıyla, siz bu cümlenin sonuna gelene kadar Evren içerisinde onlarca yıldız ölmüş olacak. Öte yandan, Samanyolu Galaksisi büyüklüğündeki galaksilerde istatistiki olarak her 50 yılda 1 defa yaşanırlar. Bu iki sayı arasındaki uyumsuzluk, Evren'in ne kadar büyük bir yer olduğunu anlamanın bir başka yoludur: Bir yanda, her saniye ölen onlarca yıldız; diğer yanda Samanyolu Galaksisi içerisinde sadece 50 yılda 1 yaşanan bir olay...
Bir diğer deyişle, Evren içinde her bir saniye, bir yerlerde yıldızlar patlamaktadır ve bu patlamaların hepsi Dünya'dan pek de uzakta değildir. Örneğin bundan 10 milyon yıl kadar önce meydana gelen bir dizi süpernova, bugün Yerel Baloncuk olarak bildiğimiz, 300 ışık yılı genişliğinde ve yer fıstığı şeklinde olan, Güneş Sistemi'ni sarmalayan yıldızlararası ortamı yaratmıştır.
Eğer Yıldızlar, Yakıtı Tükenince Patlıyorsa, Yeni Yıldızlar Nereden Yakıt Buluyor?
Tip-2 süpernovaların ana nedeninin, tekil yıldızların yakıtlarının tükenmesi sonucu, dengelerini yitirerek kendi üzerlerine çökmeleri ve geri kalan malzemelerini etrafa şiddetle saçmaları olduğunu söylemiştik. Bu durum, akıllara bir soruyu getirebiliyor: Madem yıldızlar bütün hidrojeni helyuma dönüştürdükten sonra yakıtları tükenmiş oluyor, süpernovadan saçılan malzemeden doğacak yeni yıldızlar nereden hidrojen buluyorlar?
Bu sorunun cevabı olan anahtar sözcük, bütün sözcüğüdür. Bir yıldızın süpernovaya dönüşmesi için bünyesindeki bütün hidrojeni tüketmesi gerekmez. Önemli olan, yıldızın çekirdeğindeki hidrojenin tükenmesidir - ki bu, yıldızın toplam hidrojen kütlesinin ufak bir kısmıdır. Örneğin Güneş, her ne kadar bir süpernovaya dönüşmeyecek olsa da, bünyesindeki toplam hidrojenin sadece %5-10 civarını çekirdeğinde bulundurmaktadır. Çekirdekteki yakıt bittikten sonra, kabuktaki hidrojen füzyona uğramaya başlar; ancak bunun tamamı kullanılamaz. Örneğin Güneş'in ölümü, bünyesindeki toplam hidrojenin %50 civarı tükendiğinde gelecektir.
Bu, süpernovaya dönüşebilecek kadar büyük yıldızlar için de geçerlidir. Süpernovadan arta kalan kabukta, bol miktarda hidrojen bulunmaya devam eder ve dış kısımlardan etrafa bol miktarda hidrojen saçılır. Dahası, devasa yıldızların çekirdek haricindeki hidrojeni füzyona sokma oranı çok daha düşüktür; yani Güneş'imize göre hidrojen tüketiminin çok daha erken bir noktasında öleceklerdir (ama Güneş'in aksine, süpernova ile patlayacaklardır).
Görebileceğiniz gibi süpernovalardan doğacak yeni yıldızların yakıtı bulunmaktadır; fakat bu, galaksi ve yıldız silsilelerinin yeni yakıt bulamayacak noktaya ulaşmadıkları anlamına gelmemektedir. En nihayetinde bir yıldız, bünyesindeki hidrojenin yüzde, binde, milyonda biri gibi ufak bir kısmını yakmamaktadır; %10-50 gibi bir oranını kullanmaktadır. Eğer bir galaksiye dışarıdan gaz girişi olmazsa, nihayetinde galaksi bünyesinde yıldızların kullanabileceği hidrojen oranı fazlasıyla düşecektir ve yeni yıldızların oluşma ihtimali de azalacaktır.[1]
Ancak bu, çok yavaş olan bir süreçtir. Aşağıdaki formül, bir galaksinin yeni yıldız üretme oranına bağlı olarak ne kadar sürede artık yeni yıldızları üretemeyecek noktaya geleceğini hesaplamaktadır:[2]
tdepl∼1sSFR\LARGE{t_{depl}\sim{\frac{1}{sSFR}}}
Burada tdeplt_{depl}, galaksinin tükenme süresidir. sSFRsSFR ise bir galaksinin spesifik yıldız oluşum oranıdır. Spesifik yıldız oluşum oranı, bir galaksinin yıldız oluşum oranının yıllık Güneş kütlesi cinsinden ölçülmesiyle elde edilir. Bununla ilgili detayları formüle ekleyecek olursak:
tdepl∼M∗/M⊙SFR/M⊙yr−1\LARGE{t_{depl}\sim{\frac{M_*/M_{\odot}}{SFR/M_{\odot}yr^{-1}}}}
Burada M∗M_*, galaksinin yıldız kütlesinin Güneş kütlesi cinsinden büyüklüğüdür. M⊙M_{\odot}, Güneş'in kütlesidir. SFRSFR, galaksinin yıldız oluşum oranıdır. Dolayısıyla Güneş'ten 109 kat büyük kütleye sahip bir galakside her yıl 10 Güneş kütlesinde yıldız oluşuyorsa, yaklaşık olarak 100 milyon (108) yıl içinde o galaksi tükenecektir. Evren'deki bütün galaksiler bu şekilde tükendiğinde, artık yeni yıldız üretilemeyecek ve Evren, statik bir noktaya gelecektir. Tabii o noktadan önce bir diğer nedenle yok olmayacak olursa...
Bilim İnsanları Süpernovaları Neden İnceliyorlar?
Bir süpernova çok kısa bir süreliğine parıldar, ancak bu kısacık patlama sırasında bile bilim insanlarının Evren hakkında birçok şey öğrenmesini sağlayabilir.
Örneğin süpernovalardan birisi, durmaksızın genişleyen bir Evren içinde yaşadığımız gerçeğini göstermiştir. Hatta sadece bu da değil; bu genişleme hızının giderek arttığını doğrulamamızı sağlamıştır.
Benzer şekilde uzmanlar, süpernovalardan önce yıldızların tıpkı devasa bir hoparlörmüşçesine titreştiğini ve tespit edilebilir bir uğultu çıkardıklarını göstermişlerdir. Örneğin 2008 yılında bilim insanları, ilk defa bir süpernovayı patlama anında yakalamayı başarmışlardır. Keşfi yapan Alicia Soderberg ve ekip arkadaşları, gözlem ekranında ufak bir parıldama beklerken, 5 dakika boyunca devam eden, tuhaf ve aşırı parlak bir X-ışını yağmuru gözlemişlerdir. Bu sayede yıldızların doğasına dair daha fazla bilgi edinmemiz mümkün olmuştur.
Ayrıca süpernovalar, elementlerin Evren'e dağılmasında da anahtar rol oynamaktadırlar. Yıldız patladığında, uzaya elementler ve artık maddeler saçılır. Örneğin Dünya üzerinde bulunan elementlerin çoğu, bir zamanlar yaşamış yıldızların çekirdeğinde üretilmiştir. Süpernovalar sonucu Evren'e saçılan bu elementler, yeni yıldızlar, gezegenler ve Evren'deki diğer her şeyin oluşmasını mümkün kılar.
NASA'daki Bilim İnsanları Süpernovaları Nasıl Araştırıyor?
NASA'daki bilim insanları süpernovaları aramak ve üzerlerinde araştırmalar yürütmek için farklı türlerde teleskoplar kullanıyorlar. Örneğin bazı teleskoplar, patlama sırasında saçılan görünür dalgaboyundaki ışığı gözlemlemek için kullanılmaktadır. Bazı diğer teleskoplar, süpernovalar sırasında üretilen X-ışınları ve gama ışınları gibi dalgaboylarını kaydederler. Bu teleskoplardan en meşhurları, bugüne kadar süpernovalar gözlememizi mümkün kılan Hubble Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışını Gözlemevi'dir.
Haziran 2012'de NASA, elektromanyetik ışık spektrumunun yüksek enerji bölgesine odaklanan ilk teleskobu yörüngeye fırlattı. NuSTAR adı verilen bu teleskop, birçok görevi yerine getirmek amacıyla üretildi. Bu görevlerin arasında kendi üzerine çöken yıldızları ve kara delikleri tespit etmek de var. Bu teleskop ayrıca süpernovalardan arta kalan kalıntıları da araştıracak. Bu araştırmalar sayesinde bilim insanları, yıldızların nasıl patladığı ve süpernovalar sonrasında ne tip elementler üretildiğine yönelik daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.
Nasıl Yardım Edebilirsiniz?
Süpernova avlamak için bilim insanı olmanız, hatta teleskobunuz olması bile gerekmiyor! Örneğin, 2008 yılında bir genç bir süpernova keşfetti. Ardından, Ocak 2011'de, Kanada'dan 10 yaşındaki bir kız, gece çekilmiş gökyüzü fotoğraflarına bilgisayarındad bakarken yeni bir süpernova keşfetti. Amatör bir astronom tarafından çekilen görüntülerde bir süpernova olduğunu fark eden o olmuştu!
Birazcık pratik yaparak ve doğru ekipmanlarla (veya fotoğraflarla) siz de bir süpernova keşfedebilirsiniz! Örneğin Zooniverse projesi, bilime katkı sağlamak isteyen 7153 gönüllünün katılımıyla, 19.129 ayrı nesneye ait 1.8 milyon sınıflandırmayı tamamlamıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 33
- 22
- 18
- 15
- 9
- 9
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ J. A. Rose, et al. (2010). Star Formation In Partially Gas-Depleted Spiral Galaxies. The Astronomical Journal, sf: 765. doi: 10.1088/0004-6256/139/2/765. | Arşiv Bağlantısı
- ^ pela, et al. Where Do New Stars Get Their Hydrogen From?. (10 Şubat 2016). Alındığı Tarih: 8 Ekim 2020. Alındığı Yer: Astronomy Stack Exchange | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Cain. Which Star Will Explode Next?. (17 Mart 2014). Alındığı Tarih: 6 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Universe Today | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:51:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4244
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.