Türdiriltimi Yoluyla Neandertalleri Hayata Döndürmek Mümkün mü?
Neandertal Genleri Sayesinde Yeni Bir Tür Yaratabilir miyiz?
Türdiriltimi (İng: "De-extinction") veya "diriltme biyolojisi" nesli tükenmiş bir türü veya alt türü, klonlama, gen düzenleme veya geri ıslah (İng: "Back breeding") gibi yöntemlerle yeniden üretmeye çalışma sürecidir. Bu süreç, bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bazı hayvan türlerini yeniden hayata döndürmek için umut verici bir yol olarak görülmektedir. Örneğin, yünlü mamut kuşkusuz en popüler türdiriltimi adaylarından biridir.
Peki türdiriltimi, nesli tükenen yakın kuzenlerimiz olan Neandertaller için de mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabı hem bilimsel hem de etik açıdan karmaşıktır. Bu yazımızda, bu soruların cevabını almak için Neandertallerin evrimini, türdiriltimi için gerekli olan genetik ve teknolojik koşulları ve türdiriltiminin olası sonuçlarını inceleyeceğiz.
Neandertallerin Evrimsel Tarihi
Neandertaller yaklaşık 500.000 yıl önce modern insanlardan ayrılmış; Avrupa, Güneybatı ve Orta Asya'da yaşamış Homo sapiens'in en yakın akrabalarıdır.
Homo sapiens Afrika'da evrimini sürdürürken Neandertaller Batı Avrasya'da evrimleşmiş ve günümüz Galler'inden Güneybatı Asya ve Urallara kadar geniş bir coğrafî alana yayılmışlardır. Simil de los Huesos'taki Kuzey İspanya ve Swanscombe'daki Kent'teki fosil kalıntıları incelendiğinde, Neandertallerin Avrupa'da 400.000 yıl önce yoğun bir şekilde yayılmış olduğu belirlenmektedir. Bu tür, Avrasya'da da geniş bir coğrafi dağılıma ulaşmıştır; Portekiz ve Galler'den Sibirya'nın Altay Dağları'na kadar yayıldıkları söylenebilir. 60.000 yıl önceye kadar İngiltere ve Sibirya'daki soğuk bozkırlarda ve 120.000 yıl öncesinde ise İspanya ve İtalya'nın ılıman ormanlık alanlarında yaşamışlardır.
Neandertaller, Avrupa ve Asya'nın soğuk ortamlarında hayatta kalmalarına yardımcı olan birçok benzersiz adaptasyon geliştirmişlerdir. Kısa uzuvları ve gövdeleri ısının korunmasına yardımcı olurken geniş burunları ise nefes alırken alınan havanın ısıtılmasına ve nemlendirilmesine yardımcı olmuştur.
Bunların yanı sıra Neandertaller alet yapma, ateş kullanma, avlanma, balık tutma, sanat, müzik, ritüeller ve birtakım sembolik davranışlar gibi çeşitli kültürel yeteneklere de sahiptiler.
Birçok farklı nedenden kaynaklanabileceğinden, Neandertallerin neslinin neden tükendiği tam olarak bilinmemektedir. Olası nedenler arasında iklim değişikliği, hastalıklar, doğurganlığın azalması, genetik çeşitlilik eksikliği ve hibridizasyon örnek verilebilir. Hibridizasyonla birlikte Homo sapiens ve Neandertaller çiftleşmiş ve genetik alışveriş sonucunda melez canlılar oluşmuştur. Bu durumun bir sonucu olarak bazı Neandertal genleri modern insanlara genetik miraslar olarak kalmıştır.
Neandertalleri Nasıl Diriltebiliriz?
Genom dizilerine sahip olmamız nedeniyle Nandertallerde türdiriltimi için en olası yöntem klonlama olarak görülmektedir. Klonlama, bir organizmanın genetik materyalinin tamamının veya bir kısmının kopyalanarak aynı genetik bilgiye sahip yeni bir bireyin oluşturulması sürecidir. En bilinen klonlama örneği 1996'da Ian Wilmut ve beraberindeki bir grup bilim insanı tarafından başarıyla klonlanmış Dolly adındaki bir koyundur.
Bilim insanları, klonlama konusundaki başarılarını farelerden koyunlara, domuzlardan ineklere ve hatta köpeklere kadar geniş bir yelpazede sergilemişlerdir. 1990'lar ve 2000'lerin başlarında mamutlar ve yakın zamanda nesli tükenmiş olan birkaç canlı türü üzerinde çalışmalar başlamış ve son zamanlarda da daha da belirgin hale gelmiştir.
Özellikle, 2006 yılında al yanaklı maymunun embriyolarını klonlama başarısı elde edilmiş; bu önemli adım, primatların klonlanmasında yeni bir dönemi başlatmıştır. Bütün bunlar aynı zamanda bilim dünyasında önemli bir soruyu ateşlemiştir: Modern insanın en yakın akrabası olan Neandertalleri yeniden hayata döndürebilmemiz mümkün mü?
Neandertalleri yeniden hayata döndürmek, teknik olarak Neandertal DNA'sını modern insan DNA'sıyla sentezleyerek Neandertal benzeri melez bir canlı üretmek anlamına gelir. Bu süreç, Neandertal soyunu tamamen geri getirmekten ziyade, onların bazı özelliklerini yeniden canlandırmak olarak tanımlanabilir. Neandertallerin tam genom dizilimi, 2010 yılında Svante Pääbo ve ekibi tarafından çeşitli fosillerden çıkarılan DNA örneklerinin analiziyle elde edilmiştir. Bu genom dizilimi, Neandertallerin genetik yapısını ve modern insanlarla olan farklılıklarını ortaya koymuştur. 2014 yılında, Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'ndeki ekip, Neandertal genomunun sırlarını neredeyse tamamen ortaya çıkarmıştır. Bu genom dizilimi sayesinde, bazı yöntemlerle Neandertalleri kısmen geri getirebilmek de dahil olmak üzere birçok genetik düzenleme nihayet mümkün hale gelmiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Türdiriltimi çalışmalarında en popüler yöntemlerden biri somatik hücre çekirdeği transferi (SCNT)'dir. SCNT, yetişkin bir somatik hücrenin çekirdeğinin alınıp çekirdeği çıkarılmış bir yumurta hücresine yerleştirilmesi sürecidir. Ardından, bu kombinasyon elektrik akımı veya kimyasal bir süreçle uyarılarak embriyo oluşumu için teşvik edilir. Oluşan embriyo daha sonra bir taşıyıcı ana rahmine transfer edilir ve gelişim sürecine devam eder.
Neandertalleri yeniden hayata döndürebilmemiz için Somatik hücre çekirdeği transferi (SCNT) yöntemiyle Neandertallerden alınan genomu insan kök hücreleriyle, dişi bir insan rahminde bir araya getirerek bir fetüs yaratmak gerekmektedir. Ancak elimizde sağlam Neandertal hücreleri olmaması ve nükleer transfer yönteminin tehlikeli sonuçlar doğurması alternatif yöntemlerden faydalanmamızı gerektirmektedir.[1]
Sahip olduğumuz bilgiler ışığında, modern insanın kök hücre hattıyla başlayarak modern insan DNA'sının neandertal DNA'sıyla farklılık gösteren bölgeleri değiştirildiğinde, başarılı olunduğu takdirde hem genetik hem morfolojik yönleriyle büyük oranda Neandertallere benzeyen canlılar üretilmiş olacaktır.
Ancak bu süreçte insan DNA'sında binlerce, belki de milyonlarca değişiklik yapılması gerekmektedir. Bu işlem George Church'ün de dahil olduğu bir grup bilim insanı tarafından yürütülen çok düzeyli otomatik genom mühendisliği (MAGE) adı verilen gen düzenleme teknolojisi sayesinde mümkün görünmektedir. MAGE, yapay genetik materyalleri hücrelerin genomundaki hedeflenen bölgelere yerleştirmek için kısa DNA parçaları olan oligonükleotitleri kullanmaktadır.
Church, modern insan genomunun Neandertal genomuyla eşleşmesi için yaklaşık 10 milyon değişiklik yapılması ve bunu başarmak için de tekniğin büyük ölçüde geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Dahası, bu yöntemle hücreyi pluripotent duruma getirerek fetüsteki modern insan hücrelerini Neandertal hücre tipine dönüşecek şekilde programlamak hedeflenmektedir.
Neandertal DNA'sına sahip kök hücreler insan blastokistine, yani gelişmekte olan bir embriyoya implante edildiğinde bu hücrelerin çoğalması ve gelişmesi sırasında Neandertal hücrelerinin avantaj kazanması ve Neandertal genetik bilgisine sahip olmayan tüm hücreleri baskılamasının mümkün olduğu düşünülmektedir. Böylece sürecin sonunda tam anlamıyla bir Neandertal klonu oluşturulabilir.[2]
Morfolojik Özellikler ve Türdiriltiminin Olası Sonuçları
Neandertaller morfolojik, fizyolojik ve anatomik olarak her ne kadar Homo sapiens'e çok benzese de bazı belirgin özellikleri sayesinde bir o kadar da farklılık gösterirler. Örneğin Neandertal ile Homo sapiens arasındaki en çarpıcı fark, H. sapiens iskeletinin göreceli inceliğidir.
Ortalama bir yetişkin Neandertal genellikle 1,75 ila 1,50 boyunda ve yaklaşık 64 ile 84 kilogram ağırlığındaydı. İlk Neandertaller sonraki dönemlerde yaşayanlara kıyasla daha uzun olmalarına rağmen ağırlıkları büyük oranda benzerlik gösterirdi.[3] Neandertallerin daha tıknaz iskelet yapısı, daha geniş leğen kemiği ve geniş, derin göğüs kafesi, Erken ve Orta Pleistosen hominin atalarımıza kadar uzanan atalardan kalma bir özellik gibi görünmektedir.
Neandertal morfolojisine ilişkin bu klasik tanımların birçoğu, onların soğuk iklimlere adaptasyonlarına dayandırılmaktadır. Buna karşın Homo sapiens'in hafif vücut kütlesi ve daha küçük burunları Afrika'daki sıcak tropikal iklimle bağdaştırılmaktadır.
Bu durum Bergmann'ın soğuk iklimlerde yaşayan canlıların sıcak iklimlerdekilere kıyasla genellikle daha büyük vücut kütlesine sahip olma eğiliminde olduğuna dair ekocoğrafya kuralına birebir uymaktadır.
Öte yandan çeşitli çalışmalar, günümüzde Neandertal genlerine sahip olmanın, kişilerin fizyoloji ve anatomileri üzerinde çeşitli etkileri olduğu, örneğin COVID-19 gibi ciddi hastalıklara karşı daha dirençli olduklarını göstermektedir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda doğacak Neandertal klonunun anatomik ve morfolojik birçok açıdan bizden farklı bir görünüme sahip olması ve bazı hastalıklara karşı daha dirençli olması beklenmektedir.
Neandertalleri Geri Getirmenin Etik, Dinî ve Yasal Zorlukları
Bahsedilen adımların atılmasından önce; türdiriltimi projesi için öncelikle ekolojik, etik ve ekonomik bakımdan birçok etken göz önünde bulundurulur. Örneğin mamut veya Tazmanya kaplanı gibi türdiriltimi için ikonik aday türler, biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği ve ekosistem işlevlerinin korunması açısından kritik öneme sahiptir.
Bu gibi türlerin restorasyonu, ekosistemlerdeki işlevsel rol ve etkileşimlerinin yeniden kurulmasına yardımcı olur ve böylece ekosistemlerin sağlığına ve dengesine önemli ölçüde katkı sağlar. Bu şekilde yapılacak restorasyon, nesli tehlike altında olan türleri koruyarak ekosistem sağlığını ve biyoçeşitliliği iyileştirmeyi amaçlar.[4]
Neandertaller için böyle bir durumdan söz etmek zordur. Bunların yanında, Neandertalleri bırakın, modern insan klonlamak bile birtakım etik, yasal ve dini zorlukları beraberinde getirir. Bunların başında çok sayıda etik ve dinî tartışma mevcuttur. Yaşamı bir "armağan" olarak gören birçok dini görüş, klonlamayı şiddetle reddedebilir. Bu görüşe göre, cinsel yollarla üremenin aksine teknolojik yollarla yeni bir insan üretmek "Tanrı'nın yaratışına aykırı bir eylem ve var olan düzeni gasp etmek" olarak değerlendirilmektedir.[5]
Embriyonun durumu, yaşam anlayışı ve yaratılışın doğası etrafında dönen farklı etik argümanlar göz önünde bulundurulduğunda tedavi ve üreme amaçlı insan klonlama konusunda farklı dinler arasında bir fikir birliğine varmak imkânsız görünmektedir. Ancak bu tartışmaların insan klonlama çalışmaları üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğu açıktır.
Bu aşamada çalışmalara engel oluşturabilecek bir diğer etken de etiktir. Etik kuralları, insan klonlama çalışmalarını kısıtlama yönünde önemli bir faktördür. Fizyolojik, sosyal ve anatomik birçok risk faktörü gözlemlendiğinden insan klonlama çalışmalarına büyük oranda karşı çıkılmaktadır.[2], [6]
Memeli hayvanlarda yapılan klonlama çalışmaları onlarca kez başarısızlıkla veya deforme doğumlarla sonuçlanmıştır. Örneğin Pirene dağ keçisinin son hayatta kalan bireyinden özenle alınan ve hazırlanan bir doku örneği, klonlama işlemine tabi tutulmuş ancak klonlanan canlı, doğduktan sonra on dakika içinde hayatını kaybetmiştir.
Bu doğrultuda sağlıklı bir Neandertal bebeği dünyaya getirebilmek için uzun bir deney süreci gerekmektedir. Öte yandan neredeyse 30.000 yıldan eski genomlardan oluşturulan Neandertal klonları günümüzde var olan çeşitli genetik hastalıklara karşı bağışıklığa sahip olmayabilirler.
Diğer bir sorun, bir Homo sapiens kadınının Homo neanderthalensis fetüsü taşımasının ne kadar güvenli olduğunun bilinmemesidir. Bu deney ilk kez yapılacağı için ne tür sonuçlar doğuracağı öngörülemeyebilir. Güvenli bir yol bulunmadığı sürece ne kadar istekli aday kadınlar olursa olsun çalışmalara izin verilmemesi gerektiği düşünülmektedir.
Ayrıca klonlanmış bireylerin kişisel özellikleri, klonlama uygulamalarının aile dinamikleri üzerindeki etkisi, yasal sorumluluklar ve klonlamanın insanları nesneleştirmeye ve yeni bir öjeni dönemine yol açma potansiyeli gibi bir dizi farklı argümanlar ortaya atılmaktadır.[2], [7]
Örneğin, eğer bir Neandertal klonu yaratılsa bu bireyin insan haklarına sahip olup olmayacağı, hangi yasal hak ve korumalara tabi olacağı gibi sorular gündeme gelmektedir. Ayrıca klonlanmış bir bireyin genetik materyalinin patentlenip patentlenemeyeceği, bu durumun genetik materyal üzerinde mülkiyet hakları anlaşmazlıklarına yol açıp açmayacağı da tartışmalı konulardandır.[2], [7]
Öte yandan, tıbbi araştırmalar için embriyo üretimi amacıyla yapılan klonlama konusunda etik değerlendirmeler daha komplikedir ve kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu alandaki etik tartışmalar, embriyo oluşturmanın amaçları, yöntemleri ve potansiyel sonuçları üzerine odaklanmakta ve çeşitli perspektifler ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, insanın üreme amacıyla klonlaması ve embriyo üretimi konularında etik açıdan kabul edilebilirlik konusunda henüz net bir fikir birliği sağlanamamıştır.
Projenin Etik Artıları
Son yıllarda bilim ve teknolojideki çarpıcı ilerlemeler, insanlığın epistemolojik sınırlarını sorgulamasına neden olmuştur. Bu bağlamda klonlama gibi hızla gelişen bazı alanlar dikkat çekici tartışmalara ve fikir ayrılıklarına zemin hazırlamaktadır.
Bu açıdan bakıldığında Neandertalleri geri getirmek hem etik ve ekonomik hem de yasal nedenlerden ötürü gereksiz gibi görünebilir. Fakat George Church gibi bazı bilim insanları Neandertalleri hayata döndürmenin insanlardaki bazı spesifik genetik hastalıkların tedavisi için önemli olabileceğini vurgulamaktadır. Örneğin Neandertal hücreleri HIV, çocuk felci ve çiçek hastalığı gibi insana özgü bazı hastalıklara yönelik yeni tedavilerin keşfedilmesi açısından önemli olabilir.[6], [7]
Bu yaklaşım, insan gelişimi ve klinik deneyler hakkındaki bilgimizi arttıracak ve bu da tedavi amaçlı insan klonlama çalışmalarına yol açabilecektir. Bunların yanı sıra bu proje, farklı bir insan türünün zekâsı veya farklı düşünme biçimleri hakkında önemli ipuçları verebilir.
Öte yandan yukarıda da belirttiğimiz gibi Neandertallere özgü bazı genler, halihazırda günümüzde var olan birçok hastalığa karşı güçlü bir genetik direnç sağlamakta ve türdiriltimi sonucunda da birçok yeni hastalığa tedavi bulma niteliği taşımaktadır.[2], [7] Bu genlerin anlaşılması ve tanımlanması, modern tıp alanında hastalıklarla mücadelede yeni stratejilerin geliştirilmesine olanak tanıyacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak elimizdeki veriler ışığında Neandertallerin genetik rekonstrüksiyonu ve yeniden hayata döndürülmesinin mümkün olduğu iddia edilebilir.[2][6][7] Bu bağlamda yeniden canlandırılacak olan ve gerek genetik gerekse anatomik birçok farklılık gösterebilecek bu yeni bireylerin, insanlığın ortak evrimsel geçmişi ve geleceği üzerinde derin etkileri olacağı ve projenin heyecan verici bir potansiyele sahip olduğu ortadadır.
Ancak bu girişimlerin çok çeşitli etik ve yasal sorunları beraberinde getirebileceği unutulmamalıdır. Hızla ilerleyen bilime ayak uydurmak ve bu tür çalışmaların yol açabileceği etik ve hukuki tartışmalarla başa çıkmak, devletler veya ilgili kuruluşlar için çoğu zaman zorluk teşkil etmektedir. Kamuoyu ve hükümetlerin bu konulardaki endişeleri, bilimsel ilerlemenin önünde engel oluşturabilecek potansiyel bir faktördür ve bu endişelerin azaltılması, bilimsel araştırmaların toplum tarafından daha fazla kabul görmesine katkıda bulunabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 11
- 9
- 8
- 8
- 7
- 5
- 4
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ P. Qu, et al. (2020). Melatonin Protects Rabbit Somatic Cell Nuclear Transfer (Scnt) Embryos From Electrofusion Damage. Scientific Reports, sf: 1-9. doi: 10.1038/s41598-020-59161-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d e archivearcheology. Should We Clone Neanderthals? - Archaeology Magazine Archive. Alındığı Tarih: 22 Mart 2024. Alındığı Yer: archive archeology | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Pomeroy. (2023). Review: The Different Adaptive Trajectories In Neanderthals And Homo Sapiens And Their Implications For Contemporary Human Physiological Variation. Elsevier BV, sf: 111420. doi: 10.1016/j.cbpa.2023.111420. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Colossal. How De-Extinction Works: Step-By-Step Process - Colossal. (25 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 18 Mart 2024. Alındığı Yer: Colossal | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. S. (2019). Ethical Debates About Cloning. Asploro Journal of Biomedical and Clinical Case Reports. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b S. L. School. On Not De-Extincting Homo Neanderthalensis | Stanford Law School. (18 Şubat 2013). Alındığı Tarih: 18 Mart 2024. Alındığı Yer: Stanford Law School | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d S. Cottrell, et al. (2014). Resuscitation And Resurrection: The Ethics Of Cloning Cheetahs, Mammoths, And Neanderthals. Life Sciences, Society and Policy, sf: 1-17. doi: 10.1186/2195-7819-10-3. | Arşiv Bağlantısı
- www.nhm.ac.uk. Who Were The Neanderthals?. Alındığı Tarih: 18 Mart 2024. Alındığı Yer: www.nhm.ac.uk | Arşiv Bağlantısı
- Encyclopedia Britannica. Cloning - Ethical Controversy. Alındığı Tarih: 18 Mart 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- Genome. Cloning Fact Sheet. Alındığı Tarih: 18 Mart 2024. Alındığı Yer: Genome | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:53:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17192
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.