Homo Erectus, Afrika'dan Diğer Kıtalara Neden Göç Etti?
Kuzey İsrail'de antik bir kazı alanı olan Ubeidiya'da, kavurucu sıcaklıkta bir gün. Kuru bitki örtüsü ve devedikenleri sonsuzluğa uzanıyor. Ufukta Ürdün'ün dağları, sıcaklık nedeniyle dalgalanan havada parıldıyor. Yakınımızda zeytinlikler ve hurma ağaçlarının dikildiği bir alan.
Taberiye Gölü'nün biraz güneyinde, taşlı bir patikanın üzerinde bulunan Ubeidiya, arkeolojik zenginliklerini gizleyen bir sır gibi. İsrail Eski Eserler Kurumu'nda görevli Omry Barzilai, dikenlerin arasında adım adım yukarı çıkarken şu sözleri söylüyor:
1.5 milyon yıl önce Ubeidiya'nın bu manzarası çok farklıydı. Buradan Ürdün'ün kıyısına kadar uzanan büyük bir göl görürdünüz.
Bu dönemlerde hipopotamlar kimi su bitkileriyle beslenirdi; yerler meşe, zeytin ve fıstık ağaçlarıyla sıkı sıkıya kaplıydı. Uzaklara bakıldığında ise şu anki modern insanların atalarını, Homo erectus'ları ellerinde bilenmiş taş baltalar ile bir kılıç dişli kaplan tarafından avlanmış bir geyiğin ya da hipopotamın etiyle uğraşırken görmek mümkündü.
Ubeidiya Neresi ve Homo Erectus'lar Afrika'dan Nasıl Çıkabildi?
Adını, yakınında bulunan bir Filistin-Arap köyünden alan ve Kibbutz Afikim isimli bir yerel tarım kolektifi tarafından da 1959 yılında keşfedilen Ubeidiya, H. erectus'un Afrika'dan çıkarken yerleştiğini bildiğimiz alanlardan birisi. Bu alan, H. erectus'un evrimleştiği bölgelerden neden göç ettiğini anlamamızda büyük bir rol oynayabilir. Zira Homo erectus'u Afrika'dan neyin çıkardığı ya da ne tarafından çıkmaya mecbur bırakıldıkları, antropologlar arasında hâlen büyük bir tartışma konusudur.
Bu çıkış; sosyal öğrenme, merak, ete yönelik bir düşkünlük ya da teknolojik gelişimlerin doğal bir sonucu muydu? Otlakların büyümesi ya da iklimde yaşanan hızlı değişiklikler mi onları bu yolculuğa çıkarmıştı? Ya da sebep bu faktörlerin bir sonucu muydu?
Nihayetinde sorulan soru, "dayanıklılık" kavramına ve keşiflere dayanıyor. Oklahoma'da bulunan Tulsa Üniversitesi'nde görevli paleoantropolog Miriam Belmaker, konu hakkında şunları söylüyor:
Homo erectus'un Afrika'dan 'nereden, ne zaman' dağıldığından öte, 'nasıl' dağılabildiğini sormak gerek.
Fosil kaynaklarında 2 milyon yıl öncesine dayandırılan ve Homo erectus olarak bilinen bu tür, birçok alanda "ilkleri" barındırmasından ötürü dikkat çekicidir. Zira Homo erectus, "insana benzer" özellikleri barındıran ilk hominindi; atalarına kıyasla daha uzun boyluydular ve bacakları da daha uzundu, kolları ise daha kısaydı.
1.75 milyon yıllık bir süreç içerisinde Batı Asya'ya, ardından Doğu Asya'ya, günümüz Çin ve Endonezya'sına yayılabilen bu Homo erectus hakkında Melbourne La Trobe Üniversitesi'nde görevli paleoantropolog Andy Herries şunları söylüyor:[1]
Adı 'dik adam' anlamına da gelen bu tür, ilk koşucu insan türüydü ve şu ana dek yaşamış insan türleri arasında en başarılı olandı. Eğer Endonezya bölgesinden elde edilen veriler doğruysa, 2 milyon yıl önce evrimleşmiş bu türün 108.000 yıl öncesinde bile hayatta olduğunu söylemek mümkün. Bu zaman dilimi, beşeri kaynaklı iklim değişikliği ve fosil yakıt kullanımları göz önüne alındığında henüz 300.000 yaşında olan modern insanların görebileceğinden çok daha büyük bir zamanı kapsıyor.
H. erectus aynı zamanda çift taraflı, damla biçimli, aşölyen araçlar olarak bilinen ilk taş baltaları da yapan türdür. En eskisi 1.7 milyon yıl yaşında olan bu baltaların Doğu Afrika bölgesinde fazla sayıda bulunması, birçok bilim insanını H. erectus'un ilk olarak bu bölgede yer alan Yarık Vadisi'nde evrimleştiğini düşünmeye itmiş, ancak Herries tarafından Güney Afrika'da bulunan, 2.04 milyon yıl yaşında bir H. erectus kafatası, bu türün 2 milyon yıl önce de bir yerlere gittiğini göstermiştir. Ne olursa olsun, H. erectus'un Afrika içinde ve dışında gerçekleştirdiği bu seyahatler bu türün dünyanın yarısına yayılmasına aracı olmuştur.
Afrika'dan Avrupa ve Asya'ya gitmekte olan H. erectus'un batısında Akdeniz, doğusunda günümüz Suriye'si, Lübnan'ı, İsrail'i, Filistin'i ve Ürdün'ü içine alan bir çöl bulunan ince bir geçitten, Levanten Koridoru'ndan geçtikleri neredeyse kesin olarak bilinmektedir.[2] H. erectus'ların 1.6 ila 1.2 milyon yıl önce ulaştıkları düşünülen ve bu yazının konu aldığı Ubeidiya alanı, Levanten Koridoru'na çıkan yolda bir duraktı; ne tam manasıyla Afrika'daydı, ne Avrupa'da, ne Asya'da...
İspanya - Tarragona'da bulunan Institut Català de Paleoecologia Humana i Evolució Social'de görevli paleontolog Bienvenido Martínez-Navarro'ya göre H. erectus, nesiller boyu süren bu yolculuklarında dere ve akarsu gibi su kaynaklarının yakınlarında hareket etmiş, leşçil bir diyet benimseyerek özellikle kılıçdişli kaplanlar tarafından avlanmış kimi hayvanların kalıntılarıyla beslenmişlerdi. Bilim insanları tarafından uzun yıllar boyunca savunulan, Doğu Afrika savanlarının iklim değişikliği sebebiyle Güney Levant bölgesine doğru genişlediğini; bundan ötürü H. erectus'un 2 milyon yıl önce Doğu Afrika bölgelerinden dağıldığını iddia eden Savanistan Hipotezi, temel olarak H. erectus'un açık otlaklara ve aralıklı ağaçlı bölgelere büyük oranda adapte olduğunu, bu adaptasyonları sayesinde iklim değişimiyle genişleyen savanları takip ederek Afrika'nın dışına doğru çıkabildiğini ileri sürmektedir.[3]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Savanistan Hipotezi ve Homo Erectus'un Uyum Başarısı
Ubeidiya'da bulunan kalıntılar ise H. erectus'un genişleyen savanları pasif bir biçimde takip ettiği düşüncesine zıt düşmektedir. Belmaker'in de çalışmalarında ifade ettiği gibi Ubeidiya bölgesi bir savan değildi; ağaçlarla kaplı bir ormandı. Ubeidiya bölgesinden çıkarılmış, Kudüs İbrani Üniversitesi'nde depolanan yüzbinlerce fosilleşmiş hayvan kemikleri ile de desteklenmektedir. Bu kemikler arasında rhinoceros, hipopotam, timsah, ayı, domuz, deve ve kılıçdişli kaplan kemikleri ve İsrail Müzesi'nde sergilenen 182 santimetre uzunluğunda, soyu tükenmiş bir bufalo boynuzu bulunmaktadır.
Ubeidiya'da bulunan geyik gibi birçok toynaklı memeli fosilinin Avrasya kökenli olması bu alanın bir Afrika savanı olmadığına işaret etmektedir. Soyları tükenmiş bu geyiklerin, zürafaların, atların ve vahşi sığırların azı dişlerindeki aşınma şekilleri bu hayvanların ağırlıklı olarak ormanlık alanlara karakterize yumuşak yapraklarla beslendiğini göstermektedir.
Bunun da ötesinde Belmaker, çalışması kapsamında Ubeidiya'da ve dört diğer Avrasya hominin bölgesinde bulunan fosilleri karşılaştırmış; erken Pleistosen döneminde, 2.6 milyon yıl ila 770 bin yıl kadar önce kullanılan bu H. erectus alanlarından ikisinde (Gürcistan - Dmanisi ve İtalya - Pirro Nord) sırtlan ve kimi köpek türleri gibi açık, uzun mesafe koşuya uygun kimi hayvan fosilleri bulunurken üç alanda ise (Ubeidiya, İspanya - Venta Micena ve Gürcistan - Akhalkalaki) ağaçlara pusu kuran kimi kedigillerin ve pusu avcılarının fosillerini bulgulamıştır. Bu fosiller kapsamında bu üç alanın bir zamanlar ağaçlık olduğunu söylemek mümkündür.
Belmaker'in bulguları, H. erectus'un birden fazla habitat türüne ziyadesiyle uygun olduğunu ve savanlarla sınırlı olmadığını göstermektedir. Buna bağlı olarak Belmaker, H. erectus'un Afrika'dan ayrılmadan önce dahi birçok habitata içsel olarak adapte olduğunu, açık düzlüklerde antilop avladığını ve ormanlık alanlarda leşçil beslendiğini temel alarak farklı bir göç teorisi ortaya atmıştır.
Doğu Afrika bölgesinde bulunan ve çalışmaya konu olmuş bu alanlar, H. erectus'un büyük bir habitat yelpazesinde yaşayabileyeceğini göstererek Belmaker'in hipotezini doğrulamaktadır. Şu anda Wales - Bangor Üniversitesi'nde görev yapmakta olan zoolog Isabelle Winder'in çalışması, H. erectus'un evrimleştiği Yarık Vadisi'nde yer alan "çetin" ve düzensiz oluşumların, mağaraların ve su ve sediman tutan havzaların beslenme ve avcılardan saklanma için bir imkan yelpazesi sunduğunu; H. erectus'lara birbirinden tamamen farklı kimi oluşumlarda hayatlarını sürdürmeye yönelik, ayaklarını kaldıraç olarak kullanmak gibi doğal seçilim ekseninde kimi uyum mekanizmaları geliştirdiğini ve böylelikle nesiller boyunca çok yönlü bir şekilde geliştiklerini öne sürmektedir. Afrika'nın kıyı şeridinde de gözlemlenen, kıyı şeritlerinin, vadilerin, aralıklı ormanların ve su kütlelerinin meydana getirdiği bu farklı oluşumların erken Homo türleri için doğal yollar teşkil ettiği ve Afrika'dan çıkışa yönelik "uygun şartlar" yarattığı düşünülmektedir.
Buna ek olarak Belmaker, H. erectus'un yaşadığı adaptasyonların fiziksel boyutla kalmadığına inanmaktadır. Belmaker, konu hakkında şunları söylüyor:
Özel bir şey vardı; ya biyolojikti, yani zekilerdi; ya da bu yeni çevrelerde başarı göstermelerini sağlayan sosyal bir yapılanmaya sahiplerdi.
Belmaker bu ifadesini Gürcistan'da bulunan 1.77 milyon yıl yaşındaki Dmanisi alanında bulunan bir H. erectus kafatası ile desteklemektedir.[4] Analizler bu kafatasının ölümünden önce belli bir süre dişsiz olarak yaşamış bir adama ait olduğunu ortaya koymaktadır.[5]Bu adamın nasıl dişsiz yaşadığına yönelik birden fazla fikir üretilebilse de Belmaker, diğer homininlerin adama avcılık ve toplayıcılıkta, çiğ etlerin ve kök sebzelerin ezilerek hazırlanmasında yardımcı olduğuna ve adamın böylelikle yaşadığına inanmaktadır. Böylesi bir dayanışma, antik hominin kapasitelerine dair düşünceleri derinden sarsmaktadır. Belmaker konu hakkında şunları söylüyor:
Homo erectus, yaşadığı çevrede pasif bir unsur değildi. Doğanın akışına uymadı; 'Ah! Daha fazla çayır, şuraya gideyim.' demedi; kendi kaderini belirlemede aktif rol oynadı. Ağaçlık alanlarda yaşamayı tercih etmeleri, kaderleri üzerinde bir etkiye sahip olduklarını gösteriyor. Oldukça "evrimleşmiş" hayvanlardı.
1.6 ila 1.4 milyon yıl önce H. erectus'un Güneydoğu Asya ve Endonezya'nın tropik bölgelerinde bulunduğunu ifade eden, Smithsonian Enstitüsü'nün İnsanın Kökenleri Programı'nın yöneticisi olan paleoantropolog Rick Potts, konu hakkında şunları söylüyor:
İnsanın evrimsel tarihinin yönü büyük oranda farklı çevrelerde hayatta kalabilmek için daha büyük bir besin yelpazesi ile beslenebilmek, büyük bir olay yelpazesine bilişsel ve sosyal olarak daha geniş bir yelpaze ile cevap verebilmek gibi farklı kabiliyetler ile belirlendi. [H. erectus'un] Güneydoğu Asya ve Endonezya'da da bulunmuş olması [bu homininin] yalnızca bir tür habitata uyumlu olmadığını da gösteren bir unsurdur.
Buna karşın 1980'lerden beri bu fikir üzerine çalışan Potts, yüksek derecede değişkenlik gösteren iklimsel periyodların da adaptasyonları artırabileceğine dikkat çekmekte, hızlı ve devamlı iklim değişikliklerinde yalnızca belli başlı özelliklere sahip bireylerin hayatta kalabileceğini ve çocuk yetiştirebileceğini; böylelikle bu özelliklerin kalıtımsal olarak aktarılacağını savunmaktadır.
Peki İklim?
Örneğin taş aletler üretmeyi mümkün kılan bilişsel özellikler, bu aletleri kullanan bireylerin farklı çevrelerde farklı türde besinlerden de faydalanmasını sağlar. Meraklılık gibi bir özellik ise belirli bir bölge kuruduğunda homininleri farklı ve daha nemli iklimlere doğru bir seyahate iter. Potts, şöyle diyor:
Homo erectus'un elinde harita yoktu. Afrika'dan çıktıklarını bilmiyorlardı; yalnızca bir sonraki vadide ne olduğuna bakmaya gidiyorlardı. Böylelikle birçok kıyı şeridini ve vadiyi aştılar ve [dünyaya] dağıldılar.
2015 yılında Potts ve şu anda Utah Üniversitesi'nde antropolog olarak görev yapan Tyler Faith, iklimin faydalı özelliklerin evrimi üzerindeki pozitif etkisini konu aldıkları bir makale yayınladılar.[6] İkili, tropik Doğu Afrika ikliminin 5 milyon yıllık geçmişine, özellikle 100.000 yılda bir gerçekleşen, yüksek yağış ve kuraklıkların değişim sıklığını artıran Dünya'nın yörünge kaymalarına odaklandılar ve yüksek iklim değişkenliğinin insan evriminde bipedal australopitesinlerin ortaya çıkışı, ileri düzey taş aletlerin üretimi ve beyinde büyüme gibi kilit noktalara tekabül ettiğini; H. erectus ve H. sapiens türlerinin dünyaya dağılımlarının uzun süren ve iklim değişikliğinin yüksek oranda yaşandığı zamanlarda gerçekleştiğini bulguladılar.
Peki değişken iklim, H. erectus'u nasıl etkilemiş olabilir? Doğu Afrika kıyılarında bulunan sediman katmanlarını temel alarak 1.9 milyon yıl öncesinin iklimini çalışan, Massachusetts - Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nde görevli deniz jeologu ve iklimbilimci Peter de Menocal, konu hakkında şunları söylüyor:
İklimdeki değişikler bizim evrimimizde hayati bir öneme sahip; 2 milyon yıl önce yaşanan bu periyod da insan evriminin önemli noktalarından biriydi. H. erectus'ların yürüyerek ya da koşarak uzun mesafeler kat edebilmesini sağlayan esneklik ve uzun bacaklar gibi birçok adaptasyon bu dönemde meydana geldi. Bu adaptasyonlar nezdinde savanda bulunan etlere erişimin artması büyüyen beyinleriyle beraber artan enerji taleplerini karşılamış ve yüksek beyin fonksiyonlarının kapısını aralayarak planlama, koordinasyon ve iletişim becerilerini geliştirmiş olabilir.
Fosil kaynaklarındaki önemli bir öğe de iki yüzlü aşölyen baltalardır. Erken dönem hominin araçlarından çok daha ileri olan ve Kenya'da Turkana Gölü'nün yakınlarında bulunan Kokiselei'de çıkarılan, 1.76 milyon yaşındaki bu baltaların kullanımına yönelik bilişsel ve fiziksel adaptasyonlar yoğun iklimsel değişikliklerle de ilişkilendirilebilmektedir. 2020 yılında Lamont-Doherty Dünya Gözlemevi'nde doktora sonrası araştırmacısı olarak görev alan Rachel Lupien, Turkana Havzası'nda sedimanlarında bulunan bitki yapraklarının kimyasal yapılarını inceleyerek kuraktan nemli ve yağmurlu bir havaya doğru bir iklimsel geçişi bulgulamıştır; bu geçiş, bu balta teknolojisinin ortaya çıktığı zamana tekabül etmektedir.
- Dış Sitelerde Paylaş
Sonuç
H. erectus'un Afrika'dan çıkışında içsel adaptasyonların yanında iklim değişikliklerinin de büyük bir rol oynadığını düşünen Lupien, konu hakkında şunları söylüyor:
Aşölyen baltalar birçok amaç için kullanılabilen, dolayısıyla hızlı çevresel değişimlere uygun araçlardı. Büyük ölçekli iklim değişikliklerinin bu geçiş dönemleriyle de örtüşmesi bence bir tesadüf değil.
Kimi bilim insanları savanların bünyesinde kimi çayır bölgelerin ve ağaçlık bölgelerin bir arada bulunduğunu öne sürerek Savanistan Hipotezini halen savunmaktadır. Ancak H. erectus'un Afrika'dan çıkış seyahati üzerine çalışan birçok bilim insanı için soru, H. erectus'un farklı çevrelere adapte olma kabiliyetinden öte, bu denli esnek bir adaptasyona nasıl sahip oldukları haline gelmiştir.
Belmaker, Potts'un öne sürdüğü hipotezin iklim değişiklikleri ve yeni adaptasyonların ortaya çıkışı arasında "güzel" korelasyonlar kurduğunu belirtmesine karşın, bu hızlı iklim değişikliklerinin H. erectus tarafından aynı nesil içinde deneyimlenmeyeceğini; bundan ötürü de kimi özelliklerin nesilden nesile aktarılmasında iklimin büyük bir rol oynamamış olabileceğini; Potts'un iklim değişikliğinin yaşandığı zamanlarla örtüşen kimi kilit adaptasyonların daha erken dönemde yaşanmış olabileceğini bildirmektedir. Örneğin bulunan kimi taş aletler 3.3 milyon yaşındadır; H. erectus'un evrim sahnesinde belirmesinden çok önce kullanılmışlardır.
H. erectus'un dış bir faktöre bağlı olmayan bir adaptasyon kabiliyetine sahip olduğunu düşünen Belmaker, konu hakkında şunları söylüyor:
Bence başarılılardı, çünkü "kültürlülerdi", sosyal ilişkileri vardı.
Ancak de Menocal gibi bazı diğer biliminsanları evrimimizin çevremizdeki değişkenlere bağlı olduğunu, bu düşünceyi de sebep olduğumuz iklim değişikliği ile yüzleşeceğimiz geleceğe bir ders olarak taşımamız gerektiğini ifade etmektedir.
Zekiyiz. Olabileceğimiz en iyi halimizdeyiz. Değişime adapte olabiliriz ve bu değişikliklerin bizi tehdit ettiği konularda akıllıca kararlar vermeliyiz. Tarihimiz bu büyük değişimlere adapte olduğumuz bir tarih. Tehlikeye odaklanmalı, atalarımız gibi çözümler bulmalıyız.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 9
- 4
- 4
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: Sapiens | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Rizal, et al. (2019). Last Appearance Of Homo Erectus At Ngandong, Java, 117,000–108,000 Years Ago. Nature, sf: 381-385. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Ashkenazi, et al. (Araştırma Grubu, 2002). Human Paleoecology In The Levantine Corridor.
- ^ R. W. Dennell. (2011). The Colonization Of “Savannahstan”: Issues Of Timing(S) And Patterns Of Dispersal Across Asia In The Late Pliocene And Early Pleistocene. Springer, Dordrecht, sf: 7-30. doi: 10.1007/978-90-481-9094-2_2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Gibbons. (2016). Meet The Frail, Small-Brained People Who First Trekked Out Of Africa. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/science.aal0416. | Arşiv Bağlantısı
- ^ New York Times. Some See Roots Of Compassion In A Toothless Fossil Skull. Alındığı Tarih: 6 Nisan 2005. Alındığı Yer: New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Scott. Climate And Human Evolution | Noaa Climate.gov. (10 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 20 Nisan 2022. Alındığı Yer: Climate | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 22:57:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11686
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Sapiens. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.