James Webb Uzay Teleskobu, Büyük Patlama Teorisi'ni Çürüttü mü?
İddia
James Webb Uzay Teleskobu'nun çektiği fotoğraflardaki erken galaksilerin beklenenden çok sayıda ve büyük kütlede olması Büyük Patlama Teorisi'ni çürüttü!
Gerçek mi?
Gerçek Ne?
Astrofizik camiasında hiçbir noktada, hiç kimse, James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen verilerden herhangi birinin Büyük Patlama Teorisi'ni yanlışladığını iddia etmedi ve böyle bir görüş veya hipotez de bulunmuyor. James Webb Uzay Teleskobu'nun Büyük Patlama'dan milyonlarca yıl sonra oluşan galaksilere yönelik gözlemleri, erken galaksi oluşumu ve evrimine yönelik hipotezleri test etme imkanı verdi ve bu sayede galaksi oluşumunu daha iyi anlamamızı sağladı. Büyük Patlama Teorisi, Evren'in başlangıcını açıklayabilen tek bilimsel teori konumundadır ve henüz alternatifi olan hiçbir teori geliştirilebilmiş değildir.
İddianın Kökeni
İddia, ilk kez "Sanat ve Fikirler Enstitüsü" adlı bir sahtebilim organizasyonu tarafından, Ağustos 2022'de yayınlandı. Makalenin yazarı, alanda hiçbir donanımı olmayan ve sahtebilimsel yöntemlerle Büyük Patlama'yı çürütmeye çalışan Eric Lerner isimli bir yazardı. Lerner, Kansas Üniversitesi astrofizikçilerinden olan ve erken galaksi evrimi üzerine çalışan Allison Kirkpatrick'in Nature dergisine verdiği röportajda söylediklerini cımbızlayarak, kendi anlatımını pekiştirecek bir versiyon yarattı ve bunun yayılmasını sağladı.
Bilgiler
Bizim de Evrim Ağacı'nda bütün kapsamıyla yer verdiğimiz Büyük Patlama Teorisi, Evren'in 13,82 milyar yıl önce çok daha küçük, çok daha sıcak ve çok daha yoğun bir noktadan başlayarak, müthiş bir hızla genişlediğini, soğuduğunu ve seyreldiğini öngören bilimsel bir teoridir. Teori, astrofiziksel gözlemlerin en fazlasını, en az varsayımla, en isabetli şekilde açıklayabilen teoridir ve şu ana kadar Büyük Patlama'nın alternatifi olabilecek, onun açıklayabildiği her şeyi açıklayan ve üzerine henüz açıklanamayan noktaları da izah etmeyi başarabilen (ve bunu yaparken daha az varsayımda bulunan) hiçbir teori geliştirilememiştir. Büyük Patlama Teorisi (ve ihtiva ettiği diğer teoriler), fiziğin zorlu sınavlarını tekrar tekrar geçmeyi başarmış, test edilebilir öngörülerde bulunabilmiş ve bu öngörülerin doğrulanmasıyla yıllar içinde daha da güç kazanmıştır.
Ne var ki Büyük Patlama Teorisi'nin henüz tam olarak izah edemediği bazı detaylar da bulunmaktadır (bu, bütün teoriler için geçerli olan, bilimsel manada normal bir durumdur). Bu eksikler, Büyük Patlama Teorisi'nin geliştirilmesi ve genişletilmesi gerektiğini göstermektedir. Örneğin bu geliştirmelerden biri, yine Evrim Ağacı olarak detaylıca bahsettiğimiz Kozmik Enflasyon Teorisi'dir. Kozmik Enflasyon Teorisi ile güçlendirilmiş Büyük Patlama Teorisi, insanlığın bugüne kadar geliştirdiği en güçlü astrofizik teorisidir.
Bilimsel teorilerle ilgili normal bir diğer durum, bu teorilerin bazı yeni tahminlere ve öngörülere yol açmasıdır. Ancak "hipotez" adı verilen bu öngörü ve tahminlerin hepsi doğru olmayacaktır. Yeni gözlemsel veriler, bu hipotezlerin bir kısmını eleyecek, diğerlerini doğrulayacaktır ve bu şekilde teori kendi evrimine devam edecektir. İşte 2022 yılında faaliyete geçen James Webb Uzay Teleskobu da bu ek gözlemsel verileri sunan bir araç olarak, astrofizik alanında devrimler yaratmaya başlamıştır.
Ne var ki bu devrimlerin hiçbirinin Büyük Patlama Teorisi'ni çürütmesi beklenmemektedir; zira Büyük Patlama Teorisi, bir bütün olarak çürütülmesi güç düzeyde gözlemsel kanıta sahiptir. Beklenen, James Webb Uzay Teleskobu gibi gelişmiş gözlem araçlarının, Büyük Patlama Teorisi sayesinde öngörülen bazı hipotezlerin yanlışlanmasına, diğerlerininse doğrulanmasına yol açmasıdır.
James Webb ve Büyük Patlama
Erken Galaksilerin Oluşumu ve Evrimi
Bu hipotezlerden biri, Büyük Patlama'dan birkaç yüz milyon yıl sonra oluşmaya başlayan galaksilerin evrimine yönelik detayları içermektedir. Büyük Patlama Teorisi, Evren'deki ilk galaksilerin, Evren'deki diğer her şeyde (örneğin canlıların oluşumu, gezegenlerin oluşumu veya karmaşık moleküllerin oluşumunda) gördüğümüz gibi kademeli ve birbirini takip eden bir oluşum sürecinden geçerek var olduğunu öngörmektedir. Yani galaksiler de birdenbire, "puf diye" yoktan var oluvermemişlerdir. Bugüne kadar yapılan tüm gözlemler de bu öngörüyle uyumludur.
Ancak okurun da takdir edebileceği gibi, içinde yüz milyarlarca yıldızı ve katrilyonlarca Güneş kütlesindeki gaz ve tozları barındıran yapıların oluşum dinamiklerini eksiksiz olarak anlamaya çalışmak çok zor bir iştir. Dolayısıyla galaksi evriminin hızı konusunda hâlen bilinmeyenler vardır: Örneğin bir galaksinin ne hızla kütle kazandığı ve bu kütlenin zaman içinde ne hızla değiştiği, farklı astrofiziksel modelleri doğrulayıp yanlışlayabilecek bir detaydır. Dolayısıyla galaksi oluşumuna yönelik teorilerimizde de illâ ki eksik ve hatalı noktalar vardır ve olacaktır da...
Ama zaten bilim böyle çalışır: Siz bir hipotez ileri sürersiniz, sonra ona yönelik bir gözlem veya deney yaparsınız ve veri hipotezi çürütüyor mu yoksa destekliyor mu buna bakarsınız. Çürütüyorsa hipotezinizi yeni veriyi de açıklayacak şekilde değiştirirsiniz ve tekrar test edersiniz. Hipotezinizin çürük olması, çok sayıda hipotezi bir araya getiren teorinizi baştan sona çürütmeye yetmeyebilir; ama yeni veriler ışığında bu eksikleri gidermeniz ve daha isabetli teoriler geliştirmeniz gerekebilir.
James Webb'in Bize Öğrettikleri
Evrim Ağacı olarak, 2022 yılının Temmuz ayında, direkt olarak James Webb ve TESS gibi uzay teleskoplarıyla çalışan sevgili Tansu Daylan ile bir canlı yayın yapmıştık:
O yayından hatırlayacağınız üzere, James Webb Uzay Teleskobu, insanlığın uzayı bugüne kadar görmediği bir detayla görmesini sağlayan, Hubble'ın bir üst versiyonu ve tamamlayıcısı olarak düşünebileceğiniz, çok kıymetli bir enstrümandır. Yıllardır ha gönderildi ha gönderilecek derken, nihayet 2022'nin ortalarında, Dünya'dan 1.5 milyon kilometre uzaktaki yörüngesinde çalışmaya başlayan James Webb, daha ilk yılı içinde bize müthiş görüntüler göndermeye başladı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ama James Webb'in yapabildiği tek şey, zaten bildiğimiz gök cisimlerini daha da net bir şekilde fotoğraflayabilmek değildir. Aynı zamanda Hubble'ın yapabileceğinden çok daha eskiye bakıp, Evren'in en erken zamanlarına yönelik çok isabetli veriler toplayabilmektedir. Az önce de bahsettiğimiz üzere Evren, 13.82 milyar yıl önce Büyük Patlama dediğimiz olayla başlamıştır ve o gün bugündür genişlemektedir. İşte James Webb, Büyük Patlama'dan sadece birkaç yüz milyon yıl sonra oluşmuş olan en eski galaksileri fotoğraflayarak, bize galaksi oluşumunun en erken dönemleri hakkında çok kıymetli bilgiler verebilmektedir.
James Webb'den gelen veriler, gerçekten de bizim ilk galaksilerin oluşumuna yönelik teorilerimizi ve bu teorilerin çatısı altında bulunan bazı hipotezleri test edebilmemizi sağlamıştır. James Webb verileri, daha şimdiden bize bu konuda bir dizi şaşırtıcı bulgu sunmayı başarmıştır:[1]
- Büyük Patlama'dan sonraki ilk 300 milyon yıl içinde beklediğimizden 4 kat fazla galaksi oluştu.
- Oluşan ilk galaksilerin tarihi, Hubble'ın gösterdiği gibi Büyük Patlama'dan 400 milyon yıl sonrası değil, belki 250 milyon yıl sonrası kadar erken zamanlara dayanıyor olabilir.
- Oluşan en erken galaksiler beklenenden daha karmaşık yapıya sahipler; örneğin galaksilerin birkaç yüz milyon yılda edindiği yassı disk formu, sanılandan çok daha erken oluşuyor gibi gözüküyor; mesela bazı galaksilerin epey gelişmiş merkez kısımları ilk 500 milyon yılda oluşmuş gibi gözüküyor - ki bu şaşırtıcı bir hız.
- Oksijen gibi bazı ağır elementler, sanılandan daha erken oluşmuş gibi gözüküyor.
- Büyük Patlama'dan 3 milyar yıl kadar sonrasına denk gelen ve "kozmik öğlen" adı verilen zamanda oluşan galaksiler, beklenenden biraz daha küçük gözüküyor.
Özetle, James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen veriler, bu galaksi oluşum hızının beklenenden bir miktar daha yüksek olduğuna, yani galaksilerin beklenenden biraz daha erken "şişmanladığına" işaret ediyor gibi gözükmektedir.
James Webb, Büyük Patlama'yı Görebilir mi?
Bunların hepsi kuşkusuz ilginç verilerdir; ama görebileceğiniz gibi bunların direkt olarak Büyük Patlama ile hiçbir alakası yoktur. Çünkü James Webb Uzay Teleskobu, Büyük Patlama hakkında direkt olarak bilgi verebilecek bir enstrüman değildir.
Bahsettiğimiz gibi, Büyük Patlama 13.82 milyar yıl önce yaşanmıştır, James Webb ise bundan anca 250 milyon yıl sonrasını gözleyebilmektedir. James Webb'in bize verebileceği veriler, Büyük Patlama'yı değil, galaksi evrimi teorilerimizi gözden geçirmemizi gerektirebilir.
Eğer Büyük Patlama'nın kendisini araştırmak istiyorsanız, CERN gibi kurumlardaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi ekipmanlara ihtiyacınız vardır. Bu aletlerde Büyük Patlama'dan 1 saniyenin trilyonda biri kadar ufak bir süre sonrasındaki şartları baştan yaratmak mümkündür. Ne var ki o bile yetmez; çünkü Evren'in dinamiklerini anlamamızı sağlayan Genel Görelilik Teorisi, zaten 10-43 saniyeye, yani 1 saniyenin katrilyon kere katrilyon kere katrilyonda biri mertebesinde bir süre sonrasına kadar çalışmaya devam etmektedir.
Şu ana kadarki bulgularımız, Büyük Patlama Teorisi'ni tamamen desteklemektedir. James Webb'in bunu tek başına değiştirmesi mümkün değildir.
Bir Büyük Patlama Karşıtı: Eric Lerner
O zaman ne bu "James Webb Büyük Patlama'yı çürüttü!" iddiası nereden geliyor? İşte burada karşımıza, Türkiye'de de maalesef bol bulunan cinsten bir karakter çıkmaktadır: Herhangi bir akademik çıktısı ve hakem denetimli yayını olmamasına rağmen; Einstein'ı, Büyük Patlama'yı veya benzeri büyük isimleri ve teorileri, oturduğu yerden ve bariz bir şekilde temelsiz argümanlarla çürüttüğünü sanan bir isim: Eric Lerner. Lerner, Columbia Üniversitesi fizik bölümü mezunu; ama lisansüstü eğitimini 1. sınıfta bırakıp, popüler bilim yazarlığına geçiyor ve popüler bilim üzerinden bilim yapabileceği sanrısına kapılmış bir kişidir.
Popüler Bilimin Kötüye Kullanımı
Bunu çok iyi anlamak gerekiyor: Biz burada şu anda bu yazıyı yazarken, siz bu yazıyı şu anda okurken, gerçekten de popüler bilim yapıyoruz. Ama burada veya Evrim Ağacı bünyesinde asla görmeyeceğiniz şey, örneğin "Einstein hatalı, çünkü ben şöyle düşünüyorum" veya "Ben kendi araştırmalarımla şöyle bir bulguya vardım..." diye başlayan cümlelerdir. Bilim böyle yapılmaz!
Bir bilim iletişimcisinin görevi, bilim iletişimi yaparken bilim üretmek değildir ve üretemez de! Bir bilim iletişimcisinin; mesela bir popüler bilim yazarının veya YouTube gibi dijital medya araçlarında, Evrim Ağacı gibi internet sitelerinde bilimden bahseden bir kişinin görevi, var olan akademik konsensusu, yani görüş birliğini, halka olabildiğince doğru ve eksiksiz bir şekilde aktarmaktır. Varsa, akademideki tartışmaları tarafları doğru yansıtacak biçimde halkla buluşturmaktır.
Popüler bilimci tartışmaya taraf olamaz; daha önemlisi, bilimsel tartışmalarda taraf yaratamaz. Yaratmak istiyorsa, er meydanı bellidir: Bir deney kurgular, o deneyi yapar, saygın bir dergide yayınlar... Doktorasını yapar, tezini yayınlar, sonra gider onu anlatır. Bir teorisi mi var? Matematiğini eksiksiz bir şekilde listeler, yine hakemli bir dergide yayınlar. Bilimde kimse kafasına göre iş yapamaz.
Plazma Evren Modeli
İşte Eric Lerner'ın en büyük argümanı, Büyük Patlama Teorisi'ni ve Evren'in genişlediğini tamamen reddediyor olmasıdır. Ona göre Evren, ezelden beri vardı ve şu anda da genişlememektedir; dolayısıyla Büyük Patlama da asla var olmamıştır.
Bunun yerine Lerner, bundan 40 sene önce Nobel Ödüllü Hannes Alfven tarafından geliştirilen, "standart-dışı" onlarca kozmolojik modelden biri olan Plazma Evren Modeli adlı bir modeli savunmaktadır. Güneş gibi aşırı sıcak gaz toplarında gördüğümüz, maddenin hallerinden biri olan plazmanın elektromanyetik etkileşimlerinin Evren'in dinamiklerini açıklayabileceğine inanmaktadır.
Olabilir, bilimde ana akıma karşı çıkan bir iddiada bulunabilirsiniz, bu bir sorun değil; ama diğer düşünce sistemlerinin aksine, bilimde sadece iddiada bulunmak yetmez. İleri sürdüğünüz iddianın, çürüttüğü teorinin bütün gözlemlerini açıklayabilmesi ve ek olarak o teorinin açıklayamadığını iddia ettiğiniz gözlemlerini de açıklayabilmesi gerekir. Bu da yetmez: Teorinizin tamamının veya en azından kilit parçalarının test edilebilir öngörülerde bulunması gerekir. Bu da yetmez: O testlerin yapılması ve teorinizin gerçekten de daha önce açıklanamayan şeyleri açıkladığını göstermesi gerekir. Bu da yetmez: O sonuçları akademik camiya detaylıca ilan etmeniz, başkalarınca sonuçlarınızın gözden geçirilmesi, gerekirse deneylerin tekrarlanması ve aynı sonuçların alınması gerekir.
O nedenle, şunu anlamak önemlidir: Bilimde, genelde yeni bulguların eski teorileri sarsması ve onların yerini alması en az 10 yıl sürer; çünkü tüm bu anlattıklarımızın ve daha fazlasının yapılması (örneğin bilim konferanslarında tartışılması ve belli bir konsensüsün, yani görüş birliğinin oluşması) az çok bu kadar zaman alır. Bu nedenle asla ama asla oturmuş teoriye karşıt olan, taze elde edilmiş bir bulgunun üstüne hemen atlamamalısınız.
Bilim tarihi, bu hataya düşenlerin komik duruma düştüğü örneklerle doludur: Örneğin geçtiğimiz yıllarda Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda ışıktan hızlı giden parçacıkların bulunduğu iddia edilmişti. Düşünsenize, bu ne olağanüstü bir keşif! Sonradan dedektörün sensör bağlantılarından birinin yanlış yapılması sonucu verinin yanlış toplandığı fark edildi. Keza, Evren'in kuantum düzeyde deterministik değil, olasılıkçı olduğu gerçeğinin ileri sürülmesi, test edilmesi, tartışılması ve nihayet kabul edilerek Nobel Ödülü'yle taçlandırılması 58 sene sürdü!
Örnekleri sınırsız bir şekilde artırabiliriz ama tema hep aynıdır: Acele etmeyeceksiniz. Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar gerektirir. Ve eğer bir bulgu gerçekse, zaten er ya da geç ortaya çıkar; onun partizanlığını yapmanıza gerek yoktur. Unutmayın: Gerçeklerin size ve fanatizminize ihtiyacı yoktur. Gerçek, eğer gerçekse, gerçektir ve ortaya çıkar.
İşte bu nedenle "James Webb Büyük Patlama'yı çürüttü." gibi laflar acınasıdır. Sadece Lerner değil, ülkemizde de bu tür şeyleri hemen çıkarlarına alet etmeye çalışan yığınla insan vardır: Bunların amacı gerçeğe ulaşmak değildir, kendi (önceden sahip oldukları) doğrularını diğer insanlara dayatmak adına bilimi eğip bükmek ve oradan buradan laf cımbızlamaktır. Halbuki bunun başarıya ulaşma ihtimali yoktur. Dediğimiz gibi: Gerçek zaten ortaya er ya da geç çıkacaktır. Belki belli doğrularda ısrarcı olabilirsiniz; ama gerçeği yoktan yaratamazsınız.
Plazma Kozmolojisi Hatalı Bir Teoridir!
Gerçekten de Alfven'in ve sonrasında Lerner'in savunduğu bu plazma kozmolojisinin öngörüleri, bilim camiası tarafından gözlemlerle kıyaslandı ve bu hipotezin gözlemlerimizi açıklayamadığı, daha önemlisi Büyük Patlama'dan daha başarılı bir teori olmadığı görüldü ve bu alanda geliştirilen diğer onlarca teori gibi elendi.[2], [3], [4], [5], [6], [7] Örneğin plazma kozmolojisi:[8]
- "Kaostan gelen düzen" tarzı havalı terimler kullanarak olan biteni açıklamaya çalışmaktadır; ama işin matematiğine baktığınızda, kendilerinin de itiraf ettiği üzere, termodinamiğin ikinci yasası gibi çok temel yasaları ihlal etmektedir.
- Teorinin galaksi kümeleri arası örüntülerle ilgili öngörüleri, toplanan verilerle örtüşmemektedir. Öte yandan bu galaksi kümelerinin, kuantum çalkalanmaların kozmik enflasyonla şişirilmesi sonucu oluştuğunu öngören Büyük Patlama Teorisi'yle birebir örtüşmektedir.
- Derin uzaydaki radyo kaynaklarının yoğunluğuyla ilgili öngörüleri, kozmik mikrodalga art alan ışımasına yönelik gözlemlerimizle uyuşmamaktadır.
- Yıldızlarda hidrojenden ağır atomların oluşması konusunda, gözlemlerimizle uyuşmayan miktarlar öngörmektedir.
Bunların hepsini yerleşik Büyük Patlama Teorisi başarıyla açıklarken, bu hatalı alternatifine odaklanmak için yeterli ve geçerli bir gerekçe bulunmamaktadır.
Ama Eric Lerner'in tek sorunu hatalı bir teoriyi savunması değildir. Bunu savunmak için yalan söylemeyi göze alabiliyor olmasıdır. Bu yalan, James Webb gözlemleri sonrasında Nature dergisinde yapılan bir röportajd akarşımıza çıkmaktadır.
Lerner ve Yalanları: Yaptığımız Her Şey Yanlış mı?
James Webb Uzay Teleskobu'nun erken galaksi oluşumuna yönelik bu ilginç bulguları konusunda Nature dergisine verdiği 27 Temmuz 2022 tarihli röportajında Dr. Allison Kirkpatrick, bu ilginç keşiflere ithafen şöyle bir cümle kullanmıştır:[1]
Sırf bu yüzden kendimi sabahın 3'ünde uyanık buluyorum. 'Acaba yaptığım her şeyin yanlış mı?' diye düşünüyorum.
Her ne kadar gereğinden fazla dramatik bir cümle olsa da, Nature gibi büyük dergilerin de okurlarında sağlamak istediği ilgiden ötürü, bunun, popüler bilim kültürü çerçevesinde kabul edilebilir ve sıradan bir söz alıntısı olduğu söylenebilir. Ne yazık ki bu tür abartılı anlatımlar, yukarıda verdiğimiz bağlamından koparılarak sunulduğunda, halkı kandırma amaçlı bir silaha dönüştürülebilmektedir.
Ama işte Lerner bunu fırsat bilmiştir: Yazdığı "Büyük Patlama Asla Yaşanmadı!" başlıklı blog yazısında, röportajın sadece bu son cümlesini cımbızlayarak, hâlihazırda kendisinin karşıt olduğu Büyük Patlama Teorisi'nin bilim camiasında da kabul görmediği ve yeni bulguların astrofizik camiasında paniğe yol açtığını iddia etti.[9] Halbuki böyle bir şey söz konusu değildir. Gerçeğe giden yol buysa kozmologlar neden panik yapsın, yanlışsa yanlış, ne var bunda?
Zaten Lerner'ın blog yazısı da ilk başta hiç dikkat çekmemiştir; ancak sonradan James Webb Uzay Teleskobu gibi güncel bir konuyu, Büyük Patlama Teorisi gibi popüler bir kavramla birleştiren ve gerçeği ortaya çıkarmaktan ziyade sansasyon ve tık tuzağı peşinde koşan üçüncü sınıf sözde "gazeteler", güya bilim anlatan sosyal medya sayfaları ve birtakım sosyal medya kişilikleri bu makale ve türevlerini paylaşarak, bu yalanın ekmeğini yemeye başladılar. Çünkü sansasyon satar... Dr. Kirkpatrick, yaptığı "hata" ve Lerner'ın bunu fırsata çevirmesi konusunda şöyle diyor:
Söylediğimin, dergi için iyi bir alıntı olduğunu düşündüm. Olabildiğince açık bir insan olmaya çalışıyorum ve söylediğimin arkasındayım: Daha önceki teleskop verileri sayesinde ilk galaksiler hakkında öğrendiğimiz her şey, muhtemelen resmin tamamı değil ve şimdi teorilerimizi daha da hassaslaştırabilmek için daha fazla verimiz var. Ama sonuçta o röportajı yaptıktan sonra unuttum gitti. Ta ki Ağustos 2022'de bir arkadaşımdan bir mesaj alana dek. Mesajda, James Webb Uzay Teleskobu'nun uzak galaksilere yönelik gözlemlerinin Büyük Patlama'yı yanlışladığı ve benim sözümün buna dayanak gösterildiği yazıyordu. Yazılan makaleyi okudum ve 'Bu berbat; ama sonuçta bir saçmalıktan ibaret. Nasılsa kimse okumaz.' diye düşündüm. Bilin bakalım ne oldu: Herkes okudu!
Lerner'ın Yalanları ve Sahtekarlık Taktikleri
Lerner'in Büyük Patlama konusundaki sahte köşe yazısı, klasik bir sahtebilimcinin bütün yöntemlerini kullanmaktadır:[10] Örneğin yazısında Lerner, Büyük Patlama modeline göre daha uzak galaksilerin daha büyük gözükmesi gerektiğini, çünkü genişleyen bir uzayda onlardan saçılan ışığın onlar bize daha yakınken yola çıktığını söylüyor. Halbuki bu, düpedüz bir mantık safsatasıdır: Büyük Patlama Teorisi'ne göre bizden daha uzakta olan galaksiler, Evren daha küçükken de bizden (diğer galaksilere göre) daha uzaktalardı, hala da daha uzaktalar. Bunların daha büyük gözükmesi için hiçbir fiziksel neden bulunmamaktadır.
Lerner'in okurlarını kandırmakta kullandığı bir diğer numara, sahtebilimciler arasında yaygın bir sorun olan veri cımbızlama safsatasıdır. Örneğin Lerner, Büyük Patlama'nın direkt bir kanıtı olan Kozmik Artalan Mikrodalga Işıması gibi verileri tamamen ve kasten görmezden gelirken, eldeki bazı verileri gerçekte söylemedikleri şeylere dönüştürmektedir. Örneğin erken galaksilere yönelik bulguların sadece galaksi oluşum teorilerini değil, bütün kozmolojiyi çöpe attığını ileri sürmektedir. Bu, doğru değildir.
Lerner'in bir diğer tipik numarası, yine bütün sahtebilimciler tarafından ortak olarak kullanıldığı üzere, bir bilim dalının tamamının kendisine ve kendi inançlarına karşı bir komplo içinde olduğu inancını ileri sürmektir. Örneğin devlet tarafından desteklenen astrofizikçilerin Büyük Patlama'yı sorgulayan görüşleri susturmaya çalıştığını iddia etmektedir. Elbette bu da doğru değildir.
Veri toplayıp tutarlı hipotezler inşa edebilen kimse bilimden dışlanmaz; bilimin bu tür bir dışlama mekanizması bulunmamaktadır. Tam tersine: Üniversitelerde "tenure" adı verilen, sözleşmenizi yenileme ihtiyacınız olmaksızın üniversite kadrosunda kalma hakkınız tam da bu nedenle verilmektedir: İstediğiniz fikirlerin peşinden koşmanız mümkündür. Ama kimse de sizin her çılgın fikrinizi varıyla yoğuyla desteklemekle mükellef değildir. Onları ispatlama yükü, iddia sahibi olarak sizin omuzlarınızdadır - ve Lerner bunu yapamamaktadır. İşte bu tür kimseler, bunu her yapamadıklarında, hemen "Bizi engelliyorlar!" kartına sarılmaktadırlar.
Anlayacağınız, Lerner, veriye dayalı bilim yapmamaktadır; önceden doğru olduğuna kanaat getirdiği inançlarına göre bilimsel veriler türetmeye çalışmaktadır. Bilim, bu şekilde çalışmaz.
Büyük Patlama Derken Ne Kastediliyor?
Eric Lerner gibi sahtebilimcilerin bir diğer problemi, konuyla ilgili olarak masaya yatırılabilecek çok ilginç açıları halk nezdinde zehirliyor olmalarıdır. Örneğin "Büyük Patlama" derken neyin kastedildiği oldukça önemlidir ve size daha önceden anlattığımız üzere, bu kavram birkaç anlama gelebilmektedir. Bunlar arasındaki farklar, kozmolojinin aktif ve ilginç çalışma sahalarıdır. Ancak Lerner gibiler, bu tartışmayı gasp ederek kendi amaçlarına alet ettiklerinde, bir yandan gerçekleri savunurken diğer yandan halka bilimsel nüansları anlatmak çok zor olabilmektedir. Bu, sahtebilimin insanlığın ilerleyişine vurduğu en büyük darbelerden biridir.
Kozmolojik tartışmalarda "Büyük Patlama" dendiğinde iki, nasıl saydığınıza bağlı olarak belki üç farklı anlam bulunmaktadır:
Büyük Patlama, Evren'in Başlangıcı mı?
Genelde insanların Büyük Patlama'dan anladığı budur. Örneğin Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'ni geriye doğru takip ettiğimizde, zamanın sıfıra ulaştığı noktada karşımıza çıkan şey "Büyük Patlama"dır. Zamanda geriye gittikçe Evren'deki madde ve enerjinin giderek yoğunlaştığını ve ısındığını görmekteyiz. Eğer bu silsileyi daha da başa götürecek olursanız, 13.82 milyar yıl kadar önce yoğunluğun ve sıcaklığın sonsuza ulaştığı bir noktaya, bir tekilliğe varmaktayız. Bundan daha geriye gitmek mümkün değildir, çünkü bu, Kuzey Kutbu'nun daha kuzeyinde ne olduğunu sormak gibidir.
Ne var ki bu "tekillik" kavramı, fizikçiler arasında artık neredeyse tamamen gözden düşmüş ve terk edilmiş bir kavramdır; çünkü matematiksel olarak mümkün olan sonsuzluklar (örneğin "sonsuz sıcak" veya "sonsuz yoğun" gibi kavramlar), fiziksel olarak gerçek değillerdir - veya bunların gerçek olabileceği herhangi bir mekanizma bilinmemektedir. Çünkü enerji yoğunluğu aşırı arttığında, uzay-zaman dokusu absürt bir biçimde bükülmektedir ve bu noktada uzay-zaman dokusunu etkileyen kuantum etkiler önem kazanmaya başlamaktadır. Fakat Genel Görelilik Teorisi'nin izah ettiği kütleçekimini kuantum mekaniği ile birleştirecek bir "kuantum kütleçekim teorisi" henüz geliştirilememiştir. Eğer bunu geliştirebilseydik, belki tekillikten kurtularak gerçek bir fiziksel olguya erişebilirdik.
Yani Einstein'ın teorisi, pratik olarak zamanı t=0t=0 anına kadar takip etmemize izin vermemektedir; daha ziyade, t=10−43t=10^{-43} gibi bir noktada teori çalışmamaya başlamaktadır. Dolayısıyla teknik olarak, bu anlamda Büyük Patlama'nın kesinlikle yaşandığını söylemek mümkün değildir; çünkü Büyük Patlama anına yönelik bir gözlem yapılması şu anda imkânsız gözükmektedir. Bugüne kadar yapılmış direkt gözlemler, Büyük Patlama'dan en az 380.000 yıl sonrasına aittir (Kozmik Mikrodalga Artalan Işıması, Büyük Patlama'dan bu kadar süre sonra saçılmıştır). Dolayısıyla bu artalan ışımasını tespit edecek sensörlerden bile yoksun olan James Webb gibi bir uzay teleskobunun Büyük Patlama hakkında direkt bir gözlem yapması imkânsızdır.
Büyük Patlama'ya yönelik daha yakın "gözlemler", direkt gözlemlere değil, dolaylı deneylere dayanmaktadır. Örneğin CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi ekipmanlar, Büyük Patlama'dan sonraki 10-12 saniye gibi aşırı kısa sürelerdeki durumu modelleyebilmemizi sağlamaktadır. Bu, insanların tahayyül bile edemeyeceği kadar kısa bir süre olsa da, Genel Görelilik Teorisi'nin çalışmaya devam ettiği 10-43 saniyeden halihazırda katrilyon kere katrilyon kez uzun bir süredir; dolayısıyla bu deneyler bile bize Büyük Patlama ânı hakkında direkt bir bilgi veremez.
Bu durum (ve belirsizlik), bazı insanların hâlen Büyük Patlama harici hipotezleri savunmasına neden olmaktadır; fakat bu alternatif hipotezler, Büyük Patlama'nın daha yaygın olan ikinci anlamına kıyasla çok daha zayıftır.
Büyük Patlama, Evren'in Genişlemesi mi?
Büyük Patlama'nın modern kozmolojideki anlamı, bir tekillikten başlangıç olmasından ziyade, Evren'in hızla genişlediği bir dönem olmasıdır. Bu anlamıyla terimin, bilim camiasında bugüne kadar eşi benzeri az görülür miktarda kanıtı vardır. Dr. Sabine Hossenfelder, Nautilus için yazdığı makalede şöyle diyor:[11]
Tarihsel olarak, evrenin genişlemesine dair ilk kanıt, Edwin Hubble'ın diğer galaksilerden gelen ışığın sistematik olarak kırmızıya kaydığını ve hepsinin bizden uzaklaştığını gösteren gözlemiydi. Bu ilk kanıt olsa da, evrenin genişlemesi için kesin kanıt, kozmik mikrodalga arka planının keşfiyle geldi - ki bu gözlem, Büyük Patlama'nın rakip hipotezi olan "kararlı hal" evrenini çürüterek eledi. Sık sık olduğu gibi, kararlı durum hipotezi daha sonra yeni verileri barındıracak biçimde revize edildi, ancak bugün sadece mikrodalga arka planı açısından değil, aynı zamanda evrendeki yapıların oluşumu hakkında bildiklerimiz açısından da değerlendirdiğimizde, bu hipotezin özetle yanlış olduğu düşünülmektedir.
Tüm Reklamları KapatEvrenin genişlemesi ile Büyük Patlama Olayı arasındaki bu karışıklık, Wikipedia'daki Büyük Patlama makalesine bakıldığında da ortaya çıkıyor. İlk paragrafta "Big Bang teorisi" denen bir şeye atıfta bulunarak başlıyor ve bunun evrenin genişlemesi teorisi olduğunu açıklıyor. Nihayet ikinci paragrafta, Büyük Patlama teorisi, Büyük Patlama tekilliğine yönelik çıkarımdan ayırt ediliyor. Ancak ve ancak dördüncü paragrafta ayrım ortadan kalkıyor ve okura şu bilgi veriliyor: "Geniş bir dizi ampirik kanıt, şu anda esasen evrensel olarak kabul edilen Büyük Patlama'yı güçlü bir şekilde desteklemektedir." Okuyucu, evrenin genişlemesine ilişkin kanıtların, evrenin Big Bang Olayı ile başladığının kanıtı olduğunu sanarak yanlış yönlendiriliyor - ki bu yanlıştır.
Büyük Patlama, ΛCDM Teorisi mi?
Büyük Patlama'nın tekilliğe ve Evren'in genişlemesine ithafen kullanılması işleri yeterince karıştırmıyormuş gibi, bazen de spesifik bir genişleme modeli olan ΛCDM modeline ithafen kullanılmaktadır. Burada Λ işareti, kozmolojik sabit denen bir sayıdır ve CDM harfleri de "soğuk karanlık madde" anlamına gelir. Ancak ΛCDM modelinin Evren'in genişlemesine yönelik gözlemlerimizi açıklayan tek güçlü teori olmadığı doğrudur; örneğin modifiye kütleçekim teorisi de gözlemlerimizi oldukça iyi açıklayabilmektedir.
Sonuç Olarak Büyük Patlama Yaşandı mı?
Eric Lerner'ın savunduğu Plazma Kozmoloji Modeli bağlamında, "Büyük Patlama" dediğimiz şeyin kesin olarak yaşandığını söyleyebiliriz; zira Lerner'ın savunduğu model, sadece tekilliği değil, aynı zamanda genişlemeyi ve karanlık maddeyi de tamamen reddetmektedir. Ama modern kozmoloji ve geçerli bilimsel veriler bağlamında şunları söyleyebiliriz:
- Evren'in başlangıcında mutlak bir tekillik olduğu konusunda matematiksel olsa da fiziksel herhangi bir kanıt yoktur. Büyük Patlama, fizik camiasında artık bu anlamda kullanılmamaktadır ve herhangi bir fizik konferansında saygın bir fizikçinin bundan bahsettiğini duyamazsınız.
- Evren'in Büyük Patlama denen hızlı genişleme sürecinden geçtiği neredeyse kesin olarak doğrudur ve hakkında çok güçlü (ve büyük oranda çelişkisiz) kanıtlar vardır.
- Evren'in spesifik bir genişleme modelini takip ettiği yönünde çok güçlü kanıtlar olsa da hiçbir model henüz bütün rakiplerini elemeyi başaramamıştır.
Eğer Büyük Patlama'nın, Evren'in şu ankinden çok daha küçük bir hacimden başlayıp muazzam bir genişleme sürecinden geçmesi olarak, modern anlamıyla anlayacak olursanız, bu olayın kesinlikle yaşandığını söyleyebiliriz. Bazen insanlar, teorilerin izah ettiği doğa yasaları ile o yasaları izah eden teorileri birbirine karıştırabiliyorlar: Örneğin Evrim Teorisi'nin konu edindiği evrim yasası kesin olarak yaşandı ve yaşanıyor, bunu biliyoruz. Benzer şekilde, Büyük Patlama Teorisi'nin konu edindiği Evren'in küçük hacimden başlayarak genişlemesi olayı kesin olarak yaşandı, bunu da biliyoruz.
Bazen bilimin kendi içindeki şüpheci doğasından ötürü, bilimde hiçbir kesinliğin olmadığı gibi tuhaf bir inanç pekiştirilebiliyor. Bu doğru değildir. Bilimde %100 olarak bilinen, tartışması olmayan ve olamayacak olan, kesin gerçekler vardır: Örneğin Ay, Dünya'nın kesin olarak uydusudur. Dünya, kesin olarak yassılaşmış küremsi bir yapıdadır. Dünya, kesin olarak Güneş etrafında döner. Farklı türler, kesin olarak ortak atalardan evrimleşmiştir. Bunların sayısı sınırsız bir şekilde arttırılabilir. Bunlar, tartışmaya açık konular değillerdir. Hiçbir zaman çürütülemeyeceklerdir.
Bu, insanların bir şeyleri sorgulamasına izin verilmemesi gerektiği anlamına gelmez; ancak zekice bir sorgulama, önceden tasarlanmış ideolojilere ve hâlihazırda doğru olduğu kabul edilen şahsi inançlara dayalı olmadan, açık fikirlilik çerçevesinde yapılır. Bilimde inançlar kanıtlarla şekillendirilir.
İronik bir şekilde, günümüzden neredeyse 1 asır önce Büyük Patlama Teorisi'nin ortaya çıkışı da zaten tam olarak böyle mümkün oldu: Evren'in genişlediğine dair (o zaman şaşırtıcı olan ve birçok kişinin ilk etapta inanamadığı) kanıtları takip ederek, bunun mantıksal olarak ne anlama gelebileceğini araştırarak ve sonra bunu Kozmik Artalan Mikrodalga Işıması radyasyonunun varlığı gibi öngörülerde bulunup, bunları test edip doğrulayarak... Eğer kanıtlar Büyük Patlama Teorisi'ni desteklemeseydi, bugün Büyük Patlama Teorisi diye bir şey olmayacaktı.
Sonuç
Özetle, James Webb Uzay Teleskobu'nun verileri Büyük Patlama'yı çürütmüş değildir; tam tersine, James Webb verileri, tam da Büyük Patlama'dan beklediğimiz üzere erken galaksilerin gerçekten de başta daha küçük olduğunu ve sonrasında zamanla büyüdüklerini göstermektedir. Ama görünen o ki erken galaksiler, var olan kozmolojik modellerimizin öngördüğünden biraz daha hızlı gelişmektedirler.
Bu tür salvolar, bilimin olağan ilerleyişinin sıradan bir parçasıdır. Ola ki belli kanıtlar Büyük Patlama'nın yaşanmadığına işaret ederse, tabii ki bu teori de terk edilecektir. Sonuçta Büyük Patlama son 70 yıldır var olan bir teoridir. Bilim ki 2 asırlık Newton teorilerini terk etmeyi bilmiştir, Büyük Patlama'yı terk etmek bilimsel ilerleyişe koymayacaktır.
Ancak bilimin bu yönde ilerlemesi arzulanıyorsa, o zaman bilimsel bir çürütme de bilimin yolunu takip etmelidir. Mızmız bir çocuk gibi bilim insanlarının sözlerini cımbızlayıp, işimize gelen kanıtları kabul edip diğerlerini reddederek veya tüm dünyanın bize karşı olduğunu iddia edip ağlayarak değil. Veya Richard Dawkins'in evrim teorisiyle ilgili sözünü Büyük Patlama için uyarlayacak olursak:
Şu anda [Büyük Patlama'yı] çürüten hiçbir bulgu yok. Ama bu tür bir çürütme bir gün yapılacak olursa; bunu yapan yine bir bilim insanı olacaktır, bir aptal değil.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 41
- 13
- 5
- 5
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- ^ a b A. Witze. (2022). Four Revelations From The Webb Telescope About Distant Galaxies. Springer Science and Business Media LLC, sf: 18-19. doi: 10.1038/d41586-022-02056-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. J. Stenger. Is The Big Bang A Bust?. (1 Temmuz 1992). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Skeptical Inquirer | Arşiv Bağlantısı
- ^ The New York Times. Big Bang Theory Makes Sense Of Cosmic Facts; No Contradiction. (18 Haziran 1991). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ The New York Times. Did The Big Bang Happen?. (1 Eylül 1991). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ Talk Origins. Evidence For The Big Bang. Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Talk Origins | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. MacAndrew. The Big Bang Is Not A Myth. Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Evolution Pages | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Carroll. Doubt And Dissent Are Not Tolerated. (29 Mayıs 2004). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Preposterous Universe | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Wright. Errors In The "The Big Bang Never Happened". (11 Ekim 2003). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: UCLA | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. J. Lerner. The Big Bang Didn't Happen. (11 Ağustos 2022). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: IAI TV | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Cooper. The James Webb Space Telescope Never Disproved The Big Bang. Here's How That Falsehood Spread.. (7 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Space | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Hossenfelder. The Trouble With “The Big Bang”. (11 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Nautilus | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 20:17:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12587
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.