Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?

Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?
13 dakika
3,615
Tüm Reklamları Kapat

Geçtiğimiz hafta yeni bir insan türünün keşfedildiğini duymuş olabilirsiniz: Homo bodoensis. Ama genelde bu gibi haberlerde olanın aksine, bu sefer ne yeni bir fosil keşfedildi, ne de yeni bir tür... E o zaman neyin nesi bu Homo bodoensis?

Homo bodoensis Nedir?

Artık aramızda olmayan Jon Kalb isimli bir jeolog ve ekibi, Afrika'daki Rift Vadisi'nde, 1976 yılında, bazı hayvan fosilleri, Aşölyen Aletler ve sıra dışı bir kafatası bulmuştur: Bodo Kafatası.[1] "Bodo" ismi, keşfin yapıldığı yer olan Etiyopya'nın Bodo D'ar bölgesinden gelmektedir. Anlayacağınız, Homo bodoensis türü yeni bir tür değildir.

Tüm Reklamları Kapat

Rift Vadisi, Afrika Tektonik Plakası'nın iki parçaya bölünmeye başlamasıyla oluşmuş bir vadidir. Somali Plakası ve Nubiyan Plakası denen bu iki parça, son 23 milyon yıldır her yıl 6-7 milimetre kadar birbirlerinden uzaklaşmaktadır (güncel ölçümler bunun yılda 2.5 santimetre kadar olabileceğini göstermektedir).[2], [3], [4], [5] Bu ayrılma, ardında devasa bir yarık bırakmaktadır. 10 milyon yıl sonra bu yarık iyice açılacak, bu noktada Somali Plakası Afrika'dan tamamen ayrılacak ve o vadiyi yeni bir okyanus dolduracaktır.[6]

10 milyon yıl kadar sonra Rift Vadisi'nin yerinde yeni bir okyanus olacaktır.
10 milyon yıl kadar sonra Rift Vadisi'nin yerinde yeni bir okyanus olacaktır.
Times of India

O zamana kadar bu bölgedeki fosilleri çıkarmak büyük öneme sahiptir; çünkü bu bölge, insan evrimi için en kıymetli kayıtları barındıran coğrafyadır.[7], [8] Türümüz, Afrika'nın genelinde ama özellikle de Doğu Afrika'da evrimleşmiştir.[9] İşte bu yüzden burada bolca aşölyen alet de bulmak mümkündür. Bu aletler, özellikle de Homo erectus ve Homo heidelbergensis gibi atalarımızın, 1.5 milyon yıl ila 130.000 yıl öncesi arasında yaptıkları taş aletlerdir.[10], [11], [12] Medeniyetimizi bu aletlerin yapılmasına borçluyuz desek yeridir.

Tüm Reklamları Kapat

Ama biz bu yazıda, bunlardan ziyade, o kafatasına odaklanacağız: Bodo Kafatası'na.

Bodo Kafatasının Özellikleri

Bodo kafatası, harika bir geçiş fosilidir:[1], [13], [14], [15], [16] Tıpkı Homo erectus gibi iri, kalın ve sağlam kemiklere sahiptir. Nazal kökü geniştir, kaş kemerleri (yani "supraorbital ridge") kalındır, elmacık kemikleri derin ve ağırdır. Ama aynı zamanda çene hareketiyle ilişkili mandibular fossa oyuğu, derin veya dar değildir; alnı daha düz yapıdadır ve göz yuvalarının arkasındaki temporal fossa (yani şakak basıklıkları) çok daha az belirgindir - ki tüm bunlar, Homo sapiens'in ayırt edici özellikleri arasındadır. Bu ve bunun gibi bir dizi özelliği, onu Homo erectus - Homo sapiens geçişinde harika bir ara tür yapmaktadır ve bu durum, 45 yıldır bilinmektedir!

Mauer 1 Çene Kemiği
Mauer 1 Çene Kemiği
Wikimedia

Ama sorun şu: Homo erectus'tan Homo sapiens'e geçişteki ara form, zaten 1907'de Mauer 1 çene kemiğinin keşfinden beri bilinmektedir: Homo heidelbergensis. Yani Heidelberg İnsanları. Şu anda kabul gören teoriye göre Homo heidelbergensis, Homo erectus'tan Afrika'da evrimleşmiştir.[17] Türün bazı popülasyonları, günümüzden yarım milyon yıl kadar önce Afrika'dan çıkıp, Anadolu ve Rusya üzerinden Avrupa'ya ulaşmıştır. Burada küresel soğuma nedeniyle yaşanan buzul çağının zorlu şartlarıyla yüzleşen popülasyonlar, seçilim baskısı altında bugün Neandertaller olarak bildiğimiz insan türüne evrimleştiler.[18] H. heidelbergensis'in Afrika'da kalan popülasyonuysa, insan evrimiyle ilgili seçilim baskılarının altında, bize, yani Homo sapiens'e evrimleşti. Bu, insan evriminin temiz bir anlatısıdır.[19], [20], [21], [22], [23], [24], [25], [26], [27]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Homo heidelbergensis'in evrim ağacımızdaki yeriyle ilgili yaygın olarak kabul gören iki olasılık.
Homo heidelbergensis'in evrim ağacımızdaki yeriyle ilgili yaygın olarak kabul gören iki olasılık.
Cell Press

İşler O Kadar Basit Değil!

Ama bilimde hep olduğu gibi, bu konuda da işler o kadar basit ve temiz değildir: Son 45 yılda keşfedilen bir dizi fosil, bu anlatının insan evrimi için yeterince kapsayıcı olmadığını göstermeye başladı.[28], [29] Çünkü farklı insan türlerine ait yeni fosiller keşfettikçe, insan evriminin böyle tertemiz bir şekilde "Bir dal iki dala ayrıldı, o iki dal başka dallar ayrıldı." şeklinde ilerlemediğini görmeye başladık. Hoş, bunun bu kadar tekdüze olmasını kimse beklemiyordu; evrimin bu kadar tekdüze olmadığını on yıllardır biliyoruz.[30]

Burada şunu iyi anlamak önemlidir: Paleoantropologlar ve evrimsel biyologlar, olay yerine sonradan gelen dedektifler gibidir. Aslında bu betimleme tüm bilim insanları için geçerlidir; ama tarihi araştıran bilim insanları için özellikle iyi bir betimlemedir. Bilim insanları, olup bitmiş (veya yavaş bir şekilde devam eden) olaylarla ilgili ipuçlarını toplamaya ve bu kanıtlara dayalı tutarlı bir hikaye oluşturmaya çalışırlar. Ama ilk toplanan veriler hep en kaba tahminleri yansıtır.

Bunu bir cinayet öyküsü gibi düşünebilirsiniz: "Adam gelmiş, şurada cebindeki bıçağı çıkarmış, burada kadını bıçaklamış ve öldürmüş." Topladığımız ilk kanıtlarla bunu az çok kestirebiliriz. Ancak adam kim? Neye benziyor? Kadını niye öldürdü? Aralarında nasıl bir ilişki var? Daha önce karşılaştılar mı? Bu detaylar kolay kolay ortaya çıkmaz; yeni kanıtlar toplamamız ve gerçeği ortaya koyan hikayemizi netleştirmemiz gerekir.

İşte halk arasında evrimle ilgili hatalı algılardan biri de budur: Evrimsel biyologlar evrimi elbette tartışmaktadırlar; ama tartışma, evrimin gerçek olup olmadığı konusunda değildir. Böyle bir tartışma bilimde artık yoktur; evrimin yaşandığını biliyoruz. Tartışma, spesifik bir türün tam olarak nasıl bir evrim geçirdiğini çözmektedir. Tartışmalar da işte bu detaylarda dönmektedir.

Örneğin Homo heidelbergensis, 700.000 yıl kadar önce evrimleşti ve 200.000 yıl kadar önce yok oldu.[31] Yok olmasından 100.000 yıl kadar önce, yani günümüzden 300.000 yıl kadar önceyse Neandertaller'e ve bize evrimleşti.[32] Eldeki temel verilerle ortaya koyabileceğimiz kaba hikaye budır. Az çok bu tür bir evrimsel dönüşüm yaşandığını biliyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Ama nasıl ki bir cinayetin genelde bir dolu detayı vardır ve yeni kanıtlar öykünün gelişimini değiştirir, insan evrimi de öyledir: Örneğin bu süreçte, 700.000 ila 400.000 öncesi arasına ait, tam olarak Neandertal olmasa bile onlara çok yakın özelliklere sahip, dolayısıyla kolay bir şekilde sınıflandırılamayan bazı kemikler bulundu.[17], [33], [34], [35], [36], [37], [38], [39]

Bu, cinayet saatinde elinizdeki şüpheliyi bir başka yerdeki güvenlik kamerasında görmek gibidir. Demek ki katil, o olamaz, başka biri olmalıdır! Evrim karşıtları ise bu tür bir kanıt gördüklerinde "A ha, demek ki aslında cinayet yok!" demektedir. Cinayetin olup olmadığını tartışmıyoruz bile, cinayet var, biliyoruz! Olay, detaylarını çözmekte...

Tür Kavramının Muğlaklığı

Tıpkı bir cinayeti çözmenin zorlukları olduğu gibi, evrimsel geçmişi çözmenin de zorlukları vardır. Örneğin bizim için "tür" kavramı, çok önemli bir kavramdır. Hangi canlı, hangi türe ait, bunu bilmek isteriz. Bileceğiz ki birbirimizle iletişim kurabilelim: Felis domesticus dediğimiz anda hangi canlıdan söz ettiğimizi herkes bilebilsin.

Ama doğada böyle bir ayrım yoktur: Doğadaki bütün canlı varlıklar, ilk canlıdan bugüne kadar gelen kesintisiz bir soy hattının günümüzdeki temsilcileridir. Hiçbir canlının alnında "Sen Homo sapiens'sin, sen Neandertal'sin, sen kedisin." yazmaz. Biz, insanlar olarak, dallı budaklı bir Evrim Ağacı'nın farklı dallarına farklı isimler vermeye çalışırız ama bazen dallar birbirine o kadar yakın ve benzer oluyor ki, doğru kategorilere bölmekte zorlanırız.

Tüm Reklamları Kapat

Tabii ki doğa için böyle bir zorluk yoktur; çünkü doğa, canlıları kategorilere ayırmaya çalışmaz. Her canlıyı tanımlayan on binlerce parametre vardır: Kulak açısından tutun da burun şeklinde, kol sayısından tutun da deri yapısına kadar aklınıza gelebilecek her şey! Bunların hepsi, bir arada, her nesilde, farklı popülasyonlarda, gıdım gıdım değişir. Bu değişimler yeterli boyuta ulaştığında, canlılar çok farklı gözüktükleri ve davrandıkları için, genleri çok ayrıştığı için, biz onlara "ayrı türler" deriz.

Doğa içinse o parametreler bütünü, farklı bir isim almaksızın değişmeye devam eder. Eğer tüm canlıların tüm parametrelerini bilen, Laplace'ın Şeytanı gibi bir Darwin'in Şeytanı olsaydı, belki her parametre grubunu mutlak kategorilere bölebilirdik. Bu, tıpkı, renkleri kırmızıdan mora doğru hafif hafif değiştirsek, hangi noktada kırmızının turuncu olduğunu kesin olarak söyleyemememize benzer. Ama hepimiz kırmızının bitip turuncunun başladığı RGB değerlerinde hemfikir olabilseydik, o zaman her bir tonun hangi renk ailesinde olduğunda da hemfikir olabilirdik. İşte bilim insanları da bu konsensusu oluşturmaya çalışmaktadırlar ve bu çok zor bir iştir. Herkes veri getirir, en makul anlatımı ortaya koyarlar ve diğerlerini ikna etmeye çalışırlar. Tıpkı farklı senaryolar üzerinde duran dedektiflerin, yeni veriler ışığında en makul olanı ortaya çıkarmaya çalışması gibi...

Türleşme, Karman Çormandır!

Bir diğer sorun, türleşmenin karman çorman bir iş olmasıdır. Örneğin Homo sapiens ve Homo neanderthalensis'in birbirinden ayrıldığını biliyoruz. Ama sonra biz, Afrika'dan çıktığımızda Neandertaller ile önce Mezopotamya'da, sonra Avrupa'da yeniden karşılaştık. Bu iki tür, artık bariz bir şekilde ayrı türler olmalarına rağmen, çiftleşip yavrular verebildiler. Bu nedenle genlerinizin %4 kadarı Neandertaller'e özgü genlerden oluşuyor.[40], [41], [42]

Burada dikkat etmeniz gereken diğer bir önemli detay, lisede öğrendiğiniz "Canlılar çiftleşebiliyorlarsa aynı türdür, çiftleşemiyorlarsa ayrı türlerdir" tanımının çok gevşek, çoğu zaman düpedüz geçersiz bir tür tanımı olduğudur. Bu tür tanımı, çok kısıtlı şartlarda işlevseldir. Örneğin hayvanlarla ilgili genel bir fikir verebilir; mesela çok farklılaşmış hayvanlar genelde birbiriyle çiftleşemezler ve ayrı türlerdir, evet. Ama biz modern insanlar ve Neandertallerde olduğu gibi, çoktan bambaşka görünümlere kavuşmuş hayvan popülasyonları bile türleşmenin erken evrelerinde birbiriyle rahatlıkla çiftleşebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
The Haunted Man and The Ghost's Bargain (Charles Dickens)

The Haunted Man and the Ghost’s Bargain is a novella by Charles Dickens first published in 1848. It is the fifth and last of Dickens’s Christmas novellas. The story is more about the spirit of Christmas than about the holiday itself, harking back to the first in the series, A Christmas Carol. The tale centres on a Professor Redlaw and those close to him.

Redlaw is a teacher of chemistry who often broods over wrongs done him and grief from his past. He is attended to by his servants Mr. Swidger and his 87-year-old father who helps the cook, Milly William, decorate Redlaw’s rooms with holly. He is haunted by a spirit, who is not so much a ghost as Redlaw’s phantom twin and is “an awful likeness of himself…with his features, and his bright eyes, and his grizzled hair, and dressed in the gloomy shadow of his dress…” This Ghost appears and proposes to Redlaw that he can allow him to “forget the sorrow, wrong, and trouble you have known…to cancel their remembrance…” The Ghost also promises that Redlaw will have the power to bestow this same gift on anyone he meets. Redlaw is hesitant at first, but finally agrees. After the Ghost bestows his gift, a child dressed in rags with no shoes appears in Redlaw’s house. He seems terrified of Redlaw but becomes his unwilling companion.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺90.00
The Haunted Man and The Ghost's Bargain (Charles Dickens)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Zaten bu tür tanımını hayvanlara değil de bitkilere uygulamaya kalkın, işin içinden çıkamazsınız. Apayrı görünümlü ve apayrı türler olduğunda hemfikir olduğumuz bitkiler, hayvanlara göre çok daha kolayca çiftleşebilirler. "Üremeye dayalı biyolojik tür tanımı" adı verilen bu tanımı, bakterilerde kullanamazsınız bile; çünkü çiftleşmeden ürerler. Günümüzde "evrimsel tür tanımı" gibi daha modern tanımlar kullanmaktayız; ama en nihayetinde sorun hep aynıdır: Doğadaki süreğenliği kategorilere bölmeye çalışmaktayız. Tür tanımlarıyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.

Dolayısıyla "A türü B türünden evrimleşti, sonra da B'den C evrimleşti." gibi muntazam bir akış olduğunu söyleyip geçebilirsiniz. Ama gerçekte olan; A, B ve C türlerinin çok sayıda alt popülasyonu olması, bunların çok farklı yaşam alanlarıyla yüzleşmiş olması, dolayısıyla bu alt popülasyonların farklı yönlerde adaptasyonlar edinmiş olması, bunların bazı coğrafyalarda bir arada yaşamış olması, çiftleşerek yavrular vermiş (dolayısıyla edindikleri karakterleri birbirlerine aktarmış olması), kimi alt popülasyonların kimi zaman kimi yerde izole olması, bazılarının bir süre yok olmanın eşiğine gelip sonra yeniden var oluşa tutunması, bazılarının tamamen yok olması gibi karmakarışık ve birbiriyle girişik bir örüntüler olacaktır. 

İşte bulduğumuz fosiller, bu girift olaylar silsilesinin rastgele noktalarından anlık kesitler almak gibidir. Uzun bir videonun bir veya birkaç karesini almak gibi... Ama yeterince çok kareye sahip olduğunuzda, hele ki genler gibi farklı veri hatlarına ve kanıt türlerine de sahip olduğunuzda, "evrim tarihi" adlı filmin neyi anlattığını çözebilirsiniz. Bilimin yapmaya çalıştığı da budur.

Homo bodoensis Bunun Neresinde?

Tüm bunların Homo bodoensis ile ilgisi nedir? Araştırmacılara göre, az önce bahsettiğimiz Homo heidelbergensis türü, işleri çok karıştırmaktadır.[43] Çünkü bugüne kadar; Afrika, Avrupa ve Asya'yı içeren geniş bir coğrafyadan elde edilen farklı nitelikteki fosillerin hepsini Homo heidelbergensis türü altında sınıflandırdık.[44] Ayrıca araştırmacılar, Homo heidelbergensis türünün tanımlanma biçiminin modern tanımlama standartlarına uymadığını, eldeki fosillerden bu türün bu şekilde tanımlanmasının mümkün olmadığını savunmaktadırlar.[20], [45], [46], [47]

Asya, Avrupa ve Afrika'daki Homo heidelbergensis ve Homo sapiens buluntu sahaları.
Asya, Avrupa ve Afrika'daki Homo heidelbergensis ve Homo sapiens buluntu sahaları.
Encyclopedia Britannica

Benzer şekilde, Homo rhodesiensis, yani "Rodezya İnsanları" olarak bilinen, pek iyi tanımlanmamış ve pek de kabul görmemiş olan, ama Neandertallere ve Heidelberg İnsanlarına benzeyen bazı fosiller de vardır (bu türün yerleşimini yazı başındaki evrim ağaçlarında görebilirsiniz).[48], [49], [50], [51] Bu türün kabul görmeme nedenlerinden biri, "Rhodes" isminin Cecil Rhodes adlı sömürgeci köle tüccarını yüceltmesidir.[52], [53], [54] Ancak türün genel olarak muğlaklığı, paleoantropolojide genel olarak görmezden gelinmesine neden olmuştur.[20], [55], [56], [57]

Bu türler, yeni fosilleri isimlendirmeyi zorlaştırmaktadır, çünkü tür parametrelerinin biraz dışında kalan fosilleri de H. heidelbergensis altına attığımızda, türün tanımı hafif hafif sürekli genişlemektedir; araştırmacılara göre bu da türü anlamsız bir isme dönüştürmektedir.

Çözüm: Homo heidelbergensis'i Öldürmek...

İşte araştırmacılar, yeni makalelerinde buna bir çözüm önermektedirler. Dedikleri, özetle şudur:[58]

Birincisi, H. heidelbergensis ve H. rhodesiensis türlerini tek bir gruba alalım ve onlara Homo bodoensis diyelim.

İkincisi, Homo erectus'tan ayrılan bir dalın Neandertaller, Denisovalılar ve biz insanlara giden bir ortak ataya evrimleştiğini zaten biliyoruz; bunda sorun yok. Ancak o türün tam olarak hangi tür olduğunu henüz keşfedemediğimizi ve o ortak ata her ne idiyse, ondan bize gelen değil de, Neandertallere ve Denisovalılara giden koldaki ata türü de henüz keşfedemediğimizi varsayalım. Dolayısıyla bunları aramaya devam edelim.

Ama Homo erectus'tan evrimleştikten sonra ayrılan o ortak atadan Homo sapiens'e, yani bize gelen kolda evrimleşen ilk ara tür... İşte o Homo bodoensis'tir.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrımın Neandertaller tarafında kalıp da bugüne kadar Homo heidelbergensis altında sınıflandırılan tüm fosillere de Neandertal diyelim.

Eğer bunları yaparsak, insanın evrimi ağacını daha temiz ve tutarlı yapacağımızı düşünüyorlar. Bu durum, aşağıdaki evrim ağacı ile ifade edilebilir:

Önerilen yeni evrim ağacı
Önerilen yeni evrim ağacı
Evolutionary Anthropology

Öneri Kabul Görecek mi?

Bu elbette büyük bir öneri, çünkü oldukça oturmuş türleri, hele hele Heidelberg'i tamamen ortadan kaldırmayı öneriyor. Neandertaller'in evrim tarihini 250-300 bin yıldan yaklaşık 500-600 bin yıl önceye çekmektedir.[59], [60]

Bilimde bir öneri yapıldı diye illa kabul edilmek zorunda da değildir. Bu öneri tutacak mı, kabul görecek mi? Bunu; akademik tartışmalar, yeni makaleler ve bundan sonra yapılacak paleoantropoloji konferanslarında yapılan fikir alışverişleri gösterecektir. Örneğin daha şimdiden birçok antropolog bu fikre pek sıcak bakmamaktadır, çünkü her ne kadar öneri kendi argümanları içinde makul gözükse de, söylediklerine göre bizim, daha fazla tür isminden ziyade, daha fazla fosile ihtiyacımız vardır. Çünkü evrim "örgü nehir" dediğimiz türden bir nehir gibi akan, karmakarışık bir tarihe sahiptir.[61] Bunu, aşağıdaki görselde de görebiliriz:

Tüm Reklamları Kapat

Bir nehir deltası, insan evriminin tarihselliğini bir ağaç figüründen daha iyi betimlemektedir.
Bir nehir deltası, insan evriminin tarihselliğini bir ağaç figüründen daha iyi betimlemektedir.
Aeon

İşte bu karmakarışık tarihin kaba detaylarını elimizdeki fosillerden bilmekteyiz. Daha ince detaylarını genler sayesinde bilmekteyiz. Dolayısıyla şu anda asıl önemli olan, spesifik bir fosile vereceğimiz isimden ziyade, geride bıraktığımız birkaç yüz bin yıl içinde yaşanan dallı budaklı evrimi daha net görmemizi sağlayacak, daha geniş coğrafyalardan ve zaman dilimlerinden elde edilmiş daha çok fosili gün ışığına çıkarmaktır. Böylece daha çok veriyle, daha isabetli bir hikaye anlatmamız mümkün olacaktır. Yani bu öneriye karşı çıkanlara göre önemli olan, süreci çözebilmektir, süreci isimlendirebilmek değildir.

Sonuç

Bu konuyu böyle derin bir şekilde analiz etmemizin önemli bir nedeni var: Evrim Ağacı'nda tekrar tekrar gördüğümüz gibi, akademik bilimdeki karmaşık tartışmalar popüler bilime bazen aşırı basitleştirilerek yansıyabilmektedir. Yani henüz halk evrimi, "maymunun ertesi gün insana dönüşmesi" gibi anladığı için, tabii ki işin aslını anlatabilmek adına ağaç figürleri gibi basitleştirilmiş figürler kullanılmak zorundadır. Örneğin "Evrim Ağacı" ismimiz de oradan gelmektedir.

Ancak gördüğümüz gibi evrim, bir ağaçtan çok, bir çalı gibidir.[61] Dalları muntazaman birbirinden ayrılmış değildir; iç içe geçmiş, karman çorman bir yapıdır. Dolayısıyla on binlerce bireyden oluşan onlarca farklı türün, yüz binlerce yıl boyunca Dünya genelindeki hareketlerini ve kademeli dönüşümlerini anlayıp, hepsini bir arada çözmeye çalışmak; gizemli bir cinayeti aydınlatmaktan bile binlerce kat daha zordur.

Homo bodoensis, uzun bir destanın sayfalarından birindeki bir dipnot gibidir. Ama ondan bile öğrenecek çok şeyimiz vardır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Grrr... *@$# 15
  • Tebrikler! 10
  • Merak Uyandırıcı! 5
  • İnanılmaz 4
  • Bilim Budur! 3
  • Umut Verici! 3
  • Muhteşem! 2
  • Korkutucu! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Güldürdü 1
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 16/04/2024 08:26:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11136

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Coğrafya
Ses
Parazit
Isı
Doğum
Zihin
Doğa Yasası
Astrofizik
Kişilik
Kuvvet
Yatay Gen Transferi
Böcek
Onkoloji
Hidrotermal Baca
Evrimsel Psikoloji
Köpekbalığı
Teleskop
Geometri
Kedigiller
Kuyruk
İspat
Uçma
Albert Einstein
Entomoloji
Öğrenme Alanı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?. (7 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 16 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11136
Bakırcı, Ç. M. (2021, November 07). Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved April 16, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11136
Ç. M. Bakırcı. “Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 07 Nov. 2021, https://evrimagaci.org/s/11136.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Homo bodoensis: Bodo Kafatası, İnsanın En Meşhur Atalarından Olan Homo heidelbergensis Türünü Ortadan Kaldırabilir mi?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 07, 2021. https://evrimagaci.org/s/11136.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close