Türk ve Dünya Tarihinde Geçmişten Günümüze Su Mitleri - Kültleri
Su Hafızası Gerçekten Var Mı?
![Türk ve Dünya Tarihinde Geçmişten Günümüze Su Mitleri - Kültleri](https://thumbor.evrimagaci.org/gwvg_X4yRQBm5hW-lLlbvpLkxAE=/250x0/content%2Fa5506043-6d0b-406c-a18a-0adcf0b010d9.jpeg)
- Blog Yazısı
Yaşamın sürekliliği için meydana gelen tüm kimyasal reaksiyonlar suya ihtiyaç duyar ve sulu ortamda gerçekleşir. Canlılığın suda başlaması, her birimizin suya ne kadar bağlı olduğumuzun bir göstergesi. Tüm organizmalar için temel husus, özellikle nükleik asitler gibi makromoleküllerin kimyasal, fiziksel ve biyolojik yapıları ortamdaki su molekülleriyle etkileşim sonucu ortaya çıkar. Su, evrensel çözücü olarak kabul edilen, canlılığın vazgeçilmez temel bileşiklerinden biridir.
![](https://thumbor.evrimagaci.org/NSOUebpAldtx5I0PTvkTEliFKIE=/825x0/content%2Fe73f3b1a-0922-4e3b-8ac8-88796458c0e9.png)
İnsanlık, tarih boyunca suya dini ve kültürel anlamlar yükleyerek çeşitli dualarında, ritüellerinde, edebi metinlerde betimleyici özelliklerin yanı sıra hikaye, masal, mitolojik anlatılarda bolca yer alır. Örneğin Kanadalı yazar Margaret Atwood, Penelopiad adlı romanında su hakkında şu sözlere yer vermiştir:
Su direnmez. Su akıyor. Elinizi içine daldırdığınızda hissettiğiniz tek şey bir okşamadır. Su sağlam bir duvar değildir, sizi durduramaz. Ancak su her zaman gitmek istediği yere gider ve sonuçta hiçbir şey onun önünde duramaz. Su sabırlıdır. Damlayan su taşı aşındırır. Bunu unutma çocuğum. Yarı su olduğunu unutma. Bir engeli geçemiyorsanız, etrafından dolaşın. Su bunu yapar.
Geçmişten Günümüze: Su Kültleri
Toplumların su öğesine yükledikleri anlamlar, suyun zaman içerisinde ilahi ve ritüel özellikler kazanmasına, buna bağlı olarak kült ve mit olarak anılmasına sebep olmuştur. Özellikle İslam öncesi Türk toplumlarında su, kutsal bir husus olmuştur. Deniz, ırmak, akarsu, göl veya çay gibi su kaynaklarına güç ve anlam yükleyerek bir ''ruh'' barındırdıklarına inanmışlardır. Orhun Yazıtlarında bunun bir örneği olarak coğrafi özelliklere atfedilen kutsallık, suya verilen önemin izlerini taşıyor. Türkiye'nin bazı bölgelerinde durgun suya derdini veya sevincini anlatmak da suyla ilgili bir takım inanç sistemini beraberinde getiriyor. Yola çıkan birinin arkasından su dökmek, eski bir Şamanizm geleneği olarak Türk toplumlarında devam etmektedir. Dökülen suyun ardından giden kişiye ''su gibi git, su gibi gel!'' dendiğini de işitmişsinizdir. Bu da, suyun akışkanlığının ve berraklığının insana vurum şeklidir diyebiliriz.
Suyun Türk kültür kodları arasındaki yerinin izlerini Dede Korkut hikâyelerinde, efsanelerde ve seyahatnamelerde görmek mümkündür. Türk idari sistemine bakıldığında Türk hanları ve beyleri halkını korumak ve gözetmekle görevliyken, su da Türk beylerini korur. Öte yandan Anadolu'daki geçiş dönemi ritüellerinde yeni doğan çocuğun sağlıklı ve faydalı, uzun ömürlü bir yaşama sahip olması, çocuğunun sağlıklı olması temennisinden hareketle ana eksenin su etrafında oluştuğu söylenebilir.
![Türk kültüründe “Iduk yer-sub” (kutsal yer-su) inancı.](https://thumbor.evrimagaci.org/uC_zVZaV2nF6rlDhDw1g5IZAX7k=/825x0/content%2F211be082-7370-4b89-b4ba-2103e25ae452.png)
Orhun yazıtlarında yer altı suyundan çokça bahsedilmekte, ''İduk Yeri-Sub'' (kutsal yer-su) ifadesi yer almaktadır. Ayrıca vatanın korunmasına ilişkin ifadelerin yer aldığı Tonyukuk Yazıtı'ndaki ''Tengri Umay Yer-Su basaberti'', Tanrı Umay ve Yer-Su ruhlarının yardımıyla gafil avlanarak bastırılmıştır. Türk boylarının ortak inancı olan ağaç, kaya, dağ ve su kültlerinin Türkçe Yazıtlarda Yer-Su adı altında toplandığını görmekteyiz.
Günümüzde, Türkçe ve diğer dillerde kendini gösteren suyla ilgili sözler hala kullanılmaya devam edilmektedir. ''Su gibi berrak olmak, su gibi ezberlemek, yüreğe su serpmek, yüzü suyu hürmetine'' gibi dilimize yer eden birçok söz, günlük hayatta karşımıza çıkmaktadır.
Benzer bir inanç sistemi İslam, Musevilik ve Budizm gibi pek çok dinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. İslam'da hala günümüzde geçerli olan suya dilekleri ve duaları okumak, ardından suyun içilmesi duanın kabul olması için yapılan bir tür adet haline gelmiştir. Bazı mezarlıkların başına veya sonuna özellikle kuşların içebilmesi için suluk yapılması, yol kenarlarına hayrat yapılması da suya verilen önemin bir başka yolu. Hristiyanlıkta su, din adamlarının bir üyesi tarafından vaftizlerde kutsanılmak için kullanılır. Yunan mitolojisinde de her bir su kaynağına tanrı ve tanrıça adanmıştır. Örneğin Poseidon okyanusların, Pontus denizlerin, Achelous nehir tanrısı olarak bilinmektedir.
Su, Hafızaya Sahip Olabilir Mi?
Bunun, son yıllarda daha fazla medyaya vurulması konu hakkında düşünmemize daha fazla olanak sağlıyor. Buna karşın suyun bir hafızaya sahip olma düşüncesi, deneysel ve araştırmalar dahilinde 1980'li yıllara dayanıyor. Burada ''hafıza'' kavramı, suyun da aynı bir insan gibi söylenen sözleri, düşünceleri içinde barındırdığı ve karşılığında iyileştirici özelliği için kullanıldığı inancıdır. Hafıza ya da bellek, bilginin algılanması, işlenmesi, saklanabilmesi ve canlının gerektiğinde sakladığı bilgiyi kullanabilmesidir. Bunu değerlendirmek için öncelikle suyun moleküler yapısına bakmak yerinde bir karar olacaktır.
Su; gaz (su buharı) ve katı (buz) gibi çeşitli formlarda da bulunabilen berrak, renksiz, kokusuz ve tatsız bir sıvı olan, H2O formülüne sahip bir kimyasal maddedir. Merkezi oksijen atomuna kovalent bağ yoluyla bağlanan iki hidrojen atomundan oluşan kimyasal bir maddeyi ifade eder.
![Su molekülü.](https://thumbor.evrimagaci.org/06zzwtcWh_70d8v1Q_eAPxpML9o=/825x0/content%2Fc07532ec-ff77-44eb-bcb6-8126e06689c0.png)
Su molekülleri arasındaki elektrostatik dipol-dipol etkileşimine hidrojen bağı denir. Moleküldeki bağ elektronları, oksijen ve hidrojenin farklı elektronegatiflikleri sebebiyle oksijene daha yakın konumlanmıştır. Su molekülleri arasındaki geçici hidrojen bağları şeffaf, renksiz, kokusuz ve tatsız bir sıvı oluşturur. Oksijen ve hidrojen arasındaki bağ polar kovalent bağdır.
Dipol momenti, yüksek kaynama noktası, yüzey gerilimi ve evrensel madde çözme yeteneği gibi birçok özelliğini ortaya koymasına sebep olur. Bu bağlamda suyun molekül yapısındaki hidrojen bağları, diğer moleküller ve iyonlarla etkileşime girebildiklerinden kimyasal reaksiyonlara olanak sağlar. Buna örnek olarak, proteinler ve nükleik asitler gibi birçok biyomolekülün hidrofilik (suyu seven) tarafı, etkileşim için önemli bir yapıdır ve canlı organizmaların işleyişinde büyük bir yere sahiptir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bilim Tarihinde Su Hafızası Çalışmaları Neyi İfade Ediyor?
1988'de bilim insanı Jacques Benveniste, Nature dergisinde suyun orijinal molekülü terk edecek kadar seyreltildikten sonra bir antikoru "hatırladığını" iddia eden bir makale yayınladı. Benveniste ve çalışma arkadaşları, suyun Avogadro sınırının sonrasında tekrarlanan seyreltmelerden sonra daha önce içinde çözünmüş maddelerin bir "hafızası'' olduğunu iddia etti. Aynı derginin baş editörü John Maddox, aslında "böyle bir faaliyetin fiziksel bir temeli olmadığını" açıkladı ve deneylerin tekrar edilmesi gerektiğini duyurarak bunun bir yanılsama olduğunu açıkladı. Ardından deneyler birçok kez tekrarlanmaya devam etti.
Konuyla ilgili olan kimya mühendisi May Nyman şu sözleri belirterek sıvı su çözeltisinde uzun süreli hafızayı açıklayabilecek kadar kalıcı bir yapı bulunmadığını belirtti:
Suyun hafızasına inanmıyorum çünkü su molekülleri hareket ediyor. Birbirlerine göre sürekli dönüyorlar, hidrojen bağları oluşturuyorlar, hidrojen bağlarını kırıyorlar. İyonların eklenmesi bağların şeklini kesinlikle değiştirebilir, fakat çözeltideki tek bir iyondan ne kadar uzaklaşırsanız etkisi o kadar sönükleşir. Sadece birkaç kat su ve daha uzaktaki su molekülleri bu iyonu görmezden gelecektir.
Nyman sözlerine şunları ekleyerek devam etti:
Ağzınız bakterilerle, vücut sıvılarıyla, öğle yemeğinden kalan artıklarla dolu. Bu maddelerin tümü, temas ettikleri herhangi bir arıtılmış suya nüfuz ederek, var olabilecek küçük iyonik yapı etkilerini bastırıyor. Eğer suyun hafızası varsa, vücut da bu hafızayı yok etmeye hazırlanmış dağınık bir sistemdir.
Kimyager ve Amerikan Kimya Derneği'nin uzmanlar panelinin üyesi Richard Sachleben de aynı fikirde olduğunu belirtti. Sachleben, WordsSideKick.com'a yaptığı açıklamada, bu fikrin bilimsel incelemeye dayanmadığını söyledi ve suyun hafızasını kanıtladığını iddia eden deneylerin çoğaltılamayacağını söyledi.
Sonuç ve Bilinç
Canlı yaşamı sürecinin her döneminde beslenme, solunum, boşaltım, üreme gibi hayatsal örgütlerin gerçekleşebilmesi için su, gerekli bir maddedir. Öte yandan, yaşam ortamının değişikliklerinde temel ilerlemeden biri olduğu gibi aynı zamanda kendisi bir yaşam ortamıdır. Türkiye'de yüzey ve yer altı sularının kirlenmesi, suyun oluşturduğu yaşam alanlarında yaşamı imkansız hale getirmenin yanı sıra sağlık açısından da ciddi sorunlar yaratmaktadır. Ülkemizde su kirliliğinin bu hızla devam etmesi durumunda 25-30 yıl sonra karşılaşacağımız sorunların telafisi mümkün olmayacağı tahmin edilmektedir. İnsanlığın ve yaşamın devamlılığı için bundan sonra da su kirliliğini önlemek adına çözüm üretmek ve gerekli önlemleri almak için çok çalışmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
Su, hayattır ve var olduğumuz süre boyunca hayat vermeye devam edecektir.
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- B. SARITUNÇ. (2023). The Cult Of Water In Turkish Belief Systems. International Journal of Scientific Research and Management (IJSRM), sf: 1478-1489. doi: 10.18535/ijsrm/v11i09.sh004. | Arşiv Bağlantısı
- M. Akın, et al. Suyun Önemi,Türkiye’de Su Potansiyeli, Su Havzaları Ve Su Kirliliği. (1 Şubat 2007). Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: dspaceankaraedu | Arşiv Bağlantısı
- Encyclopedia Britannica. Water - Structures, Ice, Crystals. Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- E. Davenas, et al. (1988). Human Basophil Degranulation Triggered By Very Dilute Antiserum Against Ige. Nature, sf: 816-818. doi: 10.1038/333816a0. | Arşiv Bağlantısı
- F. Beauvais. (2018). Benveniste’s Experiments Explained By A Non-Conventional Experimenter Effect. Medicines, sf: 28. doi: 10.3390/medicines5020028. | Arşiv Bağlantısı
- J. D. Crystal, et al. (2013). A Biological Perspective On Memory. Current biology : CB, sf: R728. doi: 10.1016/j.cub.2013.07.082. | Arşiv Bağlantısı
- T. Oestigaard. (2021). Water And Religion. Oxford Research Encyclopedia of Anthropology. doi: 10.1093/acrefore/9780190854584.013.477. | Arşiv Bağlantısı
- unesco. Cultural Values Of Water. Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: UNESCO | Arşiv Bağlantısı
- Words Side Kick. Hva Er 'Water Memory'? Hvorfor Denne Homøopati Krav Ikke Holder Vann - 2024 | Helse. Alındığı Tarih: 1 Şubat 2024. Alındığı Yer: WordsSideKick | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/02/2025 00:00:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16685
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.