Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Thomas Kuhn’un Ötesinde Düşünmek: Bilimsel Devrimlerin Sosyalist Ontolojisi

9 dakika
6
Thomas Kuhn’un Ötesinde Düşünmek: Bilimsel Devrimlerin Sosyalist Ontolojisi
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

1. Giriş: Devrim, Bilim ve Toplumun Aynı Sahnesi

Bilimsel devrim kavramı, Thomas Kuhn’un 1962’de yayımladığı Bilimsel Devrimlerin Yapısı (The Structure of Scientific Revolutions) ile birlikte modern düşüncenin merkezine yerleşti. Kuhn, bilimin tarihini doğrusal bir ilerleme çizgisi olarak değil, kesintili bir dönüşümler dizisi olarak yorumladı. “Paradigma” kavramı, bilimin bir teoriden diğerine geçişini, adeta politik bir devrim gibi açıklama iddiasındaydı. Fakat bu model, devrimi yalnızca bilim insanlarının entelektüel dünyasında konumlandırdı. Toplum, ekonomi, üretim biçimi, emek ya da sınıf mücadelesi gibi unsurlar bu çerçevede neredeyse hiç yer almadı.

Oysa bilim, hiçbir zaman yalnızca fikirlerin alanı değildir. Bilim, tarih boyunca üretim ilişkileriyle, toplumsal örgütlenmeyle ve maddi yaşam biçimleriyle iç içe gelişmiştir. 17. yüzyıl Bilimsel Devrimi’nden Sanayi Devrimi’ne, oradan dijital çağın yapay zekâ devrimlerine uzanan süreçte, her bilimsel dönüşüm aynı zamanda bir toplumsal üretim biçiminin dönüşümüne denk düşer. Bu nedenle, bilimsel devrimleri sadece epistemolojik değil, aynı zamanda ontolojik ve toplumsal bir fenomen olarak ele almak gerekir.

Bu yazı, Thomas Kuhn’un modelini aşarak, bilimsel devrimleri kapitalist üretim ilişkilerinin ve sınıfsal yapının içinden okumayı öneriyor. Bilimsel devrim, yalnızca paradigmanın yıkımı değil; bilgi üretiminin, emeğin ve mülkiyetin yeniden örgütlenmesidir. Başka bir ifadeyle, bilimsel devrimler aslında bilginin üretim tarzının devrimleridir.

Tüm Reklamları Kapat

2. Kuhn’un Paradigmaları ve Kapitalist Bilim Düzeni

Kuhn’un “normal bilim” kavramı, bilim insanlarının belirli bir paradigma çerçevesinde rutin problemleri çözmekle meşgul olduğu bir dönemi ifade eder. Bu dönemlerde bilimde köklü değişimler yaşanmaz; araştırmacılar, var olan teorik çerçevenin sınırlarını aşmadan çalışır. Bu durum, yüzeyde bilimsel istikrar gibi görünse de, aslında düşünsel bir konformizmin göstergesidir.

Bu tablo, kapitalist üretim düzeninin yapısıyla şaşırtıcı bir benzerlik taşır. Nasıl ki kapitalist ekonomide işçiler üretim sürecinde belirli kalıplara sıkışır, bilimin de “normal” dönemlerinde araştırmacılar paradigmanın çizdiği sınırların ötesine geçemez. Bilimsel üretim, tıpkı fabrika üretimi gibi, verimlilik, ölçülebilirlik ve rekabet ilkeleriyle düzenlenir. Bilim insanının üretkenliği, makale sayısı, proje fonu, atıf sayısı gibi metriklerle ölçülür — yani bilimsel emek de bir metaya dönüşür.

Bu açıdan bakıldığında Kuhn’un paradigması, farkında olmadan bilimsel emeğin kapitalist biçimini tanımlar. Paradigma, bilginin üretim biçimini düzenleyen epistemolojik bir üretim rejimidir. Bilim insanı bu rejimin içinde tıpkı bir “epistemik işçi” gibi konumlanır: üretir, yayınlar, ama ürettiği bilginin mülkiyeti kendisine değil, kurumlara, fon sağlayıcılara, patent sahiplerine aittir.

Kuhn, paradigmayı bilimsel anlamda açıklamaya çalışırken, aslında modern kapitalizmin bilgi üzerindeki ideolojik hegemonyasını da tanımlamış olur: “Normal bilim”, statükonun epistemolojik biçimidir.

Tüm Reklamları Kapat

3. Bilimsel Devrimler mi, Bilimsel Üretim Tarzları mı?

Thomas Kuhn’un bilimsel devrimler anlayışı ile Karl Marx’ın toplumsal devrimler kuramı, birbirinden bağımsız alanlara ait gibi görünür: biri bilimin iç dinamiklerini, diğeri ekonomik ve toplumsal dönüşümleri açıklar. Ancak dikkatle bakıldığında, her iki düşünürün de tarih anlayışında yapısal bir diyalektik benzerlik bulunur.

Kuhn’un paradigması ile Marx’ın üretim tarzı, hem istikrar hem de kırılma momentlerini içeren iki ayrı ama benzeşik sistemdir.

Marx’a göre her üretim tarzı, belirli bir dönemde üretim araçlarıyla üretim ilişkilerinin kurduğu dengedir; bu denge, tarihsel olarak bir süre istikrar kazanır, sonra iç çelişkileriyle yıkılır ve yerini yeni bir üretim tarzına bırakır.

Kuhn’un paradigması da benzer biçimde işler: bilimsel topluluk bir dönem boyunca “normal bilim” adı verilen üretim rejimi içinde istikrar bulur; fakat bu rejim, çözülemeyen anomaliler biriktirdikçe sarsılır ve sonunda bir paradigma devrimiyle yerini yeni bir düzene bırakır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bu paralellik, Kuhn’un “epistemolojik”, Marx’ın ise “ekonomik” düzlemde benzer bir tarihsel diyalektiği tarif ettiklerini gösterir.

Marx’ın üretim tarzı, maddi dünyanın dönüşüm yasalarını açıklarken; Kuhn’un paradigması, zihinsel dünyanın, yani bilginin üretim yasalarını açıklar. Her ikisi de tarihin doğrusal ilerlemediğini, kesintilerle ve kopuşlarla ilerlediğini vurgular.

Kuhn’un “normal bilim”i, Marx’ın “kapitalist üretimin istikrarlı dönemi”ne; Kuhn’un “devrimsel kriz dönemi” ise Marx’ın “toplumsal devrim momenti”ne karşılık gelir.

Her iki durumda da değişim, içeriden — sistemin kendi iç çelişkilerinden — doğar. Paradigma, kendi anomalilerini üretir; tıpkı kapitalist üretim tarzının kendi krizini üretmesi gibi.

Bu bakışla, bilimsel devrimleri toplumsal üretim tarzlarının bir “yansıması” değil, eş zamanlı bir hareketi olarak düşünebiliriz. Newton fiziği ile erken kapitalizm, termodinamikle sanayi kapitalizmi, sibernetikle dijital kapitalizm nasıl tarihsel olarak çakışıyorsa, her paradigma değişimi aynı zamanda yeni bir üretim biçiminin entelektüel altyapısını oluşturur.

Dolayısıyla Marx ve Kuhn’un yolları, farklı düzlemlerde aynı diyalektiği izler:

Tüm Reklamları Kapat

Marx üretimin, Kuhn bilginin devrimini açıklar — her ikisi de insanın doğayla kurduğu ilişkinin tarihsel biçimini dönüştürür. Bu nedenle, Kuhn’un paradigması ile Marx’ın üretim tarzı kavramlarını karşıt değil, analog birer model olarak birlikte okumak gerekir: Bilimsel devrimler, toplumsal devrimlerin bilinç düzlemindeki karşılığıdır; her ikisi de tarihin kendi çelişkilerini aşma biçimleridir.

4. Bilimsel Bilginin Artı-Değeri: Bilginin Meta Haline Gelişi

Marx’ın “artı-değer” kavramı, kapitalist sistemde emeğin sömürülme biçimini açıklar: işçi emeğinin karşılığı ödenmez, artı değer sermayedarın elinde birikir. Bilimsel üretime bu mantığı uyguladığımızda, bilgi de bir tür metaya dönüşür.

Bilim insanının zihinsel emeği, araştırma projeleri, makaleler, veri tabanları, patentler yoluyla ekonomik değere çevrilir. Artık bilgi, doğrudan değer üretim aracı haline gelmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Kuhn’un paradigmasında bilim insanı “normal bilim” döneminde paradigmanın sınırları içinde üretim yapar. Bu, kapitalist üretim biçiminde işçinin fabrika içindeki rutinine benzer: belirli bir düzen içinde üretim yapar ama ürettiği ürünün mülkiyeti kendisine ait değildir.

Bilim insanı, bilginin üretimini gerçekleştirir ama bu bilginin mülkiyeti üniversitelere, özel araştırma şirketlerine ya da devlet-endüstri kompleksine geçer. Böylece bilimsel bilgi, artı-değer üreten bir metaya dönüşür.

Bugün “bilimsel üretkenlik”, nitelikten çok nicelikle ölçülmektedir: yayın sayısı, atıf oranı, etki faktörü, proje fonu büyüklüğü… Tüm bu ölçütler, bilimsel bilginin sermaye döngüsüne nasıl eklemlendiğini gösterir.

Bilgi artık kamusal bir değer değil, ticarileştirilebilir bir üründür. Üniversiteler bilgi fabrikalarına, akademisyenler bilgi işçilerine, dergiler ise bilgi borsalarına dönüşmüştür.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı

Bu tablo, Kuhn’un bilim anlayışının en zayıf noktalarından birini ortaya koyar: Paradigma değişimi, bu metalaşma sürecini açıklayamaz çünkü Kuhn, bilimi “özerk” bir alan olarak varsayar. Oysa bilim, tıpkı ekonomik üretim gibi artı-değer mantığı içinde çalışır.

Dolayısıyla, gerçek bir bilimsel devrim, yalnızca teorik değil, aynı zamanda mülkiyet biçiminde bir devrimdir — bilginin meta olmaktan çıkıp yeniden ortak mülkiyete, yani kamusal bilince dönmesidir.

5. Bilimsel Devrimlerin Sınıfsal Karakteri

Kuhn, bilimsel değişimi bilim insanlarının fikirsel çatışması olarak görür. Ancak her “fikir çatışması”nın arkasında, tarihsel olarak belirli bir sınıfsal yapı bulunur. Bilim, hiçbir zaman “tarafsız” ya da “evrensel aklın saf ürünü” olmamıştır. Her dönemin bilim anlayışı, o dönemin egemen sınıfının dünya görüşünü ve üretim biçimini yansıtır.

Örneğin Newton fiziği, erken kapitalizmin mekanik üretim tarzına denk düşer: doğa bir makinedir, düzenli işler, her parça hesaplanabilir. Bu anlayış, 17. ve 18. yüzyılın yükselen burjuva sınıfının doğaya ve emeğe bakışını simgeler. 19. yüzyılda pozitivizm, sanayi kapitalizminin rasyonalite fetişizmini temsil eder — bilgi yalnızca ölçülebilir olanı değerli sayar. 20. yüzyılda ise kuantum fiziği, görelilik kuramı, sistem teorileri ve sibernetik gibi paradigmalar, kapitalizmin küresel, ağsal, olasılıksal ve otomatik karakterini yansıtır.

Her bilimsel devrim, aslında üretim tarzındaki bir sıçramanın ideolojik izdüşümüdür.

Bu bağlamda Kuhn’un “paradigma”sı, Gramsci’nin “hegemonya” kavramıyla yeniden okunabilir. Her paradigma, yalnızca teorik değil, hegemonik bir düzendir — belirli bir sınıfın dünya görüşünü “doğal gerçeklik” olarak dayatır.

Bilimsel devrim, yalnızca teorik bir çöküş değil; aynı zamanda ideolojik bir çözülmedir. Yeni paradigma, yeni bir sınıfın, yeni bir toplumsal üretim biçiminin epistemolojik ifadesidir.

Bugün dijital kapitalizm çağında, bilimsel bilgi üretimi, küresel şirketlerin tekelinde yürümektedir. “Yapay zekâ devrimi” olarak adlandırılan süreç, aslında yeni bir bilgi mülkiyeti biçimidir — algoritmik araçların, veri tabanlarının ve ağ altyapılarının mülkiyeti küresel sermayenin elindedir.

6. Kuhn’un Ötesinde: Diyalektik Bilim Felsefesine Doğru

Kuhn’un tarih anlayışı devrimsel ama ilerlemeci değildir. Bilim, onun modelinde bir paradigmanın diğerini “yerine geçirmesiyle” evrilir; fakat bu değişim, yönsüz ve döngüseldir. Bilimsel tarih, bir ilerleme hikâyesi değil, bir dizi epistemolojik rejimin birbirini izlemesidir.

Diyalektik materyalizm ise tam tersine, hem doğayı hem bilimi çelişkilerle ilerleyen bir süreç olarak görür. Engels’in “Doğanın Diyalektiği” eserinde belirttiği gibi, doğadaki hareketin özü karşıtlıkların birliğidir. Bilim de bu karşıtlıkların bilinçteki yansımasıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Dolayısıyla Kuhn’un “paradigma değişimi” kavramı, diyalektik materyalist açıdan eksik bir kopuş biçimidir — çelişkiyi tanımlar ama onun içsel üretici gücünü açıklayamaz.

Bachelard, “epistemolojik kopuş” kavramıyla Kuhn’dan önce benzer bir düşünceye ulaşmıştı, fakat o da bilimi toplumsal bağlamından yalıtık görüyordu. Diyalektik bir bilim felsefesi ise epistemolojik kopuşu toplumsal çelişkilerin bir yansıması olarak kavrar: bilimsel devrim, toplumsal altyapının bilgi alanında yarattığı kırılmadır. Bu noktada bilimin felsefi karakteri değişir: Bilim artık sadece doğayı değil, toplumu anlamanın ve dönüştürmenin bir aracı haline gelir. Diyalektik bilim felsefesi, bilginin yalnızca “nesnel gerçekliği” yansıtmadığını, aynı zamanda bu gerçekliği dönüştürme pratiği olduğunu savunur.

Kuhn’un ötesine geçmek, bilimi soyut bilgi üretiminden çıkarıp, tarihsel özne olan insanın özgürleşme süreciyle birleştirmektir.

7. Bilimsel Devrimlerin Toplumsallaşması: Sosyalist Epistemolojiye Doğru

Kuhn’un modelinde devrimler, küçük bir topluluk — bilim insanları — arasında yaşanır. Toplum, bu sürece dışarıdan bakar. Oysa bilim, bugün her zamankinden daha fazla toplumsallaşmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Açık kaynak hareketleri, yurttaş bilimi, katılımcı araştırma projeleri, bilim iletişimi platformları ve yapay zekâ destekli kolektif analiz sistemleri, bilimin üretim sürecine halkın dahil olabileceğini göstermektedir. Bu gelişmeler, bilimsel devrimin artık yalnızca entelektüel değil, toplumsal bir mesele olduğunu kanıtlar. Sosyalist epistemoloji, bilimi bu anlamda kolektif bir üretim biçimi olarak yeniden tanımlar. Bilimsel bilginin üretimi, özel mülkiyetin ya da elit akademik kurumların tekeline bırakılamaz; bilgi üretimi ve paylaşımı, toplumun her kesiminin katılımıyla gerçekleşmelidir. Bilimsel devrimlerin toplumsallaşması, yalnızca bilgiye erişimin değil, bilgi üretiminin demokratikleşmesi demektir.

Bu, epistemolojik bir dönüşüm olduğu kadar politik bir dönüşümdür: bilimin finansmanı, yöntemi, hedefleri artık sermaye kârına göre değil, toplumsal ihtiyaçlara göre belirlenmelidir.

Sosyalist epistemoloji, bilimi “doğayı egemenlik altına alan” bir güç olmaktan çıkarıp, insanın doğayla karşılıklı özgürleşme süreci haline getirir.

Gerçek bilimsel devrim, bilgi üretiminin kolektifleştirilmesidir — bilimin yeniden kamusal bir pratik, halkın ortak emeği haline gelmesidir.

Tüm Reklamları Kapat

8. Sonuç: Bilimin Geleceği, Kolektif Akıl ve Yeni Bir Paradigma

Thomas Kuhn’un paradigması, bilimi tarihselleştirmek açısından bir devrimdi. Ancak onun modeli, bilimin toplumsal, ekonomik ve sınıfsal yönlerini açıklamakta yetersiz kaldı.

Bugün geldiğimiz noktada, bilimsel devrimleri anlamak için Kuhn’un epistemolojisini Marx’ın ontolojisiyle birleştirmek gerekiyor. Yeni çağın bilimi — yapay zekâ, biyoteknoloji, sürdürülebilir enerji, iklim bilimi — artık yalnızca doğayı değil, insanlığın kendi varoluşunu yeniden üretme biçimini belirliyor. Bu nedenle bilim, artık kapitalist birikim mantığıyla sürdürülemez.

Kuhn’un ötesinde düşünmek, bilimi bir toplumsal özgürleşme pratiği olarak yeniden tanımlamaktır. Yeni paradigma, yalnızca farklı teorik araçlar değil, farklı bir insanlık bilinci yaratmalıdır: doğayı sömürmeyen, emeği metalaştırmayan, bilgiyi ticarileştirmeyen bir bilme biçimi.

Bu, hem bilimsel hem toplumsal bir devrimdir. Bilim, artık sadece doğayı açıklamak için değil; insanı ve toplumu özgürleştirmek için vardır. Gerçek bilimsel devrim, bilimin yeniden insanlığın kolektif bilinci haline gelmesidir.

Thomas Kuhn’un ötesine geçmek, bilimi diyalektik, toplumsal ve etik bir eylem olarak yeniden icat etmektir — bilimin orak ve çekici, aklın ve emeğin birleştiği yerde.

Okundu Olarak İşaretle
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 15/10/2025 02:37:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21591

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close