Suçlu Kim, Masum Kim?
Kafamdaki düşünceleri en iyi sakinleştiren yöntemlerden biri yazmak. Yazınca, şarkı dinleyince, dans edince, spor yapınca bir şekilde düşünceler de olması gerektiği hıza geliyor, olması gerektiği şekilde yer edinebiliyor. Ben, yasını tuttuğum bir insanlığa dair yazı yazmak istiyorum. Nasıl yazacağımı, ne çizeceğimi bilmiyorum. Bu yazılar tanıdıklarım dışında kimlere ulaşır bilemiyorum. Korkunç gelen olayların, kan donduran gündemlerin içinde sıkışıp kalarak sadece tek verebildiğim tepkinin sürekli siyah giyinip "Bakın anca bu şekilde tepkimi koyabiliyorum, bir yastayım. Kayıplarımızın, insanın kolayca canından oluşunun, kafasını çeviren insanların içindeki vicdanı kaybedişinin, beklentilerin altında ezilmelerin, kayıpların, bir bebeğin dahi güvenemeyecek ellere teslim olmanın yasını tutuyorum." demeye çalışıyorum sevdiklerimi üzmeden, kırmadan, onlarla güzel anlar paylaşmaya çalışarak ama korka korka, kayıtsızlığımızdan korkarak üstelik.
Kan donduran hiçbir olayın artık normalleşmemesini dileyerek yazıyorum. Hiçbir şiddetin, hiçbir yok saymanın, hiçbir çocuğun başının okşanmadığı bir ailede olmadığı bir yaşam hayal ederek yazıyorum. Basit dileklerimizin, büyük ihtiyaçlar yarattığı dönemde yazıyorum bunları üstelik. Hangi medeniyet, hangi dönem, hangi devir olursa olsun katletmekten, nefes alınan bir canlıya verilecek her zararın üstesinden gelinmeyecek kadar aciz kalmaktan öteye geçmenin yollarını sorgulayarak yazıyorum. Basitliğin, kayıtsızlığın, kimsesizliğin, diplomayla her sokak başı dolan üniversitelerle dolu ülkemde kocaman cahilliğin cirit attığı bir devirde biraz olsun korkumu dile getirmekten başka bir şey değil yaptığım.
Kimi suçlasak elimiz boşta kalıyor ve kimse demiyor sözde bir suçluyu da bir masum dünyaya getiriyor. Sözde herhangi bir masum bir suçu görünce kolaylıkla gözünü kapatıyor, bir masum dünyaca da ünlü olsa susarak kaçıyor. Kim suçlu, sahiden soruyorum. Suçu işleyen kesinlikle suçlu da suça sebep olan onca neden; neden sorgulanamıyor. Neden bu kadar kayda değer değil hiçbir şey? Neden acıdan çok hazza düşüp elimizde haber haber gezerken yaptığımız gündemin yoğunluğuyla meşgul olmak? Neden daha zoru seçemiyoruz örneğin? Araştırmaya, ortak projelerle biraz olsun toplumu rehabilite etmeye, bir çocuğa güvenilir bir alan yaratmaya değil de görmezden gelip durduğumuz tüm olayları aramızda laf olsun diye konuşmaya ihtiyaç duyuyoruz?
Kocaman boşluklar yaratmaktan, kayıtsız kalmaktan, hissizleşmekten, normalleştirmekten, ötekileştirmekten yana bu kadar istek dolu olma sebebimiz ne? Neden bir şeyi iyileştirmeye de kendimizden, dokunabildiklerimizden başlamıyoruz? Neden bir çocuk sevgisiz, soğuk bir evde kendini kaybedercesine zararlı etmenlere kafayı sarıyor? Neden hiç anne baba olmayı hakketmeyen insanlar bir elin parmağı kadar çocuk sahibi olup onlara kıyıyor? Niye yolda yürürken yüzüne darbe yiyen kadın sessizce hıçkıra hıçkıra ağlayıp durumu kabul edecek kadar çaresizleştiriliyor? Niye bunlar haber olduktan birkaç gün sonra herkes normalleşebiliyor? İlla ki görmek için büyük mü kaybetmek gerekir? Çok mu yara almak ancak konuşabilmemize sebep olur? Hata yaptık diye düzeltilemez mi? Çaresiz bırakarak, sevgisizleştirerek, hissizleştirerek, donuklaşarak, yok sayarak mı çözeceğiz bu durumları? Sorunun temelini nasıl arayacağız bu şekilde? Derler ya herkes kendi kapısının önünü temizleyebilse mahalle tertemiz olur. İşte tam da böyleyiz. Kendi kapının önünde olanı korkmayarak, kaçmayarak, elinin dokunabildiğine ulaşarak, kayıtsızlaşmayarak hareket etmek zor değil. İmkansız değil.
Bu kadar intihar, cinayet, şiddet ve zorbalık haberlerinin artışının sebebini sorgulamak zor değil. Kapınızın arkasında ne yaşanıyorsa, o yaşanılanı gizlemek çözüm değil. Kapıda duran o çöpü senelerce o kapıda tutmak, çöpün kokusunu almamıza rağmen bir komşu olarak o çöpü iki adımlık konteynıra atmak zor da değil imkansız da değil. Bir şeyler dağılır, paramparça olur illaki. İlla ki çözülürken bir şekilde taşa değer ayağınız, illa ki çözümsüz değildir etrafı düzenlemek, inşaa etmek, boyalarını yapmak... Yalnız da değilsinizdir, doğru yerde sesiniz duyulunca nasıl da konser verdiğinizi görürsünüz. Daha da sesinizi duyurmak istersiniz ama önce o sesi duyurmaya niyetli olacak olan sizsiniz. Çözüm yok, yardım eden yok denildikçe daha da yardım aramaya iteceksiniz, çözümler yaratacaksınız, çizeceksiniz, plan yapacaksınız ve o sesinizi duyuracaksınız çünkü o sesinizi duyurmadığınız sürece iyice kara deliğe sürüklenecek her şey ve daha çok değerimizi, insanımızı, çocuğumuzu, ailelerimizi, kızımızı kaybedeceğiz.
Suçlusu da masumu da bir olan bir dönemde neye dokunsanız kanı, acıyı, sessizliği hissedecek kadar oyuk topraklarla doluyuz. Bir yağmur yağsa temizlenemeyecek kadar dolu her şey. Kar yağsa beyazı beyaz olmayacak kadar çamurla doluyuz. Korkunç derecede boşlukların olduğu bir dönem. Yolunu bulmak için neye sarılacağını bilemeyecek çocuklar, çocukları bu boşluğa sürükleyen bilinçsiz ebeveynler, bu ebeveynleri de büyüten o büyükler ve sözde öğütleri... Karmaşık, iplerin kördüğümleşmiş bağlantılarıyla dolu. Değerleri yok edildikçe yok olan insan topluluğu. Kayıtsızlıkla konuşmalar yapan sevgili idol seçilen sanat dahi nedir haberi olmayan sanatçılar ve içinde binlerce yeteneği olan potansiyelini yaşatamadığı için dengesini şaşıran gençler...
Dilerim ki bir gün bu olayların sonu olmasa da sonuna yakın olan o sürecine şahit oluruz. Dilerim ki bir gün yıkmanın değil inşa etmenin dönemi açılır. Dilerim hazdan sıkılır, gerçeği seçer acı da olsa güzel ve gerçekçi hayatlar inşaa ederiz. Dilerim anne ve babalar çocuklarını sahipsiz bırakmayacak kadar sevgi dolu olurlar. Dilerim o çocuklar potansiyellerini yaşatırlar, imkanlar sunulur. Dilerim biraz insan olmak için seferber oluruz. Biri düştüğünde elinden tutar, bir tepkiye kafa çevirmeyiz ve gözünden ışığı çalınan bir insanın gözünden bakar ve onu görmeye çalışırız.
Ve dilerim bir gün bu kadar pislikle değil de bahçelerle dolu bir ülkede yaşarız.
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 12:44:43 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18741
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.