Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Gelişim Bozukluklarında Kritik Nokta: Uyaran

Uyaran Fazlalığı veya Eksikliği Hakkında Ne Kadar Bilinçliyiz?

6 dakika
25
Gelişim Bozukluklarında Kritik Nokta: Uyaran
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Otizm, son yıllarda -araştırma verilerine göre- en sık rastlanan spektrum bozuklukları arasında. Alt başlıklarına indiğiniz zaman Asperger (artık bu kavram literatürden kaldırıldı), atipik, seçilmiş gibi çeşitlere ayrılan bu gelişim bozukluğun ana sebepleri asla bilinmediği için net bir tedavi anlayışı benimsenemiyor. Tıp bunun için alternatif çözümler ararken bir yandan laboratuvar çalışmaları yapıyor bir yandan da mindfulness çalışmalarını geliştirerek ve destekleyerek bir yol çiziyor. At-balina gibi hayvanlarla geçirilen vakitlerin bu durumu iyileştirdiğine yönelik bir araştırma sunulmuştu. Çiftlikler, havuzlar gibi etkinlik faaliyetlerinin iyi geldiği gerçekten ortada. Bunun yanında Çocuk Gelişimciler, Psikologlar ve Özel Eğitimcilerle beraber yürütülen daha sık olarak “sosyal” becerileri arttırmaya yönelik çalışmalar da durumun iyileştirilmesine çok büyük katkı sağlıyor. Peki, bunlar neden ve nasıl katkı sağlıyor? Beraber biraz üzerine düşünelim.

Uyaran. Kişi biliyor ki uyaran eksikliği gibi fazlalığı da normal gelişim seyri içinde olan bireyi dahi etkiler ve pek çok zihinsel-motor işlevlere zarar verebilir. Otizm, sosyal, bilişsel ve motor beceriler yönünden çocuğun diğer çocuklardan farklı bir gelişim yolu izlediği durumdur. Bu durumun bozukluk olarak nitelendirilmesinin ilk etkeni işlevlerdeki faaliyetlerde kişinin hayatında ağır aksaklıklar yaşatabilmesinden kaynaklanır. Burada “Erken Müdahale” devreye girer. Şifalı pedagoji eğitimi alırken ve lisansta erken müdahale dersinde bu konuları konuşurken her zaman karşımıza çıkan ilk kavram “kritik döneme dikkat etmemiz” gerektiğiydi. 0-3 veya 0-6 yaş diye geçen bu kritik dönem, bize bu ağır aksaklıkları hafifletmeye yardımcı olacak ana yaşlardır. Neden? Oysa gelişim ömür boyu sürer ilkesini benimseyerek ve bu ilkenin ardından gelişim herkeste farklı seyreder anlayışını benimseyerek ilerleyen biz değil miydik? Sebebini kendi okumalarım, gözlemlerim, RAM stajında girmiş olduğum tanı anları, derslerde uygulamalı seyrettiğim videolar üzerinden anlatmaya çalışacağım.

Kritik evre dediğimiz asıl odak yaş “0-3” yaştır. Bu yaşta çocuğun kazandığı belli motor, biliş, sosyal beceriler vardır. Birey doğduğu ilk andan itibaren sosyal etkileşime geçer. Bu anne karnından ayrılarak geldiği kocaman bir evrene karşı sağladığı ilk etkileşim sayılan “ağlama” ile yapar. Bebek doğduğu andan itibaren ağlar çünkü 9 ay evi olarak benimsediği rahim duvarının içinden ayrılır. Artık bir birey olarak ilk adımını böylelikle atar. Bu nokta çok önemlidir çünkü bu aslında beyin gelişimimizin en doruk noktasında olduğumuz anlardan biridir. Beyin nöronlarımız oldukça fazladır, çevredeki uyaranlara karşı aşırı hassasiyet taşırız, kalabalık insan seslerinden çok anne karnındayken duyduğumuz seslere hakimizdir-yabancılık yaşarız, biz hatırlamasak da bilinç evrenin sonsuzluğu ile tanıştığımız her anı işler beynimize. Beynimiz belli frekanslarla çevredeki uyaranlarla etkileşim halindedir. David Eagleman “Beyin” kitabında da dediği gibi bir dakika sonra olacak olayı dahi kurduğu frekans iletişimiyle beynimiz bilir. Travmatik değil midir sizce bu? Küçük bir rahim duvarından, büyük bir odaya gelmek ve daha önce görmediğimiz yüzlerle etkileşim içinde olmak ve bunu sürekli yapacak olmamıza alışmak. O zaman doğduğumuz ilk anın kritikliğini anladık. Peki, geri kalan dönemler? Ay ay anlatmak isterdim ama size kısaca kritik birkaç andan daha bahsetmek istiyorum. Anne kucağına kavuşma anı. Temas iletişimi. Duyularımızı çalıştırmak için güvenilir alanın keşfidir anne kucağı. Dünyaya karşı bir güven bağı kurmamızı sağlar. Kevin Hakkında Konuşmalıyız, Sybil gibi filmlerde de vurgu yapıldığı gibi anne ile temas kurma aslında bizim dünyanın güvenilir bir alan olduğuna dair pekiştireçlerimizi kuvvetlendirir. Carl Sagan’ın Cosmos belgeseli gibidir insanın gelişimi esasında. Yavaş yavaş alanımızı meydana getiririz. Anne ile 2.ayda gülümseyerek iletişim sağlarız. İlk seçici iletişimimizdir bu aslında. Bu gülme çocuğun gelişiminde çok önemlidir. Henüz bebek için çünkü anne-baba kavramı yoktur. Maslow’un hiyerarşisinde ihtiyaçlar evresindeyizdir. Ebeveynlerimiz bizim bu ihtiyaçlarımızı karşılayan güvenli sağlayıcılardır, bakıcıdır. Bu evrede ne kadar çok şefkat görür, ihtiyaçlarımız ilgiyle karşılanırsa o derecede de “bağlı” bireyler oluruz. Bu hem güvensizliği hem de bağımlılığı önler ileriki yaşam evrelerimizde.

Tüm Reklamları Kapat

0-3 yaş, tüm gelişim alanlarımızın en aktif olduğu zamandır. Nöronların artışının devam ettiği dönemdir. Zihnin bedenle, bedenin zihinle, çevrenin zihinle, zihnin çevreyle etkileşimi fazlasıyla yoğundur. Çocuğa ne verirseniz, onu alır. Nasıl rol-model olursanız ileride yetişkinliğinde o model bilinçaltında işler. Belli becerileri aktif olarak öğretirseniz en aktif öğrendiği evredir. “kendi hızlarında” öğrenirler. Neden kendi hızlarında deme gereği duydum? Çünkü şu madde asla unutulmamalıdır “gelişim hızı her bireyde farklıdır.” Bu bizim benimsediğimiz ikinci ilkemizdir. Şimdi dönelim anahtar kelimemize “uyaran.”

Uyaranın fazlalığına maruz kalan çocukların yaşadığı durum ile otizmin karıştırılmasının ortak noktasına bakalım. Alışveriş merkezlerindeki ışıkların içinde olan çocuğun aynı zamanda ailesinin sohbetine dahil olma çabalarını düşünelim, bir yandan kalabalık insan seslerinin de aynı ortamda olduğunu varsayalım. Ne kadar çok uyaran ve nasıl bir yoğun/yorgun zihin var ortada. Dilerseniz çocuklarınızı telefondan uzak tutun çevredeki uyaran fazlalığını fark etmiyorsanız dijital uyaranların fazlalığına maruz kalınca bilişsel aktifliğin nasıl yorulduğunu tahmin bile edemezsiniz. Biliş sürekli etkileşim halindeyken neden daha aktif bir ortam içinde çok daha aktif olma çabasında bu çocuklar? Metropollüğün en yaygın etkisi. Bu nedenle bilim insanları son zamanlarda “doğa”yı vurgular. Kalp rahatsızlıklarına, demansa, otizme, CP’ye, öğrenme güçlüğüne, zihinsel geriliklere iyi gelen doğanın, neden iyi geldiği de burada açık değil mi? Biliş rahatlıyor. Biliş rahatladıkça motor aktivite gevşiyor. Motor aktivite ve biliş rahatladıkça gergin bir ortamdan uzakta olmamanın verdiği güven sağlanıyor, o güven sağlandıkça kişi iletişim açlığının farkına varıyor. Bu iletişim illaki bir öteki ile de değil kendisiyle kurduğu iletişimin yoksunluğu içinde olmak da demek. Farkına varıyor. Etrafına bakma gereği duyuyor. Bakıyor. Bakmanın, retinanın işlevine biliş hakim oluyor. Bilişin hakim olduğu bu işlev, motora yansıyor. Çünkü beden ve zihin arasında kesinlikle bir bağlantı vardır. Bu iyi hissetmenin bedendeki yaraları iyileştirmesini sağlayan durumu açıklamak için dahi kullanılan en basit sonuçtur.

Uyaran fazlalığına maruz kalan beyin nasıl işleyeceğini kısa bir zamanda çözemez. Önce ortama adapte olma süreci başlar, adapte olma sürecinden sonra işlevinin nasıl olacağını planlar daha sonra karşılaşacağı sürpriz olaylara hazırlanır, buna deneyim denir, bu hazırlık sırasında karşılaştığı durumlarda da aktiflik sağlamaya çalışır. Ve bu yoğunluk zamanla işlevsizliğe yol açar. Tembellik ister. Durmaya ihtiyaç duyar. Bu tembellik sağlanmaz çünkü devam etmek zorundayızdır, dünya işler ve her an bir yerde olma durumundayızdır. Çocuk böyle bir anda tepki olarak otizmi de, öğrenme güçlüğününü de, zihinsel geriliği de savunma mekanizması olarak daha sonradan edinilmiş olarak gösterebilir (Biliyorum bu biraz anti-psikaytristlerin şizofreni tanımına benzedi ama kesinlikle onlar gibi bir kesinlik sunmuyor, teori olarak doğruluğunun ispatı içinde araştırmalarda aktifliğin olmasını diliyorum).

Peki, uyaran eksikliği nedir? Neden olur? Çocuğunuzun sadece telefon ile iletişim kurması, yalnızca ekrana bakarken işlev sağlaması veya belli bir ortam harici başka ortamlara adapte süreci yaşatmadan “yapamayacağını” düşünerek belli bir çevrede, belli bir ortamda olmasına sebep olma durumu sonucu sosyal etkileşimin zayıflığı ve bunun sonucunda çocukta oluşan “öğrenilmiş çaresizlik” mekanizmasıyla durumlardan kaçmadır aslında. Bunun sonucunda seçici konuşmamazlık dediğimiz mutizmde meydana gelir, hırçınlık da, otizm de, öğrenme güçlüğü de.

Tüm Reklamları Kapat

RAM’da staj yaptığım esnada karşıma çok bilge bir hoca çıkmıştı. Bir gözlem seansında-seans bitince- bana dönerek bu gördüğün çocukların hep başka potansiyelleri olacak. Bulundukları durum ya da maruz kaldıkları durumlar buna engel olacak. Kim bilir belki hiçbir engel durumu olmayan ama gelişimsel farklılığı nedeniyle engel-sorun olduğunu düşünenlerde göreceksin, demişti. Her çocuk özeldir, her birey biriciktir kavramını o esnada anlamıştım.

Yazılarımın daha fazlasına ulaşmak ve danışmanlık almak için aysegulcetiner.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Okundu Olarak İşaretle
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 12:40:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15764

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Taklit
Sars Virüsü
Salgın
Hücre
Göğüs Hastalığı
Gazetecilik
Şiddet
Ribozim
Nükleer Enerji
Kuantum Fiziği
Aminoasit
Afrika
Organ
Periyodik Cetvel
Malzeme
Bilim İnsanı
Fosil
Organizma
Hava
Yörünge
Komplo Teorisi
Yaşanabilir Gezegen
Bilim Tarihi
Kurbağa
Kadın Doğum
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close