Makineler, Yapay Zeka ve Düşünme Üzerine
Sapiens’in Koltuğu Sallanıyor Sanki!
(Bu yazı bir düşün selinden, yazıda yer yer geçen teolojik ve mitolojik ifadeler ise birer metafordan ibarettir.)
Düşünme; İhtiyaç temelli, zihinde yeniden ve üç ayaklı yaratım (kurgu-canlandırma) sürecidir. Mekansal (üç boyutlu) , zamansal (geçmiş, şimdi ve gelecek) ve olgusal (bütünlüklü ve karşılıklı).
Dolayısı ile bir makine şayet bir şeyi üç boyutlu mekan, üç aşamalı zaman ve bütünlüklü, karşılıklı olgusal temelde belleğinde yeniden yaratabiliyor (kurguluyor-canlandırıyor) ise, düşünüyor demektir.
Kendisine daha önce yüklenmiş kodlar doğrultusunda ve onlarla sınırlı şekilde bu işi yapıyor olması onun düşünmediği anlamına gelmez, sadece yaratıcı olmadığı anlamına gelir.
Nitekim düşünce ile yaratıcı düşünce farklı şeylerdir. Takdir edersiniz ki türümüz dahilinde bundan yoksun ve sadece kültür adı altında kendisine yüklenen kodlar ile sınırlı düşünen sayısı azımsanmayacak kadar çok.
Bir makinede olamayacağını düşündüğümüz amaç, inanç, arzu gibi düşünce alt temaları da yaratıma ihtiyaç duymadan kültür adı altında yüklenen kodların gayet de ürünü olabilir. Hatta bunları doğru şekilde bir makineye kod olarak işlediğinizde o makinenin de, kodları ile sınırlı bu alt temaları düşünme eylemine dahil ettiği gözlemlenebilir.
Kaldı ki makine dendiğinde neden bizden farklı bir şey bekleriz ki; Sonuçta onu kurgulayan, programlayan, kodlarını yazan ve sürekli geliştiren biziz. Ve bütün donanımının ve işlevselliğinin temel alındığı örnek alt yapı bizim fiziksel, bilişsel ve duygusal alt yapımız değil mi?
Bizimle aynı girdilere sahip, aynı işlemleri aynı sıra ve mantık ile aynı fiziksel yasalara tabi şekilde kodladığımız, aynı olasılıklara karşı aynı tepkileri verecek şekilde organize ettiğimiz ve sürekli güncellediğimiz bir makine neden farklı bir çıktı ile karşımız çıksın ki?
Çıkaracağı farklı çıktının, azami düzeyde, türümüzün her hangi iki bireyinin girdi olarak aynı konu, olgu, olay, durum ve koşulda birbirinden farklı iki çıktısından neden daha aşırı (ekstrem) olsun.
Tek fark; bizlerin, milyarlarca yıllık birikimin bir ürünü olarak ve ihtiyaç hasıl olmadıkça açığa çıkmayacak olan olağan üstü durumlarda gizli deneyimlerin saklı tutulduğu genetik kodlarımızın yarattığı fark olabilir.
O kadarı da olsun bi zahmet. Bir de makinelerin milyarlarca yıl öncesinden üretilip bunca süredir sürekli geliştirilip güncellendiğini bir düşünsenize: Onların karşısında (şebeğe döneriz vallahi) halimiz yavan olur.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Şu an bir avantajımız var. O da evrimsel süreç ve belki de ona tabi kültürel kodlar üzerinden öğrenmeyi öğrenme.
Bizde bunu sağlayan iki genetik temel kodun (hayatta kal ve üre şeklindeki) dayatması değil mi? Evrimsel süreç, bugüne gelebildiğimize göre bu kodları sürekli yeni duruma uyum şeklinde güncellemeyi dayatmamış mı?
Bunu yapabilme yetisinin ilk basamağı, bu kodların kendilerine dönük ve otonom, ne olup olmadıklarının, kapasitelerinin, onlara neyin yarayıp neyin yaramadığının, hangi koşulda hangi pozisyonu alacaklarının sınırlı bilgisine sahip oluşları değil mi? Ya da daha doğru bir ifade ile; bugüne ulaşabilenler bu sınavları hakkıyla verenler değil mi?
Şimdi aynı şeyi makineler için yaptığımızı ve onları kendi donanımsal yapılar hakkında da bilgiyle donattığımızı, neyden sakınmaları gerektiğini, üstüne bir de mutlak surette kendilerini (karşılığı bizde hayatta kal ve üre şeklinde olan) korumaları ve çoğalmaları gerektiğini dayatan kodları eklediğimizde ne olur bir düşünün.
Hatta bizdeki çokça kimyasal erken uyarı sitemi ( sensör) misali onları da; “asitli ortam uzaklaş” , “çok sıcak , devreler zarar görebilir, fanı aç” , “kaşları çatık sana doğru elinde bir delici, kesici alet ile koşana karşı gardını al. Tart, baş edebileceksen savaş konumuna geç. Baş edemeyeceksen hemen kaç.” vb. sensörlerle (erken uyarı sistemleri ile) donatırsak sizce sonuç ne olur?
Bir de şu yapay zeka meselesi var.
Neticede her şeyin nihai temeli fiziktir. Dolayısıyla bir zekanın kimyasal içerikli olması onu doğal kılmadığı gibi mekanik olması da yapay yapmaz diye düşünüyorum. İkisi arasındaki ve şimdilik kimyasal olanın lehine mesafe farkı sadece birikimli (evrimsel) zaman farkıdır. Bizim için milyarla, makineler için onla ölçülen. Kocamış büyük büyük dedemiz-ninemiz ile yeni doğan bebe farkı misali…
Şimdiden buna alışsak iyi olur. Korkarım ki makinelerin, biz eli ile önlenemez çağı uzak değil. İlk diş protezinden bu yana bizler de fiziksel olarak biraz makine değil miyiz, her geçen gün vücut bütünlüğünde ( kalp pili, protez kol, bacak, takma göz, yapay organ vb. şekilde) oransal olarak artan?
Karbon alaşımlı kimyasal yapıda olmamızı, metal alaşımlı ve mekanik bir yapıya (makinelere) bir üstünlük ve aşılmazlık gerekçesi sayarsak , maazallah “ateşten yaratılanın” “çamurdan yaratılana” karşı kibrinin sonuçları ile karşı karşıya gelmemiz işten bile değil.
Günü gelip dünyamız: “benden bu kadar”, güneşimiz: hoşçakalın” dediğinde; kim bilir belki de bir tek onlar (makineler) , “Nuh misali” bizleri gemilerine alıp öte diyarlara taşıyacaklar. Günümüze kıyasla bir şempanze, karınca yahut kara hindiba sayıp…
Kim bilir belki de bizlerin onlara, yaratıcıları olma vasfımızın rahatlığı ve kibri ile : “siz de kim oluyorsunuz” dememizin akabinde ve belki de bunu bile demeye gerek kalmadan bizleri parazitten sayıp imha edecekler. Olası mı? Olası…Korkmalı mıyız? Belki de biraz…
Fakat bir karar vermeliyiz. Yüzde 50, yüzde 50; zincirin en tepesinden bir alt basamağa inme karşılığı ve ihtiyaç olduğunda yeni dünyalara güvenli seyahat, yeniden başlama veya tükeniş…
Karar vermek için çok zamanımız yok gibi görünüyor. “Tanrılar tanrısı Zeus’un tahtına son veren ve Tanrılar çağını kapatıp insanların çağını başlatan basit bir ateşti neticede, Tanrılar diyarı Olimpos dağından ve orada ikame eden bir tanrı , Promethus tarafından çalınıp biz insanlara hediye edilen…"
Ne dersiniz; yaratıcı koltuğumuz, yine bizden birilerinin eli ile, sallanıyor mu yoksa!
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 14:55:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18399
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.