EĞRİ OTURAN DOĞRU KONUŞAMAZ!
Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün...
“Eğri otur doğru konuş” sözü dilimize uzunca bir süredir oturmuş hâkim bir söz. Her zaman yanlış anlaşılan bir söz. Bu sözü kullananların kastı eğri oturmayı aklamak değil, doğru konuşma üzerinden kişiyi utandırıp eğri oturuşunu düzeltmesini sağlamaktır.
Yoksa eğri oturanın doğru konuşması kabil değildir. Olsa idi; atalarımız peşinden: “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol “ deme ihtiyacı duymazdı. Neticede eğri oturan ve eğri oturuşunda ısrar edenin söylediği doğrunun samimiyeti tartışılır hale gelir ki; böyle davranana önce tutarsız sonra “fiillerimi görmezden gelin söylediğime odaklanın” ifadesinin beyanı üzerinden de yalancı denir.
Hangi hocanın yaptığına ve gittiği yola bakılmaksızın söylediği yapılmış ki…
İyilik, güzellik, doğruluk kavramları tek bir açıdan, veriden ele alınıp değerlendirilemez. Bu olgusal kavramlar için tek değil fakat ilk koşul eylem ve söylem birliği, bütünlüğü ve tutarlılığıdır.
Bugüne kadar hocanın dediğini yapıp gittiği yolda gitmeyenine pek rastlamadım (istisnalar da var tabi fakat kaideyi bozmuyor).
Bu tıpkı yanlış yolda doğru adım atmaya benzer. Tekil olarak attığınız adım doğru olabilir fakat bu yola çıkışınız, varacağınız menzil ve amacınız düşünüldüğünde, yanlış yolda attığınız her "doğru' adım, sizi doğrunun olgusal ve bütünsel olarak kendisinden uzaklaştıracağından doğru adım da olamaz.
Karada (yanlış yerde) balık avlayamazsınız, oltayı doğru tutmanız bu gerçeği değiştirmez. Havada yüzemezsiniz, doğru kulaç atmanız sizi çakılmaktan kurtarmaz. Bu benzetmeleri çoğaltmak mümkün.
Fakat ilginç ve bir o kadar zor aşılır bir özelliğimiz var ne yazık. Hatta iki özellik. İlki "işimize geldiği gibi" gibi ikincisi "havada asılı yekpare olgu" algılayış özelliği.
İlki çıkarımıza endeksli gerçekliği eğip bükme ikincisi işimize gelmeyen kısmı görmeme ve sırf görmediğimiz için yok sayma eğilimi.
Bireysel yahut toplumsal uzlaşmazlıklarımızın, tartışmayı kavgaya dönüştürmelerimizin, sürekli ya savunma ya da saldırı pozisyonunda duruşumuzun temelinde bu yatıyor ne yazık.
Ortak dili yakalayamadığımızda, aynı olguya farklı tanımlar getirdiğimizde, aynı şeye bakarken bütün yerine farklı farklı ve çoğunlukla bütünle alakası olmayan ayrıntıları (filin kuyruğu, gövdesi, kulağı misali) temel ve bütünü kapsar şekilde ele aldığımızda; eğri oturanın doğru konuşabileceğine de hükmederiz, hatta hocanın dediğini yapıp gittiği yoldan gitmeyen yığınların varlığına ve fakat yanılırız. Hem aynı atalarımız bir şey daha demiş: Aynası ( kimi yerde ainesi) iştir kişinin lafa bakılmaz.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 10/10/2024 06:46:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13560
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.