Back To The Future: İnsan Doğasının Tetiklenmesinin Altındaki Büyü

- Blog Yazısı
Kulağımda "Sia-Breathe Me" çalıyor. Evet, bu şarkı ismini söylediğimde izleyenleri varsa Six Feet Under'ın insanı ağlatan son 10 dakikalık final sahnesi geldiğini biliyorum. Bu diziyi yarım yamalak izlemiş biri olarak, abimle beraber takip ederken bana dönüp sen orada ailenin kız kardeşine benziyorsun demesinin sonunu nedense dizinin finalinde sormuştum ve bana "karakter gelişimi" yönünden kaybolmuş bir kızın sürekli kendini geliştirerek ilerlemesini ve ilerlerken yaptığı hataları ve psikolojik olarak bu hataları bilerek aslında kendisinin yaptığını söylemişti. Etraftaki kızlardan farkı vardı ve içsel bir gelişim arzulayan bir kızdı. Bir dizi karakteri olsan o olurdun dedi. Bizim abi-kardeş izlerken aşırı derecede etkilenip 25 yaşını geçince mutlaka aç ve izle tamamını demesini de unutamıyorum. Şaheserdir. Ve Nathan Fischer, beni koşuya başlatan sendin! Dizi karakterisin ama teşekkür ederiim. Bir gün bu diziyi baştan sona izleyeceğim ve bende sanırım o rüya sahnelerinde, insanı vuran tekrarlanmış sahnelerinde kaybolacağım gerçekten senaristin bir kitap gibi müzelik bir dizi eseri yapması, eşsiz bir deneyim.. Her neyse konumuza dönelim... Uzun süredir etrafı müzik dinlerken izliyorum, müziksiz de izliyorum, yürüyüşe tek başıma çıktığım zamanlar bazı köşelerde durup gerçekten durabilmeyi kendime öğretiyorum. Tembelleştiğimi düşünüyorum ama durmak eylemi tamamen bambaşka bir oluş. Her şeyden kaçmaya çalışırken, oradan oraya her şeyi dört dörtlük yaparken durabilmeyi başarmak ve kendinden kaçmadan sessizliğinde kafanın içinde dönen her şeyi susturmayı başarabilmek bir insanın kendini geleceğe iteceği en zor ama cesurca tavır bana göre.
Dizilerle başladık, öyle de ilerleyelim o halde. Lost, Sopranos ve dahası. İnsanı entellektüel açıdan gerçekten izlemeye iten bazısı şiddet dolu bazısı gerçekten anlam ve gizem dolu her eserin altında nedense fark ettiğim bir detay var: rüya. Rüyaları eskiden bir sunum yapacakken incelemeştim. Konum beyin olarak ön ve arka beyin bölgesini incelemekti ama nedense ben bir anda arka beyin bölgesine ve bilinçaltına takılı kalmıştım. İnsanın rüyalarının aslında insanın gerçekliği olduğunu söyleyen bir yorum analiz yöntemi vardır. -Bunun eğitimi oldukça pahalı olsa da- terapide Freud, rüyalara önem verdiğini ve birçok rüyanın insanın bilinçaltında bir mesaj ilettiğini dile getirmişti. Kaldı ki kendisi de rüyalarını yorumlayarak kendini tedavi etmeye yönelmiş ve hatta bunu başarıp psikoterapi tekniğini var etmiştir. Her şeyin altında anlam arayan Freud, kendisinin sürekli puro içişinin sebebi sorulduğunda da "Bir puro, sadece bir puro" diyerek aslında türlü şeylerin üstüne düşmenin ve gerçek olan her şeyi dile getirmenin gereksizliğini de güzelce bize anlatmıştı. Neden rüyalar bu kadar diziler, kitaplar ve filmler üzerinde etkili? Bir rüyanın anlamsızlığı bir yana her rüya mı illa ki bir şey anlatacak ki biz sürekli bir eseri bunun üzerine kuruyoruz?
Çok düşünmüştüm beyin oluşumunu incelerken. Bunu da düşündüm. Gereksiz bir bağlantı kurdum. Biz bunca şeyi rüyalarla keşfettik. Bir rüya, neden önemli olmasın? Bazı insanlar zamanında bir rüyaya inanıp deli diye tabir edilip, ezilip, inanılmadığı için bazen caydırıcı cezalara çarptırılmış olsa bile şuan pek çoğunun rüyasında onları dürtüleyen sesin sonucunda keşifler sağladık. Bu sadece maddi dünya için değil, manevi dünya içinde. Hani Freud dedik ya? Freud bile zamanında şuan psikolojinin tamamını oluşturan temelleri bir rüyanın dürtüsüyle keşfetmiş, hatta dışlanmış ve tek başına kalmıştı. Öğrencisi Jung ve dahası da. İnsanı tetikleyen her gerçek, geleceğe dönüş sağlayan bir aracı olmuş ve insan, tetiklenerek ilerlemiştir.
Burada editörün de beğendiği bir yazımda da dediğim gibi "acı, bazen ilerlemek için en gerekli his." Yaşamaya izin verdiğimiz her duygu, her korku, her acı, her sevinç bize bir şeylerin oluşumunu sunduğu bir gerçek. Her şeyin anlamı yok, doğru ama her şey anlamsız da değil evrenin düzeninde. Darwin, Evrim Teorisini attığında çoğu muhafazakar kesim reddetse de Evrim Teorisi bazen dine de uyarlanabilecek gerekçeleri içermiştir. Freud, dışlanmış olsa da psikoloji ve psikoterapi sayesinde var olmuştur. İnsan bazen yalanlasa da inanç hep insanı ittiren güç olmuştur. Rahatsız edici her gerçek, her rüya bir oluşumu var etmiştir. Bu yüzden hayat tek yönlü değil bazen çok yönlü olabilme imkanını bize sunmuştur. Peki, nasıl? Yüzleşerek, duyarak, görerek, durarak, bazen aptallaşarak bazen de zekasını sunarak. İnsan, saydığınız her kelimenin bir bütünü olmayı başarabilecek kadar yetkin bir varlıkken kendini geri çekip, kaybolacak kadar da acemi bir yaradılışa sahip. Bu yüzden ister sapiens olarak inceleyin ister düz insan gelişimi olarak nitelendirelim bir insan, anlam kurduğu ve anlam keşfettiği an, ilerlemeye meyilli hale gelmiş. Diziler, filmler, kitaplar yani insanın elinden çıkan her eser bir komedi olsun, isterse trajik isterse de kara mizahla süslenen bir yapıt olsun hepsi bir şeyler anlatmaya meyilli bir var edişin ürünü olup başka insanlara sunulmuş.
Özetle; insan, inandığı rüyanın peşinde koştukça var olmuş. Bir başkasının rüyasını yaşamadan kendi gerçekliğinde kendi rüyasına inanınca acı da sevinçte insanın hikayesine eklenmiş. Ve evet bazen zor olsa da başkalarının rüyalarını yaşatmayı kendinize görev edinip kendinizi kendi rüyanızdan alıkoyduğunuzda hayatı yaşadım değil hayatı yaşattım ama ben yaşadım mı? pişmanlığı ile yüzleşip belki çok geç de görünse bir yerden yaşamaya başlamak seçeneğiniz olmuş. Yine de zamanı ne zaman olursa, zamanınız ne zamansa yaşamaktan, rüyalarınıza inanmaktan vazgeçmeyin. Michelangole, beyin keşfinden asırlar önce eserinde tanrı ve insan elinin değişinde beyin figürünü yapıyor ve bunu hayal edebiliyorsa, asırlar sonra beyin tam da onun çizimindeki keşifle tıpta keşfediliyorsa zihnimizin sunduğu ve kalbimizin inandığı her rüyanın peşinden koşmak, bir zaman kaybı değil kendinize yaptığınız en büyük yatırım olur. Bırakın insanlar, yargılasın. Konuşsun. Ya da kendi doğrularıyla sizi susturmaya çalışsın. Sizi sizden kaçar hale getiren her şeyden sıyrılıp, durup, kendi rüyalarınızı çözümlediğinizde keşfettiğiniz siz yani özünüz size pek çok ödülü de sunacaktır.
Sevgiyle,
Ayşegül.
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/05/2025 14:20:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20627
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.