Anılarımıza nasıl Gerçek diyebiliriz?
Hayal gücümüz, muazzam bir güçtür. Ancak, diğer düşünceler ve algılarla aynı beyin mekanizmasını kullanması ve hayal ettiğimiz şeyleri hatırlayabilmemiz nedeniyle ciddi bir sorunla karşı karşıyayız: Gerçekten olmuş olan anıları, yalnızca hayal ettiğimiz şeylerden ayırt etmek için nasıl bir yöntem geliştirebiliriz?
Gerçekten olmuş şeylerin anılarını, olmamış olanlardan ayırt etme sürecine „gerçeklik izleme“ denir. Çevremizde bir şeye baktığımızda, gözlerden gelen güçlü sinyaller görsel korteks boyunca yükselerek beynin daha yüksek seviyelerindeki tanıma süreçlerine ulaşır. Hayal kurma sırasında ise bilgi tam ters yönden gelir: Görsel korteksin daha yüksek seviyeleri önce aktive edilir. Hayal etme genellikle kasıtlı bir eylem olduğundan, bilişsel kontrol için önemli olan frontal korteksin daha fazla devreye girdiğini de gözlemleriz.
Sonuç olarak, hayal gücümüzün gücü ve bu süreçte beynimizin nasıl çalıştığı, gerçeklik ile hayal arasındaki farkı ayırt etme yeteneğimizi önemli ölçüde etkiler. Gerçeklik izleme, hayal gücümüzü ve hatıralarımızı daha iyi anlayabilmemiz için kritik bir zihinsel süreçtir.
**Anıların Kaynağını Belirlemede Gerçeklik İzleme Süreci**
Anıların kaynağını belirlemek, anterior medial prefrontal korteksin önemli bir rol oynadığı karmaşık bir zihinsel süreçtir. Bu bölge, dikkat, çalışma hafızası, mekansal hafıza ve uzun süreli hafıza için kritik öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Bu alan işlevini doğru bir şekilde yerine getirdiğinde, gördüğümüz anıları hayal ettiklerimizden ayırt etme konusunda oldukça başarılıyız.
Ancak bu süreç her zaman etkili değildir. Yanlış anı üzerine yapılan on yıllık araştırmalar, insanların bazen hatırladıkları hayalleri gerçek deneyimler olarak algıladıklarını göstermektedir. Bu fenomen, Elizabeth Loftus’un 1990’larda yaptığı çalışmalarla ilk kez ortaya konmuş ve tanık ifadelerinden psikoterapiye kadar birçok alanda sorun yaratmıştır. Peki, insanlar bu yanlış anıları, gerçekten yaşandığına inandıkları bir olayı hayal ettikleri gibi doğru bir kaynağa yeniden kategorize edebilirler mi?
Bizler, yaşadığımız gerçekliği anlamak için hafızamıza dayanıyoruz. University College Dublin’den psikolog Ciara Greene ve ekibi, Loftus’un erken çalışmalarını tekrarlayarak katılımcılara kasıtlı olarak yanlış bir anı vermiştir (çocukken alışveriş merkezinde kaybolma durumu). Katılımcıların yaklaşık %52’si, uydurulan olayın gerçekten başlarına geldiğine inanmıştır. Greene, bu süreçte neler olduğunu şöyle özetlemiştir: „Gerçek anıların daha fazla duyusal ayrıntı—kokular ve sesler gibi—içerdiğine ve daha fazla duygusal yoğunluk taşıdığına dair çok sayıda kanıt var. Anıyı ne kadar canlı hayal ederseniz, o kadar gerçek hayata benziyor.“
Greene ve meslektaşları, insanlara anılarının yanlış olduğunu basitçe açıklamanın, fikirlerini değiştirip değiştirmeyeceğini görmek istemişlerdir. Araştırmacılar, katılımcılara yanlış anıyı verdikten 2-4 hafta sonra, bu olayın aslında uydurma olduğunu söyleyerek onları bilgilendirmiştir. Üç gün sonra yapılan bir ankette, katılımcıların yalnızca %8’i hâlâ bu yanlış anının gerçekten yaşandığına inandıklarını belirtmiştir.
Eğer bir anının gerçekliğini canlılığına göre değerlendiriyorsak, o halde bu bilgilendirme neden işe yarayabilir? Bilgilendirme tek başına anıların canlılığını azaltmaz. Gerçeklik izleme, “anıları” yanlış kategoriye yerleştirme yeteneğine sahip olup, bunu iki ana şekilde gerçekleştirir. Birincisi, anının zenginliğini değerlendirmektir. Eğer bir anı sadece temel gerçekleri içeriyor ve diğer zenginleştirici izlenimler yoksa, bu durum anının gerçekten bizim başımıza gelmiş olma olasılığını azaltır. İkincisi ise çıkarım yapmaktır. Örneğin, kollarımız açık bir şekilde havada uçtuğumuz canlı bir anıyı hatırlıyorsak, insanların uçamayacağını bildiğimiz için bu anının rüya ya da hayal ürünü olduğunu çıkarabiliriz. **Anıların Gerçekliğini Belirlemede Gerçeklik İzlemenin Rolü**
Katılımcıların yanlış bir olay hakkındaki anıları, önceki kadar canlı olsa da ve olay tamamen mantıklı görünse de, anının yanlış olduğu bilgisini duymak, çoğu katılımcının olayın gerçekten yaşandığına olan inancını kaybetmesi için yeterli olmuştur. Bu durum, zihnin yönetimsel kontrol kısmına bir mesaj iletmekte ve burada gerçeklik izleme de bulunmaktadır.
Psikoloji literatürü, insan irrasyonelliği ve algı bozulmaları ile doludur. Greene’in çalışmasını önemli kılan şey, rasyonel yetilerimizi kullanmanın bazen varsayılan sonuçlarımızı aşmamıza nasıl yardımcı olabileceğini göstermesidir; bu, inançlarımızı daha doğru bir şekilde şekillendirebileceğimiz anlamına gelir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Katılımcılar, elbette alışveriş merkezinde kaybolma olayını hafızalarından tamamen silmiş değildi. Ancak çoğu, bu anıyı içsel olarak ürettikleri bir şey olarak yeniden sınıflandırdı ve gerçek bir deneyimden kaynaklandığına dair bir düşünce geliştirmedi.
Hafızamıza, yaşadığımız gerçekliği anlamak için güveniyoruz. Ancak kafamızda dünyayı simüle etme yeteneğimiz—hatırlama ve hayal etme, ve hayal ettiğimiz şeyleri hatırlama—zihnin çözmesi gereken bir problemi beraberinde getirir; bu problem, zihnin her zaman mükemmel bir şekilde çözemediği bir durumdur. Basit mantığın ve gerçeği duymanın, en azından bu tür deneysel ayarlarda hızlı bir çözüm sunduğunu bilmek güzel. Ancak hepimiz, laboratuvar dışındaki gerçekliği ayırt etmenin biraz daha karmaşık olabileceğini biliyoruz.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/01/2025 05:47:13 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18687
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.