Martin Heidegger ve Heisenberg Mektuplaşmaları : Bilim Üzerine İki Sorgulama
Bu yazıda size düşünür Heidegger ve Kuantum mekanıgın onemlı ısımlerınden W. Heisenberg'in birbirleri üzeirne düşünceleri ve Kuantum mekaniğine felsefi katkıları üzerinde duracağım.
Martin Heidegger ile Werner Heisenberg arasında gerçekleşen yazışmalar ve diyaloglar, 20. yüzyılın en önemli felsefi ve bilimsel tartışmalarından biri olarak kabul edilir. Bu mektuplaşmalar, Heidegger’in bilim ve teknolojiye dair eleştirilerini modern fiziğin temsilcisi olan Heisenberg’in görüşleriyle karşılaştırdığı zengin bir düşünce alanı sunar. Heidegger, bu tartışmalarda bilimsel bilginin sınırlarını ve doğanın varlık boyutunu ısrarla savunmuş, Heisenberg ise kuantum mekaniğinin insan bilgisinin doğasını yeniden şekillendirdiğini dile getirmiştir.
Heidegger ve Heisenberg: İki Bakış Açısının Buluşması
Heidegger ve Heisenberg’in karşılaşmaları, bilim ve felsefenin kesişim noktasında gerçekleşmiştir. Heisenberg, kuantum mekaniğinin matematiksel yapılarla doğanın temel ilkelerini anlamaya çalıştığını savunurken, Heidegger bilimin bu yaklaşımını ontolojik açıdan yetersiz bulmuştur. Bu mektuplaşmalar ve görüşmelerde öne çıkan temel temalar şunlardır:
Belirsizlik İlkesi ve Ontolojik Sorular:
Heisenberg, kuantum mekaniğindeki belirsizlik ilkesini doğanın temel bir özelliği olarak sunarken, Heidegger bu durumu daha derin bir varlık sorusu bağlamında değerlendirmiştir. Heidegger’e göre, belirsizlik ilkesi, modern bilimin doğayı tam anlamıyla kavrayamamasının bir göstergesidir. Bu, bilimin, varlığın özüne dair daha temel bir anlayıştan yoksun olduğunu gösterir.
Heidegger, bu noktada şunu sormuştur:
- “Belirsizlik, doğanın kendisinden mi kaynaklanır, yoksa bilimsel yöntemimizin sınırlarından mı?”
Heisenberg, belirsizliğin doğanın bir özelliği olduğunu savunurken, Heidegger bu durumu bilimsel bilginin hesaplama odaklı yaklaşımının bir sonucu olarak görmüştür. Heidegger’e göre, belirsizlik ilkesi, bilimin varlığı anlamaktan çok, onu ölçmeye ve kontrol etmeye çalıştığını ortaya koyar.
Matematik ve Varlık
Martin Heidegger’in felsefesi, matematik ve varlık arasındaki ilişkiyi sorgulayan derin bir perspektif sunar. Heidegger, modern bilimin doğayı matematiksel terimlerle ifade etme çabasını eleştirir ve bu yaklaşımın varlık anlayışını indirgemeci bir biçimde şekillendirdiğini savunur. Ona göre matematik, varlığın özünü kavramaktan ziyade, onu hesaplanabilir ve nesnelleştirilebilir bir düzeye indirger.
Heidegger, matematiğin Antik Yunan’daki anlamıyla, yani "*mathesis*" olarak öğrenme ve kavrama aracı olma niteliğini kaybettiğini belirtir. Modern dönemde matematik, saf bir hesaplama yöntemi haline gelmiş ve doğanın bir kaynak olarak ele alınmasına katkıda bulunmuştur. Bu durum, Heidegger’in *Ge-stell* (teknik çerçeve) kavramıyla ifade ettiği, dünyanın teknik bir nesne olarak kavranmasının bir parçasıdır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Heidegger’e göre matematik, insanın dünyayı anlamlandırma biçimlerinden biridir, ancak bu anlamlandırma, varlığın daha derin katmanlarını gizler. O şöyle der:
- "Matematiksel hakikat, doğanın özü değildir; yalnızca bir şekilde onun görünüşünün çerçevesini belirler."
Bu ifade, matematiksel modellerin doğayı anlamaya çalışırken onun ontolojik boyutunu göz ardı ettiğini vurgular. Heidegger, bu durumu bilimsel bilginin bir tür "hakimiyet aracı" olarak kullanımına bağlar.
Ontolojik Boyut: Matematik ve Doğanın Nesneleştirilmesi
Matematiğin doğayı ölçülebilir kılan yapısı, Heidegger’e göre bir nesneleştirme sürecine dayanır. Bu, doğanın içkin anlamlarının göz ardı edilmesine yol açar. Heidegger, Antik Yunan’daki varlık anlayışına geri dönerek, doğanın bir *physis* (kendiliğinden var olma) olarak kavranması gerektiğini savunur.
Bu bağlamda şu soruları sorar:
- Matematiksel bilgi, varlığın kendisine dair ne söyler?
- Matematik, varlığın bir anlam ifadesi mi yoksa onun ölçülebilir bir tasarımı mıdır?
Matematik ve Teknoloji İlişkisi
Heidegger, modern matematiği teknolojiyle derinden ilişkili görür. Ona göre matematik, teknolojik dünya görüşünün bir aracı haline gelmiş ve bu, doğanın anlamını bir araç olarak ele alma sonucunu doğurmuştur. Matematik, teknolojinin bir parçası olarak, doğayı *kaynak* (Bestand) düzeyine indirger. Bu bağlamda Heidegger, matematiği eleştirirken, insanın doğayla olan ontolojik bağının nasıl zayıfladığını da göstermeye çalışır.
Heidegger’in matematik eleştirisi, yalnızca bilimsel yöntemlerin sınırlarını tartışmakla kalmaz; aynı zamanda insanın varlıkla olan ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret eder. Ona göre matematik, bilginin bir aracı olarak önemli olsa da varlığın hakikatine dair sınırlı bir anlayış sunar.
Bu analiz, modern bilimin ve teknolojinin insanın varoluşuna dair nasıl bir dönüşüm yarattığını anlamak açısından önemli bir zemin oluşturur. Matematiğin insanlık tarihindeki rolünü sorgulamak, Heidegger’in varlık düşüncesinin anahtar unsurlarından biridir.
Heisenberg, kuantum mekaniğinin matematiksel yapısını savunmuş ve doğanın temel ilkelerinin bu yapılarla ifade edilebileceğini belirtmiştir. Heidegger ise matematiksel bir temsiliyetin, varlığın gerçek doğasını kavramaktan uzak olduğunu iddia etmiştir. Ona göre:
- Matematik, varlığı hesaplanabilir bir nesneye dönüştürerek, onun daha derin anlam katmanlarını görünmez kılar.
- Kuantum mekaniği, varlığı dinamik ve ilişkisel olarak anlamaya çalışsa da bu anlamayı yalnızca formüllerle sınırlamaktadır.
Heidegger, bu tartışmalarda bilimin teknik bir dünya görüşü yarattığını ve bu görüşün insanın varlıkla olan ontolojik bağını zayıflattığını dile getirmiştir.
Heidegger’in Heisenberg’e Eleştirileri: Bilim ve Teknoloji Üzerine
Heidegger, Heisenberg ile mektuplaşmalarında bilimin modern dünyada teknolojiyle nasıl iç içe geçtiğini ve bunun insan varoluşu üzerindeki etkilerini vurgulamıştır. Ona göre, kuantum mekaniği gibi modern teoriler, bilimin doğayı kontrol etmeye yönelik bir araç haline gelmesine katkıda bulunmuştur. Heidegger, şu eleştirileri getirmiştir:
Bilimin Ontolojik Körlüğü:
Heidegger, modern bilimin varlığı teknik terimlerle anlamaya çalıştığını, ancak bu çabanın ontolojik boyutları ihmal ettiğini savunur. Kuantum mekaniği, doğanın belirsiz ve hesaplanamaz yapısını kabul etmiş olsa da Heidegger’e göre bu durum, bilimin varlığı anlamadaki sınırlılığını daha da görünür kılar.
Teknolojik Bakış Açısı:
Heidegger, bilimin teknolojik bir araç olarak doğayı “kaynak” haline getirdiğini iddia eder. Heisenberg’in kuantum mekaniğiyle sunduğu matematiksel modeller, Heidegger’e göre doğanın teknik bir kontrol altına alınma çabasını temsil eder. Bu yaklaşım, insanın doğayla olan anlamlı ilişkisini zayıflatır.
Gözlem ve Gerçeklik:
Kuantum mekaniği, gözlemcinin gerçekliğin oluşumunda bir rol oynadığını öne sürer. Heidegger, bu noktayı ele alarak, gözlemcinin rolünün yalnızca fiziksel bir süreç olmadığını, aynı zamanda varlıkla ontolojik bir ilişki kurma biçimi olduğunu savunur.
---
Heisenberg’in Heidegger’e Yanıtları
Heisenberg, Heidegger’in eleştirilerine karşılık olarak modern fiziğin doğayı anlamada önemli bir aşama kaydettiğini savunmuştur. Ona göre:
- Kuantum mekaniği, klasik fiziğin ötesine geçerek doğanın dinamik ve ilişkisel yapısını ortaya koymuştur.
- Matematiksel modeller, doğanın özüne dair yeni bir anlayış sunar ve bu, bilimsel bilginin gücünü gösterir.
Ancak Heisenberg, Heidegger’in bilimsel bilgiye dair eleştirilerini de dikkate almış ve kuantum mekaniğinin doğayı anlamada yalnızca bir araç olduğunu kabul etmiştir. Bu, Heidegger’in bilimsel bilginin sınırlarına dair uyarılarının etkili olduğunu gösterir.
Heidegger’in Tartışmalardaki Rolü ve Önemi
Heidegger, Heisenberg ile olan diyaloglarında bilimin sınırlarını ısrarla vurgulamış ve bilimsel bilginin doğayı anlamak için tek yol olmadığını belirtmiştir. Bu tartışmalar, modern bilimin felsefi temellerini sorgulamak açısından önemli bir zemin oluşturur. Heidegger’in bu süreçteki katkıları şunlardır:
Ontolojik Bir Perspektif Getirme:
Heidegger, bilimi yalnızca bir bilgi üretim aracı olarak değil, aynı zamanda bir varlık anlayışını şekillendiren bir etkinlik olarak ele almıştır. Bu yaklaşım, bilimin doğayı anlamadaki sınırlarını ve eksikliklerini vurgular.
Bilim ve Felsefenin Diyaloğu
Heidegger, bilimin felsefeden kopmaması gerektiğini savunmuş ve bu iki alanın insan varoluşunu anlamada bir bütün oluşturduğunu dile getirmiştir. Heisenberg ile olan mektuplaşmaları, bu diyaloğun önemli bir örneğidir.
Teknoloji Eleştirisi:
Heidegger, bilimin teknolojiyle olan ilişkisini eleştirerek, bu ilişkinin insanın doğayla anlamlı bağını zayıflattığını belirtmiştir. Bu eleştiri, kuantum mekaniği gibi teorilere dair felsefi bir sorgulama başlatmıştır.
---
Sonuç: Heidegger ve Heisenberg’in Buluşmasından Çıkarılan Dersler
Heidegger ve Heisenberg’in mektuplaşmaları, modern bilimin doğa anlayışını ve bu anlayışın felsefi sınırlarını derinlemesine tartışmıştır. Heidegger’in bilimin teknik bir araç olmanın ötesine geçmesi gerektiği yönündeki çağrısı, bilim ve felsefe arasındaki ilişkinin önemini ortaya koyar.
Kuantum mekaniği, bilimin doğayı anlama kapasitesine dair yeni sorular ortaya koyarken, Heidegger bu süreci ontolojik bir bağlama yerleştirmiştir. Heidegger’in tartışmalardaki rolü, bilimin anlamını ve sınırlarını sorgulayan bir düşünce çerçevesi sunmuş, modern bilim felsefesine önemli bir katkı sağlamıştır. Bu diyalog, bilimin sadece bir yöntem değil, aynı zamanda bir varlık sorgulaması olması gerektiğini hatırlatır.
Eric Rose
Kaynak:
Heidegger, M. (1954). The Question Concerning Technology. This work is crucial for understanding his views on technology and its relationship with science and mathematics.
Seigfried, C. H. (1990). Heidegger’s Technikkritik in "Lebenswelt und Wissenschaft". A detailed exploration of Heidegger's critique of technology and its connection to scientific methodologies.
Bernet, R., and Marquard, O. (1995). Heidegger on the Question of Being. Explores Heidegger’s fundamental concerns with the nature of being, which directly informs his critiques of mathematics.
Brief von Heidegger an Heisenberg, 18. März 1953, Nachlass Werner Heisenberg, Max-Planck-Institut für Physik, München (im Folgenden abgekürzt als WHN).
Brief von Heidegger an Heisenberg, 9. Juni 1953, WHN.
Brief von Heisenberg an Heidegger, 3. Oktober 1953 (Martin Heidegger-Nachlass, Konvolut A: Heidegger 1/B75; Nr. 75.7356, Deutsches Literaturarchiv Marbach (im Nachfolgenden abgekürzt als MHN).
- 4
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 10:30:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19007
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.