Aforizmalar Filozofu: Nietzsche

- Blog Yazısı
Filozoflar özellikle anlaşılmamak için uzun uzun konuşur ve lafı dolandırırlar. Filozofların en büyük korkusu anlaşılmamak değil, anlaşılmaktır.
Nietzsche, “İyinin ve Kötünün Ötesinde” adlı eserinde böyle yazar. Bu bir nevi onun itirafıdır. Evet, Nietzsche’nin üslubunun kendine has bir zorluğu vardır: Sayfalarca anlatılması gereken bir fikri tek bir aforizmayla geçiştirirken birkaç cümleyle ifade edilebilecek fikirleri sayfalarca anlatır. Hiperaktif bir zihni vardır, daldan dala atlar. Sistemlere ve sistematik bir felsefeye karşıdır. Zaten kendisinin de sistematik bir felsefesi yoktur. Sokrates, Kant gibi filozofların aksine argümanlarını temellendirmek için pek çaba sarf etmez. Edebi yönden oldukça güçlü aforizmalar savurmayı tercih eder. Bu durum ortak bir “Nietzsche felsefesi”nden bahsetmeyi zorlaştırır. Biz onun felsefesinden bahsederken aslında yazdığı eserlerde sıkça tekrarlanan konseptler üzerinden ilerleriz. Üst insan, bengi dönüş, amor fati bu konseptlerden bazılarıdır.
Gelin, Nietzsche’nin felsefesine kısa bir bakış atalım.
Nihilizmin Yükselişi: Tanrı Öldü
Nietzsche’nin meşhur “Tanrı öldü” (Gott ist tot) sözü felsefi düşünce tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Bu söz Batı toplumlarının temel değerlerinin çöküşünü, Tanrı inancının zayıflamasını ve bununla birlikte gelen ahlaki ve varoluşsal krizi sembolize ediyordu. “Tanrı öldü”, dini bir ifadeden çok daha fazlasıydı. Yeni bir düşünsel yapının, yeni bir değer sisteminin ihtiyacını ortaya koyan derin bir felsefi anlam taşıyordu. Söz konusu ölüm sadece Tanrı’nın fiziksel olarak var olmadığı anlamına gelmiyor, daha çok modern toplumlarda Tanrı’ya olan inancın ve Tanrı’nın toplumdaki merkezi rolünün son bulduğunu ifade ediyordu. Bu durum Batı düşüncesinde büyük bir boşluk yaratmıştı. İnsanın varoluşu, anlam arayışı ve ahlaki değerler gibi konularda büyük belirsizlikler oluşmuştu. Nihilizmin yükselişi başlıyordu.
Nietzsche’nin “Üst İnsan” (Übermensch) kavramı ihtiyaç duyulan yeni anlamı yaratmak için bir rehber niteliğindeydi. Tanrı’nın öldüğü bir dünyada insan kendi anlamını yaratmalı, kendi değerlerini belirlemeliydi. Üst insan geleneksel ahlakın ve toplumsal normların ötesine geçmeli, bağımsızlaşmalıydı.
Bengi Dönüş
Şu anda yaşadığınız hayatı sonsuza kadar tekrar ve tekrar yaşayacak olsanız ne yapardınız?
Nietzsche’ye göre evren tüm olayların, duyguların, düşüncelerin ve eylemlerin sonsuz bir şekilde tekrar ettiği bir döngüye sahipti. Bu döngüde tüm acılar, zevkler, başarılar ve kayıplar aynı şekilde yeniden yaşanıyordu.
Bu düşünce zamanın çizgisel değil, döngüsel bir yapıya sahip olduğu fikrine dayanıyordu. Doğadaki her şey, evrende meydana gelen her olay, bir zaman sonra tekrar ediyordu. İnsanların hayatı, eylemleri, kararları ve seçimleri de bu sonsuz döngüde birer tekrar haline geliyordu.
Nietzsche bengi dönüş fikrini insanın varoluşsal sorumluluğunu anlaması ve yaşamına daha derin bir anlam yüklemesi için bir araç olarak kullanıyordu. Bu konsept insanı, hayatını ve seçimlerini ciddiyetle düşünmeye zorluyordu. Eğer bir insan yaşamını sonsuza kadar tekrar edecek şekilde yaşayacaksa her anının, her eyleminin ve her kararının bir anlamı mevcuttu. Bengi dönüş fikri insanı kendi yaşamını yeniden gözden geçirmeye ve yaşamını yeniden değerli kılmaya teşvik ediyordu.
Amor Fati
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Varlıklarda neyin zorunlu olduğunu güzelce görmek için gitgide daha çok öğrenmek istiyorum. Sonrasında ben de varlıkları güzel yapanlardan biri olmalıyım. Amor fati, bundan böyle benim aşkım olacak. Çirkin olana karşı savaş açmak istemiyorum. Suçlamak istemiyorum. Suçlayanların bile suçlamak istemiyorum. Görmezden gelmek tek olumsuzlamam olmalı. Ve her şeyi dahil ederek, bütünüyle bir gün sadece bir ‘evetçi’ olmayı diliyorum.
Amor Fati, “Kaderini sev” anlamına gelir. Nietzsche’ye göre insan hayatında anlamı bulmak için her anı, her deneyimi ve her durumu tam olarak kabul etmeliydi. Bu kabul sadece olan bitene “katlanmak” değil, yaşadıklarını olduğu gibi sevmek her deneyimi değerli kılmak demekti.
Efendi ve Köle Ahlakı
Nietzsche’ye göre efendi ahlakı güçlü, yaratıcı ve egemen bireylerin ahlakını temsil ediyordu. Bu ahlak anlayışı aristokratik bir zihniyetin yani güçlülerin ve liderlerin ahlaki değerlerine dayanıyordu. Söz konusu değerler toplumun kendisini özgür ve güçlü görmesini sağlıyor, efendi ahlakını benimseyen bireyler toplumsal normlardan bağımsız yaşıyorlardı. Efendi ahlakı bireyin kendini sürekli olarak aşmasına, potansiyelini arttırmasına ve özgürlüğünü genişletmesine yol açıyordu. Böylece her birey kendi değerlerini yaratma özgürlüğüne sahip oluyordu.
Köle ahlakı ise toplumda zayıf ve güçsüz olan bireylerin geliştirdiği ahlak anlayışıydı. Toplumsal düzenin güçlüler tarafından kurulmasıyla ortaya çıkan bu ahlak anlayışında alçakgönüllülük, sabır ve fedakarlık gibi değerler yüceltiliyordu. Böylece zayıf bireyler güçsüz olmalarını bir erdem olarak kabul ediyordu. Köle ahlakının en belirgin örnekleri Hristiyanlıkta ve Orta Çağ’daki dini öğretilerde görülebiliyordu. Bu öğretiler alçakgönüllülük ve dünyanın acılarına sabırla katlanma gibi değerleri vurguluyordu.
Nietzsche’ye göre söz konusu iki ahlak anlayışı birbirine taban tabana zıttı. Efendi ahlakı özgürlüğü ve gücü savunurken köle ahlakı güçsüzlüğü ve özgürlüğün kısıtlanmasını savunuyordu. Efendi ahlakını benimseyen bireyler toplumu şekillendirecek ve yönlendirecek liderler olacakken köle ahlakını benimseyen bireyler zayıflıklarını erdem olarak görmeyi tercih edecekti.
Nietzsche, Lou Salome, Kadınlar
Nietzsche 1862 yılında, İtalya’da seyahat ederken deniz kenarında bir inziva yeri arıyordu. Burada çok etkileneceği bir kadınla tanıştı: Lou Salome. Salome 21 yaşında, zeki ve güzeldi. Nietzsche’nin fikirlerinden çok etkilenmişti. Nietzsche ve Lou saatler süren yürüyüşler yapıyor, felsefe konuşuyorlardı. Tamamen birbirlerinin dünyasına çekiliyorlardı. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi. Salome, Nietzsche’nin evlilik teklifini reddetti. Onu sadece bir “dahi” olarak seviyor ve entelektüel bir arkadaşlık yapmak istiyordu. Bu reddediliş büyük filozofu derinden sarstı, kadınlar ve evlilik hakkındaki olumsuz görüşlerinin şekillenmesinde büyük rol oynadı.
Bir kadın kendini akademiye vermişse bilin ki cinsel bir sorunu vardır.
Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!
Tüm Reklamları Kapat
Kız Kardeşi Elisabeth’in İhaneti
Nietzsche’nin kız kardeşi Elisabeth Förster, abisinin ölümünden sonra onun felsefesini büyük ölçüde revize ederek Nazizimle ilişkilendirdi. “Tanrı’nın Ölümü” ve “Üst İnsan” gibi konseptleri Hitler’in ideolojisine uygun hale getirmek için çarpıttı. Nietzsche’nin yazılarındaki Yahudi karşıtı tutumlar sadece Hristiyanlık ve köle ahlakı üzerindeki eleştirileriyle sınırlıydı ancak Elisabeth onun sözlerini bağlamından kopararak Yahudi düşmanlığı içeren sözlermiş gibi sundu. Tüm bunlar büyük düşünürün geniş kitlelerce antisemitist (Yahudi düşmanı) olarak tanınmasına neden oldu ancak gerçek bundan çok farklıydı. Aslında Nietzsche Yahudi halkını hiçbir zaman hedef almadığı gibi Yahudi kültürünün tarihsel katkılarını takdir eden söylemlerde bulunmuştu. Onun felsefesindeki “üst insan” ve “güç iradesi” gibi öğeler tamamen bireysel özgürlük, yaratıcılık ve toplumsal normlardan bağımsız bir yaşam anlayışını ifade ediyordu. Nietzsche hiçbir zaman herhangi bir ırkın üstünlüğünü savunmamış, tüm insanları evrensel bir anlayışla değerlendirmişti.
Nietzsche ve Çekiçle Felsefe Yapmak
Nietzsche kendi deyimiyle “çekiçle” felsefe yapıyordu. Çekiç metaforu mevcut felsefi sistemlere ve geleneksel değerlere yapılan saldırıyı temsil ediyordu. Eserlerinden etkilendiği ve düşüncelerinin olgunlaşmasında rol oynayan filozofları bile yeri geldiğinde sert bir şekilde eleştiriyordu.

Nietzsche 21 yaşında girdiği bir kitapçıda Schopenhauer’un “İstenç ve Tasarım Olarak Dünya” kitabıyla karşılaşmıştı. Bu eser onu derinden sarsmış ve düşüncelerinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştı.
Her satırı feragat, inkar ve tevekkülle haykıran bu kitapta dünyanın, hayatımın ve kendi zihnimin korkutucu bir görkemle akseden görüntüsünü izlediğim bir ayna buldum.
Schopenhauer da hayatın anlamının ne olduğuna dair cevaplar arıyordu. Yaşamın bitmek bilmeyen acılarla dolu olduğunu dile getiriyordu. Onun felsefesi büyük bir karamsarlıktan da öte mutlak bir umutsuzluk içeriyordu. İnsanlar sürekli bir istek halindeydi ve bu istekler karşılansa da karşılanmasa da huzursuzluk doğuyordu. Can sıkıntısının ve ızdırabın ortasında kalan insanın “tatminin imkansızlığı”yla yüzleşmekten başka çaresi yoktu.
Nietzsche, Schopenhauer’un hayatın acı dolu bir döngü olduğu fikrine katılsa da hayatı bütünüyle reddetme ve tutkuları kovalamaktan vazgeçme fikrine kesinlikle katılmıyordu. Ona göre acıya rağmen varlığı olumlu hale getirmenin bir yolu bulunmalıydı. Schopenhauer’un acı ve irade anlayışını insanın potansiyelini kısıtlayan bir yıkım olarak görüyordu. Bunun yerine insanın acıyı ve zorlukları aşıp kendi potansiyelini geliştirmesi gerektiğini savunuyordu.
Nietzsche Sokrates’i Batı düşüncesinin ilerlemesinin önündeki engellerden biri olarak görüyordu. Onun akılcı bir anlayışla mantıklı düşünceyi her şeyin ötesinde kabul etmesine ve duyguları, içsel dürtüleri, sanatı ve yaşamı ikinci plana atmasına karşı çıkıyordu. Nietzsche’ye göre Sokrates’in bu tutumu, Yunan kültüründeki yaşama enerjisini boğmuştu. Onun “bilgelik” ve “erdem” arayışı insanın özgürlüğünü ve yaratıcı potansiyelini engelleyen bir güç haline gelmişti.
Kant ahlaki davranışları evrensel bir ilkeye dayandırarak insanlar arasında ortak bir ahlaki sistem oluşturmayı amaçlamıştı. Onun “kategorik imperatif” anlayışı insanları doğru eylemleri yapmaya zorlayan temel bir etik ilke olarak kabul ediliyordu.
Nietzsche Kant’ın evrensel ahlak anlayışının insanın özgürlüğünü kısıtladığını savunuyordu. Ona göre Kant’ın ahlaki yasalarının tüm insanlara dayatılması bireysel özgürlüğün yok edilmesine neden oluyordu. Her insan kendi değerlerini yaratabilmeli ve toplumsal normların, evrensel ahlaki ilkelerin ötesine geçebilmeliydi.
Nietzsche Deliriyor
Nietzsche 1888’de Torino’ya taşındı. Burası aklı başında geçen hayatının son yeri olacaktı. Buraya geldiğinde en verimli dönemindeydi. Sürekli bir şekilde yılda 4 kitap yazıyordu. Ancak bu İtalyan şehrinde zihni bulanmaya başladı. Yazdığı mektuplarda akıl sağlığının bozulduğuna dair ilk işaretler görülüyordu. Kendini artık bir insan olarak değil; “deccal”, canavar”, çarmığa gerilen” Dionysos” olarak nitelendiriyordu.
Bir gün Torino sokaklarında, bir atın faytoncu tarafından acımasızca kırbaçlandığını gördü. At ise olduğu yerde duruyor, hareket edemiyordu. Ata doğru koştu ve onun boynuna sarıldı. Gözlerinin içine bakarak ağlamaya başladı. Bu olaydan sonra akıl hastanesine yatırıldı. Hayatının son yıllarını kız kardeşinin bakımına muhtaç bir şekilde geçirdi. Aforizmalar filozofunun sonu, tüm hayatı gibi oldukça trajikti.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/05/2025 14:50:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20254
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.