Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi?

Bilimin Topluma ve Doğaya Karşı Etik Yükümlülükleri ve Bu Konu Üzerine Yapılan Düzenlemeler Nelerdir?

35 dakika
194
Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi? Columbia University
Tüm Reklamları Kapat

Bilim, etik kaygılar dikkate alınmadığı durumlarda çok tehlikeli olabilir ve amacından kolayca sapabilir. Bilimsel metodları kullanan bilim insanları, etik ihlalleri temel almadıkları durumlarda korkunç deneyler ve ihlaller yapabilirler. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, bilimi ve toplumu bilimsel araştırmalarda kötüye kullanılan deneyler, sahte araştırma raporları, mesleki kıskançlık, rekabet veya bilimsel fonların kötüye kullanılması gibi suistimallerden korumak için çok sayıda etik düzenleme geliştirilmiştir. Çeşitli bilimsel birlikler, dernekler, akademiler, üniversiteler ve bilimle ilgili diğer kurumlar, biçim ve içerik açısından geniş bir çeşitlilik ortaya koyan etik standartları benimsemiştir. Bazıları genel etik davranış ve sorumluluk ilkelerine dayanır, diğerleri disiplinlere özgü mesleki görevlere atıfta bulunur.

Bilim Nedir ve Neden Etik Düzenlemeye İhtiyaç Duyar?

Bilim; sonsuz bir arayış ve merak, bilinmeyen sulara yapılan zorlu ve tehlikeli yolculuk, içinde yaşadığımız evreni anlamak ve bilmek için girişilen bir sorgulamadır. İnsanı en uzak kıtalara, vahşi yerlere, Ay'a bile götürmüştür bu arayış.

Teleskop, mikroskop, uzay araçları ve bunlara benzeyen başka bilimsel bilgi edinme araçlarımız aracılığıyla en uzak yerlere ve varoluş koşullarına, güneş sistemimizin derinliklerine, gökadalara; atomların, moleküllerin, çekirdeklerin ve elektronların hareketlerine ve devinimine; buzullar dönemine ve çok daha eski dinozorlar çağına, ilk canlıların, yeryüzünün varlığının ilk dönemlerine ve bunların yanı sıra kendi kendine inanılmayacak ölçüde yeten hücrelerin dünyasına götürmüştür bizleri.

Tüm Reklamları Kapat

Doğayla ilgili bugüne kadar bulduğumuz en temel ve en önemli buluşumuz onun bilimsel açıdan incelenebilir olmasıdır. Doğaya sağlam ve en temel sorular sorulur, cevaplar alınır. Bu soruları ''neden?'' diye değil ''ne?'' ve ''nasıl?'' diye düpedüz sorarız. Sorularımızı, elde etmeyi amaçladığımız bilgiyi dış etkenlerden soyutlayan tarafsız, kesin gözlemler ve iyi hazırlanmış deneyler aracılığıyla sorarız. Bu kesin, açık ve tarafsız yöntemlerle edinilen bilgiler, hür ve temiz bir zihinle sınandıktan ve doğrulandıktan sonra bilimin temel içeriği ve dünyanın bilimsel gözle görülen duygudan arınmış olguları durumuna girerler.

Bilime nesnellik ve doğallık özelliklerinin yakıştırılmasını sağlayan ve onu bu kadar değerli yapan şey; güvenilir, insanların sanılarından, ideolojilerinden ve inançlarından bağımsız olarak çalışmasıdır. Örneğin elektron parçacığının yaptığı radyoaktif ışıma enerjisi ya da hemoglobin molekülünün karbondioksite olan merakı, bir Kapitalist ya da Komünist için, bir Yahudi ya da Hristiyan için, bir Beyaz ya da bir Siyahi için, bir Amerikan ya da bir Arap için aynı anlamı taşır.

Modern Bilimin Doğuşu ve Deneyselciliğin Yükselişi

Modern Bilim 16. ve 17. yüzyıllarda Batı Avrupa'da başlayan düşünsel devrimlerle şekillenmeye başlamıştır. Rönesans, Batı Avrupalıların, Antik Yunan ve Romalılar kadar kendilerinin de uygarlığa katkı yapabileceklerini fark ettikleri bir dönem olmuştur. İlginç olan ise insanların aşağılık kompleksinden çok uzun süre kurtulamamış olmalarıdır. Bu duraklamanın birkaç sebebi vardır. Bugün bile görenlerin büyük bir hayranlık ve saygı duyduğu Antik Yunan ve Roma yapıları, Aristoteles ve Öklid gibi filozofların kutsal ve sorgulanamaz olarak görülen öğretileri ve eserleri bu sebeplerden bazılarıdır.Antik Yunan döneminden Rönesans dönemine kadar geçen 1500 yılda insanın evren ve doğa üzerine olan düşüncelerinde son yüzyıllarda gördüğümüz kadar büyük bir değişim olmamıştır.

1543 yılında Kopernik'in sahneye çıkışı ve Heliosentrik (güneş merkezli) modeli önermesiyle bilimsel düşünme büyük ölçüde değişti, hız kazandı ve modern bilimin temel taşları atıldı. Modern bilim nefes kesici bir hızla ilerledi ve ilerlemeye devam ediyor. 15 yüzyıllık durağanlığın ardından Kopernik'ten günümüze ulaşan beş yüzyılın tarihte eşi benzeri görülmemiştir. Modern bilimin doğuşuyla deneyselcilik de doğdu ve bilim insanları hipotezler kurarak bu hipotezleri deney ve gözlem yoluyla sınayarak veriler elde ettiler. Bu sayede elde edilen bilimsel bilgiler çok daha güvenilir ve kullanışlı bilgiler oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Devlerin hayali bir toplantısı; Aristoteles, Hevelius ve Kepler   kuyrukluyıldızların yörüngeleri konusunda fikir alışverişi yapıyorlar.
Devlerin hayali bir toplantısı; Aristoteles, Hevelius ve Kepler
kuyrukluyıldızların yörüngeleri konusunda fikir alışverişi yapıyorlar.
Johannes Hevelius - Cometographia

Deneyselcilik, bilimin olmazsa olmaz işleyiş mekanizmalarından biridir ancak bilimsel çalışmalar sırasında ne yazık ki insan onurunu ve gururunu zedeleyici tutum ve davranışlar sergilenebilir, araştırma sonuçları saptırılabilir, başkalarının fikirleri, verileri veya bulguları izinsiz kullanılabilir. Bu tür istenmeyen eylemlerin önüne geçebilmek için etik düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bilimsel sahada bu eylemlerin önüne geçmek için yapılan düzenlemeler, çalışmalar ve belirli etik standartlar oluşturmak bilim etiğinin görevlerindendir. Bilimden ve bilimin neden etik standartlara ihtiyacı olduğundan bahsetmiştik. Şimdi gelin etik ve bilim etiği nedir, bilim etiğinin düzenlemeleri nelerdir, bir bakış atalım.

Etik Nedir?

Felsefenin bir dalı olan etik, ahlaki eylemin bilimi olarak kendini tanımlar ve ahlakilik kavramını temellendirmek için insan davranışlarını mevcut ahlaki normlar perspektifinden inceler. Ahlakilik, bir davranışı mevcut eylemsel ahlak kurallarımız çerçevesinde değerlendirdikten sonra onu iyi bir davranış olarak tanımlamaya yardım eden bir nitelik anlamına gelir.

Etik, bizim ahlaki davranışlarımız için yardım alacağımız bir pusuladır ve etik kurallar üzerine düşünmek sadece aydınların veya ahlak filozoflarının değil; belli bir ahlak iradesine sahip, hayatta belirli idealleri ve amaçları olan, bunları gerçekleştirmek için mücadele eden her bireyin yapması gereken bir davranıştır. Çoğu insan çağının gereklilikleri, yaşadığı toplumdaki var olan değerler, yaşam kuralları ve etik ilkeler üzerine az veya çok düşünür fakat bu ilkelere sistemli şekilde yaklaşmaz, yeni teoriler geliştirmez; genellikle etiğe gündelik hayattaki sorunlar veya çelişkiler bağlamında yaklaşır, bu sorun ya da çelişkiler çözüldüğünde etik, o kişinin gündeminden çıkar. Öte yandan, hayatın her alanında insana ait her eylem etik tartışmalar yaratabilir ve bu tartışmalar bir nihai çözümle sonlanmayabilir.

Bilimin ve teknolojinin akıl almaz bir hızla ilerleyişi toplumların gelişimini ve değişimini de hızlandırmış; ahlaki, hukuki ve etik sorunların da hızla artmasına, birikmesine neden olmuştur. Bu sorunlara temel teşkil eden ahlaki ilke ve değerler, bu sorunların yarattığı çelişkiler üzerine düşünmek etiğin görevidir. Bu süreç, sadece eylemi güdüleyen, eylem için dürtü oluşturan ya da oluşturacak olan potansiyel "şeyler" yani ilkeler ve değerler üzerine düşünmekle sınırlı kalmaz, aynı zamanda eski toplumsal kuralları ve değer yargılarını da gözden geçirir ve yanıtlanmamış soruları da yeniden gündeme alır, inceler, eleştirir ve gerektiğinde bunlar için farklı çözümler geliştirir. Yani etik çalışma süreci "Ne yapmalıyım?", "Nasıl yapmalıyım?" sorularına da yanıt arar, yapılacak eylemi gerekçelendirmeye çalışır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Modern toplumlar çok uzun süreçlerden geçmişlerdir ve bu uzun süreçlerin sonucunda değişimler yaşamışlardır. Bu değişimler farklı gereksinimlerin doğmasına neden olmuştur. Bu gereksinimlerin neticesinde de birçok farklı alanda insanların uyması gereken kapsayıcı etik ilkeler ve ahlaki davranış kuralları oluşturulmuştur. Felsefenin bir dalı olarak etik bu kuralları incelemekle ve insan ilişkilerine temel teşkil eden değerlerin ahlaki açıdan iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olarak nitelendirilmesiyle ilgilenmektedir.

Bilim ve teknolojideki ilerleyiş ve gelişmeler, insanlığa sağladığı yararların yanı sıra çevreye ve hayvanlara verilen zarar, üretilen korkunç silahlar gibi insan geleceğini tehlikeye sokan unsurlar nedeniyle biz insanları oldukça kaygılandırmaktadır. Bu kaygılar, etiğe olan ilgiyi arttırmış ve etik kodlar ya da normlar oluşturulmasının gerekli olduğunu ortaya koymuştur.

Etiğin Amaçları

Etiğin amacına bakıldığında bir dizi alt amaç ortaya konmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • İnsan pratiğini ahlaki niteliği bakımından açıklamak,
  • Eleştirel, ahlak tarafından belirlenmiş bir bilinç geliştirmek,
  • Eleştiri için etik argümantasyon biçimi ve temellendirme süreçleri oluşturmak,
  • Ahlaki eylemin insanın keyfine bağlı olmadığını, aksine insan olarak varlığının vazgeçilmez bir niteliği olduğunu göstermek.

Etik, yalnızca bireylerin içsel doğru ve yanlış algılarını değil, aynı zamanda toplumsal normları, yasaları ve kuralları da inceler; bu yüzden hem kişisel hem de toplumsal düzeyde önemli bir role sahiptir.

Etik ve Ahlakın Birbirinden Ayrılması

Etik ve ahlak terimleri çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabilse de farklı anlamlarda da kullanılabilmektedir. Bu iki kavram genelde çok karıştırılır ve bu durum kavramların anlamlarının anlaşılamamalarına veya karıştırılmalarına neden olur. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bu kavramların anlamlarının sınırlarını net olarak çizmemiz gerekmektedir.

Etik ve ahlak kavramları, toplumsal yaşamın her alanında giderek daha fazla kullanılmakta ve yaşamın her boyutunda etkili olmaktadır. Bu kavramların doğru ve yerinde kullanımı araştırma, yorum, sentez ve analizlerin doğru olmasını sağlayacaktır. Birbirleriyle iç içe geçmiş diğer kavramlar gibi, etik ve ahlak kavramları da zaman zaman yanlış bir şekilde kullanılmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Önce ahlak ile başlayalım. Ahlak Arapça ''hulk'' kelimesinden türemiştir. Hulk kelimesi davranış, tutum, karakter ve doğal yapı anlamlarına gelmektedir. Bu kökten türetilen ahlak ise bireyin karakterine, doğal yapısına ve topluma uygun olan veya olmayan davranışlara ve toplumsal kurallara karşılık gelir. Dilimize Arapçadan geçmiş olan bu kelime, insanın doğru ve yanlış davranışlarını, toplumun kabul ettiği ilkeleri ve değerleri ifade etmek için kullanılır.

Etik ise ahlakı inceleyen bilim dalı olarak kendini ifade eder. Etik bir navigasyon işlevi yerine getirir, sadece hangi yolun ya da rotanın izlenmesi gerektiği söyler, meseleyi insanların ilgi ve takdirine bırakır. Hedefe gidilen yolda her şeyi meşru sayan bir tutum, dünyayı pek çok alanda krize sürüklemektedir. Yani etik, bireylerin ahlaki kurallar üzerine felsefi ve mantıklı temellere dayalı düşünceleri ve ilkeleridir ancak ahlak bireylerin, toplumların doğru ve yanlış olarak kabul ettikleri değerler ve davranış biçimleridir.

Ahlak, birçok faktöre bağlı olarak toplumdan topluma, topluluklardan topluluklara farklılıklar gösteren, son derece görece ve değişken bir yapıya sahiptir. Buna karşın, etik daha evrensel bir özellik taşımaktadır. Ahlak kavramı somut değerlerle ilgilidir ve kültür, din, gelenek, görenekleri de kapsayıcıdır fakat etik ilkeler daha çok soyut tanımlamaları ve kavramları ifade etmektedir, daha evrensel bir anlayışa sahiptir.

Tüm Reklamları Kapat

Bilim Etiği Nedir?

Her sektörde olduğu gibi akademide de birileri etik ilkeleri ihlal edebilir, istenmeyen davranışlarda bulunabilir. Bilimsel araştırmalar, deneyler ve üretilen bilimsel bilginin yayınlanması esnasında birçok etik dışı eylemler raporlanmıştır. Bilimsel çalışmalar ve yayınlar üzerine son zamanlarda çok fazla önemli etik sorunlar ortaya çıkmıştır. Bilimsel çalışmalar ve bilimsel yayınlarda ortaya çıkan etik dışı davranışlar hem toplumun hem de bilimin zarar görmesine sebep olmuştur.

Akademik ilerleme için bilimsel çalışma ve bilimsel yayın yapmak elzemdir. Bu durum bu çalışmaların doğruluk seviyesinin belirlenmesi problemini doğurmuştur. Bilimsel bir çalışmanın doğruluk seviyesinin belirlenmesi sadece o bilimsel çalışmayı yapan bilim insanlarını değil tüm toplumu ilgilendiren bir durumdur. Çünkü doğruluk seviyesi düşük ve güvenilirliği az olan bilimsel çalışmalar, o çalışmaya ayrılan kaynakların boşa gitmesine ve toplumun yanlış bilgilenmesine sebebiyet vererek hem bilimin ilerlemesine engel olacak hem de topluma zarar verecektir.

Özellikle İkinci Dünya Savaşından günümüze kadar olan süreçte bilim ve toplumu, kötü amaçlı deneyler, hileli araştırma raporları, profesyonel kıskançlık ya da rekabet gibi bilimsel araştırmalardaki etik dışı davranışlardan korumak ve bilimsel finansmanların kötüye kullanılmasını engellemek için geliştirilen etik standart ve düzenlemelere bilim etiği adı verilir. Bilim Etiği, biyoetikçi filozof David Resnik tarafından şu şekilde tanımlanır:[16]

Bilim etiği, bilimsel araştırmaların yürütülmesinde uyulması gereken etik ilkeleri ve davranış kurallarını kapsayan bir disiplindir. Bu alandaki etik kurallar, araştırmanın tasarımından veri toplama, analiz, yorumlama ve sonuçların yayımlanmasına kadar tüm süreçleri kapsar. Bilim etiği, araştırmacıların dürüstlük, şeffaflık, tarafsızlık, hesap verebilirlik, adalet ve sorumluluk gibi temel değerleri gözeterek bilimsel bilgi üretmelerini sağlamayı amaçlar.

American Society for Microbiology ve American Association for Dental Research'ün etik uygulamaları komitelerinde görev yapmış olan yazar Francis L. Macrina'nın bilim etiği tanımı ise şöyledir:[22]

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
The Rosary (Florence Louisa Barclay)

The Rosary by Florence L. Barclay, first published in 1909. The Rosary tells the story of Jane Champion and Garth Dalmain. The Honourable Jane is plain, exceedingly frank, and a fiercely loyal friend. In the words of Ms. Barclay, “She had once been described, by one who saw below the surface, as a perfectly beautiful woman in an absolutely plain shell”. Garth Dalmain, the artistic and sensitive hero, is as blessed in appearance as Jane is not. He is the fun, gifted bachelor that every woman is out to catch. After years of friendship, one night Garth hears Jane sing for the first time, and “the veil is lifted”. He declares his love to her, but Jane does not believe it will last. Then things get interesting.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺300.00
The Rosary (Florence Louisa Barclay)

Bilim Etiği, bilim insanlarının davranışlarını ve bilimsel araştırmanın yürütülmesini düzenleyen, dürüstlüğü, şeffaflığı ve araştırma katılımcılarına saygıyı garanti eden ilkeleri ifade eder.

Bilim etiği, bilimsel çalışmalarda bulunanlara bu süreçte uymaları gereken etik ilkeleri, kaçınmaları gereken etik dışı davranışları göstermektedir. Bilimde etik dışı davranışlardan bahsederken genelde aklımıza insanlar ve hayvanlar üzerinde yapılmış korkunç, etik dışı deneyler gelmektedir. Ancak günümüzde teknolojinin ilerlemesi ve bilgiye ulaşma hızının artmasıyla bilimsel çalışmaların yapılışında ve sürdürülüşünde birçok farklı etik problem doğmuştur. Bilimsel araç ve metotların kullanılış biçimi, bilimsel çalışmaların tasarlanma, yapılış ve yayınlanma sürecinde yapılan hatalar, yanıltmalar, ihlaller ve bilimsel hırsızlıklar bu problemlerden bazılarıdır ve bu etik ihlaller en az insanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan insanlık dışı deneyler kadar önemli etik ihlallerdir. Bu ihlaller genelde para, ün, unvan kazanma amacıyla yapılmaktadır. Bu durum toplum tarafından bilime yüklenen anlam ve değeri baltalamaktadır.

Grafilk 1. Araştırma Dürüstlüğü Ofisine (ORİ) bildirilen bilimsel suistimal iddialarının yıllara göre toplam sayısı
Grafilk 1. Araştırma Dürüstlüğü Ofisine (ORİ) bildirilen bilimsel suistimal iddialarının yıllara göre toplam sayısı
ORİ Haber Bülteni Aralık 1994 3.cilt, sayı 1

Bilim insanları çok uzun süredir gayri resmi bir etik sistem ilkeleriyle çalışmalarını sürdürmüşlerdir ve yüzyıllar boyunca bu ilkelerle bilimde güven ortamı sağlanmıştır. Fakat bilime duyulan bu güven ortamı, özellikle son 100 yılda Hwang Woo-suk skandalı, Scott Reuben vakası, Diederik Stapel olayı gibi bazı etik ihlaller bilime olan güveni zedelemiş ve sorgulanır hale getirmiştir. Bu durumun başlıca nedenleri şunlardır:[17], [18], [19]

  • Bilim son yıllarda çok hızlı bir ilerleme sağlamış ve son yıllarda ülkelerin bilime ve teknolojiye ayırdığı kaynaklar büyük oranda artmıştır. Bu durum hem ülkeler arasındaki rekabeti hem de bilim insanlarının arasındaki başarı ve ün rekabetini artırmıştır.
  • Bilimsel çalışmaların doruk noktası olan yayın kısmı araştırmanın başarısının doğrudan ölçütü olmuştur ve bu durum bilim insanları üzerinde baskı yaratmıştır. Böylece bazı bilim insanları verilere kolay yoldan ulaşma amacına girmiştir.
  • Bilimsel araştırmaların arttığı günlerde etik ihlaller de buna paralel olarak artmıştır. Etik ihlallerinin artışı bilimde etik standartlarının belirlenmesini zorunlu kılmıştır.

Bilimsel araştırmalar bilim etiğine uygun bir şekilde doğruluk, dürüstlük, şeffaflık ve titizlik çerçevesinde yürütülmeli, bu sayede toplumun güvenini kazanmalıdır. Toplumun güvenini kazanan bilimsel çalışmalar varlığını sürdürecek, bilim güç kazanacaktır. Günümüzde bilimsel araştırmaların sayısı oldukça artmıştır fakat buna paralel olarak etik ihlallerin sayısının da arttığı tahmin edilmektedir. Yukarıdaki grafik bu ifadeyi doğrulamaktadır.

Bilimde her yeni araştırma bir önceki yapılan araştırmalarla bağlantılıdır ve araştırmaların doğruluk derecelerinin yüksek olması daha önceki yapılan araştırmaların doğruluğuna bağlıdır. Özellikle günümüzde bir bilim insanının her alana hakim olması mümkün değildir. Dolayısıyla bilim insanları, bilimsel araştırma esnasında başka bilim insanlarının yaptığı araştırmalar ve çalışmalardan faydalanırlar. Bu nedenle bilim etiği, bilim camiasının bağlarını güçlendirirken aynı zamanda da bilimsel bilginin daha sağlıklı bir zeminde büyümesini teşvik eder.

Bilim etiği, bilimsel araştırma etiği ve bilimsel yayın etiği olarak iki kısımda incelenebilir. Bilimsel araştırma etiği, bilimsel araştırma sürecinde (deney, gözlem, veriler ve raporlama) uyulması gereken etik düzenlemelerdir. Bilimsel yayın etiği ise üretilen bilimsel bilginin yayınlanma sürecinde dikkat edilmesi gereken doğruluk, dürüstlük, açıklık ve emeğe saygı gibi ahlaki değerleri ifade etmektedir. Bilimsel araştırma ve yayın sürecinde yapılmış olan etik ihlallere tarihten bir örnek vermek konuyu daha iyi anlamımız adına faydalı olacaktır. Gelin bilim tarihinin en büyük sahtekarlığına bir göz atalım.

Charles Dawson: "Piltdown Sahtekarı"

Charles Dawson 11 Temmuz 1864 yılında dünyaya geldi. Mütevazi bir kariyer tercih eden Dawson hiç üniversiteye gitmedi. Babasının yolundan gitmeyi tercih etti ve hukuk işlerine girdi. Dawson doğal dünyaya ilgi duyuyordu ve Hasting çevresinden fosiller topluyordu. Asıl mesleği avukatlık olan Dawson, hukuk işlerini iyi beceremediği için bu mesleği bıraktı ve arkeoloji kazıları yapan bir grupta kazı işleri yapmaya başladı. Boş zamanlarında ise antikacılık yaparak ve eski eserleri taklit ederek para kazandı.

19. yüzyılın sonlarına doğru Dawson, görünüşte bir dizi önemli fosil keşfetti. Pek alçakgönüllü olmayan Dawson keşfettiği fosillere kendi adını verdi. Örneğin, Dawson daha önce bilinmeyen bir memeli türünün dişlerini buldu ve daha sonra buna Plagiaulax dawsoni adını verdi. Bulduğu üç dinozor türünden birine Iguanodon dawsoni ve yeni bulduğu bir bitki türü fosiline Salaginella dawsoni adını verdi. Çalışmaları ona önemli bir ün kazandırdı. British Geological Society'nin üyeliğine seçildi ve Londra Antikacılar Derneği'ne atandı. British Museum ona Fahri Koleksiyoncu unvanını verdi ve İngiliz gazetesi The Sussex Daily News ona "Sussex Büyücüsü" adını taktı. Öte yandan çevresine faydalı olmaya çalışan saygın bir avukattı.

Charles Dawson (sağda) ve Smith Woodward (ortada) Piltdown çakıllarını kazıyor.
Charles Dawson (sağda) ve Smith Woodward (ortada) Piltdown çakıllarını kazıyor.
visionlearning

Arkeolojiye olan ilgisi gelişti ve olağanüstü keşifler yapma konusundaki olağanüstü yeteneği devam etti. 1893'te, o dönem için benzersiz bir şekilde dökme demirden yapılmış bir Roma heykelciği buldu. Çakmak taşı yumruları içinde taşlaşmış kurbağaları, İngiliz Kanalı'ndaki deniz yılanlarını, at arabalarındaki "yeni boynuzları", modern insanın yeni bir türünü ve japon balığı ile sazan balığının garip bir çiftleşmesini araştırdı. Ancak en ünlü keşfi, Dawson'ın 1912'nin sonlarında insan görünümlü bir kafatası ve çene kemiğinin parçalarını halka göstermesi ve bilim insanlarını bu parçaların insansı bir yapıya sahip olduğuna ikna etmesiyle gerçekleşti.

Oxford Üniversitesi'nde antropoloji profesörü olan Kenneth Oakley 1949 yılında kalıntıların yaşıyla ilgili bilimsel görüşü değiştiren yeni bir tarihleme teknolojisi ortaya çıktı. Doğa Tarihi Müzesi'nde jeolog olan Dr. Kenneth Oakley, flor testleri kullanarak Piltdown kalıntılarının 500.000 yaşında değil yalnızca 50.000 yaşında olduğunu keşfetti. Bu, Piltdown Adamı'nın insanlar ve maymunlar arasındaki eksik halka olma olasılığını ortadan kaldırdı çünkü bu noktada insanlar zaten Homo sapiens formuna dönüşmüştü.[7]

Oxford Üniversitesi'nde fiziksel antropoloji öğrencisi olan Joseph Weiner bir paleontoloji konferansına katıldı ve Piltdown İnsanı'nın diğer insan atalarının fosilleriyle uyuşmadığını fark etmeye başladı. Weiner şüphelerini üniversiteden hocası olan Profesör Wilfred Edward Le Gros Clark'a iletti ve Oakley'i takip ettiler. Kısa bir süre sonra üçü de bu kafatasının kayıp halkayı temsil etmediğini, bir ortaçağ insanının kafatasının bir orangutanın çene kemiği ve fosilleşmiş bir şempanzenin dişleriyle birleştirildiğini yani becerikli bir sahtekarlık eseri olduğunu fark ettiler. Kemikler daha yaşlı görünmeleri için kimyasal işlemden geçirilmiş hatta dişler kafatasına uydurulmak için elle törpülenmişti. Bu ifşanın ardından Dawson'un en az 38 keşfinin, şöhret ve tanınırlık uğruna yarattığı sahte buluntular olduğu anlaşıldı.

Tüm Reklamları Kapat

Dawson ve Woodward'ın bulguları 28 Aralık 1912 tarihli Illustrated London News gazetesinde duyuruldu.
Dawson ve Woodward'ın bulguları 28 Aralık 1912 tarihli Illustrated London News gazetesinde duyuruldu.
Science History İnstitute

Çevresine faydalı olmaya çalışan, sevilen ve oldukça saygı gören bu adamın tarihteki en büyük bilimsel sahtekarlığın başrolü olabileceğine inanmakta zorlanmış olabilirsiniz ama endişelenmeyin. Dawson örneği bilim tarihinde istisnai durumlardan bir tanesidir. Dawson vakaları gibi vakalar ve ihlaller bilimde güvenirliğin ve etik standartların önemini anlamamız için oldukça önem arz etmektedir. Şimdi gelin bilimdeki etik standartlara bir göz atalım.

Bilimde Etik Standartlar

Bilim etiği, her biri bilimsel çalışmalar ve yayınlar için hassasiyet gösterilmesi gereken bir dizi etik ilke ortaya koyar. Bu ilkeler özellikle sağlık alanında, bilimsel deneylerde ve bilimsel araştırmanın belki de en önemli aşaması olan yayın kısmında bilim insanlarının davranışları için yol göstericidir ve mevzuatlara yansıtılmaktadır.

Bu kısımda bilim etiğinde ön plana çıkan dört temel etik ilkeyi ele alacağız. Bu ilkeler bir öncelik veya önem sırasına göre sıralanmamıştır ve biri diğerinden daha önemli değildir. Bu ilkeler bilimin yolundan sapmaması, bilim insanlarının, çevrenin ve diğer canlıların zarar görmemesi, toplumun yanlış yönlendirilmemesi ve bilime olan güvenin yitirilmemesi için çok önemlidir. Gelin bu ilkelere bir göz atalım.

Özgür İrade/Seçim Hakkı

Araştırma, katılımcıların kendi değerleri ve inançları doğrultusunda karar verme hakkına saygılı olmak zorundadır. Yetişkin insanlar kendi hayatları üzerinde kendi başlarına karar alma hakkına sahiptirler. Dolayısıyla bu ilke kişilere yanlış bilgiler vererek, onlardan kararlarını etkileyecek bilgileri saklayarak ya da onları manipüle ederek kararlarını etkilememeyi ifade eder. Bu ilke aynı zamanda seçimde bulunacak kişilere çok ağır sorumluluklar yükleyerek baskı altına almak ya da yüksek miktarda paralar ödeyerek kişileri kendi çıkarları doğrultusunda davranışlara sürüklememeyi de gerektirir.

Tüm Reklamları Kapat

Özellikle klinik deneylere katılan kişiler katılmadan önce kesinlikle kendi hür iradeleriyle rıza göstermelidirler. Aynı zamanda katılımcılar, deneyden önce deneyde oluşabilecek riskler ve sakıncalar için açık bir dille uyarılmalıdırlar. Bu aynı zamanda katılımcıların rıza göstermeleri için baskıya uğramamaları, haksız yere teşvik edilmemeleri anlamına da gelir.

Özgür irade ilkesi deneyden önce katılımcıları bilgilendirmek ve onlara onay formu imzalatmaktan çok daha büyük anlam taşır. Deney sırasında katılımcılar sürekli gözlemlenmeli ve göz önünde bulundurulmalıdırlar. Deney sırasında edinilebilecek önemli yeni bilgiler de katılımcılara hızlıca bildirilmelidir ve katılımcılar istedikleri zaman deneyden ayrılma hakkına sahip olmalıdır.

Bu ilke, bilimsel araştırmalarda insan haklarını ve bireysel özgürlükleri korumak amacıyla önemlidir. Tıbbi deneylerde veya sosyal bilimler araştırmalarında, katılımcıların özgür iradeleriyle katılımda bulunmalarının sağlanması özerklik ilkesinin temel gerekliliğidir.

Yararlılık

Araştırma, faydalı olanı teşvik etmelidir. Bu ilkenin genel anlamda ifade ettiği şey, araştırmanın sağlayacağı faydaların araştırma sırasında oluşabilecek zararlardan daha fazla olması gerektiğidir. Araştırmanın yürütülme amacı, projenin başarı olasılığı, araştırmanın olası yararları hususları üzerine araştırmaya başlanmadan önce düşünülmelidir çünkü olası faydasız bir araştırma zaman ve kaynak kaybıdır, hem araştırmacıları hem de katılımcıları gereksiz risk altında bırakır.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak bu bağlam her türlü faydayı kapsamamaktadır. Örneğin araştırmayı yürüten personellere ödeme yapmak iyi bir şey gibi görünebilir ancak bu tür faydalar bilimsel etik ilkeler kapsamı içerisinde yer almaz. Bilimsel etik bağlamda bu ilke hem katılımcıların sağlığına fayda sağlama potansiyeli hem de toplumun genel sağlık problemlerini anlama ve tedavi etmekle ilgilidir.

Bilimsel projelerde yeni sorular ele alınmalı, yanıt aranan sorularla ilişkili deneyler tasarlanmalı, deneyi yürütecek araştırmacılar yetkin olmalıdır. Tüm bu saydığımız kritlerler kanıtlanmalıdır. Tüm bunlar, projenin ya katılımcılar için ya da daha geniş toplum için ilgili bir değer katkısı sağlama potansiyeline sahip olmasını garanti etmelidir.

Zarar Vermeme

Araştırma zarar vermemelidir. Bu ilke genel olarak araştırmaya katılacak katılımcıların maruz kalacağı risklerin, baskıların ve rahatsızlıkların bir sınırının olması gerektiğini ifade eder. Bu ilke, bireylerin özerklik haklarına saygılı olunsa ve proje hem bireylere hem de topluma son derece fayda sağlasa da geçerlidir.

Katılımcıların haklarına saygılı olunması ve projenin faydalı olması, katılımcıların çok yüksek risklere maruz bırakılmaları veya onlara fazlaca zarar verilebileceği anlamına gelmemektedir. Bir araştırmaya gereksiz yere çok fazla katılımcı dahil edilmemeli, savunulamaz risklere maruz bırakılmamalı, gereksiz deneysel prosedürler uygulanmamalı, katılımcıların zamanı boşa harcanmamalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Kısaca bu ilke, araştırmanın sağlayacağı faydalara bakılmaksızın katılımcıların göreceği zararların sınırlarını belirlemek içindir. Bu ilke, katılımcıların zarar görme ihtimali ortaya çıktığında bireylerin çıkarlarını toplumun çıkarlarından daha üstün tutar. Bu durum sadece fiziksel zarar için değil aynı zamanda psikolojik zarar (travma), ekonomik zarar (gelir kaybı) veya sosyal zarar (damgalanma) gibi olası zararlar için de geçerlidir.

Ayrıca bilim insanı, insan ile ilgili konularda insan haklarını ve haysiyetini ihlal etmemelidir. Bilim insanı hayvanları deneylerde kullanırken özen göstermeli, canlılara ve doğaya zarar vermekten kaçınmalıdır.

Adalet

Araştırma adil olmalıdır. Bu ilke genel olarak, bilimsel bir araştırmadan doğan faydaların ve külfetlerin makul bir dağılımının sağlanması, savunmasız grupların gereksiz yere araştırmaya dahil edilmemesi ve bilimsel denemelere katılım konusunda eşit fırsat olanaklarının sağlanmasını ifade eder. Faydaların ve yüklerin eşit şekilde dağıtılmasıyla demek istenilen deneye katılan, olası risklere ve zararlara maruz kalacak grubun aynı zamanda deneyin sonucunda elde edilecek faydalardan da yararlanacak grup olmasıdır. Bu sadece bilimsel açıdan değil, adalet açısından da son derece önemlidir. Grup içerisinde en ağır yüklerin en dayanıklı kişilere verilmesi ve en zayıf olan kişilere özel dikkat edilmesi adaletin en önemli ilkelerinden biridir.

Araştırmaya katılan katılımcıların araştırmaya katılmak için yaptıkları masrafların (yol masrafları, kaybolan kazançlar vb.) karşılanması gerekir. Son olarak adalet ilkesi, araştırma projelerinde azınlık grupların üyelerinin yer alması için aktif çabalar sarf edilmesini talep eder, böylece toplumun tüm üyeleri bilimsel denemelerin faydalarından adil bir şekilde yararlanabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bilimsel Araştırmalarda Etik İhlaller

Son yıllarda teknolojinin gelişmesi, bilgiye erişimin kolaylaşması ve akademik kariyer için bilimsel yayın yapma zorunluluğu bilimde etik ihlallerin artmasına sebep olmuştur. Bilimsel araştırma ve yayın süreçlerinde bilim etiğine uygun olmayan davranışların ortaya çıkması etik ihlaline sebep olur. Bilimsel etik ihlalleri, sadece bireysel araştırmacılara değil; aynı zamanda bilimsel topluluğun güvenine, kamu sağlığına ve toplumun bilimsel gelişime olan güvenine zarar verebilir. Bilimin tüm paydaşları, bilimdeki etik ihlallerden kaçınma konusunda sorumluluk sahibidir. Etik ihlallerden kaçınmak hem bilimin sağlıklı bir ilerleme göstermesi ve güvenilirliği için, hem de bilim insanlarının kendilerini koruması için çok önemlidir.

Bilim insanlarının çalışmalarına rehberlik eden etik ilkeler arasında hayvanlara karşı nazik davranmak, insan haklarına saygı göstermek, dürüst olmak, çalışmanın daha geniş etkilerini göz önünde bulundurmak ve herhangi bir tehlikeyi derhal bildirmek yer almaktadır.
Bilim insanlarının çalışmalarına rehberlik eden etik ilkeler arasında hayvanlara karşı nazik davranmak, insan haklarına saygı göstermek, dürüst olmak, çalışmanın daha geniş etkilerini göz önünde bulundurmak ve herhangi bir tehlikeyi derhal bildirmek yer almaktadır.
carlottacat.com Tarafından Hazırlanmıştır.

Bilimsel etiğin ihlalleri birçok formda görülebilir:

  • İntihal (İng: "Plagiarism"): Farklı intihal türleri mevcuttur. İntihal kısaca kaynak göstermeden veya materyalleri tırnak içine almadan kelimesi kelimesine kopyalama işidir. Bu, en yaygın görülen intihal türüdür. Bir başkasına ait özgün fikirleri, yöntemleri, verileri veya eserleri, orijinal yazara bilimsel standartlara uygun şekilde atıfta bulunmadan, tamamen ya da kısmen kendi eseriymiş gibi kullanmaktır.[21]
  • Tam İntihal (İng: ''Complete Plagiarism''): Tam intihal, bir araştırmacının bir başkasının oluşturduğu bir makaleyi veya çalışmayı alıp kendi adıyla gönderdiği en ciddi intihal biçimidir. Bu entelektüel hırsızlık ve çalma ile eşdeğerdir. Henüz kabul görmemiş ve savunma aşamasında olan tezleri sahibinden izin almadan kaynak olarak kullanmak, çalışmaya başlamadan önce izin alınması gereken ilgili birimlerden izin almadan çalışmaya başlamaktır.[26]
  • Kendi Kendine İntihal (İng: ''Self-plagiarism''): Uygun açıklama ve/veya alıntılama olmadan kendi çalışmanızı geri dönüştürmek veya yeniden kullanmaktır. Herhangi bir intihal biçimi, çevrimiçi olarak mevcut intihal kontrol araçlarını kullanarak önlenebilir.[23]
  • Çarpıtma (İng: "Data Falsification"): Bilimsel araştırma materyallerini ve kayıtlarını değiştirmek veya süreçlerini manipüle etmek; araştırmada kullanılmamış araç, gereç, yöntem ve materyalleri varmış gibi sunmak, sonuçları araştırmanın araştırma kaydında doğru bir şekilde temsil edilmeyecek şekilde değiştirmek veya çıkarmaktır.[20]
  • Veri Uydurma (İng: "Data Fabrication"): Hiç yapılmamış bir araştırma, gözlem veya deney sonucu elde edilmiş gibi sahte veriler oluşturmak ve bunları bilimsel çalışma içinde gerçekmiş gibi sunmaktır.[20]
  • Yanıltma/Tahrif: Bu tür bilimsel suistimal, önceden tanımlanmış bir sonuca ulaşmak için verilerin, materyallerin, süreçlerin veya ekipmanların kasıtlı olarak manipüle edilmesini içerir. Bu tür bir örnek, araştırma sonuçlarının hatalı bir şekilde temsil edilmesine yol açan verileri seçici olarak atlamak veya değiştirmek olabilir.[24]
  • Çıkar Çatışması (İng: "Conflict of Interest"): Çıkar çatışması, bir araştırmacının kişisel, finansal veya diğer çıkarlarının araştırmalarını ve sonuçlarını etkilemesine neden olacak şekilde araştırma yapmasıdır. Bu, genel bilimsel suistimal altında sınıflandırılabilir ve araştırmacıların araştırma çalışmalarında herhangi bir çıkar çatışması beyan etmedeki kusurlarını içerir. Bu çıkar çatışmaları finansal, kişisel ve profesyonel olabilir ve herhangi bir etik sorundan kaçınmak için uygun şekilde raporlanması gerekir. Örneğin bir ilaç şirketinin finansal desteğiyle yapılan bir araştırmanın sonuçlarının, şirketin çıkarlarına hizmet etmesi için manipüle edilmesi bir çıkar çatışmasıdır.[24]
  • Çifte Yayın (İng: "Duplication"): Çifte yayın, bir araştırmacının aynı verileri, sonuçları veya makalenin çok benzer versiyonlarını birden fazla bilimsel yayında, genellikle önceki yayınını tam olarak belirtmeden yayımlaması anlamına gelir. Bilimsel literatürde yanıltıcı bir tekrar oluşur ve yazarın haksız yere yayın sayısının artmasına neden olur. Hakemlik süreçleri ve bilimsel dergilerin kaynakları gereksiz yere meşgul edilir.[25]
  • Hayalet Yazarlık (İng: "Ghostwriter"): Hayalet yazarlık, bir metni (kitap, makale, konuşma vb.) aslında yazan kişinin adı yerine başka bir kişinin yazar olarak gösterilmesidir. Hayalet yazarlar, bu süreçte araştırma yapar, metni yazar ve düzenler; karşılığında ücret alırlar fakat eserde isimleri yer almaz. Bu uygulama özellikle edebi ve popüler yayınlarda yaygın olsa da, akademik ve bilimsel yayınlarda ciddi bir etik sorun olarak görülür. Çünkü yazarın kim olduğuna dair okura yanıltıcı bir izlenim verilir, gerçek emeğin gizlenmesi bilimsel dürüstlüğü ihlal eder ve bu durum çıkar çatışmalarını veya sponsorluk etkilerini örtbas etmek için kötüye kullanılabilir.[26]
  • Haksız Yazarlık: Kendi adınıza hak edilmemiş yazarlık iddiasında bulunmak, önemli katkıda bulunanları ortak yazarlıktan dışlamak, katkıda bulunmayanları yazar olarak dahil etmek veya tüm adlandırılmış yazarların fikir birliği olmadan dergilere çok yazarlı makaleler göndermek. Örneğin çalışmaya katkı sağlamayan birini makaleye yazar olarak eklemek haksız yazarlıktır.[23]
  • Genel Kabul Görmüş Araştırma Uygulamalarının İhlali: Araştırma çalışmasının önerilmesi, tercih edilen sonuçları elde etmek için deneylerin manipüle edilmesi, tercih edilen sonuçları elde etmek için aldatıcı istatistiksel veya analitik uygulamalar yapılması veya araştırmada etik sorunlara yol açacak yanıltıcı bir sonuç sunmak için sonuçların uygunsuz şekilde raporlanmasıdır.[23]
  • Mevzuata Uymamak: Kimyasalların güvenli kullanımı, insan ve hayvan test deneklerinin bakımı, araştırma ilaçlarının veya ekipmanlarının uygunsuz kullanımı ve araştırma fonlarının uygunsuz kullanımı ile ilgili kuralların kasıtlı olarak ihlal edilmesi.[23]
  • Korsan Yayın (İng: "Piracy"): Bilgisayar programları, kitaplar, müzik ve filmler gibi telif hakkıyla korunan materyallerin yasa dışı olarak çoğaltılması veya yayılması eylemidir. Her türlü telif hakkı ihlali korsanlık olarak adlandırılabilir.[26]

Bilimsel çalışmalarda birden fazla ihlal aynı anda yapılmış olabilir. Bu durumda yapılan araştırma incelenmeli, hangi ihlal türü daha fazlaysa, araştırma o ihlal türüyle bağdaştırılmaktadır. Bilimsel çalışmalarda en fazla yapılan ihlal türü intihaldir ancak son yıllarda bütün ihlal türlerinin görülme sıklığı artış göstermektedir.

Bilimdeki Etik İhlallerin Nedenleri

Son yıllarda bilimde etik ihlal bildirimi sayısının oldukça arttığından söz etmiştik. Bu artışın sebeplerinden bazılarının bilimin ve teknolojinin hızlı ilerlemesine paralel olarak bilime ayrılan kaynakların artması ve bazı bilim insanlarının da para, hırs ve üne kavuşma arzuları olduğunu ifade etmiştik. Bilimde yapılan etik ihlaller kasıtlı veya hatalı olarak yapılabilir. Bazı kötü niyetli araştırmacılar kasıtlı etik ihlaller yaparken çoğu araştırmacı farkında olmadan hata yapmakta ve etik ilkeleri ihlal edebilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

  • Eğitim ve Bilgide Yetersizlik: Bilimdeki etik ihlallerin çoğu, araştırmacıların etik ilkeler ve düzenlemeler hakkındaki bilgilerinin yetersiz olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu yetersizlik yabancı dil bilmemekten ya da internet üzerinde erişim sağlanan bilgilerin kamuya ait olduğunun düşünülmesinden kaynaklanabilir. Etik ilkeler konusunda bilgisi yetersiz olan araştırmacılar bazen etik ihlalleri bilmediklerinden bazen ise okuyup yanlış yorumladıklarından dolayı etik ihlale düşmektedirler. Genelde bu araştırmacılar yanlış yaptığının farkında olmadıklarından dolayı araştırma sürecinde ve sonrasında hatalarını düzeltmemektedirler. Neticede etik ilkeleri ihlal eden araştırmayı yürütmüş ve yayınlamış olmaktadırlar.
  • Kaynağa Tam Olarak Bağlı Kalma: Üzerinde araştırma yaptığı konu hakkında bilgi ve donanım eksikliği olan araştırmacılar; sahip oldukları kaynakları, hiçbir şekilde özgünlük katmadan araştırmalarında kullanabilmektedirler. Bilgi eksikliği olan araştırmacılar özgüven problemi yaşayabilirler ve bu durum araştırmacıların elindeki kaynaklara birebir bağlı kalmalarının en temel nedenlerinden biridir. Bu ihlalin ilk örnekleri Platon'un eserleridir. Platon, yazdığı ilk eserlerinde, hocası Sokrates'i neredeyse birebir kopyalamıştır.
  • Bilimsel Çalışma İçin Gerekli Kaynak ve Zamanın Ayrılmaması: Bilim ve felsefenin yapılabilmesi ve ilerleyebilmesi için gerekli kaynak ve boş zamana ihtiyaç vardır. İnsanların bilimle ilgilenebilmesi için belirli bir refah seviyesine ve boş zamana sahip olmaları gerekir. Aç ve susuz insanların, ya da sabahtan akşama kadar köle gibi çalıştırılan insanların önceliği bilim değil hayat mücadelesidir. Bilimsel araştırmayı yürüten araştırmacıların, denetleyen jürilerin ve hakemlerin, araştırma üzerinde yeterince zaman ve emek harcamaları, olası etik ihlalleri tespit etmeleri gerekmektedir fakat ne yazık ki hem araştırmacılar hem de denetleyiciler son zamanlarda gerekli vakti ayıramamaktadırlar. Emek vermekten kaçınmak, emek hırsızlığına sebebiyet verebilmektedir. Yapılan araştırmaya ayrılan kaynakların da o araştırmaya uygun olması gerekmektedir. Bunun için de hem araştırmacı hem de denetleyiciler incelemelerde bulunmalıdırlar.
  • Araştırma Konularının Özgün Olmaması: Yapılacak olan araştırmanın daha önce aynısı veya benzerleri yapılmışsa, yapılacak olan araştırmada etik ihlallerin bulunması yüksek bir olasılıktır. Araştırmacı, yapacağı araştırmaya benzer araştırmaları elde edebilir, kolay yolu tercih ederek etik ihlallerde bulunabilir. Bilimsel araştırmalarda, önceki çalışmaları taramak ve fikir sahibi olmak son derece önemlidir çünkü bir bilim insanı her alanda yeterli bilgiye sahip olamaz. Hem özgün bilimsel bilgiler üretmek hem de var olan bilimsel bilgileri geliştirmek için literatür taranmalıdır ancak çalışmaya fayda sağlayan öncül çalışmalara atıfta bulunulmalıdır. Yaklaşık 1000 yıl önce yaşayan filozoflar bile bu konuda görüşler belirtmişlerdir.
  • Bilimsel Değerlendirmede Kalitenin Değil, Sadece Sayısal Verilerin Ön Planda Tutulması: Bir bilimsel çalışma değerlendirilirken genel olarak o çalışmanın içeriğine ve kalitesine değil, çalışmayı yapan bilim insanının kariyerine ve başarılarına bakılabilmektedir. Örneğin, çalışmayı yapan bilim insanı uluslararası dergilerde birçok makale yayınlamışsa bu durum, yapılan çalışmanın kalitesinin irdelenmesinin önüne geçmektedir. Kaliteye değil, sayısal verilere ve geçmiş başarılara bakılması etik ihlallerin yolunu açmaktadır.
  • Diğer Nedenler: Yukarıda detaylı bahsetmediğimiz birçok farklı neden bulunmaktadır. Bireylere verilen eğitimin yetersizliği bu nedenlerden bazılarıdır. Eğitimin son zamanlarda niteliksiz bir hale gelmesi, kitleleri yönetme amacıyla düzenlenmesi ve araştırma yürütecek bilim insanlarına bilim etiği üzerine gerekli eğitim ve bilgilerin verilmemesi son derece önemli nedenlerdir. Bilimsel araştırma yürütecek araştırmacıların bilim etiği eğitimi almaları, son zamanlarda artan etik ihlallerinin sayısını azaltmakta rol oynayabilir. Bir diğer neden ise etik ihlal yapan bilim insanlarına gerekli yaptırımların uygulanmıyor olmasıdır. Cezaların yetersiz ve caydırıcı olmaması etik ihlallerin artmasına neden olmaktadır. Cezaların caydırıcı olmaması, özellikle kasıtlı etik ihlallere başvuran araştırmacılara motivasyon sağlamaktadır.

Etik İhlallerin Önlenmesi İçin Çözüm Önerileri

Bilimde etik ihlallerin önlenmesi için çeşitli stratejiler ve çözüm yolları geliştirilmektedir. Bu öneriler, eğitim, uluslararası etik standartlarının oluşturulması, etkili denetim ve caydırıcı yaptırımlardır. Etik ihlalleri engellemek sadece araştırma dünyasının güvenilirliğini artırmakla kalmaz; aynı zamanda bilimin güvenirliliğini, ilerleyişini ve gelişmelerin topluma hizmet etmesini de sağlar. Etik, bilimsel araştırma sürecinin içsel bir parçası olmak durumundadır. Gelin olası çözümlere bir göz atalım:

  • Eğitimde Düzenlemeler: Araştıran, düşünen ve sağlıklı bir zihne sahip bireylerin topluma kazandırılması ancak ve ancak nitelikli bir eğitimle mümkündür. Eleştirel ve analitik zekaya sahip, bilime ve bilimsel düşüncelere saygılı, etik ilkelere bağlı bir toplum yaratmak eğitimin öncelikli hedeflerinden biridir. Öğrencilere, akademik hayata adım attığı andan itibaren bilimi, bilimin doğasını, çalışma mekanizmasını ve bilimdeki etik ilkeleri açıklana bir eğitimin verilmesi son derece önemlidir. Bilimsel araştırma yapacak araştırmacılar, bilimsel çalışma ve yayın süreçlerinde bilimin etik standartları üzerine eğitilmelidirler. Bilimsel araştırma yapan tüm kurumlarda bilim etiği dersi zorunlu olarak öğrencilere verilmelidir.
  • Uluslararası Standart Bilim Etiği İlkeleri Oluşturmak: Bilimsel araştırmaların merkezi üniversitelerdir. Üniversitelerin benimsediği etik standartlar birbirinden farklılık gösterebilmektedir ve bu durum kafa karışıklığına neden olabilmektedir. Bilimsel çalışma ve yayın süreçlerinin daha sağlıklı zeminde yürütülebilmesi için uluslararası etik kurullarının temel, karışıklık içermeyen, her akademik çalışma yapan kurumlar için standart ilkeler belirlemesi ve tüm akademik çalışma yapan kurumların bu etik ilkeleri benimsemesi gerekmektedir.
  • Denetleyicilerin Uzman Olması: Yapılan bilimsel çalışmaları ve yayınları etik ilkeler açısından inceleyen jürilerin ve hakemlerin kesinlikle alanında uzman ve etik bilincine sahip olması gerekmektedir. Denetlemeyi yapacak olan kişilerin uzman olması, bilince sahip olması ve yapılan etik ihlalleri görmezden gelecek şekilde davranmaması etik ihlallerin azalmasına katkı sağlayacaktır.
  • Yeterli Ekonomik Kaynakların ve Zamanın Sağlanması: Araştırmacılara, yeterli ekonomik ve teknolojik kaynakların ve zamanın sağlanmasıyla etik ihlallere başvurma olasılıklarının azaltılması gerekmektedir. Yeterli kaynaklara ve zamana sahip olan araştırmacıların üzerindeki baskı daha az olacak ve etik ihlale başvurma oranlarında azalma olacaktır.
  • Akademik Yaptırımlar ve Cezalar: Bilimde etik ihlallere karşı ciddi yaptırımların ve cezaların olması, etik dışı davranışlar için caydırıcı olabilir. Etik ihlallerin fark edilmesi durumunda cezai yaptırımlar uygulanmalı ve ihlallerin ciddiyeti anlaşılmalıdır. Etik ihlallerin tespiti durumunda, akademik dünyada belirli yaptırımlar uygulanmalı ve araştırmacılara karşı daha açık cezai düzenlemeler getirilmelidir. Etik ihlallerin yaygınlaşmaması için bu tür cezaların ve yaptırımların açıkça duyurulması önemlidir.

Bilimsel bir çalışmada yukarıda belirttiğimiz etik ihlallerden biri veya birkaçı varsa eğer bu durumun kesinlikle ispatlanması gerekmektedir. Bilimsel araştırma ve yayın sürecinde etik ilkelerin kasıtlı ve kötü niyetli şekilde ihlal edilmesi hususu yeterli delille kanıtlanmış olmalıdır. Bilim etiğini kötü niyetli olarak ihlal etmiş bilim insanlarına üniversiteden veya araştırma programından uzaklaştırılma, unvanların alınması, bilimsel araştırmalardan tamamen men edilmesi gibi ağır yaptırımlar uygulanabilir. Fakat tekrar ifade edelim ki bu yaptırımların uygulanması için etik ilkelerin kasıtlı ve kötü niyetle suistimal edilmesinin açık, güvenilir ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir.

Sonuç

Milyonlarca yıl önce var olan, doğayla iç içe yaşayan ve hayatta kalabilmek için doğayı, doğada var olan diğer canlıları iyi bir şekilde analiz etmesi gereken insanlar, o günlerden beri bilgiler üretmiş ve paylaşmışlardır. Özellikle avcı-toplayıcılık yaparak var oluşlarını devam ettiren insan türleri hem avcılık yaparken hem de toplayıcılık yaparken doğayı iyi bir şekilde tanımış, bilgiler elde etmiş, bu bilgileri gelecek nesillerine aktarmışlardır. Doğada sürekli değişen şartlara uyum sağlamak bilgi paylaşma yoluyla mümkün olmuştur.

Homo sapiens'in beyin gelişimi ve sosyal bir canlı olma özelliği ona doğadan soyutlanma ve uygarlık kurma şansı vermiştir. Tarım devrimiyle belirli zorluklar yaşansa da yerleşik hayata geçilmiş, faydalı belirli hayvanlar evcilleştirilmiş, belirli besinler seçilerek yetiştirilmiştir ve insan artık yüksek zekasıyla vahşi yaşamdan tamamen soyutlanmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Refah seviyesinin yüksek olduğu Antik Yunan'da, felsefenin doğuşuyla, Thales, Anaksimandros, Platon, Pisagor, Demokritos, Aristoteles gibi birçok önemli filozof çıkmış ve insanlık için son derece büyük önem arz eden sorular ve tabiat üzerine düşünmüşlerdir. Bilimsel bilgi, sadece gözlem ve akıl yoluyla elde edilmiş, önemli filozoflar okullar açmış, öğrencilerine dersler vermiş, eğitim gelişmeye başlamıştır. Sistematik düşüncenin temelleri bu dönemde atılmıştır. Antik Yunan'da felsefe, doğa olaylarını açıklamak, insanın evrendeki yerini anlamak, etik soruları sorgulamak ve mantıklı bir şekilde düşünme becerisini geliştirmek gibi pek çok farklı alanı kapsamaktadır.

İnsanlık 1500 yıllık sakin bir dönemin ardından, Rönesans devrimiyle Modern Bilimin temellerini atmış, belki de insanlık tarihindeki en önemli buluşa imza atmıştır: Doğanın doğal yollarla keşfedilebilir olması! Doğaya ve Uzaya şiddetli merak duyan Kopernik, Kepler, Galileo, Newton gibi devler, geliştirdikleri bilimsel araçlarla doğayı incelemiş ve veriler elde etmişlerdir. Doğal dünyaya iyi hazırlanmış deneylerle temel sorular sorarak gözlemler yapan bilim insanları dünya tarihini değiştiren en etkili insanlar olmuşlardır. Modern bilimin gelişimi teknolojinin de gelişmesini sağlamış ve deneyler bilimsel bilgiyi elde etmenin en etkili yolu olmuşlardır.

İkinci Dünya Savaşında özellikle Nazilerin yaptığı korkunç deneyler ve sonrasında bilim insanlarının nükleer bombaların yapımında aktif rol oynamaları toplumun endişelenmesine neden olmuştur. Bu olaylar hem bilime hem de topluma zarar vermiştir. Akademik çalışmaların hız kazanması, bilime yapılan yatırımların artması, ülkelerin birbirleriyle silah üretiminde yarışa girmesi, bilim insanları arasındaki rekabeti arttırmış ve bilim insanlarının daha fazla hata yapmasına yol açmıştır.

Bilimin insan hayatına ve topluma faydalı olması için yapılması gerektiği hepimizin ortak görüşüdür fakat tarihte bilimin yolundan saptığı ve kötüye kullanıldığı olaylar nadir de olsa yaşanmıştır. Bunun önüne geçebilmek için bilim insanlarının nitelikli bir eğitim alması gerekmektedir ve bilimsel araştırma, yayın süreçlerinde sağlam ve güvenilir denetlemeler yapılmalıdır. Tüm bu düzenlemeler ve ilkeler bilim etiğinin konusudur. Bilim etiği, bilimsel araştırma sürecinde dikkate alınması gereken etik ilkeleri, yapılan etik ihlalleri, etik ihlallerin nedenlerini ve bu etik ihlalleri azaltmaya yönelik çözüm önerilerini kapsayan çok önemli bir kavramdır.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 3
  • Tebrikler! 2
  • Bilim Budur! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • İnanılmaz 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Sıkça Sorulan Sorular

Bilim etiği, bilimsel araştırmaların ve uygulamaların etik ilkelerle uyumlu bir şekilde yapılmasını sağlayan bir disiplindir. Bilim etiği, araştırmacıların, bilimsel topluluğun ve toplumun çıkarlarını gözeterek dürüstlük, şeffaflık, güvenilirlik, adalet ve saygı gibi temel etik değerleri korumayı amaçlar. Bilimsel bilgi üretimi sürecinde karşılaşılan etik sorunları inceleyip, bu sorunlara çözüm yolları geliştirmeyi hedefler.

Etik, bireylerin ve toplumların doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yaparak, iyi, doğru ve adil olan davranışları belirlemeye çalışan felsefi bir disiplindir. Etik, değerler, normlar ve ahlaki ilkeler üzerine düşünmeyi ve kararlar almayı içerir. Temelde, insanların nasıl davranması gerektiğiyle ilgili bir rehber sunar. Etik, kişisel, toplumsal ve profesyonel düzeyde farklı alanlarda uygulanabilir.

Ahlak, bir toplumda veya kültürde bireylerin doğru ve yanlış, iyi ve kötü olan davranış biçimlerinin tümünü ifade eden bir kavramdır. Ahlak, insanların birbirlerine karşı nasıl davranması gerektiğini, hangi değerlerin toplumda kabul edilip hangilerinin reddedileceğini belirler. Ahlak, toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur ve toplumun düzenini sağlamaya yardımcı olur. Ahlak, genellikle toplumun ortak değerleri, gelenekleri, görüşleri ve inançları üzerinden şekillenir. Bu değerler ve kurallar, zaman içinde bir toplumun üyeleri arasında paylaşılır ve gelecek kuşaklara aktarılır. Ahlak, insanların birbirleriyle uyum içinde yaşamasını ve toplumsal refahı sağlamayı amaçlar.

Bilimdeki etik ilkeler, bilimsel araştırmaların güvenilir, dürüst ve adil bir şekilde yapılmasını sağlamak amacıyla belirlenen temel kurallardır. Bu ilkeler, araştırmacıların bilimsel çalışmalarda topluma, diğer bilim insanlarına ve katılımcılara karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamayı amaçlar. Bilimsel etik, sadece doğru bilgi üretmekle kalmaz, aynı zamanda bu bilgilerin doğru bir şekilde sunulmasını, paylaşılmasını ve kullanılmasını da kapsar. Adalet, Özerklik, Yararlılık, Zarar Vermeme gibi ilkeler vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/05/2025 16:11:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19955

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
G. Bakırcı, et al. Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi?. (22 Mayıs 2025). Alındığı Tarih: 23 Mayıs 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/19955
Bakırcı, G., Alparslan, E. (2025, May 22). Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved May 23, 2025. from https://evrimagaci.org/s/19955
G. Bakırcı, et al. “Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 22 May. 2025, https://evrimagaci.org/s/19955.
Bakırcı, Görkem. Alparslan, Eda. “Bilim Etiği: Bilimin Ahlaki Sorumlulukları Nelerdir? Her Deney, Her Koşulda Yapılabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, May 22, 2025. https://evrimagaci.org/s/19955.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close