Beyin Çipi Nedir? Neuralink Gibi Beyin-Bilgisayar Arayüzleri, Telepati ve Telekineziyi Mümkün Kılabilir mi?
Beyin çipi, çoğunlukla felçli hastalarda uygulanmak üzere; oldukça küçük bir tasarıma sahip olan ve beyin yüzeyine yerleştirilen cihazlardır. Bu cihazlar sayesinde beyinde gerçekleştirilen aktivitelerin izlenmesi amaçlanır.
2016 yılında Elon Musk’ın kurduğu Neuralink şirketi ile birlikte sıklıkla konuşulmaya başlayan beyin çipleri aslında ilk defa gerçekleştirilmiş bir çalışma değildir. Aksine, 1960’lı yıllardan itibaren bu konuda yapılmış birçok çalışma bulunmaktadır. Bu konudaki ilk çalışmalar, beyindeki aktiviteleri takip edebilmek ve bunları belirli komutlara dönüştürebilmek için maymunlar üzerinde gerçekleştirildi. Günümüzde beyin çipleri ile ilgili yapılan çalışmalar genellikle 1970’li yılların başlarında ortaya çıkan "beyin-makine arayüzü" terimi ile anılmaktadır.
Beyin-bilgisayar arayüzü (veya nöral kontrol arayüzü, zihin-makine arayüzü, direkt nöral arayüz, beyin-makine arayüzü), bir beyin ile bilgisayar arasında kurulan kablolu veya kablosuz iletişim teknolojilerine verilen genel bir isimdir. Beyin-bilgisayar arayüzü (yani beyinden bilgisayara bağlantı) ile bilgisayar-beyin arayüzü (yani bilgisayardan beyne bağlantı) teknolojilerini bir arada içeren sistemlere beyin-beyin arayüzü de denmektedir.
Bu teknolojilerin genel amacı, insanların bilişsel fonksiyonları ve duyusal motor fonksiyonları üzerinde araştırmalar yapmak, bunların beyindeki faaliyetlerini haritalandırmak, bu konularda sorun yaşayan kişilere yardımcı olmak veya bu açılardan insan zihninin yapabileceklerini bilgisayar yardımıyla desteklemektir. Bu çalışmaların ek bir çıktısı ise beyinden beyine doğrudan iletişim sistemleri (yani "bilimsel bir telepati aracı"), bir kişinin beyninden diğer bir kişinin kaslarına doğrudan bağlantı (yani "bilimsel bir telekinezi aracı") ve hatta hafıza silme, hafıza oluşturma, rüya görüntüleme gibi sıra dışı araştırma sahalarıdır. Alandaki çalışmalar sayesinde; epilepsi, Alzheimer, Parkinson ve benzeri nörobiyolojik hastalıkların tedavisi yönünde de biyomedikal teknolojiler geliştirilmektedir.
Şu anda bu yazıyı okuyan sizler sayfayı aşağıya kaydırabilmek için farenizi kullanmak yerine yalnızca düşünerek bunu gerçekleştirebilseydiniz, yani beynimiz ile makineler arasındaki arabirimler tamamen ortadan kalksaydı nasıl olurdu? Bu yazımızda beyin çiplerini çoğunlukla beyin-makine arayüzü çerçevesinde inceleyerek beyin çiplerinin hangi amaçlarla ve nasıl kullanıldığına değineceğiz.
Beyin Çipleri Hangi Amaçlarla Kullanılıyor?
28 Ağustos 2020 tarihinde Elon Musk ve arkadaşları canlı olarak takip edilebilen Neuralink’in beyin-bilgisayar arayüzü teknolojisini tanıttığı bir demo toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantının başlangıcında beyin çipleri sayesinde beyin ve omurilik problemlerinin önüne geçilmesi amaçlandığı söylendi. Bunun beyin çipleri ile ilgili yapılmış önceki çalışmalarda da görebileceğimiz bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekleştirilen demoda; hafıza kaybı, duyma ve görme kaybı, felç, uykusuzluk, depresyon, aşırı ağrı gibi sorunlara bu teknoloji ile çözüm sunulabileceği ifade edildi.
Tüm insanların yaşlandıkça yaşamaktan kaçamadığı sağlık sorunları ile karşılaştığını hepimiz biliriz. Elon Musk, beyin çiplerinin temel amacının bu sağlık problemleri ile mücadele etmek olduğunu söylüyor. Şunun altını çizmek gerekir ki beyin çipleri, sağlık problemlerinin oluşmasını engelleyebilecek bir unsur olmaktan ziyade, teşhis edilen problemlere çözümler sunmaya odaklanır.
Neuralink teknolojisini giyilebilir teknolojiler gibi düşünebiliriz. Bugün kolumuza aksesuar olarak taktığımız cihazlar ile hareketlerimizi nasıl takip edebiliyorsak, beyin çipleri sayesinde de beynimizdeki hareketleri takip edebilmek mümkün hale gelebilir. Bu sayede gerçekleşecek muhtemel sağlık problemlerinin önceden farkına varılarak erken müdahale edilebilir.
Beyin çipleri ile ilgili yapılmış önceki çalışmalarda da beyindeki aktivitelerin takip edilebilmesi gerçekleştirilmişti. Peki ya takip edilebilir düzeye ulaştığımız beyin sinyallerini yerleştirilen çipler sayesinde düzeltebilirsek sağlık problemlerinin de önüne geçebilir miyiz? Elon Musk bunun mümkün olabileceğini ve gelecekte bu çalışmalarla bunun başarılabileceğini ifade ediyor.
Neuralink’den önce bu alanda yapılan çalışmalarda da benzer sorunlara çözümler getirilmesinin amaçlandığını biliyoruz. Hatta daha önce felçli bireylerin beyin sinyalleriyle protez kolları kullandığı çalışmalar ortaya konmuştu. Bu ve benzeri çalışmaların daha ileriye taşınması ile felçli bireylerin akıllı protezleri kontrol ederek kullanamadığı uzuvlarının eksikliğini kapatabileceğini söylemek mümkün. Facebook gibi büyük şirketlerin de bu alanda çalışmalar yürüterek herhangi bir arabirim kullanmaksızın yalnızca düşünerek hızlı bir şekilde yazı yazmaya olanak sağlayacak teknolojiler ortaya koymayı amaçladığını biliyoruz.
Beyin çipleri ile ilgili gelecekte yapılacak çalışmalarda beynimizde gerçekleşen aktiviteler doğru şekilde anlaşılabilir ise yalnızca beynimizi kullanarak iletişim kurmamız mümkün hale gelebilir. Örneğin felçli bir birey ellerini kullandığını düşünerek beyninin belirli bölgelerinde sinyaller oluşturabilir ve bu sinyalleri okuyabilen akıllı cihazlar veya protezler de bu düşünceleri eyleme dönüştürebilir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Beyin Çipiyle Telepatik Bir İletişim Örneği
Bu alanda yapılan çalışmalara bir örnek verelim: Hindistan'ın Trivandrum (veya yeni ismiyle Thiruvananthapuram) kentinden 1 katılımcı ile Fransa'nın Strazburg kentinden ise 3 katılımcının yer aldığı bir deneyde, Hindistan'daki deneğin beyni, elektroensefalografi, ya da kısaca EEG adı verilen bir cihazla, bir bilgisayara bağlandı.[1]
Yukarıdaki komik görünümlü şapka, deneğin beynindeki elektriksel faaliyeti anlık olarak takip etmeye yaramaktadır. Bir kasınızı kasmak istediğinizde veya herhangi bir şey düşündüğünüzde, beyninizin belli bölgeleri ateşlenir. Asırlara yayılan sinirbilim araştırmaları sayesinde, hangi beyin bölgelerinin hangi durumlarda ateşlendiğine yönelik geniş bir bilgimiz mevcuttur. İşte uzmanlar, EEG yardımıyla bu sinyalleri okuyabilmektedirler.
Hindistan'daki deneğe, bir bilgisayar ekranında oynanan bir Pong oyunu izletildi (yukarıdaki oyunun sadece sağ yarısını hayal edebilirsiniz). Sol taraftan bir top, ekrana giriyordu ve sabit bir hızla sağ taraftaki çubuğa doğru yol alıyordu. Eğer top, çubuğa ekranın alt kısmında çarparsa, deneğin ayaklarını hareket ettirdiğini hayal etmesi istenmişti. Ama burada kritik nokta şu: Kişinin, ayaklarını gerçekten hareket ettirmesi istenmemişti; sadece hayal etmeleri istenmişti.
Bu "hayal" veya "düşünce", EEG tarafından bir sinyal olarak algılanıyordu. İşte bu sinyal, bu deney kapsamında, bilgisayar dilindeki 0 bitine karşılık gelecek şekilde ayarlandı. Eğer top, ekranın üst yarısında çubuğa çarparsa, o zaman deneğin ellerini hareket ettirdiğini hayal etmesi istendi. Yine, denekler gerçekten ellerini hareket ettirmediler, sadece hayal ettiler! Bu da EEG tarafından algılandı. Bu da bilgisayar dilinde 1 bitine karşılık getirildi. İşte bu iki biti kullanarak, bir bilgisayara istediğimiz her mesajı kodlamamız mümkündür ve bu deneyde de yapılan budur.
Bu deneyde, 0 ve 1'lerle kodlanan mesaj, e-posta yoluyla Fransa'nın Strazburg kentindeki deneklere gönderildi. Örneğin İspanyolcada "merhaba" demek olan "hola" sözcüğü ile, İtalyancada merhaba ve "hoşçakal" anlamına gelen "ciao" sözcükleri, bu şekilde sadece düşünme yoluyla bilgisayara kodlandı ve 7772 kilometre uzaktaki Strazburg'a gönderildi. Fransa'daki deneklerin beyni ise, EEG'ye değil de transkranyal manyetik uyarıcısı, ya da kısaca TMS adı verilen bir diğer cihaza bağlıydı. Bu cihaz, elektromanyetik alanı kullanarak nöronların elektrik faaliyetini değiştirebilmektedir; yani onları dışarıdan ateşleyebilmektedir.
Bu deneklere, Hindistan'daki beyinden "1" sinyali geldiğinde, beyinlerine manyetik bir şok gönderildi ve beynin görüntü işleme bölgesindeki sinirler ateşlendi. Bu denekler, bu sinyallerin dışarıdan ateşlenmesi sonucunda gözleri önünde fosfen adı verilen beyaz ışıklar gördüler. Eğer "0" bilgisi gelirse, gözleri önünde o ışıklar çakmadı. Böylece, o ışıkları görme veya görmeme durumuna göre Fransa'daki denekler, Hindistan'dan gelen veri bitlerini tek tek okuyabildiler.
Bu deneyde denekler, gönderilen mesajı, kaslarını bile kıpırdatmadan, sadece zihin yoluyla okumuş oldular. Üstelik bu deneklerin beyinlerinin açılmasına gerek bile kalmamıştı; çünkü EEG de, TMS de tamamen kafanın dışından veri okuyup yazan cihazlardır.
Bu veri okuma ve yazma işini hızlandırmayı başardığımızda, neler olacak dersiniz? Burada akla, Arthur C. Clarke'ın o meşhur sözü gelmektedir:
Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez.
Beyin Çipleri Nasıl Yerleştirilecek ve Nasıl Çalışacak?
Beyin çiplerinin beyine yerleştirme sürecinin çok hassas olduğunu söylemek gerekir. Çiplere ait kabloların beyine dikim aşamasında damarlara denk gelebilecek herhangi bir temas büyük sorunlara ve travmalara yol açabilir. Beyin çipleri üzerine çalışan Neuralink, beyne gerçekleştirilecek bu operasyonları gerçekleştirmesi için de ayrıca bir robot tasarladığını belirtti. Operasyon sürecinde yüksek çözünürlüklü kameraya sahip olan robot, beynin gelişmiş taramasını yaparak damarların yerini tespit edebiliyor. Böylece elektrotlar herhangi bir damara temas etmeden dikilebiliyor.
Neuralink’in ilk paylaştığı bilgilere göre; beyne yerleştirilen çipler, derinin altından dikilerek kulağın arkasındaki bir cihaza bağlı olacaktı. Ancak daha sonraki çalışmalarından sonra çipin bozuk para büyüklüğünde olacağı ve kafanın içine görünmez bir şekilde yerleştirileceği ifade edildi. Ayrıca çipin yerleştirilmesi için gerçekleşecek operasyonun anestezi uygulanmadan 1 saatten daha kısa sürede tamamlanabileceği ve operasyonu geçiren kişilerin aynı gün hastaneden ayrılabilecekleri söyleniyor.
Neuralink’in yaptığı çalışmaların ilk veya daha önce yapılan diğer çalışmalardan farklı olmadığını söyleyebiliriz. Ancak beyine dikilen kabloların görünmez olması bunu diğerlerinden ayıran en önemli unsur olduğuna da dikkat çekilmesi gerekiyor.
Beyin-Bilgisayar Arayüzü Teknolojisinin Ana Araştırma Sahaları
Beyinden Veri Okuma
Beyin-Bilgisayar Arayüzleri sahasındaki ana araştırma sahalarından birisi, beyinden kaslara giden sinyalleri yakalayıp, o sinyalleri başka şekillerde yönetmeyi hedeflemektedir. Buna, "beyni okumak" diyebiliriz; tıpkı bir CD'deki veriyi okumak gibi...
Örneğin omuriliği hasar gördüğü için felç olan, dolayısıyla kollarını ve bacaklarını hareket ettiremeyen biri, kolunu hareket ettirecek sinyalleri beyninde üretebilir ama omurilik hasarlı olduğu için o sinyal kaslara iletilemez. Halbuki kaslarda da bir sorun yoktur, eğer sinyal gelebilecek olsa, kaslar kasılacak ve hareket edebilecektir. Aradaki köprü olan omurilik sinirleri çalışmamaktadır. İşte eğer ki beyindeki sinyali toplayıp, omuriliği es geçerek bu sinyali doğrudan kaslara iletebilseydik, felcin birçok türünü büyük oranda ortadan kaldırabilirdik. Bu yönde çok kıymetli çalışmalar, oldukça olumlu sonuçlar vermektedir.[2]
Felçli Bireylerde Uzuv Kontrolü
Omurilik yaralanması ve uzuv kaybı yaşayan engelli bireylerin günlük eylemlerini gerçekleştirmesine olanak sağlayan teknolojiler ortaya koymak için çalışan BrainGate’in geçmiş yıllarda yaptığı çalışmalarda felçli bir kişi kendi kollarını kullandığını hayal ederek robotik kollar ile uzanma ve tutma eylemlerini gerçekleştirebilmişti. Hatta bu robotik kollar sayesinde kahvesinden pipet ile bir yudum alabilmişti.
2019’un Ocak ayında Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki araştırmacılar sörf kazası sonucunda felç kalan Robert "Buz" Chmielewski’nin beyninin iki tarafına elektrotlar yerleştirmişti. Robert, beyninin her iki tarafından gelen sinyaller ile protez kolu hareket ettirerek bir çatal ve bıçağı kullanmış ve pastanın tadına bakabilmişti.
Neuralink ve Maymun Deneyi
Neuralink, bir maymun ile gerçekleştirdiği çalışmayı 9 Nisan 2021’de bir video olarak paylaşmıştı. Bu çalışmada daha öncesinde beynine çip yerleştirilmiş bir maymun önünde bulunan ekrandaki imleci konsol yardımı ile turuncu karenin üzerine götürdüğünde metal bir çubuktan meyveli bir içecek veriliyordu. Bunu hızlıca fark eden maymun, ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyordu.
Bu çalışmadaki önemli nokta, öğrenen taraf maymun gibi gözükse de aslında bilgisayar olmasıdır. Maymun imleci turuncu kareye götürdüğünde beyninde gerçekleşen aktiviteler bilgisayar tarafından analiz ediliyordu. Maymun bu oyunu sürdürürken bilgisayar da maymunun beyninin nasıl çalıştığını öğrenmeye devam ediyordu. Maymunun konsolu hareket ettirmek için beyninde gerçekleşen aktiviteler analiz ediliyor, sinyaller arasındaki örüntüler inceleniyor ve buna uygun modeller oluşturuluyordu. Sinyaller arasındaki ilişki öğrenildikten bir süre sonra konsol ile bilgisayar arasındaki kablo sökülerek maymunun aynı oyunu beyin sinyalleriyle oynaması mümkün hale gelmişti. Bu aşamadan sonra artık elini hiçbir şekilde kullanmayan maymun sadece beyniyle pong oynamayı başarabilmişti.
Ayrıca yukarıdaki şekilde görülebileceği gibi maymunun beyninde gerçekleşen aktiviteler eş zamanlı olarak Bluetooth aracılığı ile bir akıllı telefondan takip edilebiliyordu. Şekilde görülen mavi elektrotlar yukarı doğru yapılan hareketleri tespit ederken kırmızı elektrotlar aşağıya doğru yapılan hareketleri tespit ediyordu.
ALS Hastaları ve Bilgisayar Kullanımı
Aynı şey, Stephen Hawking'in ömrü boyunca mücadele ettiği ALS motor nöron hastalığı için de geçerlidir. Nöronlar işlevlerini yitirse de, henüz işlevini yitirmemiş nöronlardan gelen sinyalleri bilgisayar yardımıyla konuşmaya veya harekete dönüştürmek mümkün olabilir. Örneğin 2020 yılında, ALS hastası olan iki kişi, beyinlerini kullanarak ve tamamen kablosuz iletişimle, bildiğiniz Windows 10 işletim sistemi üzerinden sevdiklerine mesajlar ve e-postalar gönderebildiler, alışveriş ve banka işlemleri yapabildiler.[3] Üstelik bunu doğrudan beyni açarak yapmak zorunda da kalmadılar, damara yerleştirilen bir stent ile, beynin birincil motor korteksinden gelen sinyalleri okuyabildiler.[4]
Rüya Okuma
Daha da ilginci, örneğin rüyalar sırasında ne tür sinyaller üretildiğini ve bunların görsel kortekste nasıl görüntüye dönüştüğünü anlayabilirsek, rüyaları görüntüye dönüştürüp kaydetmek mümkün olabilir. Bununla ilgili iki ayrı araştırma, çok sayıda fotoğraf, karakter ve videoyu deneklere gösterip, beyinlerinin bunlara bakarken nasıl ateşlendiğini takip etmiştir.[5], [6] Sonrasında sadece beyindeki ateşlenmelere bakarak, o kişilerin gördüklerini yeniden inşa etmek mümkün olmuştur.
Şu anda bu teknoloji kusursuz değildir, ama yukarıdaki videolarda gördüklerinizin ne kadar uç düzey teknolojilerin önünü açabileceğini hayal edebilirsiniz. Benzer şekilde, bu teknolojiyi kullanarak, Locked-in Sendromu'nda olduğu gibi, bilinci yerinde olan ama vücudu tamamen felç olmuş kişilerle iletişim kurabiliriz.[7], [8], [9] Cep telefonlarımıza, televizyonlarımıza, bilgisayarlarımıza ve hatta arabalarımızdaki direksiyona dokunmadan onları kontrol edebilecek teknolojiler geliştirebiliriz. Ya da kelimeleri düşündüğünüz anda yabancı dile çeviren evrensel çeviriciler geliştirebiliriz, böylece Dünya'daki herkesle onların dilinde konuşmak mümkün olabilir.
Tüm bunları önce sinirbilim alanında, sonra insan medeniyetinde yaratacağı devrim açıktır. Sadece zihin gücünüzle arabanızı veya bir oyundaki karakteri kontrol edebildiğinizi bir hayal edin!
Bir İnsanın Beyninden Diğerinin Kaslarına Gerçek Telekinezi!
Telepati ve telekinezi hakkında daha önceden yazdığımız yazılarda da anlattığımız sebeplerle, beyin sinyallerini sadece odaklanarak, meditasyon yaparak veya sadece "çok isteyerek" diğer bir insana iletemezsiniz. Modern bilim çerçevesinde bildiklerimiz dâhilinde, bu tür bir şeyi başarabilmek için teknolojiye ihtiyacınız vardır.
Ancak beyin görüntüleme teknolojilerindeki, yapay zeka alanındaki ve sinirbilim sahasındaki atılımlar sayesinde bu teknolojiler, giderek daha erişilebilir hale gelmektedir. Çünkü beyin sinyallerini daha hızlı okuyabildikçe, yapay zeka algoritmalarını kullanarak, hangi kasların hangi beyin bölgeleriyle ilişkili olduğunu makinalara öğretebiliriz.
Örneğin eğer amacınız telekinezi ise, yani uzaktan bir diğer insanın vücudunu kontrol etmek istiyorsanız, o kişinin kaslarına veya sinirlerine elektrotlar yerleştirebilirsiniz. Bu elektrotları, ilk kişinin beyin sinyallerine göre ateşlerseniz, o kişi düşündüğünde, diğer kişinin kasları hareket edebilir. Bu, temel düzeyde telekinezi olarak görülebilir. Sahtebilimsel anlamıyla bir telekinezi değildir; ancak en azından sahtebilimcilerin iddia ettiğiniz aksine, bu türden bir telekinezi gerçektir!
Buna da hemen bir telekinezi örnek verelim. Aşağıda Türkçe altyazılarıyla izleyebileceğiniz video, bir TED konuşması sırasında canlı canlı bilimsel telekineziyi gösteren Greg Gage'e aittir. Bir sinirbilimci olan Gage, bir gönüllünün direkt beyninden değil ama, beyninden bilek kaslarına giden sinirlerden topladığı sinyalleri, ikinci bir gönüllünün aynı kaslarına giden sinirlerine, bir bilgisayar aracılığıyla bağlamaktadır. Bunun sonucunda, ilk gönüllü bileğini kastığı anda, ikinci gönüllü de tamamen istemsiz bir şekilde aynı kaslarını kasmaktadır. Ama ilk gönüllü kaslarını beyninden gelen bir sinyalle değil de, Gage'in dışarıdan müdahalesiyle kasacak olursa, ikinci gönüllünün kasları kasılmamaktadır. Çünkü sinyalin normalde beyinden kola gittiği sinirlerinden sinyal geçmemiş olmaktadır. Sensör, bunu algılayamadığı için bilgiyi iletememektedir ve ikinci gönüllünün parmakları kasılmamaktadır.
İşte beynin ve nörobiyolojinin bu temel prensibinden faydalanarak üretilen bilim ve teknoloji sahasına Beyin-Bilgisayar Arayüzleri ve Beyin-Beyin Arayüzleri diyoruz. Gerçek dünyada telepatiye en çok yaklaşabileceğimiz teknolojiler bunlardır. Bu sahada, 1970'lerden beri çok sayıda atılım yaşanmıştır. Bu yazıda tüm araştırmalara ve her birinin sonuçlarına girmemiz elbette imkansız, ama burada sahanın ana hedeflerinden bahsedeceğiz. Çünkü bilimkurgu sandığımız bazı şeyler, bilim ve teknoloji sayesinde her gün biraz daha mümkün olmaktadır.
Beyne Veri Yazma
Beyin-Bilgisayar Arayüzleri'nin ikinci amacı ise, vücudun dört bir yanına yayılmış reseptörlerden, yani etrafı algılamamızı sağlayan sensör nöronlardan gelen veriyi toplayıp, beyne yapay olarak iletmektir. Bunu, ilk hedefin tam tersi olarak düşünebilirsiniz. Bu defa beyni okumak değil de, beyne bir şeyler yazmak istiyoruz, tıpkı CD'ye veri yazar gibi...
Biyonik Hisler
Bu sahayı da iki alt hedefe ayırabiliriz: İlki biyonik araçlardan, mesela kolu ampüte edilerek kesilmiş bir hastanın kullandığı robotik kollardan gelen sinyalleri doğrudan beyne yazmak... Çünkü ilk anlattığımız beyin okuma teknolojileriyle, beyin sinyallerini toplayıp o biyonik kolu kontrol edebilirsiniz; ama, o kolun, mesela biyonik parmak uçlarının algıladıklarını beyne hissettirmek bambaşka bir zorluktur.[10], [11] Bu sayede o kolun dokunduğu şeyden aldığı hisleri, beyinde yeniden yaratabiliriz. Böylece uzuvlarının yitirmiş kişilerin sadece bir şeyleri tutmalarını sağlamakla kalmayız, aynı zamanda tuttukları şeyleri yeniden hissetmelerini sağlayabiliriz. Bu, muazzam bir başarı olurdu ama bunu yapabilmek, ilk kısımdan biraz daha zordur; çünkü beyne bir şeyler yazabilmek, beyni ve nasıl çalıştığını çok daha iyi tanımamızı gerektirmektedir.
Anı Yaratımı
Beyne veri yazabilmenin ikinci alt amacı ise, beyne çeşitli anılar yazmak veya var olan anıları silmek gibi daha bilimkurgusal uğraşlardır. Örneğin 2014 yılında araştırmacılar, farelerin beyinlerine, aslında daha önce hiç elektrik şokuna maruz kalmadıkları bir ortamda, sanki elektrik şokuna maruz kalmışlar gibi sahte anılar yazmayı başarmışlardır.[12] Aynı yıl yapılan bir başka araştırmada, bu elektrik şokuyla ilişkilendirilen bir ortamda korku tepkisi gösteren farelerin beyinlerinden, bu korku tepkisine neden olan anılar başarıyla silinmiştir.[13] Tüm bunlar, insanların beyne hükmetmesi konusunda muhteşem başarılardır.
Elbette bu, her teknoloji gibi art niyetli olarak da kullanılabilir. Ancak işin fayda tarafında, travma sonrası stres bozukluğu gibi milyonları etkileyen hastalıkları kökünden çözmek de bulunmaktadır.[14] Benzer şekilde, eğer bu teknolojiyi çok uç düzeyde geliştirebilirsek, belli başlı fonksiyonları Matrix'te olduğu gibi beyne tanıtmak mümkün olabilir. Belki Kung Fu gibi kas gücü de gerektiren yetenekleri beyne yazamayız veya yazsak da kaslarımızdaki eksiklerden dolayı bu pek bir işe yaramaz; ama, en azından, dil öğrenme gibi daha bilişsel fonksiyonları hızlandırabilir ve kolaylaştırabiliriz.
Beyinde Eş Zamanlı Olarak Veri Okuma ve Yazma
Bu sahadaki üçüncü bir hedef de bu iki amacı birleştirmektir: Hem beyni okumak, hem beyne yazmak. Bu konudaki bir videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz:
Bu tür bir başarıya erişebilirsek, beyne yerleştirilecek bir çip ile epilepsi nöbetleri sırasında beyinde kontrolsüz bir şekilde üretilen hatalı sinyalleri anlık olarak tespit edip, daha o sinyaller kaslara ulaşmadan, zıt yönlü sinyalleri beyne göndererek o hatalı sinyalleri sönümleyebiliriz. Böylece vücudu kontrolsüzce kasacak o sinyaller asla kaslara ulaşamamış olur ve nöbet, daha başlamadan bitirilir. Bu tür bir uygulamada hem beyni okuma, hem de beyne yazma vardır.
Evrimsel Takas İlkesi ve Sinyal Evrenselliği
Örnekleri oldukça arttırmak mümkün; ancak burada daha fazla ilerlemeden, dikkat çekmek istediğimiz önemli bir mevzu, sinir sistemlerinin tür içi (hatta çoğu durumda türler arası) evrenselliğidir: Örneğin Greg Gage'in TED konuşmasında veya bu yazı boyunca verdiğimiz diğer videolarda izlediğiniz sinyal iletiminin (ve bundan doğan kas hareketinin) mümkün olabilmesinin tek yolu, kasların ve hatta beynin sinyalin nereden geldiğini objektif olarak anlamasının mümkün olmamasıdır.
Yani nasıl ki bilgisayarınız, bir hacker'ın sinyallerini ayırt edip de "Aaa bu bir hacker, bunu dinlemeyeyim." diyemiyorsa, vücudunuz da sinyalin kaynağının yabancı olduğunu fark edip de işlememezlik edememektedir. İşlenebilir ve doğru bir sinyal olduğu müddetçe, ne sinyal gelirse gelsin vücutta işlenmektedir.
Bu, telekineziyle ilgili daha önceki yazımızda ele aldığımız takas ilkesi ile de uyumludur: Sinir sistemleri, evrimsel tarih boyunca neredeyse hiçbir durumda, yabancı sinyalleri algılayabilmeyi ve bloke etmeyi gerektirecek veya vücut içindeki sinyallerin "eşsizliğini" veya "özgünlüğünü" sınayacak bir seçilim baskısı altında kalmamıştır. Çünkü hiçbir tür, bir diğerinin sinir sistemini bir bütün olarak ele geçirememektedir (nadir görülen "zombileştirici türler" haricinde). Dolayısıyla evrimsel süreçte bu tür bir önlem mekanizmasının evrimleşmesi için bir gerekçe bulunmamaktadır. Bu, sözünü ettiğimiz bu tür teknolojileri mümkün kılan ana detaydır.
Sonuç
Sonuç olarak Bilgisayar-Beyin Arayüzleri sahası, modern teknolojinin en heyecan verici sahalarından birisidir. Beyin çiplerinde yapılacak çalışmalarla birlikte felç gibi çok ciddi sağlık sorunlarına önemli çözümler getirebileceğini de öngörmek mümkün. Ayrıca tıbbi alanda başarıya ulaşması durumunda sağlık problemi bulunmayan kişilerde de kullanılabilir ve günlük hayatta yerini alabilir. Belki de yakın bir gelecekte böyle bir yazıyı klavye kullanmadan yazacağız.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 13
- 10
- 8
- 7
- 5
- 4
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ C. Grau, et al. (2014). Conscious Brain-To-Brain Communication In Humans Using Non-Invasive Technologies. PLOS ONE, sf: e105225. doi: 10.1371/journal.pone.0105225. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. R. Hochberg, et al. (2006). Neuronal Ensemble Control Of Prosthetic Devices By A Human With Tetraplegia. Nature, sf: 164-171. doi: 10.1038/nature04970. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Bryson. Stentrode Device Allows Computer Control By Als Patients With.... (5 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 22 Eylül 2021. Alındığı Yer: ALS News Today | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. J. Oxley, et al. (2020). Motor Neuroprosthesis Implanted With Neurointerventional Surgery Improves Capacity For Activities Of Daily Living Tasks In Severe Paralysis: First In-Human Experience. BMJ, sf: 102-108. doi: 10.1136/neurintsurg-2020-016862. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Nishimoto, et al. (2011). Reconstructing Visual Experiences From Brain Activity Evoked By Natural Movies. Current Biology, sf: 1641-1646. doi: 10.1016/j.cub.2011.08.031. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Miyawaki, et al. (2008). Visual Image Reconstruction From Human Brain Activity Using A Combination Of Multiscale Local Image Decoders. Neuron, sf: 915-929. doi: 10.1016/j.neuron.2008.11.004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. R. Kennedy, et al. (2003). Restoration Of Neural Output From A Paralyzed Patient By A Direct Brain Connection. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 1707-1711. doi: 10.1097/00001756-199806010-00007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Gallegos-Ayala, et al. (2014). Brain Communication In A Completely Locked-In Patient Using Bedside Near-Infrared Spectroscopy. Neurology, sf: 1930-1932. doi: 10.1212/WNL.0000000000000449. | Arşiv Bağlantısı
- ^ U. Chaudhary, et al. (2017). Brain–Computer Interface–Based Communication In The Completely Locked-In State. PLOS Biology, sf: e1002593. doi: 10.1371/journal.pbio.1002593. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. R. Hochberg, et al. (2012). Reach And Grasp By People With Tetraplegia Using A Neurally Controlled Robotic Arm. Nature, sf: 372-375. doi: 10.1038/nature11076. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. Collinger, et al. (2013). High-Performance Neuroprosthetic Control By An Individual With Tetraplegia. The Lancet, sf: 557-564. doi: 10.1016/S0140-6736(12)61816-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Ramirez, et al. (2013). Creating A False Memory In The Hippocampus. Science, sf: 387-391. doi: 10.1126/science.1239073. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. T. Rich, et al. (2019). Plasticity At Thalamo-Amygdala Synapses Regulates Cocaine-Cue Memory Formation And Extinction. Cell Reports, sf: 1010-1020.e5. doi: 10.1016/j.celrep.2018.12.105. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Hu, et al. (2017). Selective Erasure Of Distinct Forms Of Long-Term Synaptic Plasticity Underlying Different Forms Of Memory In The Same Postsynaptic Neuron. Current Biology, sf: 1888-1899.e4. doi: 10.1016/j.cub.2017.05.081. | Arşiv Bağlantısı
- A. N. Pisarchik, et al. (2019). From Novel Technology To Novel Applications: Comment On “An Integrated Brain-Machine Interface Platform With Thousands Of Channels” By Elon Musk And Neuralink. JMIR Publications Inc., sf: e16356. doi: 10.2196/16356. | Arşiv Bağlantısı
- CNET. Watch Elon Musk's Entire Live Neuralink Demonstration. (29 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 13 Eylül 2021. Alındığı Yer: YouTube | Arşiv Bağlantısı
- S. Vassanelli. (2011). Brain-Chip Interfaces: The Present And The Future. Procedia Computer Science, sf: 61-64. doi: 10.1016/j.procs.2011.12.020. | Arşiv Bağlantısı
- L. Sanders. Can Privacy Coexist With Technology That Reads And Changes Brain Activity?. (11 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 13 Eylül 2021. Alındığı Yer: Science News | Arşiv Bağlantısı
- BrainGate. Braingate | Brain Science. Alındığı Tarih: 13 Eylül 2021. Alındığı Yer: BrainGate | Arşiv Bağlantısı
- NIHNINDS. Thought Control Of Robotic Arms Using The Braingate System. (16 Mayıs 2012). Alındığı Tarih: 13 Eylül 2021. Alındığı Yer: YouTube | Arşiv Bağlantısı
- Neuralink. Monkey Mindpong Picture-In-Picture. (9 Nisan 2021). Alındığı Tarih: 13 Eylül 2021. Alındığı Yer: Youtube | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:58:13 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11013
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.