Rutinlerin Gizli Gücü: Başarıya, Sağlığa ve Anlama Giden Yol
Yaşam Kalitesini Yükseltmenin Anahtarı Rutinler Olabilir
Japonya’da ileri yaşlarda bir adam, her sabah 4’de uyanıyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte uyanıp, bu erken saatlerde yazı yazmaya başlıyor. Sessizliğin ve sükûnetin hâkim olduğu bu zamanlarda 4-5 saatini bu şekilde geçiriyor. Daha sonra genellikle 10 kilometre koşuyor, bazen de 1500 metre yüzüyor. Kendini enerjik hissettiği günler ise ikisini birden yapıyor. Günün geri kalanında müzik dinliyor, kitap okuyor veya arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. Her akşam saat 9'da ise aynı rutinini yaşayacağı bir başka güne uyanmak üzere uykuya dalıyor.
Bu kişi, kitapları tüm dünyada 50 milyonun üzerinde satmış ünlü yazar Haruki Murakami. Yazar, tüm gününü yapılandıran bu rutinlere uyduğu müddetçe kendini zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı ve dingin hissettiğini, daha üretken olduğunu söylüyor.[1]
Bu türden şaşırtıcı rutinlere sahip başka ünlü insanlar da var. Örneğin Immanuel Kant, günlük rutinine olan sadakatiyle ünlüydü. Sabah 5’te uyanır, her sabah saat tam 7’de kahvaltısını ederdi. Sonrasında aynı saatte yürüyüşe çıkardı. Öyle ki, komşuları Kant’ın yürüyüşe başladığı an saatin kaç olduğunu bilebilirlerdi.[2] Charles Darwin sabahları kısa bir süre yazı yazar, ardından uzun yürüyüşlere çıkar ve doğayı gözlemlerdi. Öğle yemeğine kadar bilimsel araştırmalarına yoğunlaşır, öğleden sonra ise okuma ve sosyalleşmeye vakit ayırırdı.[3] Beethoven ise her sabah kahvesini tam 60 kahve çekirdeği sayarak hazırlar ve bu rutini asla aksatmazdı.[4]
Rutinler, Ritüeller ve Alışkanlıklar
Rutin, TDK tarafından bir isim olarak “Yapılması alışkanlık hâline gelmiş iş” olarak tanımlanıyor. Bir sıfat olarak ise “Sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan” anlamına geliyor.[5] Özellikle sıfat anlamına baktığımızda sanki kavramın sıkıcı, olumsuz bir çağrışımı var gibi görünüyor. Peki, gerçekten öyle mi? Rutinlerle dolu bir hayat sıkıcı ve renksiz bir yaşamla mı ilgili, yoksa aksine, hayatımızı daha verimli ve anlamlı kılmaya mı yardımcı oluyor? Bunu, konuyla ilgili bilimsel çalışmaları merkeze alarak etraflıca irdeleyeceğiz.
Öncelikle, konuşma dilinde “rutin” ile çok yakın anlamlı, hatta birçok durumda birbirinin yerine kullanılan “alışkanlık” ve “ritüel” kavramlarının ilişkisini netleştirelim.
Rutinler, ritüeller ve alışkanlıklar, tekrarlanan davranışları ifade ederler. Aralarındaki fark, bu davranışların ardındaki anlamda ve niyette yatar. Rutinler, belirli bir düzenle yapılan günlük işlevlerdir; işlerin daha verimli ilerlemesini sağlar. Alışkanlıklar ise otomatikleşmiş, düşünmeden yapılan davranışlardır ve günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Ritüeller ise rutinlerden farklı olarak daha derin bir anlam ya da sembolik bir değer taşır; çoğu durumda kutsal bir anlama sahip özel bir deneyim veya duygu yaratmak için yapılır.
Karar Yorgunluğu: Özgürlükten Yorgunluğa
Sabah uyanır uyanmaz hangi kıyafeti giyeceğimiz, kahvaltıda ne yiyeceğimiz gibi basit görünen kararlarla güne başlıyoruz. İşe veya okula giderken hangi rotayı seçeceğimizi, öğle yemeğinde ne yiyeceğimizi, e-postalara nasıl yanıt vereceğimizi, akşam ne yiyeceğimizi düşünüyoruz. Bu bazen çok küçük kararlar şeklinde olabiliyor; örneğin kahvemizi nasıl içeceğimiz gibi… Bazen de yaz tatilinde nereye gideceğimiz ya da kiminle evleneceğimiz gibi büyük kararlar olabiliyor. Ancak işin özü şu, sıradan bir günde fark etmeden yüzlerce, belki de binlerce karar alıyoruz.
Cornell Üniversitesinde yapılan bir araştırma, sıradan bir insanın günde sadece yiyeceği yemek hakkında 226.7 kez karar verdiği sonucuna ulaştı.[6] Bu inanılmaz sayının içinde sadece o öğünde neyi ne kadar ne zaman nerede kiminle yiyeceğimiz yer almıyor. Ayrıca ne kadar ekmek yiyeceğimiz, tuz ve baharatı ne kadar ekleyeceğimiz, atıştırmalık tercihleri, eşlik edecek içecekler gibi çok miktarda ufak karar da yer alıyor.
Modern hayatın bizlere sunduğu bu akıl almaz sayıdaki karar verme fırsatı ilk bakışta bir özgürlük belirtisi gibi duruyor. Öyle ya, eğer hapishanede bir mahkûm olsanız ne zaman ne yapacağınız sizin adınıza önceden belirlenmiş olacak. Ya da özellikle sevmediğiniz bir işte çalışıyorsanız bu işin size dayattığı rutinler her gün aynı hissi uyandırarak özgürlüğünüzü kısıtlayacak ve zamanla motivasyonunuzu düşürecek. Bu gibi rutinler insanı köreltebilir, yaşama sevincini azaltabilir ve zamanla insana kendi hayatının kontrolünü kaybetmiş gibi hissettirebilir. Ancak, burada rutinin kendisi değil, onun size dayatılması, özgürlüğü kısıtlayan ve yaşam kalitesini düşüren asıl etkendir.
Peki, o zaman ne kadar çok karar verme lüksümüz varsa bizim için o kadar iyi bir durum olur diyebilir miyiz? Önemli bazı araştırmaların buna yanıtı “Hayır”. Ünlü psikolog Roy F. Baumeister ve çalışma arkadaşları yaptıkları araştırmalar sonrası, karar verme sürecinin bir kas gibi işlediğini ve aşırı kullanımda yorulduğunu belirtiyor.[7] Buna “Karar Yorgunluğu” deniliyor. Karar yorgunluğu, sadece günlük küçük kararları değil, aynı zamanda önemli ve hayatımızı etkileyen büyük kararları da olumsuz etkiliyor. Örneğin, günün sonunda önemli bir karar almak zorunda kaldığımızda, zihinsel yorgunluk nedeniyle daha az rasyonel ve daha dürtüsel davranabiliyoruz.
Bu durum sadece bireysel yaşamlarımızı değil, toplumun farklı kesimlerini de etkiliyor. Hâkimlerin günün ilerleyen saatlerinde daha az şartlı tahliye kararı vermesi veya tüketicilerin akşam saatlerinde daha fazla dürtüsel alışveriş yapması, karar yorgunluğunun somut örneklerinden.[8] Sürekli seçenek bombardımanı altında olmak, beynimizi bir "savaş ya da kaç" durumuna sokarak kortizol seviyelerimizi yükseltiyor ve stres düzeyimizi artırıyor.[9]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Baumeister dışında başka araştırmacılar da tutarlı olarak aynı sonuca ulaşıyor: Gün içinde aldığımız küçük büyük her karar, beynimizin sınırlı olan karar verme kapasitesini biraz daha azaltıyor. Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayınlanan ve konuyla ilgili diğer araştırmaların sonuçlarını derleyen bir meta-analiz, karşılaştığımız seçeneklerin sayısı arttıkça zihinsel yorgunluğun da arttığını gösteriyor.[10] Sürekli zihinsel aktivite de, farkında olmadan enerji rezervlerimizi tüketiyor ve bizi stresli ve tükenmiş hissettiriyor. Bu da dikkat dağınıklığını tetikleyip zamanı daha kısıtlı ve dar bir kaynak olarak algılamamıza neden olabiliyor.[11]
Yani karar verebiliyor olmanın getirdiği sayısız seçenek ve fırsat, özgürlük ve kontrol hissi uyandırsa da, bu bolluk aslında zihinsel enerjimizi tüketen, bizim için zamanın hızla kayıp gitmesine neden olan gizli bir düşmana dönüşebiliyor.
Bu durumda, kendimiz karar almadan kararları başkasına bırakmamız daha mı iyi? Bu da hiç güzel bir seçenek gibi görünmüyor. Peki, bu kısır döngüden nasıl çıkabiliriz?
İşte rutinler ve alışkanlıklar burada devreye giriyor. Günlük hayatımızı nasıl yapılandıracağımıza kendimiz karar verip, bu kararlara düzenli bir şekilde uymamız gerekiyor. Bu yolla, hem günümüzün akışını kendimiz belirlemiş oluruz, hem de zihinsel yorgunluğumuz azalır. Kararları veren de biz olduğumuza göre, özgürlük hissimiz de baltalanmamış olur.
Karar verme sürecini otomatikleştiren rutinler, zihinsel enerjimizi korumamıza yardımcı oluyor. Örneğin, Steve Jobs ve Mark Zuckerberg gibi isimlerin her gün aynı tarz kıyafetleri tercih etmesi, sabahları daha önemli kararlara odaklanabilmek içindir.[12]
Konuyla ilgili Martin Luther’ın şöyle bir sözünün olduğu rivayet edilir:
Normalde her gün bir saatimi dua ve meditasyonla geçiririm, ama eğer o gün çok yoğun olacaksam iki saatimi dua ve meditasyonla geçiririm.
Otomatik Viteste Zihin
Belirli bir spor dalına yeni başladınız diyelim. Sizce bu sporu profesyonel olarak yıllardır yapan birisinin beyninde mi bu sportif faaliyetle ilgili daha fazla aktivite olur, yoksa sizin mi? Araştırmalar, bunun cevabının önsezilerimize aykırı olduğunu gösteriyor.
Yapılan incelemelere göre elit sporcular kendi branşlarındaki görevleri yerine getirirken beyin aktivasyon paternleri yeni başlayanlara veya amatörlere göre farklılık göstermektedir. Bu farklılık ise çoğu durumda daha az aktivasyon yönündedir.[13]
Araştırmalar, üst düzey sporcuların karmaşık hareketleri daha otomatik hale getirdiklerini ve bu sayede belirli görevleri yerine getirirken daha az bilişsel kaynak kullandıklarını ortaya koymaktadır. Bu durum, beyinlerinin belirli bölgelerinde daha az aktivasyonla sonuçlanabilmektedir, çünkü hareketler artık yoğun bilinçli düşünce yerine alışkanlık ve kas hafızasıyla gerçekleştirilir.
Daha sade bir deyişle, beyin bazı işleri rutine bağladığı için otomatik olarak yaptığı zaman daha az iş yükü olmaktadır.
Otomobil kullanmaya yeni başlayan birisi aynı anda hem pedalları, hem vitesi, hem aynaları, hem trafiği kontrol etmek zorundadır. Bu da beyinde yüksek düzeyde aktivasyon demektir. Ama siz yaptığınız bu işleri rutine bağladığınızda birçok durumda araba kullanırken ne yaptığınızın farkında bile olmadan otomatik yaparsınız. Bu da sizin için sürücülüğü çok daha az yorucu, zahmetsiz bir hale getirir.
Rutinlerin Faydaları
Buraya kadar olan kısmı özetleyelim. Gün içinde çok fazla sayıda karar vermek durumunda kalıyoruz. Bu kararların en azından bir kısmını elemeyi başarabilirsek, geri kalan işler için bize daha çok enerji kalacaktır. Bunun da yolu, yaptığımız bazı işleri günlük rutinimizin bir parçası haline getirmekten geçiyor.
Bu haliyle rutinler, hayatımızın farklı alanlarında bize istikrar sağlayan işlevsel yapılar olarak öne çıkar. Belirli alışkanlıkları düzenli hale getirmek bizlere geniş bir yelpazede faydalar sunar.
Stres Yönetiminde Bir Çözüm Olarak Rutinler
Rutinler, günlük yaşantımızda daha az stres yaşamanın güçlü bir yolunu sunuyor. Önceden belirlenmiş ve tahmin edilebilir küçük alışkanlıklar —yemek hazırlamak ya da gece kıyafet seçmek gibi— günümüzü sabitleyen, kaygımızı azaltan ve sinir sistemimize bir mola verdiren alışkanlıklardır. Her sabah aynı kahvaltıyı yapmak gibi basit ve tahmin edilebilir eylemler, beynimize rahatlaması gerektiğini hatırlatan sinyaller gönderir. Benzer şekilde eğer ders çalışmanızı ya da geliştirmek istediğiniz hobinizi bir rutine bağlarsanız, bir süre sonra bu işin başına düşünmeden, doğal bir şekilde oturursunuz.
Sabah erkenden alarmınız çaldığında hep aynı saatte kalkmayı alışkanlık haline getirirseniz bu saatte kalkmak sizin için giderek daha kolay bir hale gelir. Ama siz alarmı duyduğunuzda “Erteleyip beş dakika daha uyusam mı?” diye düşündüğünüzde gözünüzü açar açmaz güne bir karar verme yükü eklemiş olursunuz. Gözünüzü tekrar açıp kahvaltı yapmamaya karar verip alarmı ikinci kez ertelediğinizde bu yük tekrar artar. Her güne bu şekilde uyanmak hem sizin belirli bir saatte uyanmanızı güçleştirir, hem de günün kalanı için zihinsel yorgunluğunuzu bir nebze artırmış olur.
Oysa hem sabah kalkmak için, hem gün içinde yaptığınız diğer tüm eylemlerde eğer önceden aldığınız sabit kararlara uygun hareket ederseniz karar yorgunluğunuz azalarak stres seviyeniz azalır, enerjiniz artar.
Fiziksel Sağlık İçin Rutinler
Rutinler, sadece zihinsel sağlığı desteklemekle kalmaz; aynı zamanda fiziksel sağlığın korunmasında da önemli bir rol oynar.
Sağlıklı bir kiloyu muhafaza eden bireylerin genellikle beslenme alışkanlıkları etrafında oluşturulmuş rutinleri vardır.[6] Aynı türde yiyecekleri tüketir, düzenli egzersiz yapar ve öğün atlamazlar. Rutinler, yemek konusunda sağlıklı seçimler yapmayı kolaylaştırır çünkü birçok kararı önceden vermiş olursunuz. Öğünlerinizi ve yemeklerinizi önceden verdiğiniz kararlara göre düzenlemek sağlıklı beslenme alışkanlıklarına katkıda bulunur.
Tutarlı bir uyku düzeni de, iyi bir sağlığın temel taşlarından biridir. Düzenli bir yatma rutini uyku kalitesini artırmaya yardımcı olur. Bu rutin, uyumadan bir saat önce elektronik cihazları kapatma, akşamları stresli konuşmalardan kaçınma, okuma ya da meditasyon yapma gibi aktiviteleri içerebilir. Tutarlı bir uyku düzenine uymak, bedenin doğal uyku-uyanıklık döngüsünü düzenler ve daha dinlendirici uyku ile gün boyunca daha yüksek enerji seviyeleri sağlar.
Düzenli fiziksel aktivite de, fiziksel sağlığın sürdürülmesi için gereklidir. Egzersizi rutininize dâhil etmek, buna bağlı kalma olasılığını ciddi derecede artırır. Sabah yürüyüşü, akşam spor salonu seansı veya yoga gibi aktiviteler için zaman ayırmak, fiziksel aktiviteyi yaşamınızın tutarlı bir parçası haline getirir.
Çocuk Eğitiminde Rutinler
Çocuklarla yapılan araştırmalar, düzenli uyku ve yemek saatlerine sahip olan çocukların, daha iyi duygusal düzenleme becerileri geliştirdiklerini göstermektedir.[14], [15]
Duygusal düzenleme becerisi, kişinin hissettiği duyguları tanıma, anlama ve kendi duygularını etkili bir şekilde yönetebilme yeteneğidir. Bu beceri, olumsuz duyguları kontrol altına almak veya olumlu duyguları sürdürebilmek gibi durumları kapsar. Duygusal düzenleme, stresli veya zorlayıcı bir durumda kişinin sakin kalabilmesini, aşırı tepki vermemeyi, duygu patlamalarından kaçınmayı ve duygusal dengeyi koruyarak sağlıklı tepkiler verebilmeyi sağlar. Bu yetenek, duygusal ve sosyal yaşamda dengeli ve sağlıklı ilişkiler kurmak açısından oldukça önemlidir. Örneğin, öfke, üzüntü veya hayal kırıklığı gibi yoğun duygular yaşandığında, duygusal düzenleme becerisi, kişinin duygularını yapıcı bir şekilde ifade edebilmesine ve bu duyguların etkisi altında zarar verici davranışlardan kaçınmasına yardımcı olur.
Araştırmalar, günlük rutine sahip olan çocukların akademik başarılarında diğer çocuklara kıyasla belirgin bir artış olduğunu göstermektedir.[16] Bu çocuklar, ders çalışmak, ödev yapmak veya yatma zamanı gibi düzenli saatlerde belirli alışkanlıklar geliştirdiğinde, derslerine daha odaklanmış bir şekilde yaklaşır ve sorumluluk duyguları güçlenir. Rutinleri olan çocuklar, her gün belirli bir düzen içerisinde ödev ve ders çalışma sürelerini ayarlar. Bu sayede öğrenme süreçleri daha verimli ve bilgileri daha kalıcı olur. Ayrıca, rutinlerin sağladığı istikrar, çocukların stres seviyesini azaltır; beklenmedik durumlarla karşılaşma olasılıkları azaldığı için kendilerini güvende ve rahat hissederler. Bu güven duygusu, öğrenmeye daha açık olmalarına ve okulda gösterdikleri performansın olumlu yönde etkilenmesine katkı sağlar.
Eğer çocuklarınız varsa, onları rutinleri oluşturma ve sürdürme sürecine dâhil etmek, sorumluluk ve işbirliği duygusunu geliştirebilir. Aile içindeki rutinler, çocuklara istikrar ve öngörülebilirlik sağlayarak onların daha huzurlu ve daha üretken bireyler haline gelmesine katkıda bulunur.[17]
Romantik İlişkilerde Rutinler
Romantik ilişkilerde rutinlerin rolü, çoğu kişinin tahmin ettiğinden daha derin psikolojik ve duygusal etkiler barındırır. Düzenli olarak tekrarlanan küçük davranışlar, çiftler arasında güçlü bir bağ oluşturabilme potansiyeline sahiptir. Bu rutinler, bireylerin günlük sorumluluklarını yerine getirirken partnerlerine karşı ilgi ve bağlılıklarını ifade etmelerine olanak sağlar. Örneğin, her sabah çay içme alışkanlığı, hafta sonu kahvaltısı hazırlamak veya akşam yemeğinden sonra kısa bir yürüyüş gibi eylemler, ilişkinin gündelik yönlerine anlam katmaktadır.
Rutinlerin ilişkideki en büyük faydalarından biri, çiftler arasında istikrar ve güven hissini artırmasıdır.[18] Günlük yaşamın getirdiği stres ve belirsizlikler karşısında, ilişkideki sabit bir rutin, güvenli bir liman haline gelir. Bu tekrar eden davranışlar, çiftin arasındaki bağı kuvvetlendirir ve çiftin bir tür karşılıklı destek sistemi geliştirmesine katkıda bulunur. Günlük hayatın aksaklıkları ya da bireysel stresler karşısında çiftler, belirli bir saatte beraber yapacakları bir etkinliğin onları beklediğini bilerek huzur bulurlar.
Bunun yanında, rutinlerin romantik ilişkilerde canlılığı korumada da önemli bir rol oynadığı görülmektedir.[19] Her ne kadar rutinlerin romantizmi azaltabileceğine dair bir algı bulunsa da araştırmalar, ilişki tatminini arttıran faktörlerin büyük sürprizlerden ziyade küçük ve sürekli ilgi göstergeleri olduğunu ortaya koymaktadır.[20] Bu bağlamda rutinler, partnerlerin birbirine duyduğu sevginin günlük, düzenli bir ifadesine dönüşür. Zaman içinde, bu tür küçük jestler ve düzenli paylaşımlar, çiftler arasında daha derin bir duygusal bağ kurar.
Son olarak, çiftlerin beraber belirledikleri rutinler, ilişkide ortak bir “biz” kimliği geliştirilmesine olanak tanır.[21] Her iki taraf da bu davranışların yalnızca kendilerine ait olduğuna ve ilişkinin önemli bir parçasını oluşturduğuna inanır. Örneğin, haftalık olarak gidilen bir kahve dükkânında buluşmak veya belirli bir diziyi birlikte izlemek gibi alışkanlıklar, ilişkiye özgü hatıralar ve ortak iletişim konuları yaratır. Bu “biz” kimliği, çiftlerin hem birbirine hem de ilişkiye olan bağlılığını güçlendirir ve ilişkiyi daha anlamlı ve tatmin edici hale getirir.
Performans Artırmak İçin Rutinler
Psikologlar, belirli rutinlerin, özellikle yüksek stresli durumlarda, bireylerin kendilerini daha güvende ve kontrollü hissetmelerini sağladığını gözlemlemişler. Bu tür ritüelvari rutinler, kişiye bir hazırlık süreci sunarak kaygıyı azaltıp, performansı artırabiliyor.[22]
Örneğin, bazı atletler genellikle maç öncesinde belirli bir hareket ya da davranış dizisi uygular. Bu davranışlar, kimi zaman bir dua etmek ya da belirli bir hareketi defalarca tekrarlamak olabilir. Yapılan çalışmalar, bu ritüelleri uygulayan sporcuların, kendilerini daha odaklanmış hissettiklerini ve daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koyuyor.[23] Çünkü beyin, bu düzenli tekrarları bir "güvenli alan" olarak görüyor ve stresli durumun getirdiği olumsuz duygulardan etkilenmesini engelliyor.
Benzer şekilde, bazı müzisyenler de sahneye çıkmadan önce belirli ritüelleri takip etme eğilimindedir. Örneğin, sahneye çıkmadan önce belli bir içeceği içerler, belirli nefes egzersizleri yaparlar veya enstrümanlarını özel bir şekilde düzenlerler. Bunlar adeta bir “başlama sinyali” olarak algılanır ve kişinin performansa daha kolay geçiş yapmasına olanak tanır. Heyecandan kaynaklanan stresin motivasyonel bir enerjiye dönüşmesini destekler.[24]
Bunun altında yatan psikolojik mekanizma, beynin bilinmeyenle karşılaştığında daha fazla kaygı yaşaması ve tahmin edilebilirlik sayesinde rahatlamasıdır. Bir rutin ya da ritüel, beyne “kontrol sende” mesajını iletir ve böylece kişi stresli durumu daha az riskli olarak algılayıp, daha yüksek düzeyde performans gösterebilir.
Beyni Zinde Tutmak İçin Rutinler
Rutinler, beynin yapısını ve işleyişini etkileyerek nöroplastisiteyi, yani beynin kendini yeniden yapılandırma ve adapte olma kapasitesini destekler.[25] Bu süreç, öğrenme, hafıza ve adaptasyon gibi zihinsel işlevler için kritik öneme sahiptir.
Özellikle yaşlılık döneminde rutinlerin nöroplastisite üzerindeki etkisi dikkat çekicidir. Rutinler sayesinde beyindeki sinir bağlantıları güçlendirilip korunabildiği için, yaşlanma sürecinde ortaya çıkan bilişsel gerileme yavaşlatılabilir.[26] Örneğin, yeni bir dil öğrenme ya da müzik aleti çalma gibi yeni alışkanlıklar geliştiren yaşlı bireylerin, Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara karşı daha dirençli oldukları gözlemlenmiştir. Bu da rutinlerin, yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi önlemede ne kadar faydalı olabileceğini gösterir.
Aynı zamanda, rutinleşmiş davranışlar beynin dikkat ve bellek bölgelerini koruyarak bu işlevlerin de sağlıklı kalmasına yardımcı olur.[27] Bu nedenle, yeni rutinler edinmek, beynin genç kalmasını destekleyen ve zindeliğini koruyan bir strateji olarak görülür.
Rutinlerde Esnekliğin Önemi
Rutinler, hayatımıza birçok fayda sağlasa da, onlara fazlasıyla sıkı sıkıya bağlı kalmak strese neden olabilir.[12] Bu nedenle, tutarlılık ve esneklik arasında denge kurmak önemlidir. Rutinler hayatınızı kolaylaştırmak ve karar yorgunluğunu azaltmak için vardır. Bu yüzden kendinizi rutininizin bir kölesi gibi hissetmek ve rutinden sapmalarda kaygıya kapılmak, daha fazla esneklik gerektiğinin işaretidir.
Hayatın beklenmedik olaylarla dolu olması nedeniyle, planlarınız da sık sık aksayabilir. Hastalık, seyahat, aile acil durumları ya da sağlık sorunları rutininizi bozabilir. Bu değişimlere uyum sağlamak ve strese kapılmamak, genel iyilik haliniz için önemlidir. Ayrıca esneklik, yaratıcılığı da destekler ve monotonluktan kaçınmaya yardımcı olur. Arada sırada rutinden kopmak, yenileyici olabilir ve tükenmişliği önler.
Özellikle, nöroçeşitliliğe sahip bireyler (İng: “neurodivergent”) için bu dengeyi bulmak çok önemlidir. Otizm spektrumundaki veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna sahip bireyler gibi farklı zihinsel özelliklere sahip kişiler, aslında rutinden büyük ölçüde fayda sağlayabilir. Ancak aynı zamanda, bu rutinlerin fazlasıyla katı olması onlara stres veya zorlanma hissi de verebilir.[28] Bir birey için yapıcı ve düzenleyici olan bir rutin, başka biri için kısıtlayıcı veya yorucu olabilir. Bu nedenle, herkesin kişisel ihtiyaçlarını ve sınırlarını anlaması, rutinlerin faydalı olduğu noktayı keşfetmesi açısından hayati önem taşır. Rutinleri esnek bir şekilde kullanmak, bireylerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.
Unutmamalıdır ki, rutinin nihai amacı hayatı kısıtlamak değil onu zenginleştirmektir. Katı rutinlere biraz esneklik ve uyum yeteneği eklenmesi, beklenmedik olayların tadını çıkarmak ve yaşamın sürprizlerini karşılamak için kişisel bir alan yaratabilir.
Pratik İpuçları: İşe Yarayan Bir Rutin Nasıl Oluşturulur?
Yeni bir rutin başlatmak, hayatınızda büyük değişiklikler yapmak anlamına gelmez. Aslında, bu süreç küçük adımlarla ve kendinizi tanıyarak başlar. İlk olarak, öz farkındalık geliştirmek önemlidir; yani, kendi ihtiyaçlarınızı, enerjinizi ve doğal ritimlerinizi anlamak... Bunun için, bir hafta boyunca günlük aktivitelerinizi kaydedip gözlemleyerek hangi zamanlarda daha enerjik, üretken veya rahat olduğunuzu fark edebilirsiniz. Bu gözlemler, doğal ritimlerinizi anlamanıza ve kendiniz için en uygun rutinleri belirlemenize yardımcı olur.
Ardından, gününüzü yapılandırabileceğiniz ve size faydalı olacak küçük bir alan belirleyebilirsiniz. Bu, her gün aynı saatte yatağa gitmek gibi veya sabah kahvenizi farkındalıkla içmek gibi basit bir alışkanlık geliştirmek olabilir. Küçük ve ulaşılabilir adımlarla başlamak, tutarlılığı sağlamada büyük bir rol oynar.[29]
Rutinlerimizin belirli bir saatte yapılması da her zaman şart değil; gün içinde, hayatın akışı içinde dilediğimiz bir zaman diliminde tamamlanmaları yeterli. Bu esneklik -eğer hissediyorsak- zaman baskısından kurtulmamızı sağlarken, günün sonunda her bir rutini gerçekleştirmiş olmanın verdiği tatmin ve anlam duygusunu yaşamamıza da olanak tanır.
Alışkanlık oluşturma üzerine yapılan araştırmalar, günlük olarak kısa süreler ayırmanın, haftada bir veya iki kez uzun süreler ayırmaktan daha etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, European Journal of Social Psychology'de yayımlanan bir çalışmaya göre, yeni bir davranışı alışkanlık haline getirmek için yaklaşık 66 günlük tutarlı çaba gerekmektedir.[30] Bu, günlük olarak küçük adımlar atmanın, alışkanlıkların kalıcı hale gelmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır.
Rutinlerin Anlama Katkısı
Rutinler, yalnızca üretkenlik ve iyi oluş için değil, aynı zamanda hayatımıza anlam katmak için de önemli bir bağ oluşturur. Anlamı çoğu zaman büyük, ulaşılması zor bir kavram olarak düşünsek de, aslında anlam, günlük eylemlerimizin içinde gizlidir. Sabah yatağınızı toplamak gibi basit bir rutinin bile gününüz üzerinde kontrol sahibi olduğunuzu hissettirerek küçük de olsa bir başarı duygusu yaşamanıza olanak tanıması, bu anlam katmanının bir parçasıdır. Bu küçük adımlar, daha büyük hedeflerimize ulaşmada bizi motive eder ve hayatımızı daha anlamlı hale getirmeye yönelik güçlendirici bir etki yaratır.
Günlük yapmanız gereken beş şeyi listelediğinizi düşünün. Günün sonunda beşini de tamamlamış olduğunuzu gördüğünüzde hissedeceğiniz tatmin ve anlam duygusu, size rutinlerin insan mutluluğuna ve huzuruna nasıl katkıda bulunduğunu gösterecektir. Bu maddeleri tamamlamak, hem kendinize olan güveninizi pekiştirir hem de gününüzün anlamlı ve verimli geçmesini sağlar. Bu tür mikro hedefler, büyük değişimlere ya da uzun vadeli planlara odaklanmanın zorluğuna karşı bir direnç oluşturur; her gün biraz daha ilerlemenizi ve hayatta daha iyi hissetmenizi sağlar.
Wim Wenders’ın 2023 yapımı Perfect Days filmi, rutinlerin insan yaşamında nasıl huzur ve anlam yarattığını etkileyici bir biçimde ortaya koymaktadır. Film, Tokyo’da umumi tuvalet temizleyicisi olarak çalışan Hirayama isimli karakterin basit ve düzenli yaşamını mercek altına alır. Hirayama her gün aynı saatte uyanır, işe gitmeden önce kahvesini içer, arabada sevdiği müziklerin kasetlerini dinler, titizlikle temizlik yapar ve çevresindeki doğayı izleyerek huzur bulur. Bunlar gibi basit ama anlam yüklü alışkanlıkları, izleyiciye hayatın küçük anlarında bile büyük bir tatminin bulunabileceğini gösterir.
Perfect Days, rutinlerin dışarıdan monoton veya sıradan görünebileceği, ancak doğru bir perspektifle bakıldığında her birinin derin bir anlam taşıyabileceği fikrini işler. Hirayama, işini ve günlük rutinlerini sevgi ve özenle gerçekleştirdikçe, bu eylemler ona yalnızca huzur değil, aynı zamanda bir aidiyet hissi de sunar. Zaman algısını yavaşlatır. Günlük alışkanlıklarının her biri, ona hayatında anlam bulabileceği küçük ama değerli anlar kazandırır. Wenders, bu filmde, hayatı dolu dolu yaşamak için büyük hedeflerin veya karmaşık arayışların gerekliliğini sorgulatır. Aynı zamanda bizi, günlük rutinlerimizde bile içsel bir denge ve anlam bulabileceğimiz fikriyle baş başa bırakır.
Bir insan açısından değerler, kişinin yaşamına anlam katan, neyin önemli ve doğru olduğunu belirleyen ve davranışlarını, ilişkilerini ve kararlarını şekillendiren temel inanç ve ilkelerdir. Rutinler değerlerimizle uyumlu olduğunda hayatımızın yönünü bilinçli bir şekilde belirlememize olanak sağlar. Örneğin, düzenli yürüyüş yapmak ya da okumak, sağlığa ve içsel huzura verdiğimiz önemi yansıtır. Bayram, doğum günü gibi belirli günleri kutlamak ya da dini/milli ritüeller de kişisel değerlerimizi yansıtan eylemlerdir. Böylece, rutinlerimizle sadece hayatın akışına kapılmak yerine, değerlerimiz doğrultusunda bilinçli bir yaşam kurarız ve bu da bize tatmin edici, anlam dolu bir yaşamın kapılarını açar.
Tatmin Sağlayan Rutinleri Benimsemek
Filozof Will Durant, Aristo’nun rutinler hakkındaki görüşlerini şöyle özetliyor: “Biz, sürekli yaptığımız şeyleriz.”
Gerçekten de bir düşünün. Bir insanı temelde nasıl tanımladığımız, onun rutin olarak yaptığı şeylerle yakından ilgilidir. Bu bakış açısına göre biz rutinlerimizi belirlerken, nasıl bir insan olmak istediğimizi de belirliyor oluyoruz. Eğer rutinlerimiz yoksa kim olduğumuz, bizim çok daha kontrolümüzün dışında gelişecek etkenlere göre şekillenecektir. Rutinler, aslında kimliğimizi inşa ettiğimiz ve kendimizi sürekli yeniden tanımladığımız bir zemindir. Günlük yaşamda sürekli tekrarladığımız davranışlar, bizi şekillendirir ve uzun vadede kim olduğumuzu belirler. Bu nedenle, rutinlerimizi bilinçli bir şekilde seçmek, kendi kimliğimizi ve hayatımızın yönünü belirlemekte büyük bir rol oynar.
Rutinler bir kontrol listesi olmaktan ötedir; hayatımızı şekillendirme biçimimizdir. Kendi seçtiğimiz ve bizi geliştirebilecek rutinler sıkıcı kurallar olmak yerine bize bilinçli yaşam için çerçeve sunar. Bizi amaca, dayanıklılığa ve tatmine götürür. Gündelik hayatımızda her konu ile ilgili sürekli karar veriyor olmak karar yorgunluğuna yol açarak zihnimizi yorar. Bunların bir kısmını otomatiğe almak, yani rutine bağlamak, bize fazladan zihinsel enerji sağlar ve bu da seçtiğimiz başka şeyler için ekstra güç verir.
Yazımızın başında bahsettiğimiz Murakami gibi pek çok kişi, rutinlerin kendilerini disipline ederek, yaratıcılık ve üretkenlik için alan açtığını belirtir. Haruki Murakami’nin hayatına entegre ettiği uyku, egzersiz ve yazma rutini, yaratıcılığını besleyen bir ritüel haline gelmiştir.
Rutinler, aynı zamanda kontrol duygusunu güçlendirir ve belirsizlikler karşısında içsel bir denge sağlar. Her gün yapılacak bir dizi görevi tamamlamak, kişinin kendine olan güvenini artırır ve başarılı hissetmesini sağlar. Rutinlerle elde edilen bu küçük başarılar, büyük hedeflere ulaşma yolunda motivasyonu korumaya yardımcı olur.
Sonuç olarak, rutinler hayatımızı kısıtlayan değil, bizi güçlü kılan yapılardır. Kendimize özel, değerlerimizle uyumlu rutinler oluşturarak hem verimliliğimizi artırırız, hem de anlam dolu bir yaşam sürmenin temel taşlarını da inşa etmiş oluruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ H. Murakami. (2009). What I Talk About When I Talk About Running. ISBN: 9780307389831. Yayınevi: Knopf Doubleday Publishing Group.
- ^ M. Kühn. (2002). Kant: A Biography. ISBN: 9780521524063. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ M. Currey. (2013). Daily Rituals: How Artists Work. ISBN: 9780307273604. Yayınevi: Knopf; Illustrated Edition.
- ^ L. Lockwood. (2005). Beethoven: The Music And The Life. ISBN: 9780393326383. Yayınevi: W. W. Norton & Company.
- ^ TDK Sozluk. Türk Dil Kurumu | Sözlük. Alındığı Tarih: 12 Kasım 2024. Alındığı Yer: TDK Sözlük | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b B. Wansink, et al. (2006). Mindless Eating: The 200 Daily Food Decisions We Overlook. SAGE Publications, sf: 106-123. doi: 10.1177/0013916506295573. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. F. Baumeister, et al. (2002). Ego Depletion: Is The Active Self A Limited Resource?. American Psychological Association (APA), sf: 1252-1265. doi: 10.1037//0022-3514.74.5.1252. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. F. Baumeister. (2012). Willpower: Rediscovering The Greatest Human Strength. ISBN: 9780143122234. Yayınevi: Penguin Books.
- ^ B. Schwartz. (2005). The Paradox Of Choice: Why More Is Less. ISBN: 9780060005696. Yayınevi: Harper Perennial.
- ^ A. Chernev, et al. (2014). Choice Overload: A Conceptual Review And Meta‐Analysis. Wiley, sf: 333-358. doi: 10.1016/j.jcps.2014.08.002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. D. Vohs, et al. (2008). Making Choices Impairs Subsequent Self-Control: A Limited-Resource Account Of Decision Making, Self-Regulation, And Active Initiative. American Psychological Association (APA), sf: 883-898. doi: 10.1037/0022-3514.94.5.883. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b C. Duhigg. (2014). The Power Of Habit: Why We Do What We Do In Life And Business. ISBN: 9780812981605. Yayınevi: Random House Trade Paperbacks.
- ^ J. Milton, et al. (2007). The Mind Of Expert Motor Performance Is Cool And Focused. Elsevier BV, sf: 804-813. doi: 10.1016/j.neuroimage.2007.01.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. A. Mindell, et al. (2009). Developmental Aspects Of Sleep Hygiene: Findings From The 2004 National Sleep Foundation Sleep In America Poll. Elsevier BV, sf: 771-779. doi: 10.1016/j.sleep.2008.07.016. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. H. Fiese, et al. (2018). Reclaiming The Family Table: Mealtimes And Child Health And Wellbeing. Wiley, sf: 1-20. doi: 10.1002/j.2379-3988.2008.tb00057.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. M. Roche, et al. (2011). The Value Of Family Routines For The Academic Success Of Vulnerable Adolescents. SAGE Publications, sf: 874-897. doi: 10.1177/0192513X11428569. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. H. Fiese, et al. The Dynamics Of Family Chaos And Its Relation To Children's Socioemotional Well-Being.. (12 Ocak 2010). Alındığı Tarih: 13 Kasım 2024. Alındığı Yer: American Psychological Association (APA) doi: 10.1037/12057-004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. J. Finkel, et al. (2016). The Psychology Of Close Relationships: Fourteen Core Principles. Annual Reviews, sf: 383-411. doi: 10.1146/annurev-psych-010416-044038. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. G. Ogolsky, et al. (2012). A Meta-Analytic Review Of Relationship Maintenance And Its Correlates. SAGE Publications, sf: 343-367. doi: 10.1177/0265407512463338. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Aron, et al. (2002). Couples' Shared Participation In Novel And Arousing Activities And Experienced Relationship Quality. American Psychological Association (APA), sf: 273-284. doi: 10.1037//0022-3514.78.2.273. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Aron, et al. (2005). Inclusion Of Other In The Self Scale And The Structure Of Interpersonal Closeness. American Psychological Association (APA), sf: 596-612. doi: 10.1037/0022-3514.63.4.596. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. W. Brooks, et al. (2016). Don’t Stop Believing: Rituals Improve Performance By Decreasing Anxiety. Elsevier BV, sf: 71-85. doi: 10.1016/j.obhdp.2016.07.004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Flanagan. (Yüksek Lisans Tezi, 2013). Superstitious Ritual In Sport And The Competitive Anxiety Response In Elite And Non-Elite Athletes. Not: https://esource.dbs.ie/server/api/core/bitstreams/d779a41c-b2a3-4d05-babb-b3e12bb2b1b1/content.
- ^ A. Gök Akkılıç. (2020). Müzi̇syenlerde Sahne Korkusunun Nedenleri̇ Ve Baş Etme Strateji̇leri̇. Holistence Publications, sf: 27-34. doi: 10.26809/joa.5.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Draganski, et al. (2004). Changes In Grey Matter Induced By Training. Nature, sf: 311-312. doi: 10.1038/427311a. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. H. A. Chen, et al. (2022). Neuroplasticity And Adult Learning. Third International Handbook of Lifelong Learning, sf: 1-19. doi: 10.1007/978-3-030-67930-9_43-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. N. Weaver, et al. (2021). Activity Engagement And Cognitive Performance Amongst Older Adults. Frontiers in Psychology, sf: 620867. doi: 10.3389/fpsyg.2021.620867. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Pellicano, et al. (2021). Annual Research Review: Shifting From ‘Normal Science’ To Neurodiversity In Autism Science. Wiley, sf: 381-396. doi: 10.1111/jcpp.13534. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Clear. (2021). Atomic Habits: An Easy & Proven Way To Build Good Habits & Break Bad Ones. ISBN: 9780735211292. Yayınevi: Avery Publishing Group.
- ^ P. Lally, et al. (2009). How Are Habits Formed: Modelling Habit Formation In The Real World. Wiley, sf: 998-1009. doi: 10.1002/ejsp.674. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 11:27:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18981
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.