Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 23 Şubat 2021 4 dk.

Şu anda bulunduğunuz yere en uzak nesne nerede, hiç düşündünüz mü? Elbette, bunu bulmak için Dünya'nın geometrisini düşünmemiz gerekiyor: Dünya üzerinde, bulunduğunuz noktanın tam zıttına antipod deniyor. Mesela şu anda Türkiye'nin herhangi bir yerine bir delik açmaya başlayacak olsanız ve gezegenin tam öteki tarafından çıkacak olsanız, kendinizi Yeni Zelanda açıklarında, Pasifik Okyanusu'nun güneyinde bulurdunuz. Yani Türkiye'nin tam zıttı (antipodu), okyanusun ortasına denk gelir (antipodları incelemek için Geodatos veya AntipodesMap sitelerinden faydalanabilirsiniz).

Dünya'nın %29'unu karalar, %71'ini okyanuslar oluşturduğu için, antipodu kara olan kara parçalarının oranı çok az; birçok kara parçasının antipodu, suya denk geliyor. Örneğin Venezüela'nın Santa Rita bölgesinin antipodu, Endonezya'nın Malang kenti civarına denk geliyor (aşağıdaki haritada parlak yeşiller, antipodu kara olan karaları gösteriyor). Yani size şu anda Dünya yüzeyinde size en uzak olan nesne, antipodunuzda bulunuyor!

44
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Su Erk
Seslendiren 16 Ekim 2019 8:12
Uçmak penguenlerin Antarktika’daki yaşamlarını bazı açılardan kolaylaştırabilirdi. Örneğin imparator penguenlerin o yorucu yürüyüşleri, ölüm tehdidiyle...
20
Eser
Ece Müker
Ece Müker
503K UP
Eseri Ekleyen 6 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Ali Kaya
Ali Kaya
365K UP
Alıntıyı Ekleyen 4 Mayıs 2024
Yaşayan en uzman matematikçilere göre Fraulein Noether, kadınların yüksek öğrenim görmeye başlamasından bu yana ortaya çıkan en önemli yaratıcı matematik dehasıdır.
Kaynak: 4 mayıs 1935'te Albert Einstein, New York Times'a büyük kadın matematikçi Fraulein Noether'ın ölümü ardından yazdığı bir mektup https://www.nytimes.com/1935/05/04/archives/the-late-emmy-noether-professor-einstein-writes-in-appreciation-of.html
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Bazı problemler öyle karmaşıktır ki, bilge biri onlar hakkında kararsız kalma hakkını kullanmalıdır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
40
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Ümit Solmaz
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!
AĞZIMIN TADI
Oktay Rifat HOROZCU
Kaynak: biyografi
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Ali Döke
Çeviren 29 Ağustos 2017 9 dk.

İnsanlar oldu olalı hayvan davranışına kafa yormuşlardır (Frison 1998). Hayvan davranışının kavranması, atalarımızın avlanma sırasında avı zekaları ile alt edebilmeleri veya diğer bir hayvanı dost edinebilmelerine olanak tanımıştır; ikincisi nihayetinde hayvanların evcilleştirilmesinin önünü açmıştır. Hayvan çiftleşme sistemlerine dair bilgi, insan toplumlarının büyümesine yardımcı olmuştur; zira evcil besi hayvanlarının çoğalması, güvenilir besin kaynaklarının varlığını sağlama almıştır (Zeder 2008).

Günümüzde de yabani veya evcil hayvanları gözlediğimizde, belli bir eylemi gerçekleştirmedeki istikrarlarına çoğu kez hayran kalırız; mesela saksağanlar bir yuva yapmak için çubukları tek tek düzenledikleri ya da bir evcil hayvan en sevdiği oyuncağını aradığında (Görsel 1). Ve hayvan davranışı hakkında temel sorular sormaya devam ederiz: Hayvanların güdü (motivasyon) ya da tercihleri var mıdır? Bilinçli seçimler yaparlar mı? Birden çok eş arasından ya da çeşitli besinlerden istediklerini seçebileceklerinde hayvanlar kendileri için iyi olan uyumlanımlı (adaptif) seçimler mi yaparlar? Bu sorular ve benzerleri, gözlemlenen bir davranış ile onun kuramsal etkenleri arasındaki bağlantıları ölçen ve sınayan kontrollü deney tasarımları ile irdelenir.

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşe Ege Palaz
Çeviren 5 gün önce 2 dk.

Girişimci Juan Enriquez, yaşama oldukça elverişsiz ortamlarda hayatta kalabileceğimiz ve hatta DNA manipülasyonu ile hafızalarımızı ele geçirip yönetebileceğimiz bir gelecekten bahsediyor!

İstediğimiz bedenleri tasarlayabileceğimiz bir Dünya düşünün. Bu Dünya'da, yanımızda yaşayacak hayvanları ve bitkileri de yaratabilir, canlandırabiliriz. Organizmaları değiştirebilir, onları istediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Ve aslında gelecekten bahsetmiyoruz. Hatta bunun için hayal gücüne gerek yok, şu anda o dünyada yaşıyoruz.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuz Ursus Bolgi
Yazar 17 Kasım 2011 17 dk.

Bilimin iletişim yollarından en önemlisi, akademik makalelerdir. Bilimsel cemiyetin kalbinde yer alan akademik makaleler, bilim insanlarının birbirleriyle ortak bir zeminde iletişim kurmasını ve fikirlerini kavga gürültü olmaksızın, sakin ve soğukkanlı bir şekilde, sistemli ve objektif bir biçimde birbirlerine aktarmalarını sağlar. Eğer bilimi tam olarak anlamak veya herhangi bir akademik çalışma yoluyla bilime katkı sağlamak istiyorsanız, akademik makale yazımını ve okunmasını öğrenmeniz bir tercih değil, bir zorunluluktur.

Akademik makaleler, bir bilim sahasındaki en güncel bilgileri içeren kaynaklardır. Dolayısıyla bir bilim sahasını öğrenmeyi, kendinizi o alanda geliştirmeyi, o alana katkı sağlamayı istiyorsanız; o bilim sahasındaki güncel durumu ve halen açıklanamamış konuları tespit etmek için akademik makaleleri didik didik etmeniz ve dikkatlice okumanız gerekir. Bu, bilimin en heyecan verici taraflarından biridir: Bir akademik makale, bir soruya cevap verirken, birçok yeni soruyu da doğurur; çünkü bilim, daha önce de izah ettiğimiz gibi, tamamlanmamış bir yolculuktur. Bu nedenle akademik bir makaleyi okuduğunuzda, sadece o makalede keşfedilenleri değil, aynı zamanda o sahada veya o çalışmada açık kalan noktaları da görmeniz mümkün olacaktır. Böylece o açıklara odaklanabilir, yeni keşifler yapabilir veya yapılan keşiflerin eksiklerini keşfederek bilimin gerçeğe bir adım daha yaklaşmasını sağlayabilirsiniz.

144
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasemin Akın
Çeviren 17 Şubat 2021 19 dk.

Birçok virüs, yüksek evrimleşme hızına sahiptir. Bu yüksek evrimleşme hızı, büyük popülasyon boyutlarına, kısa çoğalma sürelerine ve virüslerin mutasyon hızı bağlıdır. Özellikle mutasyon oranı, taksonlar arasındaki evrimleşme oranının önemli bir belirleyicisidir. Virüs bağlamında mutasyon oranı, viral genomun replikasyonu sırasında yapılan hataların oranıdır. Bu, bir popülasyonda mutasyonların sabitlendiği veya tüm bireylerde bu mutasyonun mevcut olduğu oran olan sabitlenme (İng: "substitution") oranının tersidir. Bir yavru popülasyonda üretilen genetik çeşitlilik miktarını tahmin etmek için mutasyon oranları kullanılırken, belirli bir soy ya da takson için evrim oranını tahmin etmek için sabitlenme oranı kullanılır.

Popülasyon genetiğinde önemli bir parametre, nükleotid bölge başına mutasyon oranının ve genom boyutunun bir ürünü olan genomik mutasyon oranıdır. Genomik mutasyon oranı, her yavrunun ebeveyn genomuna kıyasla sahip olacağı ortalama mutasyon sayısını belirtir. DNA virüsleri tipik olarak, bir hücre enfeksiyonuna (İng: "cell infection", "c") düşen nükleotid bölgesi (İng: "nucleotide", "n") başına sabitlenme (s/n/c) ölçeğinde, 10-8-10-6 sabitlenme düzeyinde bir mutasyon oranına sahiptir. Bununla birlikte RNA virüsleri 10-6-10-4 s/n/c arasında değişen daha yüksek mutasyon oranlarına sahiptir. Taksonomik alana bağlı olarak değişen oranlara rağmen daha küçük genomlu türler, genomik mutasyon hızları ve genom boyutları arasında negatif bir korelasyon sergiler. Öyle ki genom başına mutasyon oranları nispeten sabittir.

81
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ömer Görür
İnceleyen10 6 gün önce
She-Ra, renkli bir çizgi dizi.

Öncelikle, bu She-Ra'da -ATLA'dakiler gibi- sizi ekrana kilitleyecek kadar kaliteli aksiyon sekansları yok, görsellik zaman zaman etkileyici olsa da Love, Death and Robots'takiler gibi şaheser değil. Dünya inşası ve sihir sistemi de "iyii" ile kalitesiz arasında seyrediyor.
Ama ben bu diziye bayıldım. Hatta en sevdiğim çizgi dizi olmayı başardı, diğerlerine karşı duyduğum tüm nostaljiye rağmen.

Çünkü She-Ra, renkli bir dizi.

Şimdi bununla ne kast ettiğime gelmeden önce, karakterlerine değinmek istiyorum. She-Ra'da dümdüz diyebileceğimiz bir karakter bulunmamakta, her bir karakter farklı geçmişte, farklı travmalara, iyi ve kötü yanlara sahip gerçek kişiler. Özellikle ana karakterimiz Adora ve onun baş düşmanı Catra. İlk bakışta aslında özellikle Adora "klişe" bir iyi karakter gibi hissettirse de, ilerleyen sezonlarda neden "klişe" hissettirdiğini ve aslında çok daha fazlası olduğunu öğreniyoruz. Catra ise... spoiler vermek istemediğimden şöyle anlatayım: Hayır, Zuko gibi değil.
Yan karakterlerde en az ana karakterlerimiz kadar iyi yazılmış. Yani "renkler" haricinde izlemek için yine de bir neden var: Karakterler.

Şimdi renklere gelelim.
She-Ra'nın yaratıcısı ND Stevenson, bu dizidekilerde dahil yarattığı tüm karakterler için şunu diyor: Aksi belirtilmediği sürece herkes eşcinseldir. Evet... Tabii ki dizide bu denli LGBTQ+ karakter var diye en sevdiğim dizi oldu demiyorum. Şöyle ki, bu dizide ne toksik cis erkekler var, ne o "klişe" gey erkekler var. Mesela Bow karakterine bakalım. Bow, neredeyse hiç bir "toksik erkek" davranışı sergilemiyor, giydiği kıyafetler oldukça feminen, zaman zaman erkeklere yürüdüğü oluyor. Ama maskülen denebilecek davranışlar sergiliyor. Kızlardan hoşlandığını da görüyoruz. Anlatmak istediğim, Bow bir "Cis" veya "Gey" değil. Bow, Bow. Queer kimliği onu tanımlamıyor.
Kabul en azından cinsel yönelim bakımından bunu yapan dizileri artık görüyoruz ama cinsiyet kimliği konusunda hala pek alışagelmiş değil. Dahası She-Ra'nın geçtiği evrende muhtemelen böyle terimler yok. Yani geleneksel kadın veya erkek rolleri yok. Heteroseksüel veya eşcinsel gibi terimler yok. Herkes, olduğu kişi. Bir kalıba sığdırılmadan.
Ve bu tarz "renkli" bir toplumu görmek benim için oldukça tatlıydı.
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : She-Ra and the Princesses of Power
Yönetmen: ND Stevenson
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Mehmet Emir Tursun
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye, İzmir
İzmir Maydanoz Koyunda Fotoğrafladım
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Avc1 _
Avc1 _
101K UP
Bilimsel kaynaklara dayanan simülasyon yazılımcısıyım 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Bitkiler iki türlü mutualizm yapabilir: Bitki ve mantar (mikoriza) ya da bitki ve bakteri (nodül) mutualizmi. Her iki etkileşim de kökteki besin alışverişi ile ilgilidir. Bitkiler bu canlılara besin sağlarken, mantar veya bakteri de onlara bazı inorganik maddeler sağlar. Bu ilişkiler, her iki taraf için sürdürülebilir fayda sağlayan mutualizm ilişkisidir.

Mikrobiyota, özellikle mantarların faydalarından bahsedecek olursak; bitkinin bulunduğu çevreye karşı toleransını artırır. Aynı zamanda uygun koşullarda büyüme hormonlarını artırır. Topraktan uygun şekilde inorganik madde alabilen bitki, hastalıklara karşı daha dirençli olur.

Kısaca, mikrobiyomlar bitkinin gelişiminde pozitif etkiler sağlar. Bu etkiler özellikle topraktan alınan maddelerin katkısıyla gerçekleşir.

Tüm Reklamları Kapat

Simbiyotik ilişkilerin mikrobiyomlardaki bitkilere faydalarını bu makaleden detaylıca öğrenebilirsiniz:[1]

Kaynaklar

  1. frontiersin. Benefits To Plant Health And Productivity From Enhancing Plant Microbial Symbionts. Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2025. Alındığı Yer: frontiersin | Arşiv Bağlantısı
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Meriç Öztürk
Meriç Öztürk
315K UP
Çeviren 27 Mayıs 2013 1 dk.

İsrail Teknoloji Enstitüsü'nden bilim insanları, DNA ve enzimler gibi biyomoleküller kullanarak, genetik kod manipülasyonu yapabilen, önceki hesapların çıktılarını, yeni hesaplarda girdi olarak kullanabilen, böylece arka arkaya işlem yapabilen bir ileri biyolojik dönüştürücü geliştirdi. Bu buluş, biyoteknolojideki gen konu ve kişisel gen terapisi için yeni imkânlar sağlayabilir. Keşfin sonuçları 23 Mayıs 2013'te Chemistry & Biology dergisinde yayınlandı.

Bu tür biyomoleküler aletlere olan ilgi çok güçlüdür çünkü normal bilgisayarların aksine bu bilgisayarlar biyolojik sistemlerle ve hatta yaşayan organizmalarla etkileşime girebilirler. Bu bilgisayarlarda arayüze gerek yoktur çünkü donanım, yazılım, giriş ve çıkış dahil olmak üzere moleküler bilgisayarların tüm parçaları çözümlerini programlanabilir kimyasal olaylar zinciri boyunca yaparlar.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aslıhan Yeşilyurt
Analist 12 Temmuz 2019 2 dk.

Hepimiz aksiyon filmlerinde yaralı kahramanın yarasına bir şişe içki boşaltıp aksiyona devam ettiğini görmüşüzdür. Başlangıcını Sümerlere kadar dayandırabileceğimiz bu yara temizleme uygulaması uzun süre kabul görmüştür. Yarayı yakan her maddenin (mesela kolonya!) bakterileri de öldürdüğü inancı hala devam etmekte. Peki ama alkollü içkiler gerçekten antiseptik mi?

Cecil Adams'ın asistanı Una'nın yardımıyla ulaştığı sonuçlar bu konuda bilgi verebilir. Bu deney için Una, iki gün boyunca hiç yıkanmadan ev işlerini gördü, kedi köpek sevdi, rutin faaliyetlerini gerçekleştirdi. İki günün sonunda Una'nın diz arkasından, karnından, ayak tabanından ve kasığından örnekler alındı. Daha sonra bu bölgeler, farklı türlerden maddelerle temizlendi. Temizlik için damıtılmış su (%0 alkol oranı), kırmızı şarap (%12 alkol oranı), Scotch viski (%40 alkol oranı) ve Everclear (%95 alkol oranı) kullanıldı. Sonuçlar şu şekilde:

108
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Eser
Ece Müker
Ece Müker
503K UP
Eseri Ekleyen 2 Ocak Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Emir Bayar
Emir Bayar
33K UP
Evrim alanında araştırmacı 8 Haziran 2023 Sen de Cevap Ver

Zeka kısmı:

Doğuştan gelen zekamızla bir ilişkisi yok. aşırı yüksek sıcaklıklar ya da aşırı düşük sıcaklıklar sadece "geçici" beyin fonksiyonunu yavaşlatır ki bunun devamlı olduğu durumda insan zaten ölür. iklimi insan için ideal sayılabilecek bölgelerde insanlar daha yaratıcı olup daha hızlı ve daha gelişmiş medeniyetler kurmuş, daha üretken aktiviteler yapmış. Yunanistan ve Roma gibi. İklimi insan için soğuk olan yerlerde insanlar zekasını günümüzdeki kadar gelişmiş teknoloji olmadığından ve vücudumuz da soğuk iklim için iyi olmadığından hayatta kalmaya kullanmış, eğer ideal iklimde yaşasalar eminim onlar da hayatta kalma dışındaki aktiviteler üstünde de üretken ve yaratıcı olurlardı. Zaten bu mücadele bittikten sonra da diğer medeniyetler gibi diğer aktiviteler üzerine üretken olmaya başlamışlar. Kuzey Avrupa ve moğollar gibi. Bugün yapılan çalışmalarda soğuk iklimdeki insanların IQ seviyesinin daha yüksek olduğu gösterilse[1] de bunun sebebi kesinlikle iklimden değil bugünün dünyasında oralarda sıcak iklimlere göre daha iyi yaşam standartları olmasındandır. Eğer zeka iklimden etkilenseydi dünyanın her yerinde aşırı zeki insanlar olamazdı. Beyin, dış sıcaklıktan kalıcı olarak etkilenmeyecek kadar iyi korunan bir organ. Zaten dış sıcaklıktan çok çabuk etkilense Kuzeydeki veya ekvatordaki insanlar bugüne gelemezdi. Aşırı yüksek sıcaklıklarda kan beyin bariyeri bozulmaya başlar ve ölümcül olabilir ama bu kadar yüksek sıcaklıklar ancak günümüz ve gelecek dünyasında olabilir.[2]

Davranış kısmı:

Tüm Reklamları Kapat

Güneş ışığının insanları daha mutlu yaptığı var. Sıcak iklimlerde D vitamininden dolayı insanların genel olarak kuzeye göre daha mutlu olması dolayısıyla yardımsever ve cömert olabildiklerini gösteren çalışmalar var. Ve sıcağın insanları daha agresif yapabildiğini gösteren çalışmalar da var.[3] Kuzeydeki insanların en azından eskiden sıcak iklimlerdeki insanlara göre hayatta kalmak için birbirlerine daha çok ihtiyaç duyduklarından daha sosyal olmaları gibi bir teori de var. Bunlarla ilgili çalışmalar olsa da hiçbirini kesin olarak bilemeyiz. İnsan davranışını eğer iklim aşırı değilse iklim çok etkilemeyecektir. İnsan davranışını etkileyen yüzlerce etken var ve iklim onlardan sadece biri olduğundan etkisini ölçmek zor.

birinci kaynağın tamamını okumak için sağ üstten request full pdf yapmayı unutmayın.

Kaynaklar

  1. Hiroko Arikawa Drury University. Just A Moment.... (8 Haziran 2023). Alındığı Tarih: 8 Haziran 2023. Alındığı Yer: researchgate | Arşiv Bağlantısı
  2. C. Delgado. How Does Extreme Heat Affect Our Brains?. (7 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 8 Haziran 2023. Alındığı Yer: Discover Magazine | Arşiv Bağlantısı
  3. www2.psych.ubc.ca. Https://Www2.Psych.ubc.ca/~Schaller/308Readings/Anderson2001.Pdf. (8 Haziran 2023). Alındığı Tarih: 8 Haziran 2023. Alındığı Yer: psych.ubc | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close