Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Leonidas I
Leonidas I
32.8K UP
.D. 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Salih Başak tarafından sorulmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman gerçekten söylendiği kadar iyi bir padişah mıydı?
Kanuni Sultan Süleyman gerçekten söylendiği kadar iyi bir padişah mıydı?

Kanunî Sultan Süleyman “gerçekten söylendiği kadar iyi” miydi?

Yöntem ve Kriterler

Bir hükümdarı değerlendirirken:

Tüm Reklamları Kapat

Askerî-siyasî performans,

Hukuk-idare ve kurumsallaşma,

Maliye-iktisat ve dünya-ekonomisiyle entegrasyon,

Diplomasi ve deniz gücü,

Tüm Reklamları Kapat

Kültür-mimari-ilim,

Toplumsal istikrar ve ardıllık (veraseti nasıl yönetti?)

başlıklarına bakmak gerekir. Ayrıca eşzamanlı karşılaştırma (Charles V/Habsburglar; Şah Tahmasb/Safevîler; Valois Fransası) yapınca tablo berraklaşır.

Kısa Kronoloji

1521 Belgrad; 1522 Rodos’un fethi (Akdeniz stratejisinde dönüm).

1526 Mohaç zaferi; Macar krallığının çöküşü.

1529 Viyana Kuşatması (başarısız); 1532 Alman seferi sonuçsuz.

1534 Irakeyn Seferi: Bağdat’ın fethi, Irak/Suriye hattında kalıcı üstünlük. 1555 Amasya Barışı ile Safevî cephesi stabil.

1538 Preveze: Barbaros’la Doğu Akdeniz’de Osmanlı üstünlüğünün tescili.

1541–1543 Budin’in düzenlenmesi, Orta Macaristan’ın ilhakı; Habsburg’la 1547 ve 1562 barışları (statükonun tanınması).

Tüm Reklamları Kapat

1565 Malta Kuşatması (başarısız); 1566 Zigetvar’da vefat.

1- Askerî-Siyasî Performans: “Altın Çağ”ın iskeleti

Mohaç (1526), Orta Avrupa dengelerini sarstı; Orta Macaristan’ın Osmanlı idaresine girişi Habsburgları kalıcı savunmaya itti. Irakeyn Seferi (1534) ile Bağdat ve Güney Irak’ın elde tutulması, Basra Körfezi ve Kızıldeniz hattını stratejik olarak anlamlı kıldı. Amasya (1555), Safevî cephesinde ilk kalıcı barış ve Osmanlı üstünlüğünün tanınmasıdır. Preveze (1538), Barbaros’un komutasında Venedik-Cenova-İspanya eksenini kırdı; Akdeniz’de 1540’lardan itibaren Osmanlı deniz hakimiyeti konuşulur.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat;

Viyana (1529) ve Malta (1565) kuşatmaları başarısız; 1532 Alman Seferi stratejik sonuç üretmedi. Macaristan’da daimi sınır savaşları (serhad sistemi) uzun vadede maliyet ve insan gücü tüketti.

Dönem, kâmil bir “genişleme + üstünlük” hikâyesidir; fakat tam zaferler (Mohaç/Irak) kadar kalıcı sınır savaşlarının maliyeti de mirasın parçasıdır. “Abartı” değil; ama zafer/başarısızlık karışık ve gerçekçidir.

2- Hukuk-İdare ve “Kanunî” unvanının gerçek anlamı

Tüm Reklamları Kapat

“Kanunî” lakabı, şer’î hukuku icat ettiği için değil; sultânî (örfî) kanunları sistemleştirip vilayet-vilayet kanunnâmeleri ile tımar, vergi ve ceza düzenlerini kodifiye ettiği için verildi. Bu, Fatih devrinden beri olgunlaşan çizginin en kapsamlı standardizasyonudur. Tahrir defterleri, tımar dağıtım ilkeleri, ceza-mali düzenlemeler: merkezî denetimi artırdı; taşrada öngörülebilirlik sağladı. Bu düzenin zihinsel mimarları arasında Celâlzâde Mustafa, Lütfi Paşa gibi bürokrat-entelektüeller vardır; yani başarı kişisel değil kurumsaldır.

“Kanunî” söylemi öylesine değil, fakat “külliyen yeni bir hukuk yarattı” iddiası da doğru değil; tekgövde bir kodifikasyon ve ‘klasik çağ’ kurumlaşması söz konusudur.

3- Maliye-İktisat: Fütuhatın bedeli, gümüşün şoku

16.yüzyıl ortası “Fiyat Devrimi” (Yeni Dünya gümüşü) tüm Akdeniz’de enflasyonu körükledi; ulufe ve tımar gelirlerinin reel değeri düştü. Osmanlı da bu küresel şoktan muaf değildi. Buna rağmen kapitülasyonlar (Fransızlarla 1530’lar; hukukî metnin tarihine dair akademide tartışma vardır) ve Levant ticareti, İstanbul merkezli tedarik ağını canlı tuttu. Mısır, Suriye, Irak maliyesinin entegrasyonu ve gümrük-ihtisab düzeni, fetihlerin fiskal sürdürülebilirliğini artırdı; ama serhad savaşlarının maliyeti sürekli baskıydı.

Dönem, küresel enflasyon baskısı altında yüksek vergi kapasitesi + işleyen ikmal ağları ile “zor bir denge” kurdu.

4- Diplomasi ve Deniz Gücü: Yeni ittifak geometrisi

Fransa ile ittifak (Franco-Osmanlı ekseni) Habsburglara karşı Avrupa güç dengesini bozdu; Preveze ve sonrasında Cezayir-Toulon hattı bu siyasetin somut yüzüdür. Hint Okyanusu: Portekiz’le rekabet; Kızıldeniz ve Basra odaklı kıyı kontrolü (Aden, Yemen, Basra), baharat rotasına “iç deniz” yaklaşımı; deniz üstünlüğüne dönüşmedi ama koridor güvenliği sağladı.

Akdeniz’de üstünlük, Hint Okyanusu’nda savunucu-koridor stratejisi.

5- Kültür, Mimari, İlim

Mimar Sinan’ın Eseri: Süleymaniye Külliyesi (1550–57) sadece cami değil; medrese, darüşşifa, imaret ile kamusal altyapı. Bu, imparatorluk ideolojisinin taş ve vakıf üzerinden inşasıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Saray atölyeleri (nakkaşhâne), yazma kültürü, vakfiye-külliye politikaları: klasik üslubun kanonlaşması.

“Altın Çağ” terimi en isabetli biçimde mimari-kültürel üretim için kullanılır.

6- Toplumsal İstikrar ve Veraset: Parlaklığın gölgesi

Kalenderoğlu/Celâlî çizgisinin erken işaretleri (1527 Kalender Çelebi isyanı) bastırıldı; fakat bu, Anadolu’nun heterodoks-sosyal fay hatlarının varlığını gösterir.

Tüm Reklamları Kapat

Harem-hanedan siyaseti: Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa eksenindeki denge, Şehzade Mustafa’nın idamı (1553) ve Bayezid’in tasfiyesi (1559) ile sonuçlandı; en yetkin veliahtın kaybı, Selim II gibi daha zayıf bir ardılın gelişini hazırladı. Bu, kurumsal düzen güçlü kalsa da liderlik kalitesi açısından risk doğurdu.

Muazzam kurumsallaşma, veraset-saray içi rekabetin bedellerini tamamen silemedi.

KISA CEVAP

“Abartı mı?” Hayır. Çağdaş Avrupa ve Osmanlı kaynakları ile modern akademi, Kanunî devrini askerî-siyasî üstünlük + hukukî-idari standardizasyon + kültürel zirve olarak tanımlar.

Tüm Reklamları Kapat

“Kusursuz mu?” Hayır. Viyana/Malta başarısız; serhad savaşlarının maliyeti yüksek; veraset krizi uzun vadeli kalite kaybı yarattı; küresel enflasyon baskısı hissedildi.

“Son hüküm?” Kanunî, klasik Osmanlı düzeninin mimar-uygulayıcısı (tek başına “mucit” değil); “çok iyi” sıfatını kurumsal kalıcılık, hukukî kodifikasyon, bölgesel üstünlük ve kültürel üretim toplamıyla hak eder. Efsane değil; nüanslı bir büyüklük.

Notlar ve Kaynakça

Video karşıma çıkmıştı. Tarafsızlıktan eser yok, izlerken kasıldım açıkçası. Diamond Tema tarihçi değildir. Kanuni'nin dönemini yorumlayamadığını söyler. Burada hem doğru hem yanlışı vardır bu da tarihçi olmamasından kaynaklanır. Yorumları tamamen taraflıdır, bu insanı dinlemek yerine kendiniz öğrenmeyi deneyin. Din konusunda kesinlikle başarılıdır. Lakin herkesin kendi işini yapması makuldür.

Tüm Reklamları Kapat

Celâlzâde Mustafa, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik (ed., analizleri için bkz. Fleischer).

Kanunnâmeler ve tahrir defterleri (örnekli değerlendirme: İnalcık; Imber).

Venedik elçi raporları (Relazioni)

Halil İnalcık, The Ottoman Empire: The Classical Age 1300–1600.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Colin Imber, The Ottoman Empire, 1300–1650.[2]

Suraiya Faroqhi, The Ottoman Empire and the World Around It.[3]

Caroline Finkel, Osman’s Dream.[4]

Gábor Ágoston & Bruce Masters (eds.), Encyclopedia of the Ottoman Empire.[5]

Tüm Reklamları Kapat

Palmira Brummett, Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy in the Age of Discovery.[6]

Andrew Hess, “The Battle of Lepanto and its Place in Mediterranean History” (Preveze sonrası deniz dengesine dair karşılaştırmalarla okunmalı).

Giancarlo Casale, The Ottoman Age of Exploration (Hint Okyanusu).[7]

Cornell H. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire: The Historian Mustafa Âli (şk. Celâlzâde ve bürokratik zihin dünyası için de önemlidir).[8]

Tüm Reklamları Kapat

Rifa’at Abou-El-Haj, Formation of the Modern State: The Ottoman Empire Sixteenth to Eighteenth Centuries.

Şevket Pamuk, A Monetary History of the Ottoman Empire (fiyat devrimi ve para).[9]

Salih Özbaran, The Ottoman Response to European Expansion.[10]

Gülru Necipoğlu, The Age of Sinan: Architectural Culture in the Ottoman Empire (Süleymaniye ve külliye sistemi).[11]

Tüm Reklamları Kapat

Godfrey Goodwin, A History of Ottoman Architecture.[12]

Leslie P. Peirce, The Imperial Harem: Women and Sovereignty in the Ottoman Empire.[13]

Kaynaklar

  1. H. İnalcık. (2009). The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600 (Late Byzantine And Ottoman Studies, 1). ISBN: 9780892413881.
  2. C. Imber. (1990). The Ottoman Empire, 1300 - 1650: The Structure Of Power. ISBN: 9780333613870.
  3. S. Faroqhi. (2005). The Ottoman Empire And The World Around It (Library Of Ottoman Studies). ISBN: 9781845111229.
  4. C. Finkel. (2006). Osman's Dream : The Story Of The Ottoman Empire 1300-1923. ISBN: 9780719555138.
  5. G. Ágoston. (2008). Encyclopedia Of The Ottoman Empire. ISBN: 9780816062591.
  6. P. J. Brummett. (1994). Ottoman Seapower And Levantine Diplomacy In The Age Of Discovery (S U N Y Series In The Social And Economic History Of The Middle East). ISBN: 9780791417010.
  7. G. Casale. (2009). The Ottoman Age Of Exploration. ISBN: 9780195377828.
  8. C. H. Fleischer. (1986). Bureaucrat And Intellectual In The Ottoman Empire: The Historian Mustafa Ali (1541-1600) (Princeton Studies On The Near East). ISBN: 9780691054643.
  9. Ş. Pamuk. (1999). A Monetary History Of The Ottoman Empire (Cambridge Studies In Islamic Civilization). ISBN: 9780521441971.
  10. S. Özbaran. (1994). The Ottoman Response To European Expansion: Studies On Ottoman Portuguese Relations In The Indian Ocean And Ottoman Administration In The Arab Lands During The Sixteenth Century (Analecta Isisiana, #12). ISBN: 9789754280661. Yayınevi: Isis Press.
  11. G. Necipoğlu. (2005). The Age Of Sinan: Architectural Culture In The Ottoman Empire. ISBN: 9780691123264.
  12. G. Goodwin. (1971). A History Of Ottoman Architecture. ISBN: 9780500274293.
  13. L. P. Peirce. (1993). The Imperial Harem: Women And Sovereignty In The Ottoman Empire (Studies In Middle Eastern History). ISBN: 9780195086775.
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
83.3K UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, Çankırı
Eldivan İlçesi Seydiköy Köyü'nde, Hacı Murad-ı Veli Türbesi Camii bahçesinde kaydedilmiştir. Sarmaşıklar henüz kızarmamış..
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 5 Haziran 2019 7 dk.

Bu yazıyı okurken muhtemelen sabit bir şekilde, hiç hareket etmeksizin oturduğunuzu hissediyorsunuz. Ancak kozmik bir skalada bakacak olursanız, hiçbirimiz hareketsiz değiliz. Her şey, durmaksızın hareket etmektedir.

En basitinden, ekvator üzerinde ölçecek olursak Dünya, kendi etrafında saatte 1670 kilometre hızla dönmektedir. Ekvatordan 39.9o kuzeyde bulunan Ankara'da yaşayan birisi için bu hız, saatte 1280 kilometre civarındadır. Bu, saniyede 0.36 kilometreye ya da saniyede 360 metreye denk gelmektedir! O kadar da hızlı sayılmaz, öyle değil mi?

216
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ezgi Karasözen
Ezgi Karasözen
23.2K UP
Yazar 21 Ocak 2024 11 dk.

Şili ve Japonya örneklerinin ortaya koyduğu gibi depremle yaşamak mümkün. Peki Türkiye'de yanlış giden ne? Önemli bilimsel gelişmelere rağmen, Türkiye hâlâ depremlere karşı savunmasız ve bunun en son örneğini Şubat 2023'te trajik bir şekilde gördük. Kahramanmaraş (Mw 7.8) ve Elbistan (Mw 7.6) depremlerinin bilançosu, yapı yönetmeliklerinin uygulanması ve deprem farkındalığına ilişkin sorunları yüzümüze çarpmakta; aynı zamanda, deprem tehlikesi ve riski üzerine edinilmiş bilgilerin toplum nezdinde karşılık bulmadığına, dolayısıyla ciddi bir bilim-toplum iletişim kopukluğuna işaret etmektedir.[1]

1999 İzmit depreminde (Mw 7.4) çocuk olan biz genç Türk bilim insanları, bugün, Şubat 2023 felaketiyle bir kez daha sarsıldık. Bizler, artık Türkiye'de ve dünyada benzer felaketlerin yaşanmaması için, tüm bilim insanlarını, bilim ve toplum arasındaki bu feci iletişim kopukluğunu nasıl onarabileceğimiz üzerine düşünmeye davet ediyoruz!

41
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, probiyotik bakteriler mercanların karşılaştığı “Taş Mercan Doku Kaybı Hastalığı”nın yayılmasını yavaşlatabiliyor.

Florida açıklarında yapılan saha deneylerinde, bu bakteri merhemi hem hastalıklı koloniye doğrudan uygulandı hem de solüsyonla desteklendi; sonuçlar umut verici oldu.

🦠 2014’ten bu yana Karayipler başta olmak üzere 30’dan fazla mercan türünü etkileyen bu hastalık, doku kaybına neden olarak kolonilerin çöküşüne yol açıyor.

🔬 McH1-7 adlı probiyotik, hem laboratuvarda hem de doğal ortamda doku kaybını yavaşlattı ve mevcut antibiyotik tedavilerden daha kalıcı bir çözüm önerdi.

🌿 Bu yöntem, mercan mikrobiyomunu baskılamadan koruyor ve sürdürülebilir bir tedavi alternatifi sunuyor.

Araştırmacılar, farklı bölge ve türlere uygulanabilmesi için daha fazla çalışmanın gerekli olduğunu belirtiyorlar.

Aktaran: Ufuk Derin
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Ocak 2013 2 dk.

Şu anda harika bir zamanda yaşıyoruz. Çünkü bundan sadece 1-2 yüzyıl önce bilim daha yeni doğuyordu. Hiçbir teknoloji henüz yeterli seviyede değildi. Şu anda ise birçok teknolojimiz, eskiden olduğundan çok çok daha iyi. Orion Nebulası'nın 130 yıl arayla çekilmiş iki fotoğrafı da bunu güzel bir şekilde gösteriyor.

Ancak bir de şunu düşünün: Sadece 21. yüzyıldayız! Bu süre zarfının son 600-700 yılında bildiğimiz anlamıyla bilim var. Bunun ise sadece son 200-300 senesinde bilim gerçek anlamıyla yükselişte. Yani aslında halen bilimin emekleme evrelerindeyiz!

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
207.5K UP
2 gün önce
Kavramlara yüklediğimiz anlamlar ve anlam sınırları (şartlanma da diyebiliriz) üzerinden zihinlerimiz programlanmış oluyor. Beynin programını değiştirmek için kavramlara gerekirse tek tek yönelmek ve kavramların ardındaki imgelerimizi ve tetikledikleri ani 'anlamsal uyanışları' dikkatle tespit etmek ve kavram şartlanmalarımızı aşmamız gerekir. 
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İlhan Çağlar
1 gün önce
Kolombiya'nın Buga kasabasına düşen metal küre hakkında ne düşünüyorsunuz?
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Metin Haktan Vural
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Kendi için bir şey istemeyen, özgür, eşit, adil bir ülke hayali kurduğu için, yine kendisi gibi yok edilenlerin arasına bisikletine binip gitti. 16 yaşındaydı, 17'den yeni gün almıştı.
Kaynak: Cengiz Bozkurt'un "Ben Gülüyor Muyum?" kitabından.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.7K UP
İnceleyen9 3 gün önce
Kürk Mantolu Madonna’da Neyi Severiz?

Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali’nin en çok sevilen romanıdır desek herhalde yanlış olmaz. Günümüzde hâlâ kitap en çok satanlar listesinde yerini almaktadır. Bu kitabı bu kadar çok sevdiren ne, diye sorduğumuzda yazarın karakterlerin iç dünyasını şiirsel bir üslupla, başarılı bir şekilde yansıtması diyebiliriz. Öyle ki kitapta geçmişe yapılan geri dönüşle gençlik yılları anlatılan Raif’in içine düştüğü bunalımlar, yaşamı sorgulamaları, aşık olunca hissettiklerinde herkes kendinden bir parça bulabilir. Anlatılanlar oldukça gerçekçi ve samimidir.

Sabahattin Ali Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış; buna rağmen yazdığı romanlarında o dönemi anlatmak yerine bireyin iç dünyasını anlatmayı tercih etmiştir. Kitaplarındaki karakterlerinde derin psikolojik tahlillere yer vermiştir. Küçük yaşta babasından aldığı uyarı onu gördükleri ve hissettiklerini yazma konusunda cesaretlendirmiştir. Bir yıl kadar Berlin’de yaşamış oradaki gözlemlerinin etkisiyle Kürk Mantolu Madonna’yı yazmıştır. Romanda tüm hisleriyle çırılçıplak karşımızda duran Raif Bey dışardan bakıldığında kimseyle pek münasebet kuramayan, içe dönük, etliye sütlüye karışmayan biridir. İçini döktüğü defteri olmasa, o ve hayatı hakkında kimsenin bir şey bileceği yoktur. Hâlbuki herkes gibi kafasının içinde dönüp duran türlü düşünceleriyle kendine has bir dünyası vardır. “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” Bu dünya aslına bakarsak çok da iç açıcı değildir. Raif her daim kendisini toplumdan soyutlanmış, yalnız hissetmekte, insanlarla yakınlık kurmaktan çekinmektedir. Kitabın sonlarına doğru yazar Raif’in aile yapısından söz ederek insan psikolojisinde içinde büyüdüğü aile ve çocukluk yaşantılarının ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. Raif’in babası ailesiyle gerçek bir ilişki kuramayan, bir gölge gibi onların yanında duran –ne var ki Raif de ileride evlenip böyle bir baba olacaktır- oğlunda hiçbir güzel hatıra bırakamamış bir babadır. Raif onun öldüğünü duyduğunda bile pek bir şey hissedemez. Annesi ise pasif ve zavallı bir kadın olarak karşımızdadır. Ailesinde aradığını bulamayan bu genç bir türlü içindeki değersizlik hissinden kurtulamaz. O resminden hayran kaldığı, sonra tanışıp aşık olduğu Kürk Mantolu Madonna’ya (Maria) en yakın olduğu anda bile içindeki huzursuzluk devam eder. Terk edilmekten korkar. “Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.” Her an içinde bunun tedirginliği vardır. Nitekim bu tedirginliği kendini gerçekleştiren kehanet misali yaşadıkları güzel anlara rağmen çok sevdiği kadının ondan uzak durmayı istemesiyle neticelenecektir.

Maria ile beraberken hissettiği korkuyla karışık mutluluk yine de ona başka bir hayatın mümkün olduğunu sezdirir, bir ruhu olduğunu hatırlatır. Türkiye’ye döndüğünde yıllarca onunla yaşamak için hayal kurar, tüm acılarının onunla yaşarsa son bulacağına inanır. Ona kavuşamamanın verdiği ızdırapla yaşamına hep bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı eşlik eder. Acaba hayal ettiği gibi Maria ile beraber yaşasa içindeki yalnızlık son bulacak ve aradığı huzuru bulabilecek midir? Bu sorunun cevabı bu romanda olmasa da ” İçimizdeki Şeytan” romanında verilmeye çalışılmıştır. Oradaki başkişi Ömer yine iç dünyası karanlık tereddütler içerisinde bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bir tesadüf sonucu vapurda karşılaştığı Macide’ye aşık olan Ömer, uzun ve etkileyici konuşmalarıyla onun gönlünü alır ve kısa zamanda evlenirler. Ancak bu aşık genç maddi yükümlülüklerin de altında ezilerek zamanla değişmeye başlar. O beklediği huzura bir türlü kavuşamaz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olmaz ve bu evlilik son bulur. Kürk Mantolu Madonna’da ise yazar her ne kadar Raif’in yaşadığı mutsuzluğun aşık olduğu kadına kavuşamadığı için olduğunu vurgulasa da gerçekleri bilir ve İçimizdeki Şeytan’da zaten bunu işlemiştir. İnsanın içindeki boşluğun kapanması bir başkasıyla hayatını birleştirerek olacak bir şey değildir. Daha derin, daha ulvi bir boşluktur. Yazar bunu İçimizdeki Şeytan’da şöyle ifade eder: “İnsan bu dünyaya yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Romanlarında kişilerinin iç dünyasını yansıtmakta ve derin psikolojik gözlemlerle onların kafasındaki düşüncelere ışık tutmakta başarılı olan Sabahattin Ali, karakterlerini sadece iyi ya da kötü olarak değil her yönüyle romanlarında işlemiştir. İnsan bir yandan acizliği ve içine düştüğü bunalımlarla kendine kötülük ederken; diğer yandan sevince sevdiğinden hiçbir yardımı esirgemeyecek kadar merhametli de olabilmektedir. Ki Maria hastalanınca tutarsız davranışlarına rağmen Raif ona günlerce bakmıştır. Romanın sonunda Maria’nın bu tutarsız davranışlarının aslında bir sebebe bağlanması yine bu karaktere karşı içimizde bir merhamet duygusu uyandırır.

İnsan kendini tanıma arzusunda olan, başkalarının iç dünyasını da merak eden bir varlıktır. Aslında bu merak da yine kendini anlamaya yöneliktir. Öyle ki kitaplarda kendimizden bir şeyler buldukça ve hatırladıkça içimizi anlaşılmış olmanın huzuru kaplar. Ortaklıklar bulduğumuz karakterler bize yalnız olmadığımızı fısıldar. Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna’da tam olarak bunu yapar. İçimizi okuyan bir dost gibi bize insanlık hallerimizi anlatır. Tüm eksikliklerimiz, acılarımız ve iyi ve kötü yanlarımızla insan…
9.7/10
(170 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anonim
Anonim Üye 15 Eylül 2022 Henüz cevap yok.
Girilebilir mi, vakit kaybı mi ?
130 görüntülenme
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tolga Sazak
Tolga Sazak
3,325 UP
Çeviren 13 Ağustos 2017 12 dk.

Hayvan göçü, binlerce yıldır insanların ilgisini çekmektedir. Kıyı çamur çulluğunun Pasifik Okyanusu boyunca 9 günlük kesintisiz uçuşu gibi dayanıklılığın en şaşırtıcı girişimlerinden bazılarının uzak mesafe göçmenleri tarafından gerçekleştirilmesi bu ilginin geçerli bir sebebidir. 

Çoğu insan, göçü bir kuş sürüsünün üreme ve konaklama bölgeleri arasındaki mevsimsel hareketi olarak düşünür. Aslında, kuş göçü muhtemelen halk arasında en çok ilgi çeken biyolojik fenomendir ve ayrıca biyolojideki yerleşik bilimsel araştırma yöntemleri arasında en eski geçmişe sahip dallardan biridir (Berthold 2001). Fakat hayvan göçünün doğu batı arasındaki yolculuklar, kara ve okyanus içeren karmaşık gidiş dönüşler, okyanus ve göllerin su kolonları boyunca gerçekleştirilen düşey hareketler ve inişli çıkışlı yüksek dağ yolculukları gibi daha başka birçok şekli vardır (Hoare 2009). Göçü diğer hareket biçimlerinden ayıran şey, göçün tipik olarak bir tür yaşam alanından diğerine geçişi içermesidir (Aidley 1981).

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ali Sert
Ali Sert
84.7K UP
İnceleyen 21 Kasım 2022
Bilim kurgu olarak vasatın üstünde bir dizi. Birçok dizi gibi ilk bölümleri gayet etkileyici ve güzel ilerliyor sonrasında bazı bölümler vasatın altında. Yine de bilimsel gelişmeleri merak edenler için merak uyandırıcı bir dizi. Benzer birçok diziler gibi "bilime katkı sağlayan zengin iş adamı" profili ön plana çıkarılıyor. Uzaydan gelen tehdit karşısında bilimin adamlarının, dünya siyasilerinin ve halkın verdiği tepkiler ve birbiri ardına gerçekleşen komplolar güzel bir şekilde işleniyor. Dizinin sonunda romantik uzaylı güzellemesi ile de dizi boyunca hiç tahmin edilemeyecek bir sona imza atılıyor.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close