Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Utku Derin
Utku Derin
389K UP
Aktaran 5 gün önce 3 dk.

Sivrisinek ısırıkları, yaz aylarında ortaya çıkan kırmızı ve kaşıntılı can sıkıcı bir durumdan çok daha fazlasıdır. Bu canlılar küçük olsa da taşıdıkları her yıl dünya çapında 700.000'den fazla insanın ölümüne neden olan hastalıklar son derece büyüktür. Dahası, birçok sivrisinek, aynı zamanda çevre ve sağlık açısından risk oluşturabilen sentetik böcek ilaçlarına karşı direnç geliştirmiştir.

Mikrobiyologlar, bu soruna bir çözüm olarak canlı organizmalardan elde edilen biyopestisitleri araştırıyor. Applied and Environmental Microbiology dergisinde yayınlanan bir araştırma, Akdeniz'deki Girit adasından toplanan bir bakteri izolatının, Culex pipiens molestus sivrisineklerine karşı böcek ilacı etkisi gösterdiğini ortaya koyuyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında şehrin yeraltı tren istasyonlarına sığınan insanları ısırdığı için "Londra Metrosu sivrisineği" olarak adlandırılan bu tür, Batı Nil Virüsü ve Rift Vadisi Ateşi Virüsü gibi tehlikeli patojenleri insanlara bulaştırabilir.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Çeviren 23 Haziran 2023
Oldukça geniş Samanyolu’muzun en az 5 katı boyutunda olan NGC 6872 (sağ üstte), 500.000 ışık yılından daha geniş ve gerçekten çok büyük bir çubuklu sarmal galaksi. Bu devasa galaksinin çarpık ve uzamış sarmal kollarının görünümü, dev bir kuşun muhteşem kanatlarını andırıyor. Elbette popüler lakabı Condor Galaksisi’dir. Yaklaşık 200 milyon ışık yılı uzaklıkta, Tavus Kuşu olarak da bilinen güney takımyıldızı Pavo doğrultusunda bulunmaktadır. Yıldız oluşum bölgeleriyle çevrili olan NGC 6872’nin bozulmuş sarmal kolları, dev galaksinin çekirdeğinin hemen üzerinde görülen daha küçük yakın galaksi IC 4970 ile kütleçekimsel etkileşimi sonucu oluşmuştur. Pavo galaksi grubunun baskın devasa eliptik galaksisi olan NGC 6876, süzülen Condor Galaksisi’nin sol altında bulunuyor.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Bulut
19 saat önce
Sizlere meydan okuyorum evrim gerçek değil siz bana kanıtlarınızı şunun bende size kanıtlarımı sunayım haklı olan kazansın
1
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Göktuğ Kaçıra
Yazar 12 Eylül 2019 4 dk.

Canlılarda üreme iç güdüsüyle tetiklenen, en iyi ve sağlıklı yavruları üretmek ve türün devamlılığını sağlayabilmek için gelişmiş olan eş seçme davranışları çok çeşitlilik gösterebilir. Kuşlarda tüy renkleri ve ötüşler bahis konusuyken, geyiklerde boynuz büyüklüğü bu işi görür. Ancak gelişmiş beyinleri ve buna bağlı olarak daha karmaşık bir sosyal hayatları olan insanlarda eş seçimi çok daha karmaşıklaşmıştır. İşte tam da bu karmaşanın ortasında basit ancak bir o kadar da etkili olduğu düşünülen bir kimyasala rastlamak şaşırtıcı: Copulin. Copulin gerçekten de sihirli bir iksir olabilir mi?

Memelilerin birçoğunda görülen, dişilerin erkeği kabul etmeye hazır olduğu, feromonlarla veya üreme organlarının şişmesi gibi davranışlarla bunu belli ettiği döneme östrus denir. İnsanlarda bu davranışların görülmemesi yumurtlamanın gizli kalmasına yol açmaktadır. Bu bir dezavantaj olarak görülse de tek eşliliğe yönelmeyle düzenli olarak yavru doğumuna izin vermesi ve eş bulamama sıkıntısı olmaması yönüyle bir avantaj olmuştur. Ayrıca kadınların gizli bir silahının daha var olduğu düşünülmektedir: Copulin. Kimyasal olarak C2-C5 alifatik asitleri olan copulinler aslında vajinadan salgılanan yağ asitleridir.

118
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Melisa Arslan
İnceleyen 15 saat önce
Konusu
Mindhunter 1970’lerin sonunda ve 1980’lerin başında, FBI’ın gerçek hayatta kurduğu Davranış Bilimleri Birimi’nin kuruluş hikâyesini kurgusal bir anlatıyla sunar. Hikâyenin merkezinde ajan Holden Ford (Jonathan Groff) ve Bill Tench (Holt McCallany) yer alır. Bu ikili, henüz yeni sayılabilecek bir fikir olan seri katil profil analizini geliştirmek için ülke çapında dönemin en kanlı katilleriyle yüz yüze görüşmeler yapar. Yanlarında psikoloji hocası Wendy Carr (Anna Torv) da vardır.

Dizi, gerilim unsurunu şiddet sahnelerinden çok, karakterlerin zihnine girerek ve katillerin motivasyonlarını irdeleyerek kurar. Gerçek hayattan alınmış Edmund Kemper, Jerry Brudos, Richard Speck, Dennis Rader (BTK Killer) gibi birçok ünlü seri katil dizide birebir diyaloglarla işlenir.

Anlatım Tekniği ve Atmosfer
Mindhunter’ın en güçlü yanlarından biri, David Fincher’ın yönetmenliğinde kurduğu atmosferdir. Soğuk renk paletleri, titiz kadrajlar ve neredeyse klinik bir anlatı dili, izleyiciyi hem 70’ler Amerikan banliyö karanlığına hem de insan zihninin en uç noktalarına sokar. Dizi, klasik suç dizilerinden farklı olarak olay anlarını göstermek yerine karakterlerin ifadelerine, ince detaylara, sessizliklere ve diyaloglara odaklanır. Bu, hikâyeyi yavaş ama hipnotize edici bir şekilde ilerletir.

Karakterler ve Dönem Eleştirisi
Ford’un yenilikçi ve zaman zaman saf idealizmi, Tench’in pratik gerçekçiliğiyle çatışır. Bu ikili arasındaki dinamik, sadece suç psikolojisinin değil, dönemin FBI bürokrasisinin de eleştirisini içerir. Kadın bir akademisyen olarak Wendy Carr’ın hem FBI içindeki erkek egemen kültüre hem de kendi özel hayatına dair yaşadıkları, dizinin alt metnini zenginleştirir.

Ayrıca, dönemin toplumsal ve siyasi gerilimi - Vietnam sonrası Amerika, ataerkil düzen, medyanın suçu nasıl yansıttığı gibi temalar - her karakterin hikâyesine ince ince yedirilir.

Dizinin Gerçekçilik Düzeyi
Dizideki katillerin çoğu, gerçek röportajlardan esinlenen diyaloglarla aktarılır. Özellikle Edmund Kemper karakterinin tüyler ürpertici sakinliği ve zekâsı, gerçek kayıtlardan alınan diyaloglarla oluşturulmuştur. Bu durum, dizinin kurgu ile gerçeği ustaca harmanladığını gösterir.

Zayıf Yönler
Bazı izleyiciler için Mindhunter’ın en büyük handikapı tempodur. Dizi, hızlı aksiyon ya da sansasyonel şiddet sunmaz. Çoğu zaman iki insanın bir odada oturup saatlerce konuşmasına tanık olursunuz. Bu, dikkatini kolay dağıtan ya da yüksek tempo bekleyen izleyici için yorucu olabilir.

Ayrıca, Netflix’in üçüncü sezonu iptal etmesi, diziyi bir bakıma yarım bırakmıştır. BTK Katili’ne dair açılış ve kapanış sahneleri, planlanan bir sonraki sezon için zemin hazırlıyordu. Bu hikâyenin yarıda kalması, dizinin potansiyelini tam olarak gerçekleştirememesine neden olmuştur.

Neden İzlenmeli?
Suç psikolojisine ve kriminolojiye ilgin varsa Mindhunter tam anlamıyla bir altın madeni gibidir.
Karakter odaklı, diyalog merkezli anlatımları seviyorsan keyif alırsın.
David Fincher’ın yönetmenlik anlayışını, detaycılığını, kadraj ve atmosfer kurma yeteneğini hissetmek istiyorsan kaçırmamalısın.
Gerçek suç hikâyelerine ve bu olayların toplumsal yansımalarına meraklıysan, dizi hem öğretici hem de düşündürücü bir deneyim sunar.

Eleştirel Sonuç
Mindhunter, televizyon dizilerinde suç türüne yeni bir derinlik getiren, neredeyse akademik bir titizlikle yazılmış, sinematografik bir başyapıttır. Ekrandaki şiddetin pornografisine değil, şiddetin nedenine odaklanır. Bu sayede rahatsız edici derecede dürüst bir anlatı sunar: Bazı kötülükler asla tam olarak anlaşılamaz, sadece incelenebilir.

Kapanış olarak şunu söylemek yerinde olur: Mindhunter seni izleyici koltuğunda bırakmaz; seni soru soran, anlamaya çalışan bir gözlemciye dönüştürür. Ve belki de bu yüzden, bitirdikten sonra karakterlerin gerçek hayattaki karşılıklarını saatlerce araştırırken kendini bulursun.
Dizi
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
73K UP
İnceleyen 11 Şubat
Hiç bu kadar bir filmi izlerken bittiği için üzüldüğümü hatırlamıyorum . Efsane bir filim bu izlerken eğlendiğim ve kendi içimdeki diğer kişiliğimi düşünmeye başlamamı sağladı . Fight Club izlenmeyi hak eden bir şaheser.
9.8/10
(153 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Fight Club
Yönetmen: David Fincher
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
12
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0020 Temmuz
Atomlardan proteinlere: Yapısal Biyoloji ve Yapısal Taklit
20 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 27 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Amino asitler nasıl bir araya geliyor, 3 boyutlu yapı nasıl oluşuyor? Protein yapılarını çözmek, incelemek ve karmaşık protein etkileşimlerini anlamak için hangi teknikleri kullanıyoruz? Etkinlikte bu sorulara cevap ararken, teorik ve pratik oturumlar aracılığıyla protein yapılarını ve etkileşimlerini inceleyeceğiz. Pratik derslerle veritabanı kullanımı (NCBI BLAST, Expasy), protein görselleştirme (PDB, Chimera X), yapı modelleme (AlphaFold), protein etkileşimleri (PISA) ve moleküler kenetleme (HADDOCK, SWISSDOCK) konularını işleyeceğiz.

Devamını Göster
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Arda Ateş
Arda Ateş
213K UP
Yazar 28 Mart 2019 17 dk.

Kendimiz dışındaki herhangi bir insanla iletişim kurmak, yani sosyal temaslarda bulunmak için karşıdaki bireye hissettiklerimizi ifade edebilmek ve onun hissettiklerini anlayabilmek gibi bazı duygusal yeteneklere ihtiyacımız vardır. Bu karşılıklı duygusal aktarım üretilen sesler, kelimeler, yüz ifadeleri ya da beden dili yoluyla gerçekleşir.

Bahsedilen aktarım yolları arasında güvenilirlik açısından bazı niteliksel ve niceliksel farklar vardır. Bir birey duygularını çevreye yansıtmak istemediği zaman konuşmasını ve bedensel hareketlerini kolaylıkla kontrol edebilir çünkü bu iki araç bilinç yoluyla kullanılır ve günlük hayatta bunun pratiğini sürekli yaparız. Dolayısıyla bu araçlar yoluyla bize yansıtılan verileri yorumlarken yeterince güvenilir sonuçlar alamayız. Fakat konu yüz olunca işler biraz daha netleşmektedir çünkü yüzdeki kaslar bir duygu hissedildiği anda istemsiz olarak harekete geçer ve kontrol edilmeleri çok daha zordur. Hatta ustalıkla kontrol edilseler bile hissedilen duyguya dair bazı ipuçları bırakırlar.

87
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 15 Ağustos 2014 18 dk.

Bilimsel yöntem, en azından 17. yüzyıldan bu yana bilimin gelişimini karakterize eden, Evren'e dair bilgi edinmeye yönelik, sistematik bir yaklaşımdır. Bilimsel yöntemin basamakları; genel olarak gözlem yapmayı, bir hipotez oluşturmayı, deneyler yapmayı ve bu deneyler yoluyla toplanan kanıtlara dayanarak sonuçlar çıkarmayı içermektedir. Bilimsel yöntemin basamakları şunlardır:

Elbette, bilimsel yöntemin bütün aşamaları boyunca eleştirel düşünme, şüphecilik ve etik hususlar esastır. Bilim insanları, bilimsel yöntemin her bir basamağında, kanıtlarla çelişen hipotezleri bir kenara atmaya veya revize etmeye istekli olmalı ve çalışmalarını sorumlu ve etik bir şekilde yürütmelidir.

218
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Görkem Bakırcı
Fen Bilimleri Öğretmeni 4 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Serdal Coşgun tarafından sorulmuştur.
Orijinal Soru: bizler  maymunlardan geliyorsak, ozaman neden onlar gelişmediler?

Öncelikle bizler de birer maymunuz, kuyruksuz maymun. Şu anki maymunların bizim gibi olamamasının birçok nedeni var, burada insanın ve diğer kuzenlerimizin evrimsel patikalarına bakmamız gerekiyor.

İnsan - şempanze ayrımı yaklaşık 6-7 milyon yıl önce gerçekleşti. Bu 6-7 milyon yıllık süreçte bizim evrimsel patikamız bizi, şempanzelerin evrimsel patikası da şempanzeleri yarattı. Burada spesifik seçilim baskılarına baktığımızda onlar neden biz olmadı, hatta neden herhangi bir canlı insan gibi olamadı da sadece insan, insan oldu bunu daha net görebiliriz.

Öncelikle Bipedalizm, alet yapımı, etçil diyete geçiş, cinsel seçilim ve sosyal yapı insanı insan yapan en önemli ve en belirgin seçilim baskıları oldu. Özellikle alet yapımı, ellerimizi kullanmamız, zihnimizde tasarlayacağımız aletleri planlamamız ve ve bu aleti geliştirmemiz açısından beynimizi çok ciddi şekilde geliştirdi. Bibedalizm yani iki ayak üzerinde durmamız da beynimizi geliştirdi, avcıları çok daha iyi bir şekilde fark ettik ve termoregülasyon ve uzun mesafeleri yürüyerek kat etme yani göç etme konusunda da oldukça işimize yaradı. Etçil diyete geçiş, yani protein almak ve cinsel seçilim de beynimizi ciddi oranda büyüttü. Tabii ki insanı maymunlardan daha doğrusu kuzenlerimizden ayıran en ciddi ve önemli seçilim baskıları bunlar oldu. Fakat şempanzelere baktığımızda ya da bize daha yakın olan diğer maymun türlerine baktığımızda bu seçilim baskılarından birkaçını görememekteyiz. Örnek vermek gerekirse, şempanzelerde geçici bipedalizm vardır ancak bizler gibi kalıcı bir şekilde iki ayak üzerinde durmazlar, bize göre sosyal yapıları daha az gelişmiştir ve genel olarak etçil diyet çok gözlemlenmez. Burada saydığım seçilim baskılarının ne kadar süre popülasyon üzerine etki ettiği ve hangi kronolojik sırayla etki ettiği bile popülasyon üzerinde ciddi farklar yaratabilir. İşte hem kuzenlerimizin hem de daha uzak akraba olduğumuz türlerin bizim gibi olamamalarının en temel sebebi budur. Bir şempanze neden insan olmadı, ya da bir fil neden insan olmadı neden insan kadar zeki ve yüksek farkındalıklı olmadı, işte temel cevap budur: bizim takip ettiğimiz evrimsel patikayı takip etmediler.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. M. V. Suntsova, et al. (2020). Differences Between Human And Chimpanzee Genomes And Their Implications In Gene Expression, Protein Functions And Biochemical Properties Of The Two Species. BMC Genomics, sf: 1-12. doi: 10.1186/s12864-020-06962-8. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Ağustos 2021 14 dk.

Işık, 1 saniyede 299.792.458 metre yol alabilir.[1][2][3] Yani kabaca 1 saniyede 300 milyon metre... Saatte 1 milyar kilometre. Bu, Dünya etrafında 1 saniyede 7 tura karşılık gelir! Dolayısıyla ışığın 32 santimetre uzunluğundaki 2 litrelik bir kola şişesinin bir ucundan diğerine ulaşması 1 nanosaniye sürer. 1 saniyenin milyarda biri...

Siz, modern bir videoyu en yüksek ayarlarda izlerseniz, genellikşe saniyede 60 tane fotoğraf karesi görürsünüz ("60 fps" denen kavram budur). Bu yüksek hızlı kare değişimini beyniniz fark edemez ve bu nedenle o fotoğraf karelerini, "akan bir video" gibi algılarsınız. Eğer saniyede 60 kare değil de, saniyede 1 milyar kare kaydeden bir kameramız olsaydı, bir ışık huzmesinin kola şişesinin bir ucundan girdiği ânı görebilirdik ama bir sonraki karede ışık çoktan diğer uca ulaşmış olurdu. Bu, az çok şöyle gözükürdü:

119
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Emir Akbaş
Emir Akbaş
106K UP
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Daha dün ruhlarının yalnızlığında hasta odalarının loşluğunda çabucak ölmeyi arzulayanlar, başkalarının yaşamını ve mutluluğunu görünce nasıl da yaşamak istiyorlar?
Kaynak: Alexandre Dumas (Fils)'in Kamelyalı Kadın adlı romanından alınmadır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Felsefe konusunda geliştirebilirsin.

Yaşam Ağacı Türü
Furkan Coşar
Furkan Coşar
26K UP
Türü Ekleyen 6 gün önce
Endonezya küçük doğanı, gündüz yırtıcı kuşları takımının doğangiller familyasından bir kuş türüdür. Dünya'nın en küçük yırtıcı kuşlarından biridir. Boyu yalnızca 14 – 16 cm'dir. Brunei, Myanmar, Tayland, Malezya, Singapur and Endonezya'da bulunur.
2
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ufuk Derin
Aktaran 5 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close