Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Anıl Kocabaldır
Yazar 17 Şubat 2020 12 dk.

Bu yazımızda kaotik sistemlere örnek vermeye devam edeceğiz. Önceki yazımızda fiziksel bir örnek olan elektronik sistemlerde kaosu incelemiştik. Şimdi ise başka bir disiplin olan biyolojiden, kaotik davranış sergileyen, bir canlı grubuna ait popülasyondaki büyümede meydana gelen kaotikliği ele alacağız.

Biyolojik sistemlerde kaotikliği ilk defa inceleyen, biyolog R. M. May’dir. Kendisi 1970’lerin ortasında kompleks/ karmaşık davranış sergileyen biyolojik sistemlerin matematiksel bir modelini oluşturmuştur. Popülasyondaki canlıların sayısını zamana göre değişimini incelemiş ve 1976 yılında bunu bir makale olarak Nature dergisinde yayınlamıştır. Bu olay, aslında kaotik sistemlerin ilgiyi çekmeye başladığı bir dönüm noktasıdır. Çünkü basit ve karmaşık denklemlere sahip olmayan sistemlerde de hatta canlı maddelerde de kaotikliğin olabileceği ortaya konulmuştur.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Burak Albayrak
Ekleyen 20 Eylül 2022 37 dk.

Kolesterol, insan yaşamı için gerekli olan lipofilik (yağda çözünür) bir moleküldür. Hücre zarının yapısal bir bilişenidir ve çeşitli steroid hormonları (örneğin, kortizon ve aldosteron ve adrenal androjenler) D vitamini, seks hormonları (testosteron, östrojenler ve progesteron) ve safra asitlerinin sentezlenmesi için bir yapı taşı görevi görür. Kolesterol, stabilite ve akışkanlık sağlayan yapısal rollerinin yanı sıra hücre fonksiyonunun düzenlenmesinde de önemli bir rol oynar.

Kolesterol birçok sağlıklı hücre fonksiyonunun merkezinde yer alırken, anormal kan konsantrasyonlarına ulaşmasına izin verilirse vücutta ciddi sorunlara neden olabilir. Yüksek Kolesterol olarak da bilinen Hiperkolesterolemi, bir hastanın kanındaki LDL-kolesterol konsantrasyonlarının yükseldiği durumu ifade eder. LDL-kolesterol seviyeleri çok yüksek olduğunda, erken aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riski artar. Yüksek kolesterol seviyeleri, ayrıca kolelitiazis gibi birçok genetik hastalıkta da rol oynar.

53
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Simay Aladağ
Aktaran 26 Kasım 2023 5 dk.

Maryland Üniversitesi'nde jeoloji profesörü Sujay Kaushal tarafından yürütülen yeni bir bilimsel incelemeye göre, gezegenin tuz talebinin çevreye ve insan sağlığına bir maliyeti var. Nature Reviews Earth & Environment dergisinde yayınlanan makale, insan faaliyetlerinin Dünya'nın havasını, toprağını ve tatlı suyunu daha tuzlu hale getirdiğini ve mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde bunun "varoluşsal bir tehdit" oluşturabileceğini ortaya koydu.

Jeolojik ve hidrolojik süreçler zamanla tuzların yeryüzüne çıkmasına neden olur, ancak madencilik ve arazi geliştirme çalışmaları bu tuz döngüsünü daha da hızlandırıyor. Tarım, inşaat, su arıtma, yol çalışmaları ve diğer endüstriyel faaliyetler biyolojik çeşitliliğe zarar veren ve aşırıya kaçtığı zaman içme suyunu güvensiz hale getiren tuzlanmayı yoğunlaştırabilir. Maryland Üniversitesi Yer Sistem Bilimi Disiplinler arası Merkezi'nde göreve alan Kaushal şöyle diyor:

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
505K UP
2 gün önce
Yeni bir uluslararası araştırma, Paris İklim Anlaşması’nın 1.5°C hedefinin kutup buzullarını korumak ve deniz seviyesindeki hızlı yükselişi önlemek için yetersiz olduğunu ortaya koydu. Bilim insanları, güvenli bir iklim sınırı olarak 1.0°C artışın daha uygun olabileceğini belirtiyor. Çalışma, geçmiş sıcak dönemlerden elde edilen veriler, mevcut buz kaybı ölçümleri ve gelecek projeksiyonlarını birleştirerek deniz seviyesinin önümüzdeki on yıllarda on yılda 20–30 cm artabileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar, mevcut küresel ısınma hızının geçmiş jeolojik dönemlerle kıyaslanamayacak kadar hızlı olduğuna dikkat çekiyor. Buz tabakalarının yılda yaklaşık 370 milyar ton eridiği belirtilirken, model tahminlerinin bu değişimi olduğundan düşük yansıttığı vurgulanıyor.

Ayrıca, düşük enlemlerde deniz seviyesinin daha hızlı yükseldiği, bu nedenle Bangladeş, Vietnam ve Belize gibi bölgelerin ciddi risk altında olduğu aktarılıyor. Bilim insanları, sıcaklık artışı 1.5°C’yi geçse bile, uzun vadeli güvenli iklim hedeflerine ulaşmak için daha katı hedeflerin belirlenmesi gerektiğini söylüyor.

Bilim insanları, küresel ısınmanın artık geri döndürülemez eşiklere yaklaştığını ve siyasi çekişmelerin ötesinde acil bilimsel eylem gerektiğini vurguluyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Kalaycık
Çeviren 5 Ağustos 2021 14 dk.

Akdeniz tipi iklim bölgeleri (AİB) beş kıtaya yayılmıştır: Afrika, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika. Bitki örtüsü (yakıt) büyümesini sağlayan serin ve yağışlı kışlar ve bitki örtüsünün tutuşabilirliğini artıran sıcak ve kuru yazlar ile karakterize edilen, güçlü bir mevsimsel iklimi paylaşırlar. Buna bağlı olarak, ekolojik ve evrimsel süreçler ile insan toplumları, Akdeniz tipi iklim bölgelerinin çoğunluğunda, ateş tarafından güçlü bir şekilde şekillendirildi.

Daha yakın zamanlarda, peyzaj ve iklimde yaşanan insan kaynaklı değişimler, yangın rejimlerinde ve dolayısıyla Akdeniz tipi iklim bölgelerinin beşinde de sosyo-ekolojik etkilerinde güçlü değişikliklere yol açmıştır. Son yıllarda artan nüfus, vahşi yaşam alanı ile kentsel alan arayüzüne (veya kısaca "VKA", yaban hayatı alanları ile kentsel alanların iç içe bulunmasını ifade eder) milyonlarca yeni insan ile barınak getirdi ve şiddetli yangın dönemlerinde ısınma ve kuruyan iklimler ve buna artı olarak meydana gelen tutuşmalar (çoğunlukla antropojenik), ekstrem orman yangını olaylarının (kısaca "EOO") yaygınlığının artmasına neden oldu. Ekstrem yangın olayları da, genellikle çok geniş yanan alanlara ve insan yaşamı ve onun varlıkları üzerinde önemli etkilere neden oldu.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Tıp konusunda geliştirebilirsin.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Beste Zorlu
Beste Zorlu
147K UP
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Samsun
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Batuhan H.
Batuhan H.
62K UP
Astronomi öğrencisiyim. Astrofizik ilgi alanım. 26 Eylül 2022 Sen de Cevap Ver

Evet sözüne ettiğiniz bu siyah bölge oluşumu olacaktır ancak konuyu biraz daha açacak olursam neden böyle bir metot kullanıldığını anlayabiliriz.

James Webb teleskopu ve birçok teleskop için birden fazla aynalı sistem kullanılır James Webb için bu Korsch teleskopudur. Bu ayna sistemi Üç Aynalı Anastigmat[1] sistemini kullanır ancak gözlem araçlarının bazı temel sorunlarının çözülmüş versiyonudur. Bu sistemde esas amaç orta noktadaki aynanın üzerine, teleskopun ucundaki aynanın, ve birincil ayna yani teleskopun büyük aynasından gelen görüntüyü odak noktasına düşürmektir. Odak noktası ise gözlenen cisimden gelen ışınların aynı noktaya düştüğü yer olarak kabaca tanımlanabilir.

Sorunuzdan yola çıkarsak 'Siyah nokta olmasaydı daha iyi olmaz mıydı?' cevap bulmaya çalışırsak, hayır aksine oldukça maliyetli olurdu.

Tüm Reklamları Kapat

Bu teleskop çeşidinin esas önemi James Webb gibi büyük teleskopların odak noktası görece daha büyük (yani teleskopun ucuyla arka kısmı birbirinden uzak olması gerektiğinden) olduğu için teleskopa ikinci bir ayna ekleyerek yine aynı olan odak uzaklığını teleskopun olması gereken uzunluğundan birkaç kat daha az bir uzunluğa sığdırabiliyoruz ve bu sisteme üçüncü bir ayna ekleyerek gözlem aletlerinin sorunlarından kaçınabiliyoruz.

Eğer maliyeti ve sorunları düşünecek olursanız James Webb teleskopunun, eğer böyle bir yöntem kullanılmadan yapılmış olsaydı, uzunluğu minimum olarak 131.4 metre (bu kadar büyük bir aynaya sahip bir teleskop için odak uzunluğu bu oluyor) ve maliyeti olan 10 milyar dolar yerine birkaç yüz milyar dolar olabilirdi.

Kaynaklar

  1. Wikipedia. Korsch. (13 Haziran 2012). Alındığı Tarih: 26 Eylül 2022. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ulaş Şaroğlu
Etkinliği Ekleyen 1 gün önce IstanbulÜcretsiz31 Mayıs
Uluslararası İTÜ Bilim ve Mühendislik Zirvesi (İngilizce)
31 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 02 Haziran 2025 16:00 tarihine kadar.

📅 31 Mayıs – 2 Haziran 2025 tarihlerinde, İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi'nde düzenleyeceğimiz International ITU Science and Engineering Summit (SES 2025) etkinliğimiz sizlerledir.

📌 Etkinliğimizin programı ve konuşmacı listesine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

🔗 https://indico.itu.edu.tr/event/5

📌 Bu ve bu tarz etkinliklerimizden haberdar olmak için kulübümüzün İnstagram sayfasını takip edebilirsiniz:

🔗 https://www.instagram.com/itufmk/

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Emre Bozoğlu
5 gün önce
Bu kimin menfaati neyse
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Melisa Bozkurt
Yazar 1 Mayıs 2020 3 dk.

Genomun gardiyanı olarak da tanımlanan p53 proteini, ilk kez 1979 yılında hayvan deneylerinde incelenen tümörlerde belirlenmiş ve ilerleyen 20 yıl boyunca görevi tam olarak anlaşılamamıştır. Kendisini “gen” olarak tabir etsek de aslında TP53 geni tarafından sentezlenen kısa ömürlü bir proteindir. İlk belirlendiğinde (1979) ağırlığı 53 kDa (kilodalton) olarak bulunduğundan “p53” olarak adlandırılmıştır.

p53, temel görevi hücre bölünmesini düzenlemek olan bir transkripsiyon faktördür. Hücre büyümesinin durdurulması, programlanmış hücre ölümü, hücre farklılaşması ve DNA tamir mekanizmasının başlatılması gibi işlevleri ve birçok organizmada kanserin baskılanmasında rolü olan bir proteindir.

44
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tutulmaya Yakın Bir Uçuş

10 Haziran’da yeni Ay, Güneş’in önünden geçti. Yeröteye yani eliptik yörüngedeki en uzak noktaya ulaştıktan sadece iki gün sonra, Ay’ın nispeten küçük olan boyutu halkalı bir Güneş tutulması oluşturdu. Tutulmanın muhteşem halkalı evresi, bir ateş halkası şeklindeki parlak Güneş diskini gösteriyor. Dünya gezegeninin kuzeyindeki, dar gölge yolu boyunca izlenebilmiştir. ABD’nin doğu kıyısı boyunca, sabahın erken saatlerinde bulutlu olan gökyüzü, yine de görkemli bir parçalı tutulmaya ev sahipliği yaptı. Boston, Massachusetts’in güneyindeki Quincy plajından çekilen ve dijital olarak birleştirilen bir dizi ardışık görselde, Ay ve Güneş birlikte yükseliyor. Rastlantı sonucu elde edilen dizide yükselmekte olan Güneş ve Ay silueti ile birlikte, uçan bir kuşun izlediği dalgalı yol da görülüyor.

11 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Zev Hoover, Christian A. Lockwood ve Zoe Chakoian
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
İnceleme
Umut Top
Umut Top
106K UP
İnceleyen10 26 Eylül
İlk filminde, bir çocuğun hayatını duygusal anlamda ve mükemmel bir şekilde betimleyen yapım, bu sefer o çocuğun ergenliği üzerinden ilerliyor. Ergenliğe giren bir çocuğun yaşadığı derin duygusal değişiklikleri, ilk filimindeki evreni bolca çeşitlendirerek tatlı, komik ve öğretici bir şekilde ele alıyor. Oldukça ayrıntılı ve bu ayrıntılar da oldukça koordineli bir şekilde düzenlenmiş. Aile ile izlemek için birebir.
9.1/10
(20 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Inside Out 2
Yönetmen: Kelsey Mann
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

İnceleme
Orçun Deniz Can
İnceleyen10 1 gün önce
Dizi, insanların ve hayvanların yan yana yaşadığı alternatif bir dünyada geçiyor ve çoğunlukla Hollywoo'da geçiyor (isim D tabelasından çalındıktan sonra değişiyor). BoJack Horseman dizisi ismini aldığı ana karakterimiz olan BoJack Horseman'ın, yetim kalmış üç insan çocuğu yetiştirmeye çalışan genç bir bekar atı merkez alan, 1990'larda yayınlanmış bir sitcom olan Horsin 'Around'un eski yıldızı'nın başarılı oyunculuk günlerini geride bırakmasının ardından girdiği varoluşsal krizle başlar. Ayrıca BoJack içki ve uyuşturucuya olan bağlılığı ve bunun doğurduğu umursamazlıkla hayatına devam eder. Aynı zamanda BoJack'in evindeki kanepesinde bir süredir onunla beraber kalan Todd'la tanışırız, kendisi pek başarılı değildir aynı zamanda hep birilerine yük olmuştur ve BoJackta tam bu sebepten dolayı Todd'a karşı sürekli ileri geri laf eder ama içten içede onsuz yapamaz. Elbette birde hem menajeri hemde sevgilisi aynı zamanda bir kedi olan Prenses Carolyn var, ki oda BoJack'e ne kadar aşık olsada bir yandan da asla BoJack ile bir geleceği olamayacağı gerçeğinin farkındadır, ki öyle ya da böyle bu karakterlerin BoJack'in bu dizide anlatılan hikayesinde çok ama çok büyük rolleri vardır. Hikaye bir gün BoJack'in kendi oto-biyografi kitabını yazma serüveniyle başlıyor. BoJack'in hayatında çok büyük role sahip olacak hayalet yazarı Diane Nguyen ilede bu oto-biyografi vesilesiyle tanışıyor. Zaten tanışıklığı olan aynı zamanda Diane'inde erkek arkadaşı olan Mr.Peanutbutter da var tabi sevimli sempatik bir köpek. Genel hatlarıyla dizi bu karakterler etrafında dönüyor, dolanıyor.

Hepsinden öte benim gibi sık sık hayatın anlamını sorgulayan ve genelde bir anlamı olmadığını ve eninde sonunda ölüm varsa uğraşmanın gereği olmadığını savunan birisine ilaç gibi gelmiş bir dizidir. Ne zaman BoJack'e baksam hep kendimden bir parçamı görürüm, hayattan ve kendinden vazgeçmiş, kendini salmış ve bu düzenden kurtulmayı denesede bir türlü kurtulamamış bir kişidir BoJack Horseman ve bu bana hep kendimi ve olası sonumu hatırlatıyor. Ayrıca bölümlerin başındaki İntro müziğiyle, bölümlerin sonundaki Outro müzikleri dizinin temasını ve tonunu adeta yaşatıyor, o boşluk hissini bölüm sonunda bir anda gelen siyah ekran ve o başlayan mistik outro müziğiyle izleyicilere hissettirebilen nadir eserlerdendir, arada açar dinlerim, hatta Mr.Peanutbutter'ın telefon müziğini kendim kullanmaya başladım diziyi bitirdiğim gün, bu güzel deneyimi asla unutmayayüm diye şahsen ben o derecede seven birisiyim ve sizinde sevebiliceğinize inanıyor ve izlemenizi sonuna kadar öneriyorum.

10/10
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: Amy Winfrey
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close