Soy Ağaçları ve Evrim Ağaçları: Evrimi Anlamanın ve Anlatmanın En Kolay Yolu!
Ortak Ata Nedir? Kendi Akrabalarımız İçin Ürettiğimiz Soy Ağaçlarından Yola Çıkıp, Türler Arası Akrabalığı Gösteren Evrim Ağaçlarına Nasıl Ulaşırız?
Yeryüzündeki tüm insanlar, birbiriyle akrabadır. Yani bugüne kadar yaşamış insanlar arasında tek bir kişi yoktur ki, diğer insanlarla akraba olmasın. Avustralya'da yaşayan bir yerli, Norveç'teki bir kadın, Türkiye'deki bir erkek, Meksika'da 100 yıl önce yaşamış bir köylü, Arktik Çember'de yaşayan bir Eskimo, Afrika'da yaşayan San Kabilesi üyeleri, Albert Einstein, Marie Curie, Aziz Sancar, Frances Arnold, bu yazıyı yazan ben, bu yazıyı okuyan siz ve diğer tüm insanlar, birbiriyle uzaktan veya yakından akrabadır. Çünkü var olan, var olmuş ve öngörülebilir bir süre boyunca var olacak tüm insanlar, ortak atalardan gelirler. Bunun ne demek olduğuna birazdan geleceğiz.
Aynı şey, farklı canlı türleri için de geçerlidir. Dünya'da, sonradan yok olsa bile bir dönem var olmuş veya şu anda var olan canlıların hepsi, mutlaka birbirleriyle akrabadır. Yani yeryüzünde 1 tane canlı türü var olmamıştır ki, diğer türlerle akraba olmasın. Bir bakteri, bir çam ağacı, bir yılan, bir insan, bir mantar ve aklınıza gelebilecek diğer tüm canlılar, birbirleriyle akrabadır.
Tabii bu akrabalık ilişkileri çok derin bir tarihe sahip olduğu ve evrim de daha önceden anlattığımız gibi yavaş işleyen bir süreç olduğu için, insanların bu karmaşık ve uzun evrimsel süreçleri ilk seferde anlamaması normaldir. Özellikle de kıta hareketleri, iklim değişimi, türlerin evrimi gibi süreçleri anlamak, biz insanlar için fazlasıyla zorlu bir zihinsel egzersizdir. Tüm bunlara rağmen, evrimsel süreçleri daha rahat anlamanın ve anlatmanın birçok yolu var. Biz, Evrim Ağacı olarak bir tanesini özellikle tercih ediyor ve yıllardır kullanıyoruz: Bireysel soy ağaçlarımızı, türümüzün evrimsel soy ağacına bağlayan anlatım... Gelin buna bir bakış atalım.
Soy Ağacı Nedir?
Evet, belki küçükken uğraşmışsınızdır. Bir ağacın üzerine tüm akrabalarınızı yerleştirmiş ve birbirleriyle olan akrabalık ilişkilerini belirtmişsinizdir. Dedeleriniz, dedelerinizin dedeleri, tüm kuzenleriniz ve daha nicesi... Bu şekilde yarattığınız çizimlere "soy ağaçları" denir. Bir soy ağacı, kabaca şu şekilde gözükebilir:
Buradaki her bir dal, bir soy olarak bilinir. Örneğin görselde "SİZ" olarak vurgulanan dal, bir soydur. Bu durumda soy, 1 bireyden oluşur (sadece "siz"den). Dedeniz ve ninenizden fışkıran dalların tamamı da bir soydur; ancak bu soy, çok sayıda bireyden oluşur ve "siz"i de kapsar.
Her bir kesintisiz dal ise soy hattı olarak bilinir. Örneğin dede ve ninenizden, anne ve babanıza gelen ve sonrasında da size gelen dal, bir soy hattıdır. Benzer şekilde, aynı dede ve ninenizden, dayınıza ve halanıza giden, oradan da kuzenlerinize ulaşan "yolak" da bir soy hattıdır.
Bu soylar ve soy hatları, anlamsız bağlantılardan ibaret değildir; her birinin önemli bir anlamı vardır: Her birimiz, kardeşimize oldukça benzeriz. Bunun sebebi anne-babalarımızın ortak olması ve onlardan aldığımız genlerin, birbirlerine aşırı benzer olsa da, halen belli başlı farklılıkları taşıyor olmasıdır. Bu ufak farklılıklar, kardeşimizle aramızdaki farkı yaratır. Birbirine yakın akraba olan, yani birbiriyle benzer genleri ve fiziksel özellikleri taşıyan bireyleri, soy ağacında birbirine daha yakın dallara koyarız.
Bu dalların kesiştiği yerde, ebeveynlerimiz bulunur. Yani anne ve babamız. Ebeveynlerimiz, bizim atalarımızdır. Onların hayatta kalması ve üremesi sayesinde biz var olabilmişizdir. Eğer onlar var olmasaydı veya hayatta kalamasalardı veya üreyemeselerdi, biz de var olamazdık. İşte birden fazla kişinin, yani soy ağacı üzerinde birden fazla dalın var olabilmesini mümkün kılan gruplara ortak ata adı verilir. Çünkü bu kişilerin ataları, ortaktır. Kardeşinizin atası da anne-babanızdır, sizin de öyle... Yani kardeşinizle sizin ortak atanız, sadece 1 nesil önce yaşamıştır.
Ama sizin tek ortak atanız anne-babanız değildir. Anne-babanızın ebeveynleri de sizin ortak atanızdır, çünkü onlar var olmasaydı, hayatta kalamasaydı veya üreyemeseydi, ebeveynleriniz var olamazdı, dolayısıyla siz ve kardeşiniz de var olamazdınız. Dolayısıyla bireylerin tek bir ortak atası yoktur. Ortak ata olan ilk bireylerin bütün ataları da, o kişilerin ortak atası konumundadır. Bunu ayırt etmek için, kardeşinizle ortak atalarınız olan ebeveynlerinize, yani anne-babalarınıza son ortak ata denir. Çünkü ebeveynler, size kadar gelecek olan upuzun bir soy hattındaki son durak noktasıdır. Son ortak atadırlar.
Eğer kendi bulunduğunuz noktadan geçmişe bakıyorsanız, onların ilk ortak ata olduğunu da söyleyebilirsiniz, çünkü karşılaştığınız ilk ortak atanız onlardır. Ama genellikle geçmişten günümüze bakıldığı için, "ilk ortak ata" kavramı çok ama çok daha eski ataları tanımlamak için kullanılır - ki buna biraz sonra geleceğiz. Şimdilik bilmeniz gereken, ebeveynlerinizin siz ve tüm kardeşlerinizin son ortak atası olduğu gerçeğidir.
Ama sizin benzer olduğunuz tek kişi kardeşiniz veya ebeveynleriniz değildir. Örneğin amca, teyze ve dayı çocukları olarak bilinen birinci derece kuzenlerimize de benzeyebiliriz. Ancak dikkat etmiş olabileceğiniz gibi bu benzerlik, neredeyse her zaman kardeşimize olan benzerlikten düşük olacaktır. Buna rağmen bu benzerlik, tesadüf değildir: Kuzenlerimize benzeriz, çünkü onlarla dede ve ninelerimiz ortaktır. Yani kardeşinizle olan ortak atanızı bulmak için 1 nesil geriye gitmeniz gerekmişti. Birinci derece kuzenlerinizle ortak atanızı bulmak içinse, 1 nesil değil, 2 nesil geriye gitmeniz gerekir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Burada, önemli bir detaya dikkatinizi çekmek istiyoruz: Kuzenlerimizle olan benzerliğimiz, kardeşlerimizle olan benzerliğimizden düşüktür, çünkü genlerimiz, kardeşlerimizle olanın aksine 1 nesil fazladan ayrışmıştır. Yani sizin, kardeşlerinizin ve kuzenlerinizin genomları yan yana dizilecek olursa, kardeşlerinizle olan nükleotit bazındaki benzerliğiniz, kuzenlerinizle olan benzerliğe göre daha fazla olacaktır.
Aynı durum, ortak ata ile torunları için de geçerlidir: Eğer ortak atası tespit edilen iki kişinin birbirine yakınsa, bu iki kişinin genleri, ortak atalarının genleriyle oldukça benzer olacaktır. Dolayısıyla o genler sayesinde var olan fiziksel özellikleri de öyle... Ama ne kadar uzak kuzenlere giderseniz, o kuzenlerinizle ortak atalarınıza benzerliğiniz o kadar az olacaktır. Örneğin 2. derece kuzenlerinizle ortak atanız, dede ve ninelerinizin anne ve babalarıdır. Bu kişiler size, anne-babanızdan çok daha az benzerler - genleri de öyle! Dolayısıyla nesil bazında ne kadar geriye gidilirse, torunlara o kadar az benzeyen bireylere ulaşılır. Bu, mantıklıdır: Sizin 10 nesil önceki dede-nineleriniz, size, 2 nesil önceki dede-ninelerinizden çok daha az benzeyecektir.
Bunu görmek için, yukarıdaki pratiği ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve daha uzak kuzenlerinize genişleterek görebilirsiniz. Kuzen uzaklığı ne kadar artarsa, son ortak ata da o kadar eskide yaşamış olacaktır. Hem o kuzenler size daha az benzeyecektir hem de onlarla olan ortak atanız her ikinize de daha az benzeyecektir.
Soy Ağaçlarından Öğrendiklerimiz
İşte tüm bunlar, soy ağaçlarının kritik detaylarıdır ve bize son derece önemli bazı gerçekleri öğretir:
- İki insan birbiriyle ne kadar düşük genetik benzerliğe sahipse, soy ağaçları da birbirinden o kadar ayrışmış olacaktır.
- İki insan birbiriyle ne kadar yüksek genetik benzerliğe sahiplerse, soy ağacında birbirlerine o kadar yakın olacaklardır.
- Bu yakınlık mertebesi, aynı zamanda "nesilsel" veya "zamansal" bir ayrıma da karşılık gelir: Birbiriyle daha çok benzeyen, dolayısıyla soy ağacı üzerindeki konumları birbirine daha yakın olan bireylerin son ortak atası, söz konusu kişilere, mesela size ve kardeşinize daha yakın zamanda yaşamıştır. Örneğin kardeşinizle son ortak atanız, sadece 1 nesil önce yaşamıştır.
- Birbirine daha az benzeyen, dolayısıyla soy ağacı üzerindeki konumları daha uzak olan bireylerin son ortak atası, söz konusu kişilere, mesela size ve birinci derece kuzenlerinize daha uzak zamanda yaşamıştır. Örneğin birinci derece kuzenlerinizle son ortak atanız, 1 değil, 2 nesil önce yaşamıştır.
- Ortak atanın ne kadar geçmişte yaşadığı, kuzenlerin ve ortak atanın birbirine benzerliğini de belirler: Daha yakın ortak atalar, torunlarına daha çok benzer, torunları da birbirine daha çok benzer. Daha uzak ortak atalar, torunlarına daha az benzer, torunları da birbirine daha az benzer. Çünkü nesiller ilerledikçe değişen bazı özellikler, ilerleyen nesillerde eski formlarına geri dönmezler. Farklı görünüme sebep olan en ufak değişimler bile, kendilerinden önce gelen değişimlerin üzerine eklenirler ve onları eski hâline döndürmezler. Buna, nesillerin birikimli değişimi denir.
Evrim Ağacı Nedir?
İşte "Evrim Ağacı" dediğimiz şey, bir soy ağacı ile birebir aynıdır. Hatta ikisi arasında hiçbir fark yok. Evrim ağaçları, türler arasındaki akrabalık ilişkilerini gösteren, daha uzaktan çekilmiş soy ağaçlarıdır. Eğer onların dallarından bir tanesine aşırı fazla "zoom yapacak" olursanız, yani yaklaşırsanız, az önce çizdiğiniz soy ağacına kadar ulaşabilirsiniz.
Benzer şekilde, kendi soy ağacınızdan birden uzaklaşacak olursanız, bütün insanlık tek bir soy, yani ağaç üzerinde tek bir dal gibi gözükecek ve diğer dallar, başka türlere ait olacaktır. O dallardan herhangi birine aşırı "zoom" yaparak, tekil bir köpeğin, çam ağacının, bakterinin veya atın soy ağacına ulaşabilirsiniz. Biraz uzaklaşarak, tüm köpekleri, tüm çam ağaçlarını, tüm bakterileri bir arada görebilirsiniz. Daha da uzaklaşırsanız, bütün canlılığı tek bir ağaç olarak görebilirsiniz. İşte Evrim Ağacı, budur! Ama ağırdan alalım ve soy ağaçlarıyla benzerliklerini tek tek görelim. Bu sayede, bu isabetli analojiden neler öğrenebileceğimizi bir görelim.
Soy Ağacınızdan Evrim Ağacına Ulaşmak...
Kendinize ait soy ağacınızı oluşturduğunuzda, tüm türleri barındıran Evrim Ağacı üzerindeki bir dalın, ufacık bir kısmını kendi elinizle ortaya koymuş olmaktasınız. Bu şekilde, tüm insanların soy ağaçlarını birleştirecek olursanız, kocaman bir insanlık ağacı ortaya çıkar. Her bir insanın ve bütün akrabalarının birbiriyle ilişkisini gösteren dev bir ağaç!
Birbirinden oldukça farklı gözüken tüm bu kişileri ve tüm atalarını bir arada gösteren bu ağacın kökündeki kişiler, bugünkü torunlarından oldukça farklı görünürler. Çünkü soy ağaçlarıyla ilgili olarak ne dedik? Ne kadar uzak akraba bireyleri birbirine bağlarsanız, onların son ortak atası da o bireylerin her birinden o kadar geçmişte yaşayacaktır. Daha geçmişte yaşayan bireyler, torunlarına giderek daha az benzeyecektir. Ebeveynleriniz, kardeşiniz ve sizden sadece 1 nesil önce yaşamıştır ve 20-30 yıl önce doğmuştur. Size oldukça benzerler. Dede ve nineleriniz, siz, kardeşleriniz ve birinci derece kuzenlerinizden 2 nesil önce yaşamıştır ve her birinizden 50-60 sene önce doğmuştur. Dolayısıyla var olmuş bütün insanların ortak ataları, günümüzdeki tüm torunlarından, yani bizlerden 15.000 nesil kadar önce yaşamışlardır ve günümüzden 300.000 yıl kadar önce doğmuş bireylerdir. Ayrıca günümüzde var olan herhangi bir insandan oldukça farklı görünürler. Halen insan olduklarını kestirebilirsiniz, ama artık insanları ayırt eden belli özellikleri yitirmeye başlamışlardır.
Üstelik bu noktada, ürettikleri soy hattı günümüzdeki insanlara gelecek kadar "şanslı" bireyleri ve onlardan türeyen tüm soyları hesaba kattık. Ama tüm insanları oluşturacak soyları veren bu toplum, sadece 2 kişiden ibaret de değildir. Onların yaşadığı dönemde de kardeşler, kuzenler, akrabalar ve başka insanlar vardır. Onların da soy hatları vardır; ancak bunların hiçbiri, günümüze kadar ulaşamayacaktır. Bir noktada hepsi tükenecektir; tabii onlar, yaşarken bunu bilmemektedirler. Tıpkı şu anda yaşayan insanların hangilerinin bundan 300.000 yıl sonraki insanlara kadar ulaşacak soy hattı veya hatları olduğunu bilmediğimiz gibi... İşte bugünkü bütün insanların ortak atalarını barındıran topluma, soy hatları yok olmuş insanları, yani bugüne kadar hiçbir torun verememiş insanları ve atalarını da eklerseniz, bütün insanlığı, yani Homo sapiens türünün var olmuş bütün üyelerini barındıran ağaç iyice genişler, dallanıp budaklanır.
Ürettiğimiz bu ağaca bir anlığına uzaktan bakacak olursak, karman çorman milyarlarca yolağı (yani soy hattını) ve on milyarlarca bireyi barındıran devasa bir yapı görürüz. Ama iş, burada bitmez. Tüm insanların ortak atası konumunda olan insanları da barındıran bu toplumun soy hatlarını geriye doğru takip etmeye devam edebiliriz.
Bunu yaptıkça, ulaştığımız her geçmiş nesilde, günümüzdeki insanlardan daha da uzak, modern insanlara daha da az benzeyen bireylere ulaşırız. Her basamaktaki değişim, aslında günümüzde bir ebeveyn ile çocuğu arasındaki değişim kadar azdır. Ancak o kadar fazla nesil geriye gitmekteyiz ki, sadece 1 nesil içinde yaşanan değişimin on binlerce, yüz binlerce katı değişim birikiminden söz etmekteyiz. Çünkü soy ağaçlarından da öğrendiğimiz gibi, nesiller arasındaki değişimler, daha önceki değişimleri eski hâllerine dönmeye zorlamaz. Her nesildeki değişim, kendisinden önce gelenlerin üzerine eklenir. Böylece Evrim Ağacı üzerindeki değişimler de, soy ağaçlarındaki gibi birikimli olarak ilerler.
Bütün insanların ortak atası konumundaki toplumu da geriye doğru takip edebiliriz. Onlar da kardeşleriyle daha benzer, kuzenleriyle daha az benzerdir. Dolayısıyla onların da daha geçmişte paylaştıkları atalar vardır. Ama bu noktada, artık Homo sapiens olarak kategorize etmekte zorlanacağımız bireylere ulaşırız. Bu yolculuğumuzda artık, Homo heidelbergensis diye bir türün bireyleri içindeyizdir. Bu türün bireylerinin bir kısmı yok olacaktır. Bir kısmıysa, bütün Homo sapiens bireylere gidecek soy hatlarının parçası olan atalardır. Tabii ki onlar da torunlarının ne olacağını ve nasıl gözükeceklerini bilmemektedirler. Tıpkı biz, şu anda bizden çıkacak bazı soy hatlarının gelecekte neye benzeyeceğini ve hangi tür olarak sınıflandırılacağını bilemediğimiz gibi...
Ama Heidelberg İnsanları olarak da bilinen, bize çok benzeyen ama bizden ayırt edilebilir olan bu soy ağacının içindeki bir diğer yolak, çok önemli bir diğer türe gidecektir: Homo neanderthalensis. Yani Neandertal İnsanı. Bu soy hattına giderken de birçok çıkmaz sokak vardır; yani çoğu soy hattı günümüze kadar soy veremeyecektir. Ama doğru soy hattını tespit etmeyi başarabilirseniz, bugün Neandertaller olarak bildiğimiz türe gidecek yolu takip edebilirsiniz. Bu yol da nihayetinde çıkmaz sokaktır; çünkü günümüzde Neandertaller yaşamıyor. Ama bu insan grubu, bizim bugüne kadar yaşamış en yakın akrabalarımızdır.
- Dış Sitelerde Paylaş
İşte burada, soy ağacına yönelik en net benzerliği görüyoruz: Eğer Heidelberg İnsanları bizim ebeveynimiz olan bir tür ise, Neandertaller ve hatta Denisovalılar olarak bilinen diğer tür grupları, bizim kardeşimiz gibidir. Gerçekten de evrimsel biyolojide bir ortak atadan türeyen ve kendilerine daha yakın bir başka ortak atayı paylaşmayan türlere kardeş türler denir.
İki "kardeş insan" arasındaki her şey, iki "kardeş tür" için de geçerlidir: Bunlar birbirlerine ve ebeveynlerine oldukça benzerler; ama onlardan bir miktar farklılardır da... Yeryüzünde onlara daha yakın olan başka hiçbir tür yoktur. Bu türler, birbirlerine dönüşmezler, tıpkı kardeşinizin size dönüşemeyecek olması gibi... Ama ortak atanın içindeki bazı soy hatları, her iki türe de kademeli olarak evrimleşebilir. Tıpkı anne babamızdan gelen üreme hücrelerinin bizi üretebilmesi gibi... Veya dede ve ninelerimizden gelen kesintisiz bir soy hattının bizi mümkün kılması gibi...
Neandertaller ve insanların ortak atası olan Heidelberg İnsanları da tek bir bireyden veya birey çiftinden oluşmuyordu. Binlerce bireye sahiplerdi ve onların da kendi içlerinde bir soy ağacı vardı: kardeşler, ebeveynler, kuzenler, dedeler, nineler... Bunların soy ağacını, tıpkı kendi soy ağacımız veya tüm insanlığın soy ağacı gibi geriye doğru takip ettiğimizde, birçoğu çıkmaz sokak olan birçok diğer soy hattıyla birleşerek, daha da eski atalara ulaşırız. Bu ataların her biri, bize ve kuzen türlerimize giderek daha az benzer.
Burada varılan tüm durakları ve o duraklardan, yani o ortak atalardan türeyen, var olduklarını bildiğimiz bütün insansı türleri saymayacağız. Bununla ilgili olarak buradaki yazımızı okuyabilirsiniz. Fakat her bir tür ve her bir soy için aynı şey geçerlidir: Daha yakın akrabalar, soy ağacı üzerinde birbirine daha yakındır, daha uzak bireyler daha geçmişte yaşamış atalarla birbirlerine bağlıdır.
Bu noktada can sıkıcı olan bir gerçek şudur: İnsanların son 6-7 milyon yıl içinde, yani kabaca son 300.000 nesil boyunca yaşamış bütün kuzenleri ölmüştür. Bunu, bir salgın nedeniyle tüm kardeş ve kuzenlerinizin ölüp, sizin sağ kalmanız gibi düşünebilirsiniz. Vahşi doğada hayatta kalmak çok zor olduğu için, var olan türlerin pek azı günümüze kadar ulaşan soylar verebilmektedir. Bu, doğanın acımasız gerçeğidir.
Ama evrim tarihi o kadar uçsuz bucaksızdır ki, yeterince geçmişe gittiğinizde, günümüze kadar ulaşabilen birden fazla soy hattı torun bırakmış atalara mutlaka ulaşırsınız. İşte bizim soy hattımızda bu atayı, az önce de söz ettiğimiz gibi, günümüzden 6-7 milyon yıl kadar öncesinde buluyoruz. 6 milyon yıl ya da 300.000 nesil kulağa çok geliyor; ancak canlılık tarihinin 4 milyar yıl, yani 4.000 milyon yıl olduğunu düşünecek olursak, 6 milyon yıl pek de uzun bir süre sayılmaz. Bizim için akıl almaz bir süre, doğa için sıradan bir zaman dilimi...
Bu atanın günümüze kadar ulaşan 3 torunu var: Biz, yani Homo sapiens. Bayağı şempanze, yani Pan troglodytes ve cüce şempanze (veya daha popüler adıyla, bonobo şempanzesi), yani Pan paniscus. Bunlar, sadece yaşayan bireylerler yaptığımız soy ağacımızdaki kuzenlerimiz gibidir. Elbette arada daha yakın kuzenlerimiz ve kardeşlerimiz de olabilir (ki Neandertal örneğinde olduğu gibi, gerçekten de vardır); ancak bunlar hayatta olmadığı için dışlayabiliriz. Sadece hayatta kalan kuzenlerimizden en yakını, şempanzelerdir. 6-7 milyon yıl önce yaşamış ve her ikimize de ulaşacak soy hatlarının kesiştiği ata ise, Sahelanthropus tchadensis veya Orrorin tugenensis gibi bir türdür.
Eğer sadece yaşayan kuzenlerimize odaklanacaksak, şempanzeler bir nevi kardeş türümüz olmaktadır. Eğer yaşamış ve yok olmuş kuzenlerimizi de işin içine katacaksak, Neandertaller gibi, şempanzelerden çok daha yakın akrabalarımız olduğunu unutmayınız. Ama aslanlardan muz ağaçlarına, kenelerden timsahlara, küf mantarından zürafalara kadar, yaşayan bütün canlı türleri arasında en yakın akrabalarımız, şempanzelerdir.
Aslına bakarsanız bayağı şempanzeler ile bonobo şempanzeleri, birbirlerine, bizim her ikisine olduğumuzdan daha yakın akrabadır. Dolayısıyla daha doğru bir betimleme, bu iki türün kardeş tür olması, bizimse onlarla ortak bir dede-nineyi paylaştığımızdır. Bir diğer deyişle, bu iki şempanze türünün ortak atası 2 milyon yıl kadar önce yaşamıştır. Bu, onların ebeveyni gibidir. O ebeveynin ebeveynleri ise 6-7 milyon yıl önce yaşamıştır ve onların soyundan türeyen bir diğer canlı, biz insanlarız. Tabii artık Evrim Ağacı'na, yani türlerin soy ağacına çok daha uzak bir perspektiften baktığımızı, dolayısıyla arada sayısız dalı görmezden geldiğimizi ve bir türün içindeki bütün soy ağaçlarını tek bir dal gibi gördüğümüzü unutmayınız.
Gerçekten de, Neandertaller ile genetik benzerliğimiz tür bazında %99.88 civarındadır. Şempanzelerle genetik benzerliğimiz, %98.77 civarındadır; yani Neandertaller'den daha düşüktür. Daha uzak türlere gidecek olursanız, bu genetik benzerlik giderek daha da azalır. Buna bağlı olarak, daha uzak akrabalarımızla ortak atalarımız da daha eski tarihlerde yaşamıştır. Örneğin şempanzelerden sonra yaşayan en yakın kuzenimiz olan gorillerle ortak atamız 8-10 milyon yıl önce, gorillerden sonra yaşayan en yakın kuzenimiz ile ortak atamız 10-12 milyon yıl önce yaşamıştır.
Bu şekilde, daha uzak türlere ulaşmak da mümkündür; ancak o türlerle bizleri birbirimize bağlayan atalar, daha da derin geçmişte yaşamıştır. Eğer ortalama insan(sı) üreme yaşını 20 alacak olursak, kardeşlerimiz olan Neandertallerle olan ortak atamız 20.000 nesil önce; kuzenlerimiz olan şempanzelerle ortak atamızsa 300.000 nesil önce yaşamıştır! Tıpkı kardeşinizle olan ortak atanızın (anne-babanızın) sadece 1 nesil önce, 1. derece kuzeninizle olan ortak atanızın (dedelerinizin) 2 nesil önce, 2. dereceden kuzeninizle ortak atanızın (büyük dedelerinizin) 3 nesil önce yaşamış olması gibi... Örneğin farelerle genetik benzerliğimiz %89.3 civarındadır ve ortak atamız 6, 8 veya 10 milyon yıl önce değil, 90 milyon yıl önce yaşamıştır.
Elbette tüm bu saydığımız kuzenler ile bizim aramızda, günümüze kadar ulaşamamış birçok kuzen tür vardır. Örneğin şempanze ve gorillerden söz ettik; ancak bize bir gorilden daha yakın ama şempanzeden daha uzak olan kuzenler de vardır. Bunlar, günümüze kadar var olamadıkları için göz ardı edilmektedirler; fakat fosil kayıtları ve genler yoluyla bu türleri tespit edebilmekteyiz.
Tüm Türlerle Akrabayız ve Tüm Türler de Birbiriyle Akraba!
Bu şekilde, insan ile tüm türlerin ortak ataları bulunmaktadır. Ancak bir fare ile ortak atamız birkaç on milyon yıl önce yaşamışken, bir muz bitkisiyle olan ortak atamız birkaç milyar yıl önce yaşamıştır. Bir tür bizden evrimsel olarak ne kadar uzaksa, ortak atamız da o kadar eski bir nesilde yaşamaktadır. Bu sadece bizim için geçerli olan bir şey değil: Var olmuş ve var olan bütün canlılar, birbirleriyle çeşitli derecelerden akrabadırlar.
İnsanların kendi aile soy ağaçlarındaki farklılıklar, genellikle genlerindeki %0.01-0.08'lik nükleotit ve gen farklılıklarıyla meydana gelirken, insan-Neandertal arasındaki farklılık %0.12, insan-şempanze arasındaki farklılık %1.23, insan-goril arasındaki genetik farklılık %1.6, insan-orangutan arasındaki %3.1, insan ile Rhesus maymunları arasındaki genetik farklılık %7 dolaylarındadır. Görülebileceği gibi, uzak akrabalarımıza gittikçe genetik benzerliklerimiz de hızla düşer (ya da genetik farklılıklarımız hızla artar). Tıpkı kardeşinize, kuzeninizden genetik olarak daha fazla benzemeniz gibi...
Belki şöyle düşünebilirsiniz: "İyi ama, kardeşim de, kuzenim de, ben de insanız. O dedikleriniz tamamen farklı hayvanlar!" Evet, tam olarak öyle! Ancak eğer ki kafanızda bir "maymun" şablonu oluşturacak olursanız, sizinle kardeşiniz ya da kuzeniniz arasındaki fark, sizinle şempanze veya goril arasındaki farka oturacaktır. Onlarla o kadar fazla şeyi ortak paylaşıyorsunuz ki; aslında kendinizle kuzeniniz arasındaki farkı ve benzerliği kendinizle şempanzeler arasında göremiyor olmanızın yegane nedeni evrimsel biyoloji ve bu tür gerçeklerle pek fazla yüzleşmemiş olmanız. Şempanzeler (ve diğer hayvanlar) sırf bize "benzemiyor" diye onlarla olan akrabalığımızı reddetmek, uzak bir kuzenimiz sırf bize benzemiyor veya bizimle aynı başarılara sahip değil diye onlarla akraba olmadığımızı iddia etmek gibidir.
Evrim Ağaçlarından Öğrendiklerimiz
Tıpkı soy ağaçları, insanlar arasındaki akrabalık ilişkileriyle ilgili bazı temel gerçekleri öğrettiği gibi, evrim ağaçları da bize bazı çok kritik ve temel gerçekleri öğretir:
- Soy ağaçları ile evrim ağaçları arasında kesintisiz bir geçiş mevcuttur. Evrim ağaçlarındaki dallara "zoom" yaparak, yani yakınlaşarak, soy ağaçlarına ulaşabilirsiniz. Soy ağaçlarından uzaklaşarak, evrim ağaçlarına ulaşabilirsiniz.
- İki tür birbiriyle ne kadar düşük genetik benzerliğe sahipse, Evrim Ağacı üzerindeki dalları da birbirinden o kadar ayrışmış olacaktır.
- İki tür birbiriyle ne kadar yüksek genetik benzerliğe sahiplerse, Evrim Ağacı üzerindeki dalları da birbirlerine o kadar yakın olacaktır.
- Bu yakınlık mertebesi, aynı zamanda "nesilsel" veya "zamansal" bir ayrıma da karşılık gelir: Birbiriyle daha çok benzeyen, dolayısıyla Evrim Ağacı üzerindeki konumları birbirine daha yakın olan türlerin son ortak atası, söz konusu türlere, mesela Homo sapiens (biz modern insanlar) ve Homo neanderthalensis (Neandertaller) türlerine daha yakın zamanda yaşamıştır. Örneğin Neandertallerle son ortak atamız, sadece 20.000 nesil önce yaşamıştır. Keyfi olarak buna, "1 Tür Nesli" diyebilirsiniz.
- Birbirine daha az benzeyen, dolayısıyla Evrim Ağacı üzerindeki konumları daha uzak olan türlerin son ortak atası, söz konusu türlere, mesela Homo sapiens (biz modern insanlar) ve Homo neanderthalensis (Neandertaller) türlerine daha uzak zamanda yaşamıştır. Örneğin şempanzelerle son ortak atamız, 20.000 değil, 300.000 nesil önce yaşamıştır. Yani 1 Tür Nesli değil, 15 Tür Nesli önce yaşamıştır. Aradaki 14 Tür Nesli'nde türeyen tüm kuzenlerin soyu tükendiği için onlar görmezden gelinmektedir. Aslında varlardır ve belli zaman dilimlerinde yaşamışlardır. Sadece günümüzde yaşayamamaktadırlar.
- Ortak atanın ne kadar geçmişte yaşadığı, kuzenlerin ve ortak atanın birbirine benzerliğini de belirler: Daha yakın ortak atalar, torunlarına daha çok benzer, torunları da birbirine daha çok benzer. Daha uzak ortak atalar, torunlarına daha az benzer, torunları da birbirine daha az benzer. Çünkü nesiller ilerledikçe değişen bazı özellikler, ilerleyen nesillerde eski formlarına geri dönmezler. Farklı görünüme sebep olan en ufak değişimler bile, kendilerinden önce gelen değişimlerin üzerine eklenirler ve onları eski hâline döndürmezler. Buna, nesillerin birikimli değişimi denir.
Soy Ağacı - Evrim Ağacı Benzetiminin Öğrettikleri
İşte evrimsel biyolojinin bize kattığı baş döndürücü gerçeklerden biri de budur: Soy ağaçlarımızda geriye gittikçe sürekli bize benzeyen insanlarla karşılaşırız. Dedelerimiz, onların dedeleri ve onların yüzlerce nesil önceki dedeleri bize, popülasyon bazında çok ufak farklılıklarla birlikte neredeyse tamamen bize benzemektedirler.
Ancak bu süreci daha da geriye götürecek olursak, nesiller yavaş yavaş birbirinden farklılaşmaya başlar, genetik ortaklık çok yavaş ama giderek belirginleşen bir şekilde düşmeye, ufak fiziksel farklılıklar birikerek dikkate değer farklılıklara dönüşmeye başlar. Nihayet, yaklaşık 400.000 yıl kadar geriye gittiğinizde, bu ufak farklılıklar o kadar çok birikmiştir ki, buradaki nesilleri artık kendinizle aynı kategoriye koyamazsınız. Yani onlara Homo sapiens diyemezsiniz! 7-8 milyon yıl geriye gittiğinizde, insana benzeyen canlılar artık tamamen kaybolurlar ve oldukça maymunsu atalara ulaşırsınız; belki insana benzerlikleri bulunur, ancak benzerlikler oldukça yüzeyseldir.
Bunu, her canlı türünün, her bireyinden geriye doğru takip edebilirsiniz. İşte Evrim Ağacı zaten budur. Tüm türlerin, tüm bireylerini birbirine bağlayan; ancak kolaylık açısından tür bazına kadar gösteren devasa filogenetik ağaçlardır. Evrimsel biyoloji sayesinde, 3.5 milyar yıl önce yaşamış bir bakteri, günümüzde yaşayan bir at ile bir insanın birbiriyle farklı derecelerde (ve epey uzak) akrabadırlar. Bu türlerin içerisindeki her bir birey de, bu diğer türden bireylerle akrabadır! Yani sadece tür bazında değil, birey bazında da bir akrabalık görmekteyiz.
Elbette türler arası akrabalıklar, tür içi akrabalıklardan çok ama çok uzaktır. Ancak iki konu arasındaki benzerlik oldukça açıktır. Nasıl ki ikinci derece ve üçüncü derece kuzenleriniz artık giderek artan miktarda sizden farklıysa, tür bazında da aynı durum geçerlidir. Elbette bir tür içerisinde kaldığınızda gördüğünüz farklılıklar, türleri kıyaslarken gördüğünüz farklılıklardan oldukça azdır. Bunun sebebi de anlatımımızla uygundur: Dünya üzerinde şu anda yaşayan herhangi iki bireyi alıp, ortak atasını inceleyecek olursanız, en uzak ihtimalle o atanın birkaç bin yıl kadar önce yaşadığını göreceksinizdir. Ancak herhangi bir şempanze bireyiyle, herhangi bir insan bireyinin en yakın ortak atalarına bakacak olursanız, en iyi ihtimalle bile 6 milyon yıl kadar önce geriye gitmeniz gerekmektedir. Bu yüzden tür bazındaki farklılıklar oldukça fazladır.
Buna ek olarak, bu analoji bazı çok temel sorulara da net bir şekilde yanıt vermektedir:
- "İnsanlar maymundan mı geliyor?" sorusu, cevabı anlamlı olacak bir soru değildir, çünkü "maymun" sözcüğü bir tür adı değildir. Bir aile adı gibidir. Örneğin bu yazının yazarı olarak ben, "Bakırcı" soy isimli bir aileden gelmekteyim. Bu soru, "Çağrı Mert Bakırcı, Bakırcılardan mı gelmektedir?" sorusu ile aynıdır. İnsan, maymunlar (Simiiformes) isimli bir infratakımın üyesidirler, dolayısıyla elbette maymunlardan gelmektedirler.
- İnsan, sadece maymunlar (Simiiformes) grubuna ait değildir. Aynı zamanda insanlar, her biri daha geniş aile isimleri olan Primatlar, Memeliler, Dört Üyeliler, Omurgalılar, Hayvanlar ve Ökaryotlar gibi gruplara ait olan, dolayısıyla bu grupların üyesi olan canlıların soy hattından gelmektedirler. Bu konuda daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
- "İnsanlar şempanzelerden mi geliyor?" sorusunun cevabı net bir şekilde "hayır"dır, çünkü bunu sormak, kuzeninizden gelip gelmediğinizi sormakla aynıdır. Benim, Levent isimli bir kuzenim var. Ben, Levent'ten gelmiyorum. Levent ile ortak bir atayı (dede ve nineyi) paylaşıyorum. Şempanzeler ile insanlar da böyledir. Ancak bu ikisinin ortak atası, "Bakırcı ailesi"ndendir. Bizimle şempanzelerin ortak atası da maymundur. Dolayısıyla insan da, şempanze de, "maymun" olan bir türden evrimleşmiştir. O ata da primatlardan evrimleşmiştir. O primat ata da dört üyelilerden evrimleşmiştir. O dört üyeli ata da omurgalılardan evrimleşmiştir. Bu böyle devam eder. Görülebileceği gibi bu soru, tek başına pek bir anlam ifade etmez.
- "İnsanlar maymundan geliyorsa şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?" sorusu yanlış bir sorudur, çünkü bunu sormak, Levent'in neden bana dönüşmediğini sormak gibidir. Levent bana dönüşmez, ben Levent'e dönüşmem. İkimiz de ortak bir dede-ninenin torunlarıyız.
- "Senin atan maymun olabilir, benim atam insandı." serzenişi boş bir serzeniştir. Her insanın, insan olan ataları vardır. Ancak bu atalar, bir "son" değildir. Yani her insanın, insan olmayan ataları da vardır. Bir insanın insan ataları olması, başka türden ataları olmayacağı anlamına gelmez. Bu, Bakırcı ailesinin sadece Bakırcı ailesinden ataları olduğunu söylemek gibidir. Bakırcı ailesinden olacak ilk kişi ortalıkta yokken bile başka insanlar vardı. Onların başka aile (soy) isimleri vardı. Ve benden, kuzenlerimden ve Bakırcı atalarımdan çok farklı görünüyorlardı. İnsanın evrimi için de bu böyledir.
- "İnsandan doğan tüm yavrular insan, başka bir tür ortaya çıkamaz." itirazı boş bir itirazdır. Bu, Bakırcı ailesindeki her bir neslin, bir önceki nesille birebir aynı gözükmesi gerektiğini iddia etmek gibidir. Halbuki her nesilde çocuklar ve torunlar, atalarından daha farklı görünürler. Bu farklılaşma, kademeli ve birikimlidir. Yeterince uzak iki nesil ele alınacak olursa, Bakırcı ailesinden olmadığı belli olan soylara ulaşılabilir ve bu, her iki yönde de geçerlidir: Geçmişte de Bakırcı ailesinden kimseye benzemeyen insanlar yaşamıştır (ama buna rağmen Bakırcı soyu onlardan türemiştir), gelecekte de Bakırcı soyundan gelen ama bugünkü hiçbir Bakırcı'ya benzemeyen bireyler var olacaktır. Değişim, kademeli ve birikimlidir. Bu konuda daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Evrim Ağaçlarını İnceleyebileceğiniz Siteler
Eğer türlerin akrabalık ilişkilerine ilgi duyuyorsanız, göz atabileceğiniz bazı siteleri şöyle sıralayabiliriz:
Sonuç
Görülebileceği gibi bu benzetim, birçok açıdan son derece kullanışlı ve nettir. Dolayısıyla temel noktaları anlamanıza katkı sağlayabilecektir. Ayrıca bu süreci anlamak açısından Evrim'in İşleyişi yazı dizimizi okumanızı önemle tavsiye ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 34
- 27
- 21
- 14
- 11
- 2
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- J. Felsenstein. (2004). Inferring Phylogenies. ISBN: 9780878931774. Yayınevi: Sinauer Associates Incorporated.
- I. Letunic, et al. (2007). Interactive Tree Of Life (Itol): An Online Tool For Phylogenetic Tree Display And Annotation. Bioinformatics, sf: 127-128. doi: 10.1093/bioinformatics/btl529. | Arşiv Bağlantısı
- F. D. Ciccarelli, et al. (2006). Toward Automatic Reconstruction Of A Highly Resolved Tree Of Life. Science, sf: 1283-1287. doi: 10.1126/science.1123061. | Arşiv Bağlantısı
- W. F. Doolittle. (2009). Uprooting The Tree Of Life. Springer Science and Business Media LLC, sf: 90-95. doi: 10.1038/scientificamerican0200-90. | Arşiv Bağlantısı
- M. V. Oven, et al. (2009). Updated Comprehensive Phylogenetic Tree Of Global Human Mitochondrial Dna Variation. Human Mutation, sf: E386-E394. doi: 10.1002/humu.20921. | Arşiv Bağlantısı
- J. Felsenstein. (1978). The Number Of Evolutionary Trees. Systematic Biology, sf: 27-33. doi: 10.2307/2412810. | Arşiv Bağlantısı
- R. Santamaría, et al. (2009). Treevolution: Visual Analysis Of Phylogenetic Trees. Bioinformatics, sf: 1970-1971. doi: 10.1093/bioinformatics/btp333. | Arşiv Bağlantısı
- J. Podani. (2019). The Coral Of Life. Evolutionary Biology, sf: 123-144. doi: 10.1007/s11692-019-09474-w. | Arşiv Bağlantısı
- D. Penny, et al. (1992). Progress With Methods For Constructing Evolutionary Trees. Trends in Ecology & Evolution, sf: 73-79. doi: 10.1016/0169-5347(92)90244-6. | Arşiv Bağlantısı
- C. R. Woese. (2002). On The Evolution Of Cells. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 8742-8747. doi: 10.1073/pnas.132266999. | Arşiv Bağlantısı
- R. T. Schuh, et al. (2009). Biological Systematics: Principles And Applications. ISBN: 9780801447990. Yayınevi: Comstock Book.
- R. D. M. Page. (2012). Space, Time, Form: Viewing The Tree Of Life. Trends in Ecology & Evolution, sf: 113-120. doi: 10.1016/j.tree.2011.12.002. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:56:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5331
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.