Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?

Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?
12 dakika
10,809
Tüm Reklamları Kapat

Kuantum dünyasının tuhaf olduğunu biliyoruz. Ama muhtemelen sandığınızdan da tuhaf... Yine de kuantum mekaniğine yönelik en azından sezgisel bir temel edinebilmenizi istiyoruz. Bunu yapmanın da bizce en iyi yollarından biri, kuantum fiziğinin, sizin de sezgisel olarak aşina olduğunuz ve klasik fizik sayesinde inşa ettiğimiz Evren algısını nasıl yerle bir ettiğini veya en azından ona nasıl meydan okuduğunu anlamak... Bunu da olabildiğince basit adımlarla yapacağız.

Fiziğin Amacı Ne?

Fizikte temel olarak yapmaya çalıştığımız nedir? Birçok amaç tanımlanabilir; ancak birçok durumda nesnelerin temel özelliklerinin zaman içinde nasıl değişeceklerini kestirmek veya öngörmek olarak özetleyebileceğimiz bir amaçla fizik yaparız.[1] Bir topu fırlattığımızda nereye, ne hızla gidecek, bunu bilmek istiyoruz. Jüpiter 3 yıl 5 ay 2 gün sonra nerede olacak? Bir elektron uyarıldığında nereye, ne zaman gidecek? Bunları bilmek istiyoruz. Çünkü bunları kestirme becerimizi artırırken, aynı zamanda Evren'in dokusunu ve doğasını anlamış oluyoruz; nasıl çalıştığını keşfetmiş oluyoruz.[2]

Tüm Reklamları Kapat

Nesnelerin zaman içinde nasıl evrimleşeceğini çözmeye çalıştığımız "temel özellikleri"nin bir kısmı, gündelik hayattan aşina olduğumuz konum, momentum, enerji gibi şeylerdir. Bir de daha ziyade atom altı parçacıklar için anlamlı olan, spin gibi özellikler vardır. Bunların tam olarak ne olduğunu bilmeniz bu yazıyı anlamak açısından şimdilik önemli değildir. Ama nihayetinde, fizikte bilmek istediğimiz, bunların şu anki hallerinin geçmişte nasıl değiştiği ve gelecekte nasıl değişeceğidir.

Örneğin Newton, kısaca F=maF=ma olarak ifade edilen formülüyle, misalen serbest bırakılan veya fırlatılan bir topun elden çıktığı andan itibaren geçen saniyelerde nasıl hareket edeceğini, yani zaman içinde az önce bahsettiğimiz hız, pozisyon, momentum, enerji gibi özelliklerinin nasıl evrimleşeceğini hesapladı.[3] Bu sayede uçaklar, evler, arabalar inşa etmemiz, gezegenlerin birçoğunun hareketlerini modellememiz mümkün oldu. Jüpiter'in bugününe bakarak, sadece yarınını bilmekle kalmıyoruz, dününü de bilebiliyoruz. Bu gerçekten müthiş bir başarıdır! Elbette Newton'un teorisi kusursuz değildi ve Einstein tarafından düzeltildi, bu konuyu ilginç bir bilim tarihi öyküsü üzerinden hatırlamak isterseniz, 3 Gezegenin Hikayesini okumanızı ve izlemenizi öneririz. Ama yine de Newton bize, teorisi sayesinde, modern medeniyeti inşa etmemizi mümkün kılan harika bir araç sundu.

Tüm Reklamları Kapat

Kuantum mekaniğinde de yapmaya çalıştığımız şey aynısıdır: Nasıl ki ışık hızında giden veya çok büyük kütleli cisimlerin etrafında Newton Fiziği'nin, yani Klasik Fizik'in bozulduğunu gördük ve Görelilik Teorisi'ni geliştirmemiz gerekti, atom altı parçacıkların da klasik fiziğe uymadığını görmemiz sonucu yeni bir fizik, yani kuantum fiziğini veya kuantum teorisini geliştirmemiz gerekti. İşte Erwin Schrödinger tarafından geliştirilen ve 1933 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülen Schrödinger'in Dalga Denklemi de, kuantum mekaniğindeki parçacıkların hız ve pozisyon gibi özelliklerinin, yani "kuantum durum"larının zaman içinde nasıl evrimleşeceğini açıklar:

iℏ∂ψ(x,t)∂t=−ℏ22m∂2ψ(x,t)∂x2+V(x)ψ(x,t)\LARGE{i\hbar\frac{\partial\psi(x,t)}{\partial{t}}=-\frac{\hbar^2}{2m}\frac{\partial^2\psi(x,t)}{\partial{x^2}}+V(x)\psi(x,t)}

Bu ürkütücü denklem, F=maF=ma'nın kuantumdaki analogu, yani özdeşidir. Eğer daha sade bir formunu görmek isterseniz:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

iℏddt∣ψ(t)⟩=H^∣ψ(t)⟩\LARGE{i\hbar\frac{d}{dt}\ket{\psi(t)}=\hat{H}\ket{\psi(t)}}

İşte F=maF=ma, klasik sistemlerin zaman içindeki evrimini tanımlıyor, yukarıdaki Schrödinger Denklemi ise kuantum sistemlerin... Yani elinizde izole bir kuantum sistem varsa, bunun zamanla nasıl değişeceğini bu denklemle açıklayabildiğimizi biliyoruz. 

Gerçeklik Algımızın Temelinde Yatan 4 Kavram

Klasik fizikten kuantum fiziğine kadar olan 200-250 yıllık süreçte, bu temel üzerine Evren'in dokusuyla ve çalışma prensipleriyle ilgili bazı farkındalıklar inşa ettik. Bunlardan 4 tanesi, kuantumu anlayabilmek açısından önemlidir.

Determinizm

Determinizm, Evren'deki olay, olgu ve süreçlerin hiçbirinin %30, %50, %78.2 gibi bir olasılığı olamayacağını, bir şeyin gerçekleşme ihtimalinin ya %0 (yani imkansız) ya da %100 (yani kesin) olduğunu söyleyen düşüncedir.

Yani biz bir parayı attığımızda "%50 ihtimalle yazı gelecek" deriz ama, bu bizim bilgisizliğimizin ürünüdür.[4] Aslında o paranın hareketini etkileyen bütün kuvvetleri ve parçacıkları eksiksiz olarak bilebilsek, yani Laplace'ın Şeytanı veya Tanrı gibi olabilsek, %100 yazı (yani %0 tura) geleceğini kesin olarak bilebilirdik. İşte Einstein "Tanrı zar atmaz." derken, Evren'de bu tür determinizmin ihlal edilemeyeceğini söylüyordu; birazdan göreceğimiz gibi, kuantumunun buna meydan okumasına ayak diriyordu.[5] Yoksa Evren'de de, bilimde de bize "tesadüfi" gelen şeyler elbette vardır, Einstein bunu kabul ediyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Bir ormanı bölen bir otoyolu geçmeye çalışan bir hayvanın yolu 50 sefer sorunsuz geçip de bir gün tam bir tır geçerken yola çıkması ve ölmesi, halk dilinde bir "tesadüf" olarak nitelenebilir. Bilimde buna "olasılık" diyoruz. Determinizme göre, o hayvanın ve tırın davranışlarını belirleyen bütün parametreleri bilsek, o kazayı da kesin olarak öngörebilirdik. Ancak parametrelerin hepsini bilmeden de doğadaki olay, olgu ve süreçlerin olasılığını tamamen bilimsel olarak çalışabiliyoruz.

Bu konuyu matematiğin koca bir dalı olan Olasılık Teorisi incelemektedir. Yani determinizm, bizim gündelik yaşamdaki tesadüf algımızdan çok daha temel bir kavramdır. Bizim Evren'de olan biteni nasıl algıladığımızla değil, doğrudan doğruya Evren'in çalışma dinamikleriyle ilgili bir ilkedir.

Nedensellik

Nedensellik, basitçe şunu söyler:[6], [7] Önce neden olur, sonra sonuç belirir; sonuç, nedeni etkileyemez ve sonuç, nedenden önce gelemez. Örneğin kütleli bir cismi ışık hızının ötesine geçirmek için sonsuz enerji gerekiyor olması ama Evren'de sonsuz enerji bulunmadığı gerçeği bir yana, ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlayıp, tam ışık hızında tamamen durduğu için, eğer ki ışık hızını aşabilecek olsaydık, nedenselliği ihlal edebilirdik. Çünkü bir değişime neden olan bilgi, değişime neden olan etkinin yaşanmasından önce sonucu yaratabilirdi. Sonuç, nedenden önce gelebilirdi. Bunun olamayacağı, yani nedenselliğin mantıksal olarak ihlal edilemeyeceği, Evren'e yönelik modern anlayışımızın temellerinden biri ve Görelilik Teorisi'nin de kalbinde yatıyor.

Bu arada şunu da vurgulamakta fayda vardır: Nedensellik ile determinizm birbiriyle oldukça yakından ilişkili olmasına rağmen, buraya kadar olan açıklamadan da görebileceğiniz gibi birbirinden ayrılan detayları da mevcuttur.[8] Eğer determinizmi, nedensellikten ayırmaksızın, önceden gelen nedenlerin şu anda olmakta olan bir şeyi (ve gelecek olacak olan her şeyi) %100 veya %0 belirlediğini söylerseniz, nedensel determinizm olarak bilinen düşünceyi tarif ediyor olursunuz.[9] Ancak birazdan göreceğimiz Kuantum Silgi Deneyi, nedenselliği ihlâl edip determinizmi ihlâl etmemeyi başarabilmektedir: Yani sonucun nedenden önce gelmesini sağlamak ama buna rağmen deterministik (%0 veya %100) sonuç elde etmek mümkündür. Kimi zaman buna Süper-Determinizm adı verilir ve kuantum yorumlarından biri de budur. Ancak burada bunun detaylarına girerek konuyu dağıtmayacağız.

Tüm Reklamları Kapat

Yerellik (Lokalite)

Yerellik ilesine göre cisimler, sadece kendi lokalitelerindeki, yani hemen diplerinde ve civarlarında temas ettikleri şeyleri etkileyebilirler. Eğer uzak bir yerde bir etkiye neden olacaklarsa bu etki, ışık hızından daha hızlı olamaz.[10]

Örneğin Güneş'in Dünya üzerindeki kütleçekimini anlık bir kuvvet olarak düşünebilirsiniz; ama gerçekte Güneş bir anda yok olsaydı, ışığın Güneş'ten bize ulaşmak için harcamak zorunda olduğu 8 dakika 20 saniye boyunca biz, artık yok olmuş olan Güneş'in yörüngesinde dönmeye devam ederdik. Sanki Güneş halen oradaymış gibi! Çünkü kütleçekiminin 150 milyon kilometre uzaktan bizi etkilemesi 8 dakika 20 saniye sürmektedir.

Dolayısıyla bu ilkeye göre, bir yerlerde bir şeyleri değiştirecek olan bilgi, hiçbir zaman ışık hızını aşamaz. Cisimler, atomun içindeki parçacıklar gibi dip dibe olsalar bile, bunlar arasındaki etkileşim ve bilgi transferi, asla ışık hızından daha hızlı yaşanamaz. Tabii ki aynı cismi oluşturan iki atom arasındaki mesafe ışık hızının kat etmesi için aşırı kısa olduğu için, etki sanki anlık olarak yaşanıyormuş gibi gelir. Bu nedenle bir cismi ittiğinizde, parmağınızdaki atomlar ile cisimdeki atomlar arasındaki elektromanyetik etkileşim neredeyse anlık olarak yaşanıyor gibi gelir. İtme ile hareket arasında bir gecikme görmeyiz; ama aslında o atomlar arası etkileşim, asla ışık hızını aşamaz ve teknik olarak da anlık değil, birkaç attosaniye gibi bir gecikmeyle yaşanır. Referans olması adına 1 attosaniye, 1 saniyenin milyar kere milyarda biridir!

Realizm

Realizm ilkesi biraz daha tartışmalıdır ve farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebilen bir terimdir; ama bu bağlam çerçevesinde realizmin özünde söylediği şey şudur: Her cisim, klasik fizikle tanımlanabilen özelliklere sahiptir. Yani bir bilardo topu nasıl davranıyorsa, gezegenler de öyle davranır, atomlar da öyle davranır, Evren'deki her şey öyle davranır. Bir nesne, bir bilardo topuyla modellenebilir şekilde davranmıyorsa, mutlaka o sisteme dair bilmediğimiz bir şeyler olmalıdır. Bu ilkeye göre o "şeyleri" çözdüğümüz anda, sistemimizin başından beri klasik fizikle uyumlu şekilde davrandığını anlayıvereceğiz.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Çözümlü Analitik Geometri Problemleri
  • Boyut: 20,0*27,0
  • Sayfa Sayısı: 207
  • Basım: 1
  • ISBN No: 9786053556435
Devamını Göster
₺375.00
Çözümlü Analitik Geometri Problemleri
  • Dış Sitelerde Paylaş

Kuantum Fiziği, Bu 4 İlkeye Nasıl Meydan Okuyor?

İşte bunlar, asırlara yayılan fizik bilgilerimizle inşa ettiğimiz çok sayıda temel ilkeden belki de en önemli 4 tanesidir. Ve kuantumun ne olduğunu az çok bilenler, sorunu çoktan görmüşlerdir: Kuantum fiziğinin ortaya koyduğu gerçekler, bu 4 ilkeyi de adeta yarıp geçmektedir.

Nasıl ki Görelilik Teorisi, nötron yıldızları gibi büyük kütleli cisimlerin etrafında veya ışık hızına yakın hızlarda giden cisimlerde zamanın farklı aktığını veya karadeliklerin olay ufkunda yaşanan spagettileşme gibi sağduyumuzla tamamen çelişen gerçekleri keşfetmemizi sağladı, kuantum mekaniği de bir dizi absürt gerçeği fark etmemizi sağlamıştır. İşte sorun da budur: Kuantum fiziğinin "gerçekleri", yani bütün fizikçiler tarafından hemfikir olunan gözlemleri, daha önceden inşa ettiğimizi söylediğimiz bu 4 ilkeyle kafa kafaya tokuşmaktadır.

Kuantum dünyasından vereceğimiz 4 örnekler, kuantum fiziğinin bunların her birine nasıl meydan okuduğuna bir bakalım.

Kuantum, Determinizme Nasıl Meydan Okuyor?

İlk olarak, klasik fizikte olanın aksine, kuantum fiziğinde bir nesnenin hızını ve konumunu kesin olarak bilemiyoruz. Newton; bir topun, 3 saniye sonra, 5 metre uzaktan, saatte 8 kilometre hızla geçeceğini kesin olarak söylüyordu. Ama atom altı parçacıklardan, mesela bir elektrondan bahsederken, onun konumunu ve hızını aynı anda, mutlak bir kesinlikle bilemiyoruz (ve bilemeyiz de).[11] Buna Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi denmektedir ve şu şekilde ifade edilmektedir:

ΔxΔp≥h4π\LARGE{\Delta{x}\Delta{p}\ge{\frac{h}{4\pi}}}

Dolayısıyla başta bahsettiğimiz Schrödinger'in Dalga Denklemi, bir elektronun spesifik konumu veya hızını değil, konumunun veya hızının olasılık dağılımının zamanla değişimini tanımlamaktadır. Kutu içindeki bir elektron %30 ihtimalle şuradadır, %26 ihtimalle buradadır, %13 ihtimalle ötededir, %61 ihtimalle beridedir diyebiliyoruz. Ve o kuantum sistemin şu anki olasılık dağılımından yola çıkarak, onun zaman içinde nasıl değişeceğini de çok net bir şekilde hesaplayabiliyoruz. Şurada olma ihtimali %30 iken, bir süre sonra %13'e düştü gibi... Ama işte fark edeceğiniz üzere kuantum mekaniği, Evren'in yapısal olarak olasılıkçı olduğunu söylemektedir.[12] Bu, determinizm için büyük bir problemdir.

Kuantum, Nedenselliğe Nasıl Meydan Okuyor?

İkincisi, Kuantum Silgi Deneyi olarak bilinen popüler bir kuantum deneyinin bir varyantıdır. Burada düzeneğin tüm detaylarına girmeyeceğiz; ancak fizikçiler, tarih boyunca Çift Yarık Deneyi'ni kademeli olarak karmaşıklaştırdılar. Nihayetinde öyle bir düzenek kurdular ki, fotonun hangi yarıktan geçtiğini bir noktada ölçüyorlardı, yani kayıtlara işlenmiş oluyordu; ama ondan yaklaşık 8 nanosaniye sonra, yani gelecekte, bu bilgiyi ister tutuyorlardı, isterlerse de siliyorlardı. Silmekten kasıt, fotonun hangi yarıktan geçtiği bilgisini yok etmektir. Burada bunu nasıl yaptıklarını bilmeniz o kadar önemli değildir; ama bu sonradan silmeye karar verebilmemize izin verdiği için bu deneye Gecikmeli Tercih Kuantum Silgi Deneyi adı verilmiştir.

Gecikmeli Tercih Kuantum Silgi Deneyi
Gecikmeli Tercih Kuantum Silgi Deneyi

Bu deneyde, ilginç olan şudur: 8 nanosaniye sonra yapılan tercih, 8 nanosaniye önce ölçülen fotonların davranışını değiştiriyordu. Yani kuantum silginin etkisi, geçmişteki elektron davranışını değiştiriyordu! Tahmin edebileceğiniz gibi bu, nedensellik için büyük bir problemdir.

Kuantum, Yerelliğe Nasıl Meydan Okuyor?

Yerelliği anlamak için, dolanıklık adını verdiğimiz kuantum olayı inceleyelim:[13], [14], [15] Elimizde, başta bahsettiğimiz temel özelliklerinden biri olan spinlerini bilmediğimiz iki elektron olsun. İkisininkini de bilmiyoruz. Kuantum mekaniğinin süperpozisyon ilkesine göre, o anda, her iki elektron da hem "yukarı spin" hem de "aşağı spin" denen bir durumdadır.[16], [17] Ölçersek, bunlardan biri olacaktırlar. Ölçmeye bağlı olarak değişimin ne demek olduğuna birazdan döneceğiz. Ama eğer bu iki elektron, rastgele iki elektron değilse de dolanık elektronlarsa, birinin bir özelliğini, mesela işte spinini ölçtüğünüz anda, ikincisinin spinini de anında belirlenir ve kesin olarak bilebilirsiniz.[18]

Ama burada sorun şudur: Bu iki elektron arasındaki mesafe önemli değil gibi gözükmektedir.[19] Yani siz, iki dolanık parçacık oluşturup, onları galaksinin iki ucuna gönderseniz, sonra birinin spinini ölçseniz, diğerinin spini de o anda belirlenir! Halbuki ışığın, dolayısıyla bilginin galaksinin iki ucu arasındaki yolculuğu 105.700 yıl almalıdır! İşte Einstein'ın "uzak mesafede ürkütücü etkileşim" (İng: "spooky action at a distance") diye tanımladığı bu olay; yerellik, yani lokalite için büyük bir problemdir.[20]

Tüm Reklamları Kapat

Kuantum, Realizme Nasıl Meydan Okuyor?

Son olarak, az önce bahsettiğimiz süperpozisyon ilkesine bakalım. Bir elektronun spinini ölçmediğinizde, kuantum mekaniğine göre o elektronun spinini bilemiyor olma nedeniniz, sizin "bilgisizliğiniz" değildir. O elektron, aynı anda hem yukarı spin hem de aşağı spin niteliklerine bir arada sahiptir. Bunların bir bileşkesi, yani bir süperpozisyonu halindedir. Bu, bir bilardo topunun aynı anda hem sağa hem sola dönüyor olması gibidir. Bir top için bunu tahayyül bile edemeyiz, ancak bir elektron için bunun gerçek olduğunu deneysel olarak bilmekteyiz.

İşte Schrödinger'in Kedisi Deneyi de zaten bunun absürtlüğünü göstermek için, bizzat Erwin Schrödinger tarafından ileri sürülmüştür:[21], [22] Kuantum fiziği, kutunun içini açıp bakana kadar, yani bir ölçüm yapana kadar, kedinin hem ölü hem diri olduğunu söylemektedir. Ama bir şeyin absürtlüğünü göstermek, her zaman onu çürütmek için yeterli değildir. Hele ki sözünü ettiğimiz şey, binlerce deneyle doğrulanmış bir kuantum gözlemiyse...

Benzer şekilde, ışığın hem bir parçacık hem de bir dalga gibi davranıyor olması, klasik dünyada hiç de aşina olmadığımız bir şeydir.[23], [24] Buna "dalga-parçacık ikiliği" deriz. Bir şey, nasıl aynı anda iki şey olabilir? İşte, kuantum parçacıkların klasik özellikleri yok gibi gözükmektedir. Bu da, realizm için büyük bir problemdir.

Meydan Okumalar Tartışmalı Değil!

Burada şunu net olarak vurgulamak gerekir: Buraya kadar anlattıklarımızın hepsinde, herkes hemfikirdir. Teorik olarak izah edilmiştir, deneysel olarak gösterilmiştir, tekrar tekrar sınanmıştır ve hep aynı sonuçlar elde edilmiştir. Burada olay, tüm bunların ne anlama geldiğini anlamakta, bunları anlamlandırmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Genel olarak fizikçilerin önünde 3 olasılık olduğu söylenebilir:

  1. Ya klasik fizikle inşa ettiğimiz Evren algımızı tamamen terk edeceğiz,
  2. Ya ikisini orta yolda buluşturmanın yolunu bulacağız,
  3. Ya da kuantumda her şeyi yanlış anlıyoruz da bir şekilde onu klasikleştirmek yolunu bulacağız.

Hangisi? Bunun kesin bir cevabı henüz bulunmamaktadır. Kuantum Mekaniği Yorumları olarak bilinen yorumlar, bu 3 ihtimalin her biri üzerinde durarak, eldeki verileri anlamlandırmaya çalışmaktadır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
56
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 31
  • Muhteşem! 16
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 13
  • Merak Uyandırıcı! 10
  • Bilim Budur! 8
  • İnanılmaz 8
  • Korkutucu! 5
  • Umut Verici! 2
  • Üzücü! 1
  • Güldürdü 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ American Physics Society. Why Study Physics?. Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: American Physics Society | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Physics Department. Why Study Physics? | Physics Department. Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stanford University | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. Lucas. Force, Mass & Acceleration: Newton's Second Law Of Motion. (27 Eylül 2017). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Livescience | Arşiv Bağlantısı
  • ^ E. Nagel. (1939). Probability And The Theory Of Knowledge. Philosophy of Science, sf: 212-253. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. Hawking. Does God Play Dice?. (19 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stephen Hawking | Arşiv Bağlantısı
  • ^ C. E. Green. (2003). The Lost Cause. ISBN: 9780953677214.
  • ^ M. Bunge. (1970). Causality.
  • ^ D. Bohm. (2004). Causality And Chance In Modern Physics. ISBN: 9781134687084. Yayınevi: Routledge.
  • ^ C. Hoefer. Causal Determinism. (23 Ocak 2003). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • ^ B. Hensen, et al. (2015). Loophole-Free Bell Inequality Violation Using Electron Spins Separated By 1.3 Kilometres. Nature, sf: 682-686. doi: 10.1038/nature15759. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ L. A. Rozema, et al. (2012). Violation Of Heisenberg’s Measurement-Disturbance Relationship By Weak Measurements. Physical Review Letters, sf: 100404. doi: 10.1103/PhysRevLett.109.100404. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ C. Sommer. Another Survey Of Foundational Attitudes Towards Quantum Mechanics. (11 Mart 2013). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: arXiv.org | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. G. Cramer. (2015). The Quantum Handshake. ISBN: 9783319246420. Yayınevi: Springer.
  • ^ F. J. Duarte. (2021). Fundamentals Of Quantum Entanglement. ISBN: 9780750322263.
  • ^ G. Jaeger. (2021). Entanglement, Information, And The Interpretation Of Quantum Mechanics (The Frontiers Collection). ISBN: 9783540921271.
  • ^ J. Yin, et al. (2013). Lower Bound On The Speed Of Nonlocal Correlations Without Locality And Measurement Choice Loopholes. Physical Review Letters, sf: 260407. doi: 10.1103/PhysRevLett.110.260407. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ R. W. Anderson. (2015). The Cosmic Compendium: Interstellar Travel. ISBN: 9781329022027. Yayınevi: Lulu.com.
  • ^ H. D. Zeh. Quantum Nonlocality Vs. Einstein Locality. (1 Mayıs 2011). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: University of Heidelberg | Arşiv Bağlantısı
  • ^ R. Holmes. (2017). Local Realism Is Dead, Long Live Local Realism?. Physics World, sf: 21. doi: 10.1088/2058-7058/30/6/41. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. Berkovitz. Action At A Distance In Quantum Mechanics. (26 Ocak 2007). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • ^ E. Schrödinger. (1935). Die Gegenwärtige Situation In Der Quantenmechanik. Naturwissenschaften, sf: 807-812. doi: 10.1007/BF01491891. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. Fine. The Einstein-Podolsky-Rosen Argument In Quantum Theory. (10 Mayıs 2004). Alındığı Tarih: 3 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • ^ W. Greiner, et al. (2000). Quantum Mechanics: An Introduction. ISBN: 9783540674580. Yayınevi: Springer.
  • ^ M. Kumar. (2011). Quantum: Einstein, Bohr, And The Great Debate About The Nature Of Reality. ISBN: 9780393339888. Yayınevi: W. W. Norton Company.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/03/2024 13:20:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11051

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bellek
Genel Görelilik
Maske Takmak
İklim Değişikliği
Bilim İnsanları
Kök Hücre
Antibiyotik
Mers
Araştırmacılar
Nükleer Enerji
Evrim Ağacı
Böcek Bilimi
Çekirdek
Siyah
Avcı
Temel
Gıda Güvenliği
Uterus
Çevre
Amerika Birleşik Devletleri
Çiçek
Film
Karar Verme
Kuş
Demir
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?. (3 Ekim 2021). Alındığı Tarih: 19 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11051
Bakırcı, Ç. M. (2021, October 03). Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?. Evrim Ağacı. Retrieved March 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11051
Ç. M. Bakırcı. “Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 03 Oct. 2021, https://evrimagaci.org/s/11051.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Kuantum Fiziği, Klasik Fizikle İnşa Ettiğimiz Gerçeklik Algısına Nasıl Meydan Okuyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, October 03, 2021. https://evrimagaci.org/s/11051.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close