Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?

9 dakika
21,074
Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?
Evrim Ağacı Akademi: Kuantum Fiziği Yazı Dizisi

Bu yazı, Kuantum Fiziği yazı dizisinin 1 . yazısıdır.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Kuantum mekaniği, en küçük parçacıklarla ilgilenen fizik dalıdır. Fiziksel dünyada çok garip gibi görünen bazı sonuçlara yol açar. Atomlar ve elektronlar ölçeğine indiğinizde, nesnelerin günlük boyutlarda ve hızlarda hareketini ve davranışlarını tanımlayan klasik mekanik denklemlerinin çoğu işe yaramaz hale gelir. Çünkü klasik mekanikte nesneler, belirli bir zamanda, belirli bir yerde bulunur. Kuantum mekaniğinde ise nesneler, bunun yerine, bir olasılık sisi içerisinde bulunurlar; A noktasında bulunmalarının belli bir olasılığı ve B noktasında bulunmalarının da başka bir olasılığı vardır. Bu böyle, her bir durum için devam eder...

Üç Devrimci İlke

Kuantum mekaniği (KM), klasik mekaniğin matematiğinin açıklayamadığı deneylerin tartışmalı matematiksel açıklamalarından başlayarak, on yıllar boyunca gelişti. Bu, 20. yüzyılın başında, Albert Einstein'ın fizikte nesnelerin yüksek hızlardaki hareketini tanımlayan, ayrı bir matematiksel devrim olan görelilik teorisini yayınladığı dönemde başladı. Görelilik Teorisi'nin aksine, kuantum mekaniğinin kökenleri, herhangi tekil bir bilim insanına atfedilemez. Aksine, birçok bilim insanı, 1900-1930 yılları arasında kademeli olarak kabul ve deneysel doğrulama kazanan üç devrimci ilkenin temeline katkıda bulundu. Bu ilkeler:

Kuantumlanmış Özellikler

Konum, hız ve renk gibi belirli özellikler, bazen sayıdan sayıya "tek seferde sıçrayan" bir kadran gibi, yalnızca belirli ve tam sayılı miktarlarda ortaya çıkabilir. Yani kuantum mekaniği, bu tür özelliklerin düzgün ve sürekli bir spektrumda var olması gerektiğini ileri süren klasik mekaniğin temel varsayımına meydan okumuştur. Bilim insanları, bazı özelliklerin belirli ayarlara sahip bir kadran gibi "tek seferde sıçradığı" fikrini açıklamak için "nicelleştirilmiş" ya da "kuantumlanmış" terimini icat ettiler.

Tüm Reklamları Kapat

Işık Parçacıkları

Işık, bazen parçacık gibi davranabilir. Bu, ışığın sakin bir gölün yüzeyindeki dalgalanmalara benzer şekilde bir dalga gibi davrandığını gösteren 200 yıllık deneylerin aksine, başlangıçta sert eleştirilerle karşılandı. Işık, duvarlardan "sekmesi", köşelerde bükülmesi ve ve dalganın tepeleri ve çukurlarının toplanması veya kaybolması bakımından, dalgaya benzer şekilde davranır. Üst üste binen dalga tepeleri daha parlak ışıkla sonuçlanırken, birbirini iptal eden dalgalar karanlığa sebep olur. Bir ışık kaynağı, bir gölün ortasına ritmik olarak batırılan bir topa benzetilebilir. Yayılan renk, topun ritminin hızı ile belirlenen dalga tepeleri arasındaki mesafeye karşılık gelir.

Maddenin Dalgaları

Tüm bunlara rağmen madde, dalga gibi de davranabilir. Bu durum, elektronlar gibi maddelerin parçacıklar olarak var olduğunu gösteren 30 yıllık deneylerle ters düşmüştür.

Kuantumlanmış Özellikler Ne Anlama Gelir?

1900 yılında Alman fizikçi Max Planck, spektrum boyunca yayılan renklerin, kırmızı-sıcak ve beyaz-sıcak nesnelerin (ampul filamentleri gibi) ışıltısında dağılımını açıklamaya çalıştı. Planck, bu dağılımı açıklamak için türettiği denklemi fiziksel olarak anlamlandırırken, çok sayıda olsa da yalnızca belirli renklerin kombinasyonlarının, özellikle bazı taban sayılarının tam sayı katları olanların yayıldığını ima ettiğini fark etti. Renkler bir şekilde kuantumlanmıştı!

Bu, beklenmedik bir durumdu; çünkü ışığın bir dalga gibi davrandığı biliniyordu, bu da renk değerlerinin sürekli bir spektrum olması gerektiği anlamına geliyordu. Atomların bu tam sayı katları arasındaki renkleri üretmesini ne engelliyor olabilirdi?

Tüm Reklamları Kapat

Bu, o kadar tuhaf görünüyordu ki, Planck kuantumlanmayı matematiksel bir numaradan başka bir şey olarak görmüyordu. Physics World dergisinde 2000 yılında yayınlanan "İsteksiz Devrimci Max Planck" başlıklı makalesinde Helge Kragh’ın da dediği gibi:[2]

Aralık 1900'de fizikte bir devrim meydana geldiyse de, kimse bunun farkında değildi. Planck de bir istisna değildi…

Planck denklemi, sonradan kuantum mekaniğinin gelecekteki gelişimi için çok önemli olacak bir sayı da içeriyordu. Bu sayı, günümüzde "Planck Sabiti" olarak biliniyor.

Kuantumlanma, fiziğin diğer gizemlerini açıklamaya da yardımcı oldu. 1907'de Einstein, aynı miktarda ısıyla maddeye etki edip başlangıç sıcaklığını değiştirdiğinizde, katı maddelerin sıcaklığının neden farklı miktarlarda değiştiğini açıklamak için Planck'ın kuantizasyon hipotezini kullandı.

1800'lerin başından beri, spektroskopi bilimi, farklı maddelerin "spektral çizgiler" adı verilen belirli ışık renklerini yaydığını ve absorbe ettiğini göstermiştir. Spektroskopi, uzak yıldızlar gibi nesnelerde bulunan maddeleri belirlemek için güvenilir bir yöntem olsa da, bilim insanları, neden her maddenin bu belirli çizgileri yaydığını henüz çözememişlerdi.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

1888'de Johannes Rydberg, hidrojen tarafından yayılan spektral çizgileri açıklayan bir denklem türetti, ancak kimse denklemin neden çalıştığını açıklayamadı. Bu durum, 1913'te Niels Bohr'un, Planck'ın kuantizasyon hipotezini Ernest Rutherford'un 1911'deki "gezegensel" atom modeline uyguladığında değişti: Böylece, elektronların, gezegenlerin güneşin yörüngesinde olduğu gibi çekirdeğin etrafında döndüğü varsayıldı.

Colorado Üniversitesi tarafından üretilen Physics 2000 sitesine göre Bohr, elektronların bir atom çekirdeği etrafındaki "özel" yörüngelerle sınırlandırıldığını öne sürdü. Elektronlar belirli yörüngeler arasında "sıçrayabiliyorlardı" ve bu sıçramanın ürettiği enerji, spektral çizgiler olarak gözlenen belirli ışık renklerine neden oluyordu. Kuantumlanmış özellikler sadece matematiksel bir numara olarak icat edilmiş olsa da, o kadar çok şeyi açıkladılar ki, kuantum mekaniğinin kurucu ilkesi haline geldiler.

Işık Parçacıkları Ne Demek?

1905'te Albert Einstein, ışığın bir dalga olarak değil de bir çeşit "enerji kuantumu" olarak hareket ettiğini tasavvur ettiği "Işığın Emisyonu ve Dönüşümüne Yönelik Keşifsel Bir Bakış Açısı" başlıklı bir makale yayınladı.[1] Einstein'ın önerisine göre bu enerji paketi, özellikle de bir atom kuantumlanmış titreşim hızları arasında "sıçradığı" zaman, "yalnızca bir bütün olarak absorbe edilebilir veya üretilebilirdi"; yarım veya çeyrek absorbe edilemezdi veya bu şekilde "tam olmayan biçimde" saçılamazdı. Bu, birkaç yıl sonra görüleceği gibi, kuantumlanmış yörüngeler arasında bir elektron "sıçradığında" da geçerli olacaktı. Bu modele göre, Einstein'ın "enerji kuantumu", sıçramanın enerji farkını içeriyordu; Planck sabitiyle bölündüğünde, bu enerji farkı bu kuantumların taşıdığı ışığın rengini belirledi.

Einstein, ışığı tasavvur etmenin bu yeni yolu ile, Planck'ın tanımladığı belirli renkler de dahil olmak üzere dokuz farklı olgunun davranışıyla ilgili fikirler sundu. Işığın belirli renklerinin elektronları metal yüzeylerden nasıl atabildiğini de açıkladı, bu olay "fotoelektrik etkisi" olarak bilinir.

Ne var ki, Winnipeg Üniversitesi'nde fizik profesörü olan Stephen Klassen, Einstein'ın bu görüşlerinde tamamen haklı olmadığını söyledi. Klassen, 2008 tarihli bir makale olan "Fotoelektrik Etkisi: Fizik Sınıfları İçin Olan Hikayeyi Düzeltmek" başlıklı makalesinde, Einstein'ın enerji kuantumunun bu dokuz olgunun tümünü açıklamak için gerekli olmadığını belirtmektedir. Işığın bir dalga olarak hesaplandığı belirli matematiksel işlemler, hem Planck'in bir ampul filamentinden yayıldığını söylediği belirli renkleri, hem de fotoelektrik etkisini açıklayabilir. Einstein, 1921 Nobel Ödülü'nü tartışmalı bir şekilde kazandığında, Nobel komitesi, özellikle enerji kuantumu kavramı üzerinde durmadan, yalnızca "fotoelektrik etkisi yasasının keşfini" ödüle dahil etmişti.

Einstein'ın makalesinden yaklaşık yirmi yıl sonra "foton" terimi, 1923’te bir elektron ışını tarafından saçılan ışığın renk değiştirdiğini gösteren Arthur Compton'un çalışması sayesinde, enerji kuantumunu tanımlamak için popüler hale geldi. Bu, ışık parçacıklarının (fotonların) gerçekten de madde parçacıklarıyla (elektronlar) çarpıştığını gösterdi ve böylece Einstein'ın hipotezi doğrulanmış oldu. Şimdiye kadar, ışığın hem dalga hem de parçacık gibi davranabileceği görülerek "dalga-parçacık ikiliği" kuantum mekaniğinin temeline yerleştirildi.

Tüm Reklamları Kapat

Madde Dalgaları?

Elektronun 1896'da keşfedilmesinden bu yana, tüm maddenin parçacıklar şeklinde var olduğuna dair kanıtlar yavaş yavaş toplanıyordu. Yine de, ışığın dalga-parçacık ikiliğinin belirtilmesi, bilim insanlarının maddenin yalnızca parçacık olarak davranmakla sınırlı olup olmadığını sorgulamasına neden oldu. Belki dalga-parçacık ikiliği madde için de geçerli olabilirdi?

Bu mantıkla önemli ilerleme kaydeden ilk bilim insanı, Louis de Broglie adlı Fransız bir fizikçiydi. 1924'te de Broglie, parçacıkların dalga benzeri özellikler gösterebildiğini ve dalgaların parçacık benzeri özellikler gösterebileceğini kanıtlamak için Einstein'ın Özel Görelilik Teorisi'nin denklemlerini kullandı. Daha sonra 1925'te, bağımsız çalışan ve farklı matematiksel düşünme yöntemleri kullanan iki bilim insanı, elektronların atomlarda nasıl döndüğünü açıklamak için Broglie'nin mantığını uyguladılar (bu, klasik mekaniğin denklemleri kullanılarak açıklanamayan bir olgudur). Almanya'da fizikçi Werner Heisenberg, Max Born ve Pascual Jordan ile birlikte çalışarak, bunu "matris mekaniği" denen bir yöntem geliştirerek başardı. Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger "dalga mekaniği" adlı benzer bir teori geliştirdi. Schrödinger, 1926'da İsviçreli fizikçi Wolfgang Pauli'nin, matris mekaniğinin daha eksiksiz olduğunu gösteren yayınlanmamış bir araştırmayı Pascual Jordan'a göndermesine rağmen, bu iki yaklaşımın eşdeğer olduğunu gösterdi.

Rutherford-Bohr atom modelinin yerini, her elektronun bir atomun çekirdeği etrafında bir dalga (bazen "bulut" olarak adlandırılır) gibi davrandığı Heisenberg-Schrödinger atom modeli aldı. Yeni modelin bir koşulu, bir elektronu oluşturan dalganın uçlarının buluşmasıydı. W.A. Benjamin tarafında 1981 yılında yazılan Quantum Mechanics in Chemistry kitabının 3. baskısında Melvin Hanna şöyle diyor:

Tüm Reklamları Kapat

Sınır koşullarının dayatılması, enerjiyi ayrık değerlerle sınırladı.

Bu koşulun bir sonucu, yalnızca tam sayıdaki tepe ve çukurlara izin verilmesidir; bu da bazı özelliklerin neden kuantumlandığını açıklar. Heisenberg-Schrödinger atom modelinde, elektronlar bir "dalga fonksiyonuna" uyar ve yörüngelerden ziyade "orbitallerde" bulunurlar. Rutherford-Bohr modelinin dairesel yörüngelerinin aksine, atomik orbitaller, kürelerden dambıllara ve papatyalara kadar çeşitli şekillere sahiptirler.

1927'de Walter Heitler ve Fritz London, atom orbitallerinin molekül orbitalleri oluşturmak için nasıl birleşebileceğini göstermek adına dalga mekaniğini daha da geliştirdi ve atomların moleküller oluşturmak için neden birbirine bağlandığını etkili bir şekilde gösterdi. Bu, klasik mekaniğin matematiği kullanılarak çözülemeyen bir başka problemdi. Bu içgörüler, "kuantum kimyası" alanının gelişmesine yol açtı.

Belirsizlik İlkesi

Yine 1927'de Heisenberg’in, kuantum fiziğine bir başka büyük katkısı oldu. Madde dalga gibi davrandığından, bir elektronun konumu ve hızı gibi bazı özelliklerinin "tamamlayıcı" olduğunu, yani her bir özelliğin kesinliğinin ne kadar iyi bilinebileceğine dair Planck sabiti ile ilişkili bir sınır olduğunu düşündü. "Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi" olarak adlandırılacak bu ilkeye göre, bir elektronun konumu ne kadar kesin olarak bilinirse, hızı o kadar az kesinlikle bilinebilirdi ve bunun tam tersi de geçerliydi.

Bu belirsizlik ilkesi, günlük boyuttaki nesneler için de geçerlidir; ancak fark edilmez, çünkü kesinlik noksanlığı olağanüstü derecede küçüktür. Morningside Koleji'nden (Sioux City, IA) Dave Slaven'a göre, eğer bir beyzbol topunun hızı saatte 0,16 kilometre düzeyinde kesinlikle biliniyorsa, topun konumunu bilmenin mümkün olduğu maksimum kesinlik 0.000000000000000000000000000008 milimetredir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Afili Lügat - Bir Aforizma Kitabı

Yeryüzüne ayak basmış en parlak zihinlerin çarpıcı, ilham verici ve sıklıkla komik sözlerini bir araya toplayan; onları hırstan endişeye, enginardan pencereye 399 ayrı başlık altında derleyen; çocuğunuzun balığının ölümünden kuantum teorisine, karşınıza çıkarabilecek hemen her durum için söyleyecek sözü olan bir kitap… Tüm aforizma kitaplarının sultanı, Afili Lügat.

İnsanı yaratmak tuhaf ve özgün bir fikirmiş ama buna koyunu eklemek, gereksiz bir tekrar olmuş.
MARK TWAIN

Ödüller hakkında bilinmesi gereken tek şey, Mozart’ın hiç ödül kazanmamış olduğudur.
HENRY MITCHELL

Bu ülkeyi nasıl yöneteceğini bilen herkesin taksi sürme ve saç kesmekle meşgul olması ne büyük talihsizlik.
GEORGE BURNS

Kimileri bilgi nehrinden kana kana içer, kimileri ise yalnızca ağzını çalkalar.
WOODY ALLEN

Elinizi sıcak bir sobanın üstünde bir dakika tutsanız, size bir saat gibi gelir. Güzel bir kızın yanında bir saat otursanız, bir dakika gibi gelir. İşte görelilik budur.
ALBERT EINSTEIN

Dünyada hakkıyla tanımak istediğim tek kişi benim.
OSCAR WILDE

Arka kapağı bu satıra kadar okunmuş kitap, sıcak bir yuvayı hak ediyordur belki de.
domingo sakinleri

Devamını Göster
₺190.00
Afili Lügat - Bir Aforizma Kitabı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Geleceğe Adım Adım!

Kuantumlanma ilkeleri, dalga-parçacık ikiliği ve belirsizlik ilkesi, kuantum mekaniği için yeni bir dönem başlattı. 1927'de Paul Dirac, parçacıkları (fotonlar ve elektronlar gibi) altta yatan bir fiziksel alanın uyarılmış halleri olarak işleyen "kuantum alan teorisi" (KAT) üzerinde çalışabilmek için elektrik ve manyetik alanların kuantum anlayışını uyguladı. Kuantum alan teorisindeki çalışmalar, bilim insanları bir engelle karşılaşana kadar on yıl boyunca devam etti: Kuantum alan teorisindeki birçok denklem, sonsuzluk sonuçları elde ettiğinden, fiziksel anlam ifade etmeyi bıraktı.

On yıllık bir durgunluktan sonra, Hans Bethe 1947'de "yeniden normalleştirme" adlı bir teknik kullanarak bir ilerleme kaydetti. Burada Bethe, tüm sonsuz sonuçların iki fenomene bağlı (özellikle "elektron öz enerjisi" ve "vakum polarizasyonu") olduğunu ve elektron kütlesi ile elektron yükünün gözlemlenen değerlerinin tüm sonsuz sonuçların ortadan kalkması için kullanılabileceğini fark etti.

"Yeniden normalleştirme" girişiminden bu yana, kuantum alan teorisindeki doğanın dört temel kuvveti hakkında kuantum teorileri geliştirmek için temel oluşturmuştur:

  1. elektromanyetizma,
  2. zayıf nükleer kuvvet,
  3. güçlü nükleer kuvvet,
  4. kütleçekimi.

Kuantum alan teorisi tarafından sağlanan ilk içgörü, 1940'ların sonlarında ve 1950'lerin başlarında büyük adımlar atan "kuantum elektrodinamiği" (KED) aracılığıyla elektromanyetizmanın kuantum tanımıydı. Bunun dışında, 1960'lar boyunca "elektrozayıf teorisini" (EZT) oluşturmak için elektromanyetizma ile birleştirilen zayıf nükleer kuvvetin kuantum tanımı vardı.

Nihayet, 1960'larda ve 1970'lerde "kuantum kromodinamiği" (KKD) kullanılarak güçlü nükleer kuvvetin kuantum olarak tanımlamak mümkün oldu. KED, EZT ve KKD teorileri, birlikte parçacık fiziğinin Standart Modeli’nin temelini oluşturdu. Ne yazık ki, KAT henüz bir kuantum kütleçekimi teorisi üretemedi. Bu konudaki araştırmalar günümüzde sicim teorisi ve döngüsel kuantum kütleçekimi çalışmalarıyla devam ediyor.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Kuantum Fiziği Yazı Dizisi

Bu yazı, Kuantum Fiziği yazı dizisinin 1 . yazısıdır.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
74
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 27
  • İnanılmaz 15
  • Bilim Budur! 11
  • Muhteşem! 10
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 8
  • Umut Verici! 6
  • Merak Uyandırıcı! 5
  • Güldürdü 2
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Korkutucu! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: Live Science | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:58:48 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9867

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
R. Coolman, et al. Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?. (7 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9867
Coolman, R., Recep, A., Bakırcı, Ç. M. (2021, January 07). Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9867
R. Coolman, et al. “Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 07 Jan. 2021, https://evrimagaci.org/s/9867.
Coolman, Robert. Recep, Arzu. Bakırcı, Çağrı Mert. “Kuantum Mekaniği Nedir? Atom Altı Parçacıkların Dünyası, Evren'i Daha İyi Anlamamızı Sağlayabilir mi?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, January 07, 2021. https://evrimagaci.org/s/9867.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close