Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB) Nedir? Distiminin Belirtileri Nelerdir? Nasıl Teşhis Edilir, Nasıl Tedavi Edilir?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB)
- İngilizce Adı Persistent Depressive Disorder (PDD)
- Latince Adı Distimia
- DSM 300.4
Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB), halk arasında genellikle distimi olarak bilinir ve uzun süreli bir depresyon formu olarak tanımlanır. Majör depresif bozukluktan farklı olarak bu bozukluk daha düşük yoğunlukta fakat daha uzun süreli depresif belirtilerle seyreder. Kişi, çoğu zaman depresif bir ruh hali içinde olur ve bu durum yıllar boyunca devam edebilir. Günlük yaşam aktiviteleri genellikle sınırlı olsa da kişiler işlevselliğini tamamen yitirmez, bu da KDB'nin fark edilmesini zorlaştırabilir. Bununla birlikte, tedavi edilmediği takdirde bu bozukluk hem kişisel yaşamda hem de sosyal ve mesleki işlevsellikte önemli sorunlara yol açabilir.[1], [2]
Belirti ve Bulgular
KDB, genellikle hafif ila orta şiddette depresif belirtilerle başlar ve uzun yıllar boyunca devam eder. Belirtilerin hafif olması, kişilerin durumu fark etmelerini ve yardım aramalarını geciktirebilir. Ancak bu bozuklukta hissedilen ruhsal sıkıntı sürekli olduğu için bireylerin yaşamdan zevk almalarını ve sağlıklı sosyal ilişkiler kurmalarını zorlaştırabilir. Hastalığın belirtileri aşağıdaki gibidir:
- Sürekli Depresif Ruh Hali: Kişi gün boyunca kendini mutsuz, karamsar ya da umutsuz hisseder. Bu durum çoğu gün yaşanır ve en az iki yıl sürer.
- Enerji Kaybı ve Sürekli Yorgun Hissetme: Bireyler, sürekli bir enerji kaybı hissederler ve bu da günlük aktiviteleri sürdürmekte zorluk yaratır.
- Umutsuzluk: Kişiler, gelecek hakkında umutsuz ve karamsar düşünceler geliştirebilirler.
- Düşük Özgüven: Kendilerine olan güven duygusunda önemli bir düşüş gözlemlenir. Bireyler, kendi yeteneklerinden şüphe eder ve çoğu zaman kendilerini yetersiz hisseder.
- Konsantrasyon Güçlüğü: Dikkat toplamakta ve karar vermekte zorlanma yaygın bir belirtidir. Bu durum özellikle iş ve eğitim hayatında zorluk yaratabilir.
- Uyku Bozuklukları: Kişi ya çok az uyur ya da aşırı uyuma eğilimi gösterir (uykusuzluk veya aşırı uyuma).
- İştah Değişiklikleri: Kişinin iştahında belirgin bir artış ya da azalma olabilir. Bu durum kilo kaybı ya da kilo alımı ile sonuçlanabilir.
Bu belirtiler bireylerin sosyal ilişkilerini, iş hayatını ve genel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Genellikle bireyler bu durumu "günlük hayatın bir parçası" olarak görüp tedavi arayışına geçmezler, bu da bozukluğun daha kronik hale gelmesine neden olur.[3], [4]
Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri
Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB), hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileşimiyle gelişebilen karmaşık bir ruh sağlığı sorunudur. Bu durum biyolojik yatkınlığı olan bireylerde çeşitli yaşam olayları, stresli koşullar veya travmatik yaşantılar gibi çevresel faktörler tarafından tetiklenebilir.
Genetik yatkınlık, KDB riskini artıran önemli bir faktördür. Ailesinde depresyon öyküsü bulunan bireylerde bu bozukluğun gelişme ihtimali yüksektir. Depresyon ve bipolar bozukluk gibi duygu durum bozukluklarının yatkınlığı, kalıtımsal bileşenlere dayanır. Bu bağlamda bazı genlerin işleyişi veya yapısındaki farklılıklar, bireyleri ruhsal rahatsızlıklara daha açık hale getirebilir. Araştırmalar, özellikle serotonin taşıyıcı genlerdeki polimorfizmlerin, depresyon gibi duygu durum bozukluklarıyla ilişkili olduğunu ve KDB gelişiminde rol oynayabileceğini göstermektedir.
Çevresel etkenler de KDB'nin ortaya çıkışında büyük bir rol oynar. Çocukluk döneminde yaşanan ihmal, kötü muamele veya aile içi şiddet gibi travmatik deneyimler bireylerde stres yanıt sisteminin gelişimini etkileyerek ilerleyen yaşlarda depresyona yatkınlık oluşturabilir. Benzer şekilde çocukluk veya ergenlik döneminde sürekli bir stres ortamında büyümek, bireylerde kalıcı bir depresif ruh hali riskini artırır. Ayrıca, hayatın ilerleyen dönemlerinde yaşanan olumsuz yaşam olayları, örneğin iş kaybı, boşanma veya sevilen birini kaybetme gibi durumlar, biyolojik yatkınlık taşıyan bireylerde KDB'yi tetikleyici bir rol oynayabilir.
Nörokimyasal dengesizlikler de bu bozukluğun gelişiminde önemli bir faktördür. Özellikle serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterler, beyindeki duygu durum düzenlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu kimyasalların üretiminde, dağılımında veya alımında meydana gelen dengesizlikler, ruh halinin bozulmasına neden olabilir. Örneğin, serotonin eksikliği veya düzensizliği, depresyon belirtilerinin artmasına neden olabilirken; dopamin ve norepinefrindeki dengesizlikler, motivasyon eksikliği, ilgi kaybı ve enerji düşüklüğü gibi belirtileri tetikleyebilir. Nörokimyasal düzensizlikler ise genetik yatkınlıktan, çevresel stres faktörlerinden veya her ikisinin etkileşiminden kaynaklanabilir.
Kişilik yapısı da KDB'ye yatkınlık oluşturan unsurlardan biridir. Bazı kişilik özellikleri, bireyleri depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarına daha açık hale getirebilir. Mükemmeliyetçilik gibi aşırı kendini eleştiren tutumlar, sürekli olarak başkalarının beklentilerini karşılamaya çalışma eğilimi ve düşük özgüven, kişiyi KDB geliştirme riski altına sokabilir. Aşırı bağımlılık eğilimi ve sosyal ilişkilerde belirgin çekingenlik gibi özellikler, bireylerin sosyal destekten yoksun kalmasına ve içsel bir yetersizlik duygusu geliştirmesine yol açabilir.[5], [6]
Teşhis Yöntemleri
Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB) teşhisi, ruh sağlığı uzmanları tarafından yapılan klinik değerlendirmeler ve bireyin ruhsal durumuna yönelik kapsamlı bir incelemeyle konur. Teşhiste, belirtilerin en az iki yıl süreyle devam edip etmediği önemli bir kriterdir. Ayrıca, bu belirtilerin bireyin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde etkilemesi gerekir.
Teşhis için kullanılan yöntemler aşağıdaki gibidir:
- Klinik Değerlendirme: Psikiyatrlar ya da psikologlar tarafından yapılan yüz yüze görüşmelerde kişinin geçmiş yaşantıları, mevcut ruh hali, stres faktörleri ve semptomları değerlendirilir.
- DSM-5 Tanı Kriterleri: Amerikan Psikiyatri Birliği'nin DSM-5 el kitabında yer alan KDB tanı kriterleri doğrultusunda, kişinin belirtilerinin değerlendirilmesi yapılır.[7]
Tedaviler veya İdare Yöntemleri
Kalıcı Depresif Bozukluk (KDB) tedavisinde amaç belirtilerin hafifletilmesi, yaşam kalitesinin artırılması ve tekrarlayan depresif dönemlerin önüne geçilmesidir. Tedavi planı, bireyin belirtilerinin süresi, şiddeti, yaşam koşulları ve bireysel tercihlerine göre kişiselleştirilir. Genellikle KDB tedavisinde psikoterapi ve ilaç tedavisi kombinasyonu tercih edilse de bazı durumlarda tek bir yöntem de etkili olabilir. Terapi süreci boyunca bireyin motivasyonu, tedaviye uyumu ve sosyal destek kaynakları da tedavi başarısını etkileyen önemli faktörlerdir. Bunun yanı sıra, KDB ile başa çıkmak için yaşam tarzı değişiklikleri de tedaviye olumlu katkı sağlayabilir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
KDB tedavisinde kullanılan yöntemler, bireyin düşünce kalıplarını, davranışlarını ve biyokimyasal dengesizliklerini ele alarak kapsamlı bir iyileşme süreci sunar. Tedavi sürecinde bireylerin duygusal sağlığı, fiziksel sağlıkla da bağlantılı olduğu için egzersiz, uyku düzeni, sosyal destek ve beslenme gibi alanlarda yapılacak değişiklikler de tedaviyi destekleyici bir rol oynar.
Tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir:
- Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve kişiler arası terapi, KDB'nin tedavisinde yaygın olarak kullanılan iki ana psikoterapi yöntemidir. BDT, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamasını ve bu düşünceleri daha olumlu, gerçekçi düşüncelerle değiştirmesini hedefler. Bu yaklaşım, depresyonun temelinde yatan olumsuz düşünce yapılarının dönüşümünü sağlar. Kişiler arası terapi ise, sosyal ilişkilerdeki çatışmaları veya iletişim zorluklarını ele alarak, bireyin duygusal destek kaynaklarını güçlendirmeyi amaçlar. Her iki terapi de KDB'nin kalıcı etkilerini hafifletme ve bireyde pozitif davranış değişiklikleri sağlama açısından önemli bir rol oynar.
- İlaç Tedavisi: Antidepresan ilaçlar, KDB tedavisinde sıkça başvurulan bir yöntemdir. Özellikle seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) ve serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar), KDB belirtilerini hafifletmede etkili olan ilaç gruplarıdır. SSRI'lar, beyinde serotonin seviyelerini artırarak ruh halini düzenlerken SNRI'lar hem serotonin hem de norepinefrin gibi nörotransmiterlerin geri alımını engelleyerek depresyon belirtilerini azaltır. Ancak, ilaç tedavisinin etkili olabilmesi için genellikle birkaç hafta süreyle düzenli kullanım gereklidir ve yan etkiler açısından bireylerin düzenli olarak izlenmesi önem taşır. Bu nedenle ilaç tedavisi, genellikle bir uzman tarafından dikkatli bir şekilde planlanır ve denetlenir.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri: KDB yönetiminde, bireyin yaşam tarzında yapacağı değişiklikler tedavi sürecine olumlu katkı sağlar. Düzenli egzersiz, beyin kimyasını olumlu yönde etkileyerek ruh halini iyileştirir ve stresle başa çıkma becerisini artırır. Ayrıca sağlıklı beslenme, beyin sağlığını korumak için gereken besin maddelerini sağlamaya yardımcı olurken uyku düzeni ise hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı doğrudan etkiler. Sosyal destek, bireyin duygusal yükünü hafifletir ve KDB ile mücadele sürecinde motivasyon sağlar. Bu tür yaşam tarzı değişiklikleri, tedaviye ek bir destek olarak depresyonun şiddetini azaltabilir ve bireyin günlük işlevselliğini iyileştirebilir.[8], [9]
Müddet Tahminleri (Prognoz)
Kalıcı Depresif Bozukluğun prognozu, bireysel farklılıklara ve uygulanan tedavinin etkinliğine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. KDB'nin doğal seyri, tedavi edilmediğinde semptomların uzun yıllar boyunca devam etmesi şeklindedir. Tedavi altına alınan vakalarda bile bazı bireylerde belirtiler hafifleyebilir ancak tamamen ortadan kalkmayabilir; bu bireylerde iyileşme genellikle kısmî olup dönem dönem alevlenme görülebilir. Bu nedenle, KDB'nin kronik bir bozukluk olması, semptomların tamamen yok olmasa da daha hafif seviyelerde seyretmesine neden olur. Bireylerin tedaviye olan uyumu, sosyal destek sistemleri ve yaşam tarzı faktörleri prognozu doğrudan etkileyen unsurlardandır.
Tedaviye yanıt, genellikle birkaç hafta veya ay içerisinde kendini gösterir ancak KDB vakalarında hızlı bir iyileşme beklenmez. Psikoterapi ve ilaç tedavisi gibi uzun vadeli müdahaleler, bireylerin hayat kalitesini artırabilir ve semptomların yoğunluğunu azaltabilir. Bununla birlikte, tedavi süreci tamamlanmadan veya belirtiler hafiflemeden bırakıldığında KDB belirtileri daha şiddetli bir şekilde geri dönebilir veya major depresyon gibi daha ciddi ruhsal bozuklukların gelişmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle KDB tedavisinde, süregelen bir bakım ve destek süreci büyük önem taşır. Kronik bir hastalık niteliği taşıdığı için hastalar, düzenli takibe alınarak ruhsal sağlık durumları izlenmelidir.[10], [11]
Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)
Kalıcı Depresif Bozukluk, nüfusun %3 ila %5’ini etkileyen oldukça yaygın bir ruhsal sağlık sorunudur ve tüm yaş gruplarını etkileyebilir. Özellikle kadınlarda görülme sıklığı, erkeklere göre iki kat fazladır; bu durumun hormonel, biyolojik ve toplumsal faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. KDB genellikle erken yaşlarda, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde belirtiler göstermeye başlar. Çocukluk döneminde başlayan vakalar, kronik bir özellik taşıyabilir ve bu vakalarda hastalığın tedavi edilmemesi durumunda birey yaşamı boyunca depresif semptomlarla mücadele edebilir. Erken başlangıçlı KDB, ilerleyen yaşlarda major depresyon gibi daha şiddetli ruhsal rahatsızlıklarla birlikte görülebilir ve tedavi süreci daha karmaşık bir hal alabilir.
Bölgesel ve kültürel farklılıklar da KDB'nin görülme sıklığını etkileyebilir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde bu bozukluğun tanısı daha sık konurken, ruh sağlığı hizmetlerine erişim kısıtlı olan bölgelerde yeterli tanı ve tedavi sağlanamayabilir. Sosyo-ekonomik durum, yaşam koşulları, eğitim seviyesi ve toplumsal destek ağları da bu bozukluğun yaygınlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Geniş bir veri setiyle desteklenmese de sosyo-ekonomik olarak daha dezavantajlı bireylerde KDB'nin daha sık görüldüğüne dair bulgular bulunmaktadır. KDB'nin epidemiyolojik özelliklerini anlamak, topluma yönelik ruh sağlığı politikalarının geliştirilmesi ve hastalıkla mücadele etmek için önemli veriler sunar.[12], [13]
Önlem Yöntemleri
Kalıcı Depresif Bozukluk için spesifik olarak geliştirilmiş bir önleyici tedbir bulunmamakla birlikte, genel ruh sağlığını koruyucu bazı yaklaşımlar KDB riskini azaltmada yardımcı olabilir. Önleyici stratejiler, bireylerin yaşam kalitesini artırmayı ve strese karşı dayanıklılığı geliştirmeyi hedefler. Özellikle stres yönetimi teknikleri, ruh sağlığını koruyucu etkisiyle ön plana çıkar. Yoga, meditasyon, nefes kontrol teknikleri gibi uygulamalar; kişinin stresi kontrol altına almasına yardımcı olarak depresif belirtilerin önlenmesinde destekleyici bir rol oynar.
Sağlıklı bir yaşam tarzı da KDB riskini azaltabilir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli ve kaliteli uyku, ruh sağlığı üzerinde olumlu etki yaparak bireyin fiziksel ve zihinsel dayanıklılığını artırır. Sosyal destek sistemlerinin kuvvetlendirilmesi de önemli bir önlemdir; güçlü bir sosyal çevreye sahip olmak, bireyin yaşadığı zorluklar karşısında yalnız hissetmemesine katkı sağlar. Sosyal bağların güçlenmesi, kişinin depresif belirtileri daha kolay atlatmasına ve zor durumlarla başa çıkma becerilerinin gelişmesine destek olur.
Ayrıca, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde maruz kalınan travmatik olaylar, ilerleyen yaşlarda KDB riskini artırabileceğinden çocukluk döneminde ruhsal sağlığın korunması ve gerekli sosyal desteğin sağlanması oldukça önemlidir. Çocukluk çağında meydana gelen ihmal veya kötü muamele, bireylerin ilerleyen yaşlarda depresyon gibi ruhsal sağlık sorunlarına yatkınlığını artırabileceği için çocukların korunması ve ruhsal destek verilmesi de dolaylı olarak KDB riskini azaltabilir. Bu nedenle ailelere ve eğitmenlere yönelik farkındalık eğitimleri, ruh sağlığı politikalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir.[14]
Etimoloji
"Distimi" kelimesi Yunanca "dis-" (kötü, olumsuz) ve "thymos" (ruh hali) kelimelerinden türetilmiştir. Bu terim, kişinin sürekli olarak düşük bir ruh halinde olmasını ifade eder. Kalıcı Depresif Bozukluk, distimi teriminin modern tıptaki karşılığıdır ve kronik depresif bir ruh halini tanımlar.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ R. C. Kessler, et al. (2013). The Epidemiology Of Depression Across Cultures. Annual Reviews, sf: 119-138. doi: 10.1146/annurev-publhealth-031912-114409. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. J. Ferrari, et al. (2013). Burden Of Depressive Disorders By Country, Sex, Age, And Year: Findings From The Global Burden Of Disease Study 2010. PLOS Medicine, sf: e1001547. doi: 10.1371/journal.pmed.1001547. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. D. A. J. Rush, et al. (2006). Acute And Longer-Term Outcomes In Depressed Outpatients Requiring One Or Several Treatment Steps: A Star*D Report. American Journal Of Psychiatry, sf: 1905-1917. doi: 10.1176/ajp.2006.163.11.1905. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. P. Association. Diagnostic And Statistical Manual Of Mental Disorders Dsm-Iv-Tr. ISBN: 9780890420256.
- ^ A. Caspi, et al. (2003). Influence Of Life Stress On Depression: Moderation By A Polymorphism In The 5-Htt Gene. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 386-389. doi: 10.1126/science.1083968. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Flint, et al. (2014). The Genetics Of Major Depression. Elsevier BV, sf: 484-503. doi: 10.1016/j.neuron.2014.01.027. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. M. Kring. (2021). Abnormal Psychology. ISBN: 9781119705475. Yayınevi: John Wiley & Sons.
- ^ P. Cuijpers, et al. (2017). A Meta-Analysis Of Cognitive-Behavioural Therapy For Adult Depression, Alone And In Comparison With Other Treatments. SAGE Publications, sf: 376-385. doi: 10.1177/070674371305800702. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. H. Trivedi, et al. (2006). Evaluation Of Outcomes With Citalopram For Depression Using Measurement-Based Care In Star*D: Implications For Clinical Practice. American Journal of Psychiatry, sf: 28-40. doi: 10.1176/appi.ajp.163.1.28. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. W. Eaton, et al. (2008). Population-Based Study Of First Onset And Chronicity In Major Depressive Disorder. Archives of General Psychiatry, sf: 513-520. doi: 10.1001/archpsyc.65.5.513. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. G. Blazer. (2012). The Age Of Melancholy. ISBN: 9781135433079. Yayınevi: Routledge.
- ^ E. Bromet, et al. (2011). Cross-National Epidemiology Of Dsm-Iv Major Depressive Episode. BMC Medicine, sf: 1-16. doi: 10.1186/1741-7015-9-90. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. J. Sadock. Kaplan & Sadock's Synopsis Of Psychiatry: Behavioral Sciences/Clinical Psychiatry. ISBN: 9780781731836.
- ^ G. N. Clarke, et al. (2003). A Randomized Trial Of A Group Cognitive Intervention For Preventing Depression In Adolescent Offspring Of Depressed Parents. American Medical Association (AMA), sf: 1127. doi: 10.1001/archpsyc.58.12.1127. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/12/2024 06:14:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18923
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.