COVID-19 Koronavirüs Salgını Önlemlerinin 2024 Yılının Sonuna kadar Devam Etmesi Gerekebilir!
COVID-19 Salgınında "Erkenden Normale Dönme" Planları, Sıkılma ve Gevşemenin Başladığını Gösteriyor. Sıkılmayın ve Gevşemeyin; Muhtemelen Daha Yeni Başlıyoruz ve İşleri "O Kadar da Kötü Olmadığı" Sanrısı, Virüsün Tam da İhtiyacı Olan Düşünce!
Sanıyoruz başından beri korktuğumuz "gevşeme" ve "sıkılma" yavaş yavaş küresel ölçekte kendini hissettiriyor. Ülkeler normale dönme planlarına başladılar. İyi ama... Ne değişti?
- Virüse karşı aşımız var mı? Yok.
- İlacımız var mı? Yok.
- Virüs kendiliğinden durdu mu? Hayır.
O zaman her şeyi geri açtığımızda, zaten her şey birkaç ay önce açıkken olandan farklı ne olacak? Hiçbir şey.
Ülkeler, en başında da olduğu gibi, ekonomik zorluğu sağlık etiğiyle dengelemeye çalışıyorlar. Tabii sosyal izolasyonun psikososyal etkileri de bir risk unsuru. Ne var ki virüs, bizim psikolojimizi, ekonomimizi, sosyolojimizi umursamıyor.
Aslında hiçbir şeyi "umursamıyor", çünkü virüsler cansızdır ve sinir sistemleri yoktur. Dolayısıyla "umursama" davranışı sergileyecek bir zihne ve bilince sahip değillerdir. Ama virüse dışarıdan bakan biz insanlar, viroloji ve epidemiyoloji sayesinde virüsü ve salgını tanımaya çalışıyoruz ve gidişatı "insanmış gibi" (antropomorfik) bir dille anlatıyoruz. Ve anladığımız şu: Virüsün tek "derdi"; "umursadığı" tek şey üremek, kendi kopyalarını daha çok üretmek, yayılmak.
Bunu yapabilmek için de konak hücrelere ihtiyaç duyuyor. Hücreye giriyor, kendi RNA'sını enjekte ediyor, konak hücrenin (bu durumda insanın) proteinlerini kullanarak kendi RNA'sını okutuyor, kendi proteinlerini üretiyor, bu sayede kendinden milyonlarca kopya yaratıyor. Bunun için ne kadar çok konak hücre bulursa o kadar iyi. Bir insanda o hücrelerden trilyonlarca var. Ama trilyonlarca hücreden daha iyisi nedir, biliyor musunuz? Katrilyon kere katrilyonlarca konak hücre! Ve insan popülasyonu virüse işte tam da bunu veriyor!
Bir insan diğerine ne kadar yakınsa veya ortak yüzeylere ne sıklıkla dokunursa, öksürük ve hapşırık yoluyla virüsün yeni konaklara bulaşması da o kadar kolay oluyor. Ve döngü böyle devam ediyor. Ya aşı/ilaç üretilene, ya popülasyonun en az %40-70 civarı enfekte olana dek...
İşte bu nedenle ya baskılama uygulayıp aşı ve ilacı bekleyeceğiz, ya kontrollü bir şekilde insanları hasta edip sürü bağışıklığı (popülasyonun en az %40-70 civarının hastalığı geçirmesini) umacağız. Aşılar da özünde toplumu bu şekilde koruyor.
Henüz Aşı Yokken Normale Dönebilir miyiz?
Ama aşı ve ilaç halen yokken sürü bağışıklığı gütme konusunda birkaç sıkıntı var:
- Yapay Olarak Üretilmiş İnsan Dokularında (Organoidlerinde), COVID-19'u Erken Evrede Durdurabildiği Gösterilen Bir İlaç Adayı!
- Komplo Teorileri, COVID-19 Aşısı ve Türkiye’de Aşı Kararsızlığının Yükselişi: COVID-19 Aşısına Yönelik Endişelerin Kaynağı Ne?
- Ateşle Dans: "Sürü Bağışıklığı" Yöntemi, COVID-19 Koronavirüs Salgını ile Başa Çıkabilir mi?
İlki, bu virüs en iyi ihtimalle bile gripten 10 kat kadar ölümcül. Bir ihtimal 50 kata kadar ölümcül. Her yıl gripten yüz binlerce insan ölüyor, bundan milyonlarcası ölecek demektir.
İkincisi, koronavirüs bağışıklığı çok muğlak. Birkaç ay içinde yitirilebildiğine dair bulgular var. En iyi ihtimalle bile sadece 1-3 yıl bağışıklık kazanılıyor. Hatta bağışıklık ilk enfeksiyon sonrası hemen oluşmayabiliyor ve oluşana kadar tekrar enfekte olma ihtimaliniz var.
Dolayısıyla lamı cimi yok, aşı ve ilaç şart. Yoksa düzenli olarak milyonlarca insan bu hastalık nedeniyle ölecek. E o zaman neden sosyal mesafelendirme ve karantina uyguluyoruz ki? Nasılsa olacak...
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Madem Virüsü Durduramıyoruz, Ekonomiyi Neden Durduralım ki?
Çünkü hastane kapasitesi kısıtlı.
Eğer ilk dalgayı öyle veya böyle atlattık, şimdi her şeyi açıverelim dersek, birden yüz binlerce kişi hasta olup hastanelere yığılacak. "Her şeyi geri açsak bile dikkatli oluruz, maske takarız, valla bak söz." desek bile böyle olacak. Çünkü insanları biliyoruz...
Hastane ve sağlık personeli kapasitesi aşılınca, sadece virüs değil, aynı zamanda sağlık personelinin yetişememesi dolayısıyla da çok sayıda ek ölümler yaşanacak. COVID-19 harici hastaların ihtiyaçları da yeterince karşılanamayacak. Başından beri korkulan bu.
"Bir açarız, bakarız ne oluyor, sonra kötü olursa hemen hop geri kapatırız." denebilir. Evet, yapabilirsiniz. Ama ne olacağı zaten çok bariz değil mi? Aşı yok. İlaç yok. Virüs değişmedi. Her şey ilk baştaki ile aynı. Tek değişen şu: İnsanlar "sıkıldı" (ve tabii ki ülkelerin yola devam edebilmesi için para lazım).
Tabii bir olasılık da, insanların nihayetinde bu virüsü "normal bir ölüm kaynağı" olarak kabulleneceğiz, insanlık bunu daha önceden çok kere yaptı (diyabet, kalp, nadir hastalıklar, vs.). Her yıl bu "alıştığımız" hastalıklara kaybettiğimiz yüz binlerce, hatta toplamda milyonlarca insana pek kulak asmıyoruz. Ancak ateş ocağa düşünce aklımıza geliyor. Kim bilir, belki COVID-19 da böyle bir hastalığa dönüşecek.
En Tehlikeli Düşünce: "Artık gevşeyebiliriz!"
Buradaki en tehlikeli düşünce, alınan önlemlerin bilimsel olarak beklendiği gibi işe yarıyor olması... Yani sosyal mesafelendirme elbette işe yarayacak, sonuçta insanlar birbiriyle etkileşmiyorsa, virüs de yayılamaz. Dolayısıyla salgın kontrol altına alınabilir. Ancak bu, gevşemek için bir işaret değildir!
Çünkü sosyal mesafelendirmenin olmadığı durumda salgın, en baştakiyle birebir aynı olacaktır. Ancak insanlar, sosyal mesafelendirme etkisi alında yavaşlayan ve etkisi azalan virüsün "o kadar da kötü olmadığı" sanrısına kapılabilirler. Bu nedenle önlemleri erken gevşetip, gardlarını dayanaksız bir şekilde indirebilirler. Bu, virüsün yayılmak için tam da ihtiyacı olan şeydir!
Bu konudaki insan psikolojisini, aşı karşıtlarının psikolojisine benzetebiliriz. Aşılar gerçekten de işe yaradığı için, birçok hastalığı artık görmüyoruz. Ancak bu hastalıkları görmeden büyüyen nesiller, "Aman canım o kadar da kötü olamaz ya!" diye düşünüyorlar ve aşı karşıtlığı bu tür bir ortamda rahatlıkla yayılabiliyor. Yani bilimin gerçekten çalışıyor olması, halkın bilimin olmadığı zamanlardaki durumları küçümsemesine neden oluyor; çünkü o durumları ya deneyimlemediler ya da unuttular. Bu da, aşıların bize verdiği müthiş gücü küçümsemelerine neden olabiliyor.
Aynı hataya sosyal mesafelendirme konusunda düşecek olursak, salgının hızla geri dönmesi veya halihazırda devam ettiği yolunda hızlanarak ilerlemesi de kaçınılmaz olacak. Bu nedenle tehlikeli düşüncelerden uzak durmalı, bilimsel gerçeklere ve uzman epidemiyologlara kulak vermeliyiz.
Peki tamamen geri açmak yerine, kontrollü bir aç-kapat yöntemi (İng: "intermittent social distancing") denememiz mümkün mü?
Kontrollü Aç-Kapat Yöntemi
Kontrollü bir şekilde parça parça aç-kapat uygulaması muhtemelen denenecek. Sonuçları hep birlikte göreceğiz; çünkü yöntemin başarısı, uygulamanın detaylarına ve insanların kuralları ne kadar takip edebildiğine çok bağlı. Disiplinli ülkeler bu yöntemi muhtemelen etkili bir şekilde uygulayabilecek; ancak disiplinli olma ve kurallara uyma konusunda sıkıntı çeken ülkelerde sonuçlar umulandan çok daha kötü olabilir.
Harvard Üniversitesi'nden araştırmacıların Science dergisinde yayınlanan makalesine göre sosyal mesafelendirme önlemleri en az 2022'ye kadar, belki 2024'ün sonuna kadar devam etmeli.
Araştırmacıların kullandıkları model, yukarıdaki grafiklerde de yer verdiğimiz ve bizim de daha önceden ihtimal olarak anlattığımız "sezonluk virüs" haline dönmesi ihtimali üzerine duruyor. Bu ihtimal, SARS-CoV-2'nin yakın kuzenlerinin sezonluk doğasından ilham alıyor. Ve bulgular, tek seferlik karantina ve önlemlerin yeterli olmayacağını gösteriyor. İlaçlar ve aşı geldikten sonra kademeli olarak geri açılmalar başlayabilir.
Makalede, o zamana kadar aralıklı aç-kapa yapmanın sürü bağışıklığına giden yolda kullanılabileceği söyleniyor. Bu nedenle de ülkelerin bunu deneyeceğini düşünüyoruz. Ama bu işin "bir kere yaptık, oldu bitti" olmadığını hatırlamak gerekiyor.
Aşırı sosyal mesafelendirme de tehlikeli. O durumda da hiçbir bağışıklık kazanmama ihtimali doğuyor. Bir miktar virüs yayılımı kötü bir şey değil; ama eksponansiyel trendlere dikkat etmek gerekiyor.
Sonuç olarak, bu virüsün kuzeni SARS gibi kısa sürede unutulmasını beklemeyin.
Bu mücadele bir kısa koşu değil, bir maraton.
Ve en erken yorulanlar, salgından en çok etkilenecekler.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 25
- 12
- 11
- 5
- 4
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- S. M. Kissler. (2020). Projecting The Transmission Dynamics Of Sars-Cov-2 Through The Postpandemic Period. Science. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 08:24:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8585
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.