Ulu Kurtların Kemikleri Sızladı
Bilimsel Başarı mı, Yoksa Ticari Kurnazlık mı?

- Blog Yazısı
Bugünlerde medyada oldukça ses getiren bir haber görüyoruz. Colossal Biosciences isimli janti bir şirket, gen düzenleme teknolojisiyle 10 bin yıl önce yok olmuş bir kurt türünü (ulu kurt, İngilizcesi dire wolf) geri getirmiş. En azından manşetler böyle atılıyor. Bu ilginç ve dikkat çekici hikâyenin arka planına baktığımızda, biyolojik ve felsefi tartışmaların yanı sıra ciddi bir pazarlama stratejisi olduğunu görüyorum. Bu durum beni bir evrimsel biyolog ve ekolog olarak endişelendiriyor. Daha çok para için daha ne kadar ileri gidebiliriz ve ne kadar gitmeliyiz? Bu sorunun cevabını başka bir blog yazısına sakladım, burada ise habere şaşırırken bir yandan da düşünülmesi gereken bu pazarlama mevzusuna dikkat çekmek istiyorum.
Öncelikle yapılan işin bilimsel tarafına kısaca bakalım. Bir canlıyı birkaç geni değiştirerek gerçekten "geri getirmek" mümkün mü? Teknik olarak evet, mümkün; ancak bu iddiada bulunabilmemiz için temel bir şart var: İki canlının birbirine çok benzer olması ve aralarındaki farkın yalnızca o söz konusu birkaç genle sınırlı kalması gerekiyor. Ulu kurt ve gri kurt örneğinde ise durum böyle değil. Bu iki tür birbirinden binlerce yıl önce ayrışmış ve genetik olarak oldukça farklı iki türdür. Öte yanda, kullandıkları gen düzenleme işlemleri bugün CRISPR tekniği sayesinde görece kolay ve hızlı biçimde yapılabiliyor. Bu yöntemin nasıl çalıştığını ayrıntılı olarak öğrenmek isteyenlere, Evrim Ağacı'nda yer alan ilgili bilimsel makaleleri öneririm.
Kısaca, Colossal ekibi, ulu kurt fosillerinden elde ettikleri DNA örneklerini (ki bu örnekler genellikle eksik dizilimlere sahiptir) günümüz gri kurtlarının genleriyle karşılaştırarak belli başlı farklılıkları tespit etmiş. Bu tür genetik karşılaştırmalar (haritalamalar), evrimsel biyolojide bir türün geçmişini anlamak için rutin olarak yaptığımız standart işlemlerdir. Bu çalışmada tespit edilen farklılıklar arasında, büyük ihtimalle daha önce başka araştırmalar sayesinde işlevleri bilinen ve kurtların renk, ses gibi fiziksel özelliklerini etkileyen genler ve mutasyonlar seçilmiş. Sonuç olarak, günümüz kurtlarındaki 14 farklı gende toplam 20 spesifik mutasyonu laboratuvar ortamında CRISPR tekniği ile eski ulu kurt gen dizilimindeki şekline dönüştürmüşler.

Burada göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta, yapılan genetik düzenlemelerin doğrudan gerçek ulu kurt genlerinden aktarılmaması; aksine doğada artık bulunmayan mutasyonların laboratuvarda yapay olarak yeniden yaratılmasıdır. Bu açıdan bakıldığında, biyolojik olarak tamamen yok olmuş bir genetik dizilimi yeniden dünyaya kazandırdıkları söylenebilir. Yine de bu durum, yaratılan canlının %99,9 oranında gri kurt olduğu gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla bilim camiasının, elde edilen canlıları "gerçek ulu kurtlar" olarak değil, sadece "ulu kurt benzeri gri kurtlar" veya "gri kurttan bozma ulu kurtlar" şeklinde değerlendirmesi oldukça normaldir ve zaten gerçek de budur. Yani kısaca burada vurgulamak istediğim şu ki, yapılan bu iş teknik olarak abartıldığı kadar büyük bir bilimsel buluş değildir.
Ancak burada kullanılan yöntemler basit bir parmak şıklatmasıyla gerçekleşen kolay işlemler değil. Aklıma ilk gelen soru, acaba süreç boyunca kaç kurt embriyosunun, hatta doğmuş yavrunun hayatını kaybettiği. Başlangıçta oluşturulan 45 embriyonun taşıyıcı anne kurtlara aktarıldığından bahsediliyor ama işin tekniğini bilen biri olarak, bu sayıya ulaşana kadar muhtemelen yüzlerce embriyonun daha çöpe gitmiş olduğunu düşünüyorum. Sonuçta sadece üç tane "ulu kurt benzeri" yavru elde edilebildi ve bugün herkes bu sevimli yavrulardan bahsediyor, oysa onlar buz dağının sadece görünen yüzü olabilir.
Geleyim asıl meseleye; peki, neden özellikle ulu kurt seçildi? Dünyada yok olmuş tek tür bu mudur? İşte burada işin biraz daha ticari ve medya boyutu devreye giriyor gibi görünüyor. Ulu kurt, Game of Thrones dizisi sayesinde dünya çapında popülerleşmiş bir figür. Colossal şirketinin arkasında Jurassic World, Dune, Godzilla, Batman gibi dev Hollywood yapımlarının da arkasındaki isim olan yapımcı Thomas Tull'un bulunması bu seçimdeki tesadüf unsurunu azaltıyor. Şirketin web sitesi, hazırlanan videolar ve tanıtımların kalitesi düşünüldüğünde, bu projenin bilimsel olduğu kadar ticari amaçlarının olduğu da açıkça görülüyor. Bu durum beni şirketin finansal boyutlarına bakmaya itti. Haberlere göre Colossal Biosciences'ın değeri şu an yaklaşık 10 milyar dolar ve şirket bu proje için 435 milyon dolarlık bir bütçe kullanmış. Muhtemelen bu haberlerden sonra yatırımları ve değeri yükselecektir (bu bir yatırım tavsiyesi değildir). Günümüz çılgın dünyasında, özellikle Elon Musk ve Donald Trump gibi figürlerin popüler ve kapital başı olduğu bu dönemde, bir şirketin yalnızca yok olan türleri kurtarmak için bu denli büyük bütçeler ayırması kulağa fazla iyimser geliyor. Gerçek olamayacak kadar iyi dediklerinden! Bu yatırımın temel motivasyonu türleri kurtarmaktan ziyade, yarattığı sansasyon ile daha fazla yatırım ve kamuoyu ilgisi çekmek gibi görünüyor. Ne yazık ki!

Sonuç olarak, bilimsel bir perspektiften bakarsam yapılan bu genetik müdahaleler, geliştirilen teknikler, biyoloji bilimi açısından iyi kötü bir önem taşır ve temel bilimlerde ilerlemeye katkı sağlar. Ancak bu çalışma, "yok olan türleri geri getirmek" yerine, "yok olmuş türlere benzeyen yeni canlılar üretmek" olarak yorumlanmalıdır. İşin felsefesine burada hiç girmeyeceğim. Her yıl Master düzeyinde verdiğim Hayvan Ekolojisi dersinde karşılıklı tartışma olarak düzenlediğimiz bir aktivitede bu konuyu enine boyuna tartışıyoruz. Bir dahaki sefere bu tartışmanın taraflarını ve argümanlarını bir başka blog yazısında paylaşacağım.
Her şeye rağmen bu haber, siyasi gündemlerle içimizin karardığı bir anda uluyan minik sevimli kurt yavruları sayesinde içimizi ısıttı.
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/04/2025 17:07:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20308
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.