SOVYETLER BİRLİĞİ TÜRKİYE’DEN TOPRAK TALEP ETTİ Mİ?
80 Yıllık Yalanın Gerçek Yüzü

- Blog Yazısı
İnternette sıkça gördüğüm ve maalesef ki hala daha inanılmaya devam edilen bir tarihsel bir olayı inceleyeceğiz. Gerek Soğuk Savaş döneminde gerek günümüz zamanı önemli siyasi tartışmalarından biri, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den toprak talep ettiği iddiası olmuştur. Soğuk Savaş dönemi boyunca, Türkiye'nin ve Sovyetler Birliği'nin karşılıklı ilişkileri, uluslararası politikanın kritik bir sahnesini oluşturmuştur. Bu dönemde, Batı Bloku ile Doğu Bloku arasındaki gerilimler ve ideolojik çatışmaları, bazı siyasetçiler propaganda yapıp var olmayan olaylar üzerinden kendi görüşlerini halka empoze etmiştir. Ancak bu iddianın gerçekliği tarihsel belgelere dayanılarak sorgulandığında, ortaya çıkan bilgiler, asılsız olduğunu açıkça göstermektedir. Bu yazıda, Soğuk Savaş dönemi siyasi atmosferini anlamak ve Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye yönelik toprak talebi iddiasının gerçekte neyin sonucu olduğunu anlamak için detaylı bir analiz sunacağım.
Bu olaylar ve sözde “toprak talepleri” ilk defa 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanmıştır, 1945 yıllarında ilk defa gündeme gelmiş ve dış basında da çokça konuşulmuştur. Soğuk Savaş sırasında ise bu vaklar özellikle anti-komünist, anti-solcu ve muhafazakar partilerce sürekli propaganda haline getirilmiştir. Özellikle bunu Adalet Partisi ve Demokrat Parti taraflarınca çokça kullanılmış ve solcuları olabildiğince kötü gösterilmeye çalışılmıştır. Özellikle 1960-1970 yılları arasında yaşamış insanlara baktığımız zaman komünizmi “dinsizlik, Rusçuluk, sol emperyalizm” gibi kavramları çağrıştırdığını ve bu terime tamamen gerçekdışı ve olumsuz anlamlar yüklemesinden durumun ne kadar vahim olduğunu anlayabiliyoruz.
1- Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı Sırasında İstanbul’u ve Boğazları Talep Etti Mi?
Bu soruyu cevaplamadan önce 2. Dünya Savaşı şartlarını bilmemiz gerek. 2. Dünya Savaşı tarihin en kanlı savaşlarından biridir. Nazi Almanya’sı gerek kendi ülkesinde gerek başka ülkelerde çok agresif tavırlar işlemiştir. Hatta ve hatta birçok ülkeye savaş ilanı dahi yapmadan saldırıya geçmiş, fethettiği yerlerde savaş kurallarına aykırı katliamlar da yapmıştır. Bu sebeple Nazi Almanya’sı durdurulması gereken büyük bir tehditti. Doğu Cephesinde, Barbarossa Harekâtı ile Naziler ve Komünistler arasında büyük savaşlar yaşanmış ve Sovyetler Birliği her türlü önlemi almak zorunda kalmıştır.
Bu sebeple Sovyetler Birliği 13 Şubat 1943’te Türk-Sovyet ilişkilerini geliştirmek arzusu bildirilmiştir ve İstanbul ve boğazlarda üs kurmak istemiştir. Çünkü Karadeniz’in Nazi kontrolüne geçmesi durumunda büyük bir avantaj sağlamlayacaklarını bildiklerinden komünistler bunu göze alamazdı. Nitekim Türkiye bu talepleri reddetmiştir. Bir süre sonra ABD, Sovyetler Birliği’nin Boğazları düzenlemekten çok, Türkiye’yi kendi nüfuz alanına almak istediği değerlendirmesiyle Türkiye 2. Dünya Savaşı sonrasında Amerika ve İngiltere taraflarına yakınlaşmıştır. 4 Ağustos 1945’te Sovyetler Birliğinin Montreux Sözleşmesi’nin yenilenmesi istekleri de aynı şekilde Türkiye’nin İngiltere ve Amerika desteğiyle reddedilmiştir. Böylece Türkiye ile Sovyetler arasında herhangi bir hak ihlali ya da askeri üs temin etme olayı hiç yaşanmamıştır.
2- Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı Sonrası “Kars ve Ardahan” Gibi Doğu İllerini Talep Etti Mi?
3 Aralık 1945’te iki Gürcü Profesör Bridzneşvili ve Canayşa, Tifliste çıkan Pravda isimli gazetede Kars ve Ardahan çevresindeki bölgeleri “Lazistan” ismiyle Gürcü memleketi olduğunu ve Sovyetler Birliğine bağlanması gerektiğini anlatan bir yazı yayımlamıştır. Tabi bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde başta İstanbul Milletvekili Kazık Karabekir tarafından şiddetle kınanmış ve böyle bir durumun gerçekleşmeyeceğini ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü her daim koruyacağını söylemiştir.
Sonuç olarak görüldüğü gibi Sovyetler Birliği Hükümetinin böyle bir talebi olmamıştır ve Türkiye’nin topraklarında söz hakkı iddia etmemiştir. Sovyetler Birliği Türkiye’de ilk elçi açan ve ilk tanıyan ülkedir. Kurtuluş savaşında gerekli yardımı yapan da Dostluk Anlaşmasını imzalayarak ekonomik yardımlar yapan da Sovyetler birliği olduğunu ve her daim iki ülke arasında iyi ilişkiler kurmaya çalıştığını da söyleyebilirim. Nitekim gerek sağcı Türk hükümetleri doğu bloğundansa batı blokların dostu olmayı tercih etmiştir.
Bu söylediklerim hakkında biraz da mantıklı düşünmeye davet ediyorum. Eğer ki gerçekten iddia edildiği gibi Sovyetler Birliği Ardahan ve ya Boğazlarda toprak talep etseydi Türkiye’de askere alım olmaz mıydı? Dostlarımız Birleşmiş Milletlerden acil yardım talep edilmez miydi? Türkiye içerisinde Sovyet işgaline karşı büyük bir silahlanma olmaz mıydı? Ama gelin görün ki o dönem içerisinde böyle bir şey göremiyoruz. Aksine kınama ve anti-Sovyet söylemleri dışında herhangi fiziksel bir aktivite göremiyoruz. Bu sebeple bunun bir propaganda malzemesi yapıldığını ve Sovyet tehditinin var olmadığını söyleyebilirim.
3- Dost Bellediğimiz Amerika ve İngiltere Toprak Bütünlüğümüzü Ne Kadar Umursuyor?
1919’da Paris Barış Konferansı’nda ABD Başkanı Woodrow Wilson “Batı Ermenistan” adı altında Amerika’ya bağlı bir devlet kurma amacı vardı. Bu uğurda gerek Sevr gibi ağır anlaşmaları Osmanlı’ya imzalatmaya çalışmış ve bunun sonucunda Ermeni çeteler ile doğuda birçok çatışma yaşanmasına sebep olmuştur. Ermeni liderler 2. Dünya Savaşı öncesinde en çok Amerika ve İngiltreden destek toplamaya çalıştılar. Nitekim Türk Siyasetçiler haklarını iyi savunmuştur ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı 1934'ten beri Wilson Ermenistan'ına verdiği desteğin sona erdiğini söylemiştir. Aynı şey Hatay meselesinde de yaşanmıştır. 1939’da referandum yapılıp Hatay’ın Türkiye’yle birleşmesine ret oyu verenler İngiltere ve Fransa gibi o bölgelerde mandacılığı isteyen ülkeler olmuştur. Bu sebeple Amerika ve İngiltere’nin iki dünya savaşı arasında toprak bütünlüğümüzü bozmaya yönelik tutumlar sergilediklerini bile söyleyebiliriz. Maalesef ki Soğuk Savaş yıllarında sağcı hükümetler dost olarak eski düşmanlarımızın yanında olmayı tercih ettiler.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Sonuç
Sonuç olarak 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Sovyet yetkililerinin doğrudan bir toprak talebi ya da işgal tehditi bulunmamıştır. Bu olaylar AP ve DP gibi sağcı-muhafazakar partiler tarafından propaganda haline gelmiştir. Bunun sonucunda tarafsızlık politikası izlememize rağmen doğu bloğu ile ilişkilerimiz zayıflamıştır. Batı bloğu ile girdiğimiz yakınlaşma sürecinde olumlu ve olumsuz sonuçları olmuştur. Bu kaynaklardan baktığımızda ise doğu bloğunun tamamen bize düşman olması ve batı bloğunun da tamamen bize dost olması fikri gerçeklerle uyuşmamaktadır.
Kaynaklar:
“Yüzüncü Yılda TBMM Oluşumu ve Şartları” kitabı sayfa 292, 1. Cilt
“The 1945 Turkish-Soviet Crisis” BEHLÜL ÖZKAN, Russia in Global Affairs, 23.06.2020
Yaacov Ro'i, “From Encroachment to Involvement: A Documentary Study of Soviet Policy in the Middle East”, 1945-1973
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/04/2025 09:23:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15288
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.