KÖRELMİŞ ORGANLAR

Organlar Neden Körelir?

Evrim çevre şartlarına bağlı bir süreçtir ve bu şartlar birçok parametreye bağlı sürekli olarak değişirler. Bu değişimler canlı ile direkt ilişkilidir çünkü canlının hayatta kalma ihtimalini etkiler. Doğada şartlara en kolay uyum sağlayan ve kolay adapte olan hayatta kalır ve ürer. Uyum sağladıktan sonraki üreme sürecinde de bu adaptasyonu genler yoluyla yavrulara aktarabilir. Bunun sonucunda o şartlara önceki neslinden daha uygun türler evrimleşir.

Gerçekleşen bu evrim sırasında önceleri avantaj sağlayan ama değişen şartlarda hiçbir işlevi olmayacak olan organlar işe yaramaz hale gelir ve körelir. Ve bu organlar vücuttan ekstra enerji harcaması olmaması adına evrim ekonomisi mekanizmasıyla yok edilir. Çünkü her doku, organ, mekanizma harcanacak fazladan enerji ve bulunacak fazladan besin, harcanacak fazladan çaba demektir... Sahip olunan enerjiyi en verimli kullanabilen hayatta kalabileceği için işe yaramayan ve görevini yitirmiş organ seçim şansı olmadan körelir. Bir canlının en temel hedefi hayatta kalabilmektir.

Bir organın var edilebilmesi oldukça yüksek enerji ister. Bir organın var olabilmesi için bir hücre sürekli olarak enerji tüketir. Bu şekilde bahsedince bu çok önemsiz ve küçük bir detay gibi gelse de bir organda ne kadar hücre bulunduğunu ve ne kadar enerji harcanacağını düşününce hiçbir canlı o enerjiyi avantaj sağlamayan bir organ için harcamak istemezdi.

Tabi ki normalde bir organın üretilmemesi, düzgün çalışmaması bir dezavantajdır ama bu organ işlevi olan bir organsa....

Apandisit

Apandisitin günümüzde önemli bir işlevi yoktur. Hatta körelmiş olan apandisit günümüzde fayda sağlamadığı gibi insanı hastalandırıp zarar verir. Örneğin apandisit enfeksiyonu geçirildiğinde organın alınması gerekiyorsa ve alınmazsa ölümcül sonuçlar oluşturur. Birçok bilim insanına göre apandisit organı insan türünün beslenme şeklinin değişmesi sonucu körelmiştir. Çünkü insanların selülozu sindirmesine gerek olacak bir organa ihtiyacı kalmamıştır.

20lik Dişler

İnsanlar daha önceleri birçok bitki türünü tükettiği ve selülozun sindirimi için oldukça zor olduğundan ezici dişlerle bunların parçalanması ve sindirimin kolaylaştırılıp hızlandırılması gerekiyordu. Hatta bu selülozun sindiriminin gerekmesi sebebiyle eski insan çene kemiklerinin daha geniş ve güçlü oldukları görülmektedir. Ancak evrim sürecinde büyüyen beynimizle birlikte ateşin bulunması ve daha kolay sindirilebilen besinlere geçilmesiyle çenemiz giderek küçüldü ve arkadaki bu öğütücü dişlerimiz zamanla köreldi. Günümüzde de bu dişler genelde sorunlu ve ağrılı süreçlerle çıkmaktadır ve çene, diş yapısını bozmaktadırlar. Hatta günümüzde bazı topluluklarda bu dişler artık hiç çıkmamaktadır.

Kuyruk Sokumu Kemiği

Zamanla kuyruğa olan ihtiyacımızı kaybettiğimiz için körelmiş bir kemik çıkıntısıdır. Ancak bu organ için tamamen işlevsiz diyemeyiz. Bir organın körelmesi onun aynı işe yaramaması demek olsa da farklı bir işleve de bürünebilir. Örneğin kuyruk sokumu kemiği günümüzde destek organıdır ve çeşitli kaslar ve anüs için destek görevi görmektedir. Kuyruk sokumu kemiği körelen organların farklı işlevlere bürünebileceğinin en iyi örneklerindendir.

Üçüncü Göz Kapağı

Üçüncü göz kapağı memelilerde çok nadir görünür ancak bir kedinin gözlerini inceleyecek olursanız göz kırparken beyaz bir zarın gözlerini kapladığını görebilirsiniz. İnsanlarda da oldukça küçülmüş de olsa körelmiş bir üçüncü göz kapağı kalıntısı mevcuttur. Gözün uç iç kısmında bulunan bu küçülmüş deri parçasının günümüzde bir işlevi bulunmamaktadır.