İlk Havacılık Olayı: Çin Uçurtmaları

- Blog Yazısı
Havacılık denildiği zaman aklınıza ilk olarak ne geliyor? Wright Kardeşler mi yoksa zeplinler mi? Ya da uçan inekler mi? Aklınıza ilk olarak bunlardan biri geliyorsa yanılıyorsunuz çünkü insanlığın uçma hevesiyle başlayan havacılık tarihi, buharlı kanatlarla ya da uçan hava balonları ile başlamadı, her şey birer bambudan, ipten ve ipekten başladı. Evet, uçurtmalardan bahsediyorum.
Uçurtmanın kökeni M.Ö. 450'de Çinli filozof Mozi tarafından Uçurtmanın icat edilmesiyle başladı. Bu bahsettiğimiz bilginin doğruluğu her ne kadar günümüzde tartışılsa da, en azından uçurtmanın kökenin M.Ö. 200 yılında uçurtma ile ilgili en eski yazılı kaynak sayesinde Çin'e ait olduğunu biliyoruz. Uçurtma uçurmanın en eski yazılı açıklaması, Han Hanedanlığı'ndan Çinli General Han Xin'in, ordusunun düşman savunmasını aşmak amacıyla ne kadar tünel kazması gerektiğini ölçmek için saldırdığı bir şehrin duvarları üzerinden uçurtma uçurmuştur. Bu olaydan sonra uçurtma halkın kültürel bir parçası haline gelmiştir ve farklı amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan bazıları mesafeleri ölçmek, rüzgarı test etmek, sinyal vermek ve bahsettiğimiz gibi askeri operasyonlar için iletişim sağlamaktır.
Önemli ve bazı gelişmelerin başlangıcı olarak kabul edilen uçurtma kısa bir süre içinde yakın coğrafyalara yayılmıştır ve ilerleyen yıllarda çoğu kültürlerde önemli olaylara ve hikayelere sebep olmuştur. Bunlardan bir tanesi Edo döneminde, Nagoya Kalesi'ni çevreleyen gizemli bir hırsızın ortaya çıkmasıyla meydana gelmiştir. Bu hırsız, kendisini bir uçurtmanın yardımıyla Nagoya Kalesi'nin yüksek kulelerinden birine taşıyarak büyük bir soygun planlıyordu.
Gizemli hırsız, karanlık gecelerde, kale duvarlarını aşabilmek ve dikkat çekmeden çatıya ulaşabilmek için ustaca planlar yapıyordu. Ancak, onun en dikkat çekici ve cesur planı, devasa bir uçurtmayı kullanarak kale kulesinin tepesine ulaşmaktı. Bu uçurtma, üzerine bağlanmış sağlam bir ip ile hırsızı yüksekliği aşmada yardımcı olacaktı.
Bir gece, hırsız karanlık gökyüzünde sessizce süzülerek dev uçurtmanın yardımıyla kale kulesine ulaştı. Ancak, işleri planlandığı gibi gitmedi. Altın heykelin ağırlığı ve karmaşık çalma işlemi beklediğinden daha zordu. Hırsız, heykeli kuleye çıkarmak yerine sadece birkaç küçük parça koparabildi.
Sabahın erken saatlerinde, kale muhafızları hırsızın varlığını fark etti ve alarm durumu başladı. Nagoya halkı ve yetkililer, hırsızın peşine düştü. Hırsız, başarısız soygun girişiminden sonra cesurca kaçmaya çalıştı, ancak şehirdeki dar sokaklarda ve kale duvarlarındaki güvenlik önlemleriyle karşılaştı. Sonunda, hırsız yakalandı ve Nagoya Kalesi'nde işlediği suçlardan dolayı ağır bir şekilde cezalandırıldı. Bu olaydan sonra uçurtma uçurmak Japonya'da çok popüler hale gelmiştir. Böylelikle, sadece samurayların uçurtma uçurabildiği Edo dönemi, zamanla toplumun değişimine paralel olarak sınırlamaları gevşetmiş ve uçurtma uçurmak gibi etkinlikler geniş bir toplum kesimi tarafından benimsenmiştir.
Japonya gibi Hindistan da uçurtmayı geleneklerinin birer parçası haline getirmiştir. Antik metinler, özellikle Mahabharata ve Ramayana gibi epik eserlerde, uçurtma uçurmanın toplumun bir parçası olduğuna dair kanıtlar içermektedir.
Uçurtmalar, sonrasında Mikronezya ve Polinezya'nın her tarafına yayılmıştır. Üstelik Polinezya'nın bazı yerel mitlerine göre, uçurtma düellosu tanrıların ve insanların arasında bir yarış ve yetenek gösterisi olarak kabul edilmektedir.
Uçurtmaların yaygın olarak kullanıldığı bölgeler, özellikle Doğu Asya ve Orta Asya gibi uzak coğrafyalar olduğu için uçurtma uçurma Avrupa'da Asya'ya göre çok daha sonra başladı. Ne zaman ve nasıl başladığına dair pek çok hikaye var fakat çoğu kesim tarafından kabul göreni, uçurtmanın Asya'dan Avrupa'ya Avrupalı kaşif Marco Polo tarafından Asya seyahati sırasında getirildiğidir. Böylelikle uçurtma, 14. ve 15. yüzyıllar arasında Avrupa'ya yayılmıştır. Daha sonrasında Avrupalı denizciler 16. ve 17. yüzyıllarda Japonya ve Malezya'dan da uçurtma getirmişlerdir. Ancak, uçurtmalar bu dönemde Avrupa kültürü üzerinde hemen belirgin bir etki yaratmamıştır ve ilk başta daha çok bir merak konusu olarak görülmüştür. 18. ve 19. yüzyıllarda ise bilimsel araştırma aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Örnek olarak Benjamin Franklin, rüzgarın yüksekliklerde nasıl davrandığını anlamak amacıyla uçurtma kullanımını benimsemiştir. Böylelikle 1752'de şimşek çarpması deneyini gerçekleştirmek için bir uçurtmayı yükseltmiştir ve bu deneyde şimşeği elektrikle ilgili olarak daha iyi anlamasına katkıda bulunmuştur. Bu gelişmelerin ardından Sir George Cayley, Samuel Langley, Lawrence Hargrave, Alexander Graham Bell ve Wright Kardeşler uçurtmayı denemişlerdir ve uçağın geliştirilmesine katkıda bulunmuşlardır. Böylelikle bahsi geçen yıllar Avrupa'da uçurtmacılığın altın çağı olmuştur.
Tabii ki uçurtmalar yıllar geçse de ilk amacından sapmadı ve bu yıllarda hala savaşlar için kullanılmıştır. Uçurtmalar, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında cephe hatları arasında iletişim sağlamak, birliklerin konumlarını izlemek, uçakların hedeflerin üzerinde çok alçaktan uçmasını engellemek, denizde kaybolan pilotları bulabilmek ve daha birçok amaç uğruna kullanılmıştır.
Son olarak uçurtmaların, uçaklar ve çeşitli hava araçları geliştikçe askeri amaçlar ve bilimsel araştırmalar üzerine kullanımı azalmıştır, yerini eğlence amaçlı unsurlara bırakmıştır.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/08/2025 17:57:23 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17035
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.