12 Hayvanlı Türk Takvimine Göre 2025 Yılı
Önsöz
Tarih boyunca insanoğlu, zamana olan merakı, Güneş ve Ay’a olan ilgisi ile çeşitli zaman dilimlerini gerek kültür ve dinî inanışlarıyla gerekse İmparatorların zaferlerinin nişanesi ile isimlendirmişlerdir. Günümüze değin pek çok zaman kavramı ve bu kavramlardan günü ve ayı belirlemek için çeşitli metotlarla zamanı ölçmeye çalışmıştır. İlk başta insanlar için sadece yağmurun, karın, soğuğun ve sıcağın zamanını bilmek yetiyordu; mevsimler barınma, göç veya hasat zamanını söylüyorlardı. Gittikçe daha küçük zaman birimlerine ihtiyaç duyan insanlık, yılı aylara ve haftalara bölmeye başlamıştır. Bu blogda ise geçmişte birçok Antik Medeniyet’in kullandığı hatta Kadim Türkler’in bile kullanmış olduğu 12 Hayvanlı Türk takvimine göre 2025 yılının hangi hayvana denk geldiğini ve bu takvimin özelliklerini sizlerle anlatacağım.
Zamanın Tarihçesi
Ay ve Güneş döngülerini hesaplayan insanlık zamanla kemiklerin üzerlerine (tahminlere göre M.Ö. 33.000) döngüsel hareketleri hesaplayarak işlemişlemişlerdir. Sümerler daha sonra yaklaşık M.Ö. 3000 yılında, yılın otuz günden oluşan on iki aya bölünmesi düşüncesini ortaya atmışlardır. Mısırlılarla devam eden zamanı doğru ölçme çalışmaları, Yunan ve Roma uygarlıklarında iyice geliştirilmiştir.
Tarihteki bazı toplumların kültürlerindeki ve kimi kabile topluluklarındaki anlayışa göre; zaman, geçmişten geleceğe doğru düz bir çizgi şeklinde ilerleyen bir olgu değildir. Zaman döngüsel olarak ortaya çıkmaktadır, yani çember çizerek başa dönmektedir. Eski Mısır rahiplerine göre zaman; enerjinin yok oluşu ya da bir diğer anlamı ile enerjinin dönüşüm sürecidir ve sonsuz olan Tanrı'yı simgeler.
Döngüsel anlayışa göre, sadece zamanın kendisi değil, ayrıca ölçüm yöntemi de döngü kavramı üzerine kuruludur. Örneğin insanoğlu tarafından zaman kavramının ilk algılanışı Güneş'in ve Ay'ın hareketlerine bakarak (tesadüfi veya bilinçli gözlemle), bu gök cisimlerinin aynı noktadan ertesi gün bir daha geçtiklerinin fark edilmesi ile ilişkili olarak ortaya çıkmıştır. Elbette ki Ay ve Güneş’in hareketleri arasında dikkat çekici farklılıklar vardır. Ay’ın gökyüzündeki geçişindeki sapmalar günlük olarak belirgin olarak gözlemlenebilir ve anlaşılabilirdir, ancak bilimsel olarak anlamlandırılabilmesi için insan kavrayışını daha fazla zorladığı bir gerçektir. Zamanın araçlarla ölçülmesi ile birlikte dönüş anlayışı da bilimsel bir temel kazanmaya başlamıştır. Güneş saatlerinde bir gölge bir eksen etrafında dönerek ilerlemektedir. Daha sonraki devirlerde ortaya çıkan ve günümüzde de kullanılmaya devam eden mekanik saatlerde ölçü ibreleri (akrep ve yelkovan) kadran üzerinde dönerek başladığı yere geri ulaşırlar. Günümüzdeki dijital saatlerde bile sayaç ileriye doğru artarak gidiyormuş gibi algılansa da aslında tekrar başa dönmektedir. Takvimlerdeki sayısal değerlerle tanımlanan günler, haftanın günleri ve aylar da aynı şekilde yine belirli bir periyod ile geçmişte de bulunmaktadırlar ve gelecekte de var olacaklardır. Örneğin, şans eseri bir örnekle "3 Nisan" gününe bir yıl sonra tekrar ulaşılacaktır. Hatta daha karmaşık gibi görünen "3 Nisan, Perşembe" günü de daha seyrek bir periyodla da olsa yine de tekrarlayacaktır. Aylar tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte yine sürekli olarak tekrarlayarak ortaya çıkacaklardır. Bütün bunlara karşın yıllar niye, tekrarlamak yerine belirli bir noktadan başlayıp sadece ileriye doğru gitmektedir? sorusu kimi zaman akla gelmektedir. Yılların doğrusal (çizgisel) olarak ölçülebilmesi için elbette ki göreceli bir başlangıç tarihi bulunmak zorundadır.
“Bütün bunlara karşın, aslında yılların da döngüsel olarak ilerlediği takvimler yeryüzündeki kimi toplumlarda mevcuttur veya bunlara dair ayrıntılı bilgiler korunmuştur. Çin Geleneksel Takvimi, 12 Hayvanlı Türk Takvimi gibi... Bu takvimlerin geçmişteki kullanılma amacının günümüzdeki bakış açısı ile doğru anlaşılamadığına sıklıkla rastlanmaktadır. Bu ve benzeri takvimler toplumsal veya bireysel astrolojik kehanetlerde bulunabilmek amacıyla geliştirilmiş değildirler. (Daha sonradan ortaya çıkmış olan bu tür uygulamaların olduğu bir gerçektir ancak asıl amaç bu değildir.) Çizgisel zaman kavramının netleşmediği dönemlerde yılları ölçebilmenin bir yöntemi olmak üzere tasarlanmışlardır.”
12 Hayvanlı Türk Takvimi
Eski Türkler’de zaman ile ilgili kavramlara ilk olarak Göktürk yazıtlarında rastlanmaktadır. Bu yazıtlarda gün, gece, şimdi, sonra, önce, ay, yıl, saat gibi kavramlar gözlenmektedir. Bu kitabelerde zaman kavramı öd kelimesiyle karşılanmakta ve bu kavram etimolojik olarak sonsuzluk ve sınırsızlık anlamına gelmektedir. Fakat kelimenin bu anlamı öd kelimesinin Tanrı kelimesiyle yan yana kullanıldığında ortaya çıkmaktadır. Diğer bağlamlarda yani kendi başına ya da diğer kelimelerle (bu ödke, ol ödke vs. gibi) birlikte kullanıldığında fiziksel ya da sosyal zamanı ifade etmektedir.
Yazıtların en önemli cümlelerinden olan “üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insanoğlu kılınmış” cümlesinde bu ayırımı tespit etmek mümkündür. İnsanın yaratılışı yer ve göğün yaratılışından sonradır; fakat buradaki sonralık fiziksel zaman anlamında bir öncelik ya da sonralık olmayıp; yaratılışa ait bir öncelik ve sonralıktır. Yazıtlarda yine ardışıklık ifade eden (birinci, ikinci, üçüncü vs.) kelimelere rastlanmaktadır. Amtı kelimesi şimdiki zamanı ifade etmekte, Kündüz güneşin doğuşundan batışına kadar olan bizim bugün gün olarak adlandırdığımız zaman dilimine işaret etmektedir. Tang kelimesi de tan anlamında kullanılmaktadır. Gün doğması, gün ortası, gün batması gibi bugün kullandığımız zamanla ilgili kelimelerin Eski Türklerde de kullanıldığını görmek mümkündür.
12 Hayvanlı Türk Takviminde,“bu takvimin kaynağı konusunda çeşitli yorumlar vardır”; fakat Osman Turan bu takvimin menşeinin Türklere ait olduğunu delilleriyle göstermeye çalışmıştır. O, bu takvimi Türklerin Çin’den aldığına dair W. Thomsen’ın iddialarının asılsız olduğunu belirtir. Turan, zikredilen eserin “On İki Hayvanlı Takvimin Menşei Üzerine” adlı bölümünde bu takvimi Türklerin icat ettiğine dair görüşleri sıralar, Çinlilerin böyle bir geleneğe sahip olmadıklarını belirterek, diğer birçok milletin bunu Türklerden aldığını ortaya koyar. Kazım Mirşan “Türk Takvimi” adlı eserinde Thomsen’in Orhun Kitabelerini yanlış okuduğunu belirterek zikredilen takvimin Türklerin özgün buluşu olduğunu tezini savunur.
Bu takvim Türkler tarafından bazen tek başına bezen de diğer milletlerin takvimiyle mezcedilerek kullanılmıştır. Yıl hesabında güneşin esas alındığı, on iki yıllık daimî bir devirden ibaret olan On İki Hayvan Takvimi’nde yıllar hayvan adlarıyla anılmaktadır.
“Burada ufak bir araya girmek istiyorum. 12 Hayvanlı Türk Takvimi Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209’da başlar” der ama, bu yanlıştır. Milattan önce 2367 yılında başlar. Çünkü Orkun anıtlarında Kültigin’in, Bilge Kağan’ın ne zaman vefat ettikleri yazılıdır. Kül Tigin 27 Şubat 731’de vefat etmiştir, bu Koyun yılının 17. günüdür. Söz konusu durum Türk takvimi “M.Ö. 209’da başlar”der, ama bu yanlıştır, “Milattan önce 2367 yılında başlar”a uyar. Keza Türk Bilge Kağan da. Bilge Kağan, 25 Kasım 734’te vefat eder, 22 Haziran 735 (Domuz yılının 5. ayında) yuğu yapılıp toprağa verilir.”
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
12 Hayvanlı Türk Takviminde Yılların İsimleri
- Sıçgan (Sıçan)
- Ud (Sığır)
- Bars (Pars, Kaplan)
- Tavışgan (Tavşan)
- Lu (Ejder)
- Yılan
- Yond (At)
- Koy (Koyun)
- Biçin (Maymun)
- Taguk (Tavuk)
- İt (Köpek)
- Tonguz (Domuz)
“Bu isimler muhtelif Türk lehçelerinde az çok değişik biçimlere bürünmüş olup, isimlerin telaffuzlarında bazı küçük değişiklikler söz konusudur. Bu takvimde her bir hayvan isminin bir anlamı ve simgesel bir değeri vardır. Yani hayvanların seçimi anlamsız değildir. İlginç olan doğan bir çocuğun doğduğu yıla denk gelen hayvanı öldürmesinin yasaklanmasıdır. On İki Hayvan Takvimi sadece olayları tarihlendirmede kullanılmamaktadır. İlgili hayvan dönemine hayvanla ilgili birtakım hükümler izafe edilmekte; buna göre dönemi oluşturan hayvanların hem ait oldukları yılların hem de kişi ve toplumların kaderi ve karakteri üzerinde etkili olduğuna inanılmaktadır.
Böylece meselâ Sıçgan yılında karışıklık ve kan dökmenin çok olacağına inanılırken; Ud yılında savaşların artacağına, bu yılın ilk üç ayında doğan çocukların anlayışlı ve uzak görüşlü olacağına, vs. inanılmaktadır. Üstelik bu, konuyla ilgili türlü inanış ve âdetlerin yer aldığı bir halk kültürünün oluşumuna da imkân vermekte, esasen bu kültürün kalıntıları muhtelif toplumlarda halen bir şekilde varlığını sürdürmektedir.”
Bu dönem 12 yılı içine alan bir dönemdir ve Marttan başlayacak şekilde 12 senede her bir hayvana bir kez sıra gelmektedir. Bu 12 ayın isimleri bunlara karşılık gelen hayvanlar ve bu hayvan yıllarının hâkim olduğu dönemde olabilecek olaylar şu şekilde sıralanabilir:
Anlamları
- Sıçan Yılı (Sıçgan): Bu yılın ilk aylarında ve ortalarında ferahlık, halk arasında bir mutluluk gözlenir. Aynı zamanda zenginlik olur. Ama yılın sonbaharında halklar ve padişahlar arasında fitne başlar. Kışın salgın olur, yaz günleri yağmurlu olur. Sıçanlar çok olur ve buğdaylara hücum ederler. Yani mutluluk, huzur ve huzursuzluğun birlikte görüldüğü bir yıldır.
- Sığır Yılı (Ud): Bu yılda yıldırımlar ve gök gürültülü yağmurlar olur. Kışın tipiler çok olur, kar çok yağar, kış uzun sürer. Buğday ve her çeşit meyve çok olur. Doğal olarak afetler olmasına rağmen bereketli bir yıldır.
- Bars Yılı (Pars, Kaplan): Bu yılda halk arasında düşmanlık ve adaletsiz işler olur. Padişahlar arasında geçimsizlik olur, sükûnet yoktur. Yazın buğday ve meyvelere afet gelir, yani kuvvetli zelzeleler olur. Denizde dalgalı tufanlar olur. “Kısaca bireysel ve toplumsal anlamda kötü bir yıldır bu yıl.”
- Tavşan Yılı (Tavışgan): Bu yıl tam bir bolluk yılıdır. Bu yılda her çeşit nimet çok olur. Yaz ve kış ılıman olur, havalar iyi olur. Halk arasında sükûnet ve rahatlık olur.
- Nehak Yılı (Lu, Balık, Ejder): Bu yıl mutsuz bir yıldır. Bu yılda halk arasında husumet, fitne, çatışma ve savaş peyda olur. Yaz günleri yıldırım ve gök gürültülü yağmurlar çok olur. Kışın tipi ve kar çok olur; ağaçları soğuk alır.
- Yılan Yılı: Bu yıl kıtlık yılıdır. Bu yılda yazın yağmur az, havalar kuru olur; buğday az olur. Çoğu yerde açlık ve pahalılık olur. Kışın kar az yağar; rutubet olur. Halk arasında kaygı ve hasret olur.
- Yılkı Yılı (Yond, At): Bereket ve huzursuzluğun birlikte ortaya çıktığı bir yıldır. Bu yılda yazın hava ılık, yağmurlu olur. Buğday ve meyveler boldur. Kışın kar fazla yağmaz. Halk ve padişahlar arasında fitne çıkar, savaş ve çatışmalar ortaya çıkar. Dört ayaklı hayvanlara hastalık bulaşır.
- Koyun Yılı (Koy): Bu yılda büyük oranda insanların mutlu olacağı bir yıldır. Bu yılda yaz sıcak olur, kış soğuk ve uzun geçer. Halk arasında zenginlik ve rahatlık olup, padişahlar arasında savaş başladığı halde barış hemen sağlanır. Ancak deniz ve gemilerde birtakım olumsuzluklarla karşılaşılır.
- Besin Yılı (Biçin, Maymun): Bu ay da oldukça kötü bir yıldır. Halk arasında haset ve düşmanlık olur. Yazın yağmur, kışın kar çok olur. Halk arasında hastalıklar yayılır. “Hayvanlar arasından deve ve yılkı hastalığa yakalanır.”
- Tavuk Yılı (Taguk): Bu yılda yaz yağmurlu ve sıcak geçer; buğday ve çeşitli meyveler çok olur. Kış karlı ve soğuk olur. Hamile kadınlara ağırlık gelir. Darı, karabuğdaylar erken dikilmelidir.
- Köpek Yılı (İt): Ölümler diğer yıllara göre fazladır. Bu yılda yazın yağmurlar az olur. Buğdaylar az olup, fiyatlar pahalı olur. Kış yumuşak geçer. Meyveler ucuz olur.
- Domuz Yılı (Tonguz): Bu yılın adını Türkler söylemek istemediklerinden bu yıla “geyik yılı” da denilmektedir. Bu yılda yaz yağmurlu, kış uzun ve soğuk olur. Buğday çok ve ucuz olur. Padişahlar arasında muhalefet, savaş ve çatışmalar olur. Halk arasında geçimsizlik olur; çeşitli afetler meydana gelir.
“Bu takvimin bugünkü Türklerde bile izini bulmak mümkündür. Özellikle Anadolu Türkmenlerinde koyun, at ve sığırın “mübarek” hayvan olarak görülmesi, yılan ve domuzun hiç sevilmemesi vs. gibi hususlar bu tür bir zaman ve takvim algısının etkilerini açık bir biçimde göstermektedir.”
12 Hayvanlı Türk Takviminde Yılların Karşılıkları
Fare: 2032, 2020, 2008, 1996, 1984, 1972, 1960, 1948, 1936, 1924, 1912, 1900
Öküz: 2033, 2021, 2009, 1997, 1985, 1973, 1961, 1949, 1937, 1925, 1913, 1901
Pars: 2034, 2022, 2010, 1998, 1986, 1974, 1962, 1950, 1938, 1926, 1914, 1902
Tavşan: 2035, 2023, 2011, 1999, 1987, 1975, 1963, 1951, 1939, 1927, 1915, 1903
Ejderha: 2036, 2024, 2012, 2000, 1988, 1976, 1964, 1952, 1940, 1928, 1916, 1904
Yılan: 2037, (2025), 2013, 2001, 1989, 1977, 1965, 1953, 1941, 1929, 1917, 1905
At: 2038, 2026, 2014, 2002, 1990, 1978, 1966, 1954, 1942, 1930, 1918, 1906
Koyun: 2039, 2027, 2015, 2003, 1991, 1979, 1967, 1955, 1943, 1931, 1919, 1907
Maymun: 2040, 2028, 2016, 2004, 1992, 1980, 1968, 1956, 1944, 1932, 1920, 1908
Horoz: 2041, 2029, 2017, 2005, 1993, 1981, 1969, 1957, 1945, 1933, 1921, 1909
Köpek: 2042, 2030, 2018, 2006, 1994, 1982, 1970, 1958, 1946, 1934, 1922, 1910
Domuz: 2043, 2031, 2019, 2007, 1995, 1983, 1971, 1959, 1947, 1935, 1923, 1911
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. Topakkaya. (2017). Felsefe, Din Ve Kulturde Zaman. ISBN: 9786050205893.
- R. R. Arat. Makaleler Cilt 1. (1 Ocak 1987). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2024. Alındığı Yer: nadirkitapcom | Arşiv Bağlantısı
- G. A. T. GunazTV. Eski Türklerde Zaman Ve Takvimler. Prof. Dr. İlhami Durmuş. Alındığı Tarih: 31 Aralık 2024. Alındığı Yer: GÜNEY AZƏRBAYCANIN AZADLIQ SƏSİ | Arşiv Bağlantısı
- J. Roux. Türklerin Ve Moğolların Eski Dini. ISBN: 9786257005937.
- Ü. Günay. (2006). Türk Dünyasında Kronolojik Sistemler. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sf: 239-272. | Arşiv Bağlantısı
- O. Turan. (2004). Oniki Hayvanlı Türk Takvimi. ISBN: 9789754374827. Yayınevi: Ötüken Neşriyat.
- A. Manaz. Türk Takvimi. (1 Nisan 2010). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2024. Alındığı Yer: researchgatenet | Arşiv Bağlantısı
- K. Mirşan. Türk Takvimi Atatürk Kültür Merkezi Kütüphanesi. Alındığı Tarih: 31 Aralık 2024. Alındığı Yer: kutuphaneakmbgovtr | Arşiv Bağlantısı
- R. R. Arat. Türklerde Tarih Zaptı. (1 Ocak 1937). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2024. Alındığı Yer: Googlebooks | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/01/2025 09:50:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19481
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.