Hannibal Barca - Roma'nın En Büyük Düşmanı
Atatürke İlham Olan General - Kartacalı Hannibal Barca
Önsöz
Hannibal ya da Annibal (aynı zamanda Hannibal Barca olarakda bilinir, MÖ 247-183), Kartaca ile Roma arasında geçen II. Pön Savaşı (MÖ 218-202) sırasında Kartaca ordusunun başında bulunan Kartacalı bir genaraldi. Antik Çağın o zamana dek gördüğü en büyük generallerden biri olarak kabul edilmiş, uygulamış olduğu savaş taktikleri günümüzde bile askerî akademilerde okutulmaya devam etmiş ve hatta tarihte önemli liderlerin bile hayranlık besleyip savaş alanlarında taktiklerini kullanmış bir generaldir Hannibal.
Velev ki Ulu Önderin bile dikkatini çekmiş hayranlık beslediği komutanlar arasında isminden sıkça bahsetmiştir. Bu blogumda ise sizlere Hannibal Barca’nın hayatını ve taktiksel zekasını, günümüze kadar gelmiş adını tarihe nasıl altın harflerle yazdırdığını anlatmaya çalışacağım.
Yaşamı
Tarih; MÖ 247, I. Pön Savaşının bitmesine beş yıl kadar öncesinde ve I. Pön Savaşının Büyük Generali Hamilcar Barca’nın oğlu olarak dünya gelen Hannibal, tarihi bilgilerin yetirsiz olmasından dolayı annesinin kim olduğu, çocukluk dönemi ile alakalı günümüze kadar gelebilen hiçbir kaynak yoktur. Konu ile ilgili Akademisyen Tarihçi Yazar, Philip Matyszak bu konu hakkında şöyle bir açıklama yapmıştır.
“Antik Çağın en büyük generallerinden biri olmasına rağmen General Hannibal Barca hakkında bilmediğimiz daha çok şey vardır. Hannibal Barca, günümüze kadar gelen hiçbir antik dönem biyografisi konusu olmamıştır; yazarların, komutanlık icraatlarına ve kişisel karekterine yaptıkları vurgulamaya göre Hannibal konusu her zaman araştırmaların odak noktası içine girip çıkar.”
Hayatı hakkında en büyük zaferlerinden bazılarını kazandığı zaman evli olmasına rağmen, karısının adı Imilce olması ve ona bir erkek çocuk vermesi dışında ailesi ve hayatı hakkında, Hannibal ve oğlunun başından nelerin geçtiği hakkında, hiçbir kayıt bulunmuyor.
Kendisi hakkındaki kaynakları, geniş bir arşive sahip olan ve neredeyse her olayı ve konuyu yazılı olarak saklayan Roma İmparatorluğunun devlet arşivlerinden ve dönemin Roma Tarihçilerin yazımları ile General Hannibal Barca’nın yaşam öyküsü büyük ölçüde, düşmanları Romalılar ile Pön Savaşları konusunda yazan tarihçi ve vakanüvisler üzerinden anlatılıyor.
Hannibal Barca’nın, bu kaynaklar neticesi ile hayatı hakkında birçok tarihçi ve araştırmacılar öngörülerde bulunmuştur. Öngürelerden birinin, Hannibal Barca’nın bugünkü Kuzey Tunus civarında dünyaya gelmiş olabildiğidir. Birkaç kız kardeşi ve iki erkek kardeşinin olduğu yönünde çeşitli öngörü ve iddialar mevcuttur. Stratejik zekasının gelişmesinde daha henüz küçük yaşlarda babası ile savaşlara katılmaya başladığını yazan kaynaklarda mevcuttur.
Yunanlı tarihçi yazar, Polybius (MÖ 208-125); Babası Hamilcar, Hannibal daha henüz dokuz yaşındayken, İspanya’ya düzenlenen bir keşif gezisine nasıl davet edildiğini yazar. Hannibal’da daveti büyük bir hevesle kabul etmiş ancak katılmasına izin verilmeden önce babası “Hannibal’ın elini tutarak onu sunağa götürmüş, Sunakta Hannibal’ın elini ölü bir kurbağanın üzerine koymasını ve kendisine söyleneni yapacağına ve “Asla Roma dostu olmayacağına” dair yemin etmesini emretmiştir.” Hannibal’da bu yemini içtenlikle yaparak gerekeni yerine getirmiş ve ondan sonra da yeminini hiç unutmamıştır.
Hannibal, İspanya’ya kadar babası Hamilcar’a eşlik etmiş, savaş sanatını, düşmanı takip etmeyi ve belkide en önemlisi, rakibini nasıl yenerek geride bırakacağını öğrenmişti. Tarihçi yazar Matyszak, “gençlik evresinin, çocukluk ile yetişkinlik arasında bir yerde olduğu şeklinde modern dönem kavramının antik dünyada geçerli olmadığını ve Hannibal Barca’ya erken yaşlarında ordunun sorumluluğu verildiğini” aktarmıştır.
Babası Hamilcar Barca, kendisine kurulan bir pusudan sonra boğularak öldürülmesinin ardından, ordunun komutanlığı Damadı Güzel Hasdrubal’a (MÖ 270-221) geçmişti ve Hasdrubal MÖ 221 yılında bir suikast olayına kurban gitmesinden sonra askerler oybirliğiyle, daha 25 yaşında olan, Hannibal Barca’nın komutan olarak seçilmesini talep etmişlerdir.
Askeri Hayatı
Güzel Hasdrubal’ın ölümünden sonra başsız kalan Kartaca Ordusu, yapılan oy birliği ile MÖ 221 tarihinde Hannibal’ı Başgeneral olarak ordunun başına geçirmiştiler. Hannibal, ordunun başına geçer geçmez MÖ 221’den MÖ 219’a kadar Ebro’nun batısındaki topraklar üzerine sıkı bir hakimiyet kurdu.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Hannibal, I. Pön Savaşı'ndan sonra Roma ile ikinci bir savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyor, ilk darbeyi kendisi vurmak istiyordu. I. Pön Savaşının ardından Kartaca ile Roma arasında yapılan anlaşma; Kartaca’nın Roma’ya borçlu olduğu, düzenli olarak haraç ödemesi gerektiği ve belirli bölgelerde kaldığı sürece İspanya’da bazı bölgeleri işgal etmeye devam edebileceğini gerektiriyordu. Romalılar, MÖ 219 yılında, Roma müttefiki İspanyol kenti Saguntum şehrinde Kartaca’ya ve Kartaca çıkarlarına düşman bir hükûmet kuran darbe düzenlemişlerdi. General Hannibal, MÖ 218 yılında Roma üzerine yürümüş ve şehri kuşatarak almıştı. Romalılar öfkelenmiş ve Kartaca’dan General Hannibal’ı kendilerine teslim etmesini talep etmişlerdi; Kartaca’nın bu talebi reddetmesinden sonra İkinci Pön Savaşı başlamıştı.
Hannibal Barca, savaşı Romalılara taşımaya, MÖ 218 yılında, Alp Dağlarını geçerek Kuzey İtalya’yı işgal etmeye karar vermişti. Kardeşi Hasdrubal Barca’yı (MÖ 244-207) İspanya’daki ordunun başına bırakarak birlikleriyle birlikte İtalya’ya doğru yola çıkmıştı. Güzergah üzerindeki halkı kendi tarafına çekme öneminin bilincinde olan Hannibal Barca kendisini İspanya halkını Roma kontrolünden kurtaran bir kurtarıcı olarak sunmuştu.
Hannibal komutasındaki ordu, Alplere ulaştığında, katılan yeni askerlerle birlikte, 50.000 piyade ve 9.000 süvariyle istikrarlı bir şekilde büyümeye başlamıştı. Ayrıca, yanında Roma ordusunu ve süvarilerini terörize etmede aracı olarak kullanmak üzere çok yararlı bulduğu filler vardı. Alp Dağlarına vardığı zaman, sevkiyatın ilerlemesini yavaşlatacağını düşündüğü kuşatma makinleri ve diğer bazı malzemeleri geride bırakmak zorunda kalmış ve ardından da ordunun tırmanarak yükselmeye başlamasını sağlamıştı.
Birçok kaynakta ise Hannibal'in ordusunda yüz bin asker ve 37 fil olduğunu, Ordusuyla kuzeye doğru yürürken Pirene Dağları’nı Keltiber kabileleri ile dövüşe dövüşe geçtiğini ve onları karşılamak üzere gelen Roma ordusundan önce Rhône Vadisi’ne vardığını, Bölgedeki Romalılar ve müttefiklerini atlatmak için “Ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız” dediği, vadinin yukarısından bir yay çizip Alp Dağları'nı geçip, Bu geçişte Montegnevre Geçidi ya da Küçük St. Bernard geçitlerini kullandığı tahmin edilmektedir. Büyük bir ordu ve filler ile antik çağ koşullarında yapılan bu yolculuk, çok büyük bir başarı olarak kabul edilmiştir.
Pireneler ve Alp Dağları'nı geçerken hava koşulları nedeniyle 17 gün sonra Alplerin diğer tarafına ulaştıklarında ordunun toplam sayısı 26.000 asker ve birkaç filden ibaret kalmıştı. Hannibal, kalan güçleriyle Po Ovası'nda hızla ilerledi. Ordusuna Keltler'in 14 bin savaşçısı da katıldı. Hannibal'in güçleri, onları durdurmaya gelen bir Roma ordusunu Trebbia’da yok etti (MÖ 218) ve yürüyüşüne devam etti. MÖ 217’de Apenin Dağları’nı geçerek Roma kentine doğru ilerleyen Kartaca Ordusu, Trasimene Gölü Muharebesi'nde ana Roma ordusunu bozguna uğratmayı başardı.
Hannibal’in ilerleyişi, Romalılar’ın vur-kaç savaşına girmesi ile yavaşladı. Hannibal, bu gelişme karşısında Roma’yı kuşatmak yerine güneye inmeyi ve Latin şehirlerini isyana kışkırtmayı planladı.
“Bu arada Romalıların, Hannibal Barca’nın hareketleri hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Ordusunun kendilerine kadar ulaşacak şekilde dağları aşabileceğini hiç ihtimal vermemişlerdi ve Hannibal’ın hala İspanya’da bir yerlede olduğunu düşünüyorlardı. Ancak Hannibal’ın bu kıvrak manevra kabiliyeti haberi Romaya ulaştığında Romalı yetkililer hemen harekete geçmiş ve General Scipio’yu (eşlik eden Büyük Scipio Africanus’un babası) gerektiğinde yardımcı olup müdahale etmesi için görevlendirmişlerdi. İki ordu, Romalıların mağlup edildiği ve Romalı General Scipio’nun da neredeyse öldürüldüğü Ticinus/Ticino Nehri yakınlarında karşılaşmışlardı.”
Hannibal Barca daha sonra düşmanlarını Trasumennus Gölü kıyısnda yenmiş ve kısa bir sürede Kuzey İtalya’nın kontrolünü ele geçirmişti. Ancak, şehirlerin hiçbirini ele geçirecek kadar kuşatma makineleri ve filleri yoktu, bundan dolayı şehir halkını kendi tarafına çekmek üzere kurtarıcı olma imajını oluşturmaya güveniyordu. Kartaca yönetimine daha fazla asker ve malzeme, özellikle de kuşatma araçları gönderilmesi için haber göndermiş ancak talebi reddedilmişti. Kartaca Senatosu, oluşan durumun kendilerine herhangi bir ek masraf çıkarmadan, General Hannibal’ın soruna bir çözüm yolu bulabileceğine düşünmüş ve askerlerin ihtiyaçlarını topraktan sağlaması önerisinde bulunmuşlardır.
Trebia Savaşından (MÖ 218) sonra kış şartlarından dolayı kuzeye çekilmiş ve gelecek baharda yapılacak harekât için savaş planlarını geliştirmişti. Romalıların gönderdiği muhtemel katillerin, kampında bulunabilen veya parayla tutulabilen casusların suikastına uğramamk amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmişti. Tarihçi yazar Polybius, General Hannibal’ın nasıl olduğunu şöyle yazar;
“Her biri onu farklı yaşta bir adam gibi gösteren bir dizi peruk yaptırmıştı. Perukları sürekli değiştiriyordu, her seferinde kıyafetini göstermek istediği görüntüsüne göre seçiyordu. Bu nedenle, General Hannibal’ı sadece kısa süreliğine görenler değil, aynı zamanda, onu daha önce iyi tanıyanların bile, tekrar tanımaları zor oluyordu.”
Hannibal Barca, baharda yeni bir saldırı düzenlemeye başlamış, Gaius Flaminius komutasında Roma’nın bir ordusunu ve Servilius Geminius komutasında diğer bir Roma ordusunu yok etmişti. Romalılar daha sonra General Quintus Fabius Maximus (MÖ 280-203) komutasında güçleri General Hannibal üzerine göndermişlerdi; Romalı General Fabius, Hannibal Barca’yı sürekli hareket halinde ve dengesiz tutarak onu yıpratmak gibi yeni bir taktik uygulamıştı. Romalı General Fabius, diğer yandan da, General Hannibal ile doğrudan yüzleşmeyi reddederek ve yüz yüze gelecek herhangi bir görüşmeyi hep başka bir zamana bırakarak, “geciktiren” olarak tanınmıştı. Hannibal’ın İtalya’ya saldırmasını veya kendileri harekete geçmeden önce İtalya topraklarında çekilmesini önlemek üzere ordularını stratejik olarak konuşlandırmayı tercih etmişti. General Fabius’un uyguladığı bu strateji o kadar başarılı olmuştur ki, Hannibal Barca’yı neredeyse tuzağa düşecekti.
Kartacalı General Hannibal daha sonra Roma’nın Cannae şehrindeki mühimat tedarik deposu üzerine yürümüş, bölgeyi kolayca ele geçirmiş ve birliklerine dinlemeleri için zaman bile vermişti. Romalılar iki Konsülü göreve çağırmışlardı; Lucius Aemilius Paulus (öl. MÖ 216) ve Caius Terentius Varro (MÖ 218-200 civarı) atamaları yapılarak 80.000’den fazla kuvvetle gönderilmişlerdi. General Hannibal’ın emrinde 50.000 daha az sayıda askerden oluşan bir güç vardı. Her zaman olduğu gibi düşmanın güçlü ve zayıf yanları hakkında bilgi edinmek için zaman ayırmış, Konsül Varro’nun savaşmaya hevesli olduğunu ve başarabileceği konusunda kendisine fazlasıyla gövendiğini bilgisini almıştı. İki Konsül komutan ordunun komuta görevini devralırlarken, en hırslı ve en pervasız olan Konsül Varro’nun savaşın daha ilk günlerinde, kendi cephesinde üstün otoriteye sahip olması Hannibal’ın avantajına oluyordu.
Hannibal ordusunu hilal şeklinde cephe düzenine almış, Galyalı hafif piyadelerini öne ve merkeze, ağır piyadelerini arkalarına, hafif ve ağır süvarilerini ise kanatlara yerleştirmişti. Komutan Varro’nun komutası altındaki Romalılar, düşman hatları merkezine doğru ilerleyerek onların gücünü kırmak üzere geleneksel düzene geçmişlerdi. Komutan Varro, geçmişte Roma lejyonlarının daha önce mağlup ettikleri bir lejyon gücüyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor ve Roma güçlerinin Kartaca hattını kolayca kıracağından emin gibi görünüyordu ancak Hannibal’ın da aslında olmasını arzuladığı durum tam da bu oluyordu. Bu savaşta Kartaca ordusu, “Hilâl düzeni” denilen taktikle Roma ordusunu tuzağa çekmiş ve büyük bir zaferle yenmişti.
Cannae zaferinden sonra Güney İtalya Hannibal’in tarafına geçmişti. Ancak Hannibal'in artan prestiji Kartaca senatosunu korkuttu ve ona yeterli desteği göndermediler. Cannae Savaşı ile Roma'dan kopan Capua kenti, yeni bir ordu kuran ve güçlerini toplamaya başlayan Roma tarafından MÖ 211’de tekrar ele geçirildi. Hannibal'in MÖ 207’de Roma'ya yaptığı baskın geri püskürtüldü. Kardeşi Hasdrubal, İspanya üzerinden bir yardım ordusu ile gelmeye çalışırken Kuzey İtalya'da öldürüldü.
İtalya’nın güneyindeki dağlara çekilen Hannibal, Scipio Africanus komutasındaki Roma ordusunun Afrika'ya çıkması üzerine başkenti korumak üzere MÖ 203'te Kartaca'ya çağrıldı.
Cannae Savaşında sağ kurtulan Romalı savaşçılar arasında, sonradan Büyük Scipio Africanus olarak bilinecek olan komutan da vardı; Eski iki komutanlardan birisinin babası ve diğerinin amcası oluyordu. İspanya Savaşı devam ederken General Hannibal’ın İspanya ordusunun başına görev verdiği kardeşi Hasdrubal Barca öldürülmüştü. Roma Senatosu, şehri Kartacalı General Hannibal güçlerine karşı savunmasını yapmak üzere bir general çağrısında bulunmuştu. Cannae Savaşından sonra Roma komutanları, büyük bir olasılıkla böyle bir görevde başarılı olacabileceklerini düşünmüyorlardı çünkü böylesi bir komuta görevini almak, intihar görevi anlamına geliyordu. Tam da bu zamanda, daha sadece 24 yaşında olan Scipio gönüllü olmuştu. Hannibal komutasındaki çok daha büyük güçle karşılaşmak üzere 10.000 piyade ve 1.000 süvariden oluşan bir orduyla Roma’dan ayrılmıştı.
Roma’nın bu genç Generali Scipio, Hasdrubal komutasındaki Kartaca askerî gücünü bastırmak ve takviye gelebilecek güçlerin İtalya’ya ulaşmasını engellemek amacıyla İtalya’da değil, İspanya’da görev almaya başlamıştı. Önce Carthago Nova şehrini ele geçirmiş ve daha sonra başka zaferleri de elde etmişti. Hannibal’ın MÖ 208 yılında Cannae Savaşı sırasında uygulamış olduğu taktiğin aynısı uygulayarak Baecula Savaşında, Hasdrubal’ı yenmişti.
İspanya’nın kaybedilmiş bir dava olduğunu farkında olan Hasdrubal, Roma’ya birleşik bir saldırı düzenlemek amacıyla İtalya’daki General Hannibal komutasındaki güçlere katılmak üzere Alpleri geçmişti. Ancak, MÖ 207 yılında yaşanan Metaurus Nehri Savaşında Hasdrubal ordusu, Gaius Claudius Nero (MÖ 237-199) komutasındaki Romalı güçlerce yenilgiye uğratılmıştı. Hasdrubal öldürülmüş ve ordu güçleri de dağıtılmıştı. Roma komutanı Nero, Güneyde Hannibal güçleriyle çatışmaya girmiş ama gece kaçmayı tercih etmişti. Hasdrubal’ı yenmiş ve Hannibal’ın farkına bile varmadan geri dönmüştü. General Hannibal, kardeşi Hasdrubal yenilgisinden haberi olduğunda bilgi aldığı ilk şey, Romalı bir birliğin kardeşinin kafasını kamptaki nöbetçiler önüne atması olmuştu.
Halen İspanya topraklarında bulunan Romalı genç Scipio, Kartaca topraklarına saldırmak ve mücadeleyi Hannibal saflarına taşımak üzere Roma Senatosundan para ve malzeme talep etmişti. Bu hamlesinin, Kartaca yönetimini, şehri savunmak müzere Hannibal’ı İtalya’dan geri çağırmaya zorlayacağını düşünüyordu. Roma Senatosu bu talebi reddetmişti. Scipio kendi ordusunu kurduktan sonra Roma halkından destek isteyerek Roma yönetimini utandırmıştı. Roma Senatosu daha sonra bu katı tavrından vazgeçmiş ve Scipio’ya Kuzey Afrika’yı işgal etmeye başlayacağı Sicilya komutanlığı görevini vermişti.
Bu arada General Hannibal, hızlı bir şekilde planlaması yapılmış çatışmalarla Roma’ya saldırma ve herhangi bir şehri sıkıntıya sokmadan bölgedeki şehir devletlerini kendi davasını kazanmaya çalışma şeklinde önceki staretejisini sürdürmeye devam etmişti. Tarihçi yazar Matyszak bu konu ile ilgili şöyle yazmıştır:
“Hannibal, savaş alanında eşsiz kalmıştı. MÖ 212-210 yıllarında Romalılar ile karşılaşmış ve onları yenmişti. Sonraları Roma’nın Cannae Savaşında aldığı yaranın ölümcül olmadığının farkına varmıştı. Kartaca’ya iltica etme akışında yavaşlama olmuş ve sonra sona ermişti.”
Roma genç Generali Scipio İspanya’da Kartaca güçlerini mağlup etmişti, fakat general Hannibal’ın bu yenilgiden haberi olmamıştı. Sadece kardeşinin öldürüldüğünü biliyordu ama İspanya’nın Roma kontrolü altında olduğunu bilmiyordu.
General Scipio, bu zamana kadar, Kuzey Afrika’yı işgal etme hazırlıklarını zaten yapmış ve planı tam da tahmin ettiği gibi işleyecekti. MÖ 205 yılında güçlerini savaş alanına sevk etmiş ve Numidya Kralı Masinissa ile ittifak yapmıştı. Kartaca’nın Utica şehrini kısa bir sürede ele geçirmiş ve Kartaca şehrine doğru yol almaya devam etmişti. General Hannibal, bu tehdidi karşılamak üzere İtalyadan geri çağrılmış ve iki güç MÖ 202 yılında Zama yakınlarında karşılaşmışlardı.
Romalı General Scipio, Kartacalı General Hannibal’ın izledikleri taktiklerini, tıpkı Hannibal’ın her zaman düşman güçleri durumunu analiz etmeye ve rakiplerini daha iyi tanımaya özen gösterdiği gibi dikkatle bir şekilde incelemişti. Ancak, Hannibal’ın da Romalı Scipio ile yüzleşme konusunda hiçbir deneyimi yoktu ve onu İspanya’da bir şekilde kardeşi Hasdrubal’ı yenmeyi başaran genç bir general olarak biliyordu. Scipio güçlerini geleneksel düzende, sıkı bir küme halinde düzenlediğinden dolayı Kartacalı Hannibal’ın beklentilerine görünüşte uygunmuş gibi görünüyordu.
Hannibal, filleri marifetiyle yapılacak bir hücumla Romalı güçleri kolayca dağıtacağından emindi. Ancak Roma komutanı Scipio, ön cephesini çok farklı bir diziliş halinde tutmak suretiye perde olarak kullanmıştı. Hat boyunca, yatay bir cephe sunan sıkışık saf tutmak yerine (Hannibal’ın bulunduğu yerde gördüğü durum) birliklerini ön hattın gerisinde dikey sıralar halinde düzenlemişti. General Hannibal, filler ile saldırı başlatığı zaman, Romalı komutan Scipio güçleri ön cephe safları, fillere geçiş yolunu açmak üzere sadece kenara çekilmişlerdi. Saldırının başını çekenleri öldürmüş ve saflarını ezmemeleri amacıyla fillerin yarım tur yapmalarını sağlamışlardı. Karataca filleri Romalı birliklerin arasından geçerek sokaklarda zararsız bir şekilde dolaşmaya başlamışlardı. Tarihin en keskin, zekası ile o zamana kadar görülmemiş yeni savaş stratejileri ile günümüzde hâlâ askerî akademilerde öğretilen Kartacalı General Hannibal Barca yenilmiş ve İkinci Pön Savaşı’da böylece sona ermişti.
Sürgün Yılları ve Ölümü
Kartaca, Roma ile şartları çok ağır bir barış antlaşması yapmak zorunda kalmıştı. Savaşın ardından “suffes” (Roma’daki “konsül”ün karşılığı) seçtiren Hannibal maliyeti ve ekonomiyi düzeltemeyi başardı. Ancak Romalıların baskısı ile Kartaca senatosu onu görevden aldı.
Araya girerek ilginç ve doğruluğu belli olmayan bir hikâyeden bahsetmek istiyorum:
"Scipio, Hannibal'ı yendikten ve II. Pön savaşı bittikten sonra Plutarkhos'un aktardığı rivayete göre Scipio ve Hannibal güya savaş bittikten bir süre sonra buluşmuşlar. Scipio, Hannibal’e en büyük üç komutanı sorduğunda Hannibal 1. olarak Büyük İskender'i, 2. olarak Pirus'u, 3. olarak kendisini söylemiştir. Bu söylemiyle Scipio'nun yerini değerlendirmeyince Scipio, Hannibal'a "Eğer ben seni yenmeseydim herhalde kendini 1. sıraya koyardın" deyince Hannibal onaylamıştır. Günümüzde çoğu tarihçi bu hikâyeyi uydurma olarak değerlendirdiğini belirtmek isterim.”
Kendine karşı yükselen muhalefet yüzünden gönüllü sürgüne giden Hannibal, önce Selevkos İmparatorluğu olmak üzere Ermenistan'a ve Bitinya'ya giderek buradaki saraylarda askeri danışmanlık yaptı.
Birçok kaynakta Bursa şehrinin kuruluşu Hannibal ile ilişkilendirilir. Bitinya Kralı Prusias'ın yanında iken Prusias'a bugünkü Bursa'nın olduğu yerde bir şehir kurmasını öğütlediği ve şehirdeki ilk içme suyu şebekesini kurduğu düşünülür.
MÖ 183 veya 182'de Bitinyalı yetkililer tarafından Romalılara teslim edileceğini anlayınca yüzüğünde taşıdığı bilinen zehiri içmek suretiyle bugünkü Gebzeyakınlarındaki Libyssa'da intihar ederek yaşamına son verdi. Böylelikle tarihin askerî dehalarından biri daha göçüp gitmiş oldu. Askerî stratejileri ve mirasları varlığını korumuş günümüze kadar ulaşmıştır. 1935'lerin sonuna doğru Atatürk, Hannibal'ın mezarının yerinin tespit edilmesi için bazı kurumları görevlendirmiştir. Mezar bulunamamış olsa da Atatürk'ün dile getirmiş olduğu Hannibal'ın mezarının bulunması ve bir anıt yapılması isteği vasiyet kabul edilerek Gebze'de TÜBİTAK arazisi içindeki Hannibal Tepe'ye 1981'de anıtı yapılmıştır. Daha sonra Gebze yerleşkesine su getirme çalışmaları sırasında bulunan bir mezarın Hannibal'a ait olduğu zannedilmektedir.
Hannibal, Roma toplumunda birçok kişiyi büyük sıkıntıya soktu. Öyle bir figür haline geldi ki, ne zaman bir felaket meydana gelse, Romalı senatörler korkularını veya endişelerini ifade etmek için "Hannibal ante portas" ("Hannibal kapıda!") diye haykırıyorlardı.
Hannibal hakkında tarihçilerin elindeki kaynakların çoğu Romalılara aittir. Onu Roma'nın karşılaştığı en büyük düşman olarak görüyorlardı. Livy, bize Hannibal'in son derece acımasız olduğu fikrini veriyor. Cicero bile Roma ve onun iki büyük düşmanından söz ederken, "onurlu" Pyrrhus ve "zalim" Hannibal derdi.
Etkileri
Hannibal Barca'nın savaş stratejilerinden bazıları (Atatürk tarafından) Türk Kurtuluş Savaşı'nda da Yunan kuvvetlerine karşı başarıyla kullanılmıştır. Savaş tarihçisi Theodore Ayrault Dodge, ona "askeri stratejinin babası" unvanını vermiştir; çünkü en büyük düşmanı olan Roma bile onun savaş taktiklerini kullanmıştır. Hannibal'ın yaşamı ve savaşları birçok belgesel, oyun ve filme konu olmuştur. Öldüğü yerde günümüzde faaliyet gösteren bir okula adı verilmiştir. (bkz. Gebze Anibal Anadolu Lisesi)
- 3
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Google Books. The Story Of Carthage. Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: Google Books | Arşiv Bağlantısı
- encyclopedia. Online 1911 Encyclopedia Britannica. Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: webarchiveorg | Arşiv Bağlantısı
- Blogcu. Prusias (Bursa) Ve Hannibal İlişkisi - Hakanidea. Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: Blogcucom | Arşiv Bağlantısı
- T. Harris. (2023). Hannibal. ISBN: 9780440224679. Yayınevi: Dell Publishing/Random House.
- K. DeVries. Battles Of The Ancient World, 1285 Bc - Ad 451: From Kadesh To Catalaunian Field. ISBN: 9780760786680. Yayınevi: Metro Books.
- Livy. The History Of Rome, Books 1-5: The Early History Of Rome. ISBN: 9780140448092.
- P. Matyszak. The Enemies Of Rome: From Hannibal To Attila The Hun. ISBN: 9780500251249.
- R. Mellor. The Historians Of Ancient Rome: An Anthology Of The Major Writings (Routledge Sourcebooks For The Ancient World). ISBN: 9780415527163.
- R. Miles. Carthage Must Be Destroyed: The Rise And Fall Of An Ancient Civilization. ISBN: 9780143121299.
- Polybius. The Histories, Vol 1: Books 1-2. ISBN: 9780674991422.
- B. H. Warmington. (1994). Carthage: A History. ISBN: 9781566192101. Yayınevi: Barnes & Noble.
- J. P. Brown. Sacred Institutions With Roman Counterparts. ISBN: 9783110800333.
- T. A. Dodge. Hannibal. ISBN: 9780306806544.
- S. Lancel. (2000). Hannibal. Encyclopédie berbère, sf: 3356-3360. doi: 10.4000/encyclopedieberbere.1653. | Arşiv Bağlantısı
- B. Gavin. Hannibal: Challenging Rome's Supremacy. (1 Ekim 1970). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: academicoupcom doi: 10.1086/ahr/75.6.1709. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/01/2025 07:21:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19601
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.