Öncelikle bir Ahlak tanımı yapmalıyız. Oxford sözlüğüne göre* ‘insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü’ ve‘kişide huy olarak bilinen nitelik; iyi ve güzel olan nitelikler’*. Sosyal Bilimlerde ise kabaca veya dar bir anlamla ‘neyin doğru/yanlış’ ya da ‘neyin iyi/kötü’ olduğunu tanımladığımız kurallar bütünü, ilkeler sistemi veya inancı.
Peki biz insan davranışlarını, eylemlerin doğru veya yanlış olup olmadığını, iyi ve kötü değerlerini neye göre ölçümleyeceğiz? Burada da devreye sosyal çevre, tarihsel gelişmeler ve dini inançlar giriyor. Bunların tamamı da aslında kültürü oluşturuyor. Tabii ki burada da kalmıyor. Kişisel inançlar ve yaşam tarzları da toplumsal olarak ahlaki olmayan bir davranışı daha küçük bir grup ya da tek bir bireyde ahlaki kılabiliyor. O halde ahlak öznel ve kültürel olarak bağımlıdır diyebiliriz. Bu çerçeveden baktığımızda ahlaki normlar ve değerler somut, nesnel, bağımsız deneylerle test edilemez, yanlışlanamaz ya da doğrulanamaz.
Peki bilimsel bir yaklaşım mümkün mü? Tabii ki mümkün. Ahlaki yargıları, davranışları ve bunların altında yatan psikolojik, nörolojik ve sosyolojik süreçleri inceleyebiliyoruz. Her ne kadar doğru ya da yanlış, geçerli ya da geçersiz diyemesek de bunları bilim ile açıklamaya çalışıyoruz. Ahlak felsefesi ya da etik tam olarak bunları ele alıyor ve bu süreçler altında yatan mekanizmaları araştırıyor. O halde ahlak bilimsel midir? Evet gibi duruyor.
Gelelim dinlere…
Dinler ahlaki normları kendi inanç sistemlerine göre belirler. Türkiye’nin büyük bir kısmının mensup olduğu İslam dininden örneklendirelim. İslam dinine göre ahlak ‘Kur’an Ahlakı’ olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda ahlaki olan kurallar İslam literatürüne göre Kur’an’ın koyduğu yasaklar ya da başka bir deyişle haram ve helallerdir. Kur’an ve Sünnet’e göre hakkında nass (Nass; Arapça'da bulunan yasal karar ve kesin emir manasına gelen bir kelime.) konularda yükümlülüğün kaynağı dindir. O halde İslam literatürüne göre faize bulaşan günümüz insanların tamamını ahlaksızlıkla suçlayabilir miyiz? Düz mantıkta evet. Ama suçlar mıyız? Hayır. Çünkü sosyal çevre ve tarihsel gelişim devreye girdiğinde bazı dini normlar esnetilebilir.
Örneğin, Osmanlı Devleti için, gelişen ve değişen şartlar ile İslam’ın güncel yorumlanmasını da dikkate alarak kısaca “Mecelle” diye meşhur olmuş “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye” isimli Medeni Kanun’un 21. Maddesinde “Zaruretler memnu olan şeyleri mübah kılar” denilerek yasak veya haram olan bazı şeylerin mecburiyet halinde yasak olmaktan çıkacağına işaret edilmiştir. Nitekim aynı Kanun’da ‘Örf ile tayin, nass ile tayin gibidir.’ diyerek örfler, ayet ve hadislerle bir tutulmuştur. Bu da bize ahlaki olanın tarihsel süreçte din tarafından belirlenmediğini, dinin parçalardan sadece biri ve hatta bazı zamanlarda en küçük parça olabileceğini gösteriyor.