Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Esat Kudret
İnceleyen 11 Ağustos
Film üç açıdan ele alınabilir.
İlki, savaşın netice itibarı ile kazananının olmayacağı ve gerekçesi ne olursa olsun, meşru müdafaa hakkı dışında akla ve mantığa bürünemeyeceği, onanmaz yaralar açtığıdır.
İkincisi, meşru müdafaa hakkı dışındaki tüm savaşların, mimarlarının ve her taraf için emperyal çıkarda ortaklaştığı ve bunun sonucu olduğudur. Bu uğurda yitirilen her can ve değerin, canı ve değeri yitenler eli ile ve akla ziyan bir kitle (sürü) psikolojisi marifeti ile ilmek ilmek işlendiğidir. Tepişen filler diyarında ezilenin hep çimenler oluşu misali .
Üçüncüsü, en olanaksız zaman ve ortamda bile umudum yeşerebileceği, iyimserliğin muazzam bir motivasyon kaynağı olduğu ve umutsuzluğun kalplerde yeşermesine izin vermediğimizde, bedeli çapımızca ne denli ağır olursa olsun, bizden sonrası için mutlaka faturası en ağır şekilde ve peşin ödenmiş huzur, umut ve barışa vesile olacağı temeli üzerinden , türümüzün duygu ve düşüncelerini doğrudan ve en güçlü ifade biçimi olarak mizah yolu ile aktarımının muazzam zaferi...
Neden piyanist: Matematik evrenin aklının, müzik ise kalbinin ortak dilidir. Muazzam bir isabet.
Çocuk gözüyle aktarım: "Herkes 18 yaşına kadar neden çocuk sayılır ve neden o yaşa kadar insanın suç ehliyeti dahi yoktur" çocuk hakları ve evrensel insan hakları bildirgesinin çocuklarla ilgili bu bilimsel tespitine yönelik muazzam bir atıf. Çünkü masumdur, tarafsızdır, yalan , hile, entrika bilmez, nefreti siyasallaştırıp içselleştirmemiştir, soruları katışıksız, cevapları yürekten, aracısız.
Bu kadar millet varken neden Yahudiler: Tek rakip de ondan.
( Bunun için aynı döneme atfen yapılan ve aynı dönemi , yine toplama kamplarında fakat farklı bir şeye zum yaparak anlatan " Tanrı Duruşmada" filminin izlenmesini önemle salık veririm.
Film
9.5/10
(111 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Pianist
Yönetmen: Roman Polanski
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
3 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Gökalp Selamet
Çeviren 15 Haziran 2023 5 dk.

Seçim yanılsaması, insanların yaşamları üzerinde gerçekte olduğundan daha fazla kontrol sahibi olduklarına inanmalarına neden olan bilişsel bir önyargıdır. İnsanların satın alma kararlarını kontrol edebildiklerini hissetmelerini sağlamak için reklamcılık ve pazarlamada sıklıkla kullanılır. Aslında seçim yanılsaması, ideal olmayan kararlara yol açabilen yanlış bir kontrol duygusudur.

Seçim yanılsaması nispeten yeni bir kavramdır. Terim, ilk kez Amerikalı filozof ve psikolog William James tarafından 1896'da yayınlanan "İnanma İradesi" başlıklı makalede kullanıldı.[1] Makalede James, seçimlerin zorlanabilir veya önlenebilir olduğunu ve "seçmeme olasılığı olmayan, tam bir mantıksal ayrışmaya dayalı her ikilemin, bu türden zorunlu bir seçim olduğunu" savunuyordu.

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Veli Sarıgül
İnceleyen7 2 gün önce
Hikayeyi bir kenara bırakıp yalnızca Tom Cruise’un manyaklık yaptığı sahneler için bile gidilir. Herif delirmiş! Biraz duygusallığın yanı sıra damardan aksiyon sahneleri de bana yetti de arttı. Senaryo hâlâ Mission: Impossible çizgisinde, yani mantıktan çok momentumla ilerliyor.

Aksiyonu her ne kadar iyi olsa da, senaryo biraz dağınık. Hem senaryo hem hikaye bakımından Fallout ve Rogue Nation’ın biraz gerisinde kalıyor. Christopher McQuarrie yönetmen koltuğuna oturduğundan beri M:İ bambaşka bi’ seyirde ilerliyor. Ama hayır, iyi bir bağlamda değil, seyir zevki yüksek olsa da bu abinin gelmesi hiç yaramadı bize.

Mantık aramaya gelmediysen, “adamlar bu sahneyi nasıl çekmiş yahu?” diye ağzın açık kalmaya razıysan ve iki saatten fazla koltukta ter içinde kalmaya hazırsan, al sana yılın saf aksiyon deneyimi.

Part One’da ağzımıza bir parmak bal çalmışlardı, bunda da kaşıklıyorlar.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Yazar 14 Eylül 2017 14 dk.

Darwin’den itibaren pek çok filozof ve bilim insanı genel olarak insana atfedilen bir özellik olan ahlak kavramının evrimsel bir kökene sahip olduğunu düşünmüş ve onun birtakım evrimsel süreçlerin birlikteliğinden doğan bir ürün olduğunu ortaya koymuşlardır. Bazı yönlerden ahlakın dolaysız bir şekilde biyolojik evrimsel süreçlerin etkisi altında şekillendiğini söyleyebilmemize rağmen bazı yönlerden de belli başlı bazı ahlak kurallarının tamamıyla dolaysız bir şekilde biyolojik evrimimizle açıklanamayacak kadar karmaşık oluşu ahlak kavramını açıklama çabasını oldukça zorlu ama bir o kadar da gizemli kılmaktadır.

Yazımız boyunca ahlak kavramını 3 bölüm halinde inceleyerek masaya yatıracağız.

93
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Nisan 2014 14 dk.

Bir önceki yazımızdan hatırlayabileceğiniz gibi, artık uyum başarısının ne olduğunu, evrimi neden etkilediğini ve bir popülasyondaki ortalama uyum başarısının ne anlama geldiğini biliyoruz. Bu yazımızda da bu konu üzerinden giderek çeşitli popülasyonları, farklı genotip dağılımlarına göre analiz etmeyi öğreneceğiz. Böylece farklı seçilim baskıları altında, farklı genotiplerin ne yönlere doğru evrimleşebileceğini tahmin etmeyi ve hesaplamayı öğrenmiş olacağız. Ancak başlamadan önce, ortalama uyum başarısının nasıl hesaplandığını hatırlayalım ve bunun matematiksel anlamını bir örnek üzerinden görelim. Hatırlayacak olursanız ortalama uyum başarısını şöyle hesaplıyorduk:

Hatırlayacağınız gibi burada F harfiyle belirtilenler genotip frekanslarını (örneğin AA genotipinin popülasyon içerisinde bulunma sıklığını), omega (ω) işaretiyle gösterilenlerse, o genotipin çevreye uyum başarısını ifade etmektedir. Dolayısıyla her bir genotipin uyum başarısını, o genotipin bulunma sıklığı ile çarparak sonuçları topladığımızda, popülasyonun ortalama uyum başarısını elde etmiş oluruz. Bu tıpkı şu soruyu çözmeye benzer: 

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hüseyin Avcı
Yazar 18 Şubat 2024 18 dk.

Psikanalitik Teori çerçevesinde bilinç öncesi (veya "önbilinç"), bilinçten hemen önce gelen kısımdır. Bilinç öncesi, bilinçdışı ve bilinçli durumlar arasında yer alan zihinsel "tabakayı" ifade eder ve bilişsel mimari içindeki bilgi akışına ilişkin incelikli bir bakış açısı sunar. Psikanalitik Teori'ye göre düşünceler, belirli bir anda bilinçsiz olduklarında ancak bastırılmadıklarında, "bilinç öncesi" dönemdedir. Bu nedenle, Sigmund Freud tarafından Josef Breuer'e atfedilen bir ifadeyle, önbilinçteki düşünceler hatırlanmaya müsaittir ve kolayca "bilinçli hale gelebilirler".

Günümüzde bu tip konuları bilimsel perspektiften inceleyen bilişsel psikoloji, bir disiplin olarak zihinsel işleyişin gizemlerini çözmek için bilinçli ve bilinçsiz süreçlerin alanlarını araştıran, nöroloji ile iç içe olan psikolojinin bir alanıdır. Önbilinç kavramı da bu araştırma ortamında çok önemli bir konuma sahiptir. Bilişsel psikoloji bağlamında bilinç öncesi süreçler; şu anda bilinçli farkındalığın odak noktasında olmasa da nispeten kolaylıkla erişilebilen düşünceleri, anıları ve uyaranları kapsar. Bu eşik alanı, bilginin bilinçdışı rezervuardan bilincin ön saflarına aktarılmasının altında yatan mekanizmaları açıklamaya çalışan araştırmacılarla birlikte, bilimsel araştırmaların odak noktası haline gelmiştir.

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Bahar Tunçgenç!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 3 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Bahar Tunçgenç!
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 7:11
Gece yarısı vızıltısıyla bizi uykumuzdan eden veya soktuktan sonra bizi kaşıntılar içinde bırakan sivrisineklerle o bilindik deneyimleri yaşamayanımız...
0
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Günsu Bostancı
Çeviren 2 Ocak 2019
Orion'daki Büyük Bulutsu ilgi çekici bir yerdir. Çıplak gözle bakıldığında Orion takımyıldızında küçük bulanık bir bölge gibi görünür. Oysa gördüğünüz Dünya'nın yörüngesindeki WISE gözlemevi ile kızılötesi ışığın farklı bantlarında çekilen hayali renkli dört panelli bir mozaik görüntü, Orion Bulutsusu'nun yeni oluşmuş yıldızlardan, sıcak gazdan ve karanlık tozdan oluşan hareketli bir mahalle olduğunu gösteriyor. M42 olarak da bilinen Orion Bulutsusu'nun gücünün çoğu, görüntünün merkezine yakın bir yerde görülen Trapezium yıldız kümesindeki yıldızlardan geliyor. Parlak yıldızları çevreleyen turuncu parıltı, yıldızların kendi ışığıdır. Bu ışık, bölgenin çoğunu kaplayan karmaşık toz filamentleri tarafından yansıtılır. Atbaşı Bulutsusu'nu da içeren Orion Bulutsusu bulut kompleksi, önümüzdeki 100.000 yıl içinde yavaş yavaş dağılacak.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Enes .
Üye 1 gün önce Henüz cevap yok.
Bana kalırsa bunun için 2 yol var: 1.'si çok çekirdekli meyveler birden fazla yumurta hücresi üretip birden fazla çekirdek elde edebiliyorlar. 2.'si ise bunun gibi meyvelerin yumurta ile polen hücreleri döllenme geçirip zigot olduktan sonra zigotun birkaç defa mitoz geçirip birbirinden bağımsız yeni zigot yani çekirdekleri oluşturmuş olabilirmi
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ekim 2018 15 dk.

Beynimizi çok kapsamlı ve gelişmiş bir bilgisayar olarak düşünmeye meyilliyizdir. Çünkü tıpkı bir bilgisayar gibi, etraftan gelen verileri toplar, belli bir merkezde işler ve genler ile çevrenin belirlediği bir altyapı çerçevesinde bu uyaranlara uygun bir cevap üretir. Örneğin ateşe dokunmaktan uzak durur, yemek arar, üremeye çalışır, su peşinde gideriz. Bu yaklaşım öyle yaygındır ki, New Scientist dergisinin 18 Ekim 2018 tarihli bir yazısının başlığı şöyle der: "Beyniniz, 100 milyar mini-bilgisayarın bir arada çalışması gibidir!"

Buna karşılık bazı psikolog ve sinirbilimciler (ve kimi zaman bilgisayar bilimciler de), beynimizin bir bilgisayar olamayacağını, bunun aşırı basite indirgenmiş ve düpedüz yanıltıcı bir metafor olduğunu söylemekte. Bu yazının okurlarının, beynin bilgisayar metaforuna alışık olduğunu tahmin ettiğimizden, tersten başlayalım ve beynin neden bir bilgisayar olmadığı iddiasını anlamak için, Kaliforniya'daki Amerikan Davranışsal Araştırma ve Teknoloji Enstitüsü'nden psikolog Dr. Robert Epstein'in şu sözlerine kulak verelim (makalesinin tamamına Türkçe olarak buradan erişebilirsiniz):

156
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
16 yaşımdayım ve yaklaşık 2 yıldır takipçimizim okulda kafama yatmayan çok fazla şey var ve malesef öğretmenlerim her zaman istediğim cevabı veremiyor ben soruyu üniversite sınavındaki soruları çözmek için sormuşum gibi davranılıyor. Örneğin; geçen gün kimya dersinde kütlenin korunumunu işlerken konuyu anlayamadım atomlar arasındaki bazı kimyasal bağlar kopup yerine daha güçlü veya güçsüz başka bağlar oluşuyorsa kütle nasıl sabit kalabilir diye sordum öğretmen de ,büyük ihtimalle çözdüğüm sorularda kafamın karışmamasını istediği için, kimyasal bağların kütlesi yoktur dedi. Ama farkında olmadan benim kafamda inşa ettiğim koca bir kuleyi yıktı ve güvenim de biraz sarsıldı açıkçası ama sizin soru cevap platformunuz sayesinde sorumu başkarına sorabildim. Aldığım cevabın üzerine tekrar sorumu sorabildim. Bir şeyi araştırmakla birine soru sormak arasında çok büyük bir fark olduğuna inanıyorum tabiki cevapları yine araştırıyorum ama belki öğrenci olduğumdandır soru sormaktan ayrı bir tat alıyorum. Bana bu imkanı sağladığınız için teşekkür ederim.
Simay Aladağ
Çeviren 4 gün önce 3 dk.

28 Nisan'da eBioMedicine'de yayınlanmış bir rapora göre, 2018 yılında dünya genelinde 55-64 yaşları arasında olan kişilerin 2,6 milyondan fazlası kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle öldü. Bu ölümlerin yüzde 13,5'i ftalat adı verilen ve evlerimizde sıklıkla kullandığımız plastiklerde yaygın olarak bulunan bir kimyasala maruz kalmayla ilişkili olabilir.[1]

Ftalatlar şampuanlarda, losyonlarda, gıda ambalajlarında, kan torbaları gibi tıbbi malzemelerde bulunan bir grup kimyasal maddedir.[2] Bu kimyasallar genellikle plastikleri daha yumuşak ve daha esnek hale getirmek için kullanılırlar.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 14 Mayıs 2017 27 dk.

Böcekler derin deniz dipleri hariç neredeyse her habitattan rapor edilmişlerdir. Çoğu türü karasal olmasına karşın, birçoğu da yetişkin veya larval evrelerinde tatlı sularda ya da tuzlu su bataklıklarında yaşarlar. Az sayıda tür (okyanus koşucuları Holobates cinsinin tümü) açık okyanus yüzey suları üzerinde yaşayabilmesine karşın şaşırtıcı bir şekilde yetişkin böcekler okyanuslara uyum sağlamayı başaramamıştır. Muhtemelen yüksek basınçta su geçiren ve kırılgan olan dış iskeletleri okyanuslarda uyum başarısı sağlayamamıştır. Bu başarıyı sağlayanlar da zaten artık ''böcek'' değildir. Bu sınıfta yaklaşık 29 takım, 949 aile ve 1.1 milyon böcek türü tanımlanmış, büyük olasılıkla bu sayının en az 3 katı daha tanımlanmayı beklemektedir. Benzer bir şekilde şimdilik 95 milyon böcek türünün fosillerde de mevcut olduğu sanılmaktadır. Örneğin Meganeuropsis permiana 245 milyon yıl önce yaşamış, 71 cm'lik kanat açıklığı ile şimdiye kadarki bulunan en büyük böcektir. Aslında böcekler, uçma ilk evrimleştiğinde başka hiçbir organizma tarafından yaşam şekli olarak kullanılmamaktaydı. Bu nedenle rekabete girebilecek başka hayvan grupları olmadığından uyumsal başarıları da engellenememiştir. Birtakım amfibiler dışında Dünya'da onları eleyebilecek başka bir tür yoktu. Böylece sayıları artmış ve yanında bitkilerin çeşitliliğini getirmiştir.

Yusufçuklar ve kızböcekleri, bilinen en eski böcek takımları arasında yer alır. Kanat açıklıkları 19 cm'ye ulaşabilen bu hayvanlar genellikle suya yakın yerlerde yaşayan, uçarken başka böcekleri avlayan birer yırtıcıdır. Boyları 25 cm'yi bulan en iri türlerden bazıları küçük kuşları ve sürüngenleri de avlar. Örneğin Mavi yusufçuk (Pachydiplax longipennis) birlikte veya ayrı ayrı çırpabildiği büyük çifte kanatlarıyla ileri ya da geri uçabilir, havada asılı kalabilir. Şafak yusufçuğu (Trithemis aurora) da etçil beslenmeye uygun ağız yapısına sahiptir. Termit ve hamamböcekleri avlanamaz. Hamamböcekleri genelde çürümüş bitki artıklarıyla, memelilerin ve kuşların artıklarını yer. Termitler ise ölü ağaçlarla beslenir. Besinlerin dönüşümünü sağlamakla birlikte, kentsel yaşam alanlarında binalara zarar verir. Çekirgeler ve ağustosböcekleri ise omnivordur (hepçildir). Bedeninin geri kalanını hareket ettirmeden kafasını çevirebilen tek böcek de peygamberdevesidir (Mantis takımı). Avcı böcekler dışında bokböcekleri gibi detritivor olan böcekler de ekosistemdeki kimyasalların yeniden döngüye katılmasında önemlidirler. Bazı böcekler, bitkilerin ya da hayvanların iç parazitidir. Diğerleri konağın kanını emer ya da yüzeyindeki dokuları tüketirler. Tüm böcek türlerinin yaklaşık %20'si parazitoiddir.

75
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Sena Küçükkıvanç
Alıntıyı Ekleyen 12 Kasım
Birlikte adım atmak bir başlangıçtır; beraberliği sürdürmek ilerlemedir; el ele verip çalışmak ise başarının anahtarıdır.
Kaynak: Henry Ford'a ve Edward Everett Hale'e atfedilmiştir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
6 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Halis Gönül
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Cezaevi müdürüyle gardiyanlar bağlı bulundukları dinin esasını bilmiyorlardı ama papazın kesinlikle doğru söylediğine inanıyorlardı.Dine dayanmasaydılar, şimdi olduğu gibi,tam bir vicdan rahatlığıyla insanlara acı çektirmek zor,belki de büsbütün imkansız olacaktı.Mahkumların çoğu da dine inanan bu insanların nasıl aldatıldığını gören,içinden dinle alay eden birkaçı dışında, bütün bu yaldızlı kutsal resimlere,kumlara,kaselere,cüppelere, haçlara inanıyorlardı.Çünkü burada olmasa bile yarın öbür dünyada yüzde yüz bunun kendilerine yararı olacağına inanıyorlardı.
Kaynak: Diriliş
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close