Bizler, üzerinde yaşadığımız Dünya'yı, barındırdığı karalar, içilebilir sular ve akciğerlerimize doldurabildiğimiz oksijen dolu atmosferi nedeniyle Evren'de bizler için var olabilecek tek ve kusursuz yaşam alanı olarak görmeye alışığız. Bu düşüncenin kaçınılmaz gibi gözüken sonuçlarından biri de bu çevrenin tam da bizlere uygun şekilde var edildiğini varsayma... Ancak bu varsayım (ve temel aldığı düşünce), baştan sona ve tamamen hatalı. Bunu, büyük bilimkurgu yazarı Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi'nde harika bir şekilde anlatıyor:
Şimdi hayal edin, bu durum bir su birikintisinin bir sabah uyanıp düşünmeye başlaması gibidir: "Bulunduğum bu dünya ilginç bir yer -bulunduğum bu delik ilginç bir delik- tam bana göre, öyle değil mi? Aslında bana şaşılacak kadar uyuyor, beni içinde barındırmak için yapılmış olmalı!" Bu öyle güçlü bir düşüncedir ki, güneş gökyüzünde yükselip hava ısınırken, su birikintisi de giderek buharlaşıp küçülür, küçülür ama o telaş içinde her şeyin iyi olduğuna inanmaktadır, çünkü bu dünyanın amacı kendisini içinde barındırmaktır, onu içinde barındırmak için kurulmuştur. Bu yüzden, su birikintisinin kaybolma noktasına geldiği an onu çok gafil avlar...