Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Müge Gül
Müge Gül
52K UP
İnceleyen 6 gün önce
Get Out filmi ile kendine oldukça sağlam bir yer açan Jordan Peele yine sisteme olan sert eleştirilerini korku ve gerilim ile harmanlayarak önümüze gayet leziz bir “Şefin önerisi” çıkartıyor diyebiliriz..Amerikan rüyasının iki ayrı kutubunun , insanlar ve gölgelerin amansız rekabetini arka plan da tutan Peele 4 kişilik mutlu bir ailenin başına gelen esrarengiz bir olay ile bizleri selamlıyor.. işler çığrından çıktığında kim iyi veya kötü soruları ile bizi bir başımıza bırakmayı ihmal etmiyor elbette.. Finalinde şaşırtmayı başaramasa da film boyu beni de tempoda hikayeye bağlı tuttu diyebilirim.. öneririm efenim .. biraz kendinizle yüzleşmek isterseniz.. veya size dayatılanlara karşı devrim yapmak.. us ...size göre..
Biz
Film
9.2/10
(6 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yusuf İğın
Yazar 30 Ağustos 2020 17 dk.

Evren... Kafanızı bulutsuz bir gece vakti kaldırdığınızda gördüğünüz binlerce irili ufaklı noktanın bir galaksi mi, bir yıldız mı, bir gezegen mi ve hatta belki de birkaç saniyeliğine tebessüm etmenizi ve bir dilek tutmanızı sağlayacak, atmosfere yeni girmiş ve tutuşmaya başlamış olan bir meteor mu olduğunu düşündüğünüz süre zarfı içinde bile milyonlarca yıldızın doğup milyonlarca yıldızın bir süpernova ile patladığı uçsuz bucaksız evren... Belki de insanlığın ömrü boyunca yalnızca hayal gücüyle sınırını aşabileceği evrenin de tıpkı biz canlılar gibi doğduktan belli bir süre sonra şu anki hâlinden eser kalmayacağı gerçeği üzerine düşünmek oldukça garip. Yani Evren de bir gün "ölecek". Evrenin ölümü senaryoları hakkında konuşmadan önce, evrenin nasıl var olduğu konusunda en çok kabul gören teoriden bahsedelim.

Evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce Büyük Patlama (İng: Big Bang) kozmolojik modeline göre, aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan var oldu. Türümüzün var olduğundan beri keşfettiği ve gelecekte keşfedebileceği her şey, 13,8 milyar yıl önce toz zerresi kadar küçük bir noktada hapsolmuştu. Dolayısıyla bu patlama, Evren'in bir noktasında yaşanmadı; henüz ortada "bir noktasında patlama yaşanabilecek" bir evren bile yoktu! Evren'in bütünü, ufacık bir noktadan ibaretti! Dolayısıyla Büyük Patlama'yı hayal ederken, alevlerin etrafa saçıldığı bir patlama sahnesi düşünmemeliyiz. "Patlama"dan kasıt yalnızca, muazzam bir hızla "mekan" dediğimiz 3 boyutlu uzayın ve buna bağlı olarak oluşan "zaman"ın, yani uzay-zamanın oluşması ve hızla genişlemesidir. Bu, bir merkezden etrafa saçılan patlama gibi olduğu için, böyle bir isim almıştır. Halbuki ortada ne alevler vardır ne de gerçek anlamıyla bir "patlama"...

120
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 20 Eylül 2020 9 dk.

Kitabın tanıtım yazısı şu şekildedir:

Evrim ve Evrim Kuramı, gerek Türkiye’de gerek dünya genelinde uzun yıllardır süregelen çeşitli tartışmaların odağı olmuştur. Söz konusu tartışmaların akademik/bilimsel boyutunun yanı sıra toplumsal formasyonlar içerisinde daha çok sosyolojik/kültürel/dini temelli bir yönü de vardır. Evrim Teorisi, bu yönüyle, birçok bilimsel teoriye göre daha özgün ve popüler bir konumdadır. Söz konusu teorinin bazı dönemlerde siyasi gündemin konusu olduğu dahi görülmüştür. Bu derece farklı alanları etkileyen bir teorinin, bu teorinin bilimselliği ve metateorisi üzerinde hiçbir yetkinliği bulunmayan kişilerce –çoğu zaman art niyetle- ele alınması, işbu kuram üzerinde birçok yanlış anlaşılmanın ve önyargının doğmasına neden olmuştur. Evrim Teorisi, bugün, bilimin hiçbir güncel metodu kullanılmadan, bilimsel olduğu iddia edilen yöntemlerle çürütülmeye çalışılmaktadır. Bu minvalde, Evrim Teorisi, adeta cehalete karşı bir savaşın öznesi/cephesi durumundadır. Bu bağlamda, canlılığı, hayatı ve dünyayı daha iyi anlamlandırabilmek için üzerinde bilgi sahibi olunması gereken Evrim gerçeği ve bunun teorisi anlaşılmaya değer bir meseledir.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Mart 2019 11 dk.

Evrim dendiği zaman akla ilk gelen, canlılar arasındaki benzerlik kıyaslamalarıdır. Hemen aklımız şempanzelerle insanlar arasındaki genetik benzerliğe gider. Ya da fosiller ile yaşayan türler arasındaki yapısal benzerliklere... İyi ama, bu benzerlikler neden evrime işaret ediyor olsun? Her biri ayrı ayrı, aynı tasarımcı tarafından tasarlandığı için benzer olamazlar mı? Sonuçta bizler de arabalar yaratıyoruz ve hepsi kabaca birbirine benziyor. Bu durum, arabaların evrimleşerek bugüne geldiği ya da ortak atalardan türleştiği anlamına mı gelir?

Türler arası benzerlik, evrimin kanıtı olmaktan ziyade bir sonucudur. Bir nevi "ipucu" olarak düşünülebilir. Türler arası biyolojik, morfolojik, genetik, anatomik, fizyolojik, davranışsal benzerlikler ve bu benzerliklerin türden türe kademeli olarak değişiyor olması, bu canlıların ortak atalardan türleştiği fikrini akla getirir. Ancak bu demek değildir ki evrimsel biyologlar, "Evrim doğruysa türler arası benzerlik olmalı. Türler arası benzerlik var. Dolayısıyla evrim var." gibi bir mantık hatası yapmaktadırlar. Benzerlik işin ilk adımıdır. Sadece bir parçasıdır. Sonraki adım, bu benzerliğin neden var olduğunu açıklamaktır. 

211
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Eylül Er
Eylül Er
61K UP
Çeviren 30 Temmuz 2020 27 dk.

1930-40’larda sigara içmek hem erkeklerde hem de kadınlarda bir norm haline geldi ve birçok hekim de o dönem sigara içiyordu. Aynı zamanda, halk arasında sigaranın sağlığa zararlarıyla ilgili endişeler de artışa geçmişti. Tütün şirketleri, stratejik bir hareketle doğrudan hekimlere atıfta bulunan reklamlar tasarladılar. Hekimleri içeren reklam kampanyaları, 1950'lerin başlarına doğru gelişirken, tütün şirketlerinin yetkilileri, tüketicilerini kendi markalarının güvenli olduğuna dair inandırmak için "hekim imajı"nı kullandılar.

Bu reklamlar ayrıca, sigara aleyhinde çoktan sistematik sağlık kanıtlar birikmiş olmasına rağmen, tekil doktorların klinik yargılarının sigara içmenin zararlarının belirleyicisi olmaya devam etmesini öneriyordu. Bununla birlikte, 1954'e geldiğimizde, endüstri stratejistleri, sigaraları etkileyen sağlık kanıtıyla ilgili artan kamuoyu endişesi karşısında reklamlardaki doktor imgelerini artık güvenilir bulmamaya başlamıştı.

116
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Mart 2019 8 dk.

Bir avukatın işi, bir müşteriyi (müvekkili) hukuki konularda savunmaktır. Yine de, bir avukatlık bürosuna gittiğinizi ve açmayı düşündüğünüz bir dava için onlara danıştığınızı düşünün. Ofislerinden elinizi kolunuzu sallayarak, hiçbir ücret ödemeden çıkma ihtimaliniz nedir? Özel bir tanışıklığınız yoksa, sıfır. Avukatlar, hukuk bilgilerinden faydalanmanız için sizi saat, hatta kimi zaman dakika başı ücretlendirirler. Aynı durum mali müşavirlik, hekimlik, mühendislik gibi bilgi ve uzmanlık odaklı mesleklerin hemen hepsinde geçerlidir. Üstelik bu bilgilerin birçoğu, halka açık ve çoğu durumda ücretsiz olarak erişilebilir olmasına rağmen!

Ama bu mantıklıdır: Kimsenin eski dava kararlarını okuyup, kendi spesifik durumunu tespit edecek vakti yok. Kimsenin tüm vergi yasalarını, akışkan denklemlerini, kalp rahatsızlıklarının semptomlarını öğrenmeye vakti yok. Dolayısıyla kendi vaktimizden kaybetmemek için, bir uzmanın vakti ve bilgisine para öderiz. Bunda herhangi bir sorun yok.

113
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 3 gün önce 2 dk.

Herhangi bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Ağustos 2015 3 dk.

6 Ağustos, tarihin en ölümcül saldırılarından birisinin yapıldığı karanlık bir gündür. Japonya'nın doğal kaynaklarını kullanmak istediği İngilizlere ait Malay yarımadası ve Hollanda'ya ait Güney Endonezya bölgesine yayılmasını kolaylaştırmak üzere ABD'nin Pasifik Okyanusu'ndaki donanmasını etkisiz bırakmak amacıyla 7 Aralık 1941'de Pearl Harbor (İnci Limanı) kamikaze ve bombalı saldırısını gerçekleştirmesi, cehennemi başlatacak olay oldu. Bunu fırsat bilen ve elindeki yeni teknolojiyi kullanmakta sabırsızlık duyan ABD, aynı zamanda 2. Dünya Savaşı'nda kendisini tehdit edebilecek ülkelere de gözdağı vermek umuduyla Japonya'nın Hiroşima kentine 6 Ağustos 1945'te bir misilleme saldırısında bulundu. Ancak saldırıda kullanılan atom bombası, onu üretenler ve kullananlar tarafından beklendik; Dünya'nın geri kalanı tarafından ise akıl almaz bir yıkım yarattı. 

Bombanın düştüğü andan itibaren 3.5 kilometrelik çaptaki her canlı, 34500 Pascal ve üzerinde basınca maruz kalarak hayatını anında yitirdi. Sonrasındaysa patlama, 6000 santigrat dereceyi aşan sıcaklıktaki ateş ve 1.3 kilometrelik yarıçapta hızlı ölümlere neden olacak miktardaki radyasyon yüz binlercesinin daha canına kıydı.

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Çeviren 14 Mayıs 2020
3 Mayıs’ta, şafak sökmeden saatler önce, Reunion Adası’nın üzerindeki güney gökyüzünde kozmik toz taneleri saçılmaktaydı. Dünya’da, periyodik 1/P Halley Kuyruklu Yıldızı’nın arkasında bıraktığı tozlu parçacıkların oluşturduğu her yıl gerçekleşen Eta Aquarids isimli meteor yağmuru yaşanmaktaydı. Bu etkileyici pozlamada, bulut denizinin üzerinde soldan sağa doğru giden parlak bir Aquarius gök taşı yakalanmıştır. Gök taşının ardında bıraktığı iz, doğu ufkunun üstünde bulunan ve görselin üst kısmında görülebilen Aquarius takımyıldızına doğru uzanmaktadır. Hızıyla bilinen Eta Aquarid gök taşları, atmosfere saniyede 66 kilometre hızla girer ve 100 kilometre kadar yüksekte görülebilir. Sonra, Dünya’dan yaklaşık 6 ışık yılı uzakta, C/2020 F8 SWAN Kuyruklu Yıldızı’nın soluk yeşilimsi koması ve uzun kuyruğu, merkezin solundaki volkanik tepelerin üzerinden, bu etkileyici sahneye katılacak ve görselin bir parçası olacaktı. Şimdi ise, alacakaranlık saatlerinde kuzey gökyüzünün, doğu ufkunun yakınlarındaki SWAN Kuyruklu Yıldızı, beklenildiği kadar parlak hale gelmedi. Kuyruklu yıldızın Dünya’ya gerçekleştirdiği ilk yakın geçiş, yalnızca iki gün önceydi ve kuyruklu yıldız, en yakın konumuna 27 Mayıs’ta ulaşacak.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Eylül 2021 16 dk.

Seyirci Etkisi, görgü tanıklarının suça müdahale etme sorumluluğunu bir başkasına atmaya meyilli olmasına verilen psikolojik bir isimdir. Yani Seyirci Etkisi Teorisi'ne göre bir tanık, bir olaya tek başına şahit olursa, o tanığın kurbana yardım etme ihtimali, birden fazla tanığın olaya tanık olduğu duruma göre daha yüksek olacaktır. Yani paradoksal bir şekilde, ortada ne kadar çok tanık varsa, kurbanın yardım görme ihtimali artmamakta, tam tersine tanıkların birbirine güvenerek kurbana yardım eli uzatmama ihtimali o kadar artmaktadır.

Örneğin otoyolda ölü bir hayvan ya da tehlike arz edebilecek bir çöp gördüğünüzde, durup sorunu çözmek yerine "Nasılsa bir başkası halleder." diyor olabilirsiniz. İşte bu, Seyirci Etkisi'nden kaynaklanmaktadır: Belki daha ıssız bir yolda karşılaşsanız, aynı unsur aslında daha az risk teşkil etmesine rağmen (çünkü daha az trafik vardır), durup da o riski ortadan kaldırma ihtimaliniz daha yüksek olabilir. Elbette insanlar "Aman canım benim sorumluluğum mu?" gibi yollarla bu davranışlarını rasyonalize etmeye çalışmaktadırlar - ki yazının ilerleyen kısımlarında buna da döneceğiz.

104
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Fazilet Toros
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Sesleri düzenli bir şekilde sıralayarak onlara anlam yükleyip anlaşma ve haberleşme aracı olarak kullanabilmek, tabiatta yalnız insanda görülen bir yetenektir. İnsanı hayvandan ayıran özelliklerin başında, insanın şekillenmiş sesler aracılığıyla anlaşabilme yeteneği gelir. Yalnız bu yetenek, insana, tabiata hakim olma gücünü vermektedir. Çeşitli araçları kullanabilen maymun, bütün uğraşlara rağmen sesi boğumlayamamıştır. Papağanın taklit yoluyla çıkarabildiği ses fonetik, psikolojik ve fizik bakımından hayvan sesidir.
Kaynak: Üniversite Öğrencileri İçin Türkçe Kitabı ( Birinci Cilt) -1985, Anadolu Üniversitesi-
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Metropol

İki yüz bin yıllık insan varoluşunda hiçbir şey bizi şehir kadar derinden değiştirmedi. İmparatorluklar yükseldi ve yıkıldı, yaşam muazzam bir devinimle değişirken şehirler arka planda insanlığın laboratuvarı gibi çalıştı. Antik Roma’nın hareketli pazar yerlerinden modern Tokyo’nun neon ışıklı gökdelenlerine kadar şehirler, binlerce yıldır yenilik, sanatsal ifade ve sosyal çalkantıların hem merkezi hem de dönüştürücüsü olageldi.

Tarihçi ve yazar Ben Wilson, şehirlerin tarihinin aynı zamanda uygarlığımızın tarihi olduğunu göstermek için bizi 26 şöhretli şehirden geçen, yedi bin yıllık bir dünya turuna çıkarıyor. Demokrasi ve felsefenin ilk adımlarını attığı Atina agorasını, İslam dünyasının kalbinde bir bilgi ve kültür köprüsü olan Ortaçağ Bağdat’ının dolambaçlı sokaklarını, sarsıcı sosyal değişimlerin merkezi Londra’nın Sanayi Devrimi sırasındaki direncini, bireyi kalabalığa kurban veren New York gökdelenlerinin ruh sağlığımıza etkisini ve ekonomik güç sembolü 21. yüzyıl Şanghay’ının ekoloji kavşağındaki dönüşümünü mercek altına alıyor.

Metropol, yaşadığımız şehirlerin hem en büyük zaferlerimize nasıl ışık tuttuğunu hem de en derin kusurlarımızı nasıl ortaya çıkardığını gözler önüne seriyor.

“Neden şehirlere tutulduğumuzu ve neden –onca kıyamet ve karamsarlığa rağmen– yakın zamanda onları terk etmemizin olası durmadığını anlamamızı sağlıyor.” ―Tim Smith-Laing, Daily Telegraph

“Dünyanın en büyük şehirleri aracılığıyla uygarlık tarihine yaratıcı bir bakış.” ―Times

Devamını Göster
₺290.00
Metropol
Öne Çıkan İnceleme
Furkan Arduç
İnceleyen8 21 Temmuz 2023
John Wick'i diğer aksiyon filmlerinden ayıran en önemli özelliği aksiyon sahnelerinde kamera açısının sürekli kesilmesi yerine gerçekten dövüşüyorlarmış gibi hiç kesilmemesi. Hareketleri kasılmadan, rahatça görebiliyoruz. Çoğu aksiyon filmi bu tarz sahneleri çekerken hiçbir hareketi görmememiz için uğraşıyorlarmış gibi çekiyorlar. Hikâye anlatımının da başarılı olduğunu düşünüyorum. Serideki hikâye bakımından en güçlü filmi budur. Dövüş koreografisi ise muazzam derecede güzel. Dövüş sahnelerini izlerken sizi hipnotize edebilecek nitelikte. Zira müzikleri de çok güzel. Tyler Bates, Joel J. Richard ve Le Castle Vania'nın müzikleri aksiyon sahnelerine çok güzel oturuyor.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
13
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close