Evrenin Sonu: Evren Nasıl Sona Erecek? Evrenin Sonuna Dair Olası Senaryolar Neler?
Evren... Kafanızı bulutsuz bir gece vakti kaldırdığınızda gördüğünüz binlerce irili ufaklı noktanın bir galaksi mi, bir yıldız mı, bir gezegen mi ve hatta belki de birkaç saniyeliğine tebessüm etmenizi ve bir dilek tutmanızı sağlayacak, atmosfere yeni girmiş ve tutuşmaya başlamış olan bir meteor mu olduğunu düşündüğünüz süre zarfı içinde bile milyonlarca yıldızın doğup milyonlarca yıldızın bir süpernova ile patladığı uçsuz bucaksız evren... Belki de insanlığın ömrü boyunca yalnızca hayal gücüyle sınırını aşabileceği evrenin de tıpkı biz canlılar gibi doğduktan belli bir süre sonra şu anki hâlinden eser kalmayacağı gerçeği üzerine düşünmek oldukça garip. Yani Evren de bir gün "ölecek". Evrenin ölümü senaryoları hakkında konuşmadan önce, evrenin nasıl var olduğu konusunda en çok kabul gören teoriden bahsedelim.
Evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce Büyük Patlama (İng: Big Bang) kozmolojik modeline göre, aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan var oldu. Türümüzün var olduğundan beri keşfettiği ve gelecekte keşfedebileceği her şey, 13,8 milyar yıl önce toz zerresi kadar küçük bir noktada hapsolmuştu. Dolayısıyla bu patlama, Evren'in bir noktasında yaşanmadı; henüz ortada "bir noktasında patlama yaşanabilecek" bir evren bile yoktu! Evren'in bütünü, ufacık bir noktadan ibaretti! Dolayısıyla Büyük Patlama'yı hayal ederken, alevlerin etrafa saçıldığı bir patlama sahnesi düşünmemeliyiz. "Patlama"dan kasıt yalnızca, muazzam bir hızla "mekan" dediğimiz 3 boyutlu uzayın ve buna bağlı olarak oluşan "zaman"ın, yani uzay-zamanın oluşması ve hızla genişlemesidir. Bu, bir merkezden etrafa saçılan patlama gibi olduğu için, böyle bir isim almıştır. Halbuki ortada ne alevler vardır ne de gerçek anlamıyla bir "patlama"...
Evren oluştuktan sonra evrendeki inanılmaz enerji, onu 400.000 yıla yakın bir süreç boyunca plazma ve radyasyonla doldurdu. Bu süreden sonra Evren, yavaş yavaş soğumaya ve ilk nötr hidrojen atomları, leptonlar ve kuarkların birleşmesi sonucu oluşmaya başladı. Yani elektronlar ve protonlar birleşerek, nötr hidrojen atomlarını oluşturdular ve bu noktada Evren, şeffaf bir hâle büründü; yani ışık, parçacıklar arasından geçerek rahat bir şekilde yol alabiliyordu. Bu süreçten sonra hidrojen yığınları, kütleçekimi ile bir araya gelip yıldızlara; yıldızlar ömrünün sonuna gelip patladıklarında yeni yıldızlara ve gezegenlere gebe olmak üzere nebulalara (bulutsulara) dönüşme döngüsüne girdiler. İşte bu döngü günümüze, yani Evren'in var olduğu andan 13,8 milyar yıl sonrasına kadar devam etti ve Evren son bulana kadar da devam edecek.
Peki, hiç Evreni'mizin nasıl son bulacağı hakkında düşündünüz mü? Evren'in sonu hakkında kıyamet senaryoları kurdunuz mu? Belki bu kıyamet senaryolarını Dünya gezegeni, hatta Güneş Sistemi hakkında kurmak rahat olabilir; fakat uçsuz bucaksız Evren'imiz için maalesef aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü Evren'in yok olmasına dair birçok fikir var ve biz bu yazıda size bu fikirlerden, detaya girmeden rahatça anlayabileceğiniz bir şekilde bahsedeceğiz.
Evren Neden Yok Olacak?
Peki neden Evren'in de bir sonu olacağını düşünüyoruz? Cevap: Entropi. Entropi, kapalı sistemlerin her zaman düzenden düzensizliğe yol alması gerektiğini söyler. Yani canlılar yaşlanır ve ölür, demir paslanır ve ufalanır, yıldızlar doğar ve dağılır... Yani Evren'deki düzensizlik, düzene göre hızla artar. Bu yasadan yola çıkıp bir tümevarım yapacak olursak, Evren'imizin de bir gün son bulacağını, en azından hiçbir düzene sahip olmayan boş bir mekandan ibaret kalacağını söyleyebiliriz - ki az sonra göreceğimiz gibi, en olası senaryolardan bir tanesi bu. Fakat bu sonun ani bir şekilde mi yoksa ağır ve istikrarlı bir şekilde mi olacağını bilmiyoruz. Evren'in sonuna dair mevcut bilgimiz, bize birkaç "kıyamet senaryosu" sunuyor.
Ama senaryolara geçebilmek için, öncelikle karanlık madde ve karanlık enerji kavramlarını kısaca bilmekte fayda var; çünkü bunlar, Evren'in içerisindeki madde ve enerjinin ezici çoğunluğunu oluşturuyorlar ve dolayısıyla Evren'in sonu senaryolarını doğrudan etkiliyorlar.
Karanlık Madde ve Karanlık Enerji Nedir?
Karanlık maddeden başlayalım. Karanlık madde elimizdeki teknoloji ile gözlemleyemediğimiz ve doğrudan inceleyemediğimiz maddedir. Aslına bakarsanız karanlık maddenin tam olarak ne olduğuna dair pek bir fikrimiz de yok. Peki madem karanlık maddeyi gözlemleyemiyoruz, nasıl oluyor da varlığından bahsedebiliyoruz?
Karanlık maddenin diğer maddeler üzerindeki kütleçekim etkisi ile! 1915’te Albert Einstein’ın yayınladığı Genel Görelilik Kuramı'na göre ışığın, uzay-zamanda var olan maddelerin yarattığı kütleçekiminden etkilenebileceğini biliyoruz. Gözlemcilerin karanlık maddenin var olduğuna dair en büyük kanıtları, galaksilerden gelen ışığın fazladan hiçbir madde olmamasına rağmen "bozulmuş" bir şekilde gelmesidir. Bu oldukça gariptir çünkü ışık da kütle çekiminden etkilendiğine göre, "boş" olarak görünen o alanda mutlaka kütleçekim etkisi yaratan bir şeyler olmalı. İşte bu maddeyi kendi cihazlarımız ile yakalayamadığımızdan buna "karanlık madde" diyoruz.
Karanlık enerji ise, bambaşka bir olgudur ve ona dair bildiklerimiz, karanlık maddeden bile az! Az önce de bahsettiğimiz karanlık maddenin bir çekim kuvveti yaratmasının tam aksine, Büyük Patlama'dan bu yana Evren'i sadece genişletmekle kalmayıp, hızlandırarak genişleten bir enerji vardır; ancak bu enerjinin tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz. Dolayısıyla karanlık enerji, onun ne olduğunu keşfedene kadar kullanacağımız, öylesine seçilmiş bir terimden ibarettir. Yani karanlık enerji, her ne kadar var olması gerektiğini bilsek de, şu etapta tamamen varsayımsal bir olgudur. Karanlık enerji hakkında çok daha fazla bilgi almak için, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Şimdi geçelim Evren'in sonu senaryolarına...
Büyük Donma (Big Chill)
Olası senaryolardan biri Büyük Donma'dır. Bu fikre göre Evren'deki her şey, bir müddet sonra bir ısı eşitliğine ulaşacaktır. Az önce bahsettiğimiz entropi yasasına dayanan bu fikre göre, entropi durmaksızın artmaktaysa, bir noktada artık daha fazla artamayacağı bir noktaya ulaşacaktır. İşte bu anda, Evren'deki her şeyin ısısı eşitlenecek ve "ısı ölümü" denen senaryo gerçekleşmiş olacaktır. Maddeler arasında ısı ve dolayısıyla enerji transferi olamayacağı için, iş yapımı da imkânsız hale gelecektir ve böylece Evren, tamamen "donmuş" ve sıkıcı bir yapı haline dönüşecektir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bu tür bir şeyin yaşanması gerektiğini biliyoruz; çünkü teknik olarak şu anda bile bu sürecin içerisindeyiz: Bundan "sadece" birkaç trilyon yıl sonra, Evren o kadar genişlemiş olacak ki, çoktan komşularıyla birleşmiş olan Samanyolu'muzdan hiçbir uzak galaksi görünmeyecek. En sonunda, bundan 100 trilyon yıl sonra, tüm yıldız oluşumu duracak ve Evren'imiz ilk oluştuğundan beri devam eden Stelliferous Çağı sona erecek.
Daha sonra, Dejenere Çağı dediğimiz çağda, galaksiler de gitmiş olacak. Yıldız kalıntıları dağılacak ve kalan tüm maddeler, kara deliklerin içinde mahsur kalacak. Aslında kara delikler, bildiğimiz şekliyle Evren'de hayatta kalan son bekçiler olacak. Kara Delik Çağı olarak bilinen bu çağda, geriye sadece "normal" madde kalacak. Ama sonunda bunlar bile yok olacak.
Stephen Hawking, kara deliklerin parçacıklarını evrene salarak yavaş yavaş buharlaştıklarını öngördü. İlk olarak, daha küçük olan Güneş-kütleli kara delikler yok olacak. Ve sonrasındaki bir googol (10100) yıllık sürede, Hawking radyasyonu süper kütleli kara delikleri bile yok edecek.
Kendisinden önce gelen her şeyden çok daha uzun sürecek olan bu son Karanlık Çağ süresince hiçbir "normal" madde kalmayacak. Ve termodinamiğin ikinci yasası, bize bu zaman çerçevesinde tüm enerjinin eşit olarak dağıtılacağını söylüyor. Kozmos, mümkün olan en soğuk sıcaklık olan mutlak sıfırın hemen üzerinde, nihai dinlenme sıcaklığında durulacaktır. Buna ısı ölümü de denmektedir; çünkü bu noktada artık ısı transferi gerçekleşemez ve Evren içerisinde hiçbir iş yapılamaz. Dolayısıyla yıldızlar ve galaksiler oluşamaz, yaşam devam edemez.
Bu neden önemli? Çünkü yaşam da dahil olmak üzere her şey ısı farkı sayesinde var olmuştur. Örneğin, Güneş’in Dünya’mızdan daha sıcak olan ışınları Dünya’mıza ulaştığında bitkiler bu ışınlar sayesinde fotosentez yapar ve oksijen üretir, bu sayede bizim gibi oksijene muhtaç canlılar bu oksijenden faydalanır. Yani "ısı ölümü" senaryosu, yani "Big Chill" veya "Big Freeze" gerçekleşirse ve henüz kendi kendimizi katletmeden yaşamayı başarabilirsek, bu senaryo Dünya'daki (ve tüm Evren'deki) canlılığın da nihai sonu olacaktır.
Bu gelecek, karanlık ve iç karartıcı görünüyorsa endişelenmenize gerek yok; çünkü bunlar yaşandığında siz çoktan ölmüş olacaksınız. Hatta Dünya üzerindeki yaşam ve Güneş'imiz de çokta yok olmuş olacak.
Büyük Çöküş (Big Crunch)
Yazının başında bahsettiğimiz gibi Evren, Büyük Patlama'dan bu yana genişliyor ve hâlâ da genişlemeye devam ediyor. Bu senaryoya göre Evren, bir gün bu genişlemesini durduracak ve büyük bir hızla evrendeki maddelerin yarattığı kütleçekim etkisiyle kendi içine çökecek. Yani Evren'deki her şey, yazının başında bahsettiğimiz 13,8 milyar yıl önceki halini alacak ve yeni bir Büyük Patlama tekilliği oluşacak. Evren, o noktada kalabilir veya yeniden "patlayarak" yepyeni bir Evren'i yaratabilir. Eğer bu ikinci senaryo doğruysa, bizim Büyük Patlama'mız türünün tek örneği değil demektir ve Evren'imiz de, milyarlarca evrenden sadece birisi olabilir.
Eğer ki Evren'imizin şu anda kabul edilen Büyük Patlama'ya göre geçen 13,8 milyar yıllık zamanını hızla geriye sarsaydık; bunun tıpkı Büyük Çöküş gibi olduğunu gözlemlerdik. Maddeler hızla iç içe geçip sıcaklık artar, galaksilerin düzeni bozulur ve her şey sonunda bir tekilliğe dönüşmek üzere kaynaşırdı.
Açıkçası Büyük Çöküş'ün yaşanması pek de olası gözükmüyor. Çünkü evrenimizde yalnızca %4-5 gibi küçük bir oranda görülebilen madde (atomlar) ve %24-27 gibi bir oranda karanlık madde vardır ve bu maddeler, Evren'i kendi üzerine çöktürmek için yeterli değil. Eğer geriye kalan %68-72’lik kısım olan karanlık enerji, Evren'i genişletmek üzerine bir etki yaratmak yerine bir çekim kuvveti oluştursaydı, basit bir analoji ile evrenin en olası sonunun Büyük Çöküş olacağını söyleyebilirdik - ki zaten böyle bir durumda evren çoktan kendi içine çökmüş olacağından, muhtemelen bu fikirleri sunacak olan Homo sapiens evrimleşmemiş olacaktı.
Yani Büyük Çöküş senaryosuyla ilgili şüpheler mevcuttur. Bunun olması için öncelikle Evren'in büyüme hızı yavaşlamalıdır. Fakat bu olmuyor. Büyüme, yavaşlamak yerine, hızlanıyor.
Büyük Parçalanma (Big Rip)
Az önce karanlık enerjiden bahsettik. Evrenimizin ortalama %68-72'sini oluşturan karanlık enerjiden... Biraz önce de dediğimiz gibi, karanlık enerjinin ilginç bir özelliği vardır: Evren ne kadar genişlerse genişlesin, yoğunluğu sabit kalır. Dartmouth College'da Fizik ve Astronomi profesörü olan teorik fizikçi Robert R. Caldwell şunu soruyor: "Ya karanlık enerjinin yoğunluğu, Evren'in genişleme hızından daha hızlı bir şekilde artarsa?"
Şu anda var olan karanlık enerjinin yoğunluğu oldukça düşük, ancak zaman ile bu yoğunluk artar ise Robert R. Caldwell’e göre bu enerji; galaksimizi, Dünya'mızı, Güneş Sistemi'mizi, Samanyolu Galaksi'mizi ve tabii Evren'deki diğer tüm galaksileri ve içindekileri de, yani kısaca her şeyi parçalayacak; yani Evren'in temel dokusu adeta "yırtılacak". Bu yırtılma, atomik düzeye kadar devam edecek ve Evren'in sonunu getirecek. Büyük Parçalanma fikri her ne kadar fizik kurallarına aykırı olmasa da bu fikrin sahibi bunun bir saçmalık olduğunu düşünenlerden.
Vakum Bozunması (False Vacuum / Big Slurp)
Evren'imizin son bulmasına yönelik bir diğer olası senaryo da Türkçesi "şapırdatmak, höpürdetmek" anlamına gelen "slurp" kelimesinin Evren'in sonuna uyarlanmış versiyonudur. Bu senaryoyu açıklamadan önce size önerimiz, Higgs bozonu hakkında biraz bilgi edinmeniz.
Çok kısa bir özet geçmek gerekirse Higgs bozonu (veya bu bozonu barındıran Higgs alanı), Evren'in tümüne yayılmış, saf enerjiden oluşan, parçacıklara kütlelerinin bir kısmını kazandıran bir alandır. Meşhur denklem olan E=m.c2'ye göre kütle, enerjinin bir başka formudur. İşte bu eşitliği sağlayan, daha doğrusu enerjiye kütle kazandıran alan Higgs alanıdır. Şu anki fizik bilgimiz ile evrendeki her şeyin Standart Model’e göre 17 parçacıktan oluştuğunu biliyoruz. Bu 17 parçacık, 3 başlık altında toplanır: kuark, lepton ve bozon. Evrendeki her şey bu parçacıklardan oluşur ve bu parçacıklar da Evren'deki dört temel kuvvet ile yönetilir.
Bunu bir satranç oyununa benzetebilirsiniz. Satrancı oynamak için taşlara ve taşların nasıl hareket edeceğini belirlemek için kurallara ihtiyacınız vardır. İşte evren de tıpkı bir satranç oyunu gibidir: 17 parçacık, 4 temel kuvvet. Eğer bu teori doğruysa Evren, özelliklerini kuantum alanlarından alıyor demektir. Evren'deki diğer her şey gibi kuantum alanları da her zaman en düşük enerji seviyesinde bulunmak isterler, tıpkı yüksek enerjili bir tahta parçasının yanıp daha düşük enerjili küle dönüşmesi gibi. Bu duruma "vakum hâli, durumu" (İng: "vacuum state") denir. Bu duruma geçen kuantum alanları artık vakum hâlindedir, fakat biri istisna olabilir: Higgs alanı.
Higgs alanı, Evren'in en ücra köşeleri de dâhil olmak üzere her yerde mevcuttur ve bu alan diğerlerinin aksine meta-kararlı bir davranış sergileyebilir. Yani kararlıymış gibi davranıp, aslında öyle olmayabilir. Bu durum; Higgs alanının kararsız bir durumdayken, olduğundan daha düşük bir enerji seviyesine geçmesini sağlayarak bir anda Evren'de kendi kendini imha etmek üzere ışık hızında genişleyen baloncukları ortaya çıkarabilir. Peki bunu nasıl yapabilir? Kuantum tünellemesi ile!
Kuantum tünellemesini anlamak için günlük hayattan bir örnek verelim. Bir kap düşünün, içinde de birkaç adet bozuk para olsun ve kabın her tarafı kapalı olsun. Günlük hayattaki tecrübelerimize, yani klasik mekaniğe, dayanarak bozuk paraların kabın dışına çıkmasının mümkün olmadığını söyleriz. Evet, gerçekten de bozuk paralar kaptan çıkamaz. Peki kuantum dünyasında da durum böyle mi? Hayır!
Meşhur Schrödinger’in Kedisi deneyini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu deneye göre kuantum alemindeki parçacıklar siz onları gözlemleyene kadar her durumda, konumda olabilirler. Örneğin bir elektron, bulunma olasılığının en fazla olduğu hacimsel alanda (orbital bulutunda) bulunur. Siz elektronu gözlemleyene kadar elektron bulunma olasılığının yüksek olduğu hacimsel alanın her yerinde olabilir; asla konum ölçümü yapmadan elektronun yerini kestiremeyiz.
Kuantum tünelleme de bir parçacığın klasik mekanikte olmayan bir durumda ölçülebileceği olasılığı ifade eder ve biz bu olasılıkta Schrödinger denklemini kullanırız. Az önce bahsettiğimiz bozuk para ve kap örneğinden bozuk paranın klasik mekaniğe göre asla kaptan çıkmasının mümkün olmadığını söyledik; fakat kuantum mekaniğinde bozuk para, kabın her tarafı kapalı olsa dahi, bir ihtimal kabın dışına çıkabilir. Ufak bir ihtimal olsa da mümkün. Yani bir parçacığın potansiyel bir sınırdan, engelden geçtiği kuantum mekanik olgusuna "kuantum tünelleme" diyoruz.
Konuyu dağıtmamak adına Higgs alanına geri dönelim. Eğer Higgs alanı kararlıymış gibi davranıp aslında kararsız ise, düşük bir ihtimal söz konusu olsa da, kuantum tünelleme benzeri bir kıvılcım ile ateşlenip, bünyesindeki muazzam potansiyel enerjisini daha düşük enerji seviyesine çökerken etrafa saçabilir ve bu da çevresindeki alanları ateşleyip daha fazla potansiyel enerjinin açığa çıkmasını sağlayabilir. Bu da bir döngü yaratabilir. Buna bağlı olarak bir vakum bozunması ortaya çıkabilir ve kararlı bir Higgs alanından oluşan yeni bir hacimsel alan, ışık hızında, her yöne doğru büyürken, temas ettiği her şeyi varoluştan silebilir. İşte bu senaryoya da Büyük Höpürtü (İng: "Big Slurp") veya Vakum Bozunması (İng: "False Vacuum") denir.
Şöyle kısaca özetleyecek olursak: Evren'in her yerinde bulunan Higgs alanı meta-kararlı bir davranış sergileyebilir. Bu da aslında kararlıymış gibi davranıp kararsız olma durumunu ifade eder. Eğer ki bu alan kuantum tünelleme benzeri bir kıvılcım ile ateşlenirse kararlı bir duruma çökerken içindeki potansiyel enerjiyi etrafa saçar ve bu durum da her yöne genişleyen yeni bir vakum alanı ortaya çıkarırsa bu alan, Evren'de ışık hızıyla büyürken önüne çıkan her şeyi yok eder.
Maalesef bu durumu önceden gözlemleyemeyiz. Tüm evreni yok edene kadar durmayacak olan bu Vakum Bozunması, bir "Ahh!" bile diyemeden bizi lepton ve kuarklarımıza kadar parçalayıp yok edebilir.
Açıkçası bu konuda hem sakin olmalıyız hem de endişelenmeliyiz. Çünkü Vakum Bozunması, örneğin bize en yakın galaksi olan Andromeda’da bile ortaya çıksa, bize ulaşması milyonlarca yıl sürer. Fakat eğer ki bize en yakın yıldız sistemlerinden birinde veya onlardan daha uzak fakat astronomik ölçekte yakın sayılabilecek bir yerde ortaya çıkarsa bize ulaşması sadece birkaç yıl sürebilir.
Büyük Sekme (Big Bounce)
Bu teorinin oldukça ilginç olduğunu söylemek yanlış olmaz; çünkü bu teori, Büyük Patlama teorisinin öne sürdüğü evren modelinden daha farklı bir model sunuyor. Bu modele göre Evren'imiz, Büyük Patlama'nın dediği gibi bir hiçlikten, bir sıfır noktasından var olmadı; Evren'imizin başlangıcındaki tekillik, aslında bizden önceki evrenin kendi içine çöküp oluşturduğu tekillik idi. Yani bizden önceki evren, bir sebepten ötürü kendi içine çöküyor ve birden yeniden sekerek genişliyor, yeni bir evren oluşturuyor. Eğer bu doğruysa, Evren'imizden önce binlerce, hatta milyonlarca evren var oldu ve bundan sonra da var olmaya devam edecek.
Peki bu senaryo ne kadar doğru? Açıkçası bu senaryonun doğru olması için bir koşul söz konusu: Yazının başında bahsettiğimiz entropi yasasına göre, eğer Evren tekillikten beri genişleyip kendi içine çöktükten sonra tekrar genişleyip tekrar çökmek üzere bir döngüde ise, Evren'in entropisi maksimum düzeyde olmalıydı. Buna bağlı olarak da eğer bu senaryo doğruysa evrenimiz bir "ilk" evren olmak zorundadır ki entropiden yana bir sorun oluşmasın. Ayrıca bu modele zıt bir unsur da söz konusu: Evren'in genişlemesi. Karanlık enerji, Evren'i genişlettiği düşünülen enerjidir. Ve karanlık enerji Evren'imiz için bu senaryonun öngördüğü gibi bir "kendi içine çökme" sonundan ziyade, gittikçe genişleyen bir son öngörüyor.
Evrenin Şekli, Sonunu Nasıl Belirliyor?
Evrenin şeklinin ne olduğu üzerinde hiç kafa yordunuz mu? Evet, evrenin de bir şekli var ve bu şeklinden ötürü onun nasıl son bulacağı hakkında fikir yürütebiliriz. Evrenin şekli hakkında önemli bir değer vardır: yoğunluk parametresi. Yoğunluk parametresi sayılarla ifade edilmez. Evrenin yoğunluğu kritik yoğunluğa göre belirlenir. Evrenin buna göre belirlenen üç olası şekli vardır: düz, eyer ve küre.
Evrenin Şekli, Küre Gibidir!
Eğer ki evrende kritik yoğunluktan fazla madde var ise, yani evrenin yoğunluğu kritik yoğunluktan fazla ise (Ω > 1) evrenin şekli, maddelerin uzay-zamanda yaratacağı etkiden ötürü kürenin yüzeyine benzer bir hâl alır. Peki bunun evrenin sonuna yönelik vereceği fikir nedir? Cevap: Büyük Çöküş! Yazının başlarında bahsettiğimiz gibi Büyük Çöküş’ün gerçekleşmesi için yer çekiminin karanlık enerjiye karşı evreni belli bir süreden sonra genişletmeyi durdurması ve tüm maddeyi birbirine daha da yaklaştırarak bir tekilliğe kadar sürüklemesi gerekir. Eğer ki evrenin şekli kürenin yüzeyine benzerse dümdüz bir rotada ışık hızından milyonlarca kat daha hızlı gittiğinizde bir müddet sonra başladığınız yere geri dönersiniz.
Evrenin Şekli Eyer Gibidir!
Eğer ki evrende yeteri kadar madde yok ise, yani evrenin yoğunluğu kritik yoğunluktan az ise (Ω < 1) evrenin şekli, bir eyer şeklini alır. Bu şekildeki bir evren, negatif bir kütle çekim etkisi yaratan karanlık enerji etkisiyle sonsuza kadar genişleyecektir ve bu durumda bahsettiğimiz senaryolardan “Büyük Donma” senaryosu gerçekleşecektir. Kısaca özetlemek gerekirse Büyük Donma, evrenin karanlık enerji ile sonsuza dek genişleyeceğini bundan ötürü de bir ısı ölümü gerçekleşeceğini söyler. Yani evrendeki her yer eşit bir ısıya sahip olacak ve hiçbir yıldız ve dolayısıyla yaşam formu oluşmayacaktır.
Evren, Kâğıt Gibi Dümdüzdür!
Eğer ki evrendeki madde yoğunluğu kritik yoğunluk ile eşit ise (Ω = 1) evrenin şekli, düz bir şekil alır. Bu şekildeki bir evren için de ısıl ölüm daha olası bir son olarak düşünülebilir. 2015’teki Planck verilerine göre evrenin en olası şekli “düz”dür. Elbette bu bir yanılsamadan da ibaret olabilir, bilim ve teknoloji geliştikçe evrene yönelik bilgilerimiz daha az hata paylarıyla daha da belirginleşecektir.
Peki Evren Gerçekten Nasıl Son Bulacak?
Dediğimiz gibi bahsettiğimiz bütün fikirler; bilim insanlarının şu anki bilgileriyle kurduğu analojiler, tümevarımlar, tümdengelimler gibi yöntemler ile ortaya koyduğu senaryolardır. İleride, karanlık enerjinin nasıl davranacağı, karanlık maddeye dair bilmediğimiz davranışlar gibi detayları çözmek, bu fikirlerin tümünü çürütüp daha spesifik, daha olası fikirleri ortaya koymamıza yardımcı olabilir veya bahsettiğimiz bu senaryolardan en uçuk olarak gözüken senaryo zamanla değişen Evren şartlarına bağlı olarak gerçekleşebilir. Evren'e yönelik kıyamet senaryolarını var olan bilgimiz ile kurduğumuzdan, bilgimiz ve teknolojimiz geliştikçe senaryolar kısmen veya tamamen değişebilir. Zaman ve bilim gösterecek.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 49
- 26
- 23
- 20
- 17
- 13
- 10
- 6
- 5
- 1
- 0
- 0
- NASA Science. The Big Bang. (10 Haziran 2007). Alındığı Tarih: 16 Ağustos 2020. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Helmenstine. Entropy Definition In Science. (3 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 18 Ağustos 2020. Alındığı Yer: ThoughtCo | Arşiv Bağlantısı
- M. Kaku. The Big Freeze. (13 Ağustos 2010). Alındığı Tarih: 21 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Big Think | Arşiv Bağlantısı
- V. Woollaston. A Big Freeze, Rip Or Crunch: How Will The Universe End?. (10 Ekim 2016). Alındığı Tarih: 19 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Wired | Arşiv Bağlantısı
- J. Wall. What Is Dark Matter?. (22 Şubat 2012). Alındığı Tarih: 20 Ağustos 2020. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- N. Arce. Dark Energy May Have Caused The Universe To Expand Rapidly After The Big Bang. (9 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 21 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Tech Times | Arşiv Bağlantısı
- V. Woollaston. A Big Freeze, Rip Or Crunch: How Will The Universe End?. (10 Ekim 2016). Alındığı Tarih: 21 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Wired | Arşiv Bağlantısı
- NBC News. Will Our Universe End In A 'Big Slurp'? Higgs-Like Particle Suggests It Might. (18 Şubat 2013). Alındığı Tarih: 24 Ağustos 2020. Alındığı Yer: NBC News | Arşiv Bağlantısı
- J. Trosper. The Big Slurp. (20 Şubat 2013). Alındığı Tarih: 24 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Futurism | Arşiv Bağlantısı
- N. T. Redd. What Is The Shape Of The Universe?. (16 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 28 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Space | Arşiv Bağlantısı
- J. C. Villanueva. The Big Crunch: The End Of Our Universe? - Universe Today. (8 Ağustos 2009). Alındığı Tarih: 11 Aralık 2020. Alındığı Yer: Universe Today | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 31/10/2024 09:21:25 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9191
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.