Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Utku Derin
Utku Derin
366K UP
Aktaran 5 gün önce 3 dk.

Fosillerin keşfedilmesini konu alan filmlerde ya da hikayelerde genellikle birilerinin arka bahçesinde bütün bir dinozor kemiği bulduğu gösterilse de paleontologlar gerçekte, çoğunlukla bir iskeletin ufak tefek parçalarıyla uğraşır. Bu resim çoğu zaman eksik olsa bile, küçücük bir kemik parçası dahi yepyeni bilgiler ortaya çıkarabilir.

Bilim insanları bu parçaların nereden geldiğini anlamak için fosil içinde korunmuş antik kemikleri incelemek için kullanılan görece yeni bir yöntem olan palaeoproteomik yöntemini kullanıyor. Frontiers in Mammal Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, bu tekniğin Avustralya’nın nesli tükenmiş keseli dev hayvanlarına (İng: "Megafauna") ait kemiklerde ilk kez başarıyla kullanıldığını ortaya koyuyor.[1] Bu türler, günümüz Avustralya keseli hayvanlarının dev ataları olarak biliniyor.

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Kim olduğu gösterilince
insan daha iyi biri olur.
Kaynak: Rutger Bregman / Çoğu İnsan İyidir - Yeni Bir İnsanlık Tarihi
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deha Kaykı
Deha Kaykı
199K UP
Yazar 16 Eylül 2023 25 dk.

Türdiriltimi (İng: "De-extinction") veya "diriltme biyolojisi", soyu tükenmiş türlerin bireylerine (genellikle genetik olarak) benzer canlı organizmaların yeniden oluşturulma sürecini ifade eder. Özellikle kuşlar gibi ekosistemlerde kritik roller üstlenen türlerin neslinin geri döndürülmesi, ekolojik dengeyi sağlama ve doğal yaşamın sürdürülebilirliğini artırma potansiyeli taşımaktadır. Bu çalışmalar, nesli tükenmiş kuş türlerinin genetik materyaliyle modern teknolojinin imkanlarının etkili bir şekilde birleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yaklaşım, daha önce denenmemiş alanlara da adım atmayı ifade eder; çünkü kullanılan yöntemler, geleneksel sınırların dışında tamamen yeni ve yenilikçi yaklaşımları içermektedir. Bu yazımızda, özellikle kuşlar perspektifinden türdiriltimi konusunu ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

Türdiriltimi gerçekleştirilirken yapay seçilim yoluyla geri ıslah (İng: "back breeding"), genom düzenlemesi gibi teknikler kullanılır. Ancak bu noktada başka alternatif bir yolda, klonlama tekniğini tercih etmektir. 1990'lı yıllarda koyun Dolly'i üretmek için somatik hücre nükleer transferi (SCNT) isimli yöntem geliştirilmiş ve türdiriltimi çalışmaları yeni bir soluk kazanmıştır. Yakın süreçte, Kuzey Amerika türü olan karaayaklı gelinciklerin (Mustela nigripes) Elizabeth Ann isimli bireyinde başarılı bir klonlama çalışması yapılmıştır. Klonlanan gelincik, yaklaşık 30 yıl önce ölmüş, Willa isimli bireyin bir klonuydu. Willa öldüğü zaman bilim insanlarınca vücudu dondurulmuş ve bu sayede DNA bilgisi korunabilmişti. Bu ve bunun gibi örneklerden de anlayabileceğimiz gibi klonlama tekniği memeliler üzerinde uygulandığında başarılı sonuçlar vermektedir.[1]

41
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Habil Temiz
İnceleyen6 3 gün önce
Başlangıcı gerçekten bir John Wick Spin-Off'u gibi başlasada,ilerleyen vakitlerde aksiyonun yerini neredeyse bilim kurgu alan,birçok yapımda önemli işler barındıran yıldızları gereksiz harcayan,izlediğimiz 'gerçek' aksiyonun ve dikkat çekici anların neredeyse çoğunu sadece John Wick tarafından izlediğimiz, artık aşina olduğumuz 'intikam' senaryolu bir yapım olmuş.Yerinde aksiyonlar ve sahnelerin yanı sıra dikkat çekici atmosfere ve bunun bir sadece spin-off olduğunu hatırlatsada,Ana de Armas'ın ciddi bir rolü kaldırabilip kaldıramamasını sorgulattı.Yine de oyuncuların ve yapım ekibinin bir spin-off olması için elinden geldiğince uğraşları belli oluyor.
Film
6.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnsan dili, kelimeleri birleştirerek yeni ve özgün anlamlar yaratma kapasitesine sahiptir. Bu özellik, dili diğer hayvan iletişim biçimlerinden ayıran temel unsurlardan biridir. Araştırmacılar, bonoboların da benzer bir şekilde sesleri birleştirerek yeni anlamlar oluşturabildiğini gözlemledi. Bu, dilin evrimsel geçmişine dair önemli ipuçları sunuyor 🏻

Önceki çalışmalar, bazı hayvanların sesleri birleştirebildiğini göstermiş olsa da, bu kombinasyonlar genellikle basit ve doğrudan anlamlar taşıyordu.

Bonoboların ses kombinasyonları ise daha karmaşık ve bağlama bağlı anlamlar taşıyor. Bu, insan dilinin temel özelliklerinden biri olan bağlamdan bağımsız anlam yaratma kapasitesine benzerlik gösteriyor.

💻 Aktaran: Utku Derin

✍🏻 Editör: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Hakan Orhan
Hakan Orhan
59K UP
Uyarlayan 5 gün önce 4 dk.

Yaklaşık yüz yıl önce, 29 Mayıs 1919'da bir güneş tutulması sırasında yapılan ölçümler, Einstein’ın genel görelilik teorisini doğruladı. Bundan daha önce ise Einstein, ışığı anlama biçimimizi kökten değiştiren özel görelilik teorisini geliştirmişti. Bu teori günümüzde bile parçacıkların uzayda nasıl hareket ettiğini anlamamıza rehberlik ediyor ki bu da uzay araçlarını ve astronotları radyasyondan korumak için hayati bir araştırma alanı.

Özel görelilik teorisi, ışık parçacıklarının, yani fotonların boşlukta saatte yaklaşık 1.079.252.848 km gibi sabit bir hızla yol aldığını gösterdi. Bu hız, ulaşılması son derece zor ve de bu ortamda aşılması imkânsız bir hızdır. Ancak uzayın her yerinde, kara deliklerden Dünya’ya yakın çevrelere kadar parçacıklar gerçekten inanılmaz hızlara çıkmaktadır; bazıları ışık hızının %99,9’una kadar ulaşmaktadır.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 3 Mart 2013 2 dk.

New Scientist'in haberine göre, Neandertaller'in yok olmasının suçu, günümüzde tavşanlara atılmakta. Neandertallerin ne yediği ve bunların yok oluşlarıyla olan ilişkisi üzerine süren tartışmalar, şu anda tavşanlara çevrilmiş durumda. Neandertallerin tavşanları yiyememiş olması, yok olmalarının başlıca unsurlarından biri olabilir.

2008 yılında yayınlanan çalışmalara göre soyu tükenmiş kuzenlerimiz yunuslar ve foklar gibi denizel memelileri avlayacak kadar gelişmiş bir avcılık becerisine sahiplerdi. Ancak 2009 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre kuzenlerimiz balık ya da kuş avlayabilecek kadar zeki değillerdi. Bu da, onların yok olmalarının sebeplerinden biri olarak görülmekteydi. Ancak sonrasında yapılan çalışmalarda Neandertal silahları üzerinde bulunan balık pulları ve kuş tüyleri, tartışmaları yeniden alevlendirerek önceki görüşlerin hatalı olduğunu gösterdi.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Görkem Bakırcı
Yazar 5 gün önce 29 dk.

Doğada her an etrafımızda gerçekleşen pek çok olay, aslında basınç sayesinde ortaya çıkmaktadır. Basınç, sıvılar, gazlar ve katı cisimler arasındaki etkileşimlerin anlaşılmasında önemli bir yer tutar. İster deniz seviyesinde bir atmosferik basıncı ölçüyor olalım, ister bir sıvı içindeki basıncı inceliyor olalım, bu kavramın pratikteki yeri çok büyüktür. Peki, basınç tam olarak nedir ve günlük yaşamımızda nasıl bir rol oynar? Bu yazıda, basıncın tanımından, çeşitlerine ve hayatımıza olan etkilerine kadar detaylı bir inceleme yapacağız.

Topuklu ayakkabıyla yere basan ortalama kiloda bir kadın, 6.000 kilogram (6 ton) gibi devasa bir kütleye sahip filden daha fazla basınç uygular. Peki nasıl olur da 60 kilogram olan bir kadın, 6 tonluk devasa bir hayvandan daha fazla basınç yaratabilir? Bir kutup ayısının üzerinde yürüdüğü buzun kırılmaması için yürümek yerine sürünerek ilerlemesi, kedilerin ve diğer pençeli yırtıcıların pençelerinin sivri bir yapıda olması, martı ve ördek gibi canlıların ayaklarının perdeli olması bu ilginç karşılaştırmanın doğada gördüğümüz örneklerdir. Hayli ilgi çekici olan bu örnekleri anlayabilmek için katılarda basıncı anlamamız gerekmektedir.

11
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Kasım 2014 56s

Bu fotoğrafta gördüğünüz, Hubble tarafından çekilmiş, Abell 2744 olarak da bilinen Pandora Kümesi'nin bir fotoğrafı... Bu galaksi kümesi, 4 milyar ışık yılı genişiğinde! 1 ışık yılı, kabaca 10 trilyon kilometredir! Bu fotoğraf içerisinde, 500 civarında galaksi bulunuyor. Her birinin içerisinde yüz milyarlarca yıldız... Onların etrafında da potansiyel olarak sayısız gezegen...

Buraya kadar yeterince ilginç değilse, bir de şunu dinleyin: Fotoğraftaki mavimsi toz bulutu, aslında yıldızlardan yayılan ışık. Ee, ne var bunda diyebilirsiniz. Bu yıldızlar, galaksilerinden 6 milyar yıl kadar önce fırlamış ve başıboş gezen yıldızlar!

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dilrbad .
Dilrbad .
56K UP
öğrenci 17 Temmuz 2021 Sen de Cevap Ver

aslında oy vermemek de oy vermektir. seçim şansını hiçbirinden yana kullanırsın. oy vermeyi zorunlu yapmak demek mesela x partisine oy vermeyi zorunlu yapmak gibi bir şey olur.

bazı hastalıklarda akıl sağlığı yerinde olmayan insanlarda oy verme hakkı bulunmuyor. bahsettiğin hastalık da bir unutma söz konusu zihinsel engellilik değil ve bu kanunda bu oy kullanmaya engel değil.

bunun birden çok cevabı var aslında ama ne yazarsam yazayım politik olacak. evrim ağacı demokrasi konusunda güzel bir video var onu kaynak olarak ekliyorum. sokratesin demokrasi görüşü işlenmiş. eğer bana sorarsan hiç kimse nasıl neden oy verilir eğitimi almadan oy vermemeli. salt bir şekilde neyin ne olduğu anlatılmalı öğretilmeli oy hakkının ne olduğu ve oy vermenin aslında ne kadar önemli olduğu söylenmeli. maalesef insanlar artık sanki oy hakları yokmuş belirli bir partiye kullanmak zorundalarmış gibi davranıyor. yine benim fikrim bu ben demokrasinin şuana kadar bulunmuş en iyi ama artık yenisinin gelmesi gereken eski ve işlevsiz bir sistem olduğunu düşünüyorum. o kişi\kişileri seçmeyen sadece 10 insan olsa bile ülkede bu insanların da istedikleri kişiyle yönetilmesi gerekir. ama bu çok uzun bir konu işte....

Tüm Reklamları Kapat

ama bu politik kısmı işte. kaynak olarak eklediğim videoyu izlemeni öneririm.

108 görüntülenme

Kaynaklar

  1. evrim ağacı. Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti. (13 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 13 Temmuz 2020. Alındığı Yer: youtube | Arşiv Bağlantısı
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deniz Ertuncay
Yazar 7 Nisan 2024 17 dk.

Türkiye, tektonik olarak aktif yani depremlerin sıklıkla meydana geldiği bir bölgede bulunuyor. Bunun hayatımıza etkisini 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde bir kez daha gördük. Bu yazıda kısaca bölgemizin depremselliğinden, sismik tehlike ve sismik risk parametrelerinden ve tektoniğinden bahsedip hepimizi derinden etkileyen Kahramanmaraş depremlerinin yer bilimleri açısından inceleyeceğiz.

Kahramanmaraş depremlerinin olduğu bölge, Arap levhasının Anadolu levhasıyla buluştuğu Doğu Anadolu Fay Zonunda meydana gelmiştir.

35
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Turgay Demiradam
3 gün önce
Kiralık ev ararken sarf ettiğim eforu bilimsel çalışmalar için harcasaydım şimdiye kadar çoktan başka bir evreni keşfetmiştim
                                                  T.D.

4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 2 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici!
Eser
Ece Müker
Ece Müker
512K UP
Eseri Ekleyen 2 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : The Barkers Pursuit of Adventure 2
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 24 Ocak 2014 2 dk.

Temel bilimler ve özellikle biyoloji söz konusu olduğunda, bir olayın neden ve nasıl gerçekleştiğini açıklayan teoriler, belli bir konuya iki farklı seviyede yaklaşırlar: yakın sebep (proximate cause) ve nihai sebep (ultimate cause). 

Yakın (yaklaşık) sebep, bir yapının, davranışın veya organın o canlıya ömrü içerisinde nasıl bir fayda sağladığını ve neden o şekilde çalıştığını izah eden açıklamadır. Ancak o özelliğin, o türde nasıl oluştuğunu açıklayamaz. Örneğin çitaların hızlı koşmalarının yakın sebebini kas gelişimlerinde ve kaslarının fizyolojisinde bulabiliriz. Bir çitanın doğumundan itibaren kaslarının nasıl geliştiğini, iskeletinin buna göre nasıl şekillendiğini, kalbinin nasıl çalıştığını, dokularının fizyolojisini veya histolojisini çalışarak bulabiliriz. Bu canlıların kas, sinir, bağ yapılarını inceleyerek bu hızlı koşunun arkasında yatan yakın sebebi keşfedebiliriz. Bu düzeyde yapılan çalışmalar, çitaların şu anda ne gibi özelliklere sahip olmalarından ötürü hızlı koşabildiklerini gösterecektir. 

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Ocak 2019 14 dk.

Vox tarafından hazırlanmış, vücudumuzdaki körelmiş organlardan sadece birkaçını gösteren bir videoyu Türkçeye çevirerek "Evrimin Vücudumuzdaki İzleri" başlığı ile 7 Aralık 2016'da YouTube üzerinden yayınlamıştık:

Bu videonun başında şöyle bir ifade geçiyordu:

195
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yusuf Bedirhan
İnceleyen 2 gün önce
Bu sene yıldırım atamadılar ama ellerinde mızrak ile geziyorlar…
Yıldırım istiyoruz babbaaaa!
Film
4.8/10
(4 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İnceleme
Sabri Küsüroğlu
İnceleyen10 28 Ağustos
Kimya, çoğu insan için okul günlerinden kalma formüller, element tabloları ve korkutucu sınavlar anlamına gelir. Ancak, Peter Atkins'in "Kimya: Kısa Bir Giriş" kitabı, bu önyargıları yerle bir etmeye kararlı. Atkins, kimyanın büyüleyici dünyasına açılan bu kapıyı, okuyuculara bir daha kapatmak istemeyecekleri şekilde aralıyor.

Atkins'in kitabı, kimyayı sıradan bir bilim dalı olmaktan çıkarıp, günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olarak sunuyor. Kimya, sadece laboratuvarlarda kullanılan bir bilgi yığını değildir; aksine, soluduğumuz havadan içtiğimiz suya, kullandığımız ilaçlardan tükettiğimiz gıdalara kadar her yerde kimya vardır. Atkins, bu gerçeği samimi ve öğretici bir üslupla okuyucuya aktarırken, kimyanın insanlığın gelişimindeki yerini ve önemini gözler önüne seriyor.

Kitabın en dikkat çekici yanlarından biri, Atkins'in karmaşık kimya kavramlarını basit ve anlaşılır bir dille anlatabilme yeteneği. "Kimya nedir?" sorusuyla başlayan bu serüven, okuyucuyu kimyanın temellerinden alıp, daha ileri düzeydeki uygulamalarına kadar götürüyor. Üstelik bunu yaparken, her yaştan ve her seviyeden okuyucunun ilgisini canlı tutmayı başarıyor.

Atkins, kimyanın sadece hayatımızı kolaylaştıran değil, aynı zamanda onu tehdit eden bir bilim olduğunu da unutmamış. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, çevre kirliliği, kitle imha silahları ve patlayıcılar gibi konuların nasıl kimyanın karanlık yüzünü temsil ettiğini görüyorsunuz. Bu ciddi ve samimi yüzleşme, Atkins'in kimyayı sadece bir bilim dalı olarak değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olarak da ele aldığını gösteriyor.

Bu noktada, Atkins’in şu sözünü hatırlamak yerinde olur: "Bilim, doğanın sırlarını çözerken, insanın sorumluluğu doğayı korumaktır." Atkins, kimyanın insanlığın iyiliği için kullanıldığında ne kadar büyük başarılara imza atabileceğini de vurguluyor. İlaçların geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının bulunması, çevre dostu teknolojilerin üretilmesi gibi konularda kimyanın oynadığı rol, bu kitabın en parlak noktalarından biri olarak öne çıkıyor.

Kimya: Kısa Bir Giriş, kimyayı öğrenmek veya bu alanda bilgilerini tazelemek isteyen herkes için mükemmel bir başlangıç noktası. Atkins, kimyanın ne olduğunu, nasıl işlediğini ve neden bu kadar önemli olduğunu açık ve anlaşılır bir şekilde anlatırken, okuyucuyu bu büyüleyici dünyanın bir parçası olmaya davet ediyor. Kısacası, bu kitabı okuduktan sonra kimyaya bakış açınızın tamamen değişeceğinden emin olabilirsiniz.
Kitap
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Kısa Bir Giriş
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Damla Eken
Damla Eken
135K UP
Blog Yazarı 5 dk.

Türkiye’nin bilim tarihinde iz bırakan isimlerden biri olan Prof. Dr. Engin Arık, hem bir fizikçi olarak hem de bir kadın olarak zorlu yollardan geçerek adını altın harflerle yazdırmış bir bilim insanıdır. 14 Ekim 1948’de İstanbul’da doğan Engin Arık, kariyerine adım attığı ilk günden itibaren bilime olan tutkusunu ve ülkesine duyduğu sorumluluğu her zaman ön planda tutmuştur. Onun hikayesi, azmin, zekanın ve kararlılığın birleştiği bir yolculuktur; ancak ne yazık ki bu yolculuk trajik bir şekilde sona ermiş ve Türkiye, büyük bir potansiyeli kaybetmiştir. Engin Arık’ın kariyerinin nasıl başladığını, nasıl bittiğini ve o meşhur toryum hikayesinin aslını anlamak, onun mirasını ve ülkemiz için değerini daha iyi kavramamızı sağlayacaktır.

Engin Arık’ın bilimle tanışması, henüz gençlik yıllarında İstanbul’da başladı. 1965 yılında, o dönemde Atatürk Kız Lisesi olarak bilinen ve şimdiki adıyla Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Lise yıllarında gösterdiği başarı, onun bilimsel bir kariyerin kapılarını aralamasına vesile oldu. 1969 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Fizik ve Matematik Bölümü’nden mezun olarak akademik hayatına ilk adımını attı. Aynı üniversitenin Kuramsal Fizik Kürsüsü’nde öğrenci asistanı olarak çalışmaya başladı ve burada bilime olan ilgisi daha da derinleşti. Engin Arık, teorik fizikle yetinmeyip deneysel çalışmaları da keşfetmek istiyordu; bu nedenle gözünü yurtdışına dikti.

11
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Pelin Yaşar
Pelin Yaşar
105K UP
Türü Ekleyen 4 gün önce
Melanargia larissa, Nymphalidae familyasına bağlı, genellikle kara ve beyaz desenli kanatlara sahip bir kelebek türüdür. "Dama kelebeği" olarak da bilinir. Türkiye'de yaygın olarak step ve dağlık bölgelerde, özellikle 1000 m üzeri rakımlarda görülür. Tırtılları buğdaygil familyasındaki bitkilerle beslenir. Kanatlarındaki göz benekleri ve dama desenleriyle kolayca tanınır.
7
Rüya Kültür
Seslendiren 29 Mart 2020 30:25
Zaman Felsefesi diğer felsefe disiplinleriyle farklı türden ilişkiler kuran bir çalışma alanıdır. Dil-zaman ilişkisi, fenomenoloji, din felsefesi ve fizik...
34
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 19 Ocak 2019
İnsanlar kitabımın 10 sene içinde unutulacağını söylüyor. Belki de... Ancak destek olan prestijli bilim insanlarına bakarak söyleyebilirim ki, konunun kendisi unutulmayacaktır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
16K UP
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi'nde gözlemlenmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close