Açıkça Söyle: Lafı Neden Dolandırırız?
- “Ne kadar güzel bir dükkânın var, başına bir şey gelse çok kötü olurdu.”
- "Polis Hanım, bu ceza işini başka türlü halletmemizin bir yolu yok mudur?”
- “Dışarıda bir kahve içmek istemez misin?”
Yukarıda saydığımız cümlelerin ortak özellikleri nedir? Bir cümleden hangi anlamı çıkardığımız söyleyen kişin ses tonuna ve mimiklerine mi bağlıdır, yoksa dinleyen kişinin ne anlamak istediğine mi? İkisine de mi? İnsanlar neden yukarıda örneklerini gördüğümüz gibi yanlış anlaşılmaya açık bir yöntem olan dolaylı anlatımı kullanmak konusunda bu kadar ısrarcı?
Arabayla hız yaptığınız ve bir ceza almak üzere olduğunuz bir durumu hayal edelim. Önünüzde iki seçenek var gibi görünüyor. Ya susup cezaya razı olacaksınız ya da memura rüşvet teklif edeceksiniz. Rüşvet durumunda da iki seçeneğiniz var. Ya memur dürüst bir insandır ve rüşvet teklif etmekten karakola götürülürsünüz ya da memur dürüst bir insan değildir ve rüşveti verip cezadan paçayı kurtarırsınız. Oynaması büyük bir kumar.
Peki ya herkesin bildiği üçüncü bir yol var desek? Evet, dolaylı anlatım! Memura direkt rüşvet teklif etmek yerine, "Bu ceza işini halledebileceğimiz başka bir yol olmalı." minvalinde bir cümle kurarak, memurun rüşvete bakış açısı rüşveti açık bir şekilde teklif etmeden ölçülebilir. Dürüst bir memur "Siz bana rüşvet mi teklif ediyorsunuz?" diye çıkışabilir veya bunun bir rüşvet teklifi olduğunu düşünmez ve siz cezanıza razı olursunuz. Ya da memur dürüst değildir ve sizden 350 liralık bir ceza için 100 liralık bir rüşvet alır ve 250 liranız cebinizde kalır.
İlk durum işin ucunda hapis olduğu göz önünde bulundurulunca gayet mantıklı görünüyor. O zaman insanlar sonunda bir ceza olmayan durumlarda niçin dolaylı anlatıma başvuruyor?
İkinci sebebi açıklamak için önce nezaket teorisine bir göz atalım. Bu teoriye göre dilin iki işlevi vardır; herhangi bir şey teklif iletmek - ki bu rüşvet olabilir, emir olabilir, öneri olabilir, ya da insanlarla ilişkimizi müzakere etmek ve sabit tutmak. Mesela “Şu tuzu uzatabilirsen harika olur.” cümlesi, hayatın normal akışı içerisinde biraz abartılı ve gerçek dışıdır; ama böyle bir cümle emir veriyor gibi gözükmek istemediğimiz durumlar için uygundur.
Bunun sebebi, cümleyi söylediğimiz kişinin kendisinden bir şey istendiğini ve bunun bir nevi bir mecburiyet olduğunu farkında olması; fakat mecbur bırakılma ile gelen karşı tarafın üstünlüğü hissiyatına kapılmamasıdır. Böylece iki kişi arasındaki ilişkide bir pazarlık gerçekleşir. Bu cümleyi büyük ihtimalle bir arkadaşınıza bu şekilde kurmazsınız; fakat patronunuzla çıktığınız toplu bir yemekte bu cümle yapısı çok faydalı olabilir. İlk örnekte korktuğumuz şey hapisken, ikinci örnekte korktuğumuz şey garip bir durum içerisine girmektir ve sadece otorite durumları için geçerli değildir.
Ait olduğumuz herhangi bir grup içerisinde de dolaylı anlatımlara başvururuz. O grup ile oturup yemek yer, senkronize davranışlar sergiler ve fiziksel dokunuşlar ile anlaşabiliriz. Mesela gittiğimiz bir davette, arkadaşımızın tabağından bir şeyler atıştırmak gayet olağan bir durumken patronumuzun tabağından bir şeyler almaya çalışmayız; çünkü bu bizi hiç istemediğimiz garip bir duruma sokar. Dolaylı anlatımlar sadece lafı dolandırmakla sınırlı değildir; miniklerimizi, hareketlerimizi, bakışmalarımızı da içerir ve bunların hepsini kullanarak etrafımızdaki insanlarla sürekli bir pazarlık içerisindeyizdir.
Üçüncü bir sebep ise iki kişi aralarında konuşurken aslında üçüncü bir kişiye de oynuyor olmaları olabilir. İki tarafta da "Dışarıda kahve içmek ister misin?" sorusunun asıl anlamının "Senden hoşlanıyorum." demek olduğunu biliyor olsa bile, dışarıda bir kahveyi reddetmek hem reddeden hem de reddedilen kişi için "Senden hoşlanmıyorum." demekten çok daha kolaydır. Çünkü direkt "Senden hoşlanıyorum." dendiği zaman, iki taraf da bu bilgiden emindir ve artık buna göre davranmak zorundadır. Fakat dışarıda bir kahve içme teklifinde, reddeden taraf belki sadece kahve içmek istememiştir, belki arkadaşlığımızı bozmaya değmez diye düşünmüştür. Böyle düşünmese bile böyle düşünme olasılığı vardır. Çünkü ortada açıkça söylenmiş, ortaya dökülmüş herhangi bir his yoktur.
Böylece Steven Pinker tarafından dolaylı konuşmanın sebeplerini açıkladığı üç kısımlı teorisini örneklerle açıklamış oluyoruz. Yayınladığı makalesinde bu üç sebep dışında başka sebeplerin de rol oynayabileceğini söylüyor ve bunlardan birinin de dolaylı cümlelerle konuşan kişileri sosyal olarak daha zeki algılıyor olabileceğimiz gibi iddialar öne sürüyor.
Sebeplerin kesin olarak aydınlatılması şu an mümkün olmasa da hepimiz biliyoruz ki ‘Bence seviyorsan git konuş’ önerisi herkese çok mantıklı gelen ama duymaktan en çok korktuğumuz önerilerin başında geliyor. Çünkü dolaylı yoldan konuşmayı beki daha verimli değil ama çok daha kolay buluyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 33
- 12
- 6
- 6
- 6
- 4
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- S. Pinker, et al. (2008). The Logic Of Indirect Speech. Proceedings of the National Academy of Sciences. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 04:50:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8408
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.