Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Libre Texts
Libre Texts
128K UP
Yazar 14 Ocak 2023 6 dk.

Tıp bağlamında biyoteknolojinin birçok uygulama alanı bulunur. Türümüzün genetik yapısına yönelik bilgilerimiz, kalıtsal hastalıkların genetik temeli ve mutant genlerin manipüle edilmesi ve düzeltilmesine yönelik teknolojiler, birçok hastalığın tedavisine yönelik yöntemler yaratmaktadır. Tarım bağlamında ise biyoteknoloji, bitkilerin hastalıklara, haşerelere ve çevresel strese karşı direncini artırma yoluyla hem mahsul verimini, hem de kalitesini iyileştirebilir.

Genetik tanı, herhangi bir tedavinin uygulanmasından önce genetik testler yoluyla bozuklukların saptanması sürecini ifade eder. Bir bireyin ailesinde genetik bir hastalığın mevcudiyeti halinde aile üyelerine genetik test yaptırmaları tavsiye edilebilir. Örneğin BRCA genlerinde meydana gelen mutasyonlar, kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri başta olmak üzere bazı kanserlerin gelişme olasılığını artırabilir. Meme kanserine yakalanan bir kadında bu mutasyonlar taranabilir; taramanın sonucunda yüksek risk barındıran bir mutasyon ile karşılaşılırsa, akrabaları da söz konusu mutasyon için bir taramaya girebilir veya kanser kontrol sıklıklarını artırabilirler. Genetik testler, aynı zamanda belirli zayıflatıcı hastalıklara sahip ailelerde hastalığa neden olan genlerin bebeklere aktarılıp aktarılmadığını belirlemek adına fetüslere veya in-vitro fertilize embriyolara da uygulanabilmektedir.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
Ömer Görür
İnceleyen10 3 gün önce
She-Ra, renkli bir çizgi dizi.

Öncelikle, bu She-Ra'da -ATLA'dakiler gibi- sizi ekrana kilitleyecek kadar kaliteli aksiyon sekansları yok, görsellik zaman zaman etkileyici olsa da Love, Death and Robots'takiler gibi şaheser değil. Dünya inşası ve sihir sistemi de "iyii" ile kalitesiz arasında seyrediyor.
Ama ben bu diziye bayıldım. Hatta en sevdiğim çizgi dizi olmayı başardı, diğerlerine karşı duyduğum tüm nostaljiye rağmen.

Çünkü She-Ra, renkli bir dizi.

Şimdi bununla ne kast ettiğime gelmeden önce, karakterlerine değinmek istiyorum. She-Ra'da dümdüz diyebileceğimiz bir karakter bulunmamakta, her bir karakter farklı geçmişte, farklı travmalara, iyi ve kötü yanlara sahip gerçek kişiler. Özellikle ana karakterimiz Adora ve onun baş düşmanı Catra. İlk bakışta aslında özellikle Adora "klişe" bir iyi karakter gibi hissettirse de, ilerleyen sezonlarda neden "klişe" hissettirdiğini ve aslında çok daha fazlası olduğunu öğreniyoruz. Catra ise... spoiler vermek istemediğimden şöyle anlatayım: Hayır, Zuko gibi değil.
Yan karakterlerde en az ana karakterlerimiz kadar iyi yazılmış. Yani "renkler" haricinde izlemek için yine de bir neden var: Karakterler.

Şimdi renklere gelelim.
She-Ra'nın yaratıcısı ND Stevenson, bu dizidekilerde dahil yarattığı tüm karakterler için şunu diyor: Aksi belirtilmediği sürece herkes eşcinseldir. Evet... Tabii ki dizide bu denli LGBTQ+ karakter var diye en sevdiğim dizi oldu demiyorum. Şöyle ki, bu dizide ne toksik cis erkekler var, ne o "klişe" gey erkekler var. Mesela Bow karakterine bakalım. Bow, neredeyse hiç bir "toksik erkek" davranışı sergilemiyor, giydiği kıyafetler oldukça feminen, zaman zaman erkeklere yürüdüğü oluyor. Ama maskülen denebilecek davranışlar sergiliyor. Kızlardan hoşlandığını da görüyoruz. Anlatmak istediğim, Bow bir "Cis" veya "Gey" değil. Bow, Bow. Queer kimliği onu tanımlamıyor.
Kabul en azından cinsel yönelim bakımından bunu yapan dizileri artık görüyoruz ama cinsiyet kimliği konusunda hala pek alışagelmiş değil. Dahası She-Ra'nın geçtiği evrende muhtemelen böyle terimler yok. Yani geleneksel kadın veya erkek rolleri yok. Heteroseksüel veya eşcinsel gibi terimler yok. Herkes, olduğu kişi. Bir kalıba sığdırılmadan.
Ve bu tarz "renkli" bir toplumu görmek benim için oldukça tatlıydı.
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : She-Ra and the Princesses of Power
Yönetmen: ND Stevenson
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Kasım 2012 1 dk.

Doğadaki vahşi, çoğu zaman kanlı, çoğu zaman acımasız mücadeleyi "Doğa bir savaş alanıdır." diye tanımlıyordu Charles Darwin, Türlerin Kökeni'nde. Günümüzdeki gözlemler de, bu tanımın doğruluğunu net bir şekilde gösteriyor. Bunun en "güzel" örneklerinden bir tanesi de, kaplan köpekbalıklarının henüz doğmamış yavrularının ana rahminde başlayan, ölümcül mücadeleleri...

Dişi kaplan köpekbalıklarının 2 adet rahmi bulunur ve her bir rahimde yalnızca 1 tane yavru gelişebilir. Ancak çiftleşme sonrasında, esasında onlarca yumurta döllenir ve her biri, gelişecek yavrulardan biri olabilmek için mücadele eder.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 22 Aralık 2014 7 dk.

Charles Darwin'in Türlerin Kökeni'nin ilk baskısı daha yayınlandığı gün tükendiyse bile, kitabın ortaya koyduğu gerçeklerin etkisi ilk birkaç ay/yıl boyunca pek fazla hissedilmedi, üzerinde çok fazla durulmadı. Ancak aradan 1-2 sene geçtikten sonra, bilim camiasında müthiş bir patlamaya neden oldu ve kısa sürede en çok tartışılan konu haline geldi. Aradan 10 sene geçmemişti ki, Dünya çapındaki tüm bilim insanlarının ezici bir çoğunluğu, doğadaki evrim yasasını ve bunu izah eden Darwin'in Evrim Teorisi'ni, canlılığın çeşitliliğini ve değişimini açıklayan tek teori olarak kabul etmişlerdi.

Sonradan, 1900 yılında Hugo de Vries tarafından Mendel Genetiği'nin yeniden keşfiyle bilim insanları kısa bir süreliğine Biyometriciler ve Mutasyoncular olarak ikiye bölündülerse de, kısa bir süre sonra Thomas Morgan Hunt, Sergei Chetverikov, Theodosius Dobzhansky, Ledyard Stebbins, George Gaylord Simpson, Ronald Fisher, JBS Haldane ve Ernst Mayr gibi büyük evrimsel biyologların araştırmaları sayesinde bu kutuplar ortak bir paydada bir araya getirilerek Modern Sentez inşa edildi. Bu sentez, Mendel Genetiği'nin, Darwin'in Evrim Teorisi'ni birebir desteklediğini ve bütünlediğini tüm Dünya'ya ispatlamış oldu. Bu birliktelikten doğan popülasyon genetiği, modern bilimin en güçlü sahalarından biri olarak çalışmalarını sürdürmekte ve biz de dahil olmak üzere tüm türlerin nereden geldiğini, nasıl geldiğini ve şu anda nasıl değiştiğini açıklamayı başarmaktadır.

216
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen7 28 Temmuz
Bir görüşe göre en iyi film bile olabilir. 1941 yapımı 2 saatlik Orson Welles filmi. En iyi 104. sırada, Oscar adaylığı ve orijinal hikaye konusunda Oscar kazanmışlığı var. Yönetmene baktığımda gördüğüm şey entelektüel anlamda önemli hikayelerin filmleri oldu. Citizen Kane ilk uzun metraj filmlerinden olabilir ama ortaya koyduğu eser gerçekten sanat eseri gibi duruyor. Sonradan gelen konular hep lisanstan tanıdık hikayeler: Jane Eyre, Macbeth, Othello, Moby Dick, A Man for All Seasons, Oedipus ve bir sürü muhtemelen konusu ilginç filmler ve hepsi de belli bir seviyede. Sonra fark ettim ki bunlar oynadığı filmlermiş ve kendisi aynı zamanda bir aktörmüş de. Saydıklarımı da hem yazmış hem yönetmiş. Filmi bitirene kadar başrolün de kendisi olduğunu fark etmemiştim. Lakabının The Great One olduğu yazıyor.

Filmin konusuna geldiğimizde ise gerçekten ilginç bir özeti basit bir gimmick ile yaratmış diyebiliriz. Devrinin en önemli adamlarından bir tanesinin ölüm döşeğinde söylediği "rosebud" kelimesinin anlamı nedir? Filmin konusu tamamen budur. Tabiiki bunun cevabı basitçe verilebilir olsa da kişinin hayat hikayesini uzun flashbackler ile işliyor. Çok temel, insani ve bilindik bir hikaye işleniyor aslında ama pek dramatik tutamamışlar ve bu yüzden anlamsız şekilde bir detay olarak kalıyor. Filmi analiz etmek istersen ne ala ama izlerken hiçbiri aklına gelmez. Konu aslında çocuklukta sevmek/sevilmek gibi temel bir anne/ödipal krizini aşamamış güçlü bir adamın çocukluktaki mutluluğunu güç ve eşya biriktirme üzerinden telafi etmeye çalışmasıdır. Rosebud'ın da çok güzel bir anlamı çıkıyor bu noktada ve çok güçlü bir motif olarak sinemaya yerleşiyor. Film ve hikaye oldukça sanatsal kaygılar barındırıyor ki açılışı bile Xanadu'lar ile, Kubla Khan'lar ile beni içine çekti ama işleniş zamanıyla birlikte eskimiş.
7.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Citizen Kane
Yönetmen: Orson Welles
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ali Kaya
Ali Kaya
365K UP
Türü Ekleyen 12 Nisan 2024
Theridiidae familyasındaki Steatoda örümcek cinsi, dünya çapında dağılmış yaklaşık 120 tanınmış tür içerir (dünya çapında insan popülasyonları arasında bulunan birçok kozmopolit tür dahil). Yaygın bir isim dolap örümceğidir, çünkü birçok tür ağlarını evin veya bahçenin etrafındaki karanlık, korunaklı, rahatsız edilmemiş yerlerde, barakalarda ve garajlarda, bahçe altında, kompost kutularında ve benzerlerinde inşa eder. Dolap örümceğinin belirtileri arasında ağın altındaki zeminde küçük boya sıçramaları gibi küçük beyaz örümcek pisliği lekeleri bulunur.
2
Eda Fıçıcıoğlu
Çeviren 6 Ocak 2021 59 dk.

Elektromanyetizma, elektriksel yükleri ve onlarla ilişkili alan ve kuvvetleri inceleyen bilim dalıdır. Elektrik ve manyetizma, elektromanyetizmanın iki yönüdür.

Elektrik ve manyetizma, uzun bir süre boyunca ayrı kuvvetler olarak düşünülmüştü. Ancak 19. yüzyılda birbirleriyle ilişkili olgular olarak görülmeye başladı ve nihayetinde bunların gerçekten de aynı kuvvetin farklı parçaları olduğu keşfedildi.

115
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eda Alparslan
Aktaran 7 Temmuz 2023 3 dk.

Tek hücreli yaşam formlarının çevrelerine adapte olabilmek için ihtiyaç duyduğu tek şey, basit evrimsel dayanaklardır. Yeni yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar, sadece 493 gene sahip minimal bir hücrenin bile mutasyonlar yoluyla adaptasyon sağlayabileceğini gösterdiler.[1] Bu bulgu, yaşamın sürekliliği ve kararlılığını kanıtlatan ilk laboratuvar gözleminin yapıldığı anlamına geliyor.

ABD ve Brezilya'dan bir ekibin yürüttüğü araştırma, var olmaya devam edebilmek için kesin olarak ihtiyaç duyulan en temel genleri hariç bütün genleri çıkarılan bir hücrenin evrimleşmeye devam edip edemeyeceğini araştırıyordu. Çalışmada kullanılan hücre, keçi gibi geviş getiren hayvanların bağırsaklarında bulunan M. mycoides bakterisinin yapay olarak üretilmiş Mycoplasma mycoides JCVI-syn3B adlı, basitleştirilmiş versiyonuydu. Bu bakteri türü, bağırsaklarında yaşadığı hayvanlardan parazit olarak beslendiğinden orijinal genlerinin çoğunu evrimsel süreçte doğal olarak kaybetmişti. Öyle ki, bakterinin genomunda bugün sadece 901 gen bulunuyor ve bu sayı, binlerce gene sahip diğer bakterilere veya on binlerce gene sahip bitki ve hayvanlara göre oldukça az.

66
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emre Gök
Emre Gök
105K UP
Yazar 21 Haziran 2022 30 dk.

Bireyin yaşantıları, gelecekte kendini gösteren izler bırakır. Kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirebilmenin en etkili yollarından biri de yaşantılara dayalı öğrenme yoludur. Yaratıcı drama özellikleri, çok yönlü işlevselliği nedeniyle sınıf dışındaki amaçlara uygun her türlü ortamlarda özellikle yaşantılara dayalı Öğrenmeyi gerçekleştirmede etkili bir yöntem ve disiplindir.[1] Bu anlamda, eğitim programlarından çıkartılmış olsa da bilimsel düşünmeye bir temel sağlayacak olması nedeniyle önem taşıyan evrim teorisinin okul dışı ortamlarda öğretilmesi gerekmektedir. Böylece insanın nasıl yaratıldığına ilişkin görüşlere bir alternatif daha eklenmiş olacağı gibi insanlar da kendi var oluşları hakkında daha eleştirel düşünebileceklerdir.

Evrim teorisi okulöncesinden yükseköğretime, oradan yaygın eğitime kadar her insanın öğrenmesi gereken bir düşünce sistematiğidir. Kendi var oluşuna yönelik sorgulamalar yapan her insan, evrim teorisi eğitiminin olası öğrencisi olabilir. Edinecekleri mesleklerle geleceğin toplumunu inşa etmede önemli rol oynayacağı söylenebilecek üniversite öğrencileri, yoğun bir bilgi bombardımanıyla tamamladıkları, akademik başarı odaklı ilk ve orta öğretimden sonra geldikleri üniversitede mesleki uzmanlık kazanmanın yanında sosyal ve kültürel gelişim sağlayacakları olanaklarla da karşılaşırlar. Üniversite öğrencilerinin sosyal ve kültürel gelişimlerinin desteklenmesi edindikleri mesleği daha yaratıcı, insani ve estetik icra etmelerini sağlayabilir.

52
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eda Alparslan
Çeviren 3 gün önce 3 dk.

Uganda'da uzun süredir devam eden bir çalışma, insan medeniyetinin tıp alanındaki gelişiminin evrimsel kökenlerine ışık tutuyor. Yaralanan şempanzeler, bazen diğer şempanzelerin yardımıyla iyileşiyorlar!

Oxford Üniversitesi'nden primatolog Elodie Freymann ve meslektaşlarına göre Uganda'da bulunan Budongo Ormanı'nda 30 yıldır süregelen araştırma, şempanelerin hem kendilerine hem de başka şempanzelere "tıbbi yardım" uyguladığını gösteriyor. Freymann, bu ormanın dışındaki bölgelerde de ara sıra gözlenen bu davranışların şempanzeler arasında oldukça yaygın olduğunu düşünüyor.

11
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Emre Demir
Çeviren 16 Şubat 2014
Uzaktan bakıldığında bütün yapı bir Kartala benziyor. Ancak Kartal Bulutsusu'na yakından baktığınızda, parlak bölgenin aslında daha büyük bir karanlık toz kabuğunun merkezine açılan bir pencere olduğunu görüyorsunuz. Bu pencere aracılığıyla, bir açık yıldız kümesinin oluştuğu parlak aydınlatılmış bir atölye ortaya çıkıyor. Bu boşlukta, yüksek sütunlar ve soğuk moleküler gaz ve karanlık tozdan oluşan kürecikler yıldızların hala oluştuğu yerlerde kalıyor. Zaten görülebilir olan birkaç genç parlak mavi yıldız, ışıkları ve rüzgarlarıyla kalan gaz ve toz lifleri ve duvarlarını yakıyor ve geri itiyor. M16 olarak adlandırılan Kartal salma bulutsusu, yaklaşık 6500 ışık yılı uzaklıkta ve  20 ışık yılı genişlikte olup  Yılan takımyıldızına doğru dürbünle görülebilir. Bu resim, üç belirli yayılan rengi birleştiriyor ve ABD, Arizona'da bulunan Kitt Peak'teki 0,9 metrelik teleskopla çekildi.
 
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
72K UP
İnceleyen 6 gün önce
Geçen ay Sinema da ikinci gösterime çıkınca izlemiştim , izlerken nasıl bittiğini anlamadım o kadar akıcı bir şekilde ilerliyor ve hiç sıkılmadan bitmişti . Olayın , zamanın akışını filmin ortalarına gelince tam bir şekilde anlıyorsunuz , ilk başta konuyu da anlamak zor oluyor ama ortalara gelince her şey tam oturuyor ve filimin izlenmesi keyifli olmaya başlıyor . Zaten uçak sahnesinin gerçek bir uçakla çekildiğini öğrendiğimde filim benim için daha da değerli oldu , çok büyük bir işçilik . Christopher Nolan hayranı biri olarak benim için ilk üç filimlerden biridir .
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Çağatay Duruk
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Kırklareli
Pınarhisar ilçesi, Yenice köyü sınırları içinde, Çıplak tepe mevkiinde 03.05.2025 tarihinde gözlemledim. Burada rakım 840 metredir. Çıplak tepe bazı haritalarda gözükmez, tüm haritalarda gözüken Mahya tepenin yakınındadır.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 24 Şubat 2019
Bilgisayarlardan nefret edenlerle ilgili sorun şudur: Gerçekte bilgisayarlardan değil, üşengeç bilgisayar programcılarından nefret ederler.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
16
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Ağustos 2021 14 dk.

Işık, 1 saniyede 299.792.458 metre yol alabilir.[1][2][3] Yani kabaca 1 saniyede 300 milyon metre... Saatte 1 milyar kilometre. Bu, Dünya etrafında 1 saniyede 7 tura karşılık gelir! Dolayısıyla ışığın 32 santimetre uzunluğundaki 2 litrelik bir kola şişesinin bir ucundan diğerine ulaşması 1 nanosaniye sürer. 1 saniyenin milyarda biri...

Siz, modern bir videoyu en yüksek ayarlarda izlerseniz, genellikşe saniyede 60 tane fotoğraf karesi görürsünüz ("60 fps" denen kavram budur). Bu yüksek hızlı kare değişimini beyniniz fark edemez ve bu nedenle o fotoğraf karelerini, "akan bir video" gibi algılarsınız. Eğer saniyede 60 kare değil de, saniyede 1 milyar kare kaydeden bir kameramız olsaydı, bir ışık huzmesinin kola şişesinin bir ucundan girdiği ânı görebilirdik ama bir sonraki karede ışık çoktan diğer uca ulaşmış olurdu. Bu, az çok şöyle gözükürdü:

116
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Benleri koparmak doğrudan kansere neden olmaz ancak benlerin koparılması, tahriş edilmesi veya yaralanması ciltte enfeksiyon ve yara izi gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca koparılan benlerin kanserli veya kanserleşmeye yatkın olması durumunda, tanının geç konmasına neden olabilir.

Bu nedenle benlerinizi koparmak yerine dermatoloğunuza danışmanız, sağlığınız açısından daha doğru olacaktır.

💻Analist: Çağrı Mert Bakırcı

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Onur Türkmendag
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Eğer Cemal Paşa birisiyle görüştüğünde burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor. Sakalını karıştırırsa affedip etmemeyi düşünüyor. Yalnız bıyık burmasından korkunuz o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu var.
Kaynak: Zeytindağı (sayfa 62)
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close